• Sonuç bulunamadı

Ereğli Şeyh Şihabü'd-din Sühreverdi Külliyesi Kazısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ereğli Şeyh Şihabü'd-din Sühreverdi Külliyesi Kazısı"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EREĞLİ ŞEYH ŞİHÂBÜ'D-DİN

SÜHREVERDÎ KÜLLİYESİ KAZISI

Prof. D r . Beyhan K A R A M A Ğ A R A L I Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Ögreli*M Üyesi

- I 984 yılmda başlayan araşlımıa ve kazılar 1987 sonbahannda lamamlanmışlır. Bu çalışmalarla, bugün özelliklerini kaybcimcgc, hatla yok olmaya başlayan ickkc ve zaviyelerin aslî hallerini tcsbit etmeği ve çok az bilgi sahibi bulunduğumuz bu müesseselerin özelliklerini, fonksiyondan doğan mimarîlerini onaya çıkamiayı amaçlamıştık.

Mescid, dışlan 14.65 x 14.88 ölçüsünde, kareye yakın bir mekândır. Daha sonraki bir tarihle mescidin kuzey-doğu köşesinin içine 4.61 x 4.93 m. ölçüsünde bir türbe yerieşlirilmitir. Mescidin üzeri, türbeyi de içine almak üzere, kırma çatı ile örtülüdür (Şekil 1-7). Mescidin dışında, güney­ doğu köşesinde de, içinde üslü açık bir lürbc ile birkaç mezarın bulunduğu 6.90 x 9.62 m. ölçüsünde bir hazine mevcuttur.

Kazıya, mescidin kuzey ve güney doğu köşelerinde yapılan birer sondajla başlanmış; bulunan duvar kalmtılan takip edilmiştir. Bu kalıntılar bir temelle alâkalı değildir. Bu sondajlar sırasında, mes­ cidin duvar diplerinde bol miktarda, işlemeli stuko parçalar ve aynca mor renkli çini karolaria kaplı birlâhid kapağı parçası, ters dönmüş olarak, ele geçmiştir. Bu tesbillcrden sonra mescidin batı ta­ rafında sondajlara başlanmıştır. Mescidin kuzcy-batı köşesinde, minarenin hizasından mescidin batı duvanna paralel olarak kıbleye doğru uzanan bir duvar ve bu duvara batı tarafında bağlanan duvarlar onaya çıkanimıştır. Bauya doğru uzanan alanda, ncşriyatıakinin aksine (1), bir kubbenin variiğına delalet edecek hiçbir kalıntı ve buluntuya rastlanmamıştır. Duvariann durumu da bu kısmın kubbe ile önülü olduğunu düşünmeye imkân vermez. Burada, ancak, bir ahşap kirişleme veya bir kırma çau söz konusu olabilir.

Zaviyenin bulunduğu alan, bir akarsu kcnanndadır. Burada mcvcul üslü basamaklı, basık kemerli köprü, gerek şekli, gerekse malzemesi ile XIV. y.yıl özelliklerini taşımaktadır.

1954 yılında mescid tamir edilirken, zaviye yıkıntısı üzerine alılan toprak tesviye edilmiş ve sâhada çam yetiştirilmiştir (Resim 1). Bu kısımda toprak altında kalan, üzerine ağaç dikilen ve do-layısiyle sulanan duvarlar daha fazla harap olmuştur.

1985 yılında mescidin batısında, ağaçlandırılan kısmın da batısında, kazı çalışmalanna devam edilmiştir (Şekil 8). Kazı sırasında ana caddeye yakın tarafla \ anyana üç alandan ortadakinde bir kapı sövesinin bulunması ve bu yönün köprünün bulunduğu eski yola karşı olması, diğer yönlerin ise yapı ( 1 ) E . D i e z - O . A s l a n a p a - M . K o m a n , K a r a m a n D e v r i S a n a t ı , l.';uınbul 19.'^0, 112-116 s.

(2)

kalmtılan ile bağlanması bu kapı sövesinin ve bu mekânlann yapının girişine ait olduğunu düşün­ dürmekledir. Bu üç mekânın doğu, kuzey ve güney yönlerini duvar dibinde 0.25 m. derinlikte vc 0.20 m. eninde (bir künkün yericşiirilebilccegi genişlikte) üzeri taş döşeme ile kaplı bir su yolu

çevrelemektedir (Resim 2-3). Bu su yolunun da bu üç mekânm bulunduğu kısımda görülmesi, bu mahallin girişle alâkalı olduğunu vurgulamaktadır. Bütün bu saha taş döşelidir. Bu döşemeler arasın­ da bir dc şipolyen mermer parçası vardır. Bu üç mekânlı giriş ve portal kısmında, portal duvarına pa­ ralel alanda örgüleri farklı, dilatasyonla birbirine eklenen üç duvar kalıntısı kalın bir duvar meydana getirir (Resim 3). Bu sahanın güney-batı ucunda, bu kalın duvara dik olarak gelen, yine âdeta birbi­ rine yapışık üç duvar kalıntısı daha mevcuttur. Bunlar çatlayan ve yıkılma tehlikesi gösteren duvarları desteklemek için sonradan inşa edilmiş takviye duvarlannm parçalan olmalıdır (Resim 4). Zaviyenin kuzey-baü tarafında bir kuyu bulunmaktadır. Bu kuyu, burada bir avlunun var olduğuna delâlet et­ mektedir.

Bu açılan kısmın güneyinde. Cumhuriyet ilkokulu bahçesinde çalışmalara devam edilmiş ve burada 8.20 x 8.20 m. ölçüsünde karxi bir sâha onaya çıkanimıştır. Bu yapı kalıntısı 0.70 m. aralıkla sıralanan, bir kenan 0.80 m. olan kare kesitli, 0.50 m. yükseklikte ayaklaria çevrelenmiştir (Resim 5). Ayakların üst yüzlerinin harçla düzeltilmiş olması, yüksekliklerini belirlemektedir. Bu sahanın etrafı derinliği 1.40 m., eni 0.95 m. olan bölmelere aynimışiır (Şekil 11-12, Resim 6). Bu bölmelerin bir kaçında bunlan çeviren 0.20 m. kalınlığında perde duvarlara rastlanmıştır (Resim 6a). Bütün salo­ nun içi vc küçük bölmeler taş döşelidir. Bu büyük kare mekânın batı tarafında 1.60 x 1.95 m. vc 2.00 X 1.57 m. ölçüsündcki alanlar giriş ve müştemilat bölmeleri olmalıdır.

1986 yılı kazısında, mescidin batısında yer alan vc agaçlann kesimi için ara verdiğimiz kısımda çahşmalanmız devam etmiştir. Buradaki temel kalmtılan ortaya çıkanlmış ve temizlenmişür. Burada da geniş kare bir mekân bulunmuştur. Ancak, bu mekânın içinde bir hole açılan vc ardarda sıralanan küçük bölmeler bulunmuştur (Resim 7). Sıkışlınlmış topraktan yapılmış olan yaklaşık 0.20 - 0.33 m. kalınlığındaki duvarlaria oluşan bu bölmeler 0.70 - 0.80 m. yüksekliğinde ve 1.40 x 1.30 m. ölçü-sündcdir. Tabanlan 0.20 x 0.20 m. vc 0.20 x 0.30 m. lik tuğlalarla kaphdır (Resim 8). Duvarlar içten ve dıştan kircç harcı ile sıvanmışür. Bu ince, sıkıştınimış toprak duvariardan doğudakilerin iç kısmın­ da zeminden 0.30 m. yükseklikle birer niş bulunmakladır (Resim 9). Yanm daire kemer şeklinde dü­ zenlenmiş olan gözlerin derinlikleri 0.12 m. dir ve zeminleri tuğla döşelidir. Bulunan allı hücre o l ­ dukça iyi durumdadır. Ancak kazı ilerlediği zaman çok bozulmuş iki hücre daha tesbit edilmiştir. Bu kısma dikilmiş bulunan ağaçlann kökleri ve su, bu kalıntılara çok zarar venniş olduğu için hücrelerin hepsi tam olarak ortaya çıkanlamamıştır. Hücreler açılırken kandil, küp ve tesdiler toprağa gömülü olarak bulunmuştur (Şekil 8-10, Resim 10-11). Bu alan tamamen temizlendiği zaman, her hücrede 0.67 - 0.71 m. arasında değişen ölçülerde bir giriş ve yukanda bahsettiğimiz gibi kandil vs. koymak için bir niş ve su içmek için de bir kap bulunduğu meydana çıkanlmışlır.

1987 yılında Cumhuriyet İlkokulu bahçesinde doğudaki alanda çahşmalanmız sürdürülmüştür. Bu kısmın imârct olarak kullanıldığı ve mutfak olarak yapıldığı anlaşılmıştır. 4 x 5 m. ölçüsündcki bu alanda çaplan 0.20 m. 0.50 m. arasında değişen ikisi büyük, ikisi küçük dört tandır, alçıdan yapılmi!; bir delikli taş bulunmuştur. Aynca bir bakır sahan ele geçmiştir.

Zaviyenin doğu tarafında çeşitli motiflerle süslenmiş stüko kaplama parçalan bulunmuştur. Bunlar lozcl, yıldız ağlan ve yazı bordürlcri ile rumî süslemeler arasında yer alan kaplan, tavşan, kun figürleridir. Bu arada sır alu tekniğinde yapılmış pekçok seramik kap kaçak parçalan da orta-ya çıkmıştır. Bunlardan ağız çapı 0.18 m., yüksekliği 0.085 m. olan yeşil sırtı, rumîlcrle süslü tas ile (Resim 16) 0.22 m. çapında, 0.12 m. çapında, 0.12 m. yüksekliğinde, ağız tarafı dıştan işlemeli vc patlıcan moru üstüne san nesih bir yazı şeridi ile kuşatılmış, içine dc palmet motifleri yapılmış olan çukur tabak (Resim 17) bulunan çanak çömleğin en mühimleridir. Bunlardan başka figürlü birkaç

(3)

seramik kullanım parçası (Şekil 19-20) lımzc mavisi duvar kaplama çinisi parçalan ile çivi, halka vs. gibi demirden yapılmış malzeme bulunmuştur. Buluntular arasında cn ilgi çekeni, zaviyenin Okul bahçesinde bulunan çok bölmeli kare mekânlı kısmına geçiş olarak yapılmış bulunan kapı boşluğunun batı tarafında yerden Ü.55 m. yükseklikte 60 adet allın ile 2 gümüş sikkenin bulunuşudur (Resim 22). Bunlar buraya, herhalde, bir tamir sırasında, yapının ilerdeki tamirine yardımcı olmak amacı ile sak­ lanmış olmalıdır (2).

İmârci, bu gün müzeye nakledilmiş bulunan kitabesine göre, 793/1390 tarihinde Nasiha Hatun tarafından yaptınimışiı.

Mescidin kuzey-dogu köşesinin bozularak, içine lurbc ycdeştirilmesi, türbenin daha evvel planlanmadığını, buna ilâve olarak, çevrede türbe için uygun bir alanın da kalmadığını göstennek-tedir. Kilâbedc banisinin adının "Nasiha binli Süleyman" olarak anılması, bu hatunun Karamanoglu Süleyman Bcy'in kızı olduğunu hatıra getirmekledir (3). Ancak Karamanoglu kitabelerinin çoğunda ismin sonunda "Bey" ünvanı bulunmakladır (4). Bu durum, bu hatunun Süleyman Bcy'in kızı olduğu düşüncesini dcsieklcmemektedir. Bu hatunun Bâciyan-ı Rûm'dan olduğunu düşünmek bize uygun gelmektedir. Tarikat tarihinde kadın şeyhlere rastlanılmakladır. Ahi Evrcn'in hanımı Falıma Bacı erkekleri de irşad eden, Anadolu'yu Moğollara karşı savunan bir âlime kadındı (5).

Şeyh Şihâbü'd-Din Ebû H^ıfs Sührevcrdî, Şiîlikle Sünniliği biricştiren bir tarikat kurmuştu. Eserlerinden Avârifü'l-Maarifte fülüvvei teşkilâtının incelikleri anlatılmakta vc fülüvvelin tasavvufun bir parçası olduğu söylenmektedir (6). Kurduğu tarikatın Anadolu'da bulunan bazı zaviye ve tekkele­ ri, isimlerini kaybetmiş olsalar da, hâlâ a\ akta durmaktadır. Bunlardan Tokat'taki Şeyh Mcknuk tek­ kesi ile Nasreddin Hoca Kö> ündeki Doğan Arslan mescidi bu larikal mcnsuplanna ail olmalıdır (7). Zira her ikisinin duvariannda da Sührevcrdiî'nin Bagdad'daki türbesinin (8) sgrafıto olarak yapılmış resmi bulunmaktadır.

Şeyh Sühreverdî larikatini, onun halifelerinden Evhadü'd'-Din Kimıânî devam ctlınııişlir. XIII. asnn son çcyıcğindc kaleme alınmış olan Şeyh Evhadü'd-Din Kirmânî mcnâkibnamesindc (9), Evhadü'd-Din Kirmânî'nin önde gelen halifelerinden Şeyh Şihâbü'd-Din adında bir zattan bahsedil­ mektedir. Bu şeyh Kayseri'de Ahî Evrcn'in Kansı, yukanda bahsettiğimiz. Falıma Bacıyı karşılamış (2) Hı/.ır A l c y h i s s c l a m ile M u s a A l c y h i s s c l a m arasında g e ç e n bir olayda duvar allında para saklandığı anlaşıl­

m a k l a d ı r . B u d a b i z i m zaviyemize s a k l a n m ı ş olan paraya açıklık kazandırmakladır. K c n l Suresi 77. Ayet. (3) 1. H . K o n y a l ı , K o n y a - E r e ğ l i s i T a r i h i , İ s t a n b u l 1970, 4 9 6 - 5 0 5 s.

(4) K . T ü r k m e n , K a r a m a n o g l u D e v r i K i l a b e l e r i , ( B a s ı l m a m ı ş doktora tezi. K o n y a 1989)

(5) N . Ç a ğ a t a y , . M a k a l e l e r : Anadolu'da A h i l i k vc B u n u n kurucusu A h i Evren, K o n y a 1989, 269, 275-276, 2 7 8 2 7 9 ; T e r c ü m e i M e n a k ı b ı K v h a d ü ' d D i n , İ z z e d K o y u n o ğ l u M ü z e s i , Ç c v . Zafer Şener, M e n a -k i b - i Ş e y h E v h a d ü ' d - D i n K i r m a n ( b a s ı l m a m ı ş lisans tezi) K o n y a 1989. B u eser ha-k-kında gcrc-kl. bil­ gileri veren S a y m Dr. M . B a y r a m a teşekkür ederim.

(6) N . Ç a ğ a t a y , M a k a l e l e r : F ü l ü v v c t n a m e l e r Nedir? N i ç i n D ü z e n l e n m i ş l e r d i r . K o n y a 1987 207-220 sayfa; N. Ç a ğ a t a y M a k a l e l e r i F ü t ü v v e t ç i l i k l c A h i l i ğ i n A y n n l ı t ı K o n y a 1987 253-280. sayfa.

(7) N . Ç a ğ a t a y T h e M a s j i d O f D o ğ a n . \ r s l a n , (Fifth International Congress of T u r k i s h Art. B u d a p e ş t e 1978 pp. 2 1 5 - 2 1 9 ; B . K a r a m a ğ a r a l ı , T e k k e ve Tarikat Sanatı Hakkmda ( A . Ü . l l â h i y a l Fak. Der.) Ankara 1 9 7 6 .

(8) A n o n i m . A n a d o l u S e l ç u k l u l a r ı D e v l e t i T a r i h i A n k a r a 1952. ( S ü h r e v c r d i n i n B a ğ d a t t a k i T ü r b c s ı n m C c I â l e t l i n K a r a l a y tarafından yaptırıldığı kayıtlıdır.) Ç e v . Feridun Nafiz Uzluk 34. Say.

(9) M e n a k ı b - ı Ş e y h E v h a d ü ' d - D i n , .Neşr. B . Furuzan Tahran 1969, 72. s; T e r c u m e - i M e n a k ı b - ı E v ­ h a d ü ' d - D i n İ z z e t l i n K o y u n o ğ l u M ü / c s i 3()a.

(4)

olan Ercğlili Şihâbü'd-Din'dir. Mcnâkıbnamcdc Falıma Bacının Ereğli'ye gitmek istemesi de bu şeyh ile yakınlığının bulunduğuna delil sayılabilir (10).

Elimize geçen bir hüccetten öğrenildiğine göre Şeyh Şihâbü'd-Din Ereğli'de bir vakıf kurmuş, tevliyetini de oğuUanna bırakmıştır. Bu şeyhin Evhadü'd-Din Kinnânrnin halifelerinden olması sebe­ biyle fülüvvct teşkilâtı mensubu olduğunu düşünmek yerinde olur. Hüccette oğul ve torunlan ara­ sında ahîlcrin bulunması da bu zâtın fülüvvct crbâbından olduğunu kuvvcüendirmcktedir (11). Bu şahsın da fütüvvetle alâkasının bulunması ve adının Şihâbü'd-Din olması, onun, Bagdad'ta türbesi bulunan, ahîligi ve fülüvvct teşkilâtını kuran Şeyh Şihabü'd-Din Süreverdî ile kanştınimasma sebep olmuş olmalıdır.

Elimizdeki hüccetten başka Fatih ve II. Bayczid devri evkaf kayıtlan ve şer'îye defterlerinden Şeyh Şihabü'd-Din'in Ereğli'de büyük vakıflannın olduğu anlaşılmaktadır. II. Bayezid evkaf ka-yıüanna göre bu mülk 84 tarla ve arazî 10 bağ, iki dcğimıcn, 1 bczirhâne vs. dir (12). Şu halde bu za­ viyeyi yaptıran, vakıf sahibi olan. Şeyh Şihâbdü'd-Din'dir. Büyük ihtimalle Nasiha Hatun da za­ viyeyi yenilemiştir.

Kaynaklar, fütüvvcüe tasavvufu birieşliren bu iarikatte merasimin yapıldığı dört tarafı açık, ge­ ncide içinde havuzu bulunan bir avludan ve çırak, usta ve kalfanın bir hiycraı^i içinde yer aldıkla­ rından bahsederler (13). Zaviyenin İlkokul bahçesinde bulunan kısmı kaynaklann bahsettiği avlu şekline uymaktadır.

Bu yapı, çok sayıdaki küçük çile odasının bulunuşu ile Anadolu'daki zaviye mimarisinde dik­ katleri üzerinc'çekmiştir (Resim 19-20) Zira bu kadar küçük çile odalan tanınmıyordu. Daha doğrusu bir iki ömck mevcut ise de, üzerinde dunilmuyordu. Alâkanın derecesi tam olarak kurulamamakla be­ raber, ahîlikle ilgili hemen hemen her tarikat yapısında bu tip çile odalanna rastlanmaktadır. Meselâ 1426 tarihli Hacı Bayram Veli Camii'nin bodrum kalında yine bir koridor üzerinde dört çile oda.sı mevcuttur (Şekil 13) Tahminimize göre bu da bir koridora bağlı sekiz oda idi. Fakat daha sonra diğer odalan bilemediğimiz bir sebeple kaldırıldı. Yükseklikleri 1.50 m. civannda olan odalarda rahatça ayakla dunnak mümkün değildir. Bu yapıya benzer diğer bir ömck ise Amasya'daki vakfiyesi 1413 yılında düzenlenmiş bulunan Yakup Paşa ickkcsidir (Şekil 14). Bu yapıda da mescidin iki tarafında birer koridor üzerinde altışar çile odası mevcuttur. Bu üp yapılardan daha bulunacağı muhakkaktır. Ancak, Kırgızistandaki Taş Ribat denilen hancgâh (Şekil 15) bu tip hücreli yapılann bildiğimiz en eski örneğidir.

T A R T I Ş M A

B A Ş K A N — Profesör Doktor Sayın Beyhan KARAMAĞARALI'ya bu şayanı dikkat

araştırmalanndan ve neticelerinden dolayı teşekkür ediyoruz.

Şimdi, bu dar zamanda, şayci monk cJilcn taraflar varsa, onlan tartışmaya açıyorum. Buyumn Sayın DÜRRÜOĞLU.

Ayhan D Ü R R Ü O Ğ L U — Efendim, birincisi, acaba bu gördüğümüz zaviye, tamamen

yıkıl-(10) Zafer Şener, M e n â k ı b - ı Ş«'*h E v h a d ü d - D i n K i r m a n ı ( B a s ı l m a m i | Lisans T e z i 1987. 11. s a y f a . (11) Mustafa Toker, H . 1145 l.ıniıli Karaman Ercğlisi Ş e y h ŞehabeUin Vakfına ait bir H ü c c e t , ( B a s ı l m a m ı ş L i ­

sans T e z i ) K o n y a 1987.

(12) H . K o n y a l ı , A b i d e l e r i ve K i t a b e l e r i ile K o n y a E r e ğ l i s i T a r i h i istanbul 1970, 5 0 4 - 5 0 5 s. (13) N . Ç a ğ a t a y Malcaleler. F ü l ü v v c t n a m c l e r Nedir? N i ç i n Düzenlenmişlerdir, K o n y a 1983 220. s. ve a y n ı

makalede 198. dipnot.

(5)

dıklan sonra mı sizin tarafınızdan ele alınmıştır'.'

İki; zannediyorum Profesör Doktor Rüçhan ARIK tarafından Kubadabad'da son olarak yapılan bir şey vardı, fakat daha önce Profesör Oıto Dom zamanında Kubadabad'da ilk yapılan kazılar vardı. Sayın Profesör Olto Dom zamanında ilk kazılardan sonra Kubadabad Sarayı'nın bir yağmaya uğra­ dığını biliyoruz, ondan sonra Rüçhan Hanım ele almıştır. Anladığım kadanyla, birinci buluş kazılar­ dan sonra, belki de, yerinde bulunan hadiseler yerine raptedilmedigi, müzelere götürülmek istendiği sırada kargaşalıklar oluyor.

Acaba, cserierimizin, tam yıkılmamış haldeyken bulunduğu sıralarda yerinde onanmı ve mü­ zelere sökülüp götürülmemesi daha iyi bir netice vcnnez mi?

Teşekkür ederim.

Prof. D r . Beyhan K A R A M A Ğ A R A L I — Efendim, tabiî verebilir. Bu yapı, zaten, gör­

düğünüz gibi bir onnan hıdine gelmişti, bizim gittiğimizde, işe el allığımız zaman imam her gün sula­ maktaydı. Yalnız, tabiî dediğiniz çok doğru; eğer başlangıçla bu yakalanabilse, tespit cdilebilse bir şeyler elde edilebilir. Zaviye hakkında yapılan neşriyatta da, Okta>- ASLANAPA tarafından, üzerinin kubbe ile örtülü olduğu ileri sürülmüştür. Halbuki, kubbeyle hiç alâkası yoktur. Burada kubbe ile i l ­ gili bir eleman yoktur.

Teşekkür ederim. B A Ş K A N — Teşekkür ederim. R e s i m : 19

mmmm

i

5*

7

5^ 259

(6)

o Şekil: 1 KONYA ı:iıii:<';ıjsi .VMMİ şıııiM]vı:iinî r.AMİi Mi:iiMin A i j ı:sMi:r. MİKiAiıir riıiiKÖNii; NAKIŞ K A I I A > I A < ; A I I A L I nü AHUM 4-^ — 1 •fr— 4 " 4 •t ; PLÂN ı / ; J o

(7)

Ş e k i l : 2

im- ^ '

m/

^1/ ,-1 r -A Ş e k i l : 3 P L A . N I / Ü O 261

(8)

UT,/l. IJ,IS5IM H-îl OOD 0»t O î î / 1 I.IJS5IM V"V 000 uz

(9)

Î.OCC 0.50 lilîsri'i ı / î i o Şekil: 6 TAS OUVAA î : : r : î C : : : : : : : limı 0 0 0 -,015 - , Q 3 0

i)-n K i : s n ı 1/120

Şekil:? 263

(10)

•T

Şek//: 8

m.

• s

(11)

aOLOVE v« a z i M

rrumir Mehmet Alı Esmer

I

Çh

171:3

i

(12)

[ R S P E K T I F

ROLOVE;MİMAR M ALİ ESMEB GRAFİK i NURETTİN VAY

, . 1 4 »

(13)

o I 1

V

l>rr.s|H!İvlıl Ş«kll:11 R o l o v e M Alı Esmer -Mımar-1987 l i Ş«kll: 10 Rolove M A l i E s m e r M ı m a f -1987

(14)

Şekil: 12

T

® C

®

mi

ni

KIRGIZİSTAN. TAS RİBAT

S'

o

s

-Şekil: I5(M.Cezzar*dan)

(D

72 i'

i

HÜCRE KESİTLERİ Ölçek: 1/50

R Ö L Ö V E : MİMAR M.ALI E S M E R G R A F İ K : N U R E T T İ N YAY

Şekil: 13

HACI BAYRAM CAMİİ ÇILEMANESI

O 05 10 20 m l Ö l 1 r r

rai

m ı

D 1 3 J <. 5 Şekil: 14 (m. Sözen'den) 268 3 2 7 . Y a k u p Paşa M e s c i t v e T e k k e s i . A m a s y a ! V a k f i y e s i 1 4 1 3 y ı l ı n d a d ü z e n l e n m i ş t i r .

(15)

RGSim: 1 -.V 1 ^ ; A- -t-r4: 4 ^ R e s i m : 2

(16)

R e s i m : 4 R e s i m : 3

R e s i m : 5 R e s i m : 6

(17)

n e s i m : 8

R e s i m ; 9

(18)

R e s i m : 10

4

(19)
(20)

İT"

R e s i m : 15

(21)
(22)

Şekil: 16 î o 1 2 3 A Şekil 17 1 0 1 2 3 O c m Şekil: 18 277

(23)

I S O . . . 1 V Şekli: 19 1-1 C r 278

!5

Şekil: 20 •vu; C r v i

(24)

\

4 91 R e s i m : 2C

r

R e s i m : 2 1

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunlar içerisinde önemli zararlı türlerin; Hemiptera takımından Macrosiphum rosae Linnaeus, Macrosiphum mordvilkoi Myazaki, Metopolophium dirhodum Walker

2015 yılında Cobb-Douglas üretim fonksiyonundan elde edilen sonuçlara göre, ticari uçak sayısı 0.01, personel sayısı 0.05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı

Araştırmanın birinci alt problemi olan “Onuncu sınıf fizik dersi elektrik konusunda STEM uygulamaları öncesinde ve sonrasında öğrencilerin akademik başarıları

Ortadoğu, coğrafyası renkli bir etnik ve dinsel yapıya sahip olması beraberinde birçok çatışma sürecini de getirmiştir. Suriye’de bugün yaşanan iç savaş, küresel bir

Araştırmada, Türkiye’nin ve Doğu Akdeniz Bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olan Adana ilinin, günümüzdeki siyasi yapısı ve siyasi elit profili ele

Öğretmen adaylarının eğitsel internet kullanım düzeyleri cinsiyete göre, erkekler lehinde anlamlı düzeyde farklılık gösterirken; bilgi edinme beceri düzeyleri ise,

Malzeme : Seccadede zemin işleme gereci olarak kadife kumaş, işlemede sim ve atlas kumaş, süslemede tırtıl, pul ve hazır saçak, astarda ise keten kumaş

Jet grout kolonların geçirimsizlik özelliğini artırmak için bu çalışma kapsamında Normal Portland çimentosu yerine DMFC-800 ince taneli çimento ve NPC+%10 silis