• Sonuç bulunamadı

Sinemacı Güney'den kalan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sinemacı Güney'den kalan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(Fotoğraf: AP-PARtS)

Sinemacı

Yılmaz

Güney’den

geriye

kalan

G ü n ey’in sineması,

tümüyle yaşama

dönük, yaşamın

içinden kopup gelen

bir sinemadır.

ATİLLA DORSAY’IN

ya zıs ı

7. Sayfada

h

Sinemacı Güney’den kalan

0 W 9 '

ATİLLA D O R SA Y __________________

Yılmaz Güney öldü. Olaylarla, iniş çıkışlarla,

en büylik sanatsal başarılar ve bir insan için ma­ ruz kaimabilecek en büyük suçlamalarla, çeşitli yargılanmalar, içerde geçen uzun yıllar, serüven filmlerini andıracak kaçışlar, cinayetten hüküm giymekten dünyanın en önemli sinema ödülü olan Altın Palmiye’yi almaya varan, birçok şaşırtıcı ve çelişkili olaylarla örülü, kendine özgü “ müstes­

na” bir yaşam sona erdi.

Arkasından çok şey söylenecek, çok şey yazı­ lacak. Katillikten vatan hainliğine bir dizi acı olay ve suçlamanın getirdiği gerginlik ortamı yatıştı­ ğında, sular durulduğunda, tüm bu olayların ge­ risinde önemli, iyi bir sinemacının (yazar kişili­ ğini bir yana bıraksak bile), çağın önemli isimle­ ri arasında yer almaya layık bir sinemacının bu­ lunduğu anlaşılacak.

Yılmaz Güney’ir. oyuncu, yazar ve yönetmen

olarak katkıda bulunduğu filmler üzerine geniş incelemeler yapılacak, kitaplar, araştırmalar, anı­ lar çıkacak. Güncel ve gündelik olaylara, adli veya politik talihsiz serüvenlere karışmış tüm sanatçı­ lar için olageldiği gibi. Sel gidecek, kum kalacak. Yanlışlarının cezasını belki de en acı biçimde, yur­ dundan, yakınlarından uzak, kendisine verdiği de­ ğere karşın belki de hiçbir zaman tsınamadığı bir ülkede yaşamak ve orada ölmekle ödeyen Gü-

ney’i, bir gün gelecek, en amansız düşmanları bile

sanatıyla, filmleriyle anacaklar. İnsanlık tarihi­ ne baktığımızda hep böyle olduğunu görüyoruz, çünkü.

ERİŞTİĞİ DÜZEY GÖZDEN KAÇMALI MI?

Yılmaz Güney, 1970’leredek çoğu önemsiz bir

sürü filmin popüler oyuncusu, haksızlığa, sömü­ rüye karşı bileğiyle, bazen silahıyla direnen halk adamı rollerinde elde ettiği ünü ve popüler başa­ rıyı 1970’teki “ Umut” filminden başlayarak da­ ha önemli, gerçekçi yapıtlara dönüştürmeyi bil­ miş, 1970’lerden sonraki hızlı ve olaylı yaşamın­ da yönetmek fırsatını bulduğu bir avuç filmle Türk Sineması’nm dünyaca tanınmasına ve dışa­ rıya açılmasına giden köprüleri kurmuş adamdır.

“ Ağıt” , “ Baba” , “ Arkadaş” gibi bu filmle­

rin yanı sıra, kaderin garip bir cilvesiyle, Güncy’in en önemli filmleri, kendi yönetemediği, ancak se­ naryosunu yazdığı filmler oldu. Garip ve acı bir talih, onun en önemli senaryolarını bizzat çeke­ memesi sonucunu getirdi.

“ Endişe” , “ Sürü” , “ Düşman” ve “ Yol” bu

filmlerin başlıcalarıdır. Güney’in hangi etkenler altında olursa olsun, elini kana bulamasını, za­ man zaman aşırı politik görüşlere angaje olması­

nı, çoğu kez bir sanatçı olmanın sınırlarını aşa­ rak bir politik lider tavrına bürünmesini çok kişi gibi biz de onaylamadık. Ama bu yanlışlar onun sanatını, özellikle senaryo yazan ve yönetmen ola­ rak eriştiği düzeyi gözden kaçırmamızı engellemeli midir?

Güney'in sineması tümüyle yaşama dönük, ya­

şamın içinden kopup gelen bir sinemadır. Doğa­ dan hayvanlara, kuşlardan çiçeklere her şey ge­ lip bu sinemanın içindeki doğal yerini alır. Bu göz­ leme dayanan sinemada, Güney’in olağanüstü bir duyarlıkla saptadığı tipler de Türk Sineması’nın en yaşayan, ayakları yerde tipleri arasında yerle­ rini alırlar. Sınıfsal ilişkilere yaslanan, toplam ­ daki çeşitli yanlışları, haksızlıkları, ekonomik iliş­ kilerin yozlaşmasına bağlı olarak çöküp giden bir ahlak anlayışını, kadının yüzyıllardır sütegeleıı sö­ mürüsünü ve daha başka birçok şeyi ele alır, iş­ ler bu filmler. Her filminin ülkemizin temel olu­ şumları içinde yerini alan bir temel bildirisi, çağ­ daş ve güncel bir özü vardır. Tema ve öz zengin­ liği, genelde tek bir öyküye (sözgelimi fakir kız- zengiıı erkek ilişkisine) dayanan filmlerimizin ya­ nında göz kamaştırıcı bir zenginlik olarak dikkati çeker.

ERİMEYE, YOK OLMAYA GİDEN SAĞLIKSIZLIK

Yılmaz Güney son filmini Fransız Kültür Ba­

kanlığınım desteğiyle Fransa’da çevirdi. Güney’in uzun tutukluluk yıllarından sonra ilk çektiği film­ di bu. Ama pek beğenilmedi. Göremediğimiz

“ Duvar” ı yabancı eleştirmenler fazla sert, haşin,

kötümser buldular. Kimbilir, bu son film belki de Güney’in ruhuna uzun ve acılı serüvenler so­ nunda kaçınılmaz biçimde sinip kalmış olan kö­ tümserliğin bir yansımasıydı.

Artık bazı konular üzerinde nesnel, yansız ve soğukkanlı olamayan, gurbette yaşamaya yazgı­ lı, oysa toprağına, köklerine bağlı bir sanatçı ya­ pısının erimeye, yok olmaya doğru giden sağlık­ sızlığını haberliyordu. Nitekim Güney’in fiziksel yapısına da bulaşan bu sağlıksızlık, onu birçok projenin eşiğinde olduğunu sandığımız bir döne­ minde ve genç sayılacak bir çağda yaşamdan al­ dı götürdü.

Dileğimiz, Güney’e bakışımızda toplum olarak bundan böyle belli bir yumuşamanın, belli bir hoşgörünün egemen olması ve artık yaşamayan bu talihsiz sanatçıya kinin ve katı önyargının de­ ğil, anlamaya, eleştirmeye ve çözümlemeye çalı­ şan bir pencereden bakılmasıdır. Yanlışlarının ce­ zasını yeterince çektiğine inandığımız Yılmaz Gü­ ney’in geride bıraktığı yapıtı, bizce artık bu tür­ den bir yaklaşımı hak edivor. , ,

___________î l S ^ f

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Doksanlı yıl la rın ba şın dan iti ba ren rad yo lo jik ta nı araç la rı nın, özel lik le bilgisayarlı to mog ra fi (BT)’nin kul la nı mı art mış tır. Spe si fik has

Bu kategoride okul spor kulübünün yetiştirdiği sporcuların, okul dışında da kendilerini spor alanında geliştiren öğrencilerin tespit edilerek okullarına faydalı hale

Balneoterapide sülfat iyonu içeren bütün doğal mineralli sular (en az 1g/L çözünmüş mineral içerenler) sülfatlı su olarak tanımlanır... Pratikte içme

Törenin tam olarak nasıl olduğu tam bilinmemekle birlikte töreni gerçekleştirenlerin. ağaca dokundukları , etrafında dans ettikleri tespit

• Balneoterapide en az %20 mval sülfat iyonu içeren bütün doğal mineralli sular (en az 1g/L çözünmüş mineral içerenler) sülfatlı su olarak tanımlanır.. • Ancak

Makara sisteminin açısal hızı ( w m ) ile hidrolik hortum gerginliği arasındaki ilişki işlem kolaylığı olması için lineer kabul edilebilir. Buna bağlı

Ayrıca öğrencilerin iyi bir eğitim ortamı için yedi ilkenin fen bilimleri dersinde işbirlikli öğrenme ile birlikte uygulanmasını olumlu olarak değerlen-

Analiz sonucunda, sinemada birinci kuşak göçmen temsillerine örnek olan Almanya Acı Vatan’da göçmenlerin yabancılaşma ve dışlanma sorunu ile, işçilerin endüstriyel üretim