• Sonuç bulunamadı

Kuzularda deneysel oluşturulan serebrokortikal nekrozun profilaksi ve tedavisinde mayanın etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kuzularda deneysel oluşturulan serebrokortikal nekrozun profilaksi ve tedavisinde mayanın etkisi"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Vet. BiL. Derg, (1998), 14, i : 75-85

KUZULARDA DENEYSEL OLUŞTURULAN SEREBROKORTiKAL NEKROZUN

PROFiLAKSi

ve

TEDAVisiNDE MAYANıN

ETKisi-Mahmut Okı Kemal ırmak 3 Mustafa Ortatath2 Veysi Aslan 1 Kemal Çiftçi2 ismail Şen1 Fatih M. Birdane 1

The effect of yeast on the treatment and prevention of experimentally induced cerebrocortical necrosis in lambs

Summary: The effect of yeast on the treatment and prevention of the cerebrocortical necrosis (GGN) induced ex­ perimentally by amprolium in lambs was investigated in this study. Nine healthy lambs (aging between 6 and 8 months, and weighing belween 14 and 16 kg) were used as a malerial. Nine lambs were divided inlo 3 groups. Each group had 3 animals. Amprolium (600 mglkgl day) was given lo induce GeN orally to all the groups during ex­ periment by stomach tube. Yeast (2 g1kglday) was given orally to the lambs ol group i and 3 lo Ireat and lo prevent the GeN. The lambs ol all the groups exhibited clinical lindings related with GGN belween 24 and 62 days of the ex­ periment, except two lambs of the group i. Serı..ım ALT and glucose concentralions increased (p <0.05, p<O.OI), and plasma thiamine concentralion decreased (p <0.05, p<O.OI) in all of the lambs. Meningial hyperemia, swelling and oedematous brain were observed in all of the lambs, excluding lambs 1 and 3 in the necropsy. Histologically, ise­ hemic neuronal changes, perivascular and perineuronal oedema and local necrosis were determined in cerebellar cortex in all ol the lambs, excluding lambs 1 and 3. The results ol this study showed Ihat using ol yeast mighl have be­ nelicial in the prevention ol the GGN in lambs.

Key Words. Lamb, yeast, cerebrocortical necrose

Özet: Bu çalışmada, kuzularda deneysel olarak amprolium ile oluşturulan serebrokortikal nekrozun tedavi ve pro­ Iilaksisinde mayanın etkisi araştırıldı. Materyal olarak 6-8 aylık, canlı ağırlıkları 14-16 kg arasında değişen 9 kuzu kul­ lanıldı. Kuzular 3'erli 3 gruba ayrıldı. Bütün kuzulara deneme süresince 600 mglkglgün dozunda amprolium, sonda ile içirildi. Ayrıca i. gruptaki kuzulara prollaksi amacıyla deneme süresince, III. gruptakilere ise tedavi amacıyla günlük 2

grlkg dozunda oral yolla maya verildi. Birinci gruptaki 2 kuzu (1 ve 3 nolu) hariç denemeye alınan bütün kuzularda,

24·62. günler arasında serebrokortikal nekroza ilişkin klinik belirtiler şekiııendi. Bu kuzularda serum glikoz ve ALT kon­ santrasyonlarında önemli artış (p < 0.05, p<O.OI), plazma tiamin seviyesinde ise ledrici olarak önemli azalma (P< 0.05, p<O.OI) belirlendi. Klinik belirti gösteren kuzuların otopsisinde, makroskobik olarak meninkslerde hiperemi, beyin dokusunda şişkinlik ve ödem, mikroskobik olarak ise perivasküler ve perinöronal ödem, işemik nöronal değişiklikler ve serebral-kortekste fokal nekrolik odaklar tespit edild� Sonuç olarak, mayanın kuzularda serebrokortikal nekrozun ön­ lenmesinde etkili olduğu,lakaı tedavi edici etkisinin pek olmadığı anlaşıldı.

Anahtar kelimeler. Kuzu, maya, serebrokortikal nekroz.

Giriş

Serebrokortikal nekroz, genellikle 4-2� aylık hayvanlarda tia'!lin yetersizliğine bağıl şekillenen depresyon, inkoordinasyon ve konvülziyonlar gibi klinik semptomlarla seyreden, merkezi sinir

sis-Geliş Tarihi: 30.12.11)()7

• Bu .araştırma SÜAF tarafından desteklenmiştir.

i. S.Q. Yeıeriner Fakültesi Iç Hastalıklar Anabilim Dalı, KONYA. 2. S.U. Yetenner Fakültesi P:ııoloji Anabi lim Dalı. KONYA.

3. K.O. Yeıenner Fakültesi Iç Hastalıklar Anabilim Dalı, KARS

teminin bir hastalığıdır. Ruminantlarda tiamin ye­ tersizliği, ya rumende tiamin sentezleyen mik­ rofloranın bozulması ya da tiamin kullanımının en­ gellenmesi durumlarında meydana gelir. Özellikle tek mideli hayvanlar ile ruminal faaliyetleri henüz gelişmeyen ve bu yüzden yeterli düzeyde liamin sentezleyemeyen kuzu, oğlak ve buzağılar, tiamin

(2)

OK. ıRMAK. ORTATATLı. ASLAN. çı..-rçı. ŞEN. SIRDANE noksanlığına daha duyarlıdırlar (Markson ve ark., 1974; Blood ve ark., 1983; Fakhrouddin ve ark., 1987; Tanwar, 1993).

Ruminantlarda serebrokortikal nekroza neden olan laktörlerin başında, hayvanların kar­ bonhidratça zengin yemlerle beslenmesi, yüksek sülfat veya sülfür bileşiklerini içeren yem ve su­ ların alınması ve tiamin antagonisti ilaçların uzun süreli veya yüksek dozda kullanılması sayılabilir. riamin antagonisti ilaçların en önemlisi amp­

rolium'dur (Duntop ve ark., 1981; Raisbeck, 1982; Goonerate ve ark., 1989; Rousseahx ve ark., 1991; Lonkor ve ark.,1992). Amprolium ile de­ neysel serebrokortikal nekrozu Fakhrouddin ve ark. (1987) keçilerde 33-48. günde, Lonkar ve ark. (1992) koyun ve sığırlarda 41-55. günde, Ok ve ark. (1995) kuzularda 29-63. günde oluş­ turmuşlardır. Itabisash ve ark. (1990) kuzu ve bu­ zağılara amprolium uygulamışlar ve uygulamadan 31 gün sonra EEG dalgalarında değişiklikler oluş­ tuğunu ve daha sonraki günlerde ise konvülzif ha­ reketlerin şekillendiğini gözlemişlerdir. Bu hay­ vanların otopsilennde fokal veya hafif derecede işemik değişikliklerin geliştiğini belirlemişlerdir.

riamin, karbonhidrat metabolizmasında önemli rol oynayan transketolaz'ın yapısına girer. Noksanlığında beyindeki glia hücrelerinın glikoz katabolizması bozulur ve bunun sonucunda beyin dokusunda ödem, nöronlarda nekroz gelişir (Ka­ neko,l989).

Serebrokortikal nekrozlu hayvanlarda iş­ tahsızlık, halsizlik, belirgin depresyon, sürekli ataksi, diş gıcırdatması, inkoordinasyon, ayakta durmada güçlük, opistotonus, kulaklarda dik­ leşme, ileri dönemlerde koma ve ölüm şekillenir (Fakhrouddin ve ark., ı 987; Gould ve ark., 1991; Tanwar ve ark., 1993; Ok ve ark., 1995).

Ok ve ark. (1995), amprolium ite deneysel olarak serebrokortikal nekroz oluşturdukları ku­

zularda serum AST, ALT, CPK ve glikoz se­ viyelerinin arttığını, tiamin seviyesinin ise önemli derecede azaldığını bildirmişlerdir.

Serebrokortikal nekrozlu kuzularda serebral

ve serebellar kortekste, kollikuluslarda, genikulate çekirdeklerde, nükleus kaudatusta, medulla ob­ rongaıada ve ponsta perivaskürer ve perinöronal ödem, perivasküler kanamalar ve fokal nekrotik odaklar oluşur (Markson, 1966; Urman ve ark., 1979; Tanwar ve ark.,1983; Ok ve ark., 1995).

Mayanın (Saccharomyces cerevisia), içerdiği enzim ve liamin nedeniyle gastrointestinal sistem üzerine uyarıcı etki gösterdiği, özellikle rumen eko­ sistemi ve bakteriyel populasyon üzerine önemli etkisi olduğu ileri sürülmektedir (Broberg, 1960; Aslan, 1992). Böylece maya, aneorobik ve se­ lülotik bakterilerin sayısında önemli oranda artışa neden Qlarak, selülozca zengin gıdaların sin­ dirimini kolaylaştırmaktadır (Walli, 1994). Höl­ tershinken ve ark. (1996) mayanın, akut ruminal asidozisde laklal üretimini inhibe ederek metabolik asidozisi engellediğini bildirmişlerdir. Oysa Aslan ve ark. (1995) keçilerde yaptıkları bir çalışmada, akut ruminal asidozisde mayanın etkisiz olduğunu bildirmişlerdir.

Bu çalışma, amprolium ile kuzularda deneysel olarak oluşturulan serebrokortikal nekroz ol­ gularında mayanın koruyucu ve tedavi edici et­ kisinin olup olmadlQınl araştırmak amacıyla yapıldı.

Materyal ve Metot

Bu çalışmada, 6-8 aylık, 14-16 kg canlı ağır­ lığında 9 kuzu kullanıldı. Bütün kuzular, rutin klinik muayeneleri ve antiparaziter ilaç tedavisi ya­ pıldıktan sonra, 15 gün süreyle adaptasyon ama­ cıyla hospitalize edildi. Kuzular deneme süresince saman ve arpa kırması ile beslendi. Kuzular 3'erli 3 gruba ayrıldı.

Birinci gruptaki kuzulara (1,2 ve 3 nolu) de­ neme süresince 600 mg/kg/gün dozunda amp­ rolium solusyonu (AmproJsol®, Topkim) ve 2 gr J

kg/gün kuru maya (Pakmaya®, Pak Gıda) suda eritilerek sonda ile içirııdi. Amprolium solusyonu sabah saat 9,OO'da , kuru maya ise akşam saat 17.00'de içirildi.

.

(3)

de-KU1.uhırdıt Deneysel Oluşturulıtn Screbrokorlikal . . •

neme süresince 600 mg/kg/gün dozunda amp­ rolium solusyonu oral verildi.

Üçüncü gruptaki kuzulara (7, 8 ve 9 nolu) de­ neme süresince 600 mg/kg/gün dozunda amp­ rolium solusyonu oral yolla içirildi ve se­ rebrokortikal nekroza jfişkin belirtiler oluştuktan sonra. amprolium uygulamasına son verilerek aynı kuzulara tedavi amacıyla maya 2 gr/kg dozunda 3 gün süreyle oral verildi.

Deneme öncesi bütün kuzulardan bir kez, de­ neme süresince ise 2. haftndan itibaren 8 gün arayla heparinli ve normal tüplere kan örnekleri alınarak plazma ve serumlan çıkartıldı. Plazma ôr­ nekleri -20 oC' de derin dondurucuda saklandI. Plazma tiamin hidroklorit (THCI) seviyesi 01-kowsky ve ark. (1991) tarafından tanımlanan me­ totla yüksek basınçlı likit kromatograli (HPLC) ile, serum CPK, AST. ALT ve glikoz kon­ santrasyonları ise Gemstar otoanalizor cihazı ile ölçüldü.

Analitik Metod:

Plazmadan !iamin hidroklorit konsantrasyonu HPLC ile ölçüldü.

Kolon: Phenomenex, ultracarb 7 (ODS) 20, 2S0x4.6 mm, 7 mikron

Declektör: Waters 486-280 nm

Pompa (akış hızı): Perkin Elmer, binary, LC

Pump 250-2.0 ml /dk.

Entegratör: Hewlett Packard, 3392 A CHTSPD: 0.1 cm/dk.

Mobil laz: ı.' gr heptansüllonlk asıt s'odyum +

1.36 gr potasyum hidrojen fosfat 11t saf suda çö­ züldü. Bu çözeltiden 700 ml alarak 200 ml met­ hanal ile karıştırıldl. H3P04 ile konsantre �diıerek çözellinin pH'sl:3.001ı 0.5'e ayarlandI. Vakum aL­ tında çözülerek analizi yapıldı. 31.3 mg tiamin hid­ raklariı 250 ml sal su ile seyreltiidi. Bu seyrelliden 2 ml alınarak 48 ml saf su ile lekrar seyreltildi ve 20 ml enjekte edildi.

Serebrokortikal nekroza ilişkin klinik be­ lirtilerin geliştiği kuzuların kesilerek sistemik

atap-silen yapılırken, deneme süresince klinik belirti göstermeyen kuzular ise denemenin bitiminden ı hafta sonra kesilerek sistemik otopsileri yapıldı. Serebrum, serebellum ve medDlla spinalisin ser­ vikal kısmı derhal çıkarılıp kesitler yapılarak mak­ roskobik olarak incelendi. Daha sonra hemislerler, serebellum, kOllikuluslar, talamus, serebral kor­ teks, medulla oblongata, pons, nukleus kaudatus, genukulate çekirdeklerden ve medulla spinalisin servikal kısmından, ayrıca karaciğer ve bar­ saklardan parçalar alınarak % ıO'luk tampon lu for­

malin solusyonunda tespit edildi. Alınan doku par­ çalarından parafin bloklar hazırlanarak (Luna, 1968), 5 il kalınlığında kesitler alındı ve He­

matoksilen-Eosin (HE) ile boyandı. Bütün pre­ paraııar ışık mikroskobunda incelendi.

Gruplar arası istatistiksel farklılığın be­ lirlenmesinde student paired Hesıinden ya­ rarlanıldı (Düzgüneş ve ark., 1983).

Bulgular

Klinik bulgular: Deneme süresince se­ rebrokortikal nekroza ilişkin klinik belirtiler II. ve iii. gruptaki kuzuların tamamında, i. gruptakilerin ise sadece birinde (2 nolu kUZU) gözlendi. Birinci gruptaki 2 nolu kuzuda denemenin 45. gününde, iL gruptaki kuzularda denemenin 24. (Kuzu. 4) ve 54. günlerinde (kuzu. 5 ve 6), iii. gruptaki ku­ zularda ise denemenin 57. (kuzu. 7), 59. (kuzu. 8) ve 62.(kuzu. 9) günlerinden itibaren iştahsızlık, durgunluk, diş gıcırdatması, çevreyle ilişkisini kesme. bakar körlük, kulaklarda dikleşme, yan la­ rafa yatarak sürekli ayakları hareket eUirme, klo­ nik-tonik spazm, ataksi, opistotonus ve ek­ soflalmus gibi klinik belirtiler gözlendi (ŞekiL. 1). Birinci gruptaki 2 kuzuda (kuzu. 1 ve 3) 65. güne kadar herhangi bir merkezi sinir sistem bozukluğu ile ilgili semptom görülmedi. Bu kuzuların iştahları yerindeydi. 65. günden sonra bu kuzulara amp­ rolium ve maya uygulamasına son verildi ve bir halta süreyle takibe alındı. Bu süre içinde de her­ hangi bir ktinik bulguya rasııanmadı. Se­ rebrokortikal nekroza ilişkin klinik bulgular

(4)

ge-OK, ıRMAK, OR'J'A'J'An..I, ASLAN, ÇifTÇI, ŞEN, BIRDANE

liştikten sonra maya tedavisi uygulanan üçüncü gruptaki kuzularda tedaviye cevap alınamadı,

Laboratuvar bulguları: Birinci, ikinci ve üçün­ cü gruptaki kuzuların deneme süresince ölçülen serum AST, ALT, ALP, ePK, glikoz ve plazma ti­ amin konsantrasyonları Tabl01, 2 ve 3'de ve­ rilmiştir. Serum glikoz ve plazma tiamin kon­ santrasyonları ise Şekil 6 ve 7'de gösterilmiştir,

Birinci gruptaki kuzularda serum AST kon­ santrasyonunda denemenin 3., 5. ve 6. haf­ talarında (p< 0.05, p<O.Ol), ALP kon­ santrasyonunda 7. haftasında (p<O,Ol), CPK konsantrasyonunda 3. ve 7. hallalarında (p<O.OS). glikoz konsantrasyonunda 5., 6.,7. ve 8. hal­ talarında (p<O,OS), plazma tiamin kon­ sanırasyonunda 3.,4.,5.,6.,7. ve 8. haftalarında (p<O.OS, p<0.01) Onemli farklılıklar belirlenirken, serum ALT konsantrasyonunda ise farklılık önem­ sizdi (p> 0.05).

Ikinci gruptaki kuzularda serum ALP kon­ sanırasyonunda denemenin 5., 6., 7. ve 8. haf­ talarında (P< 0.05), glikoz konsantrasyonunda 3., 4., 5 .. 6.,7. ve 8. haftalarında (p< 0.05, p<0.01), plazma liamin konsantrasyonunda 5.,6.,7. ve 8. haftalarında (P< 0.05) önemli farklılıklar göz­ ıenirken, serum AST, ALT ve CPK kon­ santrasyontarında ise farklılık gözlenmedi (p>O.OS).

Üçüncü gruptaki kuzularda serum AST kon­ santrasyonunda denemenin 4. haftasında (p< 0.05), ALT konsantrasyonunda 5. haftasında (p<O.OS), ALP konsantrasyonunda 3.,4.,5.,6., 7. ve 8. hallararında (p<O.OS), glikoz kon­ sanırasyonunda 4.,5.,6.,7. ve 8. haftalarında (p <0.05, p<0.01), pıazma !iamin konsantrasyonunda 3., 5., 6., 7. ve 8. haftalarında (p<O.OS) önemli farklıklıklar belirlenirken, serum CPK kon­ santrasyonunda ise farklılık Onemsizdi (p > 0.05).

Patolojik bulgular

aL Makroskobik bulgular. Birinci gruptaki 1 ve 3 nolu kuzularda beyin ve beyincikte her hangi bir makroskobik bulgu belirlenemezken, 2 nolu ku­ zuda meninksierde hiperemi, beyine yapılan

ke-sitlerde, korteksin kesit yüzünde yer yer sarımsı renkte odaklar, pons ve kollikuluslarda simetrik, mercimek büyüklOOOnde soluk renkte ve hafif çökük alanlar dikkati çekti.

Ikinci gruptaki kuzularda meninksler hi­ peremik, beyin dokusu şişkin ve Odemli olup gi­ ruslar yassııaşmış durumdaydı. Beyinin kesit yO­ zünde korteksıe, sulkusların giruslara geçiş bölgelerinde daha belirgin olmak üzere soluk sa­ rımsı renkte alanlar tespit edildi. Ayrıca, 4 nolu ku­ zunun beyincik ve medulla oblongata bOlgesindeki meninksierde ve submeningiyat bölgelerde peteşi ve ekimoz tarzında kanamalar dikkati çekti. Kesit yüzünde de meninkslerle birlikte kanamanın be­ yincik Içerisine doOru devam elliOi ve 4. vent­ rrkulusun da kanamalı oldu{ıu gözlendi.

Üçüncü grup kuzularda meninksierde hi­ peremi, beyin dokusunda şlşkinlik ve ödem, kesit yüzlerinde ise kortekste, pek belirgin olmamakla birlikte soluk sarımtrak renkli bölgeler dikkati çekti. 7 nolu kuzuda beyinin On 1/3'lük bölümündeki me­ ninksierde kanamalar gOrüldü.

Bütün gruplardaki kuzuların karaciQerleıi hafif soluk renkli ve şlşkin olup gevrek ktvamda Idi. Ay­ rıca, barsaklarda hafif sulu bir içerik, mukozalarda hiperemi ve Odem dikkati çekti.

b) Mikroskobik bulgular. Birinci gruptaki her üç kuzuda da beyin ve beyincik kesitlerinde hi­ peremi, perivaskOler ve perinöronal Odern ile nö­ ranlarda yer yer hafif işemik deQfşiklikler dikkati çekti. Iki nolu kuzuda bu bulgulara ilaveten ponsta ve serebral kortekste belirgin spongiyOz görünüm, perivasküler mononükleer hücre infiltrasyonları ve deOişik genişlikte kanama alanları ile halif griozis gOzlendi. Ayrıca, pons'un dorsal bölgelerinden alı­ nan kesitlerde içerisinde yer yer giUer hücrelerinin de gOrürdü§ü geniş erime ve nekroz alanları, bun­ ların çevresinde Odem ve spongiyOzis ile yer yer fokal veya daha geniş kanamalar vardı. Beyincikte pürkinje hQcrelerinde yer yer sentral kromatolizis ve işemik de�işiklikler, perivasküler Odem ile bu sahalarda granüler tabakadan ayrılmalar da gö­ rüldü.

(5)

sü-Kuzularda {klll'ysd Oluşturulan Serebrokortikal ... perfisiyal-orta veya derin laminalarda değişen şid­ detlerde spongiyöz görünüm (Şekil 2), bazen de nekroz alanları vardı. Tüm kesitlerde diffuz veya bazen nodüler tarzda gliozis, hiperemi, damarlar çevresinde mononükleer hücre infiltrasyonları, tek tük nötrofil lökositler, bazı bölgelerde perivasküler fokal veya daha geniş kanama alanları (Şekil 3), nöronlarda bazen sentral kromatolizis ve bazen

de işemik değişiklikler, nöronolaji ve nöron çev­ resinde glia hücre inlil!rasyonlarına bağlı sa­ tellitozis görüldü. Kortekse yakın bölgelerde subs­

tansiya albada yer yer ödem ve demiyelinasyon tespit edildi. Benzer değişikliklere, şiddeti değişen derecelerde olmak üzere kollikuluslarda, nukleus kaudatusta. pons ve medulla spinaliste de rast­ landı. Kollikulus ve ponsun dorsal kısımlarındaki nekroz bölgeleri oldukça belirgindi (Şekil 4) ve preparatlarda da soluk renkte boyanmış!ı. Ayrıca bir kesitte sOz konusu nekrotik bölge içerisinde, s;­ toplazmaları vakuoler gôrünümde olan gitter hüc­ releri dikkati çekti (Şekil 5). Beyincikle hiperemi, perivasküler mononükleer hücre infiltrasyonu, bazen küçük kanama alanları, pürkinje hüc­ relerinde genellikle işemik değişiklikler, bu ta­ bakada ödem ve granüler tabakadaki hücrelerde sayıca azalma ile substansiya albada yer yer de­ miyelinasyon gözlendi. Meninkslerde de hiperemi, hafif veya bazen oldukça şiddetli kanamalar tespit edildi.

Üçüncü gruptaki kuzularda hemisferlerin kor­ tikal bölgelerinde genellikle süperlisiyal la­ bakalarda halif spongiyOzis (perivasküler ve pe­ rinOronal ödem), nöronlarda işemik değişiklikler, diffuz veya bazen nodüler fokal gliozis gözlendi. Ayrıca korteks, pons ve nükleuslarda hiperemi, perivasküler hücre infiltrasyon u ile birlikte bir ku­

zuda (7 nolu kuzu) kollikulusun dorsalinde fokal

nekroz alanı ve perivasküler kanamalar belirlendi. Beyincikıe hafif ödem ve hiperemi dikkati çekti.

Bütün gruplardaki kuzuların karaciğerinde, hepatosillerde hidropik dejenerasyon ve yer yer yağlanma ile birlikle fokal nekroz alanları, bu böl­ gelerde mononükleer hücrele�, bazen nötrofil lö­ kositler, kupffer hücrelerinde proliferasyon

göz-lendi. Ayrıca portal alanlarda mononükleer hücre infiltrasyonları, safra kanalı epitelierinde parenkim dejenerasyonu ve yer yer deskuamasyon tespit edildi.

Denemeye alınan kuzuların hepsinin bar­ saklarında lamina epitelyalisıe dejenerasyon ve deskuamasyon, propriyada ödem, nölrofil ve bazen eozinofil lökositler ile mononükleer hücre in­ !iltrasyonları gözlendi.

Tartışma ve Sonuç

Bu çalışma, !iamin noksanlığına bağlı gelişen serebrokortikal nekrozda mayanın koruyucu ve te­ davi edici etkisinin olup olmadığını ortaya koymak amacıyla yapıldı. Çeşitli araştırıcılar (Fahkrouddin ve ark., 1987; Gould ve ark. 1991; Ok ve ark., 1995) tarafından bildirilen iştahsızlık, durgunluk, diş gıcırdalması, çevreyle ilişkiyi kesme, dep­ rasyon, ayakta durmakta güçlük, tutuk yürüyüş, yere yatarak sürekli ayakları hareket ettirme, klo­ nik-tonik spazm, ataksi, opislotonus ve körlük gibi tiamin noksanlığına bağlı gelişan serebrokortikal nekroza ilişkin klinik belirtiler,I. gruptaki 1 va 3 nolu kuzular hariç, bu çalışmada da tüm kuzularda gözlendi.

Antikoksidan olarak kullanılan amprolium bi­ leşiklerinin serebrokortikal nekroz oluşturma me­

kanizmasının, ya rumendeki tiamin sentezinin in­

hibisyonu yoluyla (Fahkrouddin ve ark., 1987) ya da yapısal olarak tiamine benzeyen amprolium bi­ leşiklerinin hücre membranıarında tiamin ile ya­ rışarak, tiaminin beyin hücrelerine girişini en­ gellemesiyle (Tanwar ve ark.,1993) ilgili olduğu düşünülmektedir. Amprotium ile deneysel olarak serebrokortikal nekrozu Fahkrouddin ve ark.(1987) keçilerde 33-52 günde, Lonkar ve ark. (1992) ko­ yunlarda 41-55 günde, Itabisash ve ark.(1990) kuzu ve buzağılarda 56-77 günde, Ok ve ark. (1995) ise kuzularda 29-63 gOnde oluş­ turmuşlardır. Sunulan bu çalışmada kuzularda de­ neysel serebrokf>rtikal nekrozun 24-62 günde oluş­ ması, sözü edilen araştırıcıların ıespitleriyle

(6)

OK, IRMAK,ORTATATI.1. ASLAN, ÇIFfÇL ŞEN, BIRDANE

parelellik göstermektedir.

Fahkrouddin ve ark.(1981) keçilerde amp­ rolium-> ile deneysel oluşturulan serebrokortikal nekrozda plazma tiamin seviyesinin 3.85 ).lg/ml' den 0,51 ).lg/ml'ye kadar düşıü{Jünü ve tedavi son· rası 3.52 ).Ig/ml'ye yükseldiğini, Ok ve ark. (1995) ise kuzularda 4. haftadan itibaren tedrici olarak li­ amin seviyesinin 4.42 ).Ig/ml'den 0.62 ).lg/ml'ye kadar azaldığını ve ıedavi sonrası 3.2 ).Ig/ml'ye çık· tı{ıını belirlemişlerdir. Bu çalışmada ise plazma ii·

amin seviyesi 3. haftadan iıibaren tedrici olarak, I.

grupıaki kuzularda 5.47 ).Ig/ml'den 2.97 ).Ig/ml'ye

(p <.0.05, p<0.01), ii. gruptaki kuzularda 3.91 ).Ig/

ml'den 0.56 ).lg/ml 'ye (p< 0.05, p<O.OI), III. grup­ taki kuzularda ise 5.27 ).lgiITli'den 0.44 ).Ig/ml'ye kadar düştüğü tespit edildi (p< 0.05). Bu durum, amprolium'un kan liamin seviyesinde önemli oran­ da düşüşe neden oldu{ıunu ve serebrokortikal nekroz oluşumu ile kan tiamin seviyesinin sıkı sı­ kıya ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca,

sadece amprolium verilen LL ve iii. grup kuzularda

plazma tiamin seviyesinin aşrrr derecede düşmesi,

i. gruptakilerde ise düşüşün hafif olması, mayanın

plazma tiamin seviyesini koruyucu veya yükseltici etkisinin olduğunu göstermektedir. Bu durum, ko­ ruyucu amaçla uygulanan mayanın fazla miktarda tiamin içermesinin (Broberg, 1960) yanında, ti­ amin sentezini yapan bakleri sayısını (Walli, 1994) artırarak daha fazla tiarnin sentezlenmesine yol açmasıyla ilgili olabilir.

Plazma tiamin seviyesindeki bulgulara paralel olarak, koruyucu amaçla maya verilen i. gruptaki kuzuların ikisinde (kuzu 1 ve 3) serebrokortikal

nekrozla ilgili klinik bulguların oluşmadığı gözlendi. Bu kuzularrn otopsi muayenesinde ve his­ topatolojik incelemelerde de serebrokortikal nek­ roza ilişkin belirgin patolojik bulguların olmaması, kısmen de olsa mayanın koruyucu etkesinin

01-du{ıunu göstermektedir. Serebrokortikal nekroza ilişkin klinik semptomlar oluştuktan sonra, ıedavi amacıyla maya verilen iii. grup kuzulann hiç­ birinde ne klinik olarak bir iyileşme, ne de kan ti­ amin seviyesinde bir artış gözlenmedi. Bunun ne­ deni ise, serebrokortikal nekroza ilişkin bulgular

şekillendi{ıinde gastrointestinal sistemde slazis ge­ lişmiş olmasından dolayı, mayada bulunan tiamin emiliminin yeterli düzeyde yapılamaması ile ilgili olabilir. Ayrıca santral sinir sisteminde oluşan nek­ rotik lezyonların onarılamaz olması ile de ilişkilidir. Bu gruptaki kuzularrn histopatolojik muayenesinde serebrokortikal nekroza ilişkin bulgulann tesbit

edilmesi de mayanın tedavi edici etkisinin

01-madı{ıını doğrular niteliktedir.

Ok ve ark.(199S), amprolium ile deneysel ola­ rak serebrokortikal nekroz oluşturdukları ku­ zularda, serum AST, ALT ve CPK enzim se­ viyelerinin Onemli oranda arttığını belirlemişlerdir. Boody (1982) beyne ilişkin lezyonlarda hem CK1 izoenzim düzeyinde dolaysıyla CPK enzim dü­ zeyinde, hem de AST enzim düzeylerinde artış şe­ killendiğini bildirmiştir. Sunulan bu araştırmada I. gruptaki kuzularda serum AST enzim düzeyinde denemenin 3., 5. ve 6. haftalarında Onemli azalma (p< 0.05, p<O.OI), CPK enzim düzeyinde 3. ve 7. haftalarında ve ALP enzim konsantrasyonunda sa­ dece 7. haftada önemli (p< 0.05, p<O.OI) artış be­ lirlenirken, ALT enzim seviyesinde ise farklılık be­ lirlenmedi. Ikinci gruptaki kuzularda ALP enzim

seviyesinde 5., 6., 7. ve a. haftalarda önemli (p

<0.05) artış gOzlenirken, AST, ALT ve CPK enzim konsantrasyonlarında farklılık gözlenmedi. Üçüncü gruptaki kuzularda ise AST enzim seviyesinde de­ nemenin sadece 4.haftasında önemli azalma (p< 0.05), ALT enzim seviyesinde sadece 5. haf­ tasında (p <0.05) ve ALP enzim seviyesinde 3.,

4., 5., 6., 7. ve a. haftalarında önemli (p< 0.05)

artış tespit edilirken, CPK enzim seviyesinde ise istatiksel yOnden herhangi bir farklılık tespit edil­ medi. Bütün gruplardaki kuzularda ALP enzim se­ viyesinin önemli oranda artması, amprolium'un uzun süreli ve yüksek dozlarda kullanımına ilişkin karaciğer ve salra yollarında veya sindirim sis­ teminde hasara yol açması ile ilgili olabilir. His­ topatolojik muayenede, bülÜn kuzuların ka­ raclğerinde, hepaıositlerde ve salra kanah epitel

hücrelerin

ei

e dejenerasyonlar ile barsaklarrn la­

mina epitelyatisinde dejenerasyon ve des­ kuamasyonların .belirlenmesi, bu durumu do{ı­ rulamaldadır. Zaten uygulanan amprolium, ıedavi

(7)

Kuwlarda [)coneysel OluşturulıUl Suebrokortikal ... dozunun çok üstündedır. Bu nedenle söz konusu organlarda bu lür de{ıişıklıklere neden olabilir. CPK enzim düzeyindeki artış da, sinir sistemi veya kas hasarlarrna ba{ılı olabilmektedır (Boody, 1982; Turgut, 1995).

Tiamin. karbonhidrat metabolizmasında

önemli rol oynayan Iranskelolaz'ın yapısına girer ve noksanll{ıında beyindeki glia hücrelerinin glıkoz

katabolizması bozulur. Bu hücrelerdeki de­

{ıişiklikler nöronların beslenmesini bozar ve böy­ lece nöronlarda nekrozlar gelişir. Sinir sistemi hastalıklarında hiperglisemi, ya sinir sisteminin gll­ kozu kullanamaması sonucu glikozun kanda bi­ rikmesi ya da strese ba{ılı endojen kortizol salınımı sonucu kana aşırı glikoz verilmesiyle ilgilidir (Ka­ neko, 1989). Ok ve ark.(1995) amprolium ile de­

neysel alarak serebrokortikal nekroz oluş­

turdukları kuzularda glikoz seııiyesinin önemli oranda arttı{ıını bildirmişlerdir. Bu araştırmada

bütün gruplardaki kuzularda tedrici olarak 4. haf­

tadan itibaren serum glikoz konsantrasyonunun önemli oranda arttı§ı belirlendi. Tespit edilen ve­ riler, Ok ve ark. (1995)'nın veril9ri ile benzerlik göstermektedir. Glikoz konsantrasyonundaki bu denli artış, hem oluşan serebrokortikal nekroza ba{ılı olarak beyinin yeteri derecede glikozu kul­ lanamaması nedeniyle kanda birikmesi ve hem de strese bağlı endojen kortizol salınımı sonucunda kana fazla miktarda glikoz verilmesine ba{ı­ lanabilir (Kaneko, 1989).

Serebrokor1ikal nekrozda beyindeki mak­ roskobik lezyonlar hayvanın yaşına, bireysel fark­ lılıklara ve olayın süresine ba{ılı olarak,_ hafif se­ rebral ödem ve şişkinlikten. şiddetli ödem, sertleşme, girusların düzleşmesi, meningeal ve beyin-beyincik dokusu içerisinde kanamalar ile çe­ şitli büyüklükteki nekroz ve erime alanlarına kadar de{ıişen derecelerde olabilmektedir (Su1livan, 1985; Olkowsky ve ark, 1992; Tanwar ve ark, 1993). Tabii olaylarda hastalı§ın süresi uzadıkça lezyonun şiddetinin arttı{ıı (Sullivan, 1985; Hamlen ve ark, 1993), deneysel çalışmalarda ise genç hayvanlarda genellikle ölümün erken dönemlerde şekillenmesi veya klinik belirtilerin henüz

baş-langıcında hayvanların kesimi sonucu tipik lez­ yonların daha ortaya çıkmadı{ıı (Ok ve ark, 1995; Tanwar Ile ark, 1993) bildirilmektedir. Çalışmada da söz konusu bulgular de§işik derecelerde olmak üzere bütün kuzularda gözlenmiş fakat hiç birinde makroskobik olarak belirgin kortikal nekroz ve erime alanları gözlenememiştir. Klinik semp­ tomların şekillenmesine ra§men makroskobik ola­ rak şiddetli lezyonların bulunmayışında, Ok ve ark. (1995)'nın da bildirdi{ıi gibi hayvanların yaşı, de­ neme süresi ve klinik belirtilerin henüz baş­ langıcında kesilmiş olmaları etkili olabilir.

Lezyonların gruplar arasındaki farklılı{ıt mik­ roskobik bulgularda daha belirgindi. En şiddeııi lezyonlara ikinci gruptaki kuzularda rastlanırken, üçüncü ve birinci gruplardaki kuzularda lezyonlar tedricen hafiflemekteydi. Özellikle birinci grupta sadece 2 nolu kuzuda belirgin lezyonlar vardı ve di{ıer iki kuzuda hafif perivasküler-perinôronal ödem, nöronal dejenerasyon ve gliozis dışında önemli bir mikroskobik bulguya rastlanmadı. Söz­ konusu 2 nolu kuzudaki leıyonların şiddetli ol­ masının nedeni anlaşılamamış, yalnız sindirim ka­ nalından emilim oranlarındaki bireysel farklılıklara ilgili olabilece§i düşünülmüştür. Çünkü bu kuzunun plazma tiaminin seviyesi aynı gruptaki di{ıer iki ku­ zunun plazma tiamin seviyesinden oldukça dü­ şüktü. Ayrıca bazı deneysel çalışmalarda da (Read ve Harrington, 1986; Fakhruddin ve ark 1987; Ro­ usseahx Ile ark, 1991; Tanwar ve ark, 1993) aynı grup içerisindeki hayvanlarda lezyonların şiddeti bakımından farklılıkların olabildi�i kaydedilmiştir.

Ikinci gruptaki kuzuların hepsinde, farklı de­ recelerde de olsa literatürlerde (Sullivan, 1985; Read ve Harrington, 1986; Hamlen Ile ark, 1993; Ok ve ark, 1995) bildirilen serebrokortikal nekroz lezyonlarının gelişti{ıi görülmüştür. Read ve Har­ rington (1986), astrositlerdeki intraseıüıer ödem nedeniyle, nöronların yeterince beslenemedi§ini ve işemik de�işikliklere u§radı§ını bildirmektadiL Ayrıca diğer araştmcılar da (Jackman ve ark, 1983; Rousseahx ve ark, 1991; Tanwar ve ark, 1993) yine bunun bir sonucu olarak beyinde ödem, spongioz görünüm ve nekrozlar şe­ killendi§ini kaydetmişlerdir. Bu çalışmada

(8)

gOz-OK. ıRMAK. ORTATATlı. ASLAN. ÇIPTÇ!. ŞEN. BIRDANE

ŞekiiI. Sı:rebrokortıkal nekrozlu bır kuzuda ıortikollis ve klonik spazm.

�_ ... ...,...; • • • .. • • , 0 0 • • • • • • • • .. • • • • - • ,

ıl

'i. •

_ .

• • - "-• • ( •

Şekil 2. Serebrokortikal nekrozlu oir kuzuda serebral korteksıe şiddetli perivasküler'perinöronal ödem (spon·

gıyozis). H.E.x 165. • �o "o ,. • • • , • " • • • • • • , • • • • • • •

Şekil 3. Serebrokortikal nekrozlu bir kuzuda koi· Iıkuluslarda perivasküler kanamalar. H.E.x 130.

Şekil 4. Serebrokortikal nekrozlu bır kuzuda korıeksıe nekroz ve erime odagı. H.E x 50.

Şekil 5. Serebrokortikal nekrozlu bır kuzuda ponSla nek· roz ve erimeler ile buradaki gitıer hücreleri. H.E.x 115, lnset:Gitter hücrelerinin yakından görünümü. x 250.

(9)

Kuzulardil DeneystiOluşturulan Senbrokortikal ... •

r'�

5 ı.Gıup • ---..-3. Gıup t3 2 � O O 2 3 • 5 • 7 8 Haftalar

Şekil 6. 1.,2. ve 3. Grup lardaki Kuzuların Plazma Tiamin HCl Konsantrasyonları

• 5 • 7 8

�1.Grup rı:: 2.Grup

--6-3._

Şekıı 7.1.,2. ve 3. Gıupıaldakı Kuzuların Serum Glikoz Korısantrasyonları

lenen perivasküler-perinöronal ödem, fokal ka­ namalar ve nöronlardaki işemik deOişiklikler gibi beyindeki dolaşım bozukluOuna ilişkin benzer bul­ gular da araştırıcıları doOrular nileliktedir.

ÜçOncO gruptaki her Oç kuzuda da, ii. gruba nazaran biraz daha halif şiddelte olmakla beraber, makroskobik ve mikroskobik bulgular devam et­ mekteydi. Söz konusu bulgular amprolium ite ya­ pılan çalışmalarda (Fakhruddin ve ark, 1987; Tan­

war ve ark, 1993; Ok ve ark, 1995) bildirilen patolojik bulgularla benzerlik göstermekteydi. Bu

gruptaki kuzularda ayrıca klinik ve klinik-patolojik bulguların da mevcut olması, mayanın hastalık ge­ liştikten sonraki dönemde tede,vi edici etkisinin ye­ terince olmadıOını göstermekledir. Oysa hastalık

semptomları şekillenmeden ve sindirim bozukluOu

meydana gelmeden yapılan peros maya uy· gulamasının, patolojik bulgulara bakılarak nis­ peten de olsa koruyucu etkisinin olduOu söy­ lenebilir.

Sonuç olarak, amprolium'un uzun sure ve yOksek dozda kullanıldı Oı nda serebrokonikal nek­ roza yol açlıOI bir kez daha onaya kondu. Ma­

yanın, plazma tiamin seviyesinin aşırı derecede

düşmesini önleyerek, serebrokortikal nekroz olu­ şumunda koruyucu bir etki saOladlQı, lakat be­ yinde serebrokonikal nekroza ilişkin lezyonlar şe­ killendikten sonra tedavi edici etkisinin olmadlQı kanısına varılmiştır.

(10)

OK, IRMAK,ORTATATLI, ASLAN, ÇiFTÇı, ŞEN, BIRDANE

Tablo i KlIlJJlarda �i. Orue) AST. ALT. ALI'. erK, Ghkoz Ve Tiaının IICI lon""-ntrasyonların ortalanUlları "e rarkları.

Tablo ı KlIlJJl,...d;!. (ı.Grup) AST, ALT. ALP. ePK. Glıkoz vol Tianun IICI konsantrasyonların ortalamııları ve fmlan.

ıd ... � .. ��.� ... ; .. �r.ı.� J.IIJl. 4.ltaftıo �.haflr, "han. 7.!Wla ... �

"·";T(I.III.) lD.6·"''''' n .. l ... ···;:rn:,6:i1" .. · .. ·· .. '111.6:. sü.<s� .. ··--m�s.·i7:F ... ·iı6:t.s --;O;':i.-··· "uruıu :N.6hl.67 ).I.lho.ll Jl,6hl.J} '9.hll.s 50.5:.)� 'hl 4'''' "lt.B1 ALlıUlU 1 ... M IU.67 .. 11.l6 911.6h:zo.61 1».67 .. ')61 1S6,1:' PO.51.11).l 111.s.11.�' i.-h]i' CP"('I�) :I6.61J •..s . 11.67tt.:s o..61t·ı.26 5J.ı,o.19 n.s:.6..ro i'l,' 90fifi 111.11'

cIJ( ... ) 6l.6Iifi.o. 7!.1'.19 19.61,8.)7' ı,",.nlelll"" 169.5:.1B' LSO.h::<.\S' lb".J.'l' llh)6""

T.ııg(�",ıı � 1.27 .. 1.06 UL,O.61' 129:1.0.31" O.l:l;ıOJ)I' o.JO.rO.lı" J9hO.s ).26:ı,0,65 2JıO,7 OL!OI.ı;.,ı.. T.ııa:TI.onWı h� n haY"W'''r-o •• P<OOl Derıe"", -. dei" ... l� olan (orid ... ,{.do e<mc-kı,,<ııı

'p<O.05 ., p<Il.O]

Tahlo Kurularda (3. Grupıa) AST. Al.. T. ALP. ePK, GIIl(oz "e Tiamın IICI konsantrasyonların ortalamaı.." 0'11, fıılidan.

n:J G d<tor ı. halla J.""na 4. wı.. S.1uıtb .. ""n. 7. hafia S. halla "AmlliG "·7�·61;.' il ... ·ii·S'i.·ii.· ... · .. ·:.ı:61;,::iT· . ... :n·3J;'i:ji·; .. · .... · .. :iu'i�ffr .. -·· .. ·· .... sii;i:N-... ··· .. n1.:i<j .... _. "·7ijjji6.:7."

AI.1'11VL, loI,ı.rt JJ.JJ,O.lJ JI.67,Q.6I oIO.3hl.ı} !O.61d.76" '9Jı..H'J '0.67,1.117 '9i436

AI.r{UI.' 0.67d7j: 11O,IU6 :!O"-3l-t7.6I' 1�)61�n.l4' :ıol.lihll,I�· 1911,)),19.(16" 167.33,736' I,II.67i413·

cr"(l)I.) ıS.67.9.90 11.610<6"'" :�I�61 lHhlQ.6I 3ltlJII :17,61011.12 lOtlim olI).67ılL." GI'I("'J\ldll 61.ıS;,HI 31.61t1.ll IM7,5.70 1:I7.6h�.6J" 1)1.67,5.61" 17�,Jı6.o:" 2XI.67 .. )1' 2!ll.67.:tı .... ••

�'(�ml) 5.27,1'1-4 4,46t\Ij2 2.97.0.11' Z-9hO«.! l.Hi\l.-l3' ı�,,(l.j6" , .. ,0.19' o..u,.o.U"

GIJ GlıLı>t, THCL ... "'''"'1." .. JL"'�")"' •• p"001 Omtcme_ �ıierkoJ., f ... k'" ,fade "und:ledır '''''' 'p<{I.�

., p<tJ.Ol

Kaynaklar

Aslan, V" Thamsborg, S.M., Jorgensen, R.J., Basse, A. (1995). Induced acute ruminal acidosis in goals Ire­ ated with yeast (Saccharomyces cerevisia) and bi­ carbonale. Acla. Vet. Scand. 36, 65-77.

Aslan, V. (1992). Hayvanlarda biyoterapôtik amaçla

ekmek mayasının (S. Cerevisea) kullanımı. Türk Vet.

Hek. Oerg., 4,1,23·25.

Blood, O. C .• Handerson , J. A., Radotitis,' O. M.

(1983): Veıerinary Medicine-. 31h Edition, Ph;­

ladelphia.

Boody, J.W. (1982). The mechanism relaling lo ine· reases in plasma enzymes and isoenzymes in disease animals. Vet. Clin. Path. XII, 11, 9-24.

Broberg, G. (1960). Acute overeating with cereals in ru­ minanls. Thesis, AB lovisa, Finland.

Dunlop, R. H., Bueno, l., Ruckbusch, Y. (1981). Slow wave spindle bursts in ovine poliencephalomalacia, proceeding ol the LV th international conlerence on pro­ duction diseases in larm animai. 'October, S, 16-19 , MünChen, Germany.

Düzgüneş. O., Kesici. T., GürbOz, F. (1963). 'Istatistik Metodları-,I A.Ü. Zir.Fak. Yayınları, Ankara.

Fakhrouddin, A., Malhur, P.D., Sharma, S.N., Yadav,

J.S. (1987). Experimental studies on po.

lioencephalomalecia (cerebrocortical necrose) in goats by amprolium. Ind. J. Arıim. Sel., 57, 5, 377-382.

Gooneratne, S. R., Olkowsky, A. A., Christenson, M.

(1989). Sulphur induced polioencephalomalacia. in sheep: some biochemical changes. Can. Vet. J. Res.,

53. 462·467.

Gould, MeAliister, M,M., Savage, J.C., Hamar. D.M.

(1991). High sul/ide concentration in rumen lIuid as­

sociated with nutritionally induced po­

lioencephalomalacia. Am. J. Vet. Res. 52, 7, 1164· 1169.

Hamlen, H., Clark, E and Jansen, E. (1993). Po­

lioencephalomalacia in cattle consuming water with ele· vated sodium sulpate levels: A herd investigation. Can. Vet. J., 34, 153·158.

HOltershisken. M., Pereira, D., Figueride, M., Feldman,

M., Scholz, H. (1994). Invetstigalion for using differenl

yeasl againsl acidolic conditions in rumen fluid (in

vilro). XViii Wodd 9uialrics Congres, Agust

(11)

KU"l.u1ımla DeneyselOluşturulan Sf.rebrokorlikal. .. ltabisash.T., Horino, R., Hırano, K. and Meade, M. (1990). Electroencephalo.graphic observation on sheep and callle with experimental cerebrocortical nec­ rose. Jpn. J. SeL 52, 3, 551·558.

Jackman., R., Edwin, E.E. (1983). Cerebral au­ tollourecens and thjamine deficiency in cerebrocor1ical necrosis. Vet. Res., 4, 548-550.

Kaneko, J. J. (1989). Cljnical biochemistry of domestic anjmals. 4th. edition, london.

lonkor, R. S., Prasade, M. C. (1992}. Induction ol ce­ rebrocor1ical neerosis in goats. Ind. Vel. Res. Inst. 62, 6,551-552.

luna. l.G. (1968). Manual ol histological staining met­ hod ol the Armed Forced Instuty ol Pathology. 3th. Ed. Mcgrawe HiII·book Company, Newyork.

Markson, lo M., Terlecki, S., lewis, G. (1966). Ce· rebrOCOr1ical necrosis in calves. Vet. Res., 79, 578-579.

Markson. lo M., Edwin, E. E., lewis, G., Richard, C. (1974). The production ol cerebrocortıcal necrosis In calves by the jnlraruminal admlnjslralion of amprolium. Br. Vet. J., 130, 9·15.

Ok, M., Aslan, V., Çiftci, K .• Maden, M., Sevinç, M.,

Yener, Z. (1995). Kuzularda deneysel olarak oluş­ lurulan serebrokortikal nekrozda klinik, laboratuvar ve patolojik bulgular. BiL. Vet. Oerg., 11,1: 5-11.

Olkowsky, A. A., Goonerala, S.R. (1991). Mic­ roblological method of tiamine measurement in bi­ logical materlal. Internal Journal for Vilamin and Nul­ rilion Research. 61 press.

Olkowsky, A. A., Goonerala, S.R .• Rouseseaux, C.G.,

Cristenson, O.A. (1992). Role of thiamine status in sulp­ hur induced poliocephalomalacia in sheep. Res. Vet. Sel. 52, 78-85.

Raısbeck, M. F. (1982). is poliocephalomalacia as­ soclated wilh hlgh sulphur diels 1. J. Am. Vet. Med. Assoc. 180, 1303-1305.

Read, O.H., Harrington, 0.0. (1986). Experimenıally in­ duced thiamlne deficiency in beagle dogs. Pathological changes of central nervous system. Am. J. Vet. Res. 47,10,2281·2289.

Rousseahx, C. M .• Olkowsky, A. A .. Chauvet, A., Go­

oneratne, S. R., Crislenson, O. A. (1991). Ovine po­ lioencephalomalacia associaıed with diatery sulphur in· take. J. Vel. Med., 38, 229·239.

Sullivan, N.O. (1985). The nervous systems. In 'Pal­ hology of Oomeslic Animals', Academic press. london.

Tanwar, R. K., Malik, K.S. and Sadana, J.R. (1993). Po­ lloencephalomalacia induced with amprolium in Bullola caUle: Pathologic changes of Ihe central nervous system. J. Vel. Med. 40, 58-66.

Turguı, K. (1995). Veteriner Klinik laboratuvar Teşhis. Ozel Baskı, IstanbuL.

Urman. H.K., Berkin, ş., Milli, Ü., Güvençer., Alçığır, G. (1979). Koyun ve keçlde cerebrokortical necrose (po. liencephalomalacie). A. Ü. Vet. Fak. Oerg. 26, 59·80.

Walli, T.K. (1994). Role ol yeası culture in rumen ecosy­ slem and animal performance. Int. J. Anim. Sci. 9, 117· 121.

Şekil

Şekil  4.  Serebrokortikal  nekrozlu  bır  kuzuda  korıeksıe  nekroz ve  erime odagı.  H.E  x 50
Tablo  ı  KlIlJJl,...d;!. (ı.Grup)  AST, ALT. ALP. ePK. Glıkoz  vol  Tianun  IICI  konsantrasyonların  ortalamııları ve  fmlan

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastalık etkeni parazitin veya onun evrim dönemlerinden birinin görülmesi amacıyla kullanılan materyaller:. Kan Doku Sıvıları Dışkı

Çift kör yöntemi: aratırma kapsamına alınan deneklerin ve araştırmacının hangi gruplarda deneklerin yer aldığını ve hangi gruba hangi yöntemin uygulanacağının

• Hastalık (kanser vb) veya kaza sonucu kaybedilmiş olan çene- yüz dokuların iade edilmesi- onarılması amacıyla

Ağız içi uyumlamalar için klinikte de bir miktar soğuk akriliği gode içinde.

Increased professionalism of guide human resources (HR), with the argument that guiding officers are the main implementers in the guiding process and are the initial performance of

Sonuç olarak, Şami keçilerinde çeşitli helmint türlerinin yük- sek oranda ve yaygın olarak bulunduğu, solunum sistemi ile ilgili semptomları bulunan keçilerin mutlaka verminöz

Sınıf a ait derslerin Milyoner oyunlarını oynamak için QR kodu okut veya Pdf

We present a patient who developed a right-sided foot muscle weakness and a left- sided foot drop following bilateral peroneal nerve lesions and polyneuropathy occurring 14 years