• Sonuç bulunamadı

İzmir Karşıyaka Belediye Çalışanlarında Çevresel Risk Algılama Düzeyi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir Karşıyaka Belediye Çalışanlarında Çevresel Risk Algılama Düzeyi"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İzmir Karşıyaka Belediye Çalışanlarında Çevresel Risk Algılama

Düzeyi

Environmental Risk Perception of Izmir Karşıyaka Municipality Staff

Şafak TANER GÜRSOY*, Meltem ÇİÇEKLİOĞLU**, Nil BÖREKÇİ***, Meral TÜRK SOYER****, Zeliha ÖCEK****.

Özet

Amaç: Çevresel risklerin azaltılmasında risk algısı

toplumun farkındalığını artırmak için önemli bir basamaktır. İzmir Karşıyaka Belediyesi çalışanlarının çevresel risk algılama düzeylerini ve bu düzeyle ilişkili etmenlerin belirlenmesi.

Gereç Yöntem: Kesitsel tipteki çalışmada, küme

örnekleme tekniği kullanılmış, kümeler rastgele seçilmiştir. Araştırma kapsayıcılığı % 76’dır. Çevresel riskleri algılama düzeyinin ve bilgi kaynaklarının sorgulanmasında Çevre Bilinci Anket Formu kullanılmıştır. Sosyodemografik değişkenler ve sağlık davranışları ile çevresel risk algısı arasındaki ilişki ki-kare ve student t-testi ile sınanmıştır.

Bulgular: Şişe suları, bronzlaşmak ve barınma

koşulları çalışmamızda en az riskli algılanırken, ozon tabakasının delinmesi, hava, su ve besinlerdeki kimyasal kirlilik, küresel ısınma, su kaynaklarının kirliliği ve stres en riskli algılanan tehlikelerdir.

Dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite dışındaki bağımsız değişkenler ile toplam risk skoru arasında istatistiksel anlamlılık yoktur.

Katılımcılar hiç bilgi almadıkları kaynaklar olarak en fazla bilimsel yayın-kitap (%13,7) ve hekimleri (%13,2) belirtmiştir. Diğer yandan, kişilerin %24,5’ ü için en çok güvenilen ilk kaynak hekimlerdir.

Sonuç:

Bu çalışma toplumun risk algılama düzeyinde, riskin özelliklerinin belirleyici olduğunu ve toplumun risklerin nitelikleri ile ilgili olarak sağlık çalışanları tarafından eğitilmeleri gerekliliğini göstermiştir.

Anahtar Sözcükler: Çevresel risk etmenleri,

risk algılama, belediye çalışanları

Abstract

Aim: To increase the awareness of community was

the crucial stage to reduce the enviromental risks.The aim of the study was to determine the level of environmental risk perception and its some determinants of Municipality Staff.

Methods: Cluster sampling method was used, clusters

were randomly selected in this cross-sectional study. Coverage rate was 76%. Environment Awareness Questionnairre which was developed by Beyhun et al were performed to ask the perception levels of environmental risks and the source of knowledge. The relation between sociodemographic variables, health behaivour and environmental risks perception by chi square and student t-test.

Findings: In this study, bottled water, to bronze, and

lack of house to live in were perceived as low hazards, while damage of ozone layer, chemical pollution of air, water and food, global warming, pollution of water sources and stress were perceived highest hazards. There was no statistically differences among the total risk score and independent variables except balanced dietary habits and regular phsical activity.

Participants mentioned that they have never get information from scientific journal- books (13,7%) and physicians (13,2%) mostly. On the other hand, for 24,5%. the most reliable source was the physicians.

Conclusion

This study showed that the risk characteristics determined the level of risk perception of community and the community should be educated by health workers about the characteristics of risks.

Key words: Environmental risk factors, risk

perception, municipality staff,

C.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 30 (1): 20 - 27, 2008

* Yrd. Doç. Dr., Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ** Doç. Dr., Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı *** Dr., Kurum Hekimi, Karşıyaka Belediyesi

**** Yrd. Doç. Dr., Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi

(2)

GİRİŞ

Tüm dünyayı etkisi altına alan küreselleşmenin ideolojisi olan neo-liberal politikaların gereği olarak tüketim pompalanmakta, üretim için kaynaklar talan edilmektedir. Bu süreçte bencilliğin temel felsefe olarak kabul edilmesiyle temelde üç sorun ortaya çıkmıştır; eşitsizlik, dışa bağımlılık ve çevre sorunları (1). Çevre sorunları toplumun sağlığını ve geleceğini yakından ilgilendirmektedir.

Tam serbest piyasa ekonomisinin en katı uygulayıcıları olan ülkeler bile çevre sorunlarını devlet müdahalesi gerektiren bir öğe olduğunu kabul etmekte, yasalarını ve denetleme yetkilerini kullanarak ülkeleri için koruyucu önlemleri almaktadırlar. Ancak gelişmekte olan ülkeler bu serbest piyasada yer edinebilmek

adına bu yetkilerini kullanmamayı

yeğlemektedirler. Bu nedenle çevrenin korunması bireylere, yerel yönetimlere ve sivil toplum örgütlerine düşmektedir. Etkin olabilmeleri için bireylerin çevresel riskleri algılayabilmeleri ve çevre sorunlarına duyarlı olmaları gerekmektedir.

Risk algısı kişilerin riskin ciddiyeti ve özellikleri hakkındaki subjektif yargısıdır (2). 1970’lerden bu yana yapılan risk algısı araştırmaları, ‘bazı tehlikeler neden daha riskli algılanır ?’ ya da ‘neden bazı kişiler aynı riski farklı algılar ?’ sorularına yanıt aramaktadır (3). Araştırmalar risk algısını etkileyen bileşenlerin farklı ağırlıklandırıldığı farklı kavramsal çerçevelere oturtulmuştur. Teknobilimsel yaklaşımla yapılan çalışmalar (4) riski tanımlanabilir ve ölçülebilir kabul ederken, risk algısını da riskin görülür, bildik, net, kontrol edilebilir, unutulabilir olmasıyla, istemli oluşmasıyla, etkisinin çabuk gözlenmesiyle ilişkilendirir. Psikometrik model ise teknobilimsel yaklaşımda olduğu gibi risk algısını riskin özeliklerinin belirlediğini benimsemekle beraber, etkileyen başka

faktörlerin olabileceğini de kabul eder (5). kapsamlı kişilik modelinde risk algısını değerlendirmede dışadönüklük, uyumluluk, vicdanlı olmak, duygusal tutarlılık ve zihin gücü gibi kişisel özelikler hesaba katılır (3). Değer-inanç-norm teorisine göre ise kişisel değerlerin yanı sıra sosyo-demografik, sosyo-yapısal özelikler ve dini inançlar ya dünya görüşü üzerinden ya da doğrudan risk algısını etkiler (6). 1990’larda yaygınlaşan risk toplumu yaklaşımı da, yaşamda riskin giderek daha fazla yer kaplamaya başladığını ve risk kavramının, tarihi, sosyal ve kültürel içerikten oluşan sosyal yapılanmayla ilişkili olduğunu söyler (7) . Farklı çerçevelere oturtulan risk algısı araştırmalarının sonuçları, risk yönetimine rehberlik etmesi ve riskin azaltılması etkinliklerine katkı sağlanabilmesi amacıyla kullanılmıştır. Bu araştırmanın amacı da İzmir Karşıyaka Belediyesi çalışanlarının çevresel risk algılama düzeylerini ve bu düzeyle ilişkili etmenleri saptamaktır.

GEREÇ ve YÖNTEM

Araştırma grubu ve Örneklem

Araştırma evreni, 2008 Temmuz ayında Karşıyaka Belediyesine bağlı olarak çalışan 1310 kişidir. Örnek büyüklüğü % 95 güven aralığı, % 5 standart hatayla 297 saptanmıştır. Küme örnekleme tekniği kullanılmış, çalışanların resmi olarak bağlı oldukları hizmet binaları küme olarak alınmış, kümeler rastgele seçilmiştir. Yeni Hizmet, Örnekköy Teknik Hizmet, Bayraklı Şube ve Sağlık İşleri Müdürlüğü Binasına bağlı olarak çalışan 297 kişiye ulaşmak hedeflenmiş, fakat 225 kişiye ulaşılabilmiştir. Araştırma kapsayıcılığı % 76’dır.

Veri Toplama

Veriler sosyo-demografik özellikleri, çevresel riskleri algılama düzeylerini ve bu konuda başvurulan bilgi kaynaklarını, bu kaynaklara duyulan güven düzeyini sorgulayan anketler aracılığıyla toplanmıştır. Sosyo-demografik İzmir Karşıyaka Belediye Çalışanlarında Çevresel Risk Algılama Düzeyi

(3)

özellikler cinsiyet, yaş, iş yerinde yapılan iş, kadro durumu, medeni durum, çocuk sayısı, eğitim durumudur.

Çevresel riskleri algılama düzeyinin ve bilgi kaynaklarının sorgulanmasında Beyhun ve arkadaşları tarafından geliştirilen Çevre Bilinci Anket Formu (8) kullanılmıştır. Bu formda çevresel risk algılama düzeyleri beşli Likert skalasıyla (1:hiç, 2:düşük, 3:orta, 4: ileri, 5:çok ileri) değerlendirilmiştir. Bölgede güncel çevre sorunları olan taş ocakları ve altın madeni işletmeleri de ayrıca sorulmuştur.

Araştırma için Karşıyaka Belediyesinden izin alınmıştır. Anketlerin başında kişilerin çalışmaya katılma isteği sorulmuş, katılmak istemeyenlerin anketleri geri vermelerinin gerekmediği belirtilmiştir.

İstatistiksel Analiz

Her bir çevresel etmene likert ölçeğinde verilen değerler üzerinden ortalama ve standart sapmaları hesaplanmış, likert ölçeğinde 4:ileri ve 5:çok ileri olarak işaretlenen değerler yüksek, 1:hiç ve 2: düşük olarak işaretlenen değerler düşük, 3:orta değeri ise orta risk algısı olarak gruplandırılmıştır. Her bir çevresel etmen ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişki Ki-kare analizi ile değerlendirilmiştir. Ayrıca tüm çevresel etmenlere likert ölçeği üzerinden verilen skorlar toplanılarak her birey için ayrı bir toplam risk algısı skoru elde edilmiş, bu skorla bağımsız değişkenler arasındaki ilişki bağımsız gruplarda t-testi ile değerlendirilmiştir. Tüm analizlerde p<0.05 anlamlılık düzeyi olarak alınmıştır. BULGULAR

Belediye çalışanlarının yaş ortalaması 35.4 ± 8.4’dır (en küçük: 18 en büyük : 53). Araştırma grubunun diğer özellikleri Tablo 1’de sunulmuştur.

Tablo 1

Araştırma kapsamındaki bireylerin özellikleri. Ozon tabakasının delinmesi, hava, su ve besinlerdeki kimyasal kirlilik, küresel ısınma, su kaynaklarının kirliliği ve stres en riskli bulunan tehlikelerdir (Tablo 2). Özellikler Sayı % Cinsiyet (n=227) erkek 101 44,5 kadın 126 55,5 Yaş (n=224) 35 yaş altı 110 49,1 35 yaş ve üstü 114 50,9 Eğitim düzeyi (n=205) okuryazar 1 0,5 ilkokul mezunu 19 9,3 ortaokul mezunu 15 7,3 lise mezunu 70 34,1 üniversite mezunu 100 48,8 Kadro durumu (n=210) 657 71 33,8 sözleşmeli (belediye) 22 10,5 sözleşmeli (şirket) 92 43,8 kadrolu işçi 25 11,9 Belediyede çalışma Süresi (n= 213) 0-1 yıl 30 14,1 2-5 yıl 56 26,3 6-10 yıl 34 16,0 10 yıldan fazla 93 43,7 Medeni durum (n=224) evli 153 68,3 bekar 71 31,7 Çocuk sayısı (n=227) Yok 108 47,6 1 60 26,4 2 49 21,6 3 ve üstü 10 4,4

Sağlık durumu algısı (n=224)

mükemmel 8 3,6 çok iyi 40 17,9 iyi 147 65,6 iyi değil 22 9,8 kötü 7 3,1 Dengeli beslenme (n=224) dengeli beslenen 112 50,0 dengeli beslenmeyen 112 50,0 Düzenli egzersiz (n=227)

düzenli egzersiz yapan 53 23,5

düzenli egzersiz yapmayan 173 76,5

Sigara içme (n=221)

sigara içen 122 55,2

(4)

Tablo 2. Araştırma kapsamındaki bireylerin belirtilen bazı çevresel faktörlerle ilgili risk algılama düzeylerinin dağılımı ve bağımsız değişkenlerle ilişkileri

Etmenler* n Ortalama**(SD) Düşük Orta İleri

Ozon tabakasının delinmesi 205 4,4 (0,8) 3,4 8,8 87,7

Hava, su ve besinlerdeki kimyasal kirlilik 1,4 205 4,3 (0.9) 4,9 10,3 84,8

Küresel ısınma 4

209 4,3 (0,9) 4,8 13,0 82,1

Su kaynaklarının kirliliği 206 4,3 (0.9) 6,3 9,7 84,0

Stres 208 4,2 (1,0) 5,4 11,2 83,4

İçme sularındaki mikroplar 6

204 4,6 (1,0) 6,9 14,8 78,3

Besinlerdeki böcek ve yabani ot öldürücü ilaç kalıntıları 208 4,1 (1,0) 7,3 15,1 77,6

Araba egzozlarından kaynaklanan hava kirliliği 204 4,1 (1,0) 5,9 15,8 78,3

Böcek ve tarım ilaçlarının havaya veya suya karışması 1,2,4

203 4,1 (1,1) 9,1 14,6 76,3

Genetik olarak değiştirilmiş besinler 4

201 4,1 (1,0) 4,6 16,3 79,1

Fabrikalardan kaynaklanan hava kirliliği 2

204 4,1 (1,0) 7,5 12,1 80,4

Depremler 208 4,1 (1,1) 10,6 18,8 70,5

Nükleer atıklar 198 4,1 (1,4) 8,9 8,4 82,7

Besinlerin radyasyona maruz kalması 205 4,0 (1,1) 8,0 17,5 74,5

İçme suyundaki kimyasal maddeler 210 4,0 (1,0) 7,2 16,4 76,3

Gıda katkı maddeleri 4

209 4,0 (1,0) 7,4 15,2 77,5

Lağım sularının arıtıldıktan sonra deniz ve nehirlere atılması 203 4,0 (1, 2) 9,7 17,3 73,0

Cep telefonu baz istasyonu 3 210 4,0 (1,1) 10,8 13,7 75,5

Endüstriyel kaynaklı toprak kirliliği 5

203 4,0 (1,1) 10,6 14,6 74,9

Lağım sularının arıtıldıktan sonra tekrar kullanılması 201 4,0 (1,2) 8,4 20,4 71,2

