• Sonuç bulunamadı

İstanbulda hamamlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbulda hamamlar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T- 5

CUMHUKlYETb

İIII^IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIİIİIII—IIH

T A R İ H İ B A H İ S L E R

ıııiEiııııifiiiiııııııııııııımmıııııııııııııııııııııııııımıııımııııııııımııııııııııııııııııııııııııııııııııııııEıııı

M anbnlda hamamlar

İstanbul medeni­ yetinde su mühim bir y e r a lm a k ta ­ dır. Bizans devrin­ den itibaren şehre uzak sem tlerd en

su getirilmiş, s û rla rla çevri li şeh­ rin, k u şa tm a la rd a susuz ka lm a m a ­ sı için muhtelif y e rle rd e sa rnıçla r bina olunmuştur.

Îstanbulun husu siyetlerinden bi­ rini h am am ları teşkil etmek tedir .

Yazan:

m

Halûk Y. Şehsuvaroğlıı

i

1

Eskiden bir kısım anneler oğul­ ları na h am am d a kız seçerle rdi.

H a m a m la r d a çıplak ola rak görü­ len genç kızların Vücutları görü­ lür, b ir sakatlıkları olup olmadı­ ğı kolay lıkla tesbit edilir ve böy-Tü rk leri n şehri fetihlerinden son- lelikle en güzelleri gelin olarak ra ham am mim arisinde büyük ge- seçilirdi.

Üşmeler olmuş ve îstanbulda daha | A y rıca kadınlar arasında ham am kala balıklaşan nüfusunu n ihtiya-1 ların göbek taşlarında ziyafetler cm a y e te r m ik ta rda büyük ha m a m tertibi de meşhu rd u. H a m a m la ra , lar yapılmıştır. Şehre yeni yapılan çeşitli y e m ek le rle, bilhassa yalan-befıtlerle bol su getirilmiş, Istan- cı d o lm alarla gidilir, bir ta ra fta n bul sem tleri h a m a m l a r la , çeşme ve

selsebiller ile şiirine doyulmıyan bir güzellik ve temizlik beldesi ol­ muştu.

îstanbulda u m u m a mah sus ha­ m a m la rd a n başka konak ve yalı­ ların da ay rıca h a m a m la r ı bulu­ nuyordu.

Îstanbu lda im a r harek etlerinin pek geliştiği 17. asırda E v l i y a Çe­ lebi îsta n bu lda 302 u m u m a m a h ­ sus hamam olduğunu sö ylem ekte ( v e fakat ekseri vüzera ve ayana mahsus h a m a m l a r v a rd ır ki eğer b un la r da sa yıla cak olursa m ec­ muu 14536 ham am o lu r) diye ilâve etmektedir.

E v l i y a Çelebi Îstanbu lda en bü­ yük ve (ruşen h am am ın ) Fatihin yaptırdığı Ç u ku r H am am olduğu­ nu da kaydet mek tedir .

Mühim ham am ları da büyük lük sırasına göre şöyle sa y m a k ta d ır: Mahmutpaşa, K olaltı, Beyazıt. Kocabaşı, ayrı ca Îstan bu lun en (ru şe n ) ham amlar ını da H a y d a rp a şa, Süleymaııiye, Valide h a m a m ­ ları ola rak kayd etmek tedir .

Yine* Evliya Çelebi h am am ların , muhtelif sanat ve meslek erbabına göre bir tevzi listesi b ildirm ekte­ dir.

Bu listeye göre, Eyüp ham am ı, h a s t a l a r a ; Bost an hamam ı, bos­ ta ncılara , Çinili h a m a m nakk aşla­ ra, Cerra hpaşa h am am ı, çırak la ra, A k s a ra y ham am ı, s a r a y lıla r a . Mah m u tpaşa ham am ı, b a z irg â n la ra , Fe n er kapısı hamam ı, R u m l a r a Ba-l a t ham am ı hanendeBa-lere, Yen ika-pı hamamı M evlevilere. Tas virli ham am oyunbaz lara, A v re tp a z a rı ham amı kadınlara.

E v liy a Çelemi İstanbul dışında­ ki h a m a m l a r a ait de bir tevzi lis­ tesi yapmıştır.

H am am la rın eski İçtimaî h a y a tı­ mızda mühim bir yeri vardı. Ço­ cuk dünyaya getiren k adınlar do­ ğum larının kırkmci gühünde lohu-sa hamamına g ö tü rü lü rle r ve bu gidişleri aile arasında, m a h a lle ka dınlârı arasında bir top lantıya, bir m erasim e sebep ölürdü.

bu yıkanılıp ş a r k ıla r söylenerek ye m e k le r yenilirdi.

K üçük erkek ço cu kları bir yaşı na k a d a r anneleriyle b e ra b e r ha­ m a m a gid erle r. Delikanlılık alâ­ m e tle ri belirdiği halde

götürülen­

l e r olursa hamamdaki kadınların toplu itirazı ile karşı lanılır ve ka­ dın lar (h an ım , babasını da getir-seydin) diye hom urdanırl afd ı.

Kad ınları h a m a m la rd a yıkıyım ve m ah a lle le rd e (h a m a m cı ha-m ha-m ) diye anılan kadınlar dilbaz, nüktedan o lu r l a r ve yıkadıkları hanımların mevkiin e göre m u a m e ­ le ederlerd i. Fra nsız Im pafatorıçe- si E ug enie’yi B ey lerb ey i sa rayı ha marnında yıkıyan h.-ınıamcı hanım, İm paratoriçe nin pek hoşuna gitmiş ve onun nezaketini aniıyamadığı bir dille yaptığı kom plim anları unutamamıştı.

Eski îstanbulda h a m a m la r ba­ la n otel vazifesi de görm üş, uzak y erl erd en gelip de evlerine döne-m ivenlerden b ir kısdöne-mının h a döne-m a döne-m ­ la rd a geceledikleri görü lm üşt ür.

Diğer ta ra fta n yine bazı h a m a m ­ la rd a e s r a r çe kenler, k ötü lü kler y a p a n la r da olurdu. Bu yüzden za bıta k uv v etleri zaman zaman şüp­ heli savılan h am a m la rı basardı.

B i r de dilimizde (h a m a m d a şar­ kı sö y le m ek) tâbiri vard ır . Bazı kim seler ha m a m kubbesinde çm -lıyan, dalgalanan ses akislerini beğenip h a m a m d a bir şarkı tu ttu ­ ru rl ardı. Eski ası rl ard a ham am külhan larında barınan gözü pek bıçkın insa nla r da vardı. K ülh an ­ beyi tâbiri bu gibiler için çıkar ıl­ mıştır. Ebü zziya Tevfik B e y , II. M ahmut devrin de Padişahın biz­ zat görüp s a r a y a aldığı böyle bir külhanbeyinin hikâyesini a n l a t m a * t a ; (Su lta n M ahmüt, bir gün mütenekkiren p ayitaht sokaklarını dolaşırken Gedikpaşa külhanının kâin olduğu sakağa dahil olur, ö sırada ise külhan dan davudi bir şada ve usule muvafık bir eda ile bir şarki işitir. Y a n ın d a m e şhu r musahibi S a it Efendi bulun uy o r­ muş. Bu şarkı ne t a ra f ta n geliyor,

şunu öğrenelim de­ miş, Sa it E fe n ­ di de şura dan ge­ liyor, orası da Gedikpaşa külhanı­ dır, demiş.

H e r şeye m e ra k eden, her şeyin aslını a n la m ak istiyen Padişah, haydi içeri girelim, demiş ve m u ­ sahibinin m ü ta lâ a beyan etmesine meydan verm eden külhan kapısın dan içeri dahil olmuş.

B ir tara fın da insan kueaklıyabi-lecek k adar kalın k ütük le r istif olmuş, b ir tarafın da da ğla r gibi kül yığılmış olan avluda b ir kü­ tüğün üstüne o tu rm u ş la r şarkıyı din lemişler o sırada külhancı bü­ yük bir küreğe doldurmuş olduğu kovlanmış odun ateşini omuzuna y ük liy ere k dışarı çıkmış. Sultan M ahmut herifi d urdurm uş şarkıyı söyliyenin hal ve şanındaıi sor­ muş, külhancı Topkapjlı Mehmet-tir. On y a şm d an beri bur adadır. Külhanbeylerin ln en aklı başın­ da olanıdır, demiş. Bu sırada şar­ kı bitmiş, yine o m ak a m d a diğer bir şarkıya güfte ve bestesi Dede Efendinin olup ( C ih a r attım, şeş oynadım, yine felek yendi beni).

N akaratını hâvi bulunan şarkısı­ nı sö yle m eye başlamış, bu şarkı S ulta n M ahmuda tarizi m u ta z a m -mın imiş, Tellâlzadenin Mabeyn-i h üm ayu na alınması üzerine Dede Efendi itibardan sakıt olduğu için bu şarkıyı bestelemiş, K ülhanb eyi M e h m e t bu şarkıyı g ü r ve d a v u ­ di sedası ile o k a d a r müessir bir s u re tte oku muş ki padişah fe vk a­ lâde m ü teheyyiç olmuş ve biihtiyar gözlerinden b ir kaç damla yaş dö­ külmüş, şarkı tam am olu nca ya k a ­ dar beklemiş.

Sultan Malımut, Külhancı dan kendisini görm eden Mehmedı g ö r­ mek kabil olup olmadığını sormuş, o da külhanın yan tarafın da bulu­ nan kepenkli bir pencerenin a ra lı­ ğından Mehmedi göstermiş Mehmet uzun boylu, e sm e r benizli, gürbüz bir delikanlı o la rak o tari hte y i r ­ mi beş yaşınd aymış, yarısı Meh-mede ve rilm e k üzere külhan cıya bin k uruş atiy e verilmesini Sait efendiye e m re de re k oradan çıkmış üç gün sonra da Külhanbeyi Meh­ m e t hassa müezzinleri sınıfına kay dolunarak Mâbeyne alınmış, K ü l ­ hanbeyi 1290 tarihine kadar b e rh a -yat o la rak Sokollu Mehmet Paşa tekkesinde Zâkirb aşı idi. F a k a t biçare adama Mabeyinde rak ipleri olan hanendeler tarafın dan g ü v e r ­ cin tersi yedirilmiş olduğundan 30 yaşında iken fena bir öks ür üğe uğ­ ra m ış ve bir m ısra ’ şarkıyı dürüst sövliyemez idi.)

İstanbul ha m a m la rın da n baz ıla­ rında h a vu z la r bulunuyord u. Tü rk h am a m la rı h a v lu cu lu k sanatınd a da b ir ile rle m e y e sebep olmuş, i-pek ve sırm a işlemeli ham am t a ­ k ım la rı itina ve zevkle hazır la nır olmuştu.

Osmânlı hük üm darla rın a h er se-1 ne K a r a f e r e ve Selânikten ( h a ­ m a m esv a p la rı) gelirdi. Bu n la r (2 adet sulu gömlek. 5 a d e t sulu silecek, 3 adet sulu döşeme on se­ kiz çift abdest mağremesi, sekiz çift sulu ayak mağrem esi, sekiz çift, peştem al, 3 adet sulır döşe­ m e ) olurdu.

Y a b ancı m em le ke tle rde henüz yı­ kan m a yapılmadığı zatnanlardaj Tiirk ler güzel h a m a m la r d a ha fta- 1

da birkaç defa yık anır la rdı. T ü r - 1 kiye üstleri başları te rte m iz olan | insanların mem leketi idi. Eski ata I sözlerimiz arasında (Temizlik iman ^ dan gelir ) sözü de y e r alm ak ta d ır .

İstanbu l medeniyetinin d a yan ak-' larındafı biri su idi. Belki, bu m(-deniyetimizin böylesine feyizli ol­ masında rol oynamıştır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

E˘ grilerin kesi¸sme

1) 5 yıllık yaş grupları ve cinsiyete göre nüfus dağılımı temel nüfus olarak alınır. 2) 5 yıl sonra yaşamını devam ettiren nüfusu elde etmek için her yaş grubu

In order to calculate how much labor is required to produce the first lot, we just need to plug the values for S and N in the learning curve equation to obtain UL (the labor input

Yeşilgün (2006) yaptığı bir çalışmada bitki boyu ile dal sayısı arasında olumlu ve önemsiz, bakla ve baklada tane sayısı ve tane verimi ile arasında olumsuz

Her tak›m di¤er tüm tak›mlarla sade- ce ve sadece 1 kere maç yapaca¤›na göre toplam maç say›s›n› bulabilmemiz için 16 tane eleman› olan kümenin toplam ikili alt

İlimizde tularemi tanısının ilk kez ko- yulduğu 2009 yılında, birkaç aydır lenf gangliyonu büyümesi ve tonsillit nedeniyle bazı hastalarımızın farklı hekimlere git-

Bunun üzerine Uzun Hasan, Osmanlý Devle- ti ile tekrar barýþýn temin edilmesi için, annesi Saray Hatun’u elçi olarak Sultan Fatih’e gönderdi... Fatih Sultan Mehmet Han,

Mehmet Akif’in biyografisi gözden geçirilirse, yaşadığı devrin siyasî ve sosyal hayatını, dönemindeki olayları son derece dikkatli bir şekilde gözlemlediğini ve