• Sonuç bulunamadı

V. Mehmet Reşat ve kıymetli taşlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "V. Mehmet Reşat ve kıymetli taşlar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

V.

Mehm et

Reşat ve

kıymetli taşlar

ömrünün uzun yıllarını Dol- i mabahçe sarayının Veliaht da­ iresinde kapalı geçiren V. Meh­ met Reşat şahsî serveti olma­ yan Osmanlı şehzadelerindendi. Babasından ve validesinden kalmış bir iki ufak eşyadan başka kıymetli taşlan bulun­ muyor ve Veliahtlığı sırasında

da bu gibi şeyler almaya büt­ çesi müsaade etmiyordu.

Buna mukabil diğer birader­ leri gibi hâzinelere, servetlere

karşı da büyük bir istiğnası vardı.

31 Mart vakasından sonra Osmanlı tahtına çıktığı vakit ilk büyük mirası valideliği Ser­ vet Seza hanımın metrûkâtı olmuştu. II. Abdülhamidin ilk saltanat yıllarında vefat eden Abdülmecidin kadınlarından Servet Seza hanım bir çekmece dolusu kıymetli taşlarla, iki sandık pek nadide kumaşlar bırakmıştı.

Reşat Efendiye verilmesi icap eden bu metrûkâtı II. Abdül- hamit, Veliahdin servet sahibi olmasından vehmeylediğinden uzun seneler Yıldızda muhafaza altında tutmuştu.

V. Mehmet Reşadm başkâti­ bi Halid Ziya Bey II. Abdüîha- midin hakinden sonra bu m et- rûkâtın yeni Hükümdara ne suretle intikal ettiğini ve san­ dıkları muhtevayatmı hâtıra­ larında şöyle anlatmaktadır:

(... Vaktaki hal’ vukua geldi, Servet Seza kadınefendiden in- tikalen Sultan Reşada ait olan mücevherat ile sandıkları istir­ dat etmek lâzım geldi. Abdül­ hamidin bütün mücevherleri Yıldızdan alınarak Fariste sat­ tırılmak üzere Osmanlı banka­ sına tevdi olunmuştu. Sultan Reşada ait olan mücevherler de bunların arasında, fakat üzeri yazılı bir çanta içinde orada idi. Hükümet nezdinde lâzım gelen müracaatlar bir netice ye vasıl olunca hazinei hüma­ yundan bir heyet bankadan bunları tetkikten geçirip aldı ve bir gün hâzinenin başkâtibi İzzet Bey, Hünkâra teslim et­ mek vazifesiyle bunları bana getirdi, huzura çıkıldı ve çanta açılarak masanın üzerine muh­ teviyatı boşaltıldı.

Bu manzarayı tiç unutmıya- cağım, pırlantalardan, zümrüt­ lerden, yakutlardan, İncilerden,

firuzelerden mürekkep bir şe­ lâle, sanki renk renk yıldızlar­ dan teşekkül etmiş bir şehap... Gözleri kamaştıran bir şa’şaa, gözleri kamaşmayan, binlerce liralık bir servete karşı yerin­ den kımıldamayan, elini uzat­ madan lâkayıt kalan yalnız Hünkâr idi.

İşte onun ruhî gınasına bir misal, bundan Abdülhamit le­ hine çıkarılacak bir hüküm de var ki o da onun her kusuruna rağmen iffet ve istikamet has­ letine malik olmasıydı. • Sene­ lerce elinin altmda duran bu servete ufak bir temasta bile bulunmamış, yalnız onu vehmi­ ne taba’iyet ederek her türlü tecavüzden vikaye edecek

su-Sultan Reşat’ın şehzadeliği zamanında çekilmiş bir fotoğrafı Yazan

Halûk Y.

Şehsuvaroglu

rette saklamıştı.

Bir müddet sonra Yüdızdan o iki büyük sandık da gelip huzurda açılınca aynı haltekrar etti. Sandıklardan neler çık­ madı, top top dibalar, som sır­ ma işlenmiş yorganlar, yastık­ lar, küçük incilerle kaplanmış yatak takımları, takım takım çeşit çeşit kadifeler, kumaşlar, daha bilir miyim neler?...

Bu da başka türlü bir göz zi­ yafeti oldu, bu meyanda işlen­ memiş, sedeflerinden kökleriyle beraber koparılmış ham inciler vardı. Bunlardan avuç avuç çıktı. Hünkâr hep uzaktan ba­ kıyordu. Hiç birine iltifat et­ medi. Bunlardan birini Başkâ­ tibine verseydi, o da sanatkâr bir kuyumcuya bir iğne, yahut saat kösteğine takılacak bir breloque yaptırsaydı diye dü­ şünmedi değilim ti]

Osmanlı sarayının eski an’a- nelerini yaşatmak arzusunda olan V. Mehmet Reşad rama­ zanlarda Vükelâ, Ayan ve Me- busan âzalarına iftardan sonra hediyeler dağıttınrdı.

(Kahve ve sigara ile şerbetler arasında bir fasıla esnasında Mabeyin müdürü maiyetinde bir Endurun efendisiyle salona girerdi. Enderun efendisinin e- llnde büyükçe bir gümüş tepsi, tepside murassa saatler, taba­ kalar olurdu ve bunlar birer birer tevzi edildikten ve elbette ne kadar ağır davran ılırsa dav­ ranılsın oldukça büyük bir memnuniyetle alındıktan sonra şerbetlere sıra gelir ve bunlar içilince davetlilerin artık ara­ balarına binerek sarayı terk etmekten başka yapacaklarj bir iş kalmazdı...)

V. Mehmet Reşad öldüğü va­ kit kendisine ait kasalara ha­ lefi tarafından el konulmuştu.

Hâtıralarında Sultan Reşadm miras! meselesine temas eden Başmabeyinci Lûtfi Simavî Bey diyor ki: (Bir İş için şevket-meabm (VI. Mehmet Vahidet- dinin) yanma gittiğim zaman huzuru hümayunda Başkâtip Ali Fuat Beyle, hazine! hassa müdürü umumîsi Refik Beyi buldum.

Zatı şahane bu zevata ha­ rem ve mabeyindeki kasaların muhteviyatı hakkında evamir ve talimat veriyordu. İşe vâkıf olmadığından teati olunan söz­ lerden bir şey anlamadım. Y al­ nız kaldığımızda Sultan Meh­ met Reşadm hususî kasaların­ daki parayı saydırdığını ve ha­ remdeki kasanın anahtarının biradedinin vefatından bir h af­ ta sonra bulunmasının şüpheyi dâi olduğunu Hünkâr beyan etti.

Kasalardan çıkan para, ya- nümıyorsam, üç bini madeni ve kusuru evrakı nakdiye olarak ceman yekûn otuz bin liraydı. Buna dair hazinei hassada el­ bette bir kayıt vardır.

VI. Sultan Mehmet Vahided- dinin bu meblâğı ve Hakanı mağfurun tahsisatından birik­ tirdiği para ile imal ettirdiği sofra takımını ve sair hususî eşyasını veresesine vermeyip tasarrufuna geçirdiğini bilâha­ re kemali istiğrapla öğren­ dim.) [2]

Çantalardan, sandıklardan çıkmış bazı kıymetli taşların, bırakılan bir miktar mirasın hikâyesi de böylece bitmiş o- luyordu.

[1] Halit Ziya Uşaklıgil, Sa­ ray ve Ötesi.

[2] Lûtfi Simavî, Sultan Mehmet Reşat ve halefinin sarayında gördüklerim.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Düzeltmeler için c Elips şablonlarınızı kullanarak tırnakların bağlandığı halkaları çiziniz ve yardımcı çizgileri siliniz?. Boya kalemlerinizin uçlarını

Çalışma kapsamında, değerli taşların tanımlanması için kullanılan yöntemler ve cihazlar; refraktometre, özgül ağırlık (yoğunluk testi), sertlik, stereo

- Kıymetli madenler ihracatı 2019 yılında 2.1 milyar ABD Doları ve 2020 yılında rapor tarihi itibarıyla 2,0 milyar ABD Doları olmuştur.. - Kıymetli madenler ithalatı

Gizli bir gururla konuşuyorlardı, çünkü Nazım Hikmet gibi milletlerarası bir şair yetiştirmenin gururunu açıkça belirtmek bugün Türkiyede hattâ Türkiye

lişmiş ülkede (Japonya hariç, çünkü sadece tek bir odayı ısıtmaktadırlar) artan refah seviyesi daha yüksek konfor sağladığı ve daha fazla ev aleti kullanılmasına

Sabahattin ve Lûtfullah Beyler, Ahmet Rıza, İsmail Kemal (1), bi­ lâhare Amasya mebusu olan İsmail Hakkı Paşa (2), «Kanunu Esasi* gazetesi sahiplerinden Hoca

[r]

Süs taşları oluşumu ve süs taşlarının kristal yapıları, Süs taşlarının genel özellikleri, doğal süs taşları, taklit süs taşları ve yapay süs taşları,