Sinek, böcek ve kemiricilerle taşınan hastalıklar 208 4,0 (1,2) 10,4 17,9 71,6

Sigara içmek 4, 6, 7 209 3,9 (1,3) 7,0 14,4 78,6

AIDS veya HIV taşıyıcılığı 204 3,9 (1,5) 12,8 11,1 76,1

Altın madeni işletmelerinin doğaya verdiği zararlar 3,6

202 3,9 (1,2) 10,6 15,4 73,9

Motorlu araç kazaları 205 3,8 (1,1) 11,1 21,2 67,7

Uyuşturucu ve yasadışı ilaçlar 208 3,8 (1,7) 6,3 6,3 61,2

Pasif içicilik 1,2 204 3,8 (1,2) 12,3 20,5 67,2

Besin zehirlenmeleri 209 3,7 (1,2) 15,0 25,0 60,0

Şehirlerde sık olarak suç (cinayet, hırsızlık, kavga gibi) işlenen

bölgelerin bulunması 7 203 3,7 (1,1) 13,3 23,1 63,6

Cep telefonları 7

210 3,6 (1,0) 14,4 30,1 51,1

Dengesiz ve yetersiz beslenme 5,6 201 3,6 (1,1) 12,4 28,9 58,8

Sedanter yaşam (günlük hayatta fiziksel hareketliliğin az olması) 4

205 3,6 (1,1) 1 2,4 24,9 62,7 Yüksek ses (trafik veya endüstri kaynaklı) 7

205 3,6 (1,0) 1 1,5 34,0 54,5

Alkol kullanmak 6 207 3,6 (1,4) 1 4,4 18,3 67,2

Taş Ocaklarının doğaya verdiği zararlar 1

202 3,6 (1,2) 1 3,3 26,1 60,6 Yüksek gerilim hatlarının yakınında yaşamak 1,5

202 3,5 (1,3) 1 8,3 17,2 64,5

Cıva bulunan pil ve aküler 207 3,4 (1,3) 1 9,5 22,6 57,9

Oda havasının kalitesi 203 3,4 (1,1) 1 6,3 37,2 46,4

18 yaşından küçük kadınların hamile kalması 201 3,4 (1,4) 2 1,3 20,1 58,6

Aynı bölgede zaman içinde meydana gelen iklim değişiklikleri 200 3,3 (1,1) 1 8,8 36,5 44,8 Gecekonduda yaşam 6

205 3,3 (1,3) 1 3,8 33,7 52,5

Barınacak ev bulamama 201 3,3 (1,4) 1 6,2 23,4 60,5

Odun-kömür sobaları 200 3,3 (1,2) 1 4,1 35,0 50,8

Aynı odada 3 veya daha fazla kişinin yatmak zorunda olduğu evler 202 3,2 (1,2) 1 5,3 39,0 45,8 Bronzlaşmak 1

203 3,0 (1,1) 3 1,6 32,1 36,3

Şişe suları 206 2,9 (1,2) 3 5,3 31,5 33,2

** Beşli Likert skalasında verilen puanlar üzerinden hesaplanmıştır *ki kare analizi sonucu p<0,05

1: cinsiyet 2: yaş 3: medeni durum 4: eğitim 5: düzenli egzersiz 6: dengeli beslenme 7: iş riski

Çevresel etmenler ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişki değerlendirildiğinde, eğitimin yedi; cinsiyetin altı; dengeli beslenmenin altı; iş riski algısının dört; yaşın üç; medeni durumun üç; düzenli fiziksel aktivitenin üç etmenle ilişkili olduğu görülmüştür.

(5)

Eğitim düzeyi yüksek olanlar genetik olarak değiştirilmiş besinleri, gıda katkı maddelerini, sigarayı, hava, su ve besinlerdeki kimyasal kirliliği, sedanter yaşamı, böcek ve tarım ilaçlarının havaya veya suya karışmasını ve küresel ısınmayı; kadınlar hava, su ve besinlerdeki kimyasal kirliliği, böcek ve tarım ilaçlarının havaya veya suya karışmasını, pasif içiciliği, bronzlaşmayı, taş ocakları ve yüksek gerilim hatlarının yakınında yaşamayı, dengeli beslenenler içme sularındaki mikropları, sigarayı, altın madenlerini, dengesiz ve yetersiz beslenmeyi, alkol kullanmayı ve gecekonduda yaşamayı daha riskli olarak algılamışlardır. Toplam risk skoru ile sadece düzenli fiziksel aktivite ve dengeli beslenme arasında istatistiksel anlamlılık bulunmuştur. Düzenli fiziksel aktivite yapanlar (t:2.356 p:0.020) ve dengeli beslendiklerini (t:2.106 p:0.037) belirtenlerin toplam risk algı skoru daha yüksektir.

Bilgi edinme kaynaklarına bakıldığında en yüksek oranda hiç bilgi almadıklarını belirttikleri ilk iki kaynak bilimsel dergi-kitap (%13,7) ve hekimler (%13,2)’dir. (Tablo 3) Oysa en çok güvenildiği ifade edilen ilk iki kaynak da hekimler (%24,5) ve bilimsel dergi-kitap (%14,4)’dir. (Tablo 4)

Tablo 3. Araştırma kapsamındaki bireylerin çevresel risklerle ilgili bilgi kaynaklarından yararlanma düzeyleri

Tablo 4. Araştırma kapsamındaki bireylerin çevresel risklerle ilgili bilgi kaynaklarına güven düzeyleri

TARTIŞMA ve SONUÇ

Belediye çalışanlarının şişe suları dışındaki çevresel risk faktörlerinin hepsine orta düzeyde risk algısı olarak kabul ettiğimiz değer olan üçün üzerinde skor vermeleri çevre konusunda

farkındalıklarının yüksek olduğunu

göstermektedir. Çevresel risklerden ozon tabakasının delinmesi, hava, su ve besinlerdeki kimyasal kirlilik, küresel ısınma, su kaynaklarının kirliliği ve stres en riskli bulunanlardır. Aynı ölçeği kullandığımız Beyhun ve arkadaşlarının tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinde yaptıkları araştırmada da stres ve ozon tabakasının delinmesi ilk iki sıradadır (8). En az riskli bulunan etmenlerin dağılımına bakıldığında da benzer durum söz konusudur. Şişe suları, bronzlaşmak ve barınma koşulları çalışmamızda en az riskli etmenler olarak bulunurken, tıp fakültesi öğrencilerinde de şişe suları, iklim değişimi ve barınaksızlık son sırada yer almıştır. Grupların özeliklerinin çok farklı olmasına rağmen çevresel etmenlerle ilgili risk algılama düzey sıralamalarının benzer olması, en riskli olarak algılanan stresin hissedilebilir olması, ozon tabakasının delinmesinin korkutucu olması gibi riskin özelliklerine bağlanabilir ve çevresel etmenlerin özelliklerinin risk algısı üzerinde etkili olduğu sonucu çıkarılabilir.

Yararlanma Düzeyi Bilgi

kaynak

ları n Hiç Düşük Orta İleri Çok ileri

TV 218 3,7 14,2 53,7 23,9 4,6 Gazete- dergi 207 5,8 20,8 43,5 24,6 5,3 Doktor 186 16,1 21,5 36,0 18,8 7,5 İnternet 205 8,3 12,2 33,2 31,7 14,6 Bilimsel yayınlar 177 17,5 23,7 28,8 22,0 7,9 Yararlanma Düzeyi Bilgi kaynakla

n Hiç şük Orta İleri Çok

ileri TV 206 12,1 26,7 44,2 15,0 1,9 Gazete - dergi 195 12,8 32,3 41,5 11,3 2,1 Doktor 196 3,6 8,2 22,4 41,3 24,5 İnternet 181 6,1 13,8 41,5 31,5 7,2 Bilimsel yayınlar 174 4,0 12,6 24,7 44,3 14,4

(6)

Bazı araştırmalar risk algılama düzeyi ile eğitim arasında zayıf, belirgin olmayan fakat pozitif ilişki olduğunu belirtmektedir (9,10). Bulgularımız da bazı tehlikeler için eğitim düzeyinin artmasıyla risk algısının arttığı yolundadır.

Cinsiyet ve risk algısı ilişkisini irdeleyen pek fazla araştırma yoktur (11). Bazı yazarlara göre kadınlar riskleri daha yüksek algılamaktadır. Bunun nedenini kimi yazarlar cinsiyet farkına atfederken, kimileri de kadınların yeme içmeden, temizlikten ve çocuk bakımından sorumlu olmaları nedeniyle çevreleriyle daha ilgili olmalarına bağlamaktadır (3). Ancak, varyansın %1’inin cinsiyete bağlanabileceğini gösteren çalışmaların yanı sıra (4), cinsiyetin etkili olduğunu gösteren (5,8) ya da cinsiyetin etkisinin tutarsız olduğunu belirten çalışmalar (4) da vardır. Bizim çalışmamızda da toplam risk algısı skorunu etkilemeyen cinsiyetin, çevresel faktörlerden sadece altısında belirleyici bir faktör olması, cinsiyete bağlı etkinin tutarsız olduğu görüşünü desteklemektedir.

Dengeli beslenme ve fiziksel aktivite gibi sağlığı koruyan ve geliştiren davranışları gösteren bireylerin toplam risk algı skorları daha yüksektir. Bu da risk algısının risk önleme davranışları arasında ilişki olduğunu destekleyen literatürle uyumludur (12). Ancak kesitsel olarak gerçekleştirilen bu çalışmada yüksek risk algısının mı risk önleme davranışlarına neden olduğu yoksa risk önleme davranışlarına sahip olanların mı riskleri daha yüksek algıladığı konusunda kesin bir yargıya varmak mümkün değildir.

Risk algısını birincil olarak riskin özeliklerinin belirlediğini ve ortalama risk skorları ele alındığında bireysel farklılıkların önem taşımadığını iddia eden (5) psikometrik modeli destekleyen diğer bir bulgumuz da toplam risk skoru ile sosyodemografik değişkenler arasında istatistiksel anlamlılık saptamamamız olabilir. Ancak çalışmamızda dünya görüşünü etkileyen

diğer etmenler olan kişisel değerler, inançlar, politik görüşler, kişilik yapısı, tehlikeler hakkındaki bilgileri sorgulanamamıştır. Bu nedenle bu alanda yapılacak diğer etmenleri araştırabilecek kalitatif çalışmaların yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Bir diğer neden de çalışma grubunun belediye çalışanları gibi homojen bir grup olmaları da olabilir.

Televizyon en fazla kullanılan bilgi kaynağıdır (% 96.4). Tıp fakültesi öğrencileriyle yapılan bir araştırmada da televizyon ilk sırada yer almıştır (13). Çalışmaya katılanlar riskler konusunda hekimlerden yararlanamadıkları oysa en güvenilir buldukları bilgi kaynağının hekimler olduğunu belirtmişlerdir. Tıp fakültesi öğrencileriyle yapılan araştırmada da en güvenilir kaynak hekimler olarak saptanmış, en çok bilgiyi de hekimlerden aldıkları gözlemlenmiştir (8). Halkı bilinçlendirmede en önemli görev hekimlere düşmektedir. Öncelikle hekimlerin bu konularda bilgili olmalarını ve onlara verilen bu rolü benimsemeleri gerekmektedir.

Risk algısı çalışmaları çoğunlukla riskleri kabul edilebilir düzeye çekmeyi hedefleyen risk yönetimi etkinliklerinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Oysa risk algısı çalışmalarından elde edilecek sonuçlar çevresel risklerin ortadan kaldırılması için toplumsal duyarlılığın artırılarak karar vericileri etkilemek ve harekete geçirmek için kullanılmalıdır. Çalışmamız risk algısında riskin özelliklerinin belirleyici olduğunu ve toplumun risklerin nitelikleri ile ilgili olarak sağlık çalışanları tarafından eğitilmeleri gerekliliğini göstermiştir. KAYNAKLAR

1. Kazgan G. İktisadi Düşünce, 9. Basım İstanbul, Remzi Kitapevi;2000.

2. Anantho S.Risk Perception and Sustainable Development in Thailand .

(7)

http://www.unescobkk.org/fileadmin/user_upload /apeid/Conference/11thConference/papers/5D3_

Siriwan_Anantho.pdf(erişim tarihi:20.08.2008)

3. Chauvin B, Hermand D, Mullet E. Risk perception and personality facets. Risk Analysis 2007; 27(1): 171-185.

4. Marks J, Martin B, Zadoroznyj M. How Australians order acceptance of recycled waste. Journal of Sociology The Australian Sociological Association 2008;44(1): 83–99

5. Slimak MW, Dietz T. Personal values, beliefs, and ecological risk perception. Risk Analysis 2006; 26(6):1689-1705.

6. Stern PC, Dietz T, Abel T, Guagnano GA, Kalof L. A Value-Belief-Norm Theory of support for social movements: the case of environmentalism. Human Ecology Review, 1999; 6(2 ): 81-97.

7. Yalçınkaya T, Özsoy E. Risk Toplumu: Bilgi Toplumunun Evriminde Yeni Boyut. Kocaeli 2003:

http://www.tkgm.gov.tr/turkce/dosyalar/diger%5C icerikdetaydh342.doc (erişim tarihi: 20.08.2008) 8. Beyhun NE, Vaizoğlu SA, Mete A, Okur S, Ongun M, Orçan S, Güler Ç. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 2005-2006 öğretim dönemi son sınıf öğrencilerinde çevresel risk

algılama düzeyi. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2007; 6 (5) : 345-350.

9. Sjoberg L. Factors in risk perception. Risk Analysis 2000;20(1):1-11.

10. Lazo JK, Kinnell JC, Fisher A. Expert and layperson perceptions of ecosystem risk.Risk Analysis 2000;20:179–193.

11. Oltedal S, Moen BE, Klempe H, Rundmo T.Explaining risk perception.An evaluation of cultural theory. http://www.forskningsradet.

(erişim tarihi :20.08.2008)

12. Brewer NT, Weinstein ND,Cuite CL, Herrington JE. Risk perception and their relation to risk behavior. Annals of Behavioral Medicine 2004;27(2):125-130).

13. Vaizoğlu S, Altıntaş H, Temel F, Ahrabi AF, Aydoğan D, Bostancı S ve ark. Bir tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin çevre bilincinin değerlendirilmesi. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2005; 4 (4): 345-350.

SorumluYazar:

Şafak Taner Gürsoy, Yrd. Doç. Dr. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı 35100 Bornova İzmir Tel : 232 390 20 65

Faks:232 388 01 71

e-posta: safak.taner.gursoy@ege.edu.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Reel faizlerin düşürülebilmesi için;reel faizlerin yükselmesinde büyük rolü olan borç stoku içinde yaklaşık %50’lere varan kamu borçlarının tasfiye edilmesi veya

Dielektrik sabiti değeri yüksek olduğu bilinen BaTiO 3 (1200-1250 F\m) yalıtkanlığı yüksek epoksi reçine ile güçlendirilirse kapasitörlerde kullanım alanı

Spectral and time-resolved in-plane photovoltage (IPV) and photo-induced transient spectroscopy (PITS) techniques were used in this investigation. Two clear peaks have been observed

In view of the importance of photoluminescence of the metal organic frameworks and our interest in the chemistry of coordination compounds involving lanthanide based

In general the decreases in the strength properties of heat-treated sessile oak samples can be related to thermal degradation and lost of chemical building elements of wood to a

Öykü ve fizik muayene ile arı sokmasına bağlı yerel alerjik reaksiyon olarak kabul edilen olgumuzda penis cildi üzerinde arı iğnesinin saptanmaması, ancak ısırık

Düzenli olarak günlük yapılan fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme ile kronik hastalıklara yakalanma riskine karşı alınan en önemli tedbirdir. Bunların yanında