• Sonuç bulunamadı

Bebeklerin Beslenme Davranışları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bebeklerin Beslenme Davranışları"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Beslenme ve Diyet D ergisi/J. Nıılr. and Diet., 24(2): 293-302, 1995

BEBEKLERİN BESLENME DAVRANIŞLARI (*)

Prof.Dr. Olcay NEYZİ

Bu y a z ı d a b e b e k li k te vc e rk en ç o c u k lu k y a ş l a r ı n d a b eslen m e s o r u n l a r ı , b e s l e n m e d a v r a n ı ş l a r ı vc n ö r o m o t o r gelişme irdele nm iştir.

A n a h t a r so7.cükler: Bebek, n ö r o - m o t o r gelişim, yem e s o r u n l a r ı K e y w o r d s : I n f a n t , n c o u r o - m o t o r d e v e l o p m e n t , f e e d i n g , f e e d i n g

p r o b l e m s

B ebeklikte ve erken çocukluk yaşlarında uygun beslenmeyi, 1) boy uzunluğu ve zeka performansı açılarından çocuğun genetik potansiyeline erişebilm esi için gerekli besin maddelerini yeterli miktarlarda sağlayan. 2) o b e s i t e y a d a b esin ek sik liğ i d u r u m la ın a yol açm a y a n , 3) d iy a b e t, ateroskleroz, hipertansiyon gibi ileri yaş hastalıkların önlenmesine yardımcı olan, ve 4) çocukta davranış ve kişilik sorunlarına yol açmayan bir beslen­ m e b içim i o lara k tanım layabiliriz. Günüm üzde, gelişmiş to pluıularda besinlerin ııicesel y a d a nitesel yetersizliğine bağlı enerji ve protein eksikliği sendrom larına, ya da iyot eksikliği gibi mikronütrient eksikliği hastalıklarına a rtık hem en hiç rastlanm am aktadır. Erişkinlerde boy uzunluğu birçok g elişm iş toplum da 10-20 yıl önceki değerleri korumaktadır. Bu durum, yüzyılın eğilimi (secular trend) olarak adlandırılan "çocukların daha iyi beslenm esi ve sağlık durumlarının iyileşmesi sonucu yeni kuşakların daha uzun boylu olması ve daha erken gelişmesi" sürecinin bu toplumlarda artık geçerli olm adığını ve tüm sosyoekonomik katmanlardan çocukların büyük bir ço ğ u n lu ğ u n u n uzunca bir süredir genetik yapılarına uygun bir biiyüme- g elişm e gösterdiklerini kanıtlamaktadır. Buna karşın obesite ve ateroskleroz gibi d iy etle ilişkili ileri yaş hastalıkları tüm dünyada yüksek oranlarda g ö r ü l m e y e d e v a m e tm e k te d ir. B eb e k lik d ö n e m in d e a n n e le rin y a da

* H.Ü. Sağlık Teknolojisi Y.0.1995 Yıllı Konferans serisinde sunulan tebliğdir.

** İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü Eski Müdürü ve İstanbul Çocuk Sağlığı Denıeği Başkanı.

(2)

aUadad .ßrrißrnß/ßliglß i/i iriiäaJzi riigadad) nßlm i?ßUß/¿ilriß/ m ißliai/lßd i/labiali nuğuaov naurıoz (¡dig arrniba/ ßhox .ßrrißfrißiu/l rrii^iJali i/ i ßrinßlriuiog t>rriij /¡jd ilrriariößilßrl .rıalida/ali/İJa abrıö/ xu*mulo ini ißl^inn i/ßb .( I ) libliğab libßfi ßb ißlmmub rıt>!¡dß'vß Io/ ría na/ahilad irn ißl^irißi/ßb tírnrit»lí't»d ririßUu'jov /lü^ii/l 3 / nhaMadafl .(no/<;ßiiß/ ßb ß/ Jijolo/id > ii]/lilfiíj/líiú'jb Ivw jiid riorriJo ¡Irrıorıö ßl /i^i /ßlob .lahilidßio ßbiqß/ Ai'iji'iA ßflßb i i-jI i*jüib .ni ßilßb ißUuaov ixßH - Aii'jo ) :\nzizö'j /liliUiß’l ßfiurl r^lmini.'/tarjjj ij ıofio 3/ rißlxid 3rnü /¡id •ial/3'iiíl /libiliüli fißbrii/lß/ßl/liliUißl ud .iiolorno/ "ßlxßl" ßb r;/ "\ß" nrißl ißUiliU’iß'l ilrnanö ri3/3İi/Ü3 imnnlß ij iorit» ßb rißbrn^.ivßßrrivilr>dr;)t>fn ßbru^ß'iß /lilodßiarn 3 / ßnnßUild/hßl ixirl omii/iid al/iaUadad ri3/ii/üd iNilüß^. 11 biß/ ¡¿¡blid'j^iÿob g/IMß/U İ)C I ali iiAWaAA dt. ninirrnlß i j iorio /liïlriüi! aiöü aüillaxö /liiijJiiöyißl/lild/lißl laz/aiid ßb rißl^irißi /ßb tanay nnaUadoH .( £ ) ii l<¡ rnl iii bl irj ßb urıuğublo şurrr/ob 3/ lobt» il lad imüiljß ßlißUilßiß ¡hilad /ladad uün ) niiiadad nimrrißiyoiq orririol^.t>d /lülmiü alri3b3ri uH ;ii io)^öü /Ißiß/Ißiid i /ornma .nalo ßb \ß rißli /ßg ./IßonA .iibfrii^ßUß/ nuy/u ri3 ¡¿amrialriaxijb 'jkü orii£¡oj^¡ rißbßfrilm brißvu a/ riß/u/u /I09 .ladrrisi sblßd igibßfiilo lüilßj-'ßd lidvid /ßlo>l smnalzad iljößd ağaJni abisl/tadad al/öil .nbiß/ laUadad ria/ama/ /lov rißiß aUülviiy i /amam .ihiniz .xuR'iuxud .ßnxiriß/ nrißlnufl .\ßffißfißlui> /u /larril ids/alzad i/i iiaUadad uH .ubiß/ 3b iaUad3d riß/ßliß /lov .rißrißlxßy .( rjii/laiay /ta)z3b a/aliß rißrrißx ujiov 3/ mi^ßUßv; 'i i d la\ö n¡v¡ iğijşiğabab aiöü ß?ß/ rıirıirnirıi*/laıa;u ij iana 3 / rurirxirl arriij/iid ßbißUuao'^) -li'il näß Ju'jii / izßrrihß iTißi >hlvß abiaUadad izßiß /ß v¡j-iiH zu bi Inrnnrnl uJunu ßj/luaoviid ßbrii^ß / £ rn? iß>l ßrnzßmlo ßb ml rißio A^Aiiv Ao'j idiy iz £ l-P o\* ruri :ıa?üb a I o° Ai^nlAa/ rißio ud rißbriuiublo ¿ß/ß/ ßrlnb /lov ixifl arriü/üd

ü f.abniiü abiaUodad izßiß /ß illß-ifli?. .nbßlxßl i?.ßfririßloqabyß/ a)/lil/ladaH

izßmrißloqab niaJo'iq a?i ßbmzßißißl /ß i/lino-ulA .nrißlof|abyß/ y ZI .niaioiq uiI ( I-.2) lani ß y f.abriii« iKßrnrißloqab iir,/ /Ißariß ;iaba rriß /ab ab/axijb in/ß

/lov/lac| niv¡ i iaUibarnlid işibi” Ißrrnon ijH .iilßxß irriirii^/laiaij ijianaalriaban .ißl nrii/lß/ rißbriiiiblßxß ninirlßj^i nirii ial/ladad ßiriog riß)/lil/ß d .anriß aUillaxö rißllßißJ lağib Jßißvß Io / ßüilxii-.flßJ^i ßb rißlmuiub /IlIßJzßH abriö/ xuzrnulo i /affinab.ad /IßißiiJJiß 1 /ßfrixilodßiß/l ß2iß/ rnmub iid il?a)ß üiiiHyüii amnaUad naüaiii^ .ßbßrri^iIßv lirl rißliqß/ ab'ClilA JßanA .iali/lja ilißd anaban iid /lirißino nurnu iub ud abnij í I 0" ß'jxmlß/ riiiaUadad rißio ( Ô nJ^imrißlqßz uünblo ab naxßd .ßfnlß v¡j¡¿ i/arnarn .bat inixad rißlnmo^ arnnalzad abiaUadail i\í¡rl ßirio^ rißb/ß (1 /lli f;jn¡rl .rißl^ß/ /III liiilad abniNa^: AWoA ßb ß/ ßm^u/l

(3)

besinleri ıed (yemek seçme) de önde gelen birsoıun olabilir (6,7). Beslenme sorunlarını, olumsuz beslenme davranışlarını önlemek ve çocuklara yaşlarına ve gelişme evrelerine uygun bir beslenme biçimi düzenleyebilmek için gerek beslenm e süreci ile ilişkili anatomik-fizyolojikgelişmeyi iyi bilmek, gerekse bu süreçte aııne-bebek etkileşiminin ve psikososval etmenlerin öneminin bilincinde olmak gerekir.

B eslen m e fizyolojisi

Beslenm e süreci 4 aşamada gerçekleşir(S). İlk evre açlık hissi duymak, iştahlanm ak, besini elde etmek ve ağıza götürmektir. Doğal olarak küçük bebekler, besini elde etmek ve ağızlarına götürmek işlevlerini yapamazlar, bunun için annelerine ya da bakıcılarına bağımlıdırlar. Ancak memeye yaklaş- tırılan küçük bir bebek, ağzını açar, meme ucunu arar ve bulunca (annenin y a rd ım ıy la m em eye iyi yerleştirilmiş ise) memeyi ağzıyla kavrar. Bebeğin m e m e y i b u l m a s ın d a m em enin a re o las ın d a çıkıntı ş e k lin d e b u lu n a n M o n tg o m e ry bezlerinin de yol gösterici olduğu düşünülmektedir. Gebelik ve em ziklilik sırasında daha belirginleşen bu bezlerden meme başını çatlak­ lara karşı koruyan yağlı bir madde ve az miktarda siit salgılanmaktadır (9). M em e ucunun karbonatlı su ile silinmesi bu salgıyı ve onun kokusunu meme ucundan uzaklaştırdığı için hem bebeğin memeyi almasını güçleştirmekte, hem de m em e ucunun kuruyarak çatlamasına neden olmaktadır. Bebeğin m em eyi etkili bir şekilde emebilmesi için ağzını iyice açması ve ağız dolusu m em e do k u su n u kavraması gerekir. Bunun için bebeğin uyanık ve aç olması önem lidir. Ayrıca anneye bebeğin ağzını açtırmak için arama refleksini ku llanm ası öğretilmelidir. Bunun için annenin memesinin ucu ile bebeğin du d a k la rın a dokunm ası yeteri id ir.

B üyük ço cu klard a ve erişkinlerde açlık hissi olmasa da besinin tadı, kokusu, g ö rünü m ü, o besinle ilgili geçmiş deneyimler gibi uyarılarla yem e isteği (iştah) körüklenebilir. Bebeklerde ise bu tür uyanlara yanıtları düzen­ leyen beyinsel m ekanizm aların gelişmişlik düzeyi bilinmemektedir. Ancak son zam anlarda yapı lan çalışmalar, bebeğin memeyi emmesinin annenin aldığı ba/ı besinlere bağlı olarak değişebildiğin i göstermiştir. Örneğin sarımsak hapı verilen an nelerin bebeklerinin daha büyük bir iştahla annelerini emdikleri bildirilm ektedir ( 10.11). Diğer yandan aşırı fiziksel faaliyet sonrasında laktik asit diizevi artm ış siit içeren anne memesini bebeklerin daha zor emdikleri bild irilm iştir (12). Bu gözlem ler tat duyusunun erken dönemde geliştiğini göstermektedir.

(4)

B e b e k le rd e iştah, en fazla açlık hissi ile ve a n n e-beb ek ilişkisi ile bağlantılıdır. B e bek lerin g e n eld e ilk 4 ayda tatlı besinleri yeğledikleri, tu zlu la ra ancak 4 aylıktan sonra ilgi gösterdikleri yolunda bazı gözlem ler vardır. M e m e başını karbonatlı su ile silme acı tat verir ve M o ntgom ery bezleri salgısını ve b unun ko k u su n u da ortadan kaldırdığından bebeğin m em e y i a lm a m a s ın a neden olabilir.

B e slen m e sü recinin ikinci aşam ası, çiğnem e ve y u tm a işlevlerini de içeren "oral evre"dir. Bu evrede besinler ağızdan ufalanarak farinkse, oradan d a ö z o fa g u s a aktarılır. Bebeklik d önem inde bu işlevler de tam olarak gerçek­ leştirilemez. İlk 3-4 ayda bebekler katı besinleri çiğneyemedikleri gibi, besini ağzın ön tara fın d a n a rk a y a iletecek dil hareketlerini de yapamazlar. K üçük bir beb ek, kaşıkla ve rilm e y e çalışılan katı besini diliyle dışarıya iter (dışarı a tm a -e x tru sio n -re fle k si). Bu n edenle küçük bebekler ancak sıvı besinler ile beslenebilirler. İlk a y la rd a beslen m enin oral evresi, "emme" ile gerçek­ leştirilir. E m m e hareketleri fetal yaşam da, yaklaşık 15. haftada başlam akla birlikte, etkin e m m e ve ritm ik e m m e -y u tm a işlevi ancak gestasyonun 34- 36. h a fta la rın d a kazanılır. A n n e m em esini kavram ak ve e m ebilm ek için b ebeğ in belirli bir duyusal o lg u n luk düzeyine erişmiş olması, bazı ince ve k a b a m o to r becerileri k azan m ış olması gerekir. Yutma ise, aynı an d a dil harek etlerini, farinks ve larinks kaslarının hareketlerini ve solunum un kısa bir süre d u rm a sın ı g erektiren karm aşık bir süreçtir. Her iki işlevin birlikte b a şarıla b ilm esi için bu becerilerin eş uyum içinde (koordine bir şekilde) y a p ılm a sı gerekir. Sağlıklı yenid o ğ an bebeklerin nö ro m o tor gelişimi, etkin e m m e ve ritm ik e m m e -y u tm a işlevlerini rahatlıkla başaracak düzeydedir. Larinksin a n a to m ik k o n u m u n u n bebeklerde ileri yaşlara göre daha yüksekte olm ası, y u tm a sırasında epiglotun larinksi kolaylıkla örtmesine olanak ağlar, bu şe kilde besinlerin hava y o lu n a kaçması önlenir. Küçük bebeğin ağız b o ş lu ğ u n u n k ü ç ü k olm ası, e m m e işlevini kolaylaştırır. Yanaklardaki yağ ya stık ç ık ları d e ste k görevi yapar. Em erken, bebeğin dudakları ve alt ve üst çenesi m em e do k usu nu kavrar, dilin arka bölüm ü farinse dayalıdır ve ağızdan d ışa kapalı bir b o şlu k oluşur. Dilin ileri-geri hareketleri memeyi k avram aya a m a ç lıd ır ve an n e m e m e s in d e n sütün bebeğin ağız b oşlu ğ u n a akm asını sağlar. U ltrasonografi ile bebeklerin, 5 dakika içinde yaklaşık 300 kez emm e hareketi ya ptıkları gözlem lenm iştir. Biberon ile beslen m ede em m e işlevi farklıdır, be b e ğ in ağız içinde n e g a tif basın ç oluşturması gerekir.

Y aklaşık ü ç -d ö ıt aylıktan başlay arak dil hareketleri çok y ö n lü olm aya başlar, dışarı a tm a refleksi de kaybolur. Beş-yedi aylıkta ağız boşluğu da g e n iş le m iş o lac a ğ ın d a n , a y rıca b ebek başını kaşığa yaklaştırarak, hem alt

(5)

h e m ü st d u d a k la rın ı k u lla n a b ile re k y iy e b ile c e ğ in d e n p ü r e k ıv a m ın d a k i y iy ec e k le ri rahatlıkla farinkse ak ta rab ilec e k dü z e y e gelir. A ltı-s e k iz a y lık b ir b e b e k te ç iğ n e m e h a re k e tle ri de b a şla m ış tır. O t u r a r a k y e m e k , k atı be s in le rin y u tu lm a s ın ı kolaylaştırır. İyi ç iğ n e m e ve ı s ır m a y e te n e k le r i, y a k la ş ık 12 aylıkta kazanılır.

İlk y a ş ta bebeğin b eslenm e işlevini y e rin e getirebilm esi ve b u n u g e liş ­ tirm esi, v ü cu d un diğer bölüm lerini de içeren genel n ö r o m o to r g e liş m e n in bir p a rç a sıd ır (Tablo 1). A ncak, b ebeğin b e sle n m e d avranışı ile ilgili kritik d ö n e m le r bilinm ez ve diyet buna göre d ü zen len m ezse gelişm ede g e c ik m e le r ve g ü ç lü k le r olabilir. Ö rneğin 4-6 ay a rasın da bebek, tadı d eğişik olan farklı besinleri o ld u k ç a kolaylıkla kabul eder, d a h a ileri y a ş la rd a redd ed ebilir. B u n e d e n le sebzeler, tuzlu besin ler gibi y iy ec e k le re bu d ö n e m d e b a ş la n m a s ı u y g u n d u r. B e n z e r ş ek ilde, altı-y ed i a y lık ta n b a ş la y a r a k k ıv a m lı (k a tı) b e sin le r verilm ezse dil hareketlerinin gelişmesi gecikir ve b e b e k ç iğ n e m e y i z a m a n ın d a öğrenem ez. Bu d u ru m d a çocu k besinleri ç iğ n e m e d e n y u tm a y a alışır, lokm anın boğaza takılması, katı besinleri red gibi b e s le n m e so ru n la rı o rta y a çıkar.

Tablo I. İlk IS Ayda Beslenme ve Nöromotor Gelişme.

Y a ş lîc s in tipi

(ay)

O r a l gelişm e N ö ro m o to r gelişme

0-4 Sıvı (anne sütü veya

b aşka sütler)

D ilin uzatm a-geri çekm e E m m e ve aram a reflek sleri var

hareketleri A nne m em esi Baş kon tro lü g elişiyor

veya biberon em ziğine uyum

4-6 Yum uşak püre kıvam ında K aşıktan p a s if alabilir

besinler Sıvı besinler Besini dilin ön tarafından

farinkse aktarır

İki elle eşya y ak alar Baş kontrolü var D estekle o turur

6-8 Püre k ıvam ında besinler. Ç iğnem e hareketleri b a şlar Eşyayı b ir elden ötekine

sertçe besinler Fincandan içeb ilir ak tarır D esteksiz o turur

8-12 Püre k ıvam ında çatalla

ezilm iş besinler, sertçe besinler

Dilin lateralizasyonu ile lokmayı hareket ettirebilir

B aş-işaret p arm ak ların ı k ullanabilir. B aş-om uz kontrolü tam B esini ağzına g ötürebilir

12-18 K olay çiğnenebilen Ç iğnem e ve dil hareketleri Yürür, kendi kendini besleyebilir

(6)

Katı ck besinlere başlama yaşı

Bebeklerde beslenmeye ilişkin becerilerin gelişimini ilk defa Gesel ve lig (13) sistemli olarak incelemişler ve diyette katı besinlerin buna göre ilave edilmesini önermişler, daha yakın zamanlarda başka araştırıcılar da bebek gelişimini bu açıdan tanımlamışlardır (14). Bııııa göre, çok kıvamlı olmamak koşulu ile bebek 4 ayını tamamladığında kaşıkla katı besinler verilmeye başlanabilir, 6 aylıkta daha kıvamlı besinler verilebilir ve çocuk çiğneme hareketleri yapmaya özendirilir. 7-8 aylıkta ufalanmış köfte, çatalla ezilmiş ya da küçük parçalar halinde sebze ve meyvalar gibi çiğneme gerektiren besinlere başlanabilir. Altı aylıktan başlayarak bebeğe fincandan içme de öğretilmeye başlanır. Ancak bu becerinin tam kazanılması zaman alır; dokıız-on aylıkta bebek, annenin tuttuğu bir fincandan rahatça içebilir, oniki aylıkta ise fincanı kendisi iki eliyle tutarak içer. On-onbir aylıkta bebeğin bazı besinleri eliyle alarak ya da kaşığı eline vererek kendini beslemesine izin verilir. Morris'e göre (15), ek besinlere başlamada birden fazla ölçüt dikkate alınmalıdır. Genelde bebekler, doğum ağırlıklarının iki katına eriştiklerinde günde sıvı besin olarak 8-10 öğün alsalar bile tam doymazlar ve açlık belirtileri gösterirler. Altı kg a erişmek, katı besinleri vermek için bir ölçüttür. Diğer bir ölçiit, bebeğin omuz ve boyun kaslarında sinir-kas kontrolünün kazanılmış olmasıdır. Başını iyi tutan ve yüzükoyun yatırıldığında ellerine dayanarak gövdesini kaldırabilen bir bebek, ağız hareketlerini de düzenli olarak yapabilir. Bebeğin katı besinler için duyusal bir olgunlaşma düzeyine erişmiş olması da önemlidir. Genellikle dört-beş aylıkta bebekler oyuncakları, ellerini ağızlarına götürerek değişik kıvamda maddeleri keşfetmek merakındadırlar. Bu gelişme bebeğin katı besinler için duyusal olarak hazır olduğunun bir göstergesidir. En nihayet, bebeğin kaşıktan besini alabilmesi ve kaşıkla beslenme başlatıldığında bu becerisini hızla geliştirmesi de katı besinlerin verilmesi için bir ölçüttür. Ek besinlere başlama zamanının, bebeğin belirli becerileri edindiği periodlara uygun olarak yapılmasının gereği ve yapılmadığında beslenme alışkanlıklarını yerleştirmenin güç olacağı birçok araştırıcı tarafından vurgulanmaktadır (14). Tüm bu bilgilere karşın, tüm dünyada bebeklerin en a z % 50'sinde iki-tiçiincü aylar arasında katı (unlu) besinler verilmeye başlanmaktadır. Bu konuda özellikle eğitim düzeyi düşük olan annelerin, sağlık görevlilerinden çok aile içi bireylerin önerilerine uydukları birçok çalışma ile gösterilmiştir (16,17). Bu yanlış uygulamalar anne sütünde azalma, şişmanlık, sindirim güçlükleri, ilerde besinleri red gibi sorunlara yol açabilir. Ailelerin eğitiminde bu sakıncalar açıklanarak uygun beslenme özendirilmelidir.

(7)

Beslenm e davranışının psikososyal yönü

Bebeklerin beslenmeyle ilgili davranışları, genel davranışlarını simgeler, bu davranışın sağlıklı yerleşmesi ve bebeğin kişiliğini de özgürce geliştire­ bilmesi için "isteğe bağlı beslenme" modeli yani beslenm e düzeninin bebek tarafından ayarlanması, çok önemlidir. Özellikle ilk aylarda bebek, biyolojik düzeninin uyarısına göre, istediği zaman, açlığını belli eder, bu isteği hemen algılanır ve karşılanırsa doy u m a ulaşır ve bunu olumlu bir deneyim olarak belleğine işler. Beslenme davranışı, bio-psiko-sosyal bir süreçtir. Başlangıçta biyolojik öge ağırlıktadır, giderek ve özellikle ilk yaştan sonra psikolojik ve so sy al ö ğ e le r a ğ ırlık kazanır. P sik olo g lar, b e b e k le rd e işle v s e l ve davranışsal gelişmeyi yaşlara göre evrelemişlerdir (14,18). Buna göre sıfır- üç ay arası, nörofizy olojik m odülasyon (gelişim ) evresidir. Bu ev re d e davranış, biyolojik düzenleyici sistem in etkisindedir. G e n e ld e d o ğ u m u izleyen ilk haftanın sonunda, çocuğun endojen ritmi (açlık-tokluk süreleri, uyku-uyanıklık dönemleri) ve kendisine özgü davranışları belli o lm a y a başlar. Bu evrede çocuğun vereceği açlık işaretlerine annenin göstereceği d u y a r l ı lı k ve b u n la rı d o ğ ru a lg ı la y a r a k b e b e ğ i d o y u r m a s ı , b e b e ğ in davranışının sağlıklı gelişmesi açısından çok önemlidir.

İkinci davranışsal gelişme evresi 3 ile 9 ay arası dönem i (bazılarına göre 12 aya kadar) kapsar. Bu evre "sensori-motor modülasyon evresi" adını alır. Bu evre anne ve bebek arasındaki ilişkinin en kuvvetli olduğu ve sosyal bir anlam kazandığı dönemdir. Bu evre için "anneye bağlanm a", "anneye aşık olma" gibi terim lerd e kullanılır. Bebeğin ilgi alanı aıtık yalnızca aldığı m iktar y a da öğün sıklığı ile sınırlı değildir. Ağzına besin girm esinin zevk verici, keyifli bir olgu olduğunun farkındadır. Ayrıca öğünler, anne ile ilişkisini yürütecek fırsatlardır. Emerken arada dıırup an nesine bakm ak, memeyi bir süre bırakıp "agu agu" gibi sesler çıkararak annesi ile iletişime girmek üç aylıktan büyük sağlıklı bebeklerin olağan davranışlarıdır. Bazı bebeklerde bu davranışlar daha erken, 8-9 haftalıkta başlayabilir. A nnenin bebeğinin bu iletişim isteğini doğru algılaması, karşılık vermesi, bebeği ile konu şm ası gerekir. Ö rn eğin , öğün sıra sın d a bebeğin e m m eyi bir süre bırak m ası d u ru m u n d a annenin ısrarla m em eyi hem en ç o c u ğ u n a ğ z ın a vermeye çalışması, ya da doymuş olduğuna karar verip emzirmeyi bırakması hatalı ve çocuğu zedeleyici davranışlardır.

Ü çüncü evre amaçlı (bilinçli, kontrollü) davranış evresidir. D okuz aylıktan 3 yaşa kadar uzanan bu davranışsal evıe, "somatopsikolojik sıçrama dönemi" olarak da adlandırılır. Bu evrede çocuğun m em eye ilgisi azalmıştır, ancak m em e veya biberon emmeyi annenin ilgisini çekecek bir araç olarak.

(8)

ya da bir uyku aracı olarak kullanabilir. Açlık uyarısı azalmıştır, birçok becerileri artık yapabildiğinden kişiliğini kanıtlama çabası ön plandadır. Yemek için oturmak istemez, kendi kendini beslemek ister, kaseyi ilebilir. Etrafla görsel ilişkisi çok artmıştır, öğün ortasında dikkati kolaylıkla başka şeye kayabilir. İlk aylarda bebeği ile iyi iletişim kurabilmiş ve bu amaçlı davranış evresinde de anlayışla hareket eden annelerin çocu k larınd a genellikle önemli bir sorunla karşılaşılmaz. Diğer durumlarda bu evre anne çocuk arasında bir pazarlık, inatlaşma ve savaş dönemi halini alabilir. Annelerin çocuğun davranışından yakınmaları çoğu kez bu dönemde başlar. Tablo 2'de bio-psiko-sosyal davranış evreleri ve bu evrelerde annelerden beklenen uyumlu davranış öğeleri özetlenmiştir.

Tablo 2. Beslenmede Bio-Psiko-Sosyal Gelişme Çevrelen ve Amıe Davranışı (/, 14)

Yaş (ay) G elişim sel evreler U yum lu anne d a vra n ışı

1-3 Biyolojik uyum ve stabilizasyon Sakin, güven verici, becerikli

(ııörofizyolojik evre) İstekleri iyi algılar

3-9 Bağlanma (sensorimotor evre) İyi etkileşim yapar

"Anneye aşık olma" Sevgisini gösterir

Bilinçli iletişim Aşırı uyandan kaçınır

9-36 Kişilik kazanma Öğrenmesine yardımcı olur

(somatopsikolojik sıçrama) Kişilik kazanmasını destekler

Şekil l'de beslenme sorunları açısından anne-bebek ilişkileri şematik olarak gösterilmiştir.

BEBEK

1^ il

İsteklerini açıkça belirtir İsteklerini açıkça belirtemez

İJ V.

ANNE il

İyi algılar, anlayışlı, Anlayışsız, isteksiz ve/veya

becerikli beceriksiz

* il

SORUN YOK Bebek uyum Bebek uyum

yapar yapamaz

■i' s|/

SORUN YOK SORUN

(9)

A B S T R A C T

F E E D I N G B E H A V IO U R S O F IN FA N T S

N eyzi, O.

In this article, early feed in g pro b le m s, fee d in g and n e o u ro - m o to r developm ent o f infants; have been discussed.

KAYNAKLAR

1. Satter EM. The feeding relationship: Problems and interventions. J Ped 117: s. 181-189. 1990

2. Barness LA. Bases of weaning recommendations. J Ped 117: 84-85. 1990. 3. Satter EM. Childhood eating disorders. J Am Diet Assoc 86: 357-61. 1986. 4. Forbes GB. Children and food -order amid chaos. New Engl J Med 324: 262-

63, 1991.

5. Sils RH. Failure to thrive, the role of clinical and laboratory evaluation. Am J Dis Child 132: 967-69. 1978.

6. Dahl M. Sundelin C. Early feeding problems in an affluent society. !. Categories and clinical signs. Acta Paediatr Scand 75: 370-9. 1986.

7. Birch LL. Johnson SL. Andresen G et al. The variability of young children's energy intake. New Engl J Med 324:232-5, 1991.

8. Rudolph CD. Feeding disorders in infants and children. J Ped 125: s.l 16-24, 1994.

9. Lawrence R. Anatomy of the human breast. In: R Lawrence (ed). Breastfeeding. 4 th ed. Mosby. St Louis, 1994, pp 37-59.

10. Mennela JA. Beauchamps GK. Maternal diet alters the sensory qualities of hu­ man milk and the nursling's behaviour. Pediatrics 88: 737, 1991.

11. Mennela JA. Mother's milk: A medium for early flavor experiences. JHL 11:39. 1995.

12. Wallace JP. Inbar G. Ernsthausen K. Infant acceptance of post exercise breast milk. Pediatrics 89: 1245, 1992.

13. Gesell A. Ilg FL. Feeding Behavior of Infants. JB Lippincott. Philadelphia, 1937. 14. Pridham KF. Feeding behavior of 6- to 12-month-old infants: Assessment and

(10)

15. Morris SE. Eating readiness cues: Introducing supplemental foods. Pediatrics Basics no. 61, 1992.

16. Parraga 1M. Weber MA. Reeb KG. Feeding patterns of urban black infants. J Am Diet Assoc 88: 796-800. 1988.

17. McIntosh J. Weaning practices in a sample of working class primiparae. Child Care Health Dev 12: 215-26, 1986.

18.Kopp CB. Antecedents of self-regulation: a developmental perspective. Dev Psychol 18: 199-214, 1982.

Referanslar

Benzer Belgeler

A) Sebze ve meyvelerin doğallığını korumak. B) Üzerindeki zirai ilaç varsa temizlemek. C) Toz, kir gibi maddelerden arındırmak. D) Bakteri, mikrop gibi etkenleri

Queue sd Customer sd has sd a sd Service sd With sd and s Without sd Preparatory sd Work sd when s CatastrophesOccur sd ,I nternational sd Journal sd of sd Applied sd Engineering

Bu açıklama- dan çok kısa bir süre sonra da detaylarını yukarıda verdiğimiz ve yüksek miktarda palm yağı içeren diyetin farelerde kanserin metastazlarını

Araştırmaya katılan girişimcilerin inovasyon düzeylerinin alt boyutlarının demografik değişkenlerle anlamlı ilişkisi olup olmadığı incelendiğinde;

diğer polisakkaritler, yulaf ve kepekli buğday fiberleri, inulin, oligosakkaritler ve fruktanlar, lignin, ve bazı rezistan nişastalar) Nişasta kökenli olmayan

 Öğrencilerin ortalama günlük besin tüketimlerine göre; Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin her gün gazlı içecek tüketme sıklıklarının Beslenme ve

Yüksek doz vitaminler, karotenoidler, bitkisel antioksidanlar ve ya¤ asitle- rinin diete eklenmesiyle yap›lan çal›flmalarda bu besinlerin fotoprotektif etkileri ile

%28'inin en az 1 porsiyon sebze tüketemediğini göstermektedir [7, 8]. Bunun yanında küçük çocukların %30'undan fazlası günlük haşlanmış ya da kızarmış