• Sonuç bulunamadı

Serbest Cumhuriyet Fırkası ve kapanışı sonrasında mutedil-muhalif bir kimlik olarak Ahmet Ağaoğlu ve basındaki sesi: `Akın'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Serbest Cumhuriyet Fırkası ve kapanışı sonrasında mutedil-muhalif bir kimlik olarak Ahmet Ağaoğlu ve basındaki sesi: `Akın'"

Copied!
108
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

SERBEST CUMHURİYET FIRKASI

VE KAPANIŞI SONRASINDA

MUTEDİL – MUHALİF BİR KİMLİK OLARAK

AHMET AĞAOĞLU VE

BASINDAKİ SESİ : ‘AKIN’

Yasin CENGİZ

Yüksek Lisans Tezi

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Mustafa ARIKAN

(2)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI………..………IV TEZ KABUL FORMU………..………..V ÖNSÖZ………..……….VI ÖZET………..……….VIII SUMMARY………..………..…….X KISALTMALAR...………...…..XII GİRİŞ……..………..1 I.BÖLÜM TÜRK SİYASİ HAYATINDA AHMET AĞAOĞLU………..………...4

A. MEŞRUTİYET MECLİSİNDE AHMET AĞAOĞLU…..………..4

B. CUMHURİYET MECLİSİNDE AHMET AĞAOĞLU………...8

1. Milletvekilliği Öncesi Faaliyetleri………..…8

2. Cumhuriyet Halk Fırkası Milletvekilliği Dönemi………...9

C. SERBEST CUMHURİYET FIRKASI DÖNEMİNDE AHMET AĞAOĞLU……….13

1.Serbest Cumhuriyet Fırkasına Girişi ve Fırkanın Kuruluşu Hakkındaki Düşünceleri………..………...15

2. Serbest Cumhuriyet Fırkasına Girme Nedenleri………..……..….17

a. Çok Partili Hayat Anlayışı………..………..18

b. Liberalizm ve Devletçilik Anlayışı………..……….19

c. Gazi İle İlişkileri………..……….21

d. İsmet Paşa İle İlişkileri………..………..……..22

e. Fethi Bey İle İlişkileri………...………23

(3)

a. Fırkanın Program ve Nizamnamesinin Hazırlanmasında Ağaoğlu’nun

Rolü...……….25

b. Ege Gezisinde Ağaoğlu………..………...26

c. Belediye Seçimlerinde Ağaoğlu………28

d. Dönemin Basınında Ağaoğlu………31

3. Serbest Cumhuriyet Fırkasının Kapanışı ve Sonrası………..32

a. Serbest Cumhuriyet Fırkası – Cumhuriyet Halk Fırkası Çatışması ve Ağaoğlu……….32

b. Serbest Cumhuriyet Fırkasının kapanması………..……….33

c.Fırkanın Kapanışı Sonrasında Ağaoğlu ………35

II. BÖLÜM BİR MUHALİF SES OLARAK AKIN GAZETESİ…….………37

A. DÖNEMİN BASINI VE AKIN’IN YAYIN HAYATINA GİRİŞİ…...37

1.Basının İçinde Bulunduğu Şartlara Kısa Bir Bakış………...………...37

2. Akın Gazetesinin Özellikleri………...38

B. AKIN’IN MUHALEFET ETTİĞİ KONULAR………..….42

1.İktisâdî ve Ziraî Konular………..42

a. Ekonomik Hayatta İhtikârlar ve İnhisarlar………42

b. Esnafın Durumu ve Esnaf Cemiyetleri……….46

c. Ziraat ve Köylünün Durumu……….47

2. Belediyeler………..49

3.Eğitim………..………….51

4.Hükümete Yönelik Tenkitler………..……….53

(4)

C. GAZETENİN KAPANIŞI………59

SONUÇ………..……….61

KAYNAKÇA………..………64

EKLER………..………..73

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin Adı Soyadı Yasin CENGİZ

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Yasin CENGİZ tarafından hazırlanan Serbest Cumhuriyet Fırkası ve

Kapanışı Sonrasında Mutedil-Muhalif Bir Kimlik Olarak Ahmet Ağaoğlu ve Basındaki Sesi: ‘Akın’ başlıklı bu çalışma 17/10/2008 tarihinde yapılan

savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Mustafa ARIKAN Başkan Yrd. Doç. Dr. Ferudun ATA Üye Yrd. Doç. Dr. Mehmet YILMAZ Üye

(7)

ÖNSÖZ

Osmanlı Devleti’nin son bulup, yeni Türk devletinin ortaya çıktığı, Meşrutiyet devri tecrübelerini Cumhuriyet’e taşıyan kuşak içerisinde yer alan önemli simalardan birisi de Ahmet Ağaoğlu’dur.

Onun bir fikir adamı olmasının yanı sıra, ilgi çekici bir de siyasi hayatı vardır. Meşrutiyetten Cumhuriyet’e bir iktidar partisi mensubu olarak intikal eden Ağaoğlu’nun, 1930’da Gazi tarafından kurdurulan Serbest Cumhuriyet Cumhuriyet Fırkası’na katılması siyasetteki muhalif dönemi başlamıştır. Daha sonra muhalif kimliği ile Akın gazetesinde karşımıza çıkmaktadır. Düşünce tarihimizde, daha ziyade bir Liberal olarak öne çıkan Ağaoğlu, bir siyasi teorisyen olarak da bu düşüncelerini kurumsallaştırmaya ve hayata geçirmeye çabalamıştır.

Onun siyasî ve fikri hayatı üzerine bazı akademik araştırmalar yapılıp-yayınlanmasına rağmen bu çalışmaya konu ediliş sebebi; özellikle Serbest Cumhuriyet Fırkası dönemine işaret etmek ve partinin kapatılmasını müteakip bir muhalif olarak çıkardığı Akın gazetesini tanıtmaktır. Bu sebeple çalışmanın ağırlıklı kısmını Ağaoğlu’nun Serbest Cumhuriyet Fırkası içerisindeki faaliyetleri ve Akın gazetesi teşkil edecektir.

Araştırmalar sırasında özellikle Ağaoğlu’nun ve çocuklarının hatıraları ile Ağaoğlu’nun Akın ve diğer gazetelerdeki makalelerinden, hakkında yapılmış araştırma eserlerinden, zabıt ceridelerinden ve dönemin basınından istifade edilmiştir.

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde Ağaoğlu ile ilgili kayda değer bir belgeye rastlanılamamıştır.

TBMM Arşivi’nde 548 nolu şahsi dosyasında kendisi tarafından kaleme alınmış kısa bir hal tercümesi ve Kars milletvekilliği dönemine rastlayan birkaç yazışmadan ibaret evrak mevcuttur.

