S A Y F A 7 lide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaos- manoğlu, Ahmet Hamdi Tanpmar’ın yazdığı romanlardaki şahıslar, kendi toplumumuzun insanını bir roman kah ramanı haline getirmiştir. Sosyal hayat tan uzak olmaları biraz da devrin şartla rı gereği zorunluydu; bunu da görmek gerekir. Servet-i Fünûn edebiyatının zor anlaşılan kelimeleri, tamlamaları, imge leri bu romanda da etkisini hissettirir, fa kat değişen edebiyat ve dil anlayışını gö ren Halid Ziya, kendi eserlerinin dilini daha anlaşılır bir şekilde sadeleştirerek, Aşk-ı M emnu romanının uzun bir süre
daha okunmasını sağlamıştır. ■
(1) Mehmet Kaplan, “Halid Ziya Uşakhgil”, Türk Edebiyatı Üzerine Araş tırmalar 2, Dergâh Yay., İstanbul, 1987, s. 172.
(2) Olcay Önertoy, Halid Ziya Uşaklı- g il Romancılığı v e Romanımızdaki Yeri, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara, 1995, s. 194-195.
(3) Ahmet Hamdi Tanpmar, “Türk Edebiyatmda Cereyanlar”, Edebiyat üze rine Makaleler, haz. Zeynep Kerman, Dergâh Yay., 3. baskı, İstanbul, 1992, s. 119.
(4) Robert P. Finn, Türk Romanı (İlk D önem 1872-1900), çev. Tomris Uyar, Bilgi Yay., İstanbul 1984, s. 176.
(5) Selim İleri, Aşk-ı M emnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günlen, B/F/S Yay., İstanbul, 1985, s. 11.
(6) Fethi Naci, 60 Türk Romanı, Oğ lak Yay, İstanbul, 1998, s. 33.
(7) O. Faruk Huyugüzel, “Halid Ziya ve Roman Sanatı”, Türk Dili, sayı: 529, Ocak 1996, s. 162.
(8) Durak Yılmaz, “Aşk-ı Memnu Ro manımızın Abc’sidir”, Hürriyet Gösteri, sayı: 223, Kasım 2000, s. 24.
(9) “Aşk-ı Memnu Uyarlamaları”, H ürriyet Gösteri, sayı: 223, Kasım 2000, s. 25-26.
(10) Şerif Aktaş, “Halid Ziya Uşaklı- gil’in Romanlarında Tema”, Türk Dili, sayı: 529, Ocak 1996, s. 111.
(11) Tanpmar, “Türk Edebiyatmda Cereyanlar”, a.g.e., s. 119.
(12) Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1, İletişim Yay., 2. bas kı, İstanbul, 1987, s. 96.
(13) Rahim Tarım, “Servet-i Fünûn Romanı ve Bovarizm”,Est&Non, sayı: 7, Şubat-Nisan 2001, s. 84.
(14) Moran, a.g.e., s. 102. (15) Önertoy, a.g.e., s. 101.
(16) Tanpmar, “Halid Ziya Uşakhgil” a.g.e., s. 280.
(17) Moran, a.g.e., s. 103-105.
(18) Abdullah Uçman, “Aşk-ı Memnu Tahlil ve Tasvirleri Nedeniyle Önemli dir”, H ürriyet Gösteri, sayı: 223, Kasım 2000, s. 19.
' Realist zemindeki ilk Türk romanı
A şk-ı M em n u nu n yazarı olan Ha-L\ lid Ziya Uşakhgil, T ürk romanı- _Z JL mn batılılaşmasında çok önem li bir role sahiptir. “Kahramanlanmn ih tiras v e duygularını tahlil etm eyi, onları m uhitleri için d e gösterm eyi esas ga ye bi lerek, sanatkârâne bir üslup ile Türk di lin de hakiki batılı romanı o yarattı "(1) Halid Ziya, ilk romanlarında romantiz min etkisiyle kahramanlarının duygula rını, anlatıcının bakış açısıyla ve değer lendirmeleriyle okuyucuya yansıtmışür. Fakat Ferdi v e Şürekası adlı romanından başlayarak daha sonraki romanlarında realist ve naturalist akımların etkisiyle gerek olay örgüsünün oluşturulması ve şahısların canlandırılmasında gerçekçi bir tutum takınarak gerekse anlatıcının değerlendirmelerini sınırlayarak ger çekçi bir yol izlemiştir. (2) Böylelikle Türk romanının da realist bir zemine oturmasmı sağlamıştır.
Halid Ziya Uşaklıgil’in romanlarıyla ilgili makale, kitap yazan, araştırıcı, in celemeci ve eleştirmenler onun en iyi romanının Aşk-ı M emnu olduğunu be lirtmişlerdir. Ahmet Hamdi Tanpmar, bu romanın “sadece realist teknik v e psi koloji itibarıyla bakılırsa, h er zaman için m ükem m el sayılabilecek bir eser” oldu ğunu ileri sürer. (2) Türk romanı üzeri ne bir kitabı yayımlanmış olan Robert P. Finn “Türkçede yazılmış tek niği en kusursuz romandır belki de. ” diyerek bu romanın önemini vurgular. (4) Selim İle ri “Yapısal özellikleri bakımından Aşk-ı Memnu m odern romancılığımızın en bü yük klasiği sayılmalıdır" der.(5) Fethi Naci, Türk romanının gelişim zinciri dikkate alındığında bu rom anın krono loji olarak değil, edebi olarak ilk Türk
romanı olduğunu belirtir. (6) Ö. Faruk Huyugüzel, bu roman için “Birkaçfark lı bakış a ğsın ın bir kurgu dünyası için d e çok başarılı bir şek ilde birleştiği ölmez eserlerden birisi” der. (7) Durah Yılmaz ise romanımızın abesi olarak niteler. (8) Bu romanı sinemaya uyarlayan Halid Refiğ, Aşk-ı M em nu dan “Kadınların sağlam bir b içim de edebiyatımıza girdi ğ i ilk eser” diye bahseder.(9)
Roman şahıslarının çatışması
Türk romanında bu kadar önemli bir yere sahip olan Aşk-ı M em nu neyi an latmaktadır? Romana tematik açıdan bakılınca Bihter’in yasak aşkının, Ni- hal’in çocukluktan genç kızlığa geçişi nin, Adnan Bey’in temsil ettiği, on do kuzuncu yüzyılın sonundaki yüksek sosyetenin yaşayış tarzının, Behlül’ün aşk hayatının anlatıldığı ileri sürülebi lir. (10) Bunların hepsi de anlatılmakta dır. Fakat bütün bunları bir araya geti rip okutturan roman şahısları arasında ki çatışmalardır. Bu çatışmalar, hem şa-;ça hışlar arasmda hem de şahsın iç dünya sında gerçekleşmektedir. Bu açıdan ba kılınca şahısların, romanın olay örgü sündeki rolleri daha anlaşılır hale gelir. Ahmet Hamdi Tanpmar, bu romanın “bovarysm e v e esth étism e’d e mah p u s” (11) olduğunu belirtir. Berna Mo ran da Bihter’in, sebepleri değişik de olsa, sonunun benzerliği itibarıyla Ma dam Bovary ve Arma Karenina ile ben zeştiği üzerinde durur. (12) Bu roman daki Bovarizm etkisi, özellikle olay ör güsü ve şahıs özelliklerinde dikkati çe ker. “Bihter, büyük ölçü d e Madame Bo vary’dir.” (13) Bihter’i bu kötü sona, ha zırlayan, biraz da, örnek alman bu ro manlardır.
Aşk-ı M emnu için, “Bir tür yen id en doğuşla, cen n et bahçesine ya da altın ça ğa dön ü şle sonuçlanıyor” (14) diyen Ber na Moran, Nihal’in romanın başındaki
na yenilmiştir. Nihal de babasını önce kaybeder sonra kavuşur, fakat seve bileceği ve sevileceği bir erkeği, Behlül’ü kaybede rek. Aynı şekilde onu se ven Beşir de karşılık bek lemeden seven, koruyan bir âşıktır, fakat o da bu aşkının kurbanı olur, ve remden ölür.
Romandaki şahıslar arasındaki çatışmalar, olay örgüsü içinde özel likle üç noktada düğüm lenmektedir. Birincisini Bihter’in annesine benze meme mücadelesinde ba şarıya ulaşıp ulaşamaya cağı; İkincisini Bihter’le Behlül’ün ilişkilerinin na sıl sonuçlanacağı; üçün- cüsünü ise Nihaİ’le Beh lü l’ün evlenip evleneme- yecekleri oluşturur. Bu düğümler de Bihter’in an nesi gibi anılmaktansa öl meyi tercih etmesi, bu an lamda ona benzememesi, Nihaİ’le Behlül’ün evle- nememesi ve Behlül’ün kaçması ile çözülür. (15)
Dans figürleri Bihter’in ve Nihal’in başmdan geçenlerin, ro manda iki ayrı olay örgüsü oluşturur gi bi görünmesine rağmen bu iki şahsın or tak bir noktada çatışmaları bunları bir bütünlük hâlinde görmemizi sağlar. Olay örgüsünde işlevi olmayan şahısla rın yer almaması ve şahısların arasmda birbirine bağlı ilişkiler ağı yüzünden, ro man, Tanpmar’m deyişiyle bir satranç oyununa benzer.(16) Berna Moran, bu romanm yapısını dans figürlerine ben zetir. Nihal ve Adnan Bey’in yakınken, bir ara uzaklaşmaları sonra tekrar ya kınlaşmaları, Bihter ve Behlül ile Nihal ve Behlül’ün önce ayrıyken, bir ara bir leşmeleri sonra tamamen ayrılmaları dansı andıran biçimsel kalıpları oluştu rur. (17)
Aşk-ı M emnu romanı gerek olay örgü sünün kuruluşundaki ustalık, gerekse şahısları tahlil, eşyayı, tabiatı tasvir et mekteki başarısı) İ8) onu yüz yıl sonra bile okunabilen bir roman hâline getir miştir. Roman kahramanları her ne ka dar Türk toplumundan uzak, evrensel, genel bir insan özelliği gösterse de Meş
rutiyet ve Cumhuriyet döneminde Ha ve sonundaki durumuna dikkati çeke
rek onun pek çok şey yaşayarak olgun laştığın ve romanm bu yönüyle bir Bil- dungsroman olduğunu belirtir. Aşk-ı M em nu romanı, Nihal merkez alındı ğında bu mitolojik kalıba uyar ama bu roman sadece Nihal’in romanı değildir. Bu romanda en başat unsur, yine Berna Moran’m deyişiyle trajik bir kahraman olan Bihter’dır. Ayrıca Bildungsro- man’ın sonunda kahramanın ulaştığı bir üst seviye vardır, fakat bu romanm so nunda görürüz ki Nihal yine babasma bağındı bir genç kızdır, yani geriye dön müştür.
Sevgi tatminsizliği
Aşk-ı M em nu romanı, özellikle roma nı, özellikle kahramanlarının rus tahlil leriyle bir psikolojik roman özelliği gös termektedir. Romana bu gözle bakıldı ğında kahramanlar arası bağlantılar ve çatışma sebepleri de ortaya çıkmakta dır. Nihaİ’le Bihter’i karşı karşıya geti ren sebep ikisinde de çok yoğun olan sevgi tatminsizliğidir. İkisi de sahip ola rak tatmin olmayı denerler. Bihter, Ad nan Bey’in zen
ginliğine sahip olur ama duy gusal ve cinsel ta tm in s iz lik , evin tek hâkimi olmasını da an lamsız kılar. Bihter, Beh lü l’ü sevdiği için onu kendi sine bağlamak, hayatma hâkim olmak ister, fa kat uçan bir ki şiliği olan Beh lül ondan ka çar. Nihal’in sevdiği babası na ve evine hükmeden Bih ter, onunla olan çatışm asından galip çıkmıştır ama kendi tat min edileme yen duyguları
MUHARREM KAYA