• Sonuç bulunamadı

Hatıraların muzipliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hatıraların muzipliği"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hâtıraların mûzipliği

Hâtıralarımız

bize hayat bo­

yunca türlü o- yuclar oynar. Bu mûziplikiâr da­ ha çocukluğu­ muzda ba -

-aagH»

— mİ J m

digii'•' .ur şehre ayadan geçtikten s »m« hiç döndüğümü«

oldu Bilmem, hiç merak

edip de - imini iken sofaların­ da ve odalarında a ıayıcı fişeği gi­ bi dolaştığınız, bahçesinde cirit oynadığınız eski evi, büyüyünce, hattâ biraz dn yaşlanınca gidip tekrar gördünüa mü? Kolay itiraf

etmiyeceksiniz. amma mutlaka

hayâl kırıklığına uğramışsınız- dır.

O eski evden hayâlinizde hiçbir ölçüye sığmayan hâtıralar kal­ mıştır. O sofaları hâfızamzda durmamacasına genişletmiş, o du­ varları kale bedeni gibi yük- seltmişsinizdir. Bahçe, ocaksız bu­ caksız bir park olmuştur. Hele ağaçlar! O zamanlar tepelerine bakmak için başınızı kaldırırken

boynunuzda duyduğunuz ağrı,

sizde onların minare boyunda ol­ duğu Vehmini yaratmıştır.

Ama, aradan yıllar geçtikten sonra, aynı evi ziyaret edin: aynı şehre bir uğrayın. Hayâlinizdeki evle şehrin yıkanınca çeken bir kuma? gibi büzüldüğünü, sizi evvelâ hayrete, sonra da esefe düşüren bir ölçüde küçüldüğünü ve daraldığını görürsünüz. Ço­ cuk hafızamıza kaydedilen ha­ yâller, bizimle beraber büyümüş, asıllarının boyunu kat kat aş­ mıştır. Onları yeniden realite ile karşılaştırdığımız zaman, arada­ ki fark bize hüzün verecek ka­ dar büyüktür.

Ama delikanlılıkta hafızamı­ zın kaydettiği hâtıralar da var­ dır. Onlar da, aksine, hep asala­ rından daha küçük çapta olur. O çağda yabancı şehirlere git­ mişsek, binaların ve meydanların

bizde kalan hayâlleri, âdeta

minyatüneşir. Hâfızamızm o de­ virden kalan bütün muhteviyatı.

Yazan -.

Sonra, 7 fol mız,

P rof. Sabrl Esad Siyavuşgil

bir sıra basık ve ezik hayâldir

kİ,1 olgunluk t«kr/r

aSît-lariyle karşıla tırınca. nam! olup thr gerçeği olc ığu tib i germedi­ ğimiz için kendi kendimiz# kı­ zarız. Sanki inad edercesine me­ safeleri daraltmış, renkleri < do­ nuklaştırmış. hacimleri ufaltmı­ şız'/". O çağda herşey emelleri­ mizin boyuna nisbetle bize güdük geldiği için olacak, hâfızamızda kalan dünya, öyle bir oyuncak dünyadır ki, aslı ile aradaki farka,

kendi kendimize biraz gülüm­

seyerek bakarız. Ama, emin o-

lun, bu gülümsemeye, zamanla

tabiî buutları içine sığmış olan o engin delikanlılık emellerimizi bir an için anmanın buruk lezze­ ti de karışır. kayıpla rı- mâzimize doğru uzanır, tâ çocukluğumuzun sınırlarına kadar _ dayanır.

Hâfı-za çökünce, çatısından çökmeğe bW ar, bodrum katma kadar y

ı-Olgunluk çağında hafızamızın defterine yazdığımız hâtıralar, geıçi asıllanna pek uygundur, fakat onlarda da, birazçık olsun, heyecan çeşnisi bulunmaz. Gali­ ba etrafımıza hep fotoğraf gözüy­ le bakarız, kafamıza his tarafı­ nı s o y d u ğ u m u « l u ı y â i k ı i yerleş­ tiririz. Hâfızamızm çekmeceleri o çağda daha çok kroki ve ra­

kamla dolmağa başlar. Renk,

koku, heyecan ürperişleri ile, ancak sığıntı kabilinden içimize sızabilir.

İhtiyarlıkta, hâfızamızm klişe camları artık yavaş yavaş hassa­ siyetlerini kaybeder. Hâdiselerin ve insanların birer hâtıra halin­

de şuurumuza nakşedilebilmesi

için, idrâkimizin önünde uzun uzun ve sık sık poz vermeleri lâ­ zımdır. İlk görüşte zihnimizde kalan intiba, gayet silik olur. İd­ râk objektifimiz bir hayli yorul- malı ki, hâtıra mümkün mertebe net olsun.

Fakat bir de •unutma, çağma ayak basarsak, evvelâ en son nak­ şettiğimiz hâtıraları kaybederiz.

kılmadan önçe de, ölüm gelir ve iıerşeyf sil!p süpürür.

Hâtıralarımızla asılları arasın­ da çağlara göre değişen benzer­ lik nisbetlerinden başka, ruh ya­ pımıza göre de farklı münasebet­ ler vardır. Kimi insan, hafızasına istif ettiği hayâlleri, hiç bozma­ dan, uzun müddet saklar. Bunlar

da idrâkler, hemen asıllanna

uygun birer hayâl hâline ge­ çer. Öyle ki. gözlerini yumunca, size vaktiyle görmüş oldukları bir sahneyi bütün teferruatiyle tas­ vir ederler. Hele bazıları vardır, bunlann hâfızası, fotoğraf ca­ mından farksızdır. Fakat öyleleri de vardır ki, daha idrâk ânında, kendi hafıza camlarına göre ha­ yâller edinirler. Bu camlarda ise, realiteyi yeni baştan şekillendir­ me hassası vardır. Hiçbir idrâk, olduğu gibi dıştan içe aktarılmaz, şuurun kapısında mutlaka az çok tebdili kıyafet ederek içeriye gi­ rer.

Hele aradan zaman geçti mi, ruhi kimyamız, bu zaten asılla-

rına uygun olmayan hayâlleri

kendine hâs birtakım asidlerle büsbütün değiştirir ve iç bünye­ mize sindirir. Bazılarında öyle o- lur ki, geçmiş bir v a k a ile onun hâtırası birbirini tutmayan iki ayrı macerâdır. Böylelerinin bir de mahkeme huzurunda şahitlik ettiklerini tasavvur edin. Bütün iyi niyetlerine ve mâsumiyetleri- ne rağmen, olup biteni nasıl alla­ yıp pullayacaklarını pekâlâ tah­ min edebilirsiniz.

Ama insanların çoğunda hâfı- za. bu tip hayâller kaydeder ve saklar. Aslına elifi elifine uygun hâtıralar yaşatan hâfızalar, nâ­ dirdir. Fotoğraf objektifliği pek azımıza vergidir.

Fakat buna mukabil, hayâlleri ruh yapımıza sindiren hâfızalar. onlara muhakkak his buudunu da katarlar. Böylelerinde hiçbir çeh­ re veya vak’a hâtırası yoktur ki. canlandığı zaman hassasiyeti de uyandırmasın. Bu. âdeta ilk id­ râk ânının, birazçık sönük olarak yeniden yaşanmasıdır. Karşısında vaktiyle sevinç duyulmuş olan bir hâdise, hatırlandığı zaman, o se­ vinç surdinli olarak tekrar tadı­ lır.

Hâtıraların türlü muzipliklerine rağmen kendimizi, dünü ve bu­ günü şaşırmadan ve karıştırma­ dan nasıl yaşıyoruz, zaman ve hâ­ diseler içinde kolaylık]? nasıl yöneliyoruz?

Bu da. bizi başka ayrılıklardan ayırd eden insanlığımızın sırrı olsa gerek!

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

ni bilgiyle eskiler arasında ilişkiler kur- mak ve çıkarımlar yapmak üzerine prog- ramlanmıştır; biz istesek de istemesek de bu program hayli etkin bir şekilde çalışır.

Ancak kısa süreli hafızadaki bilgiler belir- li bir süre tekrarlanırsa uzun süreli hafızaya atı- lır.. Kısa süreli hafıza için oluşturulan zayıf hüc- re

Sağ cornuda yavru zarları ve yavru suları vardır Sağ ovaryum.. Sol ovaryum ve üzerinde Corpus Luteum Sol cornuda

• Ovulasyon spontanedir, Östrus başlamasından 24-36 saat sonra olur. • Hormonal olaylar koyunlardakine

Siyah görüntü gebelik şüphesi doğurmalıdır, gebe köpeklerde yavru suları siyah, yavru ve keseleri beyaz renkte görülür.. Ultrasonografi diğer yöntemlere göre daha

Uterus ve güçlü abdominal kontraksiyonlar yardımıyla yavru veya yavrular dışarı çıkarlar.. Fetal ACTH düzeyinde artmaya bağlı; Fetal kortikosteroid yapımında artışa

Diğer yavrular ise ancak birinci yavrunun doğumundan sonra 2 saat canlı kalabilir.. Normal olarak anneler bu evrede sakindirler, fakat bazı dişiler özellikle ilk doğumunu

Posterior Prezentasyonda Duruş Bozuklukları Arkadan gelişlerde arka ayakların tarsuslardan bükülmesi veya karın altına tamamen uzanması durumunda yavru kanala kuyruk ve kalça