Akın gazetesinin de 35, 79, 118 ve 119. sayılarına ulaşılamamıştır. Akın’daki “Yıldız” (*) imzalı başyazıların Ağaoğlu’na ait olduğu düşünüldüğü için, O’na ait makalelerin devamına ilave edilmiş ve makalenin sonuna “Yıldız” (*) işareti konularak belirtilmiştir.

(8)

Çalışmalarım sürecinde yardımlarını gördüğüm bütün şahıs ve kuruluşlara, özellikle danışmanım Yrd. Doç. Dr. Mustafa Arıkan’a teşekkürlerimi sunuyorum.

Yasin CENGİZ Konya 2008

(9)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Yasin CENGİZ Numarası: 054202041006 Ana Bilim /

Bilim Dalı Tarih Anabilim Dalı / Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa ARIKAN

Tezin Adı Serbest Cumhuriyet Fırkası ve Kapanışı Sonrasında Mutedil-Muhalif Bir Kimlik Olarak Ahmet Ağaoğlu ve Basındaki Sesi: ‘Akın’

ÖZET

Ahmet Ağaoğlu, 1869 yılında Azerbaycan’ın Suşa kentinde doğmuştur. 1909 yılında İstanbul’a gelen Ağaoğlu gerek Meşrutiyet döneminde gerekse Cumhuriyet döneminde ortaya koyduğu siyasî fikirleri ile öne çıkmıştır. 1912 – 1918 yılları arasında Afyonkarahisar mebusu olarak Mebusan Meclisi’ne girmiştir. 1919’da İngilizler tarafında Malta’ya sürgün edilmiş, 1921’de İstanbul’a dönmüş, Milli Mücadelede Doğu Anadolu’da faaliyetlerde bulunmuştur. II. ve III. Dönem TBMM’de Kars mebusu olarak görev yapmıştır. 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları arasında bulunmuş liberal bir aydındır. 1933’te çıkarmış olduğu Akın Gazetesi ile Cumhuriyet Halk Fırkası’nın devletçi politikalarına eleştiriler getirmiştir.

Bu özellikleri sebebiyle, Cumhuriyet tarihine damgasını vuran şahsiyetlerden birisi olan Ahmet Ağaoğlu’nun siyasi faaliyetleri araştırılmış ve Akın gazetesi incelenmiş, gazetenin özellikle muhalif yönüne değinilmiştir.

Ahmet Ağaoğlu’nun siyasi hayatını ve Akın gazetesini konu alan bu çalışmada, daha önceki çalışmalardan farklı olarak Serbest Fırka olayında Ağaoğlu’nun rolüne ve Akın gazetesine değinilmektedir. Basın tarihimizin önemli yayınlarından biri olan liberal Akın gazetesi ilk defa geniş çaplı olarak ele alınmıştır.

(10)

Bu çalışmada Ahmet Ağaoğlu ile ilgili resmi belgeler esas alınmış, onunla ilgili yazılan ve yapılan araştırmalardan, kitaplardan, makalelerden faydalanılmıştır. Ayrıca konumuzun ikinci kısmını teşkil eden Akın gazetesinin nüshaları incelenmiştir.

(11)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Yasin CENGİZ Numarası: 054202041006 Ana Bilim /

Bilim Dalı Tarih Anabilim Dalı / Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı

Ö

ğr

enc

ini

n

Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa ARIKAN

Tezin İngilizce Adı As a One Of Free Rebublıc Party And After Cloruse Mıld-Opposıng Ahmet Ağaoğlu And His Voicee At Pres: ‘Akın’

SUMMARY

Ahmet Ağaoğlu,he was born in 1869 in Şuşe,Azerbeycan.Ağaoğlu who came to İstanbul in 1909 came out with his politic ideas in both first constitutional monarchy period and second Republic period . between 1912 and 1918 he entered to the Turkish National Assembly as a Afyonkarahisar deput. He was exiled to Malta by British, he came back to İstanbul in 1921,he did some business at East Anatolian at National Contestation. He officiated as a Kars deput at the first and the second term of Turkish National Assembly. He was one of liberal enlightened people who established the Free Republic Party. He brought some criticism to Republic Community Party’s govermental politics with his Akın Newspaper which was published by him in 1933.

Because of his these characteristics, Ahmet Ağaoğlu was one of the persons who branded to the republic history whose political businesses were searched. Akın Newspaper was examined and especially its opposing sides were touched.

This work which is issued about Ahmet Ağaoğlu’s political life and Akın Newspaper, different from other studies, Ağaoğlu’s role at Free Party event and Akın Newspaper were toched on. Liberal Akın Newspaper which was one of the important publications of our history, dealt with extensively for the first time.

İn this study, official documents were based about Ahmet Ağaoğlu.with some researched which were written and made about him, books and articles were

(12)

benefitted.In addition that Akın Newspaper’s copies that formated in the second part of our subject were examined

(13)

KISALTMALAR CHF : Cumhuriyet Halk Fırkası

SCF : Serbest Cumhuriyet Fırkası

TBMMZC : Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi MMZC : Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi

Bkz : Bakınız

AA : Anadolu Ajansı

(14)

GİRİŞ

Hayatının farklı devirlerinde Ahmet Bey Agayev, Ahmet Agayev, Ahmed Agayef, Ağaoğlu Ahmet ve Ahmet Ağaoğlu olarak tanınan Ahmet Ağaoğlu1, 1869 yılında Karabağ’ın Suşa bölgesinde doğmuş, Türkmen aşiretine mensup bir ailenin ferdidir. Ailesinin Erzurum’dan Kafkasya’ya göç ettiği bilinmektedir2. Babası Karabağ’ın beylerinden toprak sahibi Hasan Agayef’tir3. Rusya’nın yaptığı Ruslaştırma politikaları sonunda kendilerini ne Türk ne de İranlı gören dil olarak Türkçe’ye, inanç olarak İran’a, siyaseten Rusya’ya bağlı olan halk arasında yetişen Ağaoğlu4, o güne kadar kendisine yalnız Müslüman diyen Azeri’ye Türk olduğunu telkine uğraşmış, Bakü’de ilk Türkçe gazete olan İrşad’ı çıkarmıştır5. 1909’da Rus Azerbaycan’ından İstanbul’a gelip yerleşmiş ve bundan sonra faaliyetlerini Türkiye’de sürdürmüştür6.

Paris’te okuduğu yıllarda Ahmet Rıza7, Bahaeddin Şakir8 ve Dr. Nazım Beylerle9 tanışmıştır. Bunlar İttihat Terakki’nin önde gelenlerindendir. Bu insanlar Ağaoğlu’na Türkiye’ye giderek beraber çalışmayı teklif etmişlerdir. Ağaoğlu buradan Kafkasya’ya dönmüş bir taraftan gazete çıkarmış, diğer bir taraftan açık ve gizli dernekler kurarak Türk-İslam’ın kalkınması için çalışmalar yapmış ve bu yüzden Ruslar, Ermeniler, Mollalar peşine düşmüşlerdir. Bu sırada Türkiye’de Meşrutiyet inkılâbı olmuş ve Paris’teki bu üç şahıs artık İstanbul'da ön safın adamları olmuşlardır. Kısa bir mektuplaşmadan sonra Ağaoğlu’da Türkiye’ye gelmiştir10.

1 Fahri Sakal, Ağaoğlu Ahmet Bey, Ankara 1999, s.1.

2 Ahmet Ağaoğlu, Serbest Fırka Hatıraları, 3. Baskı, İstanbul 1994, s.13. 3 Süreyya Ağaoğlu, Bir Ömür Böyle Geçti, İstanbul 1975, s.6.

4 Sakal, Ağaoğlu, s.17.

5 Süreyya Ağaoğlu, Bir Ömür, s.6.

6 François Georgeon, “Ahmet Ağaoğlu: Aydınlanma ve Devrim Hayranı Bir Türk Aydını”, Toplumsal

Tarih, İstanbul Aralık 1996, Sayı:36, s.28.

7 Ahmet Rıza (1859-1930): İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Önderleri arasındadır. Meşveret gazetesini

yayınlamıştır. II. Meşrutiyet’in Meclis-i Mebusan başkanlığına seçilmiştir. Bkz. Samet Ağaoğlu,

Hayat Bir Macera, s.9.

8 Bahaeddin Şakir (1874-1922): İttihat Terakki Cemiyeti’nin önde gelen yöneticilerindendir. Askeri

Tıbbiye’yi bitirmiş ve Tababet-i Adliye müdürlüğü yapmıştır. Bkz. Samet Ağaoğlu, Hayat Bir

Macera, s.9.

9 Nazım Bey (1870-1926): İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önderlerindendir. Askeri Tıbbiye

mezunudur. Talat Paşa’nın son İttihat ve Terakki hükümetinde maarif nazırlığı yapmıştır. Bkz. Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.9.

(15)

Kafkasya göçmeni aydın bir Türkçü olan Ağaoğlu11, İstanbul’da Sırat-ı Müstakim, Sebilürreşat, Hikmet, Hilâl, Hak, Yeni Mecmua ve İslam Mecmuası’nda yazılar yazmış, Tercüman-ı Hakikat gazetesinin başyazarlığını yapmıştır. Ziya Gökalp, Yusuf Akçura gibi Türkçülük akımının önde gelen temsilcileri arasında yer almıştır. Türk Derneği, Türk Ocakları, Türk Yurdu, Bilgi Mecmuası gibi Türkçü örgüt ve yayın organlarının faal üyeleri arasında yer almıştır. 1909 Darülfünun Rusça ve Türk- Moğol Tarihi öğretmeni, bir süre maarif müfettişliği ve Süleymaniye Kütüphanesi müdürlüğü yapmıştır12.

Ağaoğlu siyasi hayata İttihat Terakki genel merkezinin Selanik’ten İstanbul’a taşındığı 1912 yılında girmiştir. İttihat Terakki Cemiyeti meclis-i umumi azalığına getirilmiş13, 1912 seçimlerinde Meclis-i Mebusan’a İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Afyonkarahisar mebusu olarak girmiş ve bu görevini 1918 yılına kadar sürdürmüştür14.

Meşrutiyet meclislerinde İttihat ve Terakki milletvekili olarak siyasi faaliyetlerini sürdüren Ağaoğlu, II. dönem TBMM de CHF, III. dönem de ise önce CHF ve sonra SCF’nin kurulmasıyla artık muhalif bir fırkanın milletvekili, kurucusu ve teorisyeni olarak öne çıkmaktadır.

İster iktidar, ister muhalif bir siyasi kimlik olarak ve hatta hayatı boyunca mutedil15 bir üslûp ve tavrın sahibi olarak görülmektedir. Ağaoğlu’nun siyasi hayat içerisindeki yeri daha ziyade SCF olayı ile öne çıkmaktadır. Hem SCF’nin hem de Ağaoğlu’nun şanssızlığı şudur ki; “Muhalefet, Türk Tarihi boyunca meşru kabul

edilmemiştir hele iktidarın muhalefet tarafından kontrol edildiği ve dengelendiği bir geleneğin izine bile rastlanmamaktadır… İlk muhalefet partisi olan Fedakaran-ı Millet Fırkasının iktidardaki İttihat ve Terakkiden gördüğü karşılık ‘vatan hainliği’

11 Mete Tuncay, Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması 1923-1931, İstanbul

2005, s.262.

12 Ahmet Ağaoğlu, Hatıralar, s.14.

13 A. Holly Shissler, İki İmparatorluk Arasında Ahmet Ağaoğlu ve Yeni Türkiye, İstanbul 2005, s.255. 14 Sakal, Ağaoğlu, s.24, Kendisi tarafından kaleme alınan kısa hâl tercümesi için bkz. Ek 6

15 Mutedil: Ilıman, seviyeli, sert olmayan. Bkz. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik

(16)

ithamıdır.”16 Türkiye’de İkinci Dünya Savaşı sonrasında, çok partili hayata geçişe

kadar, Cumhuriyet dönemi siyasetinde muhalif kanat şanslı sayılamaz.

Bu siyasi anlayış içerisinde, Türkiye’de iktidar ile muhalefet arasında keskin bir kutuplaşma hep var olmuştur. Demokrasi açısından sorun, iktidarın meşruiyetinden daha ziyade, bizzat muhalefetin varlığı meşruiyeti etrafında cereyan etmiştir17. Böyle bir siyasi ortamda ne SCF’nin ve ne de bir siyasetçi olarak Ağaoğlu’nun ‘serbest’ bir hareket alanı olamazdı. Olaylar da tarihteki yerini bu çerçevede almıştır.

16 Halis Çetin, “İktidar ve Meşrûiyet”, Siyaset, (Ed.: Mümtaz’er Türkone), Ankara 2003, s.66. 17 Aynı eser, s.67

(17)

I. BÖLÜM

TÜRK SİYASİ HAYATINDA AHMET AĞAOĞLU

A. MEŞRUTİYET MECLİSİNDE AHMET AĞAOĞLU

Ağaoğlu’nun siyasî hayatının ilk fırtınalı yılları Kâmil Paşa hükümeti zamanına rastlar. İttihatçılar kendi elleriyle getirmiş oldukları hükümetin baskısı altına girmişlerdir18. Ağaoğlu bu dönemde tutuklanmış ve on beş gün civarında hapis kalmıştır. Bir başka günde kendisini almaya gelen birkaç dostuyla gitmiş, ertesi gün hükümet devrilmiş, Nazım Paşa vurulmuştur19.

Ağaoğlu Meclis-i Mebusan içerisinde sık sık söz almış, görüşlerini bildirmiş ve konuşmacılardan izahatlar istemiştir. O konuşmalarında Parlamenter sistemin gerekliliğini savunmuş, meselelerin uzun uzadıya tartışılması gerektiğini belirtmiş; tartışmaların yetersizliği sebebiyle kanunların çok çabuk kabul edildiğinden, bunun doğru olmadığından bahsetmektedir. Ona göre meclis müzakere yeridir. Örneğin; 1332(1917) senesi Evkaf Nezareti bütçesi görüşülürken; bu meselenin gayet mühim olduğunu, bunun on beş dakikada görüşülüp kabul edilecek bir mesele olmadığını, Avrupa’da bütçe meselelerinin günlerce görüşüldüğünü belirtmekte ve bu konuda şunları söylemektedir: “Bütçe meclisin elinde hükümete karşı en sağlam, en esaslı,

en metin bir kontrol vasıtasıdır. Bu kontrol vasıtasından böyle takyid ederek meclisi mahrum kılmak bence doğru değildir. Bendeniz fasılların müzakeresinin zaman ile takyidinin tayyedilmesi ve bilhassa bu maddenin tayını talep ediyorum.” Böylece,

meclisin diğer bir görevinin de hükümeti kontrol etmek olduğuna değinmiştir20 . Eğitim konusunda da, Darülfünunların talebeden ziyade bir memlekette ilmi hayatın temini için mevcut olduğu fikrindedir. Ona göre önemli olan, muallimlerin yapacakları işler vücuda getirecekleri eserlerdir. Darülfünunların bugün eskiye göre daha iyi olduğunu, Edebiyat Fakültesinin kendine has bir mecmuasının bile

18 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.39. 19 Aynı eser, s.40

(18)

bulunduğunu, harp zamanında dahi Darülfünunların boş durmadığını, memleketin ilmî hayatı için vazifelerini yaptıklarına değinmiştir21.

Ağaoğlu daha o dönemlerde lâiklik fikrine sahiptir. Kanunların bir toplumun tanzimi için yapılması gerektiğini, kanunlar görüşülürken, kanunlara namus meselesi veya din meselesinin karıştırılmaması gerektiğini belirtmekte ve Avrupa’dan örnekler vermektedir22.

Ağaoğlu meclis müzakerelerinde Kafkasya’daki Türk ve Müslümanların durumundan ve bunlar için bir şeyler yapılmasının gerekliliğinden sürekli bahsetmiştir. Rusya ile sulh imzalandıktan sonra bu konuda hükümeti tebrik etmiş; fakat bazı noktaların unutulduğuna dikkat çekmiştir. Ruslarla sulh imzalayan diğer devletlerin kendi ırk ve cinslerine mensup olan milletlerin mukadderatını unutmadıklarını, sulhnamede onları birer birer zikrederek onların hakkında Ruslardan teminat aldıklarını belirtmektedir. Fakat, Rusların mezalimi altında hâlâ inleyen birçok ırkdaşımızın ve dindaşımızın olduğunu, onların kendi istiklâlleri için çabaladıklarını, ama başarılı olamadıklarını söylemekte ve sulhnamede bunlar hakkında bir teminat olmadığından yakınmaktadır. Bu yüzden hükümeti bu konuda çalışmaya davet etmektedir23

Hükümeti Kafkasya’nın hürriyet ve istiklâlini temin konusunda çalışmalara davet etmekte ve Kafkasların Türkiye ile Rusya arasında bir hudut olduğunu, bu hudut korunmazsa Rus tehlikesinin daima mevcut olduğunu belirtmektedir. Kafkasya’da 7 milyon Müslüman, 4 milyon Türk vardır. Bunun için Ağaoğlu bu çalışmalar konusunda ısrarla durmuştur24. Ağaoğlu’nun 30 Mart 1334(1918) tarihinde yaptığı bu konuşma meclisi mebusanda yaptığı son konuşma olacaktır.

31 Mart 1918’de Ermenilerin Bakü’de yaptıkları katliam üzerine daha önce Azerbaycan’ı kurtarmak için düşünülen askeri harekât hızlandırılmış, ordu komutanlığına Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa getirilmiş, Azeriler ile uyum sağlaması içinde Ağaoğlu, üzerinde Afyonkarahisar mebusluğu kalmak üzere, siyasî

21 MMZC, Devre:3, Sene:3, Cilt:3, İnikat:15, Celse.1, 8 Kanunuevvel 1332(21 Aralık 1916), s.196–

197.

22 MMZC, Devre:3, Sene:4, Cilt:1, İnikat:13, Celse:2, 3 Kanunuevvel 1333(3 Aralık 1917), s.184. 23 MMZC. Devre:3, Sene:4, Cilt:2, İnikat:62, Celse:1, 4 Mart 1334(4 Mart 1918), s.658.

(19)

müşavir olarak görevlendirilmiştir25. Vazifesi kurtarılmış olan Kafkasya’daki ilk Türk hükümetini kurmaktı. Böylece Ağaoğlu’nun hayali gerçekleşecek, Azeri Türkleri Osmanlı Türkleri’nin silahlarıyla yüzlerce yıldan beri bağlandıkları esirlik zincirlerini parçalayarak padişah ve halifenin bayrağı altına girecekti26. Ağaoğlu kısa zamanda Azerbaycan’da kurulan parlamentonun önde gelen üyelerinden biri olmuştur. Meclis-i Mebusan üyeliği de resmen devam ettiğinden aynı anda iki Türk devletinin parlamentolarında görevli olan ilk ve tek Türk sayılıyordu27. Böylelikle Ağaoğlu, meclis ve devlet başkanı Ali Merdan Bey Topçubaşı ile birlikte Paris Konferansı’nda Azerbaycan’ın isteklerini temsil edecek kişi olarak seçilmişti28.

Mondros Mütarekesi’nden sonra Osmanlı ordularının Kafkasya’dan çekilmeleri üzerine Ağaoğlu İstanbul’a dönmüş, Meclis-i Mebusan’ın üçüncü devre beşinci sene açılışına iştirak etmiş olmasına rağmen, İngilizler tarafından tutuklanarak Kasım 1918’de Bekirağa Bölüğü’ne götürülmüş, 28 Mayıs 1919’da Limni Adası’nın Mondros Limanı’na, 21 Eylül 1919’da da Malta’ya sürülmüştür29. İngilizler savaş döneminin İttihat Terakki hükümetini toptan suçlamakta ve çıkabilecek bir Türk ulusal direnişini önlemek için birçok seçkin kişiyi Ferit Paşa hükümetinin de etkisiyle Malta’ya sürmüşlerdi. Kaleminden başka silahı olmayan Ağaoğlu’nun sürgün numarası 276430, sürülme nedeni ise asayişi bozmak ve Ermenilere zorbalıktı31. Ama bu suçlamaların tek dayanağı gazetelerde yazdığı milliyetçi yazılardı32.

Ağaoğlu İngilizler ile İstanbul’da Bekirağa Bölüğünde başlattığı kavgasını Mondros ve Malta’da da sürdürmüştür. Sonu gelmez dilekçelerle İngilizlere onun

25 Sakal, Ağaoğlu, s.24.

26 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.51. 27 Sakal, Ağaoğlu, s.24.

28 A. Holly Shissler, İki İmparatorluk, s.262.

29 Bilâl N. Şimşir, Malta Sürgünleri, İstanbul 1985, s.107

30 Mehmet Akif Bal, Milli Mücadele Döneminde Bekirağa ve Malta Hatıraları, İstanbul 2003, s.524. 31 Şimsir, Malta Sürgünleri, s. 108. Suçu Ermeni kırımı olan ve birinci sınıf siyasal suçlular arasına

alınan Ağaoğlu bu şekilde yargılansa da, her zaman Ermenileri koruyan bir kişi olmuş, hatta buna teşekkür etmek için Ermeniler kendisine Tokatlıyan otelinde bir ziyafet dahi vermişlerdir. Bkz. Şimşir, Malta Sürgünleri, s. 265.

(20)

kadar yaka silktiren bir başka sürgün daha yoktur. Malta sürgünleri arasında en kalın dosya sahibi kişidir33.

Ağaoğlu 1921’de Malta esirlerinin Türk milli kuvvetleri tarafından tutuklanan İngiliz subayları ile değiş tokuş edildiği bir anlaşma çerçevesinde serbest bırakılmış34 21 Mayıs 1921’de İstanbul’a gelmiştir35.

İstanbul’a geldikten iki üç gün sonra Hamdullah Suphi’ye bir telgraf çekerek Ankara’ya geçmek istediğini bildirmiş, gelen cevap olumlu olunca on-on beş günden daha az bir süre içerisinde Ankara’ya geçmiştir36.

Ağaoğlu’nun 1909 başlarında Osmanlı İmparatorluğu’na gelmesinden, I. Dünya Savaşı ardından İngilizler tarafından tutuklanıp Malta’da hapsedilmesine kadar geçen dönemde başlıca uğraşı gazetecilik, gazete yönetmenliği ve siyasî-ideolojik yazılar yazmaktı. Bu dönemde Rusya Müslümanlarına özellikle de Azerilere duyduğu ilgiden hiç vazgeçmemişti. Onların çıkarına olduğunu düşündüğü şeyleri öne çıkartmaya uğraşmış ve Osmanlı Türkleri arasında onlara karşı ilgi, dayanışma, kardeşlik duygusunu uyandırmaya gayret etmiştir37.

33 Şimşir, Malta Sürgünleri, S. 263, 19.07.1919. tarihinde Mondros’tan İngiliz adalet bakanlığına

yazdığı bir mektupta şunları söylemektedir: “İngiltere, dünya ölçüsündeki gücüyle, benim kadar

savunmasız birçok kişiyi elbette ezebilir ekselans. Ama bu İngilizlerin şanına ne kazandıracaktır? … Acınmayı yada bağışlanmayı asla kabul edemem. Ben adalet istiyorum.” Ağaoğlu burada da

görüldüğü gibi özgürlüğü için savaşmış ama yalvarıp yakarmamış lütuf değil hak aramıştır. Bkz. Şimşir, Malta Sürgünleri, s. 251.

34A. Holly Shissler, İki İmparatorluk, s.262. 35 Şimşir, Malta Sürgünleri, s. 371.

36 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.122.

37 A. Holly Shissler ,İki İmparatorluk, s.264, Bu konudaki düşüncelerini Mebusan meclisi içerisinde

de dile getirmiş, Bkz. s.5, ve bu konu ile ilgili, o zaman milliyetçilerin yayın organı niteliği taşıyan Türk Yurdu dergisinde de Rusya’daki Türk ve Müslümanlar ile alakalı yazılar yazmıştır. Bu yazılarında Rusya’da yirmi otuz milyon arasında Müslüman olduğundan ve bunun yüzde doksanının Türk olduğundan bahsetmekte, Bkz. Ağaoğlu Ahmed, “Rusya’daki Müslümanlar”, Türk Yurdu, Yıl: 7, Sayı: 154, 1 Mart 1334 (1 Mart 1918), s. 106. Ayrıca, Rusya’da yaşayan bütün milletlerin kendi haklarını tayin etme hakkı olduğu ve bu haktan Türklerin de yararlanması gerektiği, Rusya’daki memurların Ermeni teşkilatlarına yardımcı olduklarını ve bu durumun Türkleri zor durumda bıraktığına değinmektedir. Bkz. Ağaoğlu Ahmed, “Rusya’daki Müslümanlar”, Türk Yurdu, Yıl: 7, Sayı: 155, 16 Mart 1334 (16 Mart 1918), s. 154,155.

(21)

B. CUMHURİYET MECLİSİNDE AHMET AĞAOĞLU

1. Milletvekilliği Öncesi Faaliyetleri

Ankara hükümeti İttihatçıları Malta’dan kurtarmakla beraber onları suyun başında bulundurmak istemiyor, her birini çeşitli sebeplerle Anadolu’nun uzak yerlerinde tutuyor, böylece her şeyden önce Milli Mücadele’ye bir İttihatçı hareketi diye bakılmasına meydan bırakmıyordu. Ağaoğlu da ilk önce Kars’ta çıkarılması düşünülen gazetenin başına gönderilmişti38. Fakat Kütahya-Eskişehir muharebelerinin TBMM aleyhine gelişmeye başlaması üzerine bozulan maneviyatı düzeltmek için Anadolu basınını güçlendirmekle; millî davayı hem halka hem de harice daha iyi anlatmanın mümkün olacağı, ayrıca bu iş için “İrşad Heyetleri” teşkil edilmesi düşünülmüştü. Bu nedenle Ağaoğlu daha Kars’a varmadan halka Milli Mücadele hakkında telkinlerde bulunmak maksadıyla kurulmuş olan bir irşad kuruluna başkan seçilmişti39. Bu süre zarfında Karadeniz sahilleri ve Doğu Anadolu’yu karış karış dolaştı. Milliyetçilik propagandasında öylesine başarılı olmuştu ki ona Mustafa Kemal’den teşekkür ve övgü telgrafları geliyordu. 29 Ekim 1921’de hala Kars’ta bulunduğu bir sırada Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü’ne atanmıştır40.

Ağaoğlu’nun Kars’ta iken Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü’ne atanmasında Kazım Karabekir ile aralarında geçen bir hadise etkili olmuştur. Bu hadise ise şöyledir: Bu sıralarda Enver Paşa Anadolu’ya geçmek için fırsat aramakta, bunun da Milli Mücadeleyi zayıflatacağı düşüncesi ile bu olaya karşı çıkılmaktaydı. Kazım Karabekir eski İttihatçı Ağaoğlu’na Enver Paşa aleyhine bir makale yazdırmayı düşünmüş ve anlaşmazlık bu yüzden çıkmıştır41.

Ağaoğlu Kazım Karabekir’in bu isteği üzerine; “Ne Paşalar Hükümeti Ne

Ağalar Saltanatı” adlı bir makale yazmış ve yayınlamıştır. Makalede sen ben

kavgası yüzünden devlet otoritesinin sıfıra indiğinden ve bunun yanlışlığından

38 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.147. 39 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.147. 40 Sakal, Ağaoğlu, s.40.

(22)

bahsetmiştir.42 Kazım Karabekir ise; “Ben sizden bunun mu istemiştim,” diye bağırmış, “Siz Enver’in değil toptan hepimizin aleyhinde yazmışsınız,” demesi üzerine Ağaoğlu şahsi faziletlerini yakından tanıdığı Enver Paşa’nın aleyhine bundan başka bir şey yazamayacağını söylemiştir. Kazım Karabekir bu durum üzerine Ağaoğlu’nun Kars’tan ayrılmasını bir şifre ile istemiş, bunun üzerine de Ağaoğlu bir hafta sonra Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğü’ne tayin edilmiştir43. 26 Ocak 1922’de Ankara’ya gelen Ağaoğlu Ankara’da Hâkimiyeti Milliye başyazarlığını da üstlenmiştir44.

Ağaoğlu yeni Türk devletinin kurulması sırasında önemli hizmetleri olmuş bir aydındır. Mustafa Kemal yeni Türk devletinin rejimi konusunda Ağaoğlu’nun görüşlerini almış ve Ağaoğlu Mustafa Kemal’e Liberalizmi anlatmıştır.45 Ağaoğlu, I. TBMM hükümeti sistemindeki kuvvetler birliğinin görünüşte meclis, gerçekte ise onun namına bir kişinin diktatörlüğü olacağı düşüncesini ileri sürüyordu. Hatta cumhuriyet şeklinin ve siyasî sorumluluk prensibinin bile yeterli olmadığını, anayasaya açık şekilde kuvvetler dengesi esasının konulmasını savunmaktaydı46.

2. Cumhuriyet Halk Fırkası Milletvekilliği Dönemi

1923 yılı Ağaoğlu için çok yoğun bir yıl olmuştur. Millî davaya sadık oldukları kabul edilen bir grup aday arasında bulunmuş ve İkinci Dönem TBMM’ye Kars milletvekili olarak seçilmiştir. Bunun yanında yazarlığa da devam etmiş, Ankara Hukuk Mektebi’nde hocalık yapmıştır47. Hariciye, Kanun-ı Esasi, Kütüphane ve Nizamname-i Daimi komisyonlarında görev almıştır48.

42 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.148. 43 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.149. 44 Sakal, Ağaoğlu, s.40.

45 Bilge Ercilasun; “XX. Yüzyılın Eşiğinde Dört Türk Aydını: Gaspralı İsmail, Hüseyinzade Ali,

Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet” Türkler, Editör: Hasan Celal Güzel, Cilt:15, İstanbul 2000, s.867.

46 Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.131. 47 Sakal, Ağaoğlu, s.43.

(23)

Cumhuriyetin ilanından sonra da Ağaoğlu’nun birikim ve düşüncelerinden geniş ölçüde yararlanılmıştır. Bir hukukçu olarak, yürütmeye oldukça geniş yetkiler tanıyan 1924 Anayasası’nın hazırlanmasında önemli bir rol oynamıştır. Mecliste yetkilerin nasıl dağıtılacağı etrafında yapılan tartışmada Ağaoğlu, 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun, yasama organına neredeyse mutlak hâkimiyet verdiğini söylemiş, yetkilerin mecliste toplanma anlayışını eleştirmiştir49. Atatürk’e devrimler konusunda danışmanlık yapmış, batılılaşma yolundaki reformların, özellikle de laikliğe ilişkin devrimlerin meşruiyetinin sağlanması çalışmalarına katkıda bulunmuştur. Ağaoğlu üçüncü dönemde de CHF50 içerisinde bulunmuş önemli faaliyetlere imza atmış, fırka içerisinde bireysel özgürlüklerin savunucusu olmuş ve fırkanın bazı politikalarına eleştiriler getirmiştir51.

II. ve III. Dönem TBMM içerisinde Ahmet Ağaoğlu muhalif kişiliği ile tanınmıştır. Meclis oturumlarında birçok konuda söz alıp görüşlerini bildirmiş, bunun yanında sık sık kürsüdeki konuşmacıdan izahatlar istemiştir. Muhalif olduğu için konuşmalarının çoğu gülmeler ve itirazlar ile kesilmiş, şahsına hakaretler dahi yapılmıştır. Örneğin; Ağaoğlu, Azeri aksanıyla konuştuğundan konuşması ile dalga geçilmiş, Türkçe konuşması, Türkçe öğrenmesi teklif edilmiştir52.

Ağaoğlu meclis müzakerelerinde memleket sorunlarıyla derinden ilgilenmiş, memleketi bir bütün olarak ele almış, yapılacak olan yardımların ihtiyaca göre sarf edileceği, en ziyade muhtaç olan yerlerden diğer taraflara doğru gidileceği görüşüne kesinlikle katılmamıştır. Memleketi baştanbaşa gezdiğini, hiçbir yerin diğerinden daha iyi olmadığını, her yerin birer harabe ve topraktan ibaret olduğunu belirtmiştir,

“Buralar ve oralar birkaç kere düşman işgaline maruz kalmıştır. Hayvanı gitmiş,

49 A. Holly Shissler, İki İmparatorluk, s.299. , Samet Ağaoğlu, Hayat Bir Macera, s.131. , TBMM ZC,

Devre 2, Sene 2, Cilt 8/1, İçtima: 16, 13.04.1340(13 Haziran 1924), s. 622.

50 CHF: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisi olma özelliğine sahip olan Halk Fırkası 9 Eylül

1923’te kurulsa da, resmen kuruluşu 20 Kasım 1923’te İçişleri Bakanlığı’na yapılan müracaatla olmuştur. Cumhuriyet’in ilanından sonra Fırkanın adına Cumhuriyet kelimesi eklenmiş ve Cumhuriyet Halk Fırkası olmuştur. Ayrıntılı bilgi için, bkz. Hakkı Uyar, Tek Parti Dönemi ve

Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul 1999.

51 Abdülhamit Avşar, Bir Partinin Kapatılmasında Basının Rolü Serbest Cumhuriyet Fırkası, İstanbul

1998, s.60., Bu eleştirilere SCF bahsinde değinilecektir.

52 TBMM ZC, Devre 3, Sene 3, Cilt 21, İnikat 82, 25.10.1930, s.303, Ağaoğlu bu yönü ile eleştirilse

de bir yazısında; “Ben Ağaoğlu Ahmet, annemin ve babamın ve bütün ecdadımın damarlarında Türk

kanından başka halita taşımayan Karabağlı bir Türk’üm benim evimde Türkçe’den başka dil konuşulmaz…”. diyerek Türklüğünden ve dilinden ödün vermediğini göstermiştir. Bkz. Ahmet

(24)

alâtı ziraiyesi gitmiş, evi tahrip edilmiştir. Birçok yerde mesken namına bir şey kalmamıştır. Şark da Garb da falan filan zamanda istilaya maruz kalmıştır.”şeklinde

düşüncesini belirtmiş ve yardımların her yere eşit olarak dağıtılması gerektiğini vurgulamıştır53.

Kanun-i Esasi encümeninin Teşkilat-ı Esasiye kanun teklifi görüşülürken Ağaoğlu bu konudaki görüşlerini şu şekilde belirtmiştir: “Milli Mücadele esnasında

gayet basit bir kanunla ve 22 maddeden ibaret olan gayet basit bir makine ile idare olunuyorduk ve o zaman için iyi düşünülmüş ve iyi tertip edilmiş bir makine idi. Hakikatte o makine TBMM’ye diktatörlük hukukunu vermiş ve hatta bunu kendisi bizzat ilan etmişti…Bu şekilde I. Meclis bu memleketi kurtarmıştır. Fakat 22 maddelik tek ve basit bir kanunla bir devlet sulh zamanında idare olunamaz. Bir devletin makinesi bir tek kanun üzerine teessüs ederek gıcırtısız, müşkülatsız, ahenktar, muntazam bir suretle yürüyebilir mi?”54

Ağaoğlu yeni ihtiyacı karşılamak için eski düzenin esasları üzerinde değişiklik yapılabileceğini belirtmiştir. Teşkilat-ı Esasiye Kanunundan Malta’da haberi olur olmaz arkadaşlarına sulh zamanında bu kanun ile dünya da bir hükümetin, bir devletin idare edilemeyeceğini söylemiş, Malta’dan döndükten sonra da yazılarında sulh zamanında ayrı bir Kanun-ı Esasi tanzimi lâzım geleceğini beyan etmiştir55.

Maarif ve Darülfünun hakkında meclis müzakerelerinde en çok söz alan yine Ağaoğlu’dur ve bu kanunlar üzerinde hassasiyetle durmuştur.

Ağaoğlu’na göre muallimlik bir meslektir ve muallimler başka meslekle de meşgul olabilmelidirler.56 Bu konuda Ağaoğlu bir konuşmasında; “Mesela bendeniz

bir gazetenin başmuharririyim, her gün baş makale yazarım, bunlar hiçbir zaman ibda57 addedilemez.”58 demekle bunun gayet doğal bir durum olduğunu belirtmiştir.

53 TBMM ZC, Devre 2, Sene 1, Cilt 2, İçtima 18, Celse 2, 13.09.1339(13 Kasım 1923), s. 98-99-100. 54 TBMM ZC, Devre 2, Sene 2, Cilt 8/1, İçtima 16, 13.04.1340(13 Haziran 1924), s. 620.

55 TBMM ZC, Devre 2, Sene 2, Cilt 8/1, İçtima: 16, 13.04.1340(13 Haziran 1924), s 622. 56 TBMM ZC, Devre 2, Sene 1, Cilt 4, İçtima: 52, 5 Kanunuevvel 1339(5 Aralık 1923), s. 56. 57 İbda: Yoktan ortaya koyma. Bkz. Devellioğlu, Lûgat, Ankara, s.479.

(25)

Darülfünunun 1925 bütçesi görüşülürken vekillerin isteksiz ve bıkkın görünmesi Ağaoğlu’nu rahatsız etmektedir. Ağaoğlu’na göre bu mesele bir memleket bir millet meselesidir. Türkün lisanının, içtimaiyatının tetkik edilmemesi, tarihinin yazılmamasının nedeni darülfünunun olmayışındandır. Darülfünun olmadıkça ve bu eksiklikler devam ettikçe milli şuur teşekkül edemez. Darülfünun bir milletin düşünme merkezidir. Darülfünun her muhitte bir milletin kuvvetinin miktar-ı ayarıdır. Asrî bir millet olmak için darülfünun hava kadar şarttır. Bizde darülfünun, pek az zamandan beri mevcut olsa da, Darülfünun maluldür ve düzeltilmesi gerekmektedir59.

1930 senesi bütçe tartışmalarında maarif vekâleti bütçesi görüşüldüğü sırada Ağaoğlu, memlekette ilmi doğuracak olan darüfünnun bugün yetim bir vaziyette olduğundan bahsetmektedir ve memnuniyetsizliğini şu şekilde ifade etmektedir:

“Hükümet bütün memurini yukarıdan aşağıya düşündü ve her zümreyi muayyen miktarda terfi ettiği halde her nedense darülfünun unutuldu. Hâlbuki bütün bu irfanın membaı darülfünundur. Darülfünun muallimleri ki, bu irfanı doğuracaklardır. Fakat bugün aç ve perişan bir haldedirler.”60 demekle tepkisini

göstermiştir.

TBMM Dahili Nizamnamesi’nin müzakeresi sırasında “Daimi riyaset

divanının intihabından sonra intihapları hakkında şikayet ve itiraz vaki olmayan ve bu nizamnameye müzeyyel numunesine muaffık olan mazbatalar reis tarafıdan heyete arz ile isimler birkez okunarak iş’âri tasdike iktiram eder” ibareli 13. maddeye karşı

çıkmıştır. Bu konuda Ağaoğlu mebus hakkının millet tarafından verildiğini belirtmiş;

“Hiç şüphe yoktur ki mebusiyet hakkı irade-i milliyenin taalluk etmesine vebestir.

İrade-i Milliye taalluk ettiği andan itibaren mebusiyet sabittir… Meclis-i Âli’nin

tasdiki mebusiyeti tasdik değildir. Meclis-i Âli’nin mazbatayı tetkiki sırf merasime riayet edilmiş mi edilmemiş mi diye o mahiyette bir tetkiktir.”61 demekle; millet

idaresinin önemini vurgulamış, yani mebusun milletin idaresinden seçildiği günden itibaren itirazlar olsa dahi mebusluğun düşmeyeceğini belirtmiştir.

59 TBMM ZC, Devre 2, Sene 2, Cilt 18, İçtima: 108, 21.04.1341(21 Haziran 1925), s.308-309. 60 TBMM ZC, Devre 3, Sene 3, Cilt 19, İnikat: 60, 18.05.1930 , s.106.

(26)

Ağaoğlu’nun Azeri aksanı ile konuşması eleştirilip, Türkçe öğrenmesi teklif edilse de O Türkçeye çok önem vermiş; “İspenciyari ve Tıbbî Müstahzarlar

Kanunu” görüşülürken söz alarak;“Efendim, ispenciyariye kelimesi nedir? Bu kelime ne Arapçadır, ne Türkçedir ne de Farisicedir. Bunun Türkçesi kullanılsa daha iyi değil midir? Bunun mukabili yok mudur? Ecza kelimesi olsa daha iyi olmaz mı?”62

demekle; Türkçe’ye ne derece önem verdiğini göstermiştir.

Ağaoğlu her ne kadar muhalif bir mebus olsa da yapmış olduğu bazı konuşmaların “Çok doğru” sözleriyle, alkışlarla kesildiği de olmuştur. Bunun yanında tasvip ettiği kanunlar da vardır. “1/359 Numaralı İcra ve İflas Kanunu ve

Tatbikatına ait kanun lahiyaları ve Adliye Encümeni Mazbatası” görüşülmüş ve bu

kanun gereğince devlete borcu olupta ödemeyenlerin hapis cezası kaldırılmıştır. Ağaoğlu bu kanundan dolayı adliye vekilini tebrik etmiştir.63 Ayrıca Ağaoğlu, yeni belediye kanununda kadınların belediye seçimlerine katılabileceğini çok doğru karşılamış ve bu konuda şu sözleri söylemiştir: “Ben öteden beri kadınlarımızın,

serbest, hür ve müterakki Türk anası olmaları taraftarıyım. Bu kanunla bu maksadımın da hasıl olduğunu görmekle bahtiyarım. Kendilerini büyük bir hürmetle selamlar ve tebrik ederim. Cumhuriyetin mefhumu bunu iktiza ederdi. Bir gün gelecek kadınlarda mebus intihabatına64 iştirak edecekler.”65

C. SERBEST CUMHURİYET FIRKASI İÇERİSİNDE AHMET AĞAOĞLU

Ahmet Ağaoğlu 1930 yılına kadar Türk düşünce ve siyasi hayatında etkin bir kişi olsa da Türk siyasetine damgasını Fethi Bey önderliğinde 12 Ağustos 1930’da resmen kurulan SCF’nin kurucularından olması ve bu fırka içerisindeki ağırlığı, görüşleri ve faaliyetleri ile vuracaktır. SCF bahsine geçmeden önce 1930’lar Türkiye’sine göz atmakta fayda vardır.

62 TBMM ZC, Devre 3, Sene 1, Cilt 3, İnikat: 75, 14.05.1928, s.134. 63 TBMM ZC, Devre 3, Sene 2, Cilt 10, İnikat: 54, 18.04.1929, s.71. 64 İntihâb: Seçme, seçilme, seçim. Bkz. Devellioğlu, Lûgat, s.529. 65 TBMM ZC, Devre 3, Sene 3, Cilt 17, İnikat: 37, 20.03.1930, s.26.

(27)

1930’larda hoşnutsuzluk ve şikâyetler daha ziyade iktisadi ve mali işler üzerinde toplanıyordu66. Bu yıllarda Türkiye’de özel girişimcilik çok zayıf, sermaye ve teknoloji birikimi yok denecek kadar azdır. Bu nedenle fertler müteşebbis olarak kendilerinden beklenilen başarıyı gösterememişlerdir67. 1930 senesi zirai mahsulün miktarı itibarı ile en müsait sene olmasına rağmen köylü mahsullerini uygun fiyata satamamış, büyük bir kısmı elinde kalmış, böylece vergi borcunu ödeyemeyecek duruma gelmiştir68. Bu yüzden hapishaneler şahsi cürümlerden ziyade vergilerini verememiş olanlarla dolmuştur69. Toplumda var olan huzursuzluğun diğer bir kaynağı da yanlış ekonomi politikalarıydı. Ülkenin ekonomik ajanları olan gayrimüslimler savaş, tehcir, göç ve mübadele yoluyla büyük ölçüde yitirilmiş, ihracat ve tarım desteklenmemiş, uzman fikirler ikinci plana atılmıştır70. Ağaoğlu 1930 senesi ile ilgili şu olaylara dikkat çekmektedir: “Mühim olayların başında şüphesiz Şark olayları ve para buhranı gelmektedir. Para buhranının başlıca sebebi

harici ticaretimizin dengesizliğidir”71.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen siyaset kurumu toplum ve meclis ile bağlarını koparmış, iktidardaki CHF hantal bir yapı kazanmış ve meclis ulusal siyasette hükümeti denetlemekte etkisiz kalmıştı. Bu siyasi görünümü ilk eleştirenlerden biri Ahmet Ağaoğlu olmuştur72.

İç siyasetteki bu kötü gidişata rağmen 1930 sonlarında dört Avrupa devlet ileri geleninin hükümeti ziyaret etmeleri, uluslar arası mühim hadiselerdir. Özellikle Yunan başvekili Venizelos’un ziyareti Türkiye için kıymet değer bir başarıdır73. Bu yıllarda, Takrir-i Sükûn74 dönemindeki kitap neşredilmesi ve gazete çıkarılması

66 Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, İstanbul 2004, s.388. 67 Sakal, Ağaoğlu, s.189.

68 Ahmet Ağaoğlu, “1930 Senesinin Bilânçosu”, Son Posta, 1 Kanunusani(Ocak) 1931, No:158, s.10. 69 Cemal Kutay, Mustafa Kemal’in Önlenen Demokrasi Girişimi Serbest Cumhuriyet Fırkası, İstanbul

2004, s.128.

70 Cem Ermence, 99 Günlük Muhalefet Serbest Cumhuriyet Fırkası, İstanbul 2006, s.29. 71 Ahmet Ağaoğlu, “1930 Senesi”, s.9.

72 Ermence, Muhalefet, s.27.

73 Ahmet Ağaoğlu, “1930 Senesi” s.10.

74 17 Kasım 1924’te Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk teşkilatlı muhalefet hareketi olan Terakkiperver

Cumhuriyet Fırkası kurulmuştu. Bu olaydan sonra doğuda Şeyh Sait isyanı başlamış ve bu isyana karşı önlem almamakla suçlanan Fethi Bey Hükümeti düşürülerek yerine İsmet İnönü hükümeti kurulmuştu. İnönü Hükümeti meclisten güvenoyu aldığı gün ilk tedbir olarak Takrir-i Sükûn Kanunu’nu çıkarmıştı. Böylece İstiklal Mahkemeleri tekrar kurulmuş, hükümet de bu kanuna dayanarak birçok muhalif gazete ve dergiyi kapatmış, isyanı kışkırttıkları gerekçesiyle de bazı gazeteciler tutuklanmıştı. Ayrıca hükümet bu isyanda Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ileri

(28)

hususundaki sansür hafifletilmiş, 1930–1938 döneminde siyasî ve hukukî sahada gevşeme meydana gelmiştir75.Ağaoğlu’na göre ise 1930 senesinin en mühim hadisesi Serbest Cumhuriyet Fırkası’dır76.

1. Serbest Cumhuriyet Fırkasına Girişi ve Fırkanın Kuruluşu Hakkında Düşünceleri

Serbest Cumhuriyet Fırkası, Son Posta gazetesinin değerlendirