• Sonuç bulunamadı

Özgürlük savaşçısı bir şair:Şair Nihat Behram, 33 yaşında terk ettiği ülkesine 50 yaşında döndü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Özgürlük savaşçısı bir şair:Şair Nihat Behram, 33 yaşında terk ettiği ülkesine 50 yaşında döndü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şair Nihat Behram, 33 yaşında terk ettiği ülkesine 50 yaşında döndü

Özgürlük savaşçısı bir şair

16 yıl yasaklı kitap

Behram’ın kitapları binlerini hep

rahatsız etti. Örneğin;

Darağacında Üç Fidan, Ser Verip

Sır Vermeyen Bir Yiğit adlı

kitaplan 16 yıl yasaklı kaldı.

Gitmesini avukatı istedi

1980 yılına gelindiğinde Behram

hakkında çok sayıda dava

açılmıştı ve tüm kitaplan

yasaklıydı. Avukatı Orhan

Apaydın’ın da uyansı üzerine

ağustos ayında yurtdışına çıktı.

Hüzünlüydü... Kızını, eşini orada bırak­ mıştı.

Sevinçliydi... Çok uzun bir aradan sonra dostlarına sarılacaktı.

Üzüntülüydü... Bazı dostlarına istese de satılamayacaktı.

Öfkeliydi... Türkiye’de hâlâ düşünce şuç- tu.

Umutluydu... Zorlara karşı savaşmaya devam edecek ve başaracaktı.

Özgürdü...

Nihat Behram... 33 yaşında terk ettiği ül­

kesine 50 yaşında dönerken karışık duygu­ lar içindeydi. Kendini özgür hissetmediği sınırın bir yanından kendini özgür hisset­ mediği diğer yanına geçiyordu...

Behram, yaşamı boyunca hep “özgürlü­

ğün” mücadelesini verdi. 1970 öncesi kar­

deşi 'Ataoî Behramoğlu ve İsmet Özel’le Halkın Dostlan dergisini çıkaran ve “ Ha­

yatımız Üzerine Şiirler” adlı ilk kitabını ya­

zan Behram, 12 Mart askeri darbesi sonra­ sında 2 vıl cezaevinde kaldı. 1974'te çıka- nlan a f yasasından sonra Vatan gazetesin­ de röportajlan yayımlanan Behram 'ın ki­ taplan birilerini hep rahatsız etti. Örneğin; Darağacında Üç Fidan, Ser Verip Sır Ver­ meyen Bir Yiğit adlı kitaplan 16 yıl yasak­ lı kaldı.

Ancak tüm baskılara karşın Behram, mü­ cadeleden vazgeçmedi. “Militan” ve “Gü­

ney” dergilerini çıkardı. Güney Film’d e y ö ­

neticilik yaptı. 1980 yılına gelindiğinde Behram, hakkında çok sayıda dava açılmış­ tı ve tüm kitaplan yasaklıydı. Avukatı Or­

han Apaydın’ın da uyansı üzerine ağustos

ayında yurtdışına çıktı. Yurtdışında yazdı­ ğı “Yılmaz Güneş’le Yasaklı Yıllar” adlı kitabında Behram, Yılmaz G üneş’in Tür­ kiye’den kaçınlışını aynntılarıyla anlattı. Politik mülteci olarak 16 yıl kaİdığı Avru­ p a’da yazmaya devam eden Behram, 1985 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 1992 yılında tekrar Türk vatandaşı olan Behram, İşviçre pasaportu olmasına karşın Türk pasaportuyla yurduna döndü.

Türkiye Yazarlar S.endikası’nm kurucu­ su ve PEN üyesi olan şair-yazar Nihat Beh- ram ’la yurda girişinin üçüncü gününde gö­ rüştük. İki gün gözaltında tutulan Behram’la hüznü, sevinci, öfkeyi, umudu, özgürlüğü konuştuk:

16 yıl kaldığı Avrupa’da yazmaya devam eden Behram, 1985’te Türk vatandaşlığın­ dan çıkarıldı. 1992’de tekrar Türk vatandaşı olan Behram, İsviçre pasaportu olması­ na karşın Türk pasaportuyla yurduna geri döndü. (Fotoğraf: HATİCE T U N C E R )

- Avukatınız Orhan Apaydın'mn uyarısı üzerine yurtdışına çıktığınızı belirttiniz. Si­ zi politik mülteci vapan sadece bu uyarı mıv- dı?

- Elbetteki sadece uyarı değildi. Bu uya­ rıya kadar, birikmiş bir sürü olay vardı. Tür­ kiye’de Ecevit sıkıyönetimi vardı, hakkım­ da davalar açılmıştı, kitaplarım yasaklanmış­ tı. Ve avukatım, aynı zamanda ağabeyim olan Orhan Apaydın kalmam halinde sonucun da­ ha kötü olacağını, Türkiye'de bir darbenin beklendiğini söylemesi üzerine 1980 ağus­ tos ayında yurtdışına çıktım.

- Sizin yurtdışına çıkışınızın hemen ardın­ dan 12 Eylül askeri darbesi geldi. O günler­ de yurtdışından Türkiye nasıl gözüküyor­ du?

- Ayrılmamdan kısa bir süre sonra geldi 12 Eylül... B iryanm ızcle geçemeyecek ka­

dar özgür, bir yanınız son derece acılar için­ de.

- Siz yurtdışındaydınız, birçok arkadaşı­ nız, dostunuz ise Türkiye’de idi. 12 Eylül tüm şiddetiyle gelmişti... Yurtdışında nasıl bir özgürlük yaşadınız?

- Tabii ki özgürlük çok geniş bir kavram, hayatın bütün birim lerine yansıyor. Ben yurtdışındayken yeğenlerim burda doğdu ve benim onları sevme özgürlüğüm , onlara dokunma özgürlüğüm yoktu. Ve onlar be­ nim dokunuşlarımın uzağında büyüdüler. Bu da özgürlük...

Zaman geliyor şöyle bir bağırmak istiyor­ sunuz ya da acıyı birisiyle paylaşmak, dert­ leşmek istiyorsunuz. Benim yurtdışında bu­ lunduğum dönem askeri darbenin ilk ayla­ rıydı ve çok az insan vardı yurtdışında. An­ cak sadece telefonla bağlantı kurabiliyor­

dunuz yurdunuzla. Örneğin Emil Galip’le, birçok arkadaşla çok sık görüşüyorduk. Çok sıkıntılı günlerdi, çok sınırlı şeyler konuşa­ biliyorduk. Ve aldığınız bütün haberler acı­ ya gebe haberlerdi. Son derece acı haber­ lerdi. Telefonun kapanmasından sonra o acıyı tek başınıza taşımak zorundasınız. Eğer ilk defa yapıyorsanız, bunun ustası değilseniz ağırlığı daha da fazla artıyor.

-Acının ustası olmak...

- Bilmiyorum acının ustası nasıl olunur. Ben hiçbir zaman olamadım zaten. Ben her zaman, 16 yıl kaldığım ülkelerde, hep o ül­ kelerin yabancısı gibiydim. Yani acemisi ola­ rak yaşadım.

- Sonuçta burdan uzaklaşmak galiba sizi pek rahatlatmamış...

- Bir şeyden uzaklaşmak hiçbir zaman dertlere çözüm olmuyor. Ancak başka şey­ ler yapmak zorundasınız. O yapmak zo­ runda olduğunuz şeyleri daha hızlı, daha güç­ lü yaptığınız zaman bu bir teselli oluyor.

Sözgelimi yurtdışında canını bin türlü belalardan kurtarm ak isteyen insanların kendini belalardan kurtarmasına yardım et­ meniz size teselli veriyor. Ya da orada se­ sini duyuramayan, ama sesinin duyurulma­ sını isteyen insanlara ses oluyorsunuz. Bir­ takım yerler de onların acılarını dile getiri­ yorsunuz. Bir bakıma mücadelenin de bel­ li bir sının yok. Öyle anlar var ki cezaevi­ nin içindeki bir insan, dışarda elini kolunu sallayarak dolaşan bir insandan daha fazla mücadele içinde olabiliyor. Yeter ki bunu yakalayabilin.

Yani mücadele ettiğiniz oranda özgür ol­ maya başlıyorsunuz ve sizi mücadeleniz özgürleştiriyor, kendi acılannıza, duygula- nnıza karşı. Bende yıllarca ilk günden baş­ layarak, yurtdışında olduğum sürece yani döndüğüm güne kadar bunu yapmaya ça­ lıştım. Yani orada haklı olan insanların di­ li olmaya çalıştım. Yazdığım yazılarla böy­ le olmaya çalıştım, yaptığım konuşmalar­ la böyle olmaya çalıştım. Açıklamalarım­ la böyle olmaya çalıştım. Yaşantımla böy­ le olmaya çalıştım.

- Mülteci olmak nasıl bir duygu, nasıl bir yaşam?

- Şimdi birekonomik nedenlerle çalışmak için gelenler var. Büyük kesim böyle. Bir de politik mülteciler var. 1980’den sonra geniş bir politik akım oldu, çeşitli ülkere gi­ denler var. Birçok ülkede mülteci var. Şim­ di de zaman zaman mültecilerin gelişi sü­ rüyor. Ekonomik olarak ülkemizde iş bu­ lamayanlar geliyor. Politik olarak geliyor in­ sanlar. Çünkü ülkemizdeki sistem, politik mülteci yaratan bir sistem. İnsanın hakkın­ da yasaklama karan, tutuklama karan olun­ ca, o insan canını kurtarmak için ya da en azından cezaevine girmemek için yurtdışı- na çıkıyor. Artık politik mülteci istemleri­ nin kabul edilmesi eskisi gibi değil, daha zor. Gerek ekonomik olarak gelenler, gerek­ se politik olarak gelenler belli süreden son­ ra mutlaka çalışmak zorundalar. Ancak ko­ şullar çok zor...

SÜRECEK

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Biber hat ve çeşitleri arasında polimorfik olan SRAP primer kombinasyonlarının belirlenmesi çalışmasında toplam 19 primer kombinasyonu 6 biber genotipi arasında

Kaya (2007) tarafından ilk defa muhasebe dersi alan öğrencilerin derse yönelik tutumlarının tespitine yönelik yapılan bir araştırmada ise, dönem

何謂腎臟移植:

Büyük ölü, ebedî şef, dün Ankara da, sade hükümet, ordu, Ankara - lılar vesair heyetlerin değil ;bütün milletin iştiraki, bütün milletin hürmet

Akademik Motivasyon Ölçeğinin İngilizce formunu Türkçeye çevirmek, ii) ölçeğin yedi faktörlü yapısını doğrulayıcı faktör analizi ile test etmek, iii)

--- OMANYA’nın hâkimi Nicolae Ceausescu, T ürkçe ya z ılış ıy la N ik o la Çavuşesku. --- <1965'ten beri Romanya Komünist Partisi’nin Genel'Sekreteri.

Atatürk devrimini savunmakta; Türkçeyi savunmakta; demok­ rasiyi, özgürlüğü, uygarlığı savunmakta; insanca bir düzenin ku­ rulmasını savunmakta; gerçekleri dile

Yani başkaları İle benzer ihç b ir yanları yoktur, kendi başlarına birer kişiliktirler.. Küçük odalarda yaşam ayı