• Sonuç bulunamadı

Yahya Kemal'e dair...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yahya Kemal'e dair..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

l l l l l i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l i l l l l l l l l l l l l l l l M l l l l l l l l l t l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l t l l l l l l l l l l l i i m i l l l l l l l l i l l l l l l l l l l l l l l l l i m i l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l l i l l l l l l l l l l H l l l l

s - I'IW

T> fo fÇ 'L V

• j m i l f M l I M l l i l l l l l l l l l i m i l l l l l i m i l l U l l l l l l l l l l l l l l i m i l l l i i l l l l i i i M i i i i i i l M * I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I 2 — 44 —

Yahya Kemal'e dair

Elli yılı aşkın bir süre bo­ yunca Yahya Kemal, pek az değişmiş, büna rağmen daima sevilmişse, bu, daha ziyade üs­ tadın Türk diline gösterdiği ya­ kın ilgiden ve aruz vezni üzerin­ deki tartışma kabul etmez usta­ lığından olsa gerektir. Yahya Ke­ mal, Paul Valery’nin «Şiir, fikir­ lerle değil, sözcüklerle yazılır» formülünde belirttiği ilkeye, bel­ ki Valery’den de önce, bağlanmı­ şa benzer. Eserleri üzerinde titiz bir dikkatle uğraşır, bir mısraın bir kelimesini. Uç beş yü ara iie, bir kaç defa değiştirdiği olurdu. Hayatmda, şiirlerini bir türlü ki­ tap halinde yayınlıyamaması, bun­ dan ötürüdür. Sanatı, biraz da bir ruh halinin içten geldiği gibi (Spontané) belirtilmesi saydığını dan, doğrusu, Yahya Kemaldeki bu eksiksizlik (mükemmellik) öz lemini ben, çok defa yadırgarım. Gerçi, yalnız şiirde ve edebiyat­ ta değil, bütün sanat dallarında, kolay görünen, şöyle bir çırpıda yaratılmış hissini veren eserlerin büyük güçlükleri yene yene, uzun emekler sonunda meydana geti rilmesi, hiçbir zaman bir kusur sayılmaz. Hattâ eskidenberi bu nu öğütliyen üstadlar da vardır. Büyük Fransız ozanı Malherbe, bundan yüzlerce yıl önce:

İ l faut faire difficilement des

vers faciles

Güç yazmalı, kolay mısraları

Ziya Paşanın ünlü beytini alı­ nız:

Bunun ilk mısraını Yahya Ke­ malin uygun bir mısraı ile pekâ­ lâ değiştirebilirsiniz.

Bir uykuyu cânânla beraber uyu­ yanlar Başın alamaz bir dalıi baran-ı be­ lâdan

yanında Ahmet Hamdi Tanpınar, bize Gerard de Nerval’in El Des- ticado’sunu okuyordu.

Et le soleil noir de la mélancolie Ve kara güneşi kara sevdanın

mısraını yanlış olarak:

Et le noir soleil de la mélancolie

dememiş mi idi? Ama gel gele lim, Yahya Kemali okurken ber ce mısralarm pek güç yazıldığın ve oturduğu yere bir yama gil eklendiğini sezmemek de elde gelmiyor. Türkçedeki inkâr edile mez ustalığına rağmen, biçim ge leneğine bağlılığı yüzünden ben üstadı; örneğin bir Ahmet Haşi­ nle kıyasla daima daha geri, da­ ha şarklı bulmuşumdur.

Yahya Kemal Beyatlı de direndi:

Et le noir soleil de la mélancolie

denecekti. Bir kntre içen çeşme-i pür-hun-u

fenadan Başın alamaz bir dahi baran-ı

belâdan

Et le soleil noir de la mélancolie denemezdi.

Yahya Kemale her zaman bü­ yük hayranlık duyan Tanpınar, itiraz etmedi, sustu. Demek ki gençliğindeki Parisin havasını ya mnda taşır sandığımız üstad, Bou­ levard Saint - Germain kahvele

Evet, vecizenin ciddiliği bozul­ muş, beyit, karikatürümsü bir hal almıştır. Fakat iki mısra pe­ kâlâ evlenmişler, biraz komik, biraz aksak da olsa bir fikir aile­ si kurmuşlardır. Ayni şeyi. Tan • zimat sonrası şairlerinden bir başkası ile yapabilir misiniz?

rinde geçirdiği yıllar boyunca hep Istanbulu özlemiş, tüm varlığı ile Parise asla girememişti. Yıliar sonra Varşova’da yazdığı:

Gönlüm, bu şehirden, bu diyar dan çok uzakta Tanburi Cemil Bey çalıyor eski plâkta..

Uzun yıllar Pariste yaşadığı için, Yahya Kemal, Fransız edebi­ yatını iyi bilirdi. Bununla bera ber, örneğin, bir Ataç gibi yeni akımları izlemezdi. Albert Sama- in’lerde, Heredia’larda mıhlanmış kalmış, hattâ zamanla, daha eski­ leri bile unutur olmuştu. Bir gün,

, . 11 • 11111 ... ı ı ... ... ı ı ı ı ı ı ı ı ı

mısralarında belirttiği bu özlem, kimbilir, onu belki gençliğinin Parisinde de için için yakıyordu.

sentetik bir niteliğe ulaştığını sanmıyorum. Sosyal gelişimin ne­ denleri üzerinde fazla durmaz, daha ziyade olayları sıralardı ar ka arkaya. İlham kaynağını hep geçmişte ariyan, kendi benliğinin yörüngesi dışındaki toplum haya­ tım pek umursamıyan bu alıngan, içine gömülü, fakat sevimli adam, geleceğe dair kendince karamsar ve kesin bir yargıya varmıştı: şekline soktu. Bu, bir bellek sürç

mesi olabilirdi. Ahmet Hamdi, saygılı bir edâ ile mısraın doğru­ sunu tekrarladı. Hafifçe sinirle­ nen üstad Nerval’in, hattâ iyi fransızca bilen zevk sahibi bir kimsenin hiç bir zaman kabul edemiyeceği, Fransız dilinin ru - huna aykırı, o yanlış şekil

üzerin-Evet, gurbet belâlı şey, uzlet sı­ kıntılı Bilmem nasıl geçirmeli, son beş

on yılı Yarınki toplumsal düzenin, git­ tikçe sosyalist bir sisteme doğru yöneleceğine inanıyordu. Bir gün, İstiklâl caddesinde kolkola yü - rürken, Nâzım Hikmetten söz ediyorduk. Komünizm propagan­

dası yapmak suçu ile bir kaç yıl­ dır hapiste yatıyordu Nâzını. Dü­ şünceleri yüzünden bir insanın hüküm giymesini doğru bulmadı ğımı söylediğim zaman, üstad, bunu olağan saymam gerektiğini, her tehlikeli yeninin toplumda daima bir tepki yaratacağım ile­ ri sürdü. Sonra, gayet soğukkan­ lı, basit bir gerçeği tekrarlıyor - muş gibi:

— İstikbal, onlarındır!

Dedi. Onlar derken, genel ola­ rak solcuları kasdediyordu.

Uzak istikbalin «onlarda» oldu­ ğuna inandığı halde «onlara» ka­ tılmak şöyle dursun, acılarına bi­ le üzülmeyi gerekli bulmuyordu «onların».

Askerlik

1941 yılının kasım ayında ev­ lendiğimin hemen ertesi günü as­ kere çağırdılar beni, 28 inci tü - menin 229 uncu alay ma atanmış­ tım. Alayımız, Davutpaşa kışlası na yerleşmişti. Her sabah traııı ■ vayla Taksimden Sirkeciye, ora­ dan aktarma yaparak Topkapıya, oradan da tümenin araçları ile Davutpaşaya gitmek gerekiyordu. Akşamları aynı yoldan, aynı şe kilde dönüyorduk. Gıd;ş • geliş üç saat kadar vakit alıyordu. Ye dek subaylar, üç günde bir bö­ lük nöbeti tutmak zorunda idiler. Birliğe katıldığım gün akşam ü- zeri komutanımız Albay Menıduh Cezzar, bütün subayları toplıya- rak yeni gelenlerle tanıştı. Kim ligimi öğrendikten sonra, herke­ sin ortasında, yüksek sesle:

— Seni rahat ettireceğim Na dir, askerlik yaptığını hiss-Mnıive- çeksin!

Dediği zaman, utancımdan yü­ züm kızardı. Ayrıcalı işlem gör­ meyi, kayırılmayı sevmemekle beraber, komutan bu sözü haşha­ şa bulunduğumuz bir sırada ku­ lağıma fısıldasaydı acaba sevin­ mez mi idim?

Osmanlı tarihini, kafasının iç cebine yerleştirmişti. Olayları an­ latırken, belli başlı kişilerin ka • rakterini ilginç çizgilerle önümü­ ze sermesini bilirdi. Kronoloji yö­ nünden çok sağlamdı belleği. Bu­ nunla beraber, tarih bilgisinin

Hatırlı kimselerin yakınla - z

rina askerlik görevini kolay ta- ¡ş rafından geçiştirmek için türlü = çarelere başvurduklarım biliyor- i

dum.

-(Arkası var) S

111111( M 111111 ■ 1111111111111■ 11111111f 11111111111111111111 ■ 1111■ 1111111■ 11111■ İ l i l i n . -Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Referanslar

Benzer Belgeler

Ümit ALEMDAROGLU İZMİR-Ayvalık’da de nizi kirlettikleri gerekçe­ siyle kapatılan 16 zey­ tinyağı fabrikasının sa­ hip ve yöneticileri fab­ rikalarım yeniden

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış

Bu bulgularla glomus karotikum ön tanısı ile operasyonu planlanan hastaya preoperatif 24 saat önce polyvinyl alcohol ile embolizasyon uygulana- rak, kitle

Ondokuz çalışma ve 936 hastayı içeren sistematik bir derlemede intraoperatif esmolol kullanımının intraoperatif analje- zik ve anestezik gereksinimini azalttığı,

Daha zor bir şey düşünemiyorum, titriyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak istemiyorum artık.. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel köyüne

el-Hayat kelimesine sıfat olan dünyâya, dünyâ adının verilmesi, âhirete göre dünyanın bize yakın olması (içindeyiz), dünyanın âhiretten önce olması ya da

Dinî ve siyasî açıdan İslâm dünyasının bunalımlı, mezhep çekişmelerinin yaygın olduğu bir dönemde yaşayan İhvan, dönemlerindeki felsefe ve bilim düzeyini,

Orman kaynaklarının işlevleriyle ilgili toplumsal bilinç düzeyine ilişkin olarak elde edilen bu sonuçların ankete katılanların cinsiyetine, yaşına, eğitim