• Sonuç bulunamadı

Balkan Savaşlarında Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin Osmanlı Ordusuna Yönelik Sağlık Hizmetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Balkan Savaşlarında Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin Osmanlı Ordusuna Yönelik Sağlık Hizmetleri"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OSMANLI ORDUSUNA YÖNELIK SA~LIK HIZMETLERI

ZEKERIYA TÜRKMEN * Giri~~

XIX. yüzy~lda Osmanl~~ Devleti'nin Balkanlar kesiminde ba~layan isyan ve karga~a ortam~, XX. yüzy~l~n ba~lar~nda içinden ç~k~lmaz bir hal alm~~; bu co~rafya, devletin en buhranl~~ ve kritik yerlerinden birisi haline gelmi~tir. Bu duruma gelinmesinde Osmanl~~ Devleti'nden ayr~l~p ba~~ms~z, ya da yar~~ özerk konuma gelmi~~ bulunan Balkan devletlerinin bölge üzerinde emelleri oldu~u kadar, sömürgeci büyük devletlerin ç~kar hesaplar~~ ve buna dayal~~ k~~k~rtmalar~~ da etkili olmu~tur.

~ark Meselesi olarak bilinen ve Osmanl~~ Devleti'ni öncelikle Balkan co~-rafyas~ndan atmay~~ hedefleyen politika, Avrupa'n~n sömürgeci büyük devlet-leri taraf~ndan aç~k veya gizli olarak her zaman desteklendi ve Osmanl~~ Dev-leti'nin da~~lma sürecinde daha h~zl~~ bir ~ekilde uygulamaya konuldu. XX. yüzy~la geçerken Balkan co~rafyas~nda müzmin bir hal alan Makedonya Me-selesi, ~ark Meselesi'nin önemli bir parças~~ olarak siyasi gündemde yerini korudu. Her ne kadar kendi aleyhine bir geli~me olarak de~erlendirse de, Osmanl~~ Devleti bu meseleden istifade yoluna gitti. Makedonya meselesin-den kaynaklanan anla~mazl~klar' kendi politikas~~ etraf~nda yönlendirerek Balkanl~~ milletlerin bir araya gelmelerini k~sa süreli de olsa engelleyebilmi~ti.

a. Balkan Sava~~~ Öncesinde Ordunun Durumuna Genel Bir Bak~~~ Balkan Sava~~, II. Me~rutiyeeten sonra ülkenin gerek iç, gerekse d~~~ poli-tikas~nda meydana gelen hatalar~n bir sonucu olarak ortaya ç~km~~t~. Pan-sla-vist siyaset ile Balkanlara sahip olmak isteyen ve bu maksatla bölgedeki dev-letlere bask~~ uygulayan Rusya, Osmanl~~ Devleti aleyhine ittifak yapmalar~~~~~ sa~layarak bölgedeki problemlerin kendi istekleri do~rultusunda çözüm-lenmesi yönünde giri~imlerde bulundu. Nitekim, Rusya'n~n bu bask~lar~~ k~sa * Genelkurmay ATASE Ba~kanl~~~, TSK. Atatürk Ara~t~rma ve E~itim Merkezi (ATAREM) Gensek. Vek.

(2)

484 ZEKER~YA TÜRKMEN

bir süre sonra etkisini gösterdi; 13 Mart 1912 tarihinde Bulgaristan-S~rbistan, 29 May~s 1912'de Bulgaristan-Yunanistan, (1912) A~ustos ay~nda da Bulgaris-tan-Karada~~ ittifak ve dostluk antla~malan imzaland~'.

Balkanlarda bu geli~meler olurken, Osmanl~~ Devleti bir yandan Trab-lusgarp Sava~~'n~~ sürdürmekte, di~er yandan ülke içinde parti mücadelele-rinden kaynaklanan iç çan~malarla2 mücadele etmekte idi. Bu s~rada Balkan devletleri taraf~ndan kendi aleyhine olu~turulan gizli ittifaldardan haberdar olamad~~~~ gibi, dönemin Hariciye Naz~r~~ As~m Bey, Mebusan Meclisi'nin 15 Temmuz 1912 tarihli toplant~s~nda yapt~~~~ bir konu~mada "Balkanlardan

vicdan~m kadar eminim!" diyebilecek kadar bütün bu geli~melerden

haber-siz oldu~unu aç~~a vuruyordu'. Hatta bu kritik dönemde Osmanl~~ Devleti, tecrübeli ve e~itimli ordusunun önemli bir bölümünü terhis etmek gibi bir hataya da dü~mü~tü4. Nitekim, bu konuda yap~lm~~~ ara~t~rmalarda, siyasi yelpazenin Osmanl~~ Devleti aleyhine yön de~i~tirdi~-i, Balkanlarda bunal~ml~~ bir dönemin ba~lad~~~~ bu nazik ortamda, e~itimli askerin terhis edilmesini büyük bir hata oldu~u kadar, ordunun asli gücüne indirilmi~~ bir darbe olarak da de~erlendirilmektedirler. Öte yandan ordunun terhisi yönünde emir veren devlet ricaline göre, Osmanl~~ ordusunun o s~rada içinde bulundu~u durum böyle bir terhis uygulamas~n~n gündeme getirilmesini de zorunlu k~l m~~t~rs.

Bu s~rada di~er önemli bir geli~me ise, ordu mensuplann~n siyasetin içe-risinde yer almalan hususu idi. ~ttihat ve Terakki Cemiyeti taraf~ndan daha II. Me~rutiyeein ilan~ndan önce siyasetin içine çekilen Osmanl~~ ordusu, dö- 1 Bu antla~malar hakk~nda bilgi için bk., Re~at Hall~, Balkan Harbi, c.I, Ankara 1970, s.

253-263. Ayr~ca bk., Rifat Uçarol, Siyasi Tarih (1789-1994), ~stanbul 1995, s. 431-432.

2 21 Kas~m 1911 tarihinde kurulan ve ~ttihat ve Terakki Cemiyeti'ne muhalif olan bütün kesimi bünyesinde toplayan Hürriyet ve ~tilaf F~rkas~~ en büyük muhalefet partisi olarak Osmanl~~ Devleti siyasi hayat~na girmi~~ oldu. Bu parti hakk~nda bilgi için bk., Ali Birinci, Hürriyet ve itilaf

F~rkas~, IL Me~rutiyet De~rinde Ittihat ve Terakkiye Kar~~~ Ç~kanlar, ~stanbul 1990.

3 Ahmet Bedevi Kuran, ink~lap Tarihimiz velön Türkler, ~stanbul 1945, s. 313.

4 Balkan Sav-a~lar~ndan önce 544.000 ki~iyi geçen Osmanl~~ kara ordusu, sava~~ arifesinde hükümetin ald~~~~ bir kararla 305.000 ki~iye indirilmi~tir. Bilgi için bk., Zekeriya Türkmen, Mü -

tareke Döneminde Ordunun Durumu ve Yeniden Yap~lanmas~~ (1918-1920), Türk Tarih

Ku-rumu Yay., Ankara 2001, s. 3. Balkan Sava~~~ öncesinde ordunun terhis edilmesini Mustafa Kemal Atatürk de tenkit eder. Atatürk bu konuda "...öyle zamanlar olmu~tu ki, milleti orduya ça~~rmak

yerine birlikler terhis edilmi~tir. "der. Bk., M. Kemal Atatürk'ün Karlsbat Hat~ralar~, (Yay., Ay~e

Afet ~nan), Ankara 1983, s. 57.

Rifat Uçarol, "Balkan Sava~~~ Öncesinde Terhis Olay~~ ve Seferberlik ilan~~ Sorunu",

(3)

nemin siyasi, ekonomik, toplumsal ve psikolojik ~artlar~~ bak~m~ndan siyasete k~sa sürede uyum sa~lad~'. Kurulu~undan beri ordu ile ili~kisini izah etmekte güçlük çeken ~ttihat ve Terakki Cemiyeti, hakl~~ olarak II. Me~rutiyet'i takip eden dönemde "ordunun ~tdhat ve Terakki Cemiyeti"görüntüsünden kurtu-lamad~. Di~er taraftan bir k~s~m ordu mensuplar~~ da ~ttihat ve Terakki Cemi-yeti'nin 1909 y~l~~ kongresinden sonra ba~lar~n~~ keserek muhalefet gruplar~~ olu~turmaya ba~lad~lar. Bu muhalefet hareketi bir süre sonra da siyasile~me sürecini tamamlam~~t~r. Balkan Sava~~~ öncesinde (1912 y~l~nda) ortaya ç~kan Arnavutluk isyan~~ ise, siyasi muhalefet partileri ile ordu aras~ndaki ili~kilerin daha belirgin bir ~ekilde su yüzüne ç~kmas~na sebep oldu. Osmanl~~ ordusu-nun gündelik siyasetle en yo~un bir ~ekilde iç içe oldu~u dönemde

"Halâskâr Zabitân Hareketi" 7ortaya ç~km~~t~ '. Dönemin önde gelen devlet adamlar~ndan Küçük Sait Pa~a, ordunun siyasi telkinler ve bölünmeler so-nucu gücünden çok ~eyler yitirdi~ini görünce, "Ben ordunun bu

dere-keye(a~a~i düzeye) geldi~ini bilmiyordum" derken°, içinde bulundu~u zor

durumu izah etmekte güçlük çekiyordu. Ordunun siyasile~mesi üzerine su-baylar~n maiyetlerinde bulunan komuta ettikleri personele olan güveni sar-s~ld~~~~ gibi, bunun sonucunda askerlerin komutanlar~na olan ba~l~l~klar~~ da büyük ölçüde zedelendi.

Osmanl~~ Devleti yukar~da k~saca izah edilmeye çal~~~lan böyle karma~~k bir ortam içinde iken, 7 Ekim 1912 tarihinde Karada~~ prensli~i, 17 Ekim 1912'de Bulgaristan ve S~rbistan, 18 Ekim'de de Yunanistan taarruza geçerek Osmanl~~ Devleti'ne kar~~~ sava~~ ilan ettiler. Osmanl~~ Devleti de son derece ha-z~rl~ks~z yakaland~~~~ bir s~ rada ordular~n~~ seferber duruma getirerek ad~~ ge-çen devletlere harp ilan etti~ini bildirdi. Bu s~rada ~stanbul ve ta~rada cere-

Ordunun siyasile~mesinde, terfi ~ikayetleri, mali ~ikayetler, asker-sivil k~yaslamas~ ndan kaynaklanan ~ikayetler, tayinler vb. hususlar etkili olmu~tur. Bu konuda bilgi için bk., Ahmet Turan Alkan, ~kinci Me~rutiyet Devrinde Ordu ve Siyaset, Ankara 1992; ayr~ca bk., Zekeriya Türkmen, Osmanl~~ Me~rutiyetinde Ordu-Siyaset Çat~~mas~, ~stanbul 1993.

7 Kurtar~c~~ Subaylar Hareketi olarak ortaya ç~kan Halâskâr Zabitân Grubu, ~ttihat ve Te-rakki Cemiyeti'ne, tepki olarak kurulmu~~ bir siyasi örgüt idi. 1912 y~l~~ May~s ay~nda te~kil edil-meye ba~lanan bu grup, ancak Temmuz ay~nda kurulu~unu tamamlam~~t~r. ~ttihat ve Terakki kar~~t~~ olarak mücadelesini sürdürmü~tür.

8 Zekeriya Türkmen, "II. Me~rutiyet Döneminde Osmanl~~ Ordusunda Ordu-Siyaset ili~ki-leri", Erdem, (Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yay.,) c. 12, sy: 35, May~s 2000, An-kara 2002, s. 579-585.

9 Zekeriya Türkmen, Mütareke Döneminde Ordunun Durumu ve Yeniden Yap~lanmas~ , s. 13.

(4)

486 ZEKERIYA TÜRKMEN

yan eden harp mitingleri ile kamuoyunun dikkati çekilmeye çal~~~ld~ '''. Bu-rada önemli bir noktay~~ belirtmek gerekirse, Osmanl~~ Devleti, Balkan Sava-~~ 'na ekonomik bak~mdan oldu~u gibi, askeri, siyasi, toplumsal ve psikolojik bak~mdan da büyük imkans~zl~klar ve s~k~nt~lar içerisinde girdi. Osmanl~~ ordular~mn seferber duruma getirilmesinin ilk günlerinden itibaren askerin ia~e ve ibate, bilumum lojiktik destek unsurlar~ndan mahrum bulunmas~n~n yan~~ s~ra, yukar~da da ifade edildi~i gibi ordunun siyasetle içli d~~h olmas~~ daha sava~~n ba~~nda subaylar aras~nda z~t kutuplar~n olu~mas~na sebep oldu. Seferberlik esnas~ nda di~er alanlarda oldu~u gibi ordunun s~hhiye te~kilaunda da gerekli ikmal planlar~~ yürütülemedi. En önemlisi, Osmanl~~ Harbiye Nezareti, sa~l~k hizmetlerinin kurulmas~~ ve lojistik deste~in sa~lanabilmesi için gerekli ödenelderi de arrmam~~t~. Nitekim 18 Ekim 1912 tarihine kadar kolordular~n s~hhiye bölükleriyle, cephe hatt~nda kurulmas~~ muhtemel hastahanelerin tesis ve te~kiline yararl~~ olacak hiçbir t~bbi malzeme ve buna benzer araç-gereç gönderilememi~ti''. Öteden beri orduda var olan siyasi kadro la~ma bir k~s~m k~ talar~n bo~~ kalmas~na sebep olurken, 19-20 Ekim'de Edirne önlerinde Bulgarlara, 26 Ekim'de Kumanova'da S~rplara yenilen Osmanl~~ ordular~, 8 Kas~m 1912 tarihinde tek kur~un atmadan Selânik'i Yunan ordusuna teslim etmek zorunda kald~ ". ~lk bozgunlarla zaten henüz sa~lanamam~~~ olan disiplin ve birlik ruhu da bozulmu~; ordu peri~an bir ~ekilde geri çekilmek mecburiyetinde kalm~~t~r". K~ rkkilise bozgunundan sonra, dönemin bas~n~nda ç~ kan haberler incelendi~inde Istanbul'a uzanan yol boyunca çok ac~~ manzaralara rastland~~~~ yorumlar~~ yap~lmakta idi. Katar halinde yürüyen arabalar~n içinde ve yan~~ ba~lar~nda yal~n ayak çoluk-çocuk, kad~n ve ihtiyar göçmenler yollara dökülmü~~ bin bir s~k~nt~~ içerisinde Istanbul'a do~ru göç etmi~lerdir 14. Osmanl~~ ordular~n~n ma~lup olmas~~ Balkanlarda -yakla~~k be~yüz y~ldan bu yana- ya~amakta olan yüz binlerce Türk'ün Bulgar, S~ rp ve Yunan I° Yücel Aktar, "1912 Y~l~~ Harp Mitingleri ve Balkan Harbine Etkileri", ~kinci Askeri Tarih

Semineri Bildiriler, Genelkurmay ATASE Ba~kanl~~~~ Yay., Ankara 1985, s. 125.

"Genelkurmay Ba~kanl~~~~ Yay., Türk Silahl~~ Kuvvetleri Tarihi (TSK.Tar.,), Balkan Harbi, c. III/II, Ankara 1993, s. 707.

12 Genelkurmay Ba~kanl~~~~ Yay., Ayn~~ eser s. 322-323.

13 Balkan Sava~~nda ordunun içinde bulundu~u s~k~nt~l~~ durumu o s~rada orduda görev alm~~~ olan üst rütbeli komutanlar da aç~klam~~lard~r. Bilgi için bk., Murat Cebecio~lu-Zekeriya Türkmen, "Selânik Mevki Kumandan~~ Mirliva Hasan Muhittin Pa~an~n Balkan Sava~~na Dair Notlar~", Askeri Tarih Bülteni, Sy: 51, Genelkurmay ATASE Ba~kanl~~~~ Yay., Ankara, A~ustos

193-296.

(5)

mezalimine maruz kalmas~na sebep oldu~u gibi" yerinden yurdundan olmas~~ neticesini de beraberinde getirmi~tir. Göçmen kafileleri binbir s~k~nt~larla ba~kente do~ru ak~n ak~n gelmeye ba~lam~~lard~r". Göçmenlerle birlikte bütün s~k~nt~lar, rahats~zl~klar, hastal~klar da bu mekân de ~i~tirmede Balkan co~rafyas~ndan henüz i~gale u~ramam~~~ bulunan Osmanl~~ ülkesine ta~~nm~~ur17. Nitekim Bulgar ve Yunanl~lar~n i~gal etti~i bölgelerde yapt~klar~~ bask~~ ve zulümler üzerine bir milyon civar~nda Türk, bütün mal ve mülklerini b~rakarak adeta kaçarcas~na Osmanl~~ ülkesinde i~gale u~ramam~~~ olan bölgelere s~~~nmak amac~yla göç etmi~tir". Öte yandan bu sava~ta Osmanl~~ Do~u ordusu" ile Bat~~ ordusu2° aras~ndaki ba~~ kopunca, Bat~~ ordusu Bulgar-S~rp ve Yunan ordusu taraf~ndan tamamen imha edilmi~; Do~u ordusu da Çatalca hatuna çekilmi~tir. Denilebilir ki, Türkler tarihle-rinde böylesine k~sa bir sürede, bu derecede a~~r ve bir o kadar da ürpertici ve ac~kl~~ hezimete u~ramam~~lard~. Asl~nda bu ma~lubiyetin pek çok sebep-leri vard~r: As~l sebepsebep-leri konu hakk~nda yaz~lm~~~ bütün eserlerde tekrarlan-d~~~~ gibi ikmal noksanl~~~~ ve ordunun siyasile~mesinden dolay~~ disiplinin bo-zulmas~~ ve yetersiz komuta kadrosunun bulunmas~~ gibi sebepler ba~ta s~ra-

15 Dönemin bas~m incelendi~inde Bulgar. Yunan ve S~rplar~n Türklere yönelik vah~etleri tüm ayr~nt~lar~yla gözler önüne serilmektedir. Bu konuda inceledi~imiz iki gazetede ç~kan ha-berler bunlar~~ do~rulamaktad~r. Bilgi için bk., ~kdam, nr: 5668, 17 Te~rin-i sâni 1328; nr: 5690, 9 Kanun-~~ evvel 1328; nr: 5891, 2 Temmuz 1329; nr: 5921, 15 A~ustos 1329; Hikmet, nr: 74, 1 Te~-rin-i evvel 1328; nr: 99, 27 Te~Te~-rin-i evvel 1328; nr: 170, 7 Kânün-~~ sâni 1328.

16 ~evket Süreyya Aydemir, Enver Pa~a, c.II, ~stanbul 1986, s. 322-323'de Enver Pa~a'mn a~z~ndan olaylar~~ ~öyle ifade ediyordu: "Ba~~bo~~ sürünen bozguna u~ram~~lar ordusuna, Rumeli - 'nin ba~lar~nda~~~ kopup gelen, daha peri~an yüzbinlerce muhacirinin sürüne sürüne, eriye eriye akan kafilelerini de eklemeliyiz. Evet Rumeli göçüyordu. Rumeli bo~allyordu. Rumeli Türkleri ak~p geliyorlar& Rumeli'yi as~rlarca evvel alan, Rumeli'de as~rlard~r ya~ayan son Türkler, XX. yüzy~l~n ba~lar~nda alevlenen bu yang~n~n alevleri içinde sonu bilinmez geleceklere do~ru ak~~ - yorlard~!"Balkan sava~~nda göçmen durumuna dü~üp de 1913 y~hnda T~rnova(Bulgaristan)'dan Trakya'ya oradan da Bursa-Karacabey'e göç eden anne taraf~ndan dedem Bâ.lio~lu Hüseyin Bey-'den çektikleri s~k~nt~~ ve ac~lar~; yerinden yurdundan kopman~ n ne anlama geldi~ini defalarca dinlemi~, içindeki Rumeli hasretini her defas~nda dile getirdi~ine ~ahit olmu~umdur. (YN)

17 Balkan Sava~~~ esnas~nda ve sava~~ sonras~~ dönemde Osmanl~~ Devleti'ne yönelik olarak gerçekle~en Türk güçleri hakk~nda geni~~ bilgi için bk., Ahmet Halaço~lu, Balkan Harbi S~ra-s~nda Rumeli'den Türk GöçIeri (1912-1913), Ankara 1994.

19 Bilal ~im~ir, "Bulgaristan Türkleri ve Göç Sorunu", Bulgaristan'da Türk Varl~~~~ Bildiri-ler, 7 Haziran 1985, c. I, Ankara 1987, s. 553.

19 Do~u ordusu, Bulgarlara kar~~~ Do~u Trakya bölgesinde te~kil edilmi~~ olan orduya veri-len isimdi.

2° Bat~~ ordusu, Yunan, S~rp ve Karada~l~lara kar~~~ Bat~~ Trakya, Selanik, Üsküp taraflar~nda konu~land~rdm~~t~.

(6)

488 ZEKER~YA TÜRKMEN

lanmaktad~r". Halbuki sava~tan önce ve sava~~ döneminde Harbiye Nezareti kimi tecrübeli eski komutanlara orduya kat~lmalar~~ için davetiye göndermi~se de baz~lar~~ tarafindan bu davet kabul görmemi~tir. Bu görü~ü kuvvetlendiren bir geli~me de, Mahmut ~evket Pa~a'n~n kendisine teklif edilen Alasonya Ordusu Komutanl~~~n~, bu görevin kesin bir yenilgiyle sonuçlanma ih-timalini hesap etti~inden kabul etmemesidir. Halbuki ülke içinde yüksek bir itibara sahip olan Pa~a, bu görevi reddettikten sonra eski itibar~n~~ büyük öl-çüde kaybetmi~tir 22. Nitekim ordu cephede dü~manla muharebe ederken, yüksek rütbeli subaylar ~ttihatç~-~tilafç~~ tart~~mas~yla birbirlerine silah çektik-leri gibi, baz~~ cephelerde istifa tehditçektik-leri savrularak büyük ölçüde ordunun maneviyat~~ zedelenmi~tir23. Hatta ~stanburcla ileri gelen devlet erkan~~ k~sa sürede tehlikenin ~stanbul kap~lar~na dayand~~~n~~ görünce Çatalca hattmdan bende ~stanbul'un etraf~nda ikinci bir savunma hatt~n~n kurulmas~n~~ dahi gündeme getirmi~lerdir. Fakat, Hey'et-i Vükelâ taraf~ndan Sadrazam Kamil Pa~a ba~kanl~~~nda yap~lan görü~melerde maneviyat~~ bozulmu~~ bir orduyu bu ikinci hatta da tutman~n mümkün olamayacak.' aç~k aç~k beyan edilerek, sadece bir askeri kordon olu~turulmas~ n~n yeterli olaca~~~ aç~klanm~~t~r". Hükümetin bu karar~na ra~men, Ba~komutan Vekili Naz~m Pa~a'dan gelen 3-4 Te~rib-i sâni (Ekim) 1912 tarihli telgrafta, Ayastefanos (Ye~ilköy)-Küçük-köy-~stinye hatt~nda bir ikinci müdafaa hatt~~ kurulmas~~ teklif ediliyordu. Ay-r~ca Karadeniz'den gelebilecek sald~r~lara kar~~~ da Kar~ncaburnu-Zekeriya-köy-Büyükdere hatt~nda istihkâmlar in~a edilmesi isteniyordu. Naz~m Pa~a-n~n bu teklifi ne yaz~k ki yeterince destek bulamad~". Bir süre sonra da ka-muoyunda ve muhalefet grubunda sava~~n suçlular~~ aranmaya ba~lam~~; bu durum kabinenin bas~n yay~n yoluyla her geçen gün istifaya zorlanmas~na sebep olmu~tur. Nitekim bu siyasi çat~~malar bir süre sonra Naz~m Pa~a ve ard~ndan da Mahmut ~evket Pa~a suikastleriyle ülkenin büyük bir çalkanuya sürüldenmesine yol açm~~t~r.

21 Zekeriya Türkmen, "II. Me~rutiyet Döneminde Osmanl~~ Ordusunda Ordu-Siyaset ili~ki-leri", Erdem, , s. 585-586; ayr~ca bk., Ayn~~ eser, s. 13 vdd.

22 Zekeriya Türkmen, Osmanl~~ Me~rutiyetinde Ordu-Siyaset Çat~~mas~, s. 145.

23 Rahmi Apak, Yetmi~lik Bir Subay~n Hat~ralar~ , Ankara 1988, s. 70; Hatta bu s~rada bu harbin kesin ma~lubiyetle sonuçlanaca~~n~~ dü~ünen Mahmut ~evket Pa~a görev dahi almak is-temeyecektir. Pa~a'n~n sava~~ hakk~ndaki yorumlar~~ için bk., Mahmut ~evket Pa~a'n~n Günlü~ü, (Yay. Hz. Arba Yay.), ~stanbul 1988, s. 2628.

24

Ba,~bakanhk Osmanl~~ Ar~ivi (BOA.), Meclis-i Vükelâ Mazbatas~~ (MVM), nr: 171, 31

Te~-rin-i evvel 1328.

(7)

Balkan devletlerinin i~gal ettikleri bölgeleri payla~ma konusunda dü~-tükleri anla~mazl~klar bir süre sonra taraflar~n ittifaklar~~ bozarak birbirlerine taarruzda bulunmas~na yol açm~~; bu durumdan yararlanan Osmanl~~ Devleti de, 19 Temmuz 1913'te ileri harekâta geçerek 25 Temmuz'da Edirne'yi geri alarak sars~lan itibar~n~~ biraz olsun kurtarm~~; bu durum Ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin y~ld~z~n~n parlamas~na da sebep olmu~tur. Osmanl~~ ordusunun bu derecede siyasete bula~mas~n~n bir sonucu olan Balkan yenilgisi bir süre sonra yüksek rütbeli subaylar~~ harekete geçirmi~~ ve 10 Ekim 1913 tarihinde

"Askerlerin Siyasetle ~stigalini Men 'eden Kanun "un ç~kar~lmas~na sebep

ol-mu~tur26.

Balkan sava~lar~~ s~ras~nda Osmanl~~ ülkesi içinde çekilen büyük s~k~nt~~ ve bunal~mla~-a ra~men, yine de ordunun zaferi için top yekün bir destek kam-panyas~~ ba~lat~lm~~t~r. Gerçi ordunun s~hhiye te~kilat~~ haz~rl~ks~z yakalanm~~~ ve ordunun lojistik destek unsurlar~~ yetersiz kalm~~sa da, sava~~n devam etti~i dönemde sivil toplum kurulu~lar~n~n (yard~m amac~yla te~kil edilen kurulu~-lar~n) çe~itli konularda (özellikle ia~e-ibâte ve sa~l~k hizmetleri konusunda) orduya deste~inin sa~lanmas~na dikkat edilmi~tir. Orduya ba~l~~ olarak görev yapan s~hhiye te~kilat~~ yan~nda, Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, orduya her alanda büyük destek vermi~tir. Ülkenin içinde bulundu~u mali s~k~nt~lara ra~men, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti toplad~~~~ i~ne ile faaliyetlerini sürdürmeye çal~~m~~; kurdu~u seyyar hastahanelerle cephe hatt~nda yaralanan, hastala-nan, sakat kalan askerlere ve sivil halka elinden gelen s~hhi yard~m~~ yapm~~-t~r.

b. Balkan Sava~lar~nda Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer (K~z~lay) Cemiyeti'nin Faaliyetleri 27

(1) Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin Kurulu~u ve Balkan Sava~larma Kadar Faaliyetleri

1864 y~l~nda ~sviçre'nin Cenevre ~ehrinde te~kil edilen Salib-i Ahmer (K~z~lhaç) Cemiyeti'nden ilhamla 5 Temmuz 1865 tarihinde Osmanl~~ Devle-

26 Takvim-i Vekayi , nr: 1251, 10 Ekim 1913.

27 Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'ne ait belgelerin tamam~na yak~n~~ Türkiye Cumhuriyeti K~z~lay Ar~ivinde bulunmaktad~r. K~z~lay Ar~ivi, uzman personel s~k~nns~ndan dolay~~ ara~t~rma - c~lara 2002 y~l~ndan bu yana (gönüllü olarak hizmet veren bir ki~inin emekli olmas~ndan sonra) hizmet veremedi~inden ara~t~rmam~z~n K~z~lay Ar~ivi belgeleri yönünden eksik kald~~~n~~ be - lirtmekte yarar vard~r. K~z~lay yetkilileriyle yapt~~~m~z görü~melerde uzman bulundu~unda ar~i-vin hizmet vermeye ba~layaca~~~ aç~klamalar~na ra~men (May~s 2003), maalesef uzman buluna-mad~~~ndan(!) K~z~lay ar~ivi üzülerek belirtmek gerekirse hâlâ ara~urmac~lara hizmet vereme - mektedir. (YN)

(8)

490 ZEKER~YA TÜRKMEN

ti'nde de benzer bir kurulu~un te~kili çal~~malar~na ba~lanm~~t~r. Fakat, Tür-kiye'de böyle bir cemiyetin kurulu~u biraz zaman alm~~; ancak, 14 Nisan 1877 (Rumi 2 Nisan 1293) tarihinde yap~lan bir toplant~~ ile Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin te~kili yönünde önemli bir ad~m at~lm~~t~r. Gerçi kuru-lan cemiyetin ilk ad~~ "Mecrûl~ f~l ve Zuafâ-y~~ Askeriyye ~mdat Cemiyet-i

Os-manlyesi" ~eklinde belirtilmi~, daha sonra Osmanl~~ Devleti'nde yayg~n olarak

kullan~lan -Os~nanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti- ismini alm~~t~r28. Kurulu~unu tamamlayan Osmanl~~ HiFal-i Ahmer Cemiyeti, padi~ah~n himayesinde ilk top-lant~s~n~~ Be~ikta~~ Saray~'nda yapm~~t~r. Osmanl~-Rus Sava~~'n~n devam etti~i ve büyük s~k~nt~lar~n ya~and~~~~ bir dönemde te~kil edilen cemiyet, toplad~~~~ para yard~mlar~~ ile ilk bütçesini olu~turmu~tur. Toplanan 30.000 liral~k yar-d~m paras~~ ile dokuz yerde hastahaneler kurulmu~tur. Cemiyetin bu s~rada yapt~~~~ faaliyetler takdirle kar~~lanm~~; fakat, sava~~n sona ermesi ile cemiye-tin görevini tamamlad~~~~ dü~üncesi a~~r basm~~~ ve bu dü~ünceden hareketle faaliyetlerini noktalam~~t~r20. 20 sene kadar bir bekleme döneminden sonra Os~nanl~-Yunan Harbi s~ras~nda Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti yeniden ha-t~rlanm~~t~r. 24 May~s 1897 (12 May~s 1313) tarihli bir tezkire ile eski üyeler toplant~ya ça~r~lm~~~ ve cemiyet, bu sava~~ s~ras~nda orduya elinden gelen yar-d~mlar~~ yapmaktan geri durmam~~t~r. Cemiyetin faaliyetleri 16 Eylül 1902 (2 Eylül 1318) tarihli irâde-i seniyye ile te'hir edilmi~tir. II. Me~rutiyet'in ilan~na kadar Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin tekrar toplanmas~~ hiçbir ~ekilde gündeme gelmemi~tir30. Fakat Osmanl~~ Devleti, sava~~ döneminde hasta ve yaral~lar~n durumu ve bunlar~n tedavileri hakk~nda yap~lan uluslararas~~ toplant~lara ka-t~lm~~, bunlara imza koymu~tur. Nitekim, 11 Haziran 1906 tarihinde Cenev-re'de ba~layan konferansa Osmanl~~ Devleti de temsilci göndermi~~ ve 6 Temmuz 1906 tarihinde imzalanan mukavelenamede yer alm~~t~r31. Mukave-lenamenin yaral~~ ve hastalarla ilgili olan birinci maddesinde yer alan ifadeye göre; has~m taraflar sava~~ s~ras~nda kendi bölgelerinde bulunan esir, yaral~~

28 Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Mecmuas~ , nr: 1, ~stanbul, 15 Eylül 1337 (1921). 29 Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Sâlnâmesi (HACS), 1329-1331, ~stanbul, Ahmet ~hsan ve ~iireka.'S~~ Matbaas~, Tarihsiz, s. 28-29.

HACS., s. 30.

31 BOA., Hariciye Nezareti Hukuk Mü~avirli~i ~sti~are Odas~~ Evrak~~ (HR. HM~. ~~O), Ds: 54/2-2. Ayr~ca bk., Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Beynelmilel Cenevre ve Lahey Mukavele-namesi, ~stanbul, Mesai Matbaas~, 1330. Ad~~ geçen sözle~me daha sonra bugünkü Türkçe ile de yay~mlanm~~t~r. Bk., K~z~lay ve K~z~lhaç'~n Milletleraras~~ Kaynaklar~, Türkiye K~z~lay Dernegi Yay., Ankara 1964, s. 13-16.

(9)

bütün askerlere sa~l~k yard~m~n~~ ay~rt etmeksizin yapmak durumunda idi32. Öte yandan 1907 y~l~nda Londra'da yap~lan K~z~lhaç toplant~s~na Dr. Besim Ömer Bey kat~larak dünyadaki geli~meler hakk~nda bilgi edinmi~tir33.

II. Me~rutiyet'in ilan~ndan sonra Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin yeniden toplanmas~~ gündeme gelmi~; Sadaret, Harbiye, Bahriye, Dahiliye, Hariciye, Maarif ve S~hhiye Nezaretlerine yap~lan tebligat ile yeni bir nizam-name haz~rlanmas~~ için birer murahhas tayin edilmesi istenmi~tir. Buna göre te~kil edilen komisyonda; Göz Doktoru Esat Bey34 (daha sonra Pa~a), Doktor Besim Ömer (Akal~n) Bey35, Hariciye Nezareti Umur-~~ Siyasiye Müdürü Salih Bey, Bahriye Tabip Miralayl~~~ndan mütekaid Mehmet Ali Bey, Askeri T~b-biye Müdürü Tabip Binba~~~ Ali Galip Bey, Daire-i Umur-~~ S~hhiye Müfetti~-i Umumisi Kas~m ~zzettin Beyler görevlendirilmi~lerdir 36.

32 Osmanl~~ Ahmer Cemiyeti Beynelmilel Cenevre ve Lahey Mukavelena~nesi, s. 2,

Birinci madde.

33 Seçil Karal Akgün-Murat Ulu~tekin, Hilâl-i Ahmer'den K~z~lay'a, Ankara 2002, s. 36. Bahse konu kitap Rumi 1331'de bas~lan Osmanl~~ Hilâl-i Ahmet Cemiyeti Sâlnâmesi'nin Os-manlica'dan çevirisidir. Eserin Latin harfleriyle olan baslus~nda muhtemelen okuma hatas~ndan veyahut da bask~~ öncesi düzeltmelerin yap~lmam~~~ olmas~ndan dolay~~ olsa gerek pek çok hata bulunmaktad~r. (YN)

34 Esat (I~~k) Pa~a, (~stanbul 1865-1943) Göz doktoru, profesör general. 1889 y~l~nda As-keri T~bbiye'den mezun oldu. ihtisas için Paris'e gönderildi. Paris T~p Fakültesi'nde göz klini-~inde çah~u. Buradaki ihtisas~~ s~ras~nda k~sa sürede kendini kabul ettirdi. Göz içi muayenesinde kullan~lan "Ophthalmoscope Esad" ve göz hastas~~ olmayanlar~~ ay~rt etmeye yarayan "Stereoscope Esad" diye adland~r~ lan iki t~p aleti icat etti. ~htisas~n~~ 1893'te tamamlayarak yurda döndü. 1894te Istanbul'da modern göz klini~ini kurdu. 1899da Askeri T~bbiye'ye ö~retim üyesi oldu. Bu görevine ek olarak Hamidiye Etfal (~i~li) hastahanesinde ve Darülaceze'de de çal~~t~. Türki-ye'de ilk kez Askeri T~bbiyede ba~~ms~z ve Avrupa'dakine benzer göz klini~i kurdu. Hilâl-i Ah-mer (K~z~lay) Cemiyeti'nin kurucular~~ aras~nda yer ald~. Birinci Dünya Sava~~~ y~llannda S~hhiye Umum Müdürü olarak çal~~t~~ rütbesi generalli~e yükseltildi. E~itimin millile~tirilmesi için Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti'nin kurucusu ve ba~kan~~ oldu. Mütarekeden sonra bu dernek öncü-lü~ünde partiler üstü Milli Kongreyi olu~turdu (1918-1919). Anadolu'daki Milli Mücadele hare-ketini destekledi. ~stanbul'un i~galinde ~ngilizler taraf~ndan tutuklamp Malta'ya sürgüne gönde-rildi (1920-1922). Cumhuriyet'ten sonra serbest hekim olarak çal~~t~. Eski D~~i~leri bakanlar~n-dan Hasan Esat I~~k'~n babas~d~r. 39 y~l profesörlük yapan Esat Pa~a'n~n kendi sahas~yla ilgili ol-mak üzere pek çok kitap ve ol-makalesi vard~r.

35 Besim Ömer Akal~n, 1861 y~l~nda ~stanbul'da do~du, Gülhane Askeri T~bbiye Mektebi' nden 1885 y~l~nda yüzba~~~ rütbesi ile mezun oldu. Paris'e ihtisas için gönderildi. Kad~n do~um ve çocuk hastal~klar~~ uzmanl~k' konusunda ihtisas yapt~. 1891 y~l~nda Istanbul'a döndü ve Askeri T~bbiyede göreve ba~lad~. Modern do~um tekniklerini Türkiye'ye getiren ki~i olarak bilinir. Be-sim Ömer Bey daha sonra pa~al~~a terfi etti. Modern çocuk hekimli~ini de ülkemizde yayg~nla~-tuan ki~idir. Askeri T~bbiye'de 48 y~l ders verdikten sonra ~stanbul mebusu olarak TBMM'de gö-rev yapm~~~ 1940 y~l~nda vefat etmi~tir.

(10)

492 ZEKERIYA TÜRKMEN

Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin yeniden yap~lanmas~~ konusunda Dr. Besim Ömer Bey'in evinde yap~lan toplant~lardan sonra, bu toplant~lara daha sonra Istanbul'un çe~itli yerlerde devam edilmi~~ ve memleketin genel durumu da dikkate al~narak bir nizamnâme projesi haz~rlanm~~t~r. Komisyon 20 Nisan 1911 (7 Nisan 1327) tarihinde ilk toplant~s~n~~ yapm~~~ ve bu toplan-t~da Sadrazam ~brahim Hakk~~ Pa~a" cemiyetin ba~kanl~~~na getirilirken, otuz ki~iden olu~an bir merkez-i umumi te~kil edilmi~tir". Cemiyetin alâmet-i fa-rikas~~ yani sembolü de bu s~rada tespit edilmi~tir. Buna göre cemiyetin bay-ra~~n~n, beyaz renkli bir zemin üzerinde k~rm~z~~ renkli bir hilal olacak ~e-kilde yap~lmas~~ ve s~hhiye te~kilat~n~n görev yapt~~~~ yerlere as~lmas~~ kararla~-unlm~~ur. Bu husus daha sonra Osmanl~~ Devleti taraf~ndan imzalanan Ce-nevre mukavelenâmesinde de kabul edilmi~tir39. Öte yandan cemiyetin sem-bolü daha önce yap~lan 1907 y~l~ndaki Londra K~z~lhaç toplant~s~nda Dr. Be-sim Ömer Bey taraf~ndan Hilal sembolü olarak belirlenip toplant~da etkili olmu~~ ve bu i~aretin uluslararas~~ bir i~aret olmas~n~~ sa~lam~~ur40. Böylece yeniden te~ekkül eden Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'ni padi~ah V. Meh-met Re~at himayesine alm~~, fahri ba~kanl~~~n~~ ise yine hanedandan veliaht Yusuf ~zzettin Efendi kabul etmi~tir. Bunun yan~nda cemiyetin 30 kad~n üye-den olu~an bir "Kad~nlar Merkezi" de te~kil edilmi~tir. Cemiyetin kad~nlar kolunda me~hur tarihçi Ahmet Cevdet Pa~a'n~n k~z~~ Fatma Aliyye Han~m, Prenses Nimet Han~m gibi önde gelen devlet ricâli ile sarayl~~ han~mlar da ak-tif olarak rol alm~~lard~r. Hatta Fatma Aliyye Han~m yap~lan toplant~da çok etkili bir konu~ma yaparak ~slam tarihinden örnekler vererek kad~nlar~n ta-rihte meydana gelmi~~ pek çok sava~ta yaral~~ askerlere yapuklan yard~mlar~~ anlatarak, vatan hizmetinde kad~nlar~n da son derece önemli görevler üst-

~brahim Hakk~~ Pa~a (1863-1918), sadrazam, diplomat ve hukukçu olarak Osmanl~~ Dev-leti'ne hizmet etmi~tir. Hukuk mektebinde müderris olarak da görev yapm~~t~r. Dahiliye ve Ma-arif naz~rl~g~~ yapm~~~ daha sonra Roma büyükelçisi olarak (1909-1910) görev yapm~~, 1910-1911 y~llar~~ aras~nda da sadrazamhkta bulunmu~tur. Ayan meclisi üyesi olarak da görev yapan ~brahim Hakk~~ Pa~a, Brest-Litovsk Antla~mas~'mn inualanmas~ nda tam yetkili temsilci olarak görev yapm~~; 1918 y~l~nda Berlin'de ölmü~tür.

38 HAGS., s. 35.

33 Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Nizamnamesi'ne göre, cemiyete ait araba, hastahane, depo, nak-liye gemisi, hastahane gemisi vb. yerlere beyaz zemin üzerine k~rm~z~~ hilal i~areti konulacakt~. Bu tür bina ve araçlarda gündüz bayrak, gece de fener ~eklinde i~aretler bulunacakt~. Sava~~ za-mamnda Hilâl-i Ahmer Cemiyeti mensuplar~~ sol kollar~na Hilâl-i Ahmer i~aretini havi pazubent takacaklard~. Bk., HACS., s. 71-72.

(11)

lenmeleri gerekti~ini aç~klam~~t~r'''. Böylece Besim Ömer Pa~a'n~n da deste~i ile kad~nlara belirli bir t~bbi e~itim verildikten sonra hastabak~c~l~k yani hem~irelik yapmalar~~ ve bu i~in Türk kad~nlar~~ için bir meslek haline gelmesi ilk defa Balkan sava~~~ s~ras~nda gündeme gelmi~tir". Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti bir süre sonra yard~m toplama faaliyetine giri~mi~, bir yandan da ~s-tanburclaki örgütlenmesini mümkün olan en k~sa sürede tamamlam~~ur.

Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Balkan sava~~ndan önce Trablusgarp sava~~nda önemli faaliyetlerde bulunmu~tur 43. Burada sava~an askerlere s~hhi yard~ m malzemesi gönderilmesi, hasta ve yaralanan askerlerin tedavisi gibi hizmetleri sunmu~; XX. yüzrldaki ilk önemli tecrübesini Trablusgarp Sava~~~ s~ras~nda gerçekle~tirmi~tir 44.

Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin asli görevi sava~ta yaralanan, hasta-lanan ve sakat kalan askerlere her türlü yard~mda bulunmak oldu~u halde, faaliyet alan~~ zamanla geni~letilmi~~ ve Balkan Sava~~'ndan sonra ülke içinde her türlü afette yard~ma muhtaç dü~mü~~ halka te~mil edilmi~tir'''. Nitekim, cemiyet halka yönelik sa~l~k yard~m~~ hizmetlerini k~sa sürede yaygmla~t~rm~~~ ve 1911 y~l~nda kolera ile mücadele konusunda Avrupa'dan s~hhi malzeme getirterek vatanda~lar~n hizmetine sunmak maksad~yla bir giri~im ba~latm~~-t~r. Kolera hastal~~~n~n ortadan kald~r~lmas~~ ve yay~lmas~n~~ engellemek için

41 Ni! Sar~-Zuhal Özayd~ n, "Hilâl-i Ahmer Hem~ireleri", Tarih ve Medeniyet, Sy: 12, ~stan-bul 1995, s. 30-31.

42 Besim Ömer Pa~a, neden kad~n hastabak~c~~ sorusuna da ~öyle cevap vermekte idi: "Hilâl-Ahmer'ce bir kad~n hasta bak~c~n~n yapaca~~~ hizmetler yirmi erkek hasta bak~c~ya denk dü~er. Hasta y~~ teselli etme yetene~i ve merhamet hissi kad~nlarda daha fazlad~r. Yaln~z )'aray~~ sarmak, t~mar etmek elvermez. Ümit ve teselli, ruhun tedavisi önemli ve gereklidir. Bu teselli verme gö-revini hakk~yla yapacak olan kad~nd~r." Daha geni~~ bilgi için bk., Besim Ömer (Akal~n), Hilâl-i Ahmer'e Dair Konferanslar~m, Ahmet ~hsan ve ~ürekas~~ Matbaac~l~k Osmanl~~ ~irketi, ~stanbul

1330.

43 Bilgi için bk., Seçil Karal Akgün-Murat Ulu~tekin, Hilâl-i Ahmer'den K~z~lay'a, s. 47-96. 44 Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin Trablusgarp Sava~~~ s~ras~nda gerçekle~tirmi~~ oldu~u hizmet- ler hakk~nda bilgi için bk., Seçil Karal Akgün-Murat Ulu~tekin, Ahmer ve Trablusgarp Sava~~~ ", OTAM (Ankara Üniversitesi, Osmanl~~ Tarihi Ara~t~rma ve Uygulama Merkezi Dergisi), sV: 3, Ankara 1992, s. 17-84.

45 Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Nizamnamesi'nin, 1. fas~l, 3. maddesinde: "Cemiyetin maksad~~ bilcümle vesait ile vakt-i harpte ordulardaki hasta ve yaral~lar~n tahlif-i ~zt~rablarma ve tada~dlerine muavenet etmekten ibaret bulunmas~na nazaran cemiyet-i asakir-i berriye ve bah - riye hey'at-~~ s~hh~yesinin yard~mc~s~~ demek olur." 4 ncü maddesinde: "Cemiyet mecruhini nakli ve tedavi etmek için vus'u dairesinde mevaki-yi harbiyede berren seyyar hastahaneler ile, sefer hastahaneleri ve hey'et-i muaveneler ve s~hh~ye trenleri ve bahren dahi nakliye hastahane gemi-leri ihzar ve tedarik eder." Bk., HACS., s. 60.

(12)

494 ZEKER~YA TÜRKMEN

hastalar~ n beslenmesi konusunun da önemli oldu~unu belirten hükümet, kolera hastahaneleri için gerekli olan ia~e malzemesinin temini için elinden geleni yapmaya gayret göstermi~tir". Cemiyet ayr~ca 1911 y~l~nda ç~ kan Is-tanbul'daki büyük (Aksaray) yang~ nda afete maruz kalanlara yard~ mlarda bulunmu~tur'''.

Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin kurucu heyeti, ilk toplant~s~n~~ Bi-rinci Hilâl-i Ahmer Kongresi ad~~ alt~nda 26 Nisan 1911 (13 Nisan 1327) ta-rihinde Istanbul'da gerçekle~tirmi~tir. Üç gün süren bu kongre çal~~malar~~ sonunda al~ nan kararlar çerçevesinde Osmanl~~ Hilal-i Ahmer Cemiyeti'ne her türlü yard~m ve katk~da bulunanlara verilmek üzere bir madalya tesis edilmesi, yönetim kurulunda yer alacak ki~ilerin belirlenmesi, malzemenin toplanmas~~ için bir ambar tesis edilmesi, cemiyete ait posta ve haberle~menin ücretsiz olarak kar~~lanmas~, iâne kay~ t cetvellerinin vilayet vilayet düzenlenmesi, ba~lang~çta genel haz~rl~klar~~ kar~~lamak için merkeze, hükümet taraf~ ndan 30.000 liral~k bir tahsisat ayr~lmas~~ konular~nda önemli kararlar al~nm~~t~r". Ancak bu kararlar~n al~nmas~ ndan sonra cemiyet aktif olarak faaliyet içerisine at~lm~~t~r. 1912 y~l~ nda Hilal-i Ahmer Cemiyeti ilk sistemli bilanço sunu da olu~turmu~tur. Hilal-i Ahmer Cemiyeti bütçesinde gelirler ~u ~ekilde ac~ldanm~~ur:"

Kuru~~ u2. Sene-i sab~kadan devreden sermaye 8.226.440 125

1328 (1912) senesi iânâu 35.668.701 75

Muhtelif gelirler 10.970 125

Faiz 628.162 125

TOPLAM 44.534.273

Bu arada kolera ile mücadele eden sihhi kurumlara destek olmak ama-c~yla hükümet, 25 Nisan 1318 tarihli irade-i seniyye hükmüne uygun olarak halk~n fedakarl~klarda bulunmas~n~~ istiyordu. Ayr~ca, hastal~k görülen yerle-rin kordon alt~ na al~naca~~n~~ belirterek bu bölgede yine hastalar için kulla-n~lmak üzere sa~l~k vergisi al~ nmas~ n~n uygun oldu~una 18 Temmuz 1327 (31 Temmuz 1911) tarihinde karar vererek; S~hhiye Nezaretinin bu konuda duyarl~~ olmas~n~~ istiyordu.

46 BOA., MVM., nr: 155,27 Temmuz 1327.

47 Seçil Karal Akgün-Murat Ulu~tekin, Hilâl-i Ahmer'den K~z~lay'a, s. 36. 48 HACS., s. 41-43.

49 Seçil Karal Akgün-Murat Ulu~tekin, Hilâl-i Ahmer'den K~zday'a, s. 43.

(13)

Kolera ile mücadele çerçevesinde Sadrazam Kâmil Pa~a kabinesi, 19 Te~rin-i sâni 1328 tarihinde konuyu Meclis-i Vükelâ toplant~s~na götürerek gerekli tedbirlerin al~nmas~n~, özellikle kolera hastal~~~n~n tedavisi amac~yla araç ve gereç d~~~nda Viyana'dan üç yabanc~~ mütehass~s~n getirilmesini teklif etmi~tir. Hükümet, ald~~~~ kararda bütün masraflar~~ kendisine ait olmak üzere fakat sefer masraflar~~ Osmanl~~ hükümeti taraf~ndan kar~~lanmak üzere ayl~k 1.000 kuron maa~~ tahsisi ile kolera hastal~~~n~n tedavi yöntemlerini bi-len bir bakteriyologun ~stanbul'a gönderilmesini istemi~tir. Daha sonra Vi-yana sefaretinden gelen habere göre bakteriyologun hareket etti~i ve ~stan-bul ~ehremanetinin bunu kar~~lamas~~ ve Dahiliye Nezareti'nin de gerekli yard~mda bulunmas~~ yolunda talimat verilmesi kararla~ur~lm~~t~rm.

Öte yandan, Harbiye Nezareti taraf~ndan sava~~ s~ras~nda hasta ve yaral~-lar~n yurtiçinde emniyetli bölgelere tahliyesi için ~ark Demiryollar~~ Kum-panyas~~ ile bir anla~ma yap~lm~~t~r. Bu anla~maya göre, hasta nakliye katarlar~~ için içinde dört katl~~ "Lh~ks Vayler" tabir edilen portatif hasta nakliye ranza-lar~n~n yerle~tirilebilece~i 30 vagonun ilk etapta Selânik'e gönderilmesi is-tenmi~ti. Bunun yan~nda önemli merkezlerde s~hhi e~ya depolar~n~n te~kili ve sa~l~k malzemesi ikmalinin tamamlanmas~~ talimat~~ verilmi~tir52.

(2) Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin Balkan Savast'ndaki Faaliyetleri Osmanl~~ Devleti'nin içinde bulundu~u ~artlar~~ yak~ndan de~erlendiren Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Balkan Sava~~'n~n ç~kmas~ndan yakla~~k iki hafta ka-dar önce 27 Eylül 1912 tarihinde genel ba~kan Hüseyin Hilmi Pa~a'n~n riya-setinde bir toplant~~ yapm~~t~r. Yap~lan toplant~da cemiyetin muhtemel bir sa-va~~ durumunda nas~l hareket edece~i konusu üzerinde durulmu~tur. Cemi-yetin Osmanl~~ Bankas~'nda bulunan 70.000 liral~k mevduat~n~n 30.000 liral~k k~sm~n~n muhtemel sava~~ s~ras~nda kullan~lmak üzere ayr~lmas~~ kararla~t~r~-hr 53. Cemiyetin öngörülen i bir süre sonra ortaya ç~km~~~ ve Osmanl~~ Devleti haz~rl~ks~z bir sava~a yakalanm~~t~r.

1912 y~l~~ Ekim ay~nda dört Balkan ülkesinin -Bulgaristan, Yunanistan, Karada~~ ve S~rbistan- Osmanl~~ Devleti'ne kar~~~ birle~erek sava~~ açmalar~~

51 BOA, MVM, nr: 171, 19 Tesrin-i sâni 1328.

52 Genelkurmay Askeri' Tarih ve Stratejik Etüt Ba~kanl~~~~ (Gnkur. ATASE) Arsh,i; 4-13020, Kls: 763, Ds: 1, F: 1-2. Seferde al~nmas~~ gereken tedbirler hakk~nda bilgi için ayr~ca bk., Seferde

Hidemât-~~ Seferiye Nizamnâmesi, ~stanbul Askeri Matbaa 1326; madde 1-25. 53 Seçil Karal Akgün-Murat Ulugtekin, Hilâl-i Ahmer'den K~zday'a, s. 100.

(14)

496 ZEKER~YA TÜRKMEN

üzerine, Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 25 Ekim 1912 (Rurni, 12 Te~rin-i evvel 1328) Cuma günü ~kinci Genel Kongresi'ni toplamak gere~ini duy-mu~tur. Bu toplant~da genel olarak Hilal-i Ahmer Cemiyeti'ne dü~ecek gö-revlerin neler olabilece~i tarn~~lm~~~ ve bu gögö-revlerin yerine getirilebilmesi için halktan toplanacak yard~mlarla, hükümet taraf~ndan cemiyete ayr~lacak tahsisat konusu gündeme getirilmi~tir. Bu toplant~da ayr~ca Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin kendi bütçesinden ay~rm~~~ oldu~u 30.000 liral~k tahsisat~na 40.000 lira daha ilave edilmesi kararla~ur~lm~~t~r54.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin üçüncü toplant~s~~ Osmanl~~ ordular~ mn Bal-kan cephelerinde ma~lup olarak geri çekilmesi, Edirne ve Selanik'in dü~-mesinden sonraki günlere tesadüf etmi~tir. 9 Aral~ k 1912 (26 Te~rin-i safi 1328) günü toplanan kongrede, cemiyet cephe hatt~nda tahmininden fazla hastahane tesisine mecbur kald~~~n~~ ve muhacirlerle koleral~~ askerlere yar-d~m vazifesini sürdürebilmesi için evvelce verilmi~~ 70.000 liraya zam olarak 30.000 lira daha verilmesini talep etmi~tir. Cemiyetin ikinci ba~kan~~ Azmi Bey'in rahats~zlanmas~~ üzerine Dr. Besim Ömer (Akal~n) Bey ile Dr. Akil Muhtar (Özden) Bey55 ikinci ba~kanl~~~~ üzerlerine alm~~lard~r. Cemiyetin dördüncü toplant~s~~ 28 ~ubat 1913 (15 ~ubat 1328) tarihinde gerçekle~tiril-mi~tir. Sava~ta yard~ ma muhtaç askerlere ve göçmenlere ve di~er yard~ma muhtaç olan ki~ilere harcanmas~~ amac~yla Hilal-i Ahmer Cemiyeti'ne hükü-met taraf~ndan 100.000 liral~k bir tahsisat ayr~lmas~~ kararla~t~r~lm~~t~r56.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti bir yandan cephedeki askerlere ve yerinden yurdundan kopup ak~n eden göçn~enlere yard~mlarda bulunurken,57 di~er taraftan t~p alan~ndaki geli~meleri yak~ndan takip etmek amac~yla yurt d~-~~nda yap~ lan kongrelere ve sergilere de kat~ lmay~~ yararl~~ görmü~ tür. Hatta bu hususta hükümet dahi bir tak~m giri~imlerde bulunmaktan geri kalma-

" HACS., s. 44.

55 Dr. Akil Muhtar Özden 1877 y~l~ nda do~mu~tur. Türk ubb~n~n seçkin bilim adamlar~ n-dand~r. Ömrünün sonuna kadar ~stanbul Üniversitesi'nde görev yapm~~t~r. K~nlay'~n ikinci ku-rulu~unda büyük rol oynam~~ur. Atatürk'ün de hekimli~ini yapt~. "Dim Bak~m~ndan Aldâk"adl~~ kitab~~ vard~r.

56 HACS., s. 45-46.

57 Hilâl-i Ahmer Cemiyeti göçmenlere her nüfus için yev~niye 3'er kuru~tan 90 kuru~~ ver-meye ba~lam~~; fakat göçmen say~s~~ her geçen gün art~ nca göçmen ailelere k~~~ mevsiminde veri-lecek ayl~k para yard~m~n~~ ~u ~ekilde tespit etmi~tir: 2 ki~ilik bir aileye ayda 180 kuru~, 3 ki~ilik bir aileye ayda 250 kuru~, 4 ki~ilik bir aileye ayda 300 kuru~, 10 ki~ilik bir aileye 600 kuru~. Yaz mevsiminde ise bu aran biraz azalmakta idi. Bilgi için bk., HACS., s. 216-217. Ayr~ca bk., Ahmet Halaço~lu, Ayn~~ eser, s. 82-83.

(15)

m~~ur. Yurt d~~~ndan s~ hhi malzeme ve uzman getirilmesi konusunda kimi kararlar al~nm~~ur58. Nitekim belirtilen bu gibi çabalar daha sonra da devam etmi~tir. 1912 y~l~~ Eylül ay~ nda Amerika-Washington'da yap~ lan "Sallb-i Ah-mer Kongre ve Sergisi"ne Osmanl~~ Devleti ad~na gözlemci olarak kat~lan Dr. Besim Ömer Bey, dönü~ünde sundu~u bir raporla hastal~klarla tedavide ge-li~tirilen yeni yöntemler ve teknikler hakk~nda bilgi vermi~tir. Bir süre sonra cemiyet taraf~ndan kendisine 500 lira verilerek yurtd~~~ndan t~bbi araç-gereç ve sair malzeme al~ m~~ konusunda yetki verilmi~tir. Besim Ömer Bey, kendi-sine verilen bu yetki ile Amerika'ya giderek ta~~nabilir eczahane, mutfak, sofra tak~m~, su tahlil aletleri, hastalara mahsus çama~~r, bir kaur~n ta~~yabi-lece~i kapasitede imdat çad~r~, tekerlekli sedye ve çe~itli t~p aletleri al~m~n~~ gerçekle~tirmi~tir59.

Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin önayak olmas~yla Balkan Sava~lar~~ s~ ras~ nda toplanan yard~m ve gelen hediyelerle, çe~itli l~astahaneler tesis edilmi~tir. Bu çerçevede, cephe hatt~nda ise çad~ rl~~ seyyar hastahaneler kuru-larak hasta ve yaral~~ askerlerin tedavisine ba~lanm~~ur. Dönemin en kolay ula~~m imkanlar~ndan biri de deniz yollar~~ oldu~undan, kimi gemiler hasta-hane gemisine dönü~türülerek hastalar~n tedavisinde kullan~lm~~t~r. Hilâl-i Ahmet Cemiyeti sür'atli bir ~ekilde faaliyete giri~ince, malzemelerin konul-mas~~ için depoya ihtiyaç duyulmu~tur. Bu maksatla, So~ukçe~me Askeri ida-disi bütün binalanyla, Alaykö~kü binas~"<' Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ambar~~ ola-rak tahsis edilmi~tir. Bu arada te~kilat~~ giderek geni~leyen cemiyete geçici olarak veznedar, muhasebe memuru ve mul~abere memurlar~~ da görevlen-dirilmi~tir"'. Bunun yan~nda ç~kar~lan bir tak~m kanunlarla da Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin çal~~malar~nda kimi kolayl~ klar sa~lanm~~t~r. Nitekim, 6 Kas~ m 1912 (24 Te~rin-i evvel 1328) tarihinde kabul edilen bir kanunla Hilal-i Ah-mer Cemiyetinin Istanbul'daki Ah-merkezi ile vilayetlerdeki ~ubeleri aras~nda her türlü haberle~me ve malzeme sevkiyat~~ ücretten muaf tutulmu~tur 62. Bundan ba~ka bu kanundan 10 gün evvel 27 Ekim 1912 (14 Te~ rin-i evvel 1328) tarihinde ç~ kan bir kanunda ise Ahmer Cemiyeti'ne mensup ki- ~ilere veya Hilâl-i Ahmer Cemiyeti alâmetlerini ta~~yan ki~i, kurum, emlak ve

58 BOA., MVM., nr: 171, lef: 1, 19 Te~rin-i sâni 1328.

M) HACS., s. 48.

(rn Gülhane Park~' n~n Ayasofya caddesine aç~lan kap~s~n~n sa~~nda yer alan bu kö ~k ayn~~ zamanda Tanzimat Ferman~'n~n ilan edildi~i yer olarak da tarihe geçmi~tir.

<" HAGS., s. 48-49.

62 Takvim-i Vekay , 29 Te~rin-i evvel 1328.

(16)

498 ZEKER~YA TÜRKMEN

araçlara kar~~~ her hangi bir sald~r~da bulunanlar~ n askeri ceza kanununa göre cezaland~r~lmas~~ hükmü kabul edilmi~tir°. Bunun yan~nda Osmanl~~ Hi-lâl-i Ahmer Cemiyeti hastahanelerinde görevli memurlara mahsus bir tali-matnâme haz~rlanarak, bu hastahanelerde görevli bulunanlar~n sorumluluk-lar~~ da ayr~~ ayr~~ belirtilmi~tirm.

Balkan Sava~~~ öncesinde kurulu~la ilgili gerekli olan te~kilat ve nizam-nâmelerini haz~rlayan Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, kendisinden bekle-nen hizmeti ancak bu sava~~ s~ras~nda üstün bir gayret sarf ederek yerine ge-tirmeye çal~~m~~ur. Balkan sava~~~ öncesinde sava~~n ç~kaca~ma dair ~ayialann giderek yay~lmas~~ üzerine Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ba~kan~~ eski sadrazamlar-dan Hüseyin Hilmi Pa~a'n~n65 daveti üzerine her gün toplant~lar yap~lmaya ba~lam~~t~r. Bu s~rada cemiyetin Osmanl~~ Bankas~'nda yakla~~k 70.000 lira ci-var~nda bir sermayesi mevcuttur. Cemiyetin yönetim kurulu, bu sermayenin ilk etapta 30.000 liras~n~~ kullanmak üzere yetki vermi~tir. 10 Ekim 1912 (27 Eylül 1328) tarihinde cemiyetin yönetim kurulu toplanm~~~ ve hastahaneler kurulmas~~ ve haz~rlanmas~~ için te~ebbüse geçilmesi karar~~ alm~~t~r. Henüz bir y~l evvel te~ekkül etmi~~ olan cemiyetin, ambar~nda ne bir yata~~, ne bir teskeresi, ne de di~er malzemeleri vard~. So~ukçe~me'de Hazine-i Hassa'ya ait olan Alaykö~kü binas~~ geçici olarak Hilâl-i Ahmer deposu yap~lm~~; bir ta-raftan da lüzumlu olan malzemenin tedariki için te~ebbüse geçilmi~tir 66.

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti genel merkezi, sava~~ s~ras~nda yeni kurulacak olan sabit ve seyyar hastahanelerle ilgili bir ara~t~rma da yapm~~t~r. Nitekim cemiyet, elinde mevcut mali kaynaklar~~ da dikkate alarak bir program haz~r-lam~~~ ve 100 yatakl~k bir hastahane için görevlendirilecek tabip, memur ve

63 Kanuna göre, böyle bir suçu i~ledi~i tespit edilen subaylar bir y~ldan be~~ seneye kadar kalebentli~e keza sivil ahaliden ise onlar~n da ayn~~ ~ekilde cezaland~r~lmas~~ hükmü getirildi. Öte yandan Hilâl-i Ahmer'e ait alâmetleri haks~z yere kullananlar~n ise üç aydan bir y~la kadar cezaland~r~labilecekleri hükmü getirilmi~tir. Bk., Takvim-i Vekayi, 31 Te~rin-i evvel 1328. Ayr~ca bk., HACS., s. 75-76.

64 HACS., s. 78-94.

65 Hüseyin Hilmi Pa~a (1855-1923) Osmanl~~ Devleti'nin de~i~ik bölgelerinde mülki görev-lerde bulunmu~, diplomat ve sadrazam olarak tan~nm~~~ bir devlet adam~d~r. Liberal görü~lere sahip biridir. Jön Türkler taraf~ndan sevilen bir ki~i olan Hüseyin Hilmi Pa~a, Dahiliye ve Adliye naz~rl~klar~~ ile 1909-1910 y~llar~nda sadrazam olarak görev yapm~~t~r. Viyana büyükelçisi olarak ba~ar~l~~ hizmetlerde bulunmu~tur. Mütarekeden sonra Türkiye'ye dönmesi yasaklanm~~, 1923 y~-l~nda Viyana'da ölmü~tür.

(17)

hademe kadrosu için bir çal~~ma yaparak a~a~~daki ~ekilde bir hesap ç~kar-m~~t~r67:

Unvân~~ Ayl~k Maa~~~

Sertabip (ba~tabip) 2.000 kuru~~

Operatör 2.000 kuru~~

Tabib-i Müdâvâ 1.500 kuru~~

Tabip muavini iki ki~i 1.000 kuru~~ (1000 x 2 : 2000 kuru~)

Eczac~~ 800 kuru~~

~dare memuru 1.000 kuru~~

Vekilharç ve ambarc~~ 600 kuru~~

Katip 400 kuru~~

Asistan iki ki~i 500 kuru~~ (500 x 2 : 1000 kuru~)

Hastabalua 11 ki~i 200 kuru~~ (200 x 11 : 2200 kuru~)

Burhanc~~ 200 kuru~~

A~ç~~ yamaklar~~ 500 kuru~~

Meydana üç ki~i 200 kuru~~ (200 x 3 : 600 kuru~)

Ayl~k çama~~r masraf~~ 1.000 kuru~~

Bu hesaba göre yüz yatakl~k bir hastahanenin memur maa~~, g~da mas-raflar~~ ve di~er bütün masraflar için toplam ayl~k 2.000 lira masraf tahmin olunarak her hastal~aneye bu miktarda bir tahsisat ayr~lmas~~ hükme ba~-land~. Belirtilen bu rakam hastahanenin sadece bir ayl~k çal~~ma masraf~~ olup, bir hastahanenin tesisi (in~aat ve malzeme temini) için yap~lacak olan masraf ise bunun d~~~nda tutulmu~tur.

Bu s~rada Harbiye Nezareti de kimi tedbirler aramaya koyuldu. Nitekim, lüzum görülecek yerlere hastahane kurmak için öncelikle askeri hastahane-lere yak~n ve uygun olan binalar~~ ara~urarak bunlar~n kiralanmas~~ yoluna gi-dilmesini; ~ayet bu mümkün olmazsa, on be~er yatakl~k dairevi ~ekilde bara-kalar in~a edilmesini karara ba~lad~. Bundan ba~ka her hasta için üç kat ça-

1-/ACS., s. 113. Ayr~ca bk., Seçil Karal Akgün-Murat Ulu~tekin, Hilâl-i Ahmer'den

(18)

500 ZEKERIYA TÜRKMEN

ma~~r, yatak ve cerrahi malzeme verilmek üzere hastahanelere gereken e~ya ve levaz~m ile t~bbi alet ve ilaç yard~m~nda bulunmak üzere bir tak~m düzen-lemelere gidildi ve bunlar~n bir kayda ba~lanmas~~ usûlü benimsendi. Detayl~~ bir ~ekilde hastahanelerde kullan~lacak olan yatak, sofra, mutfak, kiler, ha-mam, mefru~at, ve di~er levaz~m da ayr~~ ayr~~ tespit edildi.

Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti genel merkezi bir hastahanenin kurul-mas~~ için gerekli olan masraflardan hariç olmak üzere ayl~ k 2.000 lira dere-cesinde bir tahsisata ihtiyaç duyuldu~unu belirterek her hastahanenin alt~~ ayl~k daimi masraf olarak belirlenen tahsisat~n~n temininin lüzumlu oldu-~unu belirterek bu konuda bütçesinin elverdi~i ölçüde te~ebbüslere geçece-~ini ifade etmekte idi. Cemiyet bu s~ rada hemen harekete geçerek ~stanburcla 400, Lüleburgaz'da 150, Edirne'de 200, Selânik'te 200, Üsküp'te 150, ~~kodra'da, Yanya, Manast~r ve Alasonya'da 100'er yatakl~ k birer hastahane tesis edilmesini kararla~t~rd~. Kurulmas~~ kararla~t~r~lan bu hastahanelerin tabipleri, memur ve hademeleri tayin ve kadrolar~~ hemen tanzim edildi. Ayni süratle hastahanelerin e~ya, edevât ve eczas~~ tedarik edildi. Öncelikle Edirne 'de 250, Selânik'te 200, Üsküp'te 150 yatakl~ k birer hastahane tesis edildi°. Di~er hastahanelerin e~ya ve memurlar~~ k~smen tedarik edilmi~~ oldu~u halde, yollar kapan~nca e~yalar yüklenmi~~ halde vagonlarda kalm~~; Yar~ya, Manast~r ve ~~kodra hastahaneleri mensuplar~~ ile e~yalar~~ nakliyat s~ras~nda yerlerine ula~amadan buralar~~ dü~man ordular~~ taraf~ndan i~gale u~ram~~t~. Malzemelerin büyük bir bölümü Yunan, S~rp ve Karada~~ ordular~~ taraf~ndan ele geçirilmi~; cephede yaral~~ ve hasta durumda bulunan Türk askerlerine 1906 tarihli Cenevre Sözle~mesi'nde imzas~~ olmas~ na ra~men bu devletler taraf~ndan her hangi bir yard~ m yap~lmam~~t~r". Hatta bu ülkelerin i~galine u~ram~~~ bölgelerdeki Ahmer Cemiyeti hastahaneleri ve tabipleri kimi zaman bask~~ ve takibe u~ram~~, kimileri de tutuldanm~~lard~rn.

68 HACS., s. 114-119. 69 HAGS., s. 119.

70 6 Temmuz 1906 tarihli Cenevre Mukavelenamesi'nin birinci maddesine göre, (Bk.,

Os-manl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Beynelmilel Cenevre ve Lahey Mukavelenamesi, Birinci madde)

yaral~~ ve hasta askerlere has~m taraf~n denetiminde kalm~~~ olsalar bile her türlü sa~l~k yard~m~ -n~n yap~lmas~~ kararla~t~r~lm~~t~. Bu mukavelede yer alan hususlar~~ ne S~rp, ne Karada~, ne de Yunan hükümetleri hat~rlarru~lard~r.

(19)

Öte yandan Birinci Balkan Sava~~~ esnas~nda en ~iddetli muharebeler ~s-tanbul civar~nda cereyan etti~inden, Is~s-tanbul'da daha birçok hastahaneye ihtiyaç duyulmakta idi. Bu konuda hükümet yapt~~~~ toplant~larda ba~kentin koleradan uzak tutulmas~~ için elinden gelen gayreti sarf etmeye çal~~m~~t~r. Hükümet tabip ve uzman s~k~nt~s~~ çekti~inde yine yurt d~~~na müracaat et-mek durumunda kalm~~; Viyana Sefareti'ne gönderdi~i bir yaz~da kolera ko-nusunda üç uzman memurun acele olarak Istanbul'a yeti~tirilmesini istemi~-tir. Bu durumla ilgili olarak, 1 Te~rin-i sâni 1328 (14 Kas~m 1912) tarihli He-yet-i Vükelâ karar~nda bilgiler bulunmaktad~r .

Kamil Pa~a kabinesi 3 Te~rin-i sâni 1328 (16 Kas~m 1912) tarihinde yap-t~~~~ bir toplant~da kolera ile mücadele konusunu uzun uzad~ya tan~~m~~~ ve al~nacak önlemleri s~ralam~~t~r. Kabinenin ald~~~~ kararlar Meclis-i Vükela Mazbatas~nda da uzun uzad~ya s~ralanm~~~ ve bu konuda Harbiye Nezareti ile Dahiliye Nezareti'ne önemli görevler dü~tü~ü ifade edilmi~tir. Kabinenin al-d~~~~ kararlar s~ras~yla ~unlard~r:73

1.Bundan böyle ordudan hastahkh ve koleral~~ askerler Istanbul'a gön-derilmeyerek Ayastefanos'dan harice sevk edileceklerdir.

2.Bunlar Ayastefanos'dan Ayamama çiftli~iyle civar~na nakledilecekler- dir.

3.Hasta askerler cihet-i askeriyece orada bir iki gün tutulacak, ~üpheliler Maltepe hastahanesine gönderilecek, di~erleri gemilerle Beykoz önlerine sevk edilecektir.

4.Cihet-i askeriyece Ayamama çiftli~ine yeterince çad~r malzemesi gön-derilecektir.

5.Cihet-i askeriyece Ayamama'ya üç tabip, iki eczac~, alt~~ timara, lüzumu kadar tibbi malzeme, hasta bak~c~~ vesaire gönderilecektir.

6.Bugün Sarayburnu'nda bulunan .2.000 kadar hasta asker Cenap ~eha-bettin Bey taraf~ndan kiralanacak gemilerle Beykoz'a sevk olunacak; gemile-rin kiras~~ ~ehremaneti taraf~ndan ödenecektir.

7.Ayastefanos'da vagonlar içinde bulunan 2.000 kadar hasta asker dahi ayni yolla Beykoz'a gönderilecektir.

72 BOA., MVM., nr: 171, lef: 1, 1 Te~rin-i sini 1328.

(20)

502 ZEKER~YA TÜRKMEN

8.Beykoz'a gönderilecek askerin ia~e ve erzak~~ da cihet-i askeriyece te-min edilip Beykoz'a gönderilecektir.

9.~imdilik Ayasofya, Nur-~~ Osmaniye ve Lâleli Camilerine bugünkü günde ~stanburda bulunan zay~f ve bak~ma muhtaç askerler konulmu~~ oldu-~undan her camide Harbiye Nezareti taraf~ndan;

a.Efrad~n ia~esi için bir idare heyeti tayin olunacakur.

b.Efrad~n muhafazalar~~ için iki~er subay ve onar neferden ibaret bir mu-hafaza heyeti caminin içinde bulundurulacakur.

c.Her cami'e iki~er tabip, bir eczac~, alt~~ hastabak~c~~ tayin olunacakur. d.Her camide bir küçük eczahane kurulacak, laz~m gelen alet edevat bu-lundurulacakur.

e.Vefat edenler cihet-i askeriyece 's~hhi ~artlara uygun olarak bekletil-meksizin defnedilecektir.

f.Hastalar içinde s~hhatine kavu~anlar askeriyece oradan ayr~larak kira-lanacak gemilerle gönderilecektir.

g.Asker konulan camilerin içindeki temizlik ve ayd~nlatma i~leri cihet-i askeriyece yap~lacakur.

10.Birkaç günden beri ordudan ayr~l~p ~stanbul'a gelen ve ~ehir içine da~~lan askerler cihet-i askeriyece toplan~p ad~~ geçen camilere getirilecektir.

11.Camiler çok s~k~~ bir ~ekilde korunacak bir askerin dahi d~~ar~~ ç~kmas~~ jandarma taraf~ndan engellenecektir.

12.Beykoz'da tutulan askerlerden sa~l~~~na kavu~anlar ~stanbul'a veya cepheye de~il memleketlerine gönderileceklerdir.

13.Rumeli Demiryolu Kumpanyas~~ depolannda bulunan kerestelere el konularak Tophane ve Tersanedeki i~çilerden de istifade edilerek Ayamama çiftli~i civar~nda çok acele olarak ah~aptan barakalar in~a edilecektir.

14.Had~mköy'den itibaren ~stanbul taraf~ndan bulunan istasyonlarda ve bu istasyonlarda bulunan vagonlarda koleral~~ askerlerin bar~nd~klar~~ ve bun-lardan ölenlerin kald~r~lmayarak kendi hallerine b~rak~ld~~~, demiryolu me-murlann~n da sa~l~k endi~esinden dolay~~ bunlara yakla~amad~klan anla~~ld~-~~ndan Naf~a Nezareti'nce bu konuda gereken tedbirin al~nmas~~ sa~lanacak-

(21)

t~r. Kolera hastal~~~~ görülen istasyonlar ve vagonlar hemen muhafaza alt~ na al~narak buralara hastal~kh askerlerin girmeleri önlenecektir.

Osmanl~~ ordusunun özellikle, K~rklareli hatt~ndan Çatalca hatt~na çe-kilmesi üzerine kolera hastal~~~~ bütün bu bölgede tüm ~iddetiyle görülmeye ba~lam~~~ ve ayni ~iddetti cephede bulunan askerler aras~nda yarlm~~t~r. Or-duya ba~l~~ s~hhiye te~kilat~n~n elinde ise bu s~rada ilaç ve malzeme yok dene-cek kadar az bulunuyordu. Kâmil Pa~a kabinesi de hemen hemen her gün yapt~~~~ müzakerelerde kolera ile mücadele konusunu gündeme getirmekte idi74. Bu s~rada, kolera yan~nda tifo ve dizanteri gibi bula~~c~~ hastal~klar da askerler aras~nda günden güne yayg~nla~m~~t~r. Cephe hatt~ndaki kolera has-talar~~ ile mücadele etmek üzere, Çatalca hatt~nda Yass~viran'da, Sancaktepe' de, Sazl~bosna'da, Karaa~aç'ta hastahaneler aglm~~t~r 76. Nitekim bu hususla ilgili olarak, 17 Kas~m 1912 tarihinde Ordu S~hhiye Müfetti~li~i'nin rapo-runda Had~mköy'de iki, Yass~viran'da bir, Çilingirköy'de bir, Ömerli'de bir, Isparta.kule ve Küçükçekmece'de de bir sahra hastahanesi te~kil edildi~i bu-ralarda yaral~~ ve hasta askerlere tedavi uyguland~~~~ belirtilmekte idi76. Bu arada hükümet, kolerah ve zay~f askerlerin Ayastefanos (Ye~ilköy) civar~nda Ayamama çiftli~inde yap~lacak olan barakalarda karantina alt~na al~nmas~~ yönünde 6 Te~rin-i sâni 1328 (19 Kas~m 1912) tarihinde ald~~~~ bir kararla Dahiliye Nezareti'ne tekrar bir uyar~da bulunarak, bu konuda gerekli giri~imlerde bulunmas~n~~ isteyerek hastal~~~n bir an önce önüne geçilmesi için gerekli önlemlerin al~nmas~n~~ tavsiye ediyordu".

Hükümetin bu tedbirlerinin yan~nda, Ba~komutanl~k Vekaleti'nce Ka-s~m ay~~ ortalar~na do~ru yay~mlanan bir emrin ekinde ise yaral~~ askerlerin kolordu komutanl~klannca aç~lacak olan yaral~~ toplama merkezlerine nakle-dilmesi; bula~~c~~ hastal~klara yakalanan askerlerin birliklerince tecrit edile-rek, tecrit edildikleri yerlerde tedavi edilmeleri, Hadimköy ve Ispartakule hastahanesinde koleral~~ hasta bulundu~undan bunlara yaral~~ asker gönde-rilmemesi, tümenlerin uygun yerlere sarg~~ yeri ve seyyar hastahane açmalan, s~hhiye bölüklerinin i~lerini aksatmamalar~~ hususuna dikkat çekiliyordu 78. S~hhiye birlikleri Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin de katk~lar~~ ile 27 Ka-

74 BOA., MVM., s~r: 171, lef: 1, 3 Te~rin-i sâ~ll 1328.

Genelkurmay Ba~kanl~~~~ Yay., TSK.Tar., Balkan Harin, ~ark Ordusu, c.II, 1. Kitap, s. 291-292.

76 Gnkur. ATASE Ar~ivi, nr: 1-A/64, Kis: 134, Ds: 56, F: 1/50. 77 BOA., MVM, ur: 171, 6 Te~rin-i sâni 1328.

(22)

504 ZEKER~YA TÜRKMEN

s~m 1912 tarihinde kolera ile mücadelede ba~ar~~ sa~lam~~~ ve hastal~~~ n önüne geçebilmi~tir. Buna ra~men hastahanelere gelen hasta ve yaral~~ say~s~~ son derece yüksek oldu~undan tedavide s~k~ nt~ lar ya~anmakta idi. Çatalca Ordusu S~hhiye Müfetti~li~i'nin raporlar~na göre, Hadimköy hastahanesine Kas~m sonu itibariyle 11.257 hasta ve yaral~~ gelmi~; bunlar~ n 7.976'1 taburcu edilmi~, 3.101'i hastahanede ölmü~, geriye kalanlar~n tedavisi ise devam et-mektedir. Koleradan ise, 29 subay, 3.301 er vefat etmi~ tir79. Cephe hatt~ndaki askerler aras~nda ölümlerin artmas~~ ve ordu s~ hhiye te~kilat~ n~n pek çok mevkide yetersiz kalmas~~ üzerine, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti seyyar hastahane kurmak üzere faaliyetlerine daha büyük bir h~z vermek zorunda kalm~~ t~r. Osmanl~~ hükümeti Kas~m ay~~ sonlar~na do~ru mütareke için görü~melere ba~lad~~~~ s~rada hükümetin ald~~~~ bir kararda; cephe hatt~nda de~i~tirilecek askerlerin mutlaka karantina alt~na al~nmas~n~~ gerekli tedavinin tamamlan-d~ktan sonra de~i~tirilmelerinin Harbiye Nezareti'ne bildirilmesini istemi~ -tir80. Nitekim, Harbiye Nezareti de bu konuyu Harbiye Nezareti S~ hhiye Da-iresi arac~l~~~~ ve Hilâl-i Ahmer Cemiyeti arac~l~~~yla çözümlemeye çal~~m~~t~r. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Osmanl~~ ordular~n~ n ma~lup olup geri çekilme-lerinin ard~ndan ba~layan mütareke döneminde, öncelikle cephe hatt~ ndaki yaral~~ ve hasta askerlere hizmet sunmak üzere 200 yatakl~~ iki hastahane tesisi hakk~ndaki karar~n~~ yeniden gözden geçirdi. Bu s~ rada Kad~rga'da 230, Da-rülfüntin (~imdiki ~stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi binas~ )'da 600, Vefa idadisinde 150 yatakl~~ hastahaneler te~kil olundu~u gibi, müteakip ay-larda ~stanburcla ve sava~~n cereyan etti~i hat boyunda yedi hastahane daha aç~lm~~t~r. Cemiyet taraf~ndan alan~nda uzmanla~m~~~ tabipler bu hastahane-lerde görevlendirilmi~lerdir. Cemiyet ayr~ ca i~gale u~ram~~~ yerler ahalisine yard~mda bulunmak amac~yla ~ngiliz ve Alman doktorlardan olu

~an ekipler görevlendirmi~; fakat muhas~m ülkeler (S~ rp, Yunan ve Karada~) bu ekiple-rin gelip askerlere ve halka sa~l~ k hizmeti sunmalar~ na izin vermemi~lerdir81. Bulgarlar Edirne'ye sadece Birinci Balkan Sava~~ 'nda yap~ lan mütarekeden sonra tibbi yard~m yap~lmas~na müsaade etmi~lerdir.

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ayr~ca cephe hatt~ndaki askerlerin ve sava~~ ala-n~ndan göç eden ahaliye yiyecek yard~ m~nda bulunmak üzere a~~ mevkileri kurmu~tur. Harbiye Nezareti S~hhiye Dairesi ile i~birli~ine giri~en cemiyet,

79 Gnkur. ATASE Ar~hi, nr: 4/129, Kls: 375, Ds: H-2, F: 1/58. BOA., MVM., nr: 171, Te~rin-i sâni 1328.

(23)

Çerkezköy, Lüleburgaz, Kuleliburgaz ve Pavliköy'de yemek da~~t~m mevkileri te~kiline karar vermi~tir. Yemek da~~t~m mevkilerinde yaral~lara ekmek, çorba, çay, kahve, yo~urt hatta icab~nda bisküvi verilece~i belirtilerek her mevki için bir memur, bir a~ç~, ihtiyaca göre bunlan da~~tacak hademeler ta-yin edilmi~tir. Bu hizmetlerin larluyla verilebilmesi için de alet-edevat ile yi-yecek malzemesi sevk edilmi~tir. Sirkeci, Lüleburgaz, Pavliköy yemek da~~t~m mevkileri tesis edilip hizmete aç~lm~~sa da k~sa bir süre sonra Bulgarlar~n Ça-talca hatt~na kadar ilerlemeleri üzerine bu mevkiler belirtilen hizmeti vere-meyip kapanm~~lar ve bu yemek da~~t~m merkezleri cephe hatt~ndan içeri-lere çekilmi~tir. Lüleburgaz ve Pavliköy yemek da~~t~m merkezleri Isparta-kule ve Ayastefanos(Ye~ilköy)'a nakledilmi~lerdir. Bu a~~ merkezleri pek çok yaral~~ askere ve göçmene yiyecek yard~m~nda bulunarak gayet etkili hizmet-leri yerine getirmi~lerdir82.

(3) Osmanl~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'ne Ba~l~~ Olarak Hizmet Veren Hastahaneler

Kad~rga hastahanesi, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin Balkan Sava~~'n~n lamas~~ üzerine Istanbul'da açt~~~~ ilk hastahane budur. Balkan Sava~~ 'n~n ba~-lamas~~ üzerine cemiyetin ikinci ba~kan~~ Dr. Besim Ömer Bey'in idaresinde kad~n do~um hastahanesi olarak hizmet veren hastahane, sava~ta yaralanan askerleri tedavi etmek amac~yla bir bölümünde baz~~ düzenlemeler yap~larak 100 yatakl~k bir hastahane te~kil edilmi~tir. Bu faaliyetler yürütülürken te~kil edilen hastahanenin kadro ve te~kilat~~ düzenlenerek, 23 Ekim 1912 (10 Te~-rin-i evvel 1328) tarihinde hizmete aç~lm~~t~r. Müteakip günlerde ise hanenin yatak kapasitesi art~nlm~~~ ve 230 yata~a ç~kar~lm~~t~r. Kad~rga hasta-hanesi, 1.130 lira harcanarak son sistem t~bbi aletlerle donat~lm~~t~n Aç~ld~~~~ tarihten ~ubat ay~na kadar geçen sürede Kad~rga hastahanesine 663 yaral~~ ve hasta getirilmi~; gelen hastalar~n 369'u yaral~, 294'ü ise çe~itli hastal~klap ya-kalanm~~~ ki~ilerdir. 454 nefer bu zaman zarf~nda iyile~ip taburcu edilmi~tir. Hasta ve yarahlardan 20'i ise vefat etmi~tir. Hastahanede 6 doktor, 2 asistan, 1 eczac~, 16 hastabaluc~, 8 hademe görev yapmaktad~r 83 . Kad~rga hastahanesi, Balkan Sava~~~ sürerken yaral~~ askerleri ziyaret için gelen pek çok kimseye de kap~lar~n~~ açm~~t~r. Hindistan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti temsilcisi Dr. Ahmet Ensari, Orenburg'da yay~mlanan Vakit gazetesi yazar~~ Fatih Kerimof, Sahra S~hhiye Müfetti~i Ferik Emin Pa~a, edebiyatç~~ Halide Edip Han~m, Erkan-~~

82 HAC., s. 121. 83 HACS., s. 122-126.

(24)

506 ZEKER~YA TÜRKMEN

Harp Kaymakam~~ (Yarbay) Enver (Pa~a) Bey, Güney Afrika Müslümanlar~~ Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Ba~kan~~ Hüseyin Davut, Dr. Besim Ömer Bey tara-f~ndan hastahane çe~itli zamanlarda ziyaret edilmi~tir".

Darülfünün hastahanesi , ~stanbul'a çok say~da yaral~~ asker gelmesi üze-rine Darülfünün tatil edilmi~; binas~~ hastahane olarak düzenlenmi~~ ve geçici bir süre için Hilâl-i Ahmer Cemiyeti denetimine verilmi~ tir. 31 Ekim 1912 (18 Te~rin-i evvel 1328) tarihinde 400 yatakl~~ bir hastahane olarak düzenle-nip, aç~l~~~~ yap~lm~~~ ve hasta ve yaral~~ kabulüne ba~lanm~~ur. Yaral~lar~n say~s~~ arukça yatak say~s~n~n da art~r~lmas~~ gündeme gelmi~~ ve 200 yatak daha ilave edilmi~tir. Darülfünûn hastahanesinde aç~l~~~ndan ~ubat ay~na kadar toplam 2032 yaral~~ ve hastaya tedavi hizmeti verilmi~tir. Yaral~~ ve hastalar~n 877'i ne-fer olup, 501'i sa~l~klarma kavu~up tekrar taburlar~na geri dönmü~lerdir85.

Darülfünûn hastahanesinde 7 tabip, 4 tabip yard~mc~s~, 1 masaj müte-hass~s~, iki eczac~~ olmak üzere 14 teknik eleman görev yapmakta idi. Bu has-tahaneyi de muhtelif zamanlarda devlet adamlar~~ ziyaret etmi~lerdir. Sadra-zam Kamil Pa~a, Ordu S~hh~ye Müfetti~i Mirliva Lambiki, Birinci Ordu S ~h-hiye Müfetti~i Mirliva ~sa Ruhi Pa~a, Erkân-~~ Harp Kaymakam~~ Enver Bey gibi önde gelen ki~iler ziyaret etmi~lerdir.

Vefâ hastahanesi , Balkan Sava~~~ ba~lay~nca Vefâ ~dadisi de tatil ve tahliye edilerek hastahaneye dönü~türülmü~, k~sa sürede 150 yatak konularak 6 Ka-s~m 1912 (24 Te~rin-i evvel 1328) tarihinde aç~l~p hasta kabulüne ba~lanm~~ -ur. Hastahanenin aç~l~~~ndan ~ubat ay~~ sonuna kadar 523 yaral~~ ve hasta ka-bul edilmi~tir. Hastahaneyi pek çok ki~i ziyaret etmi~; takdirlerini hastahane defterine yazm~~lard~r. Bu hastahane de 6 doktor olmak üzere di~er sa~l~ k hizmetlileri görev yapm~~t~r'''.

Demirkap~~ hastahanesi , kolera salg~n~~ s~ras~nda S~hhiye Nezareti tara-f~ndan Topkap~~ Saray~~ içerisinde Demirkap~~ civar~nda barakalar kurularak tesis edilen 110 yatakl~k hastahanede bir süre koleral~~ askerler tedavi edil-mi~se de, kolera ile mücadelede ba~ar~~ sa~land~ktan sonra, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'ne verilen bu hastahane, 14 ~ubat 1913 (1 ~ubat 1328) tarihinde

84 HACS., s. 126-129.

85 Bu sat~rlar~n yazar~n~n anne dedesi Tala~ogullar~ndan Salih Efendi de Balkan Sava~~ 'nda kolundan yaralan~p bir kolunu kaybedip g'azi olarak bu hastahanede tedavi görmü~~ iyile~tikten sonra tekrar cepheye geri dönerek nakliye kollar~nda tek koluyla görev yapm~~t~r. 86

HACS., s. 130-134. 87 HACS., s. 134-136.

(25)

tekrar düzenlenerek yaral~~ ve hasta askerler kabul edilmeye ba~lanm~~t~r. Bu hastahanede 7 doktor olmak üzere di~er sa~l~k hizmetlileri görev yapm~~t~r".

Muhachin hastahanesi, Balkan Sava~~'nda yüzbinlerce Rumeli Türkü göçmen durumuna dü~mü~tür. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin bu s~rada do~ru-dan ilgilendi~i hususlardo~ru-dan birisi de göçmenlere, yerinden yurdundo~ru-dan ko-pan çaresiz insanlara yard~m elini uzatmak olmu~tur. Bu dü~ünceden hare-ketle a~evleri, hastahane ve bar~nma evleri yap~lm~~t~r". Nitekim, bu s~rada Parmakkap~'da Erzurum valisi Re~it Pa~a'n~n kona~~~ kiralanarak hastahaneye dönü~türülmü~tür. Re~it Pa~a kona~~, 100 yatakl~~ bir hastahane olarak 8 ~u-bat 1913 (26 Kânf~n-~~ sâni 1328) tarihinde hizmete aç~lm~~t~r. Hastahane ka-d~nlar ve erkekler bölümü olmak üzere iki k~sma ayr~lm~~t~r. Bu hastahanede üç doktor, bir eczac~, bir katip, dört kad~n, be~~ erkek hastabak~c~~ ve üç hiz-metçi görev yapmaktad~r9°. Bundan ba~ka Haseki Kad~n hastahanesinde de kad~nlara ait bir bölüm ayr~larak göçmenlere hizmet verilmi~tir9'. Bu s~rada ~ehremini olan Operatör Cemil (Topuzlu) Pa~a, üstün bir gayret sarf etmi~-tir. Cemil Pa~a ~ehremaned memurlar~~ ile S~hhiye Nezareti ve Askeri T~bbi-ye'den ald~~~~ elemanlarla iki~er ki~ilik ekipler kurup bunlar~~ göçmenlerin te-davisinde görevlendirmi~tir". Al~nan bu tedbirler son derece etkili olmu~, göçmenlerin kolera, dizanteri ve tifo gibi bula~~c~~ hastal~klara yakalanma riskleri azalt~lm~~t~r".

Ispartakule hastahanesi, bu hastahane, orduda koleran~n ortaya ç~kmas~~ üzerine seyyar kolera hastahanesi olarak te~kil edilmi~~ ve koleran~n ortadan kald~r~lmas~~ üzerine yaral~~ hasta kabulüne ba~lam~~t~r. Hastahane 27 çad~r-dan müte~ekkil olup, çad~rlar~~ Almanya'çad~r-dan getirilmi~~ son sistem t~bbi alet-edevat ile donat~lm~~t~. Ayr~ca eczahane, yemekhane ve depo çad~rlar~~ da mevcut olup tam te~ekküllü bir hastahane haline getirilmi~tir. Ispartakule hastahanesi 9 Ocak 1913 (27 Kâniin-~~ evvel 1328) tarihinde hizmete girmi~-ur. Bu hastahaneye ba~l~~ olarak bir de a~hane hizmete aç~lm~~t~r. Hastaha-nede 4 doktor, 2 eczac~, iki idare memuru görev yapmaktad~r94.

88 HACS., s. 136.

89 Ahmer Cemiyeti'nin göçmenlere yönelik yard~mlar~~ hakk~nda bilgi için bk., Seçil Karal Akgün-Murat Ulu~tekin, Ahmer'den K~z~lay'a, s. 125-128.

HACS., s. 138.

91Tanin, nr: 1487, 31 Te~rin-i evvel 1328.

92 BOA., Bab~âli Evrak Odas~~ (BEO), nr: 308180, 24 Te~rin-i evvel 1328. Bas~nda bu konu hakk~nda bilgi için bk., ~kdam nr: 5949, 29 Te~rin-i evvel 1328.

93 ~kdam nr: 5949, 29 Te~rin-i evvel 1328.

(26)

508 ZEKER~YA TÜRKMEN

Hadimköy hastahanesi, bu hastahane kolera ile mücadele etmek üzere 18 Kas~m 1912 (5 Te~rin-i safi 1328) 'de 150 yatakl~~ seyyar çad~rl~~ hastahane olarak hizmete aç~lm~~t~r. Daha sonra barakalar ilave edilerek yatak kapasi-tesi 250'ye ç~kar~lm~~t~r. Koleran~n ortadan kald~r~lmas~ndan sonra yaral~lar kabul edilmeye ba~lanm~~; bu hastahanede 1669 nefer tedavi edilmi~tir. Has-tahaneyi Ba~kumandan vekili Ahmet ~zzet Pa~a", Erka.n-~~ Harbiye Reisi Ferik Hadi Pa~a, Erkan-~~ Harbiye ~kinci Reisi Mirliva Ziyaeddin Pa~a, Çatalca or-dusu kumandan~~ Abuk Ahmet Pa~a, S~hhiye müfetti~i Mirliva ~brahim Ab-düsselam Pa~a, S~hhiye Müfetti~i Ferik Emin Pa~a ziyaret etmi~lerdir. Hasta-hanede 4 tabip, 2 eczac~, 1 asistan, 1 idare memuru, 1 katip, 9 hastabaluc~~ ve 4 hademe görev yapmaktad~r96.

Ayastefanos (Ye~ilköy) hastahanesi, Londra'dan getirtilen mükemmel çad~rlarla seyyar olarak kolera ile mücadele hastahanesi olmak üzere 30 Ka-s~m 1912 (17 Te~rin-i sani 1328) tarihinde Ayastefanos'ta Punta mevkiinde aç~lm~~t~r. Ba~lang~çta kolera ile mücadele etmek üzere 100 yatakl~k bir has-tahane olarak hizmete girmi~, koleran~n ortadan kald~r~lmas~ndan sonra ya-ral~~ ve di~er hastalar~~ kabul etmeye ba~lam~~t~r. Bir süre sonra barakalar ilave edilerek yatak kapasitesi 140'a ç~kar~lm~~t~r. Hastahanede 4 doktor, 1 asistan, 1 idare memuru ve hastabak~c~lar görev yapmaktad~r97. Ayastefanos hastaha-nesi kolera salg~n~n~n yay~lmamas~~ için elinden gelen tedbirleri alm~~; hatta bu s~ rada bir k~s~m yetkililer taraf~ndan t~bbi önlem olarak karantina usulü-nün uygulanmas~~ da gündeme getirilmi~tir. Bu önlemlerden olarak koleral~-lar~n Marmara'daki adalardan birinin bo~alt~larak orada iskan ve tedavileri dahi teklif edilmi~tir98.

Selânik hastahanesi, Selanik'te, Leyli ~ttihat ve Terakki Mektebi binas~~ 200 yatakl~k hastahane olarak yeniden düzenlenmi~, malzemesi tamamlana-rak derhal faaliyete geçip yaral~~ kabulüne ba~lanm~~ur. Selanik ~ehri 8 Kas~m 95 Ahmet ~zzet Pa~a (1864-1937), Mare~al rütbesine ula~m~~~ asker, harbiye naz~r~~ ve sadra-zam olarak görevlerde bulunmu~tur. Harbiye Mektebi'nden mezun olduktan sonra, bir süre Almanya'da görev yapm~~, 1908'de Erkan-~~ Harbiye-i Umumiye Reisi (Genelkurmay Ba~kan~) olmu~, Yemen ve Balkanlarda görev yapm~~t~r. Mahmut ~evket Pa~a'n~n öldürülmesinden son-raki dönemde ~ ttihatç~lar taraf~ndan da say~lan bir ki~i oldu~undan Harbiye Naz~rl~~~'na gen- rilnü~tir. Mütareke döneminde de k~sa süreli de olsa sadrazam olarak görev yapm~~t~r. Cumhu-riyet döneminde aktif bir görev almam~~, ~stanbul'da vefat etmi~tir. Geni~~ bilgi için bk., Metin Ay~~~g~, Mare~al Ahmet ~zzet Pa~a (Askeri ve Siyasi Hayat~), Ankara 1997.

96 HACS., s. 141-145. 97 HACS., s. 145-148.

Referanslar

Benzer Belgeler

İşte literatüre daha sonra Enver Paşa yazısı olarak geçen imlâ sistemi, doğrudan doğruya Münif Paşa ile başlayan ve Islah-ı Huruf Cemiyeti’nin öneri ve çalışmalarıyla

Lp(a) değiik büyüklükte olması, apo(a) ve küçük çapta olan Lp(a)daki gibi variasyonlar, Lp(a) nun oksidasyonuyla ve makrofajlar(14) tarafından alınmı

8 Türkiye Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi Dâr-üs-sanâ’ası Eytâm ve Erâmil-i Şühedâya Muâvenet, Ahmed İhsan Şürekkası Matbaacılık Osmanlı Şirketi,

40 Necdet Aysal, “Çanakkale Muharebeleri’nde Sağlık Hizmetleri ve Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin Faaliyetleri”, 100’üncü Yılında Çanakkale Zaferi Ulusal

11 Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin Taksim Hasatanesinde 22 Nisan [1]331 tarihinden 28 Mart [1]332 tarihine kadar taht-ı tedaviye alınan yedi yüz doksan altı mecruhinden

Çanakkale’deki Hint Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Hastanesi Balkan Sava úlarõ sõrasõnda birçok ülkenin Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ve Salib-i Ahmer Cemiyeti Osmanlõ yaralõlarõna

Yatırımcılar 19,00 - 20,00 TL fiyat aralığında kalmak ve 1 Kuruş fiyat adımlarıyla olmak üzere 5 farklı fiyattan talepte bulunabilecekleri gibi, sadece belirli bir tutar

Daha sonra, Ordu Sağlık DairesinGe görülen lüzum üzerine, Onun cu Kolordu'yu takip ede- rek yardımcı olmak için 100 yataklı bir seyyar hastane Kemhric has- tane vapuruyla 20