¿ ÿ.
/ -
İS
T l
— ..;
Musiki işi : 7
Bizde ilk operetler
Gedikpaşa sahnesi bizde Fransız operet tarzının ilk
tecelli sahası oldu, sonraları doğrudan doğruya
Türkçe operetler de vücude geldi; fakat...
Yazan: Halid
B ir b a şla n g ıç:
Bu b aşlan gıç tem aşa zemininde olduğu gibi sahne m usikisinde de G edikp aşada vukua geld i. Orta - köyde küçük bir san ’a tk â r züm - resi, faaliyetin in dairesini genişle • terek Güllü Agobun idaresinde, günden güne d ah a ehem m iyet ve ciddiyet alan bir çalışm a ile Türk tem aşa edebiyatının ilk tem elleri - ni atıyordu. Bu m akalelerin mev • zuuna ta a llû k etmem esinden dola - yı bu çalışm adan bahsetm ek fırsa • ( tını b urada bulam ıyorum . Y alnız kaydedeceğim ki G edikpaşa sah • nesi bizde Fransız opérette ta rz ı • nın da ilk tecelli sahası olduğu g i bi g arb technique k o rallarm a ta - ! m am ile m uvafık o lm akla beraber şa rk a aid ed ayı d a m u h afaza et • m ek şa rtile o tarzın ilk m ahsulle - rinı veren de gene odur.
•O zam ana aid h a tırala rım se * k izle on iki yaş arasın a sıkışır, b unlar bittabi kendilerinden, bir hüküm verecek k a d a r, bahsetm e - ğe k â fi bir vüzuh gösterm iyor. A ncak, lstanbulun n ek ad ar san’a • te, zevke aid tezah ü rleri için a lâ « k a taşıyan sın ıfları v arsa, h a tırlı • yorum ki, en u zak m ahallelerden, C errah p aşad an , T aşkasabdan, Yük- sekkaldırım dan k a lk a ra k , k a ra n * lık so k ak lard a m uşam m a fen erler * le b u raya k a d a r taşın ırlard ı, ve d a im a k a p ıla r açılm adan evvel av • ludii büyük b ir k a la b a lık birikm iş olurdu. Babam da M esneviyi, H a • fızı, S a d iy i o gece için b ırak ır, m ektebim in d erslerine m üsaid o - lan zam an ların d a beni yan ın a a la . ra k , o ra y a k a d a r giderdi.
Bu k a d a r rağb et görm ek Gedik p aşa sahnesi için bir m usibet ol * du, Namık K em alin v atan tem aşa sı e tra fın d a y ap ılan nüm ayiş za - ten burasını, bütün tecemmu y e r • le ri gibi, korku ile te lâ k k i eden A bdülham id idaresin e vesile ver - di. Sahne k a p a tıld ı, san ’a tk â rla rın züm resine istibdadın yum ruğu düş tü, n ih ayet b ir zam an oldu k i bu san’a t yuvasını yak m ak ve duman
ların d an padişah ın vehim h asta - lığ ın a tütsü gönderm ek lâzım g e l di.
Bunun neticesile, G edikpaşa sah nesi ik iye bölünmüş oldu, tem aşa e d eb iyatı h arek eti M an ak yan la se n elerce devam etm ek ü zere Vez - neciler sa laşın a geçti, m usiki h a - re k e ti d e, elin e geçebilen p a rtiti - on [e se rle rin tagan n iye ve saz ta
kım ın a aid k ısım ların ı m uhtevi o- lan d e fte rle r] ve bulunabilen san’- a t k â r la r la B enkyan, Istanbulda b a rın m ak im kânını b u la m ıya ra k , d a h a m ülâyim bir h ava teneffüs ed i len îzm ire, k ış m evsim lerinde de, d a h a z iy ad e rağb et ve k azan ç te - min olunan M ısıra göçtü. A ilem in d e tü rlü sebeblerle, Îzm ire, a sıl k a y p a ğ a h icreti bu tarih e tesadüf e tti. İşte G edikpaşada b aşlayıp İz- m irde devam eden bu sahne mu - sik isi tecrübesine o rad a şahid ol - dum . On ik i ile yirm i dört yaşı - mm a ra sın a aid olan bu h a tıra la r o yaşın tahm in edilebien taşkın lık- la rile ve co şku n luklarile h âsıl ol m uş in tih alard ır.
G edikpaşada b aşlanan iş her ne tarafın d an b a k ılırsa b akılsın h a y • re te ve ta k d ire lâ y ık tır. Elde ne p a ra, ne d e san ’at serm ayesi yok - ken içlerinde Hamdi ve  li gibi A vru p ada yaşam ış, g arb irfan ve san ’atin i kendi y u rd la n n a d a aşı - la m a k a ş k ile tutuşm uş ad a m la r bulunan bir heyet sah n eye u z ak - tan yak ın d an müntesib kadın, er kek kim leri bulabilm işlerse o n lar - d an b ir o p erette züm resi vücude g etirm işler, ve o d evrin bu ta rz d a en m eşhur, en m uktedir b estekâr - (arın dan olan Y acques A ffenbach ile C harles Lecoqdan, şa k ra k ve o n isb ette san ’at zem ininde birer şah eser olan b esteleri bütün m ede n iyet d ü n yasın a «ıeşveler serpen b irkaç opérette tercüm esine him - m et etm işti. Himmet o derecede k a lm a k la bir iş görülm üş olm azdı. Bir yan d an m usiki tah sil etmem iş olan, yaln ız seslerine güvenilen k a d ın ları ve erk e k le ri bu eserlerin tem siline liy a k a t gösterebilecek h ale getirr s k, bir yandan d a tü r lü k ü lfet ve m asraf m ukabilin de P aristen eserlerin m usiki k ısım ları na aid d e fterle ri, sahneye vaz için icab eden tarifn am eleri, sonra bu işin hepsine n ezaret edebilecek bir [m etteu r en senée] sahne nâzım ı- nı getirtm ek icabetm işti. İşte bü - tün bu çalışm aların n eticesile ev • velâ G edikpaşa sahnesinde sonra îzm irde o zam anın en ziyad e şöh ret bulan L afille de Mme Angot, G iroflée G irofla, O rphée auxen - fers, La B elle Hélène, Les brigands kabilinden herb iri kendi nevinin
Ziya Uşaklıgil
b irer bediası hükm ünde sayılan op éretteleri türkçe o larak ve a s ıl - (arına tam am ile sadık ve m utabık bir şekilde dinlem ek nasib olmuş tu.
B unlar d erh al T ürk halkını tes hir etti, çocuklara k a d a r herkes, b ilh assa Angonun kızın a meftun o ld u:
Ango kadının benim kızı, Benim kızı
Soyuna çek e r Angonun kızı N akaratını sö yled i:
Pek cilveli - az edebli, Koca bir m aym unu var. A yıb bilm ez, ağ zı durm az, B ö yleydi M adam Ango
Diye m ütercim in n asılsa bir y an lışını te k ra r ede ede lstanbulun köhne so kakların ı çınlattı.
[M alûm du r ki aslında bulunan M agot kelim esi bir nevi maymun dem ek olduğu gibi birikm iş p ara çıkını m anasına d a g elir. B urada bu ik in ci m ananın m atlûb olduğu a ş ik â rd ır.]
B enkyan Îzm irde tem sillerini verm eğe b aşlayın ca yaz kış Ital - yad an , F ran sadan gelen türlü tür lü tem aşa h eyetlerd e zevki pek zi yad e terb iye görmüş, hele opérette ve opéra zem ininde en m eşhur e - se rleri pek iyi s a n a tk â rla rd a n d a
im a dinlem eğe alışm ış olan İzm ir ; h a lk ı bu G edikpaşa kırın tıların d an toplanm a takım ı alk ışlam ak tan yo ru lm adı.
ö n sa fta V irginie K arakş, S ira - nuş, K oharik Şirin, e rk e k le r a r a • aında d a T riyan tç kabilinden cid . den san ’a tk â r olan unsurlara ma • lik olunca B enkyan zümresinin ec nebi san ’a tk â rla rd a n ziyad e ra ğ - bet görm üş olm asına şaşm am ak i- cab eder.
H atta pek m evsuk o la ra k o za - m an d u yu lan bir vak ’ayı kayd e - d eceğim :
Bir kış m evsim inde bu Benkyan züm resi K ahırede tem siller v e rir - ken gene o sıra d a orada oynıyan b ir F ransız opérette h eyetile k a r - şılaşır, ve her ik i heyet birer gecç fa s ıla ile La fille de Mme Angot-yu o yn a rla r, T ü rk takım ının bu eseri o ynam asına büyük bir k ü stah lık i n a z a rile b akan ve «acab a ne gü - j lünç şeyler y a p a c a k la r ? » fik rile a- ! la y etm ek için ertesi gece Türk he yetin in tem siline gelen Fransız san’« a tk â rla r ı bekled ik lerin in o derece zıddına şahid o lu rlar ki kendi ken d ilerin e u ta n a ra k gidip rak ib lerin i teb rike ^e bir d ah a ay n i eseri oy n am ağa cesaret etm iyeceklerin i te
m ine m ecbur o lu rlar.
Y u karıd a isim lerini kayd ettiğim san ’a tk â rla n görüp tan ıd ıktan ve o n ları m ükerreren alk ışlad ık tan sonra bu h ikâyen in doğruluğundan hiç şüphe etm edim , ve temin ede - rim ki P ariste ayn i eseri, gençlik h a tıra la rım ı ih ya etm ek için bir gündüz tem silinde gidip Trianon L yrique sahnesinde gördükten son ra k a n a a t ettim ki İzmir tem sili ondan hiç aşağ ı d eğild i.
Eğer bu başlangıç burada k a l - saydı belki o k a d a r ehem m iyeti ha iz olm azdı, fa k a t bu bir örnek teş k il ederek doğru d an d o ğru ya tü rk çe op érette-ler de vücude geld i, bu öyle bir teşebbüs olmuştu k i eğer devam edebilseydi sahne m usiki - sinde, ve um um iyet üzere cihan m usikısile a lışk a n lık hususunda el li senelik b ir kazan ç temin edile - çekti. F a k a t h e y h a t!..
Ç uhacıyandan bahsetm ek isti - yorum.
_______ HALtD ZİYA UŞAKLIGİL
Zonguldak gümrük müdürlü
ğünün bir tavzihi
«27 ağustos 934 tarih in d e çıkan g azeten izin üçüncü sahifesinin son sütununda «E reğli lim anında b atan g em iler» b aşlığı altın d a in tişar e * den y a z ıd a «İtalyan m ürettebatı k u m anya a lm a k için E reğliy* çıkm ış la r ve alın a ca k kum anyadan güm rük rüsum u alın acağ ın ı an lam aları ü- zerine d iğ e r iskele ve lim an lard a ve b ir gün evvel b ulundukları Zongul- y a la rd a n resm i güm rük taleb olun m adığını ile ri sürerek bu m uam eleyi g arip görm üşler ve kum anya a lm a k tan sarfı n a z a rla v ap u rların a boş o lacak av d et etm işlerdir» denilm ek tedir. G erek Ereğli güm rüğünün b ağlı olduğu Zonguldak güm rük m erkez m üdiriyeti ve gerekse Ve - k âle t m üfettişliğince y ap ılan ta h k i k a tta m em leketten alın a ca k kum an y a la rd a n resm î güm rük taleb olun m adığı ve elde bulunan k an u n lar çerçevesi haricine çıkılm adığını bil d irir ve m atbuat kanununa d ay an a ra k bu yazım ızın gazeten izin ayn i sütununda yazılm asın ı sa y g ılarım la «filerim .» Z. O. Merkez müdürü
Hayrettin Öğür
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi