• Sonuç bulunamadı

Hatıralar:Ahmed İhsan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hatıralar:Ahmed İhsan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hâtıralar

A h m e d i h s a n

Ahmet İhsan’m kotra merakı — Bir gün yolcu pavurları seyyar ada­

lar halinde kullanılacak —» Fikret ve Cenah — Ahm ed Mithad’m Ahmed

ihsan Matbaası hakkmdaki sözleri — Ahm ed İhsan ve doktorluk.

Bir yaz sabahı Beykozdaki yalım ı­

zın önüne küçük bir kotra demirledi. Bu­ nu pencereden g ö ­ ren babam Ahmet

Mithat beni çağırdı ve şu emri verdi:

— Bizim Ahmet ihsan gelmiş. Şimdi çoba­ nın getirdiği süt güğümünü ona götür, selâmla­ rımı söyle afiyetle içsin.

Ben bu emri alınca hemen süt güğümünü yakaladım yalımn küçük sandalile kotraya ya - naştım. ihtiyar bir gemici:

— Sen kimsin?

Diye sordu. Kendimi tanıttım. Benim yük­ sek sesle konuştuğumu kamarasından işiten zat: — Çabuk o çocuğu buraya getiriniz. Em ri­ ni verdi.

Ahmet İhsanın kamarasında karşrhklı otu ­ ruyoruz. İngiliz tabiatli centilmen bir adam. Güler yüzlü, tatlı sözlü. Kamarasının genişliği dört metre uzunluğunda, ikibuçuk metre geniş­ liğinde.. İki taraftaki sedirler kapanınca oturu­ luyor. açınca içindeki portatif yataklar meyda­ na çıkıyor. Bu kamaradan küçük bir kapı ile başka bir bölmeye geçiliyor. Birada küçük bir hela, karşısında küçük bir mutbah. Kamaranm bölmesinde iki kü<:ük dolap. Birisinde kitaplar, diğerinde balıkçı âletleri görülüyor. Ortada uzunca bir masa. Kotranın güvertesinde de altı yedi kisüîk yazlık oturma yeri var. Her taraf mis gibi temiz, güverte tahtalarım bile insanın yalayacağı geliyor.

Ahmet İhsanın “ Efendi hazretleri nasıldır­ lar?., sualine karşı sıhhatte bulunduklarım ve kendilerine mahsus selâmlar gönderdiğini söy- 1''dim. Muhatabım:

— Sen onun oğlu musun? Dedi.

— Evet. Cevabım verdim. Tıbbiye mektebi­ ne devam ettiğimi, bir sene sonra doktor diplo­ mamı alacağımı ilâve ettim.

Doktorluktan başka serbest bir meslek in ­ tihap etmediğimin sebebini sordu:

— Cemiyeti beşeriyenîn dahilî ve haricî dertlerini dinlemekten hoşlandığım için bu mesleği intihap ettim. İleride memuriyet bula­ mazsam serbest çalışır vıne ekmek parasım ç ı ­ karırım dedim.

— Babanın mesleğini niçin intihap etme­ din? Yani matbaacılığı, muharrirliği !

- — Bu meslek tehlikeli imiş. Günün bîrinde insanm başım derde sokarmış. Matbaacılık iki kuvvete bağlı imiş. Bilgi ve para!, dedim.

Benim bu cevaplarıma karşı Ahmet İhsan derin derin düşündükten sonra:

— Hakkın var oğlum. Dedi. Kızım büyürse insaalîah bir doktora vereceğim.

Aradan uzun seneler geçti. Ahmet İhsanm bir doktor damat edindiğini duydum. Meslek namına sevindim. O sabah Ahmet İhsana veda ederken ve elini öperken bana dedi k i:

— Oğlum babana derin hürmetlerimi su - narsın ve sen de arasıra bizim matbaaya uğrar­ sın.

Yalıya avdette babama Ahmet İhsanın se­ lâmlarını söyledim. V e benî matbaasına davet etiğini bildirdim:

— Her zaman oraya git. Orası matbaacılı­ ğın bir teknik mektebidir. AlVrupanm bütün matbaacılrk keşfiyatını orada görürsün. Bahusus çinkograf sanatım orada ameli olarak öğrenir­ sin.

Ondan sonra Ah­ met İhsanm mat - baası benîm için her hafta türbe gi­ bi bîr ziyaret ma­ halli oldu.

O devirde edebiyatı cedide münakaşası yeni başlamıştı. Tevfik Fikreti, Cenap Sahabet­ tim o matbaada tanıdım. Tevfik Fikret babamı sevmediği için bana daima nazarı istihkar ile bakardı. Cenap Sahabettin ise bilâkis bana bir ağabey muamelesi yapardı. O zaman karaladı­ ğım küçük yazıları Cenap tashih ederdi. Ben de Tercümanda neşrederdim. Babam, Cenabı he­ nüz sahsan tanımıyordu. Görmek istedi. Birgün beraber karantina dairesine gittik. Babama Ce­ nabı takdim ettim. Yüzü g-'lbi kalemi dahi p a r­ lak olan Cenabr babam beğendi. Dairei umumu

sıhhiyeye aldı. Aradan uzun seneler geçtikten sonra kendisi daîreî sıhhıveden çekilirken riya­ set kürsüsüne Cenap Şahabettini oturtarak ka­ dirşinaslığım mebzulen yapmış oldu .

Bilâhare Cenapla Mekkenin iskelesi olan Ciddede tekrar buluştuk. Aylarca beraber otur­ duk, yedik içtik, çalıştık.

Ahmet İhsanla yaz günleri birlikte kotra seyahati yapardık. Bu heves bende dahi uyandı. Bir küçük kotra yaptırdım. Benim avcılık m e ­ rakına bir de denizcilik ilâve edildi.

Ahmet İhsanm ağzından daima şu sözleri işitirdim:

— İnsanlar yaşamak için güzel bir memle­ ket ararlar. Dünyanın en güzel yeri şüphesiz îstanfbuldur. Burasının her tarafında bir başka güzellik vardır. Onun için bu lâtif manzaraların hepsinden istifade maksadile kotra denilen bu seyyar haneyi yaptırdım. Her hafta İstanbulun bir başka semtine seyyar hanemi naklediyorum. Bunun içinde bulundukça ruhum ve kulaklarım istirahat ediyor. Âlemin dedikodusunu duymu­ yorum. Burada en sadrk arkadaşım kitaplarım- dır. Başlıca eğlencem de balık tutmaktır. Canlı canlı pişiririm. Afiyetle yerim. Bir zaman gele­ cek ki büyük şehirlerin toprakları nüfusunu istiap etmîyeceic. Seyrüsefere kabiliyetinden mahrum olan birçok yolcu vapurları birer seyyar hane şeklîne konacak ahalinin bir kısmr bura - landa oturacak.

Ahmet İhsanın kırk sene evvel bana söy­ lediği bu sözlerin ve fikirlerin zamanı şimdi geldi sanırım. İstanbuldaki mesken buhranı malûm. Geçen sene Gülcemal vapurunu söktük. Halbuki kamaraları gayet süslü ve güzel olan bu vapuru etraflı bir tadilât yapıp Salıpazarı önüne demirlemiş olsaydık şimdi yüz hanenin beş altı yüz efradı bunun içinde apartmandan daha rahat ve daha sıhhî şerait altında iskân ederlerdi.

Geçen sene Ahmet İhsanın vefatı haberi ba­ na baba acısı kadar tesir etmişti. Türk matbuat ailesinin en kıymetli bir uzvu olan merhum Aı> met ihsan vefatile gerçi aramızdan ayrılmış ise de namı uzun seneler vatandaşlarının kalbinde menkuş kalacaktır. Allah rahmet etsin.

Ahmet ihsanın bize bıraktığı en kıymetli he diye Jül Vernin tercümeleridir. Edebiyatı Cedide mektebinin banisi olan Ahmet İhsan bugünkü gençliğin de babasıdır. Ancak bunun sayesindedir ki Fikret gibi, Cenap gibi büyük istidat tohumlan neşvünema bulacak bir zemin ve parlayacak bîr vasıta ve eserlerini neşrede­ cek Serveti Fünun gibi müsait bir mecmua bu - labilmişlerdi.

--- Tazan ;

---I Dr. Kâmil Yazgıç

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

C, B’nin “biz bu say›lar› bulamayaca¤›z” cümlesinden sonra flu flekilde düflünür: “ B ikimizin de say›lar› bulamayaca¤›ndan emin oldu¤una göre say›lar›n ikisi de

Bu sergi Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.

Koçak (2013) tarafından 211 branş öğretmeni ile yapılan ortaokul yönetici- lerinin sosyal iletişim becerilerinin öğretmen motivasyonuna etkisinin araştırıldığı

Bu çalışmada da AR’ lerin vertebra seviyeleri, AA’ ten kök çıkış açıcı ve çapları ile ilgili herhangi bir ölçüm yapılmamıştır (Kornafel ve ark.. Munnusamy ve

Ertuğrul Muhsin’in henüz Muhsin Ertuğrul olmadığı 1925-26 se­ zonunda Şehzadebaşı Ferah Tiyatrosu'nda, Türk tiyatrosu için çok önemli birdönem yaşanmıştır..

Siparişler veren paşa rolünde Said gece gündüz frakla dolaşı­ yordu, ve ona cilveler eden ve 11e müdiresi ve nenin nesi olduğu anlaşılmayan kadın rolünde

Toplum böyle bir anlayış açısından ortaya konur, örneğin savaş yılla­ rının güç ekonomik koşulla­ rının yol açtığı ekmek kıtlı­ ğını konu edinen

Hor şeyi kolay kolay beğen- ıniyen, yahut evvelâ beğenir görünüp de hatır için &#34;fikir değiştiren Haindi Tanpmar, tabii güzel hanımların gru- punda;