(Q en ç ligim iz de:
Bindiğimiz kotra değil bir küreksiz kayıktı, H attâ daha doğrucast hamhalai bir yayıktı. Hatırımdan çıkmadı ki pek sarhoştu çoğumuz, Fakat iyi bilmiyorum kaç tanemiz ayıktı! Doğru olsun, iğri olsun bir çok yana sapardık.Önümüzde ne görürsek sıkılmadan kapardık, Şaye^t fırsat düşürürsek kızlara kur yapardık. Çıkıp (Gönül) adasına merkeple tur yapardık! B ize bazan derlerdi ki: Yorulmayın yazıktır. Nimet diye sundukları sanırdık ki azıktır, Akıntıya kürek çektik boş boşuna nice yıl, Fakat sonra anladık ki yediğimiz kazıktır! Şimdi lâkin hiç kimseyi arayan yok, sayan yok. Çünkü âlem atlı olmuş, galiba tek yayan yok ! Gerçi hâlâ içimizde sevgi için heves Var,
Lâkin artık yüzümüze bakan tek bir bayan y ok ! Fazıl A hm et A y k a ç
- 3 —
...
ZİYARETTEN
s o n r a
Gönlümüzün yatışmadan biraz olsun elemi Demek gene bir yıl geçti aramızdan öylemi ? Demek gene koştu küre, fezaları taradı Demek gene tuttu sema, kardeşini aradı?... , Sen tarihin tâ kendisin, sana destan yazılmaz Gökten geniş bir varlığa yerde mezar kazılmaz 1 Anıtların en yücesi, senin kendi sözlerin Işıkların en sönmezi, senin aydın gözlerin. Bir sonsuzluk kurmak için en boğucu darlıkta Yokluklarla savaştın sen şu süreksiz varlıkta. Sen bu yurdun gündüzüsün, sen bu yurdun yazısın, Bahtımızın alnındaki en güneşli yazısın!
Doğuşun bir tan yeriydi, batı oldu soluşun Ayrı ayrı âlemlerdi boşalışın, doluşun. Bu toprağa binbir eser, binbir şeref bıraktın Sonra tuttun ruhuna eş bir de halef bıraktın Yangınları, tufanları, yükleyerek sırtına
Saldırırken şu millete ordularla fırtına, ]
(Yasak!) dedin gecelere sorup “ ne bu çıldırım?” / Bakışında gün doluydu, ellerinde yıldırım! Sen öğrettin duygulara şimşek gibi çakmağı, Geçmişlerden öç almağı, geleceğe akmağı. Bütün vatan çağlamada sükûtuna bakarak Nisanlara ermek için kara kışlar yakarak... Vicdanımız bir an olsun kabul etmez solmayı
Sen istedin bizden çünkü sana üstün olmayı!
Fazıl Ahmet A Y K AÇ
Atatürke bağlanarak o getirdi barışı, O kazandı bu yollarda her açılan yarışı. O atlattı engellerden ülküsünün atını,
Bu yurt için yıpranmanın tattı bütün tadını. Sonra durup gene birçok düşündüm ki ayrıca Bugün bütün şu toprakta kaç fabrika, kaç baca Kalkıp sanki ayak üstü anar onu özünden. Nice uslar gün almıştır o apaydın sözünden. Düşündüm ki gözlerini o dört yana daldırdı; Ovaları, bozkırları uykulardan kaldırdı.
Düşündüm ki odur yurdu demirlerle çeviren... Issızlıkla cenge giren, yolsuzluğu deviren.
Biraz sonra günün benzi iyicene solmuştu, Koşuyordu gene tren, artık gece olmuştu. İnandım ki geleceğe can verecek günlerin Hepsi sağlam, hepsi diri, hepsi gürbüz olacak. Baştanbaşa karanlıkla dolsa özü dünlerin Yarınların ünlü adı artık gündüz olacak.
■--- r A ^ ^
_ . • [ t - l l i 7 T 3
.
öndevi.1em ?jniş
r a - » ' •
1 anınıyye
— Yalçın ustaya saygılarla —
Gıptasından mutlaka (Mihran) gelir yan üstüne Bir gazel tarh eylesem (Dîran Kelekyan) üstüne ^Tıyneti tınnetfezası, tantanayla tınlasın
(Tan) (Tanin) olmuş varıp bir tıyni tannan üstüne Neylesin artık (Sabah) m düldüli âvâresin
Hazreti Cahid kurulmuş tam küheylân üstüne Vâlideynin ağlatırdı bir zaman (Kozmiydinin) Âbı zehrâsâ döküp (Zöhrab).ı fettan üstüne Pes dedirmişken cihâna pehlivanı san’atim Arsai vasfında düşmüş işte meydan üstüne Hânei hicvim yıkılmış, çârsûyi nüktede Ben dilerken almağı dükkân dükkân üstüne Bin kasem olsun senin seccâdei temcîdde Sûzi dille çektiğin teşbihi mercan üstüne Kaçtı uykum sevkı medhinle efendim tâ seher Kahve içtim durmadan fincân fincân üstüne Sen gibi bir müttakî zâti şerifin doğrusu Vacib olmuştur duası ehli itkan üstüne
%
Şimdiden tes’îd için bu iydi erbabı kalem Kesse lâyıktır bugün kurban kurban üstüne Hep biçilmiş yonca dolmuştur siyaset tarlası Hasmi dîne attığın bir hayli tırpan üstüne Sahnei tahriri tutmuş bin kalem rakkasesi Allı cepken vaz’edip bir pullu fistan üstüne Bâdi nesri hepsinin esmekte poyrazlar gibi
Yükletip kânunları gûya haziran üstüne Yükselip sen bari ol bombardıman tayyaresi Çek çevir mitrayyözü erbabı tuğyan üstüne Çünkü ben pek ihtiyar oldum tükendi tâkatim Bâdemâ sürmem hecin her çölde kervan üstüne Esbi tab’ ım şöyle dursun atlamak, koşmak filân Zıykı sadre uğrayor bir parça rahvan üstüne Sen sürünce bahre lâkin zevrakm, âciz dahi Şöyle sözler söyledim sâhilneşînân üstüne Kırma boynun gelmesin gerdan gerdan üstüne Âteş açma sevgilim, Bulgarla Yunan üstüne Dinle pendim, i’tina et denmesin şimdengeru «Gamzei Cahid yine kan eylemiş kan üstüne» Gerçi zâlimdir felek mazluma rahmet eylemez Yükletir amma zaîfi bâzı şişman üstüne
Mısrı Ulyayi beyana iptida ektir pamuk Sonra al mahsulünü feddan feddan üstüne Neş’eden kağliçe ser artık (Tanin) in altına Varma Fazıl fazla lâkin doğrusu (Tan) üstüne.
-TT-35ir
gazeli..,,
Y. K.
Yıllarca zamandanberi ben şiri bıraktım Lâkin yine son resmine çılgın gibi baktım Kirpiklerinin gölgesi altındaki engin ilhamını aldım da o rüya gibi rengin
Attım nice sevgi ve hasretle gönülden E lbet daha pek çok yumuşak cildini gülden
Karşımda senin şimdi sihirler gibi boynun H attâ içi şebboy dolu bir yaz gibi koynun
Rengin bana mehtabı hatırlatmada her an Sen çünkü örülmüş gibisin hep o ışıktan.
A n ca k yine ruhun bu uzun gurbeti çeksin Bir gün gelecek sen de eminim seveceksin!
H em çok seveceksin, söneceksin, solacaksın Lâkin daha seçkin Ve İlâhî olacaksın!
Alnın duracak hayli zaman belki de sisli Ruhun susacak içli bir akşam gibi hisli!
Şaye,t sen ararsan o zaman derdine bir eş Duygundaki öksüzlüğe bir his dolu kardeş
G el sor beni ömrümde benim esse de bin sam G el gör beni ben bir kuru toprak bile olsam!
Fazıl Ahmet Avkae