• Sonuç bulunamadı

TRANSPARAN VE OPAK SIRLARIN MATLAŞTIRILMASI (1000 °C-1100 °C)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TRANSPARAN VE OPAK SIRLARIN MATLAŞTIRILMASI (1000 °C-1100 °C)"

Copied!
131
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI

TRANSPARAN VE OPAK SIRLARIN

MATLAŞTIRILMASI (1000 °C-1100 °C)

(YÜKSEK LİSANS TEZİ)

TUĞÇE İŞLER

DANIŞMAN

DR. ÖĞR. ÜYESİ FİRDEVS MÜJDE GÖKBEL

(2)

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TRANSPARAN VE OPAK SIRLARIN MATLAŞTIRILMASI

(1000 °C-1100 °C)

Tuğçe İŞLER

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Firdevs Müjde GÖKBEL Jüri Üyesi: Doç. Seyhan YILMAZ Jüri Üyesi: Dr. Öğr. Üyesi Şerife YALÇIN YASTI

(3)

TEZ ONAYI

Tuğçe İŞLER tarafından sunulan "Transparan ve Opak Sırların Matlaştırılması (1000 °C-1100 °C)" adlı tez çalışması, aşağıdaki jüri üyeleri önünde savunulmuş ve oy birliği / oy çokluğu ile Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat ve Tasarım Anasanat Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Jüri Başkanı Doç. Seyhan YILMAZ ... Kastamonu Üniversitesi

Danışman Dr. Öğr. Üyesi F. Müjde GÖKBEL ... Kastamonu Üniversitesi

Jüri Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Şerife YALÇIN YASTI ... Selçuk Üniversitesi .../.../2019 Enstitü Müdürü ...

(4)

TAAHHÜTNAME

Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildirir ve taahhüt ederim.

(5)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

TRANSPARAN VE OPAK SIRLARIN MATLAŞTIRILMASI (1000 °C-1100 °C) Tuğçe İŞLER

Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat ve Tasarım Ana Sanat Dalı

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi. F. Müjde GÖKBEL

Mat sır, formül içeriğinde matlık sağlayan hammaddeler bulunduran, fırınlanma derecesi, soğutma ve içerisinde bulunan mikro-kristal yapıların bozulması gibi unsurlardan etkilenerek yüzeyde donuk bir görünümün oluşması ile elde edilen sırlara verilen addır. Bu gibi etkenlerin yanı sıra mat sırların oluşumunda iki unsurdan daha bahsetmek gerekir. Bunlar; Işığın kırılması ve ışığın yansımasıdır. Işığın yansımasıyla cisimler görünür hale gelirken, ışığın kırılmasında bir cisme ışık geldiği zamanda ve hızda bir ters orantı var ise kırılma olayı gerçekleşmektedir. Gerçekleşen bu olayda geldiği cismin üzerinde ışığın başka yerlere dağılmasına sebep olmaktadır. Işığın cisim üzerinde farklı yerlere dağılması ile birlikte düşen cismin üzeri parlak değil mat bir görünümdedir. Bu olaylar sırın mat ya da parlak olmasında ki etkenlerin bence en başında gelmektedir.

Mat sırlar, parlak sırlardan farklılık göstermektedir. Bu sırlar camsı yapıda bulunan gömülü küçük kristaller içermektedir. Sır yüzeyinin pürüzsüz bir yüzey olabilmesi için bu kristallerin küçük ve iyi dağılmış olması gerekmektedir. İyi bir mat sır elde edilebilmesi için pişirim işleminden sonra uygulanan soğutma işleminin hızı da büyük önem taşımaktadır. Bu mat sırlar parlak sırlara oranla daha dayanıklıdır ve yüzeye olumlu mekanik özellikler kazandırabilmektedir.

Mat sırlar genellikle hazır haldeki renksiz, transparan ve opak baz sırlara matlaştırıcı hammaddeler ilave edilmesiyle yapılmaktadır. Bu uygulama tezin amacını da ortaya koymaktadır. Özellikle hazır haldeki sırların bazı hammaddeler aracılığıyla matlaştırılabilmesi, seramik sektöründeki kişilerin ihtiyaçlarına cevap verecektir. Bunun yanı sıra literatür araştırmaları sonucunda mat sırlar ile ilgili yeterli derecede kaynağa ulaşılamamaktadır. Bu nedenle söz konusu çalışma, literatüre bu konuda kaynaklık etmesi bakımından önem taşımaktadır.

Çalışmanın uygulama aşamasında hazırlanan farklı sır reçeteleri arasından ön çalışma yapılarak 3 adet transparan ve 3 adet opak sır baz sır olarak seçilmiştir. Hazırlanan sırların her biri daha önce 1000 C’de bisküvi pişirimleri döküm çamuru, vakumlu beyaz çamur, şamotlu çamur ve kırmızı kil bünyeler üzerine gerçekleştirilmiş ve daldırma yöntemiyle uygulanmıştır. Seçilen bu baz sırlara kalsit, titanyum dioksit, çinko oksit, kuvars ve kaolen matlaştırıcı olarak %5 ve %10 oranlarında ilave edilmiştir. Sır pişirimleri 1000 C, 1050 C ve 1100 C’lerde gerçekleştirilmiştir. Bütün sırlar döküm çamuru, vakumlu beyaz çamur, şamotlu çamur ve kırmızı kil bünyelerine uygulanmıştır.

(6)

Araştırmanın ilk kısmında sırın tanımı yapılarak kısa tarihçesine yer verilmiştir. Daha sonra mat sırlar ele alınarak kapsamlı şekilde incelenmiştir. Ulaşılan tüm sonuçlar tartışılarak sonuç bölümünde sunulmuştur.

Anahtar kelimeler: Sır, mat sır, transparan sır, opak sır.

(7)

ABSTRACT

MSc. Thesis

MATTING OF TRANSPARENT AND OPAQUE GLAZES (1000 °C-1100 °C) Tuğçe İŞLER

Kastamonu University Institute for Social Science

Art And Design

Supervisor: Assist. Prof. Dr. Firdevs Müjde GOKBEL

Matte glaze is the name given to the glazes, containing raw materials in its formula content and obtained as a result of the formation of a flat appearance on the surface as it is affected by factors such as the temperature of kiln-drying, cooling and the degradation of the micro-crystal structures contained therein. In addition to such factors, two other elements should be mentioned in the formation of matte glazes. These are refraction and reflection of light. The objects become visible with the reflection of light but the refraction of light occurs when there is an inverse proportion between the time that the light reaches an object and its speed. In this event, it causes the diffusion of light on the object to other places. With the diffusion of light to different places on the object, the object to which light is diffused has a matte appearance but not bright. These events are one of the leading factors that make the glaze matte or bright.

Matte glazes differ from gloss glazes. These glazes contain small crystals embedded in a glassy structure. These crystals must be small and well dispersed for the glaze to have a smooth surface. In order to obtain a good matte glaze, the speed of the cooling process after kilning has a great importance as well. These matte glazes are more durable than gloss glazes and can give the surface positive mechanical properties. Matte glazes are usually made by adding dulling raw materials to the existing colourless, transparent base glazes. This method demonstrates the purpose of our thesis. In addition, as a result of literature review, the thesis is aimed to be a good source about matte glazes due to the lack of sufficient sources of matte glazes.

Three transparent and three opaque glazes were selected as base glazes from different glaze recipes prepared during the implementation phase of the study. On each of the glazes prepared with the biscuit firing casting sludge, vacuum white sludge, chamotte mud and red clay bodies were performed at 1000 C once and

dipping method was applied. Calcite, titanium dioxide, zinc oxide, quartz and kaolin were added to these base glazes in 5% and 10% for matting. Glaze firings were performed at 1000 C, 1050 C and 1100 C. All glazes were applied to casting clay, vacuum white sludge, chamotte sludge and red clay.

(8)

In the first part of the research, a brief history of the glaze is given. Afterwards, matte glazes were examined and examined extensively. All results are discussed and presented in the conclusion section.

Key Words: Glaze, matte glaze, transparent glaze, opaque glaze.

(9)

ÖNSÖZ

Tez çalışmasında yapılan literatür taraması ve incelenen örnekler doğrultusunda parlak yüzeye sahip 1000 C-1100 C aralığındaki transparan (şeffaf) ve opak (örtücü) sırların matlaştırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada endüstriyel ya da sanatsal transparan ve opak sır kullanan kişilerin ihtiyaç duyduklarında ellerindeki mevcut sırı mat hale getirebilmeleri yönünde bilgi verilmesi amaçlanmıştır.

Öncelikle tez konusunu seçerken isteklerimi göz önünde bulundurup bana yardımcı olan, araştırma ve çalışmalarım sırasında yönlendirme ve eleştirileriyle destek veren Değerli Tez Danışmanım Sayın Dr. Öğr. Üyesi F. Müjde Gökbel’e, ilgi ve desteklerini esirgemeyen Bölüm Başkanımız Doç. Seyhan Yılmaz’a, teşekkürlerimi sunarım. Tezimin laboratuvar çalışmalarını gerçekleştirebilmem için atölyesini kullanmama izin veren maddi, manevi hiçbir desteğini esirgemeyen Konya Selçuklu Belediyesi Seramik Atölyesine ve atölye çalışanı Seramik Sanatçısı Muammer Işık’a teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca tüm eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen, her zaman yanımda olan sevgili aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Tuğçe İŞLER

(10)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ... iv ABSTRACT ... vi ÖNSÖZ ... viii İÇİNDEKİLER ... ix TABLOLAR DİZİNİ ... xi RESİMLER DİZİNİ ... xiv SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ... xv 1. GİRİŞ ... 1 2. KURAMSAL TEMELLER ... 3 2.1. Seramik Sırları ... 3 2.1.1. Sır Nedir? ... 3 2.1.2. Seramik Sırının Tarihçesi ... 4 2.1.3. Seger Formülü ... 7

2.2. Sır Yapımında Kullanılan Hammaddeler ve Özellikleri ... 9

2.3. Renk Veren Oksitler ... 12

2.4. Seramik Sır Çeşitleri ... 14 2.5. Sır Hazırlama ... 19 2.6. Sırlama Yöntemleri ... 20 2.7. Mat Sırlar ... 21 2.7.1. Mat Sır Nedir? ... 21 2.7.2. Mat Sırın Tarihçesi ... 23

2.7.3. Mat Sırların Oluşumu ve Nedenleri ... 31

(11)

3. YÖNTEM VE BULGULAR... 35

3.1. Mat Sır Denemeleri ... 36

3.1.1. 1000 °C-1050 °C-1100 °C Aralığındaki Baz Transparan ve Baz Opak Sırlar ve Matlaştırılmaları ... 36

4. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 106

KAYNAKLAR ... 109

(12)

TABLOLAR DİZİNİ

Sayfa

Tablo 1. Tipik bir sır reçete örneği ... 6

Tablo 2. Oksitler grubu ... 8

Tablo 3. Baz Transparan ve Opak Sırlar ... 37

Tablo 4. + %5 Kalsit katkılı T-1 Mat Sırı ... 38

Tablo 5. + %10 Kalsit katkılı T-1 Mat Sırı ... 38

Tablo 6. + %5 Titanyum Dioksit katkılı T-1 Mat Sırı ... 40

Tablo 7. + %10 Titanyum Dioksit katkılı T-1 Mat Sırı ... 40

Tablo 8. + %5 Çinko oksit katkılı T-1 Mat Sırı ... 42

Tablo 9. + %10 Çinko oksit katkılı T-1 Mat Sırı ... 42

Tablo 10. + %5 Kuvars katkılı T-1 Mat Sırı ... 44

Tablo 11. + %10 Kuvars katkılı T-1 Mat Sırı ... 44

Tablo 12. + %5 Kaolen katkılı T-1 Mat Sırı ... 46

Tablo 13. + %10 Kaolen katkılı T-1 Mat Sırı ... 46

Tablo 14. + %5 Kalsit katkılı T-2 Mat Sırı ... 48

Tablo 15. + %10 Kalsit katkılı T-2 Mat Sırı ... 49

Tablo 16. + %5 Titanyum Dioksit katkılı T-2 Mat Sırı ... 51

Tablo 17. + %10 Titanyum Dioksit katkılı T-2 Mat Sırı ... 51

Tablo 18. + %5 Çinko Oksit katkılı T-2 Mat Sırı ... 53

Tablo 19. + %10 Çinko Oksit katkılı T-2 Mat Sırı ... 54

Tablo 20. + %5 Kuvars katkılı T-2 Mat Sırı ... 56

Tablo 21. + %10 Kuvars katkılı T-2 Mat Sırı ... 56

Tablo 22. + %5 Kaolen katkılı T-2 Mat Sırı ... 58

Tablo 23. + %10 Kaolen katkılı T-2 Mat Sırı ... 59

Tablo 24. + %5 Kalsit katkılı T-3 Mat Sırı ... 61

Tablo 25. + %10 Kalsit katkılı T-3 Mat Sırı ... 61

Tablo 26. + %5 Titanyum Dioksit katkılı T-3 Mat Sırı ... 63

Tablo 27. + %10 Titanyum Dioksit katkılı T-3 Mat Sırı ... 64

Tablo 28. + %5 Çinko Oksit katkılı T-3 Mat Sırı ... 66

(13)

Tablo 30. + %5 Kuvars katkılı T-3 Mat Sırı ... 68

Tablo 31. + %10 Kuvars katkılı T-3 Mat Sırı ... 69

Tablo 32. + %5 Kaolen katkılı T-3 Mat Sırı ... 71

Tablo 33. + %10 Kaolen katkılı T-3 Mat Sırı ... 71

Tablo 34. + %5 Kalsit katkılı O-1 Mat Sırı ... 73

Tablo 35. + %10 Kalsit katkılı O-1 Mat Sırı ... 74

Tablo 36. + %5 Titanyum Dioksit katkılı O-1 Mat Sırı ... 76

Tablo 37. + %10 Titanyum Dioksit katkılı O-1 Mat Sırı ... 76

Tablo 38. + %5 Çinko Oksit katkılı O-1 Mat Sırı ... 78

Tablo 39. + %10 Çinko Oksit katkılı O-1 Mat Sırı ... 79

Tablo 40. + %5 Kuvars katkılı O-1 Mat Sırı ... 81

Tablo 41. + %10 Kuvars katkılı O-1 Mat Sırı ... 81

Tablo 42. + %5 Kaolen katkılı O-1 Mat Sırı ... 83

Tablo 43. + %10 Kaolen katkılı O-1 Mat Sırı ... 84

Tablo 44. + %5 Kalsit katkılı O-2 Mat Sırı ... 86

Tablo 45. + %10 Kalsit katkılı O-2 Mat Sırı ... 86

Tablo 46. + %5 Titanyum Dioksit katkılı O-2 Mat Sırı ... 88

Tablo 47. + %10 Titanyum Dioksit katkılı O-2 Mat Sırı ... 89

Tablo 48. + %5 Çinko Oksit katkılı O-2 Mat Sırı ... 90

Tablo 49. + %10 Çinko Oksit katkılı O-2 Mat Sırı ... 90

Tablo 50. + %5 Kuvars katkılı O-2 Mat Sırı ... 92

Tablo 51. + %10 Kuvars katkılı O-2 Mat Sırı ... 92

Tablo 52. + %5 Kaolen katkılı O-2 Mat Sırı ... 93

Tablo 53. + %10 Kaolen katkılı O-2 Mat Sırı ... 94

Tablo 54. + %5 Kalsit katkılı O-3 Mat Sırı ... 95

Tablo 55. + %10 Kalsit katkılı O-3 Mat Sırı ... 95

Tablo 56. + %5 Titanyum Dioksit katkılı O-3 Mat Sırı ... 97

Tablo 57. + %10 Titanyum Dioksit katkılı O-3 Mat Sırı ... 98

Tablo 58. + %5 Çinko Oksit katkılı O-3 Mat Sırı ... 99

Tablo 59. + %10 Çinko Oksit katkılı O-3 Mat Sırı ... 100

Tablo 60. + %5 Kuvars katkılı O-3 Mat Sırı ... 101

Tablo 61. + %10 Kuvars katkılı O-3 Mat Sırı ... 101

(14)
(15)

RESİMLER DİZİNİ

Sayfa

Resim 2.1. Mumya heykel, 9,7 cm... 6

Resim 2.2. Abydos mavi nilüfer kadehi ... 7

Resim 2.3. Pilkington fayans ve çömlekçilik şirketi, Art Deco, Nerton Ware vazo örneği 115x190 cm. ... 24

Resim 2.4. Lapis Ware Kase örneği 25x10 cm. ... 24

Resim 2.5. "Unique Ware" adlı mat sırlı kase örneği ... 25

Resim 2.6. Yeşil mat sırlı vazo örneği ... 25

Resim 2.7. Art Deco mat sırlı vazo örnekleri... 26

Resim 2.8. Koyu yeşil mat sırlı vazo ... 26

Resim 2.9. Mat sır örneği ... 27

Resim 2.10. Mat sırlı vazo örneği ... 28

Resim 2.11. Mat sırlı vazo örneği, 6,5 cm ... 28

Resim 2.12. Judd's müzayede galerisi ... 29

Resim 2.13. Mat sırlı vazo örneği, 16,5 cm. ... 29

Resim 2.14. Kar vazoda kargalar adlı mat sırlı vazo örneği, 10,5 x 4,5 cm. ... 30

Resim 2.15. Sıraltı tekniği vazo örneği, 20,32 cm. ... 30

Resim 2.16. Gökyüzü tonlu mat sırlı vazo örneği, 16,51 cm. ... 30

(16)

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

% : Yüzde

°C: : Santigrat Derece M.Ö. : Milattan Önce M.S. : Milattan Sonra R₂O₃ : Atmosfer Oksitler RO, R₂O : Bazik Oksitler RO₂ : Asidik Oksitler

TECO : Amerikan Terra Cotta Çömlekçilik Şirketi

Vb. : Ve Benzeri

(17)

1. GİRİŞ

Seramiğin keşfi ve yapımı, tıpkı ateşin bulunup kullanılması gibi, uygarlık tarihinde çok eski bir geçmişe sahiptir. Bazı kaynaklarda ilk seramiğin M.Ö. onuncu ve dokuzuncu binlerde yapıldığı belirtilmektedir (Berberoğlu, 2015). Seramik kaplar başlangıçta insanların yeme ve içme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile üretilmeye başlanmıştır. Daha sonra ki uygarlıklar birbirlerinden etkilenerek seramik kap üretimini geliştirmiş, süs eşyaları ve boncuk gibi sanatsal ürünler de yapmaya başlamışlardır. Tarihsel süreçte ilk üretilen seramik formlarda sır görülmemektedir. Seramik formlar, sırın keşfedilmesiyle birlikte farklı alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Sır, ilk kez Mısırlılar tarafından keşfedilmiştir ve tarihi M.Ö. 5 binli yıllara kadar gitmektedir (Behrens, 1971). Sırın keşfedilmesiyle birlikte seramik malzeme eşsiz bir konuma yükselmiştir.

Sırlar seramik formun yüzeyini ince film halinde kaplayan camsı tabaka olarak tanımlanmaktadır. Sırlar farklı seramik uygulamalarda sanatsal ya da endüstriyel amaçla kullanılabilmektedir. Sırların teknik özellikleri ve farklı kullanımları üzerine en büyük gelişmeler sanayi devrimiyle birlikte teknolojinin hızlı ilerlemesi ve bu süreçte ortaya çıkan Art Nouveau (Yeni Sanat) ve Art Deco sanat akımlarının bir sonucu olarak kaydedilmiştir. Günümüzde mevcut bilgilerin çoğu, 20. yüzyılın başlarında yapılan araştırma sonuçlarına dayanmaktadır. Sırlar, uygulandıkları seramik formların yüzeylerini görsel anlamda zenginleştirirken, temizlik açısından da ürüne olumlu bir katkı kazandırmaktadır. Endüstriyel amaçla üretilen seramiklere bakıldığında sanatsal sır kullanımının az olduğu dikkat çekmektedir. Bunun yanında sanatsal sırlar arasında yer alan mat sırların, endüstriyel seramiklerde de sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Mat sırların tercih edilme nedenleri arasında özellikle ışığı kırması bununla birlikte örneğin zemin karolarında kaymayı önleyici etkisi, çizilmeye karşı direnci gösterilebilir. Ayrıca pastel ve yumuşak tonlar mat yüzeylerde daha iyi elde edilebilmektedir.

Bahsedilen veriler ışığında, çalışmanın ikinci bölümünde sır ile ilgili bilinmesi gereken temel bilgiler aktarılmıştır. Bunlar; seramik sırın tanımı, tarihçesi, seger

(18)

formülü, sır yapımında kullanılan hammaddeler, sırda renk veren oksitler ve seramik sır çeşitleridir.

Çalışmanın üçüncü bölümünde ön çalışma sonucu belirlenen üç adet transparan ve üç adet opak sıra farklı matlaştırıcı hammaddelerin (kalsit, titanyum dioksit, çinko oksit, kuvars, kaolen) %5 ve %10 ilave edildiği uygulamalar yer almaktadır. Söz konusu uygulamalarda döküm, vakumlu beyaz çamur, şamotlu kil ve kırmızı kil bünyeler tercih edilmiştir. Böylelikle sır üzerinde oluşacak matlığın daha iyi tespit edilmesi ve farklı bünyelere ilgili sırların tutunma kabiliyeti gözlenmeye çalışılmıştır. Aktarılan bilgiler çerçevesinde oluşturulan 1000 °C-1100 °C aralığındaki parlak transparan ve parlak opak reçeteler, farklı matlaştırıcılarla kademeli şekilde matlaştırılarak sonuçları tartışılmıştır. Denemelerde kullanılan bazı hammaddelerin firmaların gizlilik politikası nedeniyle kimyasal analizlerine ulaşılamamıştır. Bu nedenle hammaddeler saf kabul edilerek reçeteler harman bazında belirtilmiştir.

Çalışmanın dördüncü bölümünde yapılan sır uygulamalarının sonuçları ve bunlara ait değerlendirmelere detaylı şekilde yer verilmiştir.

(19)

2. KURAMSAL TEMELLER

2.1. Seramik Sırları

Seramik sırlarının tarihi eskilere dayanmaktadır. Sırın keşfedilmesiyle birlikte seramik formlarının mekanik ve kimyasal dayanımları artarken temizlenebilme açısından sağlığa daha uygun hale gelmiştir. Bunların yanında sırlar, seramik yüzeyleri görsel açıdan da zenginleştirmiştir. Sır ve sırın tarihçesi ile ilgili detaylı bilgiler aşağıda yer almaktadır.

2.1.1. Sır Nedir?

Sır en basit tabirle seramik formları kaplayan camsı tabakadır. Sır, seramik bünye üzerine ince bir tabaka halinde uygulanan, farklı hammaddelerin bir araya gelmesiyle ve pişirim sonucu oluşturulan camsı yüzeydir.

Birbirine benzemekle birlikte yapılmış olan diğer sır tanımları şöyledir; Arcasoy (1988, s. 162) sırı; "seramik çamurunu ince bir tabaka şeklinde kaplayarak onun üzerinde eriyen cam veya camsı oluşumdur." şeklinde tanımlanmaktadır. Genç (1999, s. 3) ise sırı; " sır, seramik çamurlarının üzerinde, artistik ve endüstriyel amaçla kullanılan, pişirim sonucunda elde edilen, kullanma yüzeylerini dış etkenlere daha dayanıklı hale getiren ince bir cam tabakasıdır" olarak tanımlamıştır. Sümer’in 2002 yılında yayınlanmış kitabında (s.1) sır "seramikte sır olarak adlandırılan madde, seramik çamurunu ince bir tabaka şeklinde kaplayarak onun üzerinde eriyen cam veya camsı oluşumdur" şeklinde tanımlamaktadır.

Sırın Kullanım Amacı

1. Üzerine sürüldüğü çamuru gazlardan ve sıvılardan yalıtmak, 2. Bünye yüzeyinde örtücülük sağlamak,

3. Temizlik açısından kolaylık sağlamak,

4. Sürüldüğü bünyeye dayanaklılık özelliği katmak,

(20)

6. Sır altı dekorlarında uygulanan dekoru koruyup dış etkilerden yalıtmak. (Arcasoy, 1983, s162).

2.1.2. Seramik Sırının Tarihçesi

Seramik süs eşyaları, en eski çömlek örnekleri arasında gösterilebilir. Bunların arasında Mısır’da kutsal olduğuna inanılan böcek figürleri, göğüs zırhları, muskalar ve boncuklar yer almaktadır. Söz konusu formlar ilk kez alkali göl yataklarından elde edilen kurutulmuş ham soda ile çakmaktaşı tozunun karışımından yapılmıştır. Kalıpla şekillendirme, toprak eşyaların üretilmesinde tercih edilen bir yöntem olmuştur ( Behrens, 1971).

Yaklaşık M.Ö. 2000’li yıllarda steatit (talk) vazolar ve heykeller ölçü itibariyle büyük eşya örneklerini oluşturmaktadır. M.Ö. 3300 yıllarına ait olup yaşı bilinen en eski sırlı parça Kral Mena’nın ismini alan buluntudur. M.Ö. 3000’lerde bulunan Mezopotamya ve Hindistan’daki bünye ve sırların Mısırlılar tarafından kullanılan sırlara benzediği görülmektedir. M.Ö. 3000 yıllarda sırlı fayans objeler Mısırlılar tarafından Girit ve Ege adalarına getirilmiş, sırlı objelere ait kullanılan teknik ve bilgiler muhtemelen Yunanlılar’a kadar yayılmıştır. Fakat ne Romalılar ne de Yunanlılar Mısırlılar’ın yapmış olduğu sırlarla çok ilgilenmemişlerdir. İlgili medeniyetler vernik görünümlü Terra Sigilata adı verilen kaplar geliştirmişlerdir. Mısırlılar’dan sonra Asurlular (M.Ö. 2025-612 yılları ) ve Babiller (M.Ö. 1894 yılı) tarafından yapılmış büyük binaların ince süslemeler ile işlendiği görülmektedir (Parmelee 1951; Öcal 1991).

M.Ö. 722-705 yıllarında inşa edilen Irak’ta Musul yakınlarında bulunan Sargon Sarayı bol miktarda aslan, boğa ve kuzgun gibi hayvanların hayatına ait figürler ile süslenmiştir. Bu süslemeler önce çamurdan kalıplama ile yapılmış daha sonra üzerleri renkli sırlarla kaplanmıştır. M.Ö. 669-626 yıllarında şans eseri olarak Asur Kralı Banipal’ın keşfedilen Kütüphanesinde sırlama teknikleri ve içeriklerini, bünye ve muhtemel sırların hazırlanmasını detaylı olarak anlatan çivi yazısı kil tabletleri bulunmuş ve tercüme edilmiştir (Parmelee 1951; Öcal 1991).

(21)

Sırsız seramikler 10.000 yıldan beri varlığını sürdürürken sırlı seramik örneklere ise geçtiğimiz son 2000 yılda rastlanmaktadır. Özellikle sır yapımına yönelik bilimsel yaklaşım son 100 yılda geliştirilmiştir. Orta Doğu’da keşfedildiği varsayılan ilk sırlar kil içerisinde doğal olarak bulunan ve düşük sıcaklıklarda (800 °C-1000 °C) dahi eriyen sodyum ve potasyum bileşiklerinin (soda külü ve potas) ısı karşısında tepkimeye girmesiyle oluşmuştur. İlk çömlekçiler, ateşe atılan bazı killerde şans eseri parlak bir yüzey geliştiğini keşfetmişlerdir. Kendinden cam kaplı bu killer "Mısır pastası" ya da "Mısır hamuru" olarak adlandırılmıştır. Ancak kaynaklarda bu çömleklerin yapımının zor ve ev eşyası olarak kullanmaya uygun olmadıkları belirtilmiştir (Norsker, Danish, 1993). Kurumaya bırakılan kil içerisine çözünür sodyum tuzlarının karıştırılmasıyla oluşan Mısır macunundan yapılan turkuaz sırlı boncukların, süslemelerin ve küçük heykellerin yüzeyinde, fırınlandığı zaman sır oluşumu gözlenmiştir. Karışım içerisine bakır içeren mineral eklenmesi ile parlak mavi ve turkuaz renkli sırlar oluştuğu keşfedilmiştir. Mısır pastası ile sır hammaddelerinin doğru şekilde karıştırılıp pişirilmesiyle daha yoğun, daha parlak yüzeyler elde edilmiş ve yüzeyde ince bir sır tabakası oluşumu gözlenmiştir. Bu durum büyük bir teknik gelişme olarak varsayılmıştır. Çünkü söz konusu teknik günümüzde kullanılan sır tekniklerinin temelini oluşturmuştur. Az miktarda kil içerikli veya hiç kil içermeyen bünyeleri basit formlar içerisinde elle oyarak ya da kalıp içerisine basarak şekillendirmişlerdir (Rhodes, 1973).

Çömlekçiler Mısır pastasının formülasyonunda, yeteri kadar sır oluşturucu hammaddenin bulunmasını sağlamak ve çözülebilir bileşenlerin yüzeye taşınmasına izin verecek açık ve gözenekli bir yapı sağlamak için kil içeriğini düşük tutmuşlardır. Sır içeriğinin yaklaşık %60’ını çakmaktaşı, kum, feldispat gibi plastik olmayan hammaddeler yaklaşık %20'sini kil, en az yaklaşık %10’nu çözünebilir soda bileşikleri (soda külü, soda bikarbonat, boraks bikarbonat ve kombinasyonları gibi) oluşturmuştur. Renklendirme için ise renk veren oksitleri kullanmışlardır. Örneğin; canlı güzel bir turkuaz renk elde etmek için kullanılan bakır oksit favori renklendirici oksit olarak kullanılmıştır. Yaklaşık %3’lük miktarda bakır oksit kullanımı ise; güçlü bir mavi renk oluşumunu sağlamıştır. Kobalt oksit ve manganez oksit; sarı renk elde etmek için kullanılmıştır. Ayrıca çözünmüş sülfatlar ve klorürler de renklendirici oksit olarak kullanılmıştır (Rhodes, 1973).

(22)

Örnek (1):

Tablo 1. Tipik bir sır reçete örneği (Rhodes, 1973)

Hammadde Oran (%) Feldispat 40 Çakmaktaşı 20 Kaolen 15 Seramik Kili 5 Sodyum Bikarbonat 6 Soda Külü 6 Beyazlatıcı 5

İnce Beyaz Kum 8

Mısır pastasının reçetesinde daha ziyade özsüz hammaddeler kullanılarak boncuk, hayvan figürleri gibi formlar yapılmıştır. Öte yandan bentonit ve dekstrin eklenerek kısmen dayanıklılığı artırılmıştır (Rhodes, 1973).

(23)

Resim 2.2. Abydos mavi nilüfer kadehi, (Anonymous, M.Ö. 1504 – 1349) Daha sonra; sert, parlak, kolay temizlenebilir ve dayanıklı bir yüzey elde etmek için çömlek kilinin yüzeyine uygulanabilen sır maddeleri geliştirilmiştir. İlk çömlekçiler yüksek pişirim sıcaklıklarına ulaşacak teknolojiye sahip olmadıkları için düşük erime noktalı ve özellikle sodyum, potasyum ve kurşun bileşikleri olan hammaddeler kullanmak zorunda kalmışlardır. Daha önce yaşayan çömlekçiler kimya hakkında bilgiye sahip olmamalarıyla beraber sır formüllerinin geliştirilmesini deneme- yanılma yöntemleri ile gerçekleştirmişlerdir. Bu durum çok fazla zaman ve çaba gerektirmesi sebebi ile sır formüllerinin gizli kalmasına neden olmuştur. Keşfedilen ilk sırların yumuşak ve dayanıklı olmamaları nedeniyle genellikle çömlek yüzeyinde çatlama ve dökülme gibi problemlerin oluştuğu gözlenmiştir. Kurşun içerikli sırlar ise hem kullanıcılar için hem de üretici ustalar için zehirlenmelere yol açmıştır. Çömlekçiler yüksek sıcaklıklara ulaşmayı öğrendiklerinde, kalıcı seramikler yapmayı başarmışlar ve böylece kil daha güçlü ve su emmeye karşı dirençli olmuştur. Sır reçetesi oluşturabilmek için 1100 °C'nin üzerinde eriyen birçok kimyasal hammadde ve mineral kullanılmıştır (Norsker, Danisch, 1993).

2.1.3. Seger Formülü

Sırların tatbik edildiği bünyeler ve bu bünyelerin pişirim sıcaklıkları farklılıklar oluşturmaktadır. Belirtilen bu nedenlerle birlikte kullanım koşullarında aranan özellikler ve aynı oksit için farklı hammaddelerin kullanılabilmesi gibi nedenlerden ötürü çok farklı sır reçeteleri ortaya çıkmaktadır (Kartal, 1998).

(24)

Sırların içerisine katılması gereken oksit ve hammaddelerin miktarları ile aralarındaki ilişkileri tespit edebilmek için bir sistem oluşturulmaktadır. Bu sistemi oluşturan Alman seramikçi Prof. Seger’dir ve sır formülü onun adıyla anılmaktadır. Seger isimli bu yöntem günümüzde kullanılmakta olup hala geçerliliğini korumaktadır (Güner, 1988).

Seger formülü oluşturulurken Alkali ve Toprak alkali metal oksitler bir gruba toplanmaktadır. Oksitlerin bileşim içindeki miktarları, mol cinsinden 1’e indirgenmektedir (Kartal, 1998).

Seger formülünün içerisinde yer alan bütün oksitlerin kendilerine ait mol oranları vardır ve birlikte verilmektedir. Seger formülü bilinmekte olan bir sır reçetesini hesaplayabilmek için formülde bulunan oksitlerin mol oranları ve reçetede bulunması istenilen hammaddelerin mol ağırlıkları birbirleri ile çarpılmaktadır. Seger formülü sisteminde sır bileşimini meydana getiren oksitler 3 gruba ayrılmaktadır (Arcasoy, 1983).

Örnek (2):

Tablo 2. Oksitler grubu (Güner, 1988)

1 2 3

R₂O-RO R₂O₃ RO₂

Bazik Oksitler Amfoter Oksitler Asidik Oksitler

Na₂O Fe₂O₃ ZrO₂

K₂O Cr₂O₃ SnO₂

Li₂O Al₂O₃ TiO₂

PbO Bi₂O₃ B₂O₃

CaO Mn₂O₃ SiO₂

MgO V₂O₅

ZnO vb. SrO₂ vb.

Seger formülü şöyle ifade edilebilir (mol cinsinden):

(R₂O+RO).x.Al₂O₃.y.SiO₂

(25)

2.2. Sır Yapımında Kullanılan Hammaddeler ve Özellikleri

Sır yapımında kullanılan hammaddeler gövdeye kazandırdıkları özellikler açısından kendi aralarında ayrılmaktadırlar. Buna göre; söz konusu hammaddeler sırın ana gövdesine kazandırdıkları karakteristik özellikler itibariyle kendi arasında aşağıdaki gibi gruplandırılabilir.

Eriticiler; sırın erime noktasını düşürücü görev yaparlar. Buna göre;

Kurşun Oksit (PbO); Erime derecesi düşük (880 °C) olan bu oksit sırların hazırlanmasında en önemli oksitlerden biridir. Sıra parlaklık katmaktadır. Alkaliler ile karıştırıldığı zaman sırda genleşme katsayısını düşürmektedir. Katıldığı sır eriğinin viskozitesini düşürmektedir (Acarlar, Çatma ve Çiner, 1980).

Kurşun oksit kristal sırlarda kullanılmaktadır. Fazla miktarda kullanıldığında sırda kristal oluşumunu azaltır. Kurşun oksit, sırın içerisinde renk veren oksitlerin daha iyi dağılmasını sağlamaktadır. Zehirli bir bileşiktir. Zehirlenme soluma, ağız yolu ve deri üzerinde bulunan açık yaralardan kurşunun vücuda girmesi ile olmaktadır. Bu bileşiğin kullanımı birçok ülkede yasaklanmıştır ve kanunlar çıkarılmıştır. Üstübeç, sülyen, mürdesenk gibi hammaddelerden kurşun oksit alınmaktadır. Kurşun oksit sır içerisinde kullanılmak istendiğinde sıra frit olarak katılması sağlık açısından önemlidir (Genç, 1999; Taşkın 2009).

Alkaliler olarak adlandırılan eriticiler ise; lityum, sodyum ve potasyum oksit olup özellikleri şu şekildedir.

Lityum Oksit ( Li₂O ); Lityumun değeri bazı önemli sır formüllerinde daha geniş bir kullanım alanı sağlamaktadır. Frit yapımında eriyik hızlandırıcı görevi görmektedir ve az miktarda Li₂O ilavesinde sırın eriyik viskozitesini hızla azaltmaktadır. Li₂O, Li₂CO₃’ten elde edilir ve bu hammaddelerin erime sıcaklığı 723 °C’dir. Li₂CO₃ suda çözünür. Lityum içeren sırların olgunlaşma süresi, diğer alkalileri içeren benzer sırlara göre daha kısadır. Güçlü eriticilik özelliği, daha fazla miktarda alümina ve silisin sıra dâhil edilmesine izin vermektedir. Böylelikle çok dayanıklı, yüksek mukavemetli sırlar sağlanmaktadır (Taylor ve Bull, 1980).

(26)

Sodyum Oksit (Na₂O); Ham halde olmasa da sır yapımında kullanılmaktadır. Sırın ergime derecesini düşürmek için en sık kullanılan bileşiktir. Sıra akışkanlık özelliğini kazandırmaktadır. Sodyum oksit, camın kimyasal dayanıklılığını azaltmakta, ısıl genleşme katsayısını arttırmaktadır. Bu oksidi sağlayan temel hammadde sodyum karbonat (Na₂CO₃) ya da en bilinen ismi ile sodadır (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2013). Renksiz, zehirsiz ve uçucu bir oksittir. Sodyum oksidin fazla kullanımı sır çatlaklarının oluşumuna neden olmaktadır (Yılmaz, Toplan ve Demirkıran, 2015-16).

Potasyum oksit (K₂O); Potasyum oksidin eritici özelliği de sodyum oksitten biraz daha azdır. Zehirsizdir, renksizdir ve uçucudur. Potasyum oksit de sodyum oksit gibi sır çatlamalarına daha iyi gidermektedir (Yılmaz, Toplan ve Demirkıran, 2015-16). Bu oksit ile nadiren karşılaşılmaktadır. Soluk sarı bir renge sahiptir ve katı haldedir (https://en.wikipedia.org/wiki/Potassium_oxide).

Çinko Oksit (ZnO); İnorganik bir bileşik olan çinko oksit beyaz renkte pudramsı bir görünüme sahiptir. Yüksek kırılma indisi, yüksek ısı iletkenliği, anti bakteriyel özelliği, düşük genleşme katsayısı gibi özelliklerinden ötürü seramik sektöründe faydalanılmaktadır. Fritleme işlemlerinde kullanıldığı gibi genleşme katsayısının düşük olması sebebi ile yüksek ısı kapasiteli seramik üretiminde kullanılmaktadır. (https://chemicalceo.com/tag/cinko-oksit-seramikte-kullanimi/).

Kalsiyum Oksit (CaO); Sırlarda CaO katkısı için; kalsit, tebeşir ve kireçtaşından faydalanılmaktadır. Bünye çamuru yüzeyine uygulanan Kalsiyum Oksit; üzerinde bulunan sır ile kolaylıkla tepkimeye girerek, sırdaki silisyum dioksit ile ara tabaka oluşturmaktadır. Ara tabaka, çamur ve sır arasındaki gerilimleri bir ölçüde gidererek sırda, sır çatlaklarının oluşumunu önlemektedir. Kalsiyum oksit, sır içinde başka oksitler ile tepkimeye girerek cam oluşmasına katkı sağlamaktadır. Bor oksit ile birleşmesiyle sert sırlar oluşmaktadır (Yılmaz, Toplan ve Demirkıran, 2015-16).

Magnezyum Oksit (MgO); Sıra az miktarda katılması ile sıra parlaklık veren MgO'in sıra katılma oranı arttıkça sır matlaşmaya başlamaktadır. Düşük genleşme katsayısı

(27)

ile sırda oluşabilecek çatlakları önlemeye yardımcı olmaktadır (Yılmaz, Toplan, ve Demirkıran, 2015-16).

Baryum Oksit (BaO); Az miktarda katılması ile sıra parlaklık kazandırmakta, katılan miktarın artması ile sıra matlık vermektedir. BaO zehirli bir oksit olmasından dolayı açık yaralar için tehlikelidir. Baryum oksit katkısı sırları sertleştirmesine rağmen, bu oksit çeşidinin kimyasal dayanıklılığı azdır (Yılmaz, Toplan ve Demirkıran, 2015-16).

Stronsiyum Oksit (SrO); Sırda az miktarda bulunması bile sıra iyi bir eriticilik sağlar. Sıra dayanıklılık kazandıran bir oksittir. Sıra az miktarda konulması bile iğne deliği şeklindeki hataların giderilmesinde etkilidir (Arcasoy, 1983).

Amfoter olarak adlandırılan, asitlerle ve bazlarla tepkimeye girenler ise; alüminyum oksit olup özellikleri şu şekildedir.

Alüminyum Oksit (Al₂O₃); Hemen hemen her sırda yer alan temel bir oksit maddesidir. Hem bazlık hem de asitlik özellikleri nedeniyle bazik veya silika oksitler ile tepkime oluşturabilmektedir (Acarlar, Çatma ve Çiner, 1980). Bu oksit doğada saf olarak bulunmamaktadır ve kimyasal olarak diğer minerallerle bileşik halde bulunmaktadır (Taşkın, 2009). Sırda viskoziteyi yükseltmektedir ve kristal yapı oluşumunu engellemektedir. Alüminyum oksit, silisyum oksit ile birleştiği zaman sırda matlaşmayı engelleyici bir rolü bulunmaktadır. Sır içerisinde genleşme katsayısını düşürmektedir. Sırın dayanıklılığını arttırmaktadır. Erime aralığı oldukça geniştir. Sırın opaklığını arttırmaktadır (Çetin, 2005). Alüminyum oksit; pegmatit, talk, feldspat, kaolen, boksit ve nefelin siyenit gibi mineral bileşiklerinden elde edilmektedir (Genç, 1999). Alüminyum oksidin erime noktası 2050 °C’dir (Taşkın, 2009).

Asidik olarak adlandırılan cam oluşumunu sağlayanlar ise; silisyum dioksit ve bor oksit olup özellikleri şu şekildedir.

(28)

Silisyum Dioksit (SiO₂); Bütün sırlarda ortak olarak bulunan bir oksittir.Bu oksit sır içerisine en çok kuvarstan alınmaktadır. Ancak bu oksit kil, feldspat ve kaolen gibi hammaddelerden de alınabilmektedir. Camlaşma özelliğini sağlayan ana oksittir. Ancak bunu yapabilmesi için bazik oksitlerle uygun oranlarda birleşmesi gerekmektedir. Sır içerisindeki silisyum dioksit oranının artması ile birlikte sırın erime sıcaklığı derecesi de orantılı olarak yükselmektedir. SiO₂, sırlarda oluşabilecek sır çatlamalarını da önlemektedir (Arcasoy, 1983).

Bor Oksit (B₂O₃); Sır yapımında kullanılan önemli oksitlerden biridir. Sır içine; üleksit, kolemanit, vb. hammaddelerden alınabilmektedir. Sırlarda erime sıcaklığını en iyi düşüren oksitlerdendir. Sır içerisinde çok miktarda kullanılması durumunda bor tülü diye adlandırdığımız beyaz örtücülük ortaya çıkmaktadır. Bu da ürün yüzeyinde çok istenmeyen bir durumdur. Bu durumu giderebilmek için ise sır içerisinde bulunan Al₂O₃ miktarı arttırılmaktadır. Sırda oluşan çatlakların giderilebilmesi için az miktarda bor oksit konulabilmektedir (Arcasoy, 1983; Çetin 2005).

2.3. Renk Veren Oksitler

Bakır Oksit (CuO); Stoneware (sert çini) sırlarında oldukça sık kullanılan bir oksittir. Özellikle yeşil renk tonlarını elde etmek için kullanılmaktadır. %2 - %5 oranında bakır oksit katkısıyla yeşil renk oluşur iken, %0,2-%0,5 bakır oksit katkısıyla su yeşili renk tonları elde edilmektedir. Oran %8’in üzerine çıktığı zaman ise renk siyaha doğru dönmektedir. İndirgen atmosferde ise çok az oranlarda bakır oksit katkısıyla Çin kırmızısı elde edilmektedir (Çalışkan Güneş, 2015).

Demir Oksit (Fe₂O₃); En iyi bilinen demir oksit (Fe₂O₃) pastır. Bu oksit doğada

yaygın olarak bulunan demir oksit çeşididir

(https://en.wikipedia.org/wiki/Iron_oxide). Bu oksit ile renklendirilen yüksek derece sırlarında, oldukça yumuşak renk geçişlerinin olduğu gözlenmektedir. Oksidasyonlu ortamlarda sırlarda, açık sarıdan koyu kahverengiye kadar değişen renk aralıklarını oluşturmaktadır. %1 FeO ve %0,6 kobalt oksit ile birlikte kullanıldığında açık gri

(29)

renk tonu elde edilmektedir (Çalışkan Güneş, 2015). Bu oksit renk veren metal oksitlerin en önemlileri arasındadır (Hacızade, 2019).

Krom Oksit (Cr₂O₃); Sırların ve astarların renklendirilmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Değişken renk tonları veren bir oksit çeşididir. En fazla görülen rengi yeşildir fakat farklı oranlar, farklı pişirim koşulları, farklı kimyasal bileşenler söz konusu olduğunda sarı, pembe, kırmızı, kahverengi gibi renkler de görülmektedir. Bu oksit tek başına oldukça kuvvetli bir renklendiricidir (Hacızade, 2019).

Kobalt Oksit (CoO, Co₂O₃ ve Co₃O₄); Kobalt güçlü bir renklendiricidir. %0,02'den az CoO şeffaf sırda fark edilir bir renk tonu göstermektedir. %10'a kadar CoO içeren kristal sırlar mavi olmaktadır. Kobalt oksit, siyah seramik pigmentlerinin en iyi temel bileşenidir. Kobaltın verdiği mavi renk fırınlanma ve atmosferde oluşan değişikliklerden etkilenmemektedir (Taylor ve Bull, 1980).

Nikel Oksit (NiO, Ni₂O₃); Bir frit içerisinde çözündüğü zaman %0,002’ye kadar belirgin bir renk tonu vermektedir. Ortalama nikel oksit ilavesi %2 ila %5 arasında değişmektedir. Tamamen çözelti halindeki bir sırda veya saydam sır içerisinde bulunduğunda, oluşan renk bileşimlerine bağlı olarak sarı, kahverengi, mavi ve pembe renkler vermektedir. Nikel oksit yüksek potasyum ve yüksek kurşun içerikli sırlarda pembe renk, yüksek soda içerikli sırlarda ise kahverengi renk vermektedir. İçinde lityum olan sırlarda sarı renk vermektedir. Yüksek çinko içerikli sırlarda renk gittikçe mavi renge dönmektedir. Sır içindeki baryum oksit ve kalsiyum oksit kahverengi renk vermektedir. Sır kalınlığındaki değişiklikler çoğu nikel içerikli renklerin gelişimini etkilemektedir (Taylor ve Bull, 1980).

Mangan Oksit (MnO, MnO₂); Kurşunlu sırlarda kahverengi, alkalili sırlarda menekşe renk elde edilmektedir. Alkalili sırlar az miktarda kalsiyum oksit içerdikleri takdirde rengin nüansı değişmektedir (İşman, 1972).

Vanadyum Oksit (V₂O₃, V₂O₅); Kurşunsuz sırlara az oranda katılan vanadyum oksit yeşil- beyaz bir örtücülük vermektedir. Vanadyum oksidin katkı oranı arttıkça oluşan

(30)

renk gri-yeşilden kahverengiye kadar değişen renk tonları göstermektedir (Yılmaz, Toplan ve Demirkıran, 2015-16).

Uranyum Oksit (UO₂, UO₃); Suda çözünmemektedir ve sır içerisine doğrudan değirmende eklenebilmektedir (İşman, 1972). Bu oksit 950 °C-1000 °C arasındaki sıcaklıklarda kırmızı renk vermektedir. Çok pahalı bir oksit olmasına rağmen çok fazla kullanılmaktadır (Yılmaz, Toplan ve Demirkıran, 2015-16).

Kadmiyum Oksit (CdO); Sarıdan kırmızımsı-sarıya, kahverengimsi-sarı renge kadar değişen bir hammaddedir. Bu oksit suda ve alkali çözeltide çözünmezken, seyreltik asitler içerisinde çözünebilmektedir ve seramik endüstrisinde pigment olarak kullanılmaktadır (https://www.todini.com/tr/kimyasallar/kadmiyum/admiyum-oksit).

2.4. Seramik Sır Çeşitleri

Sırlar incelendiğinde kendi aralarında sınıflandırıldıkları görülmektedir. Bu sınıflandırma bileşimlerine, yüzey özelliklerine, optik özelliklerine, pişirim atmosferine göre yapılmaktadır.

Bileşimlerine göre sır çeşitleri fritli ve fritsiz (ham) sırlar, porselen sırlar, bristol (çinko oksit içerikli) sırlar, kurşunlu ve kurşunsuz sırlar olarak gruplandırılır. Bu doğrultuda;

Fritli sırlar: Adından da anlaşılacağı üzere eritici olarak fritin kullanıldığı sırlardır. Fritlemenin bir diğer adı da sırçalaştırmadır (Genç, 1999). Frit, öğütülen seramik hammaddelerin bir reçeteye göre tartılıp karıştırılmasından sonra eritilerek hızlı bir şekilde soğutulması sonucunda ortaya çıkan cam yapılı ara üründür (Çetin, 2005).

Fritlerin avantajları:

-"Suda çözünen maddeleri suda çözünmez silikatlara dönüştürmek -Zehirli maddeleri diğer maddelere bağlayarak zehirsiz hale getirmek -Sırlara daha düşük pişme sıcaklığı sağlamak

(31)

-Renk veren oksitlerin sır içinde daha iyi dağılmasını sağlamak ve boyama gücünü arttırmak" (Arcasoy, 1988, s. 182).

Fritsiz (ham) sırlar: Fritli sırların aksine herhangi bir fritleme işlemine ihtiyaç duyulmadan hazırlanan ve direkt şekilde kullanımı gerçekleştirilen sırlardır. Genel olarak incelendiğinde 1200 °C ve üzerinde pişme derecesine sahip sırların (porselen, stoneware vb.) bu şekilde hazırlandığı görülmektedir (Genç, 1999).

Porselen sırlar: Porselen bünyeye tatbik edilirler ve diğer sır türlerinden daha fazla ateşe dayanıklıdırlar. Olgunlaşma dereceleri yaklaşık olarak 1283 °C’de başlar ve en yüksek endüstriyel sıcaklık dereceleri 1485 C’dir. Eriticilerde ve suda kolay çözünmez. Porselen sırlar porselen bünyelere uygulandıklarından sır ile bünye arasında kimyasal ve fiziksel uyum meydana gelmesi ile sırda çatlama en aza indirgenmiş olur. Buharlaşmaları da az olmaktadır (Sümer, 2002).

Bristol (çinko oksit içerikli) sırlar: Genellikle porselen beyaz bünyelerden daha düşük sıcaklıklarda olgunlaşan, çömlek ve benzeri renkli kil gövdelerde opak beyaz bir sırlama yapmak üzere uyarlanmış sır çeşitlerinden biridir. Opaklık ve daha kolay kaynaşa bilirlik sağlanması için sır bileşiminde önemli miktarlarda çinko oksitten yararlanılır. Çinko oksit; porselen sırlarda küçük miktarlarda ve nadiren kullanılan bir bileşiktir. Yüksek derecede fırınlandığında buharlaşması nedeniyle çok tercih edilmemektedir (Parmelee, 1875-1947).

Bristol sırlar aşınmaya, asitlere, bazlara ve deterjanlara dayanıklı olmasının yanında kurşun kullanılmaksızın düşük ısıda elde edilmesiyle avantaj sağlamaktadır ve 1196-1280 °C’de olgunlaşmaktadır. Bu avantajları sayesinde sofra eşyalarında en çok kullanılan sır çeşitlerinden biridir (Sümer, 2002). Bristol sırların tümü opak değildir; şeffaf (renksiz), renkli, parlak, mat ve opak olabilirler (Parmelee, 1875-1947). Bu sırlı çamur içerisinde bol miktarda kil içermektedir. Bu durum sırın çökmesinin önüne geçer ve bünyenin sırlanmasını kolaylaştırır (Sümer, 2002).

Kurşunlu sırlar: Oldukça akıcı olup ergime esnasında çok hareketli bir yüzeye sahiptirler. Kurşun oksit içerikleri için 950 °C-1000 °C’de gelişerek yüzeyde camsı

(32)

parlak bir görünüm oluşturmaktadırlar. Bu sırlar sıcaklık düşürücü olarak da kullanılmaktadırlar (http://www.turkseramik.com/index.php?topic=1590.0, 2008).

Kurşunsuz sırlar: Kurşunsuz sırlar kurşun içermeyen sırlardır. Alkali, borlu vb. olabilirler (Arcasoy, 1988).

Yüzey özelliklerine göre sır çeşitleri parlak sırlar, çatlak (krakle) sırlar, toplanmalı sırlar, akıcı sırlar, aventurin sırlar olarak gruplandırılır. Bu doğrultuda;

Parlak sırlar: Parlak, ışıl ışıl ve son derece yansıtıcıdır. Hem işlevsel hem de işlevsel olmayan tüm yüzeylerde iyi kullanılmaktadır (Burleson, 2001).

Çatlak (Krakle) sır: Planlı bir şekilde indüklenerek (uyarılarak) çatlak oluşturulan sırlardır. Çatlak, bünyeden daha yüksek termal genleşme katsayısına sahip bir sır çeşidi kullanılarak yapılmaktadır. Genellikle, bu sırlar yüksek sodyum ve potasyum içerikli alkali sırlardan oluşmaktadır. Çatlak sırlar ile ilgili en önemli sorun, çatlağın boyutunu kontrol edememektir. Çünkü bu durum, birbirine yakın şekilde çok fazla sayıda çatlak çizgilerin oluşmasına neden olmaktadır (Singer ve German, 1960).

Toplanmalı sırlar: Uygulandıkları yüzey üzerinde ufak adacıklar şeklinde toplanırlar ve bünye, rengi adacıklar arasındaki alanlardan görülmektedir. Bu görünüm diğer artistik sırlarda olduğu gibi ürüne farklı bir görsellik kazandırmaktadır. Sıra toplanma özelliği kazandırmak için içerisine ZnO, MnO, NiO, SnO₂, Al₂O₃, MgO, TiO₂ gibi yüzey gerilimlerini arttırıcı oksitler eklenir ya da doğrudan eklenerek kullanılırlar (Sarı, 2010).

Akıcı sırlar: Bünyelerinde erime noktaları düşük (Frit vb.) malzemeler kullanılan akıcı sırlar; pişirimleri esnasında yatay bünyelerde yayılma olarak, dik bünyelerde ise aşağı doğru akıcılık gösterir. Diğer artistik sırlarda olduğu gibi akıcı sırlarla yapılan çalışmalarda da, elde edilecek sonucu önceden görmek pek mümkün olmamaktadır (Genç, 1999; Sarı, 2010).

(33)

Aventurin sırlar: Alkalice zengin sırlardır. Krom ve demir oksit ile doyurulmuş sırların yavaş soğutulması ile elde edilen kristal yapılı sırlardır. Aventurin sırın kendine has ışıltıları vardır. Bu ışıltıya neden olan kristaller sır içinde gömülü halde bulunurlar ve yüzeye artistik bir görünüm kazandırırlar (Taçyıldız, 2018).

Redüksiyon sırlara göre sır; lüsterli sırlar, çin kırmızısı ve seladon sırları olarak gruplandırılır. Bu doğrultuda;

Lüsterli sırlar: 12. yüzyılda tekniği ve bezemeleri ile dikkat çeken lüster uygulamaları, İslam sanatına önemli örnekler kazandırmıştır. Lüster tekniği, bir sır üstü tekniğidir. Bu sırlar uygulandıkları yüzeyler üzerinde; parlak ve yaldızlı görsel efektler oluşturan dekor uygulamalarıdır. Bu teknik özellikle İslam dünyasında kullanımı çoğunlukla tercih edilen bir teknik olmuştur (Şölenay, 1995; Altundağ ve Olçar, 2018). İslam dünyasında ilk lüsterli seramik örneklerine 9. yüzyılda rastlanmıştır. 969-1171 Fatimiler dönemine rastlayan bu yıllar lüster seramiklerinin en iyi olduğu dönem olmuştur (Şölenay, 1995). Lüsterli sırların bir başka tanımı "genellikle fırınlanmış bünye yüzeyine uygulanan ve sır yüzeyinde ince bir metal zar tabakası oluşturan uygulamalardır" şeklindedir. Lüsterli sırların; indirgeyici faktör içererek oksitleyici ortamlarda ve indirgeyici koşullarda fırınlanabilenler olmak üzere iki türü vardır (Eppler, 2000).

Çin kırmızısı: İndirgeme sırları arasında en çok bilinen ve uygulanan Çin Kırmızısı; Öküz Kanı Kırmızısı ve Bakır Kırmızısı adlarıyla da bilinmektedir. Bu sırın farklı adlarla anılmasının sebebi; dumanlı pişirim tekniği kullanılarak, pişme esnasında indirgen bir ortama girmesi ve içerisinde bakır oksidin bulunması nedeniyle güzel kırmızı bir renk almasından ötürüdür. Bu sır Çin’de Tang Hanedanlığının (M.S. 618– 907) son dönemlerinde ve Kuzey Sung (Song) Hanedanlığı (M.S. 960–1126) dönemlerindebelirgin şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır.Çin Kırmızısı sırları, Tang hanedanlığının sonlarında ilk olarak Hunan eyaletinin Changsha köyündeki çömlek fırınlarında görülmüştür (Wood, 1990; Sevim, 2006). Çin kırmızısı sırları; 1200 °C-1320 °C gibi yüksek sıcaklıktaki pişirim teknikleri, yarı saydam olmaya meyilli ve bakır içeriklerinin nadir olarak %1'in üzerinde bulunmaları ile farklılaşmaktaydı. Araştırmalarda üç tür Çin kırmızısı türü belirlenmiş olup bunlar; yarı saydam sırlı

(34)

kırmızı bezeme, yeşil ve kırmızıyla aynı zamanda saydam sır ile birlikte bezeme ve tek renkli bakır-kırmızı bezemedir (Wood, 2000; Özalp, 2011).

Seladon sırları: Ülkemizde "Mertabani" adı ile bilinen bu sırlar sırlı porselenlerin en eskisidir ve Sung devrine aittir. Bu sırlar da Çin kırmızısı gibi indirgen ortamda fırınlanan sırlardandır. Seladon bünyeler feldspat ve kaolinin karışmasıyla oluşan, açık gri çamurlu, gözeneksiz ve sert bir seramik türüdür. Kalın, ağır ve sert yapısıyla taş gibi bir görünüme sahiptir. Sırlar az miktarda silika ve yüksek oranda feldspat ile demirden oluşmaktadır (http://www.antikalar.com/cin-seladonlari). İndirgeme esnasında demir yandığında oksidasyonla birlikte sır rengi soluk yeşil bir renkten bal rengine dönmektedir (Forrest, 2013). Gövde ve sır içerisindeki demir oranı, fırının sıcaklık derecesi, fırın içindeki yeri, yeşilin farklı tonlarda olmasına sebep olur. Bu sebepten ötürü kahvemsi yeşil, grimsi, mavimsi renk tonları oluşur. Bu sırlar 1200 °C’nin üzerinde pişirilmektedir (http://www.antikalar.com/cin-seladonlari).

Optik özelliklerine göre sır çeşitleri parlak sırlar, saydam (transparan) sırlar, örtücü (opak) sırlar, kristal sırlar, mat sırlar olarak gruplandırılır. Bu doğrultuda;

Parlak sırlar: Kristal berraklığındadır ve kil bünyeden ışığın tamamen geçmesine izin verir. Renkli astarların ve sır renginin sır altında uygulandığı yüzeylere renk sağlamak için kullanıldığı durumlarda iyi çalışırlar (Burleson, 2001).

Saydam (transparan) sırlar: Opaklığa sahip olmayan bir sırlardır. Uygulandıkları yüzeylerin bünye rengini göstermektedirler. Seramik yüzeylerde genellikle renkli astar ve sır altı boyaları gibi uygulanan dekorların üzerine sürülmektedir (Burleson, 2001).

Opak (örtücü) sırlar: Yüzeyden gelen ışığı yansıtır ve altındaki kil gövdesini tamamen kaplar (Burleson, 2001).

Mat sırlar: Işığı emmesi ve parlak olmaması nedeniyle ışığı oldukça az yansıtan bir yapıya sahiplerdir. Uygulandığı bünyeyi tamamen örtmektedirler. Pişme esnasında camsı oluşumun bir kısmının soğutma sırasında kristal bir yapıya dönüşmesi sonucu

(35)

oluşmaktadırlar (Taçyıldız, 2018). Mat sırlarla ilgili bilgiye 2. bölümde detaylı olarak yer verilmiştir.

Kristal sırlar: Duvar karosu ticaretinde kullanılan rutil sırlar haricinde, ticari olarak önemli ölçüde kullanılmamaktadırlar. Kristal sırların üretiminde, her zamanki yöntem ya yüksek sıcaklıkta bir malzemeyle bir sırı doyurmak ve soğutma işleminde kristalleşmesini sağlamak ya da soğutma işleminde çinko veya kalsiyum silikat kristalleri oluşumunu sağlamaktır. Birinci grupta demir oksit (aventurin sırlar), bakır ve kurşun kromat, uranyum oksit, mangan oksit, manganez dioksit ile doyurulmuş sırlar yer almaktadır (Singer ve German, 1960).

2.5. Sır Hazırlama

Sırın hazırlanması; elle öğütme şeklinde yapılabildiği gibi değirmenlerle de yapılmaktadır. Değirmenler; jet değirmen ve bilyalı konik değirmenler olarak çeşitlenmektedir. Silindir şeklindedir ve iç tarafı alümina, çakmak taşı (ateş taşı, silex), porselen, steatit (sabuntaşı) ve kauçuk kaplıdır. Dış kısmı metal bir mantodan oluşmaktadır. Sır hazırlamanın değirmenden sonraki aşamaları ise şunlardır: Hazırlanacak sırın yüzde miktarları belli olan bir reçetesi olması önceliklidir. Daha sonra reçetede yer alan bileşiklerin tartılması işlemi ile başlanmaktadır. Tartılan hammadde ve yardımcı bileşenler içerisine su katkısı ile birlikte değirmenlere doldurularak öğütme işlemi yapılmaktadır. Hazırlanan sır miktarına, içerisinde frit vb. zor öğütülen hammaddelerin olup olmamasına göre dönme süresi belirlenmektedir (Kartal, 1998). Öğütme işlemi; küçük parçalara ayırma işlemi olarak da adlandırılmakta olup granüllerin mineral olarak sıkıştırma, sürtünme ve

çarpma işlemi ile boyut küçültmesi sağlama sürecidir

(http://teknofilter.com/blog/ogutme-islemlerinde-toz-kontrolu/).

Sır hazırlamada temizlik, hatasız bir sır elde etmenin temel koşuludur. Çok küçük bir kirlilik bile iyi bir sırın niteliğini tamamen kaybetmesine yol açmaktadır (Kartal, 1998). Öğütme işlemi tamamlanan sır çeşitli boyutlardaki (mikron aralıklarındaki) eleklerden süzülerek süzme işlemi gerçekleştirilmektedir. Sır kullanılmadan önce bir şişe içerisine huni yardımıyla konulur ve bir süre beklenir. Sır içerisindeki

(36)

hammaddeler şişenin dibine çökelir ve su yüzeyde kalır. Bu şekilde konulan su miktarının fazla olup olmadığına bakılmaktadır. Öğütülmüş olan hammadde ile su miktarı yarı yarıya olmalıdır. Eğer su miktarı fazla ise hammadde ile eşit olabilmesi için suyun fazlası alınarak miktar eşit hale getirilmektedir. Sır içerisinde bulunan hammaddeler su ile birlikte homojen hale gelene kadar karıştırılarak hazırlanmaktadır. Sırlanacak bünyeye göre sırlanma yöntemi seçilerek hazır hale gelen sır, bünyeye uygulanmaktadır (http://teknofilter.com/blog/ogutme-islemlerinde-toz-kontrolu/).

2.6. Sırlama Yöntemleri

Günümüz teknolojisinde sırlama aşağıda belirtilen dört yöntem ile gerçekleştirilir. Bunlar:

-Püskürtme ile sırlama yöntemi -Daldırma ile sırlama yöntemi -Fırça ile sırlama yöntemi -Akıtma ile sırlama yöntemi

Püskürtme ile sırlama yöntemi; Düzgün sırlanmış yüzeyler elde etmek ve yeterli bir sırlama için gereken kalınlığı tespit etmek oldukça fazla tecrübe gerektirmektedir. Tüm parçanın sırlanmasında veya küçük alanların sırlanmasında kullanılabilmektedir. Püskürtme ile sırlama yaparken çok fazla yüzer toz açığa çıkmakta ve atmosferde kaybolmaktadır. Bu yöntemde kullanılacak sırın kıvamının diğer sırlama yöntemlerinde kullanılan sırın yoğunluğundan çok daha ince olması gerekmektedir (https://ceramicartsnetwork.org/pottery-making-illustrated/pottery-making-techniques/ceramic-glazing-techniques/8-ways-apply-glaze/#).

Daldırma ile sırlama yöntemi; Hızlı, kolay ve genel olarak eşit kalınlıkta bir sırlama sağlamaktadır. Daldırma, hız ve verimin önemli olduğu üretim işleri için en kullanışlı sırlama yöntemlerindendir. Bu yöntem kullanılarak sırlanan seramik ürünlerin sırlanması sırasında sır maşasının dokunduğu ya da elle tutulan yerlere sır nüfuz edememektedir. Bu durumda bir fırça yardımıyla sırlanmamış yerler de mutlaka

(37)

sırlanmalıdır (https://ceramicartsnetwork.org/pottery-making-illustrated/pottery-making-techniques/ceramic-glazing-techniques/8-ways-apply-glaze/#).

Fırça ile sırlama yönteminde; İstenilen sonuca ve sırlanacak alan büyüklüğüne bağlı olarak, hemen hemen her fırça kullanılabilmektedir. Bu yöntem ile bir bölgenin üzerinden defalarca geçmek gerekir. Fırça izlerini kaybetmek için sır yeterince sulu olmaz ise kaçınılmaz olarak çizgili bir sonuç ortaya çıkacaktır.

(https://ceramicartsnetwork.org/pottery-making-illustrated/pottery-making-techniques/ceramic-glazing-techniques/8-ways-apply-glaze/#).

Akıtma ile sırlama yöntemi; Genellikle, ürünün iç kısmına sırın dökülmesiyle gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemde üst üste sırlama işlemi gerçekleştirildiği için bazı yerlerde aşırı kalınlık oluşabilmekte ve sırların akmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle daldırma yönteminde kullanılan sırdan biraz daha ince hazırlanmasında fayda vardır. Akıtma yöntemi, özellikle birbirinden farklı ürünlerde ve renklerde sırlar kullanıldığında, kalınlık değişimleri ve sır etkileşimlerinde avantaj sağlamak amacıyla, çok çeşitli dekoratif efektleri elde etmek ve kolay sırlama yapmak için tercih edilebilmektedir (Hopper, 2018) (https://ceramicartsnetwork.org/pottery- making-illustrated/pottery-making-techniques/ceramic-glazing-techniques/8-ways-apply-glaze/#).

2.7. Mat Sırlar

2.7.1. Mat Sır Nedir?

Mat sır, formül içeriğinde matlık sağlayan hammaddeler bulunduran, fırınlanma derecesi, soğutma ve içerisinde bulunan mikro-kristal yapıların bozulması gibi faktörlerden etkilenerek yüzeyde donuk bir görünümün oluşmasıyla elde edilen sırlara verilen isimdir. Mat sırlar, parlak sırlardan farklılık göstermektedir. Bu sırlar camsı yapıda bulunan gömülü küçük kristaller içermektedir. Sır yüzeyinin pürüzsüz bir yüzey olabilmesi için bu kristallerin küçük ve iyi dağılmış olması gerekmektedir. İyi bir mat sır elde edilebilmesi için pişirim işleminden sonra uygulanan soğutma işleminin hızı da büyük önem taşımaktadır. Söz konusu mat sırlar parlak sırlara

(38)

oranla daha dayanıklıdır ve yüzeye olumlu mekanik özellikler kazandırabilmektedir (Seramik TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, 1980).

Mat sırlar hakkında detaylı bilgi verilmeden önce ilk olarak saf, şeffaf sır ele alınmalıdır. Şeffaf sır, fırınlama işleminin ilk aşamasında, karbonatların parçalanması ve sinterleme gibi daha önce tarif edilen katı hal reaksiyonlarının çoğundan geçmektedir. Bununla birlikte, sırlar bünyede ince tabaka halinde olduğu için, kil gövdelerindeki sır ile aynı ölçüde buharlaşmaya maruz kalmamaktadır. Sıcaklık arttıkça, iyonlar arasındaki bağlar hafifçe gerilerek yapının gevşemesine neden olmaktadır. Bunun ile birlikte yavaş yavaş kristaller bozulur ve karakteristik hallerini kaybederek düzensiz bir yapı oluştururlar. Silisyum ile oksijen arasındaki bağlar oldukça güçlüdür ve son derece viskoz bir yapıya sahiptirler. Silika, 3000 °C'nin üzerine kadar kaynatılmaz ve sıvı fazı boyunca yapışkan halde kalır. Silisin yüksek viskozitesinin bir sonucu olarak, silikaca yüksek olan bütün sırların viskoz eriyikleri vardır. Eğer bünyede matlaşmaya dair bir yapı kalmamışsa ve onları bir arada tutacak hiçbir durum söz konusu olmazsa atmosfere uçup gitmeleri muhtemeldir (Cuff, 1996).

Sırların yüzeyleri az ya da çok parlak ve yansıtıcı bir yapıya sahiptir. Daniel Rodes’e göre mat yüzeyler parlaklığı ve yansıması olmayan bir sır olarak adlandırılmaktadır. Tamamen erimiş olan sır parlak bir yüzeye sahip olmak için uygundur. Bunun nedeni, sırın eridikçe düz bir yüzeye sahip olmasıdır. Sırların düzgün olması ürünler için oldukça yararlı bir özelliktir. Pürüzsüz bir yüzey sağlıklı, kolayca temizlenebilir ve mikrop barındırmamaktadır ( Rhodes, 1973).

Mat sırlara bakıldığında düz bir yüzeyin aksine pürüzlü bir yüzey yapısına sahip olduğu görülmektedir. Kaydırmaz ve çizilmez özellikteki bu sırlar öte yandan parlak yüzeyli sıralara göre temizlenmesi daha güç yapıdadırlar. Pastel ve yumuşak tonların daha iyi elde edilebildiği mat sırlar günümüzde sofra ve süs eşyalarında da daha sıklıkla kullanılır hale gelmiştir. Oldukça güzel bir görünüme sahip olan bu sırlar literatür taramalarında daha çok artistik sırlar ya da kristal sırlar başlığı altında yer almaktadır.

(39)

2.7.2. Mat Sırın Tarihçesi

18. yüzyılda İngiltere’de "Sanayi Devriminin" başlaması ile beraber diğer sanat türlerinde olduğu gibi seramik sanatında da oldukça köklü ve yenilikçi bir döneme girilmiştir. Doğadan ilham alınan özgün formlar terkedilmiş, Fransa’da Art Nouveau, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında dekoratif sanatlardaki yeni ifadeyi tanımlayan bir isme dönüşmüştür. Bu sanat Türkiye’de "Yeni Sanat" adıyla adlandırılmıştır. Endüstrileşme ile beraber soğuk, kalıplaşmış ve taklit edilen ürünler yapılmaya başlanmıştır. Bununla beraber İngiltere’de John Ruskin ve William Morris endüstri ürünlerine sanatsal bir içerik katmışlardır (Salman Çevik, 2015).

1900’lü yılların başında İngiltere’de bulunan Pilkington Fayans ve Çömlekçilik Şirketi kristal sırlı ürünler üretmeye başlamıştır. 1920’li yıllarda İngiltere’de Derbyshire Bretby Sanat Çömlekçilik Şirketinde "Nerton Ware" adlı çizgili ve benekli görünümde mat sırlı ürünler üretilmiştir. Daha sonra 1920-1930 yılları arasında mat sırların üretilmesine önem verilmiştir. Bu yıllarda Pilkington Fayans ve Çömlekçilik Şirketi "Cunian" adında benekli mat sırlı ürünler, "Lapis Ware" adında düzgün yüzeyli mat sırlı ürünler, titanyum mat sırlı ürünler ve ayrıca siyah mat sırlı ürünler üretmişlerdir. İngiliz seramik sanatçısı olan William Howson Taylor’ın "Ruskin Çömlekçilik" adındaki şirketi 1929 yılına kadar mat sırlı ürünler üretmeye devam etmiştir (Kamlık, 2005).

(40)

Resim 2.3. Pilkington fayans ve çömlekçilik şirketi, Art Deco, Nerton Ware vazo örneği 115x190 cm. (Bretby Art seramik, Ruskin, 1920-1930)

(41)

1895 yılında ilk olarak Josiah Wedgwood ve Sons Ltd. adında Wedgwood şirketi kurulmuştur (https://en.wikipedia.org/wiki/Wedgwood). 1933 yılında Murray Wedgwood için ticari olarak tasarımlar yapmaya başlamıştır. Modern, sade tasarımlarda kâseler ve vazolar tasarlamıştır. Murray’in tasarladığı seramikler üzerine Wedgwood şirketi için çeşitli sırlar üreten Norman Wilson’ın sırları uygulanmıştır. Wilson, "Siennese" adında sırlar üretmiş daha sonra "Moonstone" adı verilen mat beyaz, ardından koyu yeşil, turkuaz ve mat gri renkte sırlar da üretmiştir (https://antique-collecting.co.uk/2015/07/28/guide-to-buying-keith-murray/).

Resim 2.5. "Unique Ware" adlı mat sırlı kase örneği (Wedgwood çömlekçilik, Norman Wilson, 1945)

Resim 2.6. Yeşil mat sırlı vazo örneği (Wedgwood çömlekçilik, Keith Murray, 1920-1939)

(42)

Resim 2.7. Art Deco mat sırlı vazo örnekleri (Poole çömlekçilik, Truda Carter, 1920-1930)

Daha sonra Amerika’da 1890’lı yıllarda yaşamış William Henry Grueby, Grueby Fayans Şirketi adında bir çömlek fabrikası kurmuştur. Orada mat tek renkli sır üretimlerini gerçekleştirmiştir. Grueby 1897-98 yıllarında yeşil, kahverengi ve sarı mat sırlar geliştirerek yaptığı vazolar üzerine uygulamıştır (https://www.oxfordartonline.com/groveart/groveart/abstract/10.1093/gao/97818844460 54.001.0001/oao-9781884446054-e-7000035152).

(43)

Grueby’nin ardından; 1800’lü yılların sonunda ve 1900'lü yılların başında, Crystal Lake, Amerikan Terra Cotta ve Seramik Fabrikası içerisinde yer alan TECO Çömlekçilik, terra cotta çömlek üretimi ile ülke çapında popülarite kazanmıştır (https://cl-hs.org/local-history/businesses/american-terra-cotta/).

Resim 2.9. Mat sır örneği (Teco Çömlekçilik, 20. yüzyıl)

Teco Çömlekçilik, Grueby’dan etkilenerek 20. yüzyılın başlarında "Teco Kristalleri" adında benzersiz kristal sırlar ve yeşil renkte mikro-kristalli mat sırlar geliştirmiştir. Mumsu bir yapıya sahip olan bu yeşil sır "Teco Yeşili" olarak ün salmıştır. Teco Çömlekçilik yeşil mat sırın yanı sıra; kahverengi, sarı, mavi, mor ve kırmızı renklerde de mat sırlar üretmiştir. Amerika’da mat sırlar ile ilgili çalışmalar yapan bir diğer isim ise Charles Fergus Binns’tir (Kamlık,2005). Charles Fergus Binns 1900 yılında New York Valisi Teddy Roosevelt’in isteği ile New York’ da Kil Çalışma ve Seramik Okulu'nu (Alfred Üniversitesi New York Eyaleti Seramik Koleji) kurmuştur. Binns bu okulda sırlar üzerine çalışmalarını sürdürmüştür. Binns’in sır formüllerinin bulunduğu bir sır defteri de günümüze kadar ulaşmıştır (https://ceramicsmuseum.alfred.edu/exhibitions/binns/).

Mat sırlar üzerine çalışmalarda bulunan bir diğer isim ise New York’ da Kil Çalışma ve Seramik Okulu'nu kuran ve Charles Fergus Binns’in okulunda kimya öğrencisi olan Arthur Eugene Baggs’dir. Marblehead Çömlekçilik adında kurulan 1908 yılında yeniden düzenlenen şirkette çalışmalarda bulunması üzerine Baggs’in gönderilmesi uygun görülmüştür. Bunun üzerine Baggs basit formlarda tasarladığı vazoların üzerine çoğunlukla yumuşak renk tonları ve kontrast renk tonlarında yapmış olduğu mat sırları uygulamıştır

(44)

Resim 2.10. Mat sırlı vazo örneği (Charles Fergus Binns, 1907)

Resim 2.11. Mat sırlı vazo örneği, 6,5 cm. (Rookwood Çömlekçilik, Charles McLaughlin, 1917)

Mat sırlar üzerine çalışmalarda bulunan bir diğer isimse, Van Briggle’dir. Briggle, yüzyıllardır Çin Ming Hanedanlığı zamanında yapılmış ve kaybolmaya yüz tutmuş mat sırları yeniden yorumlamıştır. 1900'lü yıllara gelindiğinde bu kayıp sırların formüllerini mükemmelleştirmiştir. Birçok farklı renkte mat sırlar ortaya çıkarmıştır. Söz konusu mat sırlar; yeşil, mavi, kahverengi ve kırmızı renkte üretilmiştir. 1960'ların sonlarına gelindiğinde ise; sarı, bordo, beyaz, turkuaz, siyah ve gri renklerde çeşitli mat sırlarda ortaya koymuştur (https://justartpottery.com/pages/about-van-briggle-pottery).

(45)

Resim 2.12. Judd's müzayede galerisi (Van Briggle, 20. yüzyılın başları)

Kurulan çömlekçilik şirketlerinden bir diğeri ise Rookwood’dur. Rookwood Şirketi, 1904 yılında "Vellum" (parşömen) adındaki en ünlü mat sırını üretmiştir

(https://en.wikipedia.org/wiki/Rookwood_Pottery_Company). Vellum, genellikle açık renkli kil üzerine uygulanan uçuk mavi renkte bir mat sır çeşididir. Bu sır çoğunlukla manzara resimleri ile bezenmiş vazolar üzerine uygulanmıştır. Akmayan saten bir doku özelliğine sahip bu sır, uçuk mavi renkte olmasının yanında ayrıca sarı, gri, pembe, parlak beyaz bir sır olarak da yapılmış ve uygulanmıştır (https://aarf.com/ferook97.htm).

(46)

Resim 2.14. ‘Kardaki Kargalar’ adlı mat sırlı vazo örneği, 10,5 x 4,5 cm. (Rookwood Çömlekçilik, Edward Timothy Hurley, 1869-1950)

Resim 2.15. Sıraltı tekniği vazo örneği, 20,32cm. (Newcomb Çömlekçilik, Sadie Irvine, 1916)

Resim 2.16. Gökyüzü tonlu mat sırlı vazo örneği, 16,51 cm. ( Marblehead Çömlekçilik, Arthur Eugene Baggs, 1886-1947)

Şekil

Tablo 1. Tipik bir sır reçete örneği (Rhodes, 1973)
Tablo 3. Baz Transparan ve Opak Sırlar
Tablo 5. + %10 Kalsit katkılı T-1 Mat Sırı
Tablo 7. + %10 Titanyum Dioksit katkılı T-1 Mat Sırı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

De˘ gil ise bir integrasyon ¸carpanı ile denklemi tam hale getirip ¸c¨ oz¨ um¨

Aynı cins sıvılar özdeş ısıtıcılar ile eşit süre ısıtıldığında kütlesi küçük olanda sıcaklık artışı daha fazla olur.. Kaplara verilen

Klavyeden okuma ve ekrana yazma için gerekli deyimleri bulundurur.. „ #include deyimi ile compiler’a iostream araçlarının

0 o C sıcaklıkta NaCl-CuCl 2 -H 2 O üçlü sistemin araştırılması üçgenin CuCl 2 -H 2 O tarafından NaCl köşesine doğru yönde yapıldığı sırada sıvı fazın

[r]

Y: Tüm Epson renkli etiket yazıcılarda kullanılan Micro Piezo baskı kafaları kalıcıdır ve kullanım ömürleri boyunca yazıcının içinde kalır. Baskı

Üleksit, Kalsine Boraks, Sodyum Feldspat ve Potasyum Feldspatın Değişen Oranlarda Oil Spot Sır Bünyesinde Kullanımının Araştırılması..

Verilen dört tane telefon görüşmesine göre cümlede boş bırakılan yer için uygun seçeneği bulmamız gerekir.. Cümlede hangi kişinin randevu almak için telefon