' f ' f
O S
Ölümünün birinci yılında Özal... .30
Sekizinci Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ı, bir yıl önce
17 Nisan Cumartesi günü
kaybettik. Ölümünün
birinci yılında değişik
kesimlerden ünlülere
soruyoruz; "Onu
özlediniz mi?.."
Avukatı, Özal'ı anlatıyor... 3 8
Hiç duymadığınız Özal gerçekleri...
Özala gölgesi kadar yakın olan avuka
tı Bilgin Yazıcıoğlu anlatıyor...
TURGUT ÖZAL'I KAY | BEDELİ BİR YIL O LPU ~
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı, bir yıl
önce 17 Nisan Cumartesi günü kaybettik.
Ölümünün birinci yılında değişik kesimlerden
ünlülere soruyoruz; "Onu özlediniz mi?.." Cevaplar
kimi zaman uzun kimi zaman kısa oluyor, ama
pekçok insan ortak bir noktada birleşiyor; "Politik
bir figürün arkasında olabilecek en sevecen insanı
tanıdık ve onu özlüyoruz."
Hızlı araba kullanan, askeri beyaz şortuyla se
lamlayan, karısıyla elele dolaşan, torunlarıyla oyun
oynayan, taklidinin yapılmasından asla rahatsız
olmayan, mikrofonu eline alarak "Samanyolu"nu
söyleyen, hoşgörülü, sevecen, tonton Özal herkesin
aklında...
Siyaset adamı Turgut Özal'ı anlatmaksa hiç
kuskusuz ki, çok daha zor herkes için... Kararlı bir
icraatçı olması ve Batılı görüşü ilk akla gelenler
arasında... Herkes Turgut Özal'ı kaybedeli tam bir yıl
olduğunun farkında, ama Ekim 1989-Nisan 1993
tarihleri arasında üç yıl beş ay sekiz günlük
Cumhurbaşkanlığı süresini hatırlayanların sayısı hil
elin parmaklan kadar az...
UĞUR DÜNDAR
Farklı bir lider
Özal'ı atak, gündem yaratan, sonuçta toplumu peşinden sürüklemeyi bilen lider yönüyle hatırlıyorum. Ozal farklı bir liderdi. 17 Nisan'da ölü mün üzerinden tam bir yıl geçmiş olacak, 3.5 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı.
ESİN MARAŞLIOĞLU
Yaşaydı Türkiye bugünleri görmezdi
Turgut Özal'ı tam bir yıl önce, 17 Nisan'da kaybettik. Çok net olarak hatırlayamıyorum, ama yaklaşık olarak iki sene kadar Cumhurbaşkanlığı yapmış olduğunu söyleyebilirim. O, tişörtüyle, hızlı araba kullanışıyla hepimize bir siyasetçinin de insan olabile ceğini gösterdi. Onun getirdiği çok yönlü değişim, özellikle de "kadın"a yaklaşımı herkese örnek olmalı diye düşünüyorum. Keş ke yaşasaydı da, Türkiye bu günleri görmeseydi...
MAİDE ERÇELEBİ
Gençliğe yeni kapılar açtı
Turgut Ö zal'ı gençlere değer verdiği ve onlara kendi iktidarı boyunca yeni kapılar açtığı için çok seviyordum. Türk gençliği adına çok güzel şeyler yaptı ve Türkiye'yi yurtdışında hakkıyla tanıttı. Tip olarak da bana son derece sempatik gelen bir insan dı, hâlâ en sevdiğim politik lider lerin başında geliyor. Gazeteler ve dergiler ondan sık sık bahset tiği için ölümünün üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlamıştım ama tam olarak ne kadar Cumhurbaş kanlığı yaptığını hatırlamıyorum.Sayın değil,
Cumhurbaşkanı
AYTEN GÖKÇERAlçakgönüllülüğü
hâlâ aklımda
Ö!üm haberini aldı ğım da A m e rika 'd a y dım. Aradan tam bir se ne geçti ve onu hâlâ çok özlüyorum. Tonton- luğu, doğallığı, sanata ve sanatçıya olan düş künlüğü, numarasız olu şu, sem patikliği ve al çakgönüllülüğüyle hatı rımda... Turgut Ö zal'ın,hatırladığım kadarıyla, yaklaşık olarak iki senelik bir cumhurbaşkan lığı dönemi oldu.
EMİN ÇÖLAŞAN
Onu
özlemedim
Turgut Ozal, Ekim 1989 ile Nisan
1993 arasında Cumhurbaşkanlığı yaptı. Doğrusunu söylemek gerekirse, hiçbir şeyini özlemedim. Ölüm Allah'ın takdiridir. MELTEM HAKARAR B a ş la d ığ ı işi y a r ım b ır a k m a z d ı
Çok başarılı ve her za man takdir ettiğim b ir in sandı. Onun ölümünden bu yana bir yıldan çok daha uzun bir zaman geçmiş gi bi geliyor. Bu geçen süreyi gerçekten hissettik. Açık fi kirli dolayısıyla da ileri gö rüşlüydü. Türkiye'yi kendi dönemi boyunca ileri götür dü. Bugün yaşasaydı, emi nim ki başladığı hiçbir şeyi yarım bırakmazdı. Tam ola rak ne kadar Cumhurbaş kanlığı yaptığını hatırlamı yorum.
TEMPO 32
Milletin nabzını
kamuoyuna şaşırtıcı toplar atışı, güşü ve milletin nabzını iyi tutmasıyla ■um. Öleli bir yıl oldu, çok
yıl kadar Cumhurbaşkanlığı yaptı. Ölüm ideydim. Önce yayını durdurmaya karar a daha sonra bunun doğru olmayacağını düşünüp ertesi gün bir haftalık yas ilan ettik.
^ O ¿m ^ * v - j * v ? * V
1
L. *,*
o -m
■BHfr
t*
V V * « ’ o. * V 4 .-0 i*** » • ' • '
*.fi
HÜLYA UĞURKaybettikten sonra
değerini daha iyi
anladım
Ö za l'ın ölmünden bu yana bir yıl geçtiğini fark etmemek mümkün değil. Bunu Türkiye'nin ekonomik durumuna bakarak he men anlayabiliyorsunuz. Ben de birçok insan gibi Ö zal'ı kaybet tikten sonra onun değerini çok daha iyi anladım. Çözemediğim hareketlerini değerlendirebildim. Onunla şahsi tanışıklığım olmadı, ama bunu çok isterdim. Türkiye adına gelmiş geçmiş en iyi politi kacıydı. Sanırım dört yıl kadar Cumhurbaşkanlığı yapabildi.
MÜJDAT GEZEN
Sadece Atatürk'ü özlüyorum
Açıkça söylemek gerekirse Özal'ın ölümünden bu yana bir yıl geçip geç mediğini fark etmedim. Hayatta olma yan ve söz hakkı olmayan bir insanın arkasından kötü ya da iyi bir yorum yapmak istemiyorum. "Özlem ek" söz konusu olduğunda verebileceğim tek cevap şu; "Atatürk'ten başka hiç kimse yi özlemiyorum."B
CAN KIRAÇ
Bazen tenkit ettim/ bazen benimsedim
Merhum Turgut Özal'ı Devlet Planlama Teşkilatı Başkanlığı döne minde tanıdım ve yaşamı boyunca icraatını bazen tenkit ederek ba zen de benimseyerek izledim. Risk almayı öğrenmişti. Kişiliğini içinde yaşanan ortama uydurmayı, kendi ifadesiyle "adaptasyonu" ilke edin mişti. Kaderciydi! Başarıyı ve yenilgiyi Allah'ın tayin edeceğine inanı yordu. Değişikliklere genç kuşakların sahip olacağını sezmişti. Bu ne denle "köşe dönmeciliği"; girişimcilik, rekabete soyunma hırsı olarak kabul ediyor ve genç müteşebbisleri destekliyordu. Gündem belirleme yi ve değiştirmeyi biliyordu. Ve nihayet; Türkiye Cumhuriyetinin seki zinci Cumhurbaşkanlığı görevini yürütürken hayata veda etmekle, kendi başlattığı yarışta, başkalarınca geçilmeyi engelleyebilmiş nadir politikacılar arasında yerini aldı. Türk iş dünyası onun yokluğunu ve bıraktığı boşluğu uzun yıllar hissedecektir.
DEMET SAĞIROĞLU
Eksik yönleri de vardı
Özal'ın ölümünden bu yana bir yıl geçtiğini fark etmedim, daha kısa bir zaman dilimi gibi geliyor. Tur gut Özal, her şeyden önce çok akıllı bir insandı, onun birçok yönünü tabii ki takdir ediyorum, ama her politi kacı gibi eksik yönleri de vardı. Bu eksiklikleri şimdi söylemenin bir anlamı yok. Onun en çok Batılı görüşü nü özlüyorum. Şu an yaşasaydı, tepkilerini hemen dile getirir, korkusuzca adım atar ve kanunları halkın yara rına çevirirdi. Mesela Yüksek Seçim Kurulu'na müda hale edebilirdi. Üç yıl kadar Cumhurbaşkanlığı yaptı.
ALİ KARACAN
Atatürk'ten sonraki en büyük reformcu
Ö zal'ın en çok ilk dört yıllık iktidarı boyunca yaptığı icraatlarını özlüyorum. Cumhuriyet tarihinde Atatürk'ten sonraki en büyük reformları yaptığına gerçekten inanıyorum. Sempatik ve liderlik vasıfları kuvvetli olan bir politikacıydı. Bugünkü politikacıların ondan öğrenecekleri çok şey vardı. Büyük bir vizyon sahibiydi, olayları mega boyutta değerlendirebilirdi. Bugünün siyasetinde böyle bir şey sözkonusu değil, en fazla üç aylık değerlendirmeler yapabiliyorlar. İki buçuk yıl kadar Cumhurbaşkanlığı yaptı...ALİ POYRAZOĞLU
Pervasız, cesaretli ve yeniliklere açıktı
Onun ölümünün üzerinden bir yıl geçtiğini çok iyi fark ettim, her geçen gün fark ediyorum. Pervasızlığını, cesaretini, yeniliklere açık olmasını ve hata yapma yürek liliği gösteren yapısını seviyordum. Bugünkü ekonomideki çöküş her ne kadar onun üzerine yıkılmaya kal- Isa da, bunu bir palavra olarak görüyorum.
, Türkiye'ye modern bir vizyon getiren, kıymetli bir devlet adamı, inanan bir din ada mıydı. Dünya işlerini din işleriyle karıştırma yan bir karakterdi. Taklidinin yapılmasın dan çok hoşlamrdı, "Eleştirin bizleri, taklidi mizi yapın ki halkın içinde bir hoşgörü duy gusu oluşsun" derdi. Sanatın ve sanatçının yanındaki en büyük destekti, çünkü sanatın toplumlar üzerinde yapıştırıcı bir unsur oldu ğunu biliyordu.
t
Sayın değil,
Cumhurbaşkanı
AHMET SAN
Takdir etmeme hakkım yok
Ö za l'ın ölümünden bu yana bir yıl geçtiğini çok iyi fark ettim, onu daha da çok arayacağımıza inanıyorum. Ö za l'ı tadır etmeme hakkını kendimde görmüyorum. O, dünya gerçeklerine entegre ol muş büyük b ir devlet adamıydı. Şimdi yaşasaydı Cumhurbaşkanlı- ğı'nı bırakarak bir partinin başına geçer ve ülkenin yararına hamleler yapardı. Çevresindeki herkese kar şı son derece sevecendi, bu sevgisi salladığı zam anlarda gözlerinden Cumhurbaşkanlığı yaptı...arabasından çıkarak halkına el okunurdu. Bir buçuk yıl kadar
NAZLI ILICAK
Kendisiyle çok
didiştik
Turgut Ozal'ın yokluğunu hem iyisiyle hem de kötüsüy le hissediyorum. Süratli ka rar verirdi. Köklü tedbir alırdı. Ekonomide attığı adımlarla Türkiye'ye çağdaş bir çehre kazandırdı. Kalıp ları kırdı, biraz fazla hızlı
gitti. Hızlı borçlanma süreci ne girdiği için mali dengele ri altüst etti. Pek adil ve de mokrat b iri-d e ğ ild i, adam kayırırdı. Ama hoş sohbet, sempatik ve alçak gönüllüy dü.O zal'ın artıları eksilerin den fazlaydı. Biz gazeteciler için bulunmaz bir malzemey di. Kendisiyle epey didiştik. Onun iktidarı döneminde çok sıkıntı çektim. Ama onu özlediğimi söyleyebilirim. TEMPO 34
NAİL KEÇİLİ
Onun uydusu olmamak
imkansızdı
Özal'ın çalışma arkadaşı ola rak ona çok yakın bir insan oldu ğum için ölümünden bu yana ge çen günlerin gün gün farkında yım. Onun en çok takdir ettiğim yanı; kararlı bir icraatçı olmasıy dı. Batıya açık bir insandı ve çok sevecendi. Güneri Cıvaoğlu bir yazısında şöyle diyordu; "Ö zal aleyhinde bir yazı yazmak istiyor sanız, onu 15 gün görmemeniz gerekiyor." Ö z a l'ı fanısaydınız ondan hemen etkilenir ve onun uydusu oluverirdiniz. Kısa bir dö nem Cumhurbaşkanlığı yaptığını hatırlıyorum, ben onun hiçbir şeyi ne doymadım ki Cumhurbaşkanlı- ğı'na doyayım...
ŞEBNEM ÇAPA
O bir çile reisiydi
Merhum Cumhurbaşkanımız doğru bildiğini, inandığını # büyük bir inatçılıkla sonuna Âadar yapar ve genellikle ^ doğru işler başarırdı. Türkiye'mize getirdiği ilerici ve yeni atılımlar sayesinde düne kadar Özal'ımızın sayesinde ferah günler yaşadık. Ozal'ın tontonluğunu çok özlüyorum, o benim g o lü m d e iyi bir çile reisi, büyük bir devlet adamı imajını hâlâ koruyor. Tabanı kuvvetli, güvenilir bir ekibe sahip olduğu için bugün yaşasaydı aldığı kararlar genellikle doğru çıkar, ileri görüşü sayesinde daha evvel tedbirler alırdı. Sanırım üç yıl kadar Cumhurbaşkanlığı yaptı.
MEHMET GÜLERYÜZ
Sağlığında ona
karşıydım
O zal'a sağlığında karşı olan bir insandım, verdiği davetlere de hiç gitmezdim. Yine de onun belli noktalar daki kabiliyetini ve çağdaş bir dünyayı yakalamak için verdiği uğraşı biliyordum . Tutuculuğun ve ikiyüzlülüğün hakim olduğu bir ülkede "herkesin yeriyle ilgili doğru mesajlar" vermek durumun da kaldı ve bunu Semra Özal'ın da etkisiyle iyi başardı. Bütün rahatlığı içinde ciddi bir insan dı, meselelere doğru bakacak bir zekası vardı. Bugünkü durumu göz önüne alarak "gelen gideni aratır" gibi bir yaklaşım içine girmiyo rum. Ölümünden bu yana bir yİ geçtiğinin farkındayım, Cumhurbaş kanlığı yaptığı süreyse sanırım yaklaşık dört yıl kadardı.
SEDA SAYAN
Özal'a ve yaptıklarına
doyamadım
Turgut Özal gibi bir devlet büyüğü nü kaybetmenin acısını böylesine karışık bir dönemde daha çok hissediyorum. Özal her yönüyle beni şaşırtan bir in sandı. Onunla tanıştığımda mütevaziliği- ne ve engin gönlüne hayran kalmıştım. Sanatçılara olan yaklaşımı herkesin bil diğinden çok daha sıcak ve sevecendi. Hep halkın içindeydi, halka eleleydi. Şimdi böyle kötü bir dönemde, "Nerede Özal dönemi" demekten kendimi alıko yamıyorum. Onu tanıdıktan sonra kay betmenin acısını doğal olarak daha de rin yaşıyorsunuz. O za l'a ve yaptığını yeniliklere doyamadık. Sanırım iki yıl kadar Cumhurbaşkanlığı yaptı.
CAN DÜNDAR
Bir nefret ve aşk hikayesi
Özal kelimesinin aklımda uyandırdığı ilk kelime; prag matizm... Turgut Özal, benim gençliğime damgasını vurmuş bir insan; ya benim gençliğim onun kişiliğinde bir takım de ğerler buldu ya da o bizim gençliğimize damgasını vurdu. Özal'ı anlatmak isterken toplumda varolduğunu hissettiğim bir aşk ve nefret ilişkisi geliyor aklıma. Onu işimize geldiği zaman seviyoruz, işimize geldiği zaman nefret ediyoruz. Bunun orta yolu galiba yok. Bu yüzden sevdiğim yönleri de var, sevmediğim yönleri de... Olaylara her zaman menfi bir kafayla bakışını, toplumu matematik denklemi çözer gibi yö neterek sosyal gerçekleri görmemesini ve zengin seviciliğini sevmiyordum. Ama sevdiğim yönleri de en az bunun kadar kabarıktı; bürokrasiye ve politikaya kafa tutuşu, sürprizciliği, tabu fobisi, ekip ve kadrolaşmadaki üstün yeteneği...
ESER-ENGİN NOYAN
Yokluğunu hissederek
yaşıyoruz...
365 gün boyunca Özal'ın yok luğunu hissederek yaşadık. Ö zal, Türkiye'ye bugüne kadar Türk insa nının hiç tanımadığı ama uygar dünyanın gayet iyi bildiği yeni bir soluk getirdi. Onun dönemine ka dar Türkiye'de önemli adamlar var dı, ama neden önemli oldukları bel li değildi. Onunla birlikte değerli adamın önemli adam olması gündeme geldi. Biz hiçbir zaman ANAP'lı olmadık. Özal'ı sev memizin sebebi, onun politik bir figür olmaktan çıkması ve politikayla halkın arasındaki duva rı yıkmasıdır. Sayın değil, sevgili Cumhurbaşkanı oluvermişti. Onunla geçirdiğimiz yıllardan daha çok, onsuz geçirdiğimiz acılarla dolu günlerin sayısını daha iyi hatırlıyoruz.
EROL EVGİN
Sert cumhurbaşkanı
imajını yıktı
17 Nisan günü öldü, haberi al dığımda söyleşi yapıyordum, hemen köşke oradan da hastaneye koştum. Politik yaşamı dışında da onunla ta nışma fırsatına erişen insanlardan biriyim, ilk tanışmamız "Hisseli Hari kalar Kumpanyası" oyunundaydı. Kulise gelerek "Broadvvay'de 42. Cadde adlı bir oyun seyrettim, sizin oyun ona benziyor" dedi.Sert cum hurbaşkanı imajını yıkarak şarkı bile söyledi, onu çok özlüyorum, iki yıl kadar Cumhurbaşkanlığı yaptı.
Ölümünün birind..yıldönümünde,
hiç duymadığınız Ö zal gerçekleri...
Özal Bush'la konuşurken neden yumruğunu masaya vurdu? Türkiye'de hangi
konuda kellesini ortaya koymaya karar verdi? Kendisine suikast düzenleyen Kartal
Demirağ'ı neden affetti? Birisine "İki gözüm" diye hitap ettiği zaman ne olurdu?
Süleyman Demirel neden icraya verilecek?.. Özal'a gölgesi kadar yakın olan avukatı
Bilgin Yazıcıoğlu anlatıyor...
B
ir yıla ne kadar çok ge
lişme ya da gerileme sığ
dı değil mi? Türkiye'nin
8'nci Cum hurbaşkanı,
ANAP’ın kurucusu, libe
ral uygulam aların baş
latıcısı Turgut Özal'ın ölümünün
üzerinden tam bir yıl geçti. 17 Nisan
Pazar günü anılacak olan Özal, Tür
kiye’ye damgasını vurmuş bir isim
olarak herhalde kolay kolay unutul
mayacak.
Özal, gerçekten "nevi şahsına
münhasır" bir insandı. Eklektik bir
kişiliğe sahipti. Onun insan olarak
bu değişik özelliklerini, zaaflarım, uygula
maya koyamadığı bazı projelerini anlata
bilecek birisim aradığımızda, hem çok ya
kınında bulunmuş, hem de ailenin üyesi
olmadığı için nispeten "ambargosuz" akta
rabilecek bir kişi olarak, avukatı Bilgin
Yazıcıoğlu'nu bulduk. OYAK Yönetim Ku
rulu üyesi, İsmet İnönü'nün, şimdi Anka
ra Belediye Başkanlığına seçilen Refah'lı
Melih Gökçek’in, Semra Özal'ın da avuka
tı olan Bilgin Yazıcıoğlu'nu Özal'ı anlat
ması için ikna ettik.
İşte ölümünün birinci yıldönümünde
avukatı Bilgin Yazıcıoğlu'nun Özal göz
lemleri:
-
Özal'la nasıl ve ne zaman tanıştınız?
YAZICIOĞLU.
1987'de Özal parti başka-
nıydı. O zaman SHP'nin Anayasa Mahke-
mesi'nde dava açması söz konusuydu.
Özal bana umumi vekaletname verdi.
Ona da beni öneren Nejat Eldem,
Kaya Erdem ve Oltan Sungurlu ol
du. Benim partiyle hiçbir ilgim yok
tu. O gün kendisiyle 3.5 saat ko
nuştuk. 1987'de bu davanın sorum
luluğu bendeydi. Davayı biz kazan
dık.
-
Bir de bu olaydan kısa bir süre
sonra Özal basın mensuplarına da
valar açmaya başlamıştı...
YAZICIOĞLU.
Bu davadan sonra
Özal beni geceyarısı çağırdı. Bana
bir zamanlar yanında olan basının
artık yanında olmadığını söyledi.
Basın kendisine cephe almaya baş
lamıştı. Bu durum onu çok rahatsız edi
yordu. Bana elinde tuttuğu küçük kırmızı
kapaklı anayasadaki bir bölümün 24-25
ve 27’ci maddelerini gösterdi. Kişilik hak
lan dediğimiz maddelerdi. Okudu ve "Ne
düşünüyorsun?" dedi. Bu konular hakkın
da davalar açmak istediğini söyledi. Bu
konu Türkiye'ye yabancıydı. İncelemek
için zaman istedim ve sonra davalan aç
maya başladık.
TEMPO 38
YAZICIOĞLU.
Bazılanmn şapkalannda
"number one" yazar. Özal'ların aşkı da
"number one"dı. Rahmetli Özal sabahle
yin makamına inmeden önce kahvaltı sı
rasında yapacağı işleri düşünür, bazen de
bizleri çağınr fikir sorardı. Ben çoğunda
şahit olmuşumdur ki, Semra Hanım Tur
gut Bey'in ceketini giydirir, düzeltir, mer
divenlerin başında sarılır öperdi. Hem de
yanağından değil dudağından öperdi, ço
ğuna ben şahit oldum. Dudağından öptü
ğünü gördüm.
-
Özal’ın kadınlara bakış açısı nasıldı?
Semra Hanımı nasıl görüyordu?
YAZICIOĞLU.
Turgut Bey Semra Ha-
nım'ı bir seks ilahesi olarak görüyordu.
Türk erkeklerinin diğer ülkelere göre ha
nımlara bakış açısı daha seksi oluyor. Öz
be öz Türk olan Özal da çok seksi bir er
kekti. Turgut Bey, Semra Hanım'ı her za
man seks ilahesi olarak kabul etti. Ona o
şekilde âşıktı.
-
Özal kendisini öldürmek isteyen
Kartal'ı neden affetti?
YAZICIOĞLU.
Özal'ın en bariz özellikle
rinden biri de affedici oluşuydu. Kendisi
ne suikast girişiminde bulunan Kartal
Demirağ'ı bile affetti. Bu çocuk piyondu
dedi. Kendisine suikast teşebbüsünde bu
lunan, eyleme meylettiren kişileri biliyor
du. Bir geceyarısı Özal bana kara para
aklama ve İsviçre'deki karanlık işlere ka
rışabilecek kişilerden söz ederken birden
"Bana suikasti kim yaptı biliyor musun?"
dedi. Ve bu sırrı mezara kadar birlikte gö
türmem konusunda benden söz aldı. Ben
de kendisine söz verdim.
-
Size ne anlattı?
YAZICIOĞLU.
Meslek kuralları ve Avu
katlık yasası açısından söz ver
dim. Bu konuyu zaten ben
den kimse öğrenemez.
Yasal açıdan da im
kân yok... Hedef öl
dürmekti, korkut
mak değil. Kendisi
ni öldürmek iste
yenleri
bilerek
mezara gitti. Sır
rını da götürdü.
Bu adam öldür
mek için kulla
nılan insanlar
birbirlerini ta
nımazlar. Sanı-
nm bu sekizin
ci kişiydi. Silah
bir şebeke ta ra
fından içeri sokul
muştu. İçerden yar
dım eden insanlar
vardı.
YAZICIOĞLU.Mahmut Almak, Kamer
Genç filan. Çok dava kaybettiler.
-
Özal'ın kızdığı nasıl anlaşılırdı?
YAZICIOĞLU.
Gözlüğünü orta parm a
ğıyla düzeltmeye başladı mı bilin ki tepesi
atm aya başlam ıştır. Kafayı kaşımaya
başladığında sizin söylediklerinizle onun
düşündükleri birbirini tutmuyor demek
tir. Birisine gözüm diye hitap ediyorsa bi
lin ki kırgınlık başladı, karşısındakine
ters düşmeye başlayacak demektir. İki gö
züm dediği zaman hemen Türkiye'yi ter-
ketmeniz gerek. İşte o zaman yandınız de
mektir.
-
Nasıl bir insandı?
YAZICIOĞLU.
Hümanistti, hoşgörülüy
dü, müsamahakâr ve birinci derecede ce
surdu. Affediciydi, şikayeti sevmezdi. He
le hele Semra Hanım veya çocuklarını şi
kayet edenlere çok kızardı. Maazallah
Semra Hanım'ı kapalı bir şekilde de şika
yet etmeye kalksanız suratı buruşur, göz
lükleri oynamaya başlar, "Gözüm bu ko
nuları değiştirelim" der, ısrar ederseniz
"iki gözüm"ü yersiniz. Semra Hanım a çok
bağlıydı. El ele tutuşurlar, göz göze bakı-
şırlardı.
-
Kaç dava açtınız? Ne kadar para ka
zandınız?
YAZICIOĞLU.
80'le 100 arasında dava
açtık. Bunları yüzdeye vurursak çoğu ga
zetelere ve basın mensuplannadır. Özal'a
hakaret eden bazı şahıslara kamu davası
açılmıştı zaten. Cum hurbaşkanı olunca
bu davalardan vazgeçti. Bizim açtıkları
mız Özal ve ailesinin kişilik haklarına
saldırılara karşıydı. Özal cezadan yana
değildi. Daha çok tazminat davalan açtı.
Özal affedici bir insandı. Amaç da çok pa
ra almak değildi zaten...
-
Hiç para kazanmadınız mı?
YAZICIOĞLU.
Özal'ın ölümünden
b uyana Semra Özal'a hemen hemen 60-70
milyon gönderdim. Bazen 5 milyon, bazen
3 milyon oldu. Bir de kitap davası var
hepsini katarsak bu davalardan kazandı
ğımız para 700-800 milyon lirayı bulur.
-
Paralan Semra Hamm mı alıyordu?
YAZICIOĞLU.
Özal hayattayken bile bi
zim muhasebe-î umumiye m üdürü yani
kasa Semra Özal'dı. Semra Hanım akıllı
bir kadındı. Ekonomiyi iyi biliyordu. Aldı
ğı paralan hep dolara yatmyordu. Turgut
Bey p aralara hiç dokunmazdı... Bizim
abone milletvekillerimiz vardı. Bunlardan
da çok para aldık.
-
Hangi milletvekilleri?
-
Kürt federasyonundan ya
na mıydı?
YAZICIOĞLU.
Türkiye'nin
üniter bir devlet olmasını be
nimsiyordu. K ürt federasyonu
tartışılabilir dediler. Dedikodu
lar oldu. Bu yüzden Özal’a gaf
let, dalâlet ve hıyanet içinde de
diler. Dava açtık. Şu anda o da
va Yargıtay’da da onaylandı...
Bu lafı eden şimdiki cumhur
başkanımız Demirefdi. Avukatı
da eski U laştırm a Bakanı Ya
şar Topçuydu. Biz bu davayı
kazandık. Antalya'da da başka
sının imzası bulunan bir çekle
bu para bize ödenmek istendi.
13 milyon liralık çek Demirel'e
verilmişti. Bu ödeme olayı bir
resepsiyonda oldu. Olaya Ana
yasa Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özdenle Genel Kurmay
Başkanı Doğan Güreş de şahit
tir. Ama bu para bugün 21 mil
yonu buldu.
-Parayı almadınız mı?
YAZICIOĞLU. D a h a alm ad ık .
Bu para Semra Hamm'ın muva
fakat ve talimatıyla alınıp Meh
metçik Vakfı na yatırılacak. Pa
rayı bir aydır istiyoruz vermi
yorlar. Seçimler dolayısıyla Ya
şar Topçu bizden mehil istemiş
ti verdik. Bu süre dolduğunda kanuni gö
rev gereği ve kim olursa olsun icra kana
lıyla alacağız.
-
Demirel'i icraya mı vereceksiniz?
YAZICIOĞLU.
Verilen süre içinde 21
milyon ödenmezse Süleyman Demirel'i ic
raya vereceğiz. Çekindiğimiz bir ta ra f
yok. Parayı da Vakfa yatıracağız.
-Özal Kürtler'e nasıl bakardı?
YAZICIOĞLU.
Özal Kürt-Türk ayrımı
kabul etmiyordu, bir. İkincisi üniter dev
letten yanaydı. Bir gece Bush ile konuş
masına şahit oldum. Bunlar devletin krip
to arşivinde mevcuttur. Güneydoğu'da
Irak’ın bir bölgesinde dahi müstakil Kürt
devleti kurulm asından yana değildi. Ve
şiddetle karşı çıktı. Özal'ın konuşurken
masaya vurma özelliği vardır. Bush'la ko
nuşurken masaya yumruğunu vurduğunu
gördüm. Özal nasıl Almanca haberler ve
riliyorsa Kürtçe haberler de verilsin, Kürt
müziği çalınsın isterdi. Ama bizim kontro
lümüzde olsun derdi.
-
Özal'ın düşündüğü din reformunun
özellikleri nelerdi?
YAZICIOĞLU. Ö zal'ın am ac ı d in i a n la ş ı lır h a le g e tirm e k , K u ra n -ı K erim 'i T ü r k ç e le ştirm e k , D iy a n e t İş le ri B a ş k a n lığ ın d a ü s t d ü z e y d e k u r u lta y şe k lin d e k o m ite le r k u r m a k ve d in le b u g ü n k ü y a ş a m ş a r t l a n TEMPO 40
arasında uyum sağlamaktı. Bu fikri kafa
sına yerleştirmişti. Bir gün bana, "Bu iş
nazik konu adamın kellesi gider. Her şey
de öncü olduk diyoruz madem kişi hakla-
nm kullanıyoruz, kul hakkını koruyoruz,
Allah'ın gerektiği şekilde topluma anlatıl
ması için öncü olalım. Kelleyi de ortaya
koyalım" dedi. Sanınm bu fikirlerini bazı
insanlara da söyledi. Eskiden Diyanet İş
leri Başkam sanğı kavuğu ile toplantılara
katılırdı. Sonra bir baktık ki, o da medeni
bir şekilde kravat taktı.
-
En çok hangi olay Özal’ı yıprattı?
YAZICIOĞLU.
Türki Cumhuriyetlere
yaptığı seyahat çok ağır bir programdı.
Yemekler çok ağırdı. Tüm müdahaleleri
mize rağmen çok yemesini engelleyeme-
dik. Eti kaynatmışlar yağını bardağa koy
muşlar, bardak bardak içti. Her gece üçte-
dörtte yattı, yedide kalktı. Uykusuz kaldı,
dinlenemedi. Azerbaycan sınırından Türk
sınırına uçakla girdiğimizde uçağa faksla
gazeteler geliyordu. Bir gazetenin başlı
ğında Efenin kayınpederiyle ilgili habere
çok üzüldü. Tabii Mesut Yılmaz da onu
biraz üzmüştü. Partiden ayrılması zaten
en büyük üzüntü kaynağıydı.
-
Özal boş zamanlarında ne yapardı?
YAZICIOĞLU.
Özal için hayat gece yan
sından sonra başlardı. Köşkte geceleri
toplanırdık. Çalışmalanyla ka-
nşık memleket meselelerini an
latır, halkın sorunlanm bu soh
betlerde dile getirirdi. Bir açı
lışta, bir toplantıda yapacağı
konuşmaları bizlere okurdu.
Bizim fikirlerimizi ahp etki ve
tepkiyi ölçerdi. Tepsi içinde ka
yısılar gelirdi. Kayısıyı çok se
verdi. Kayısının bir hikâyesi
vardı.
-
Neydi o hikâye?
YAZICIOĞLU.
GAP'tan Ma
latya'ya dönüyorduk. Şehir içi
ne girdiğimiz zaman pankart
lar gördük. Kayısı festivali var
mış. Pankartlarda "Kayısı cildi
güzelleştirir", "Kayısı karaciğer
için takviyedir", "Kayısı beyin
hücrelerini yeniler.” Bir pan
k artta da "Kayısı seksi güçlen
dirir" yazıyordu. Özal bu pan
kartı gördü. Bana "Ne yazıyor
du?" diye sordu. Bir şey görme
dim, dedim; o zaman Semra
Hanımla birlikte gülmeye baş
ladılar. Ben de "Valla her şey
tamam da seksi nasıl güçlendi-
riyormuş?" diye sordum. Çün
kü daha önce Turgut Beyle
Semra Hamm'ın birbirlerine
bağlı olduklarını birbirlerini
sevdiklerini çok iyi biliyor, hep
"Bu güç nereden kaynaklanıyor?” diye
kendi kendime soruyordum. Anladım ki
rahm etli Özal'ın seks gücü Malatya'dan
gelen kayısılardaymış...
-
Köşkteki toplantılara kimler gehrdi?
YAZICIOĞLU.
Yüksel Uzel, Osman
Yağmurdereli, Akrep Nalan, Adnan Şen-
ses, Bülent Ersoy, İbrahim Tatlıses köş
kün müdavimleriydi. Beraber sohbetler
edilir, fasıllar geçilirdi.
-
Özal maçlara giderdi. Fanatik miydi?
YAZICIOĞLU.
Semra Hanım kadar fa
natik olmasa bile, eh, fanatikti. Hakeme
kızmaz futbolculara kızardı. Maçlarda el
kol hareketleri yapar evde televizyon sey
rediyorsa o zaman da hafif yollu küfürler
ederdi. Bazen çok heyecanlanırdı. Koyu
Fenerbahçeliydi. Semra Hamm da Beşik
taşlıydı. ikisinin bir arada maç seyretme
mesi için özen gösterirdik, çünkü kavga
ederlerdi. Semra Hamm maç seyrederken
daha kırıcı olabiliyordu. Ben her ikisinin
de avukatı olduğum için taraf tutmazdım.
-Özali arıyor musunuz?
YAZICIOĞLU.
Çok, hem de çok. Sadece
ben değil herkes anyor. Ah keşke yaşa
saydı diyorlar. Bir anket yapın görürsü
nüz. Nur içinde yatsın. Onun gibisi bir da
ha zor gelir.
Recep Tanıtkan
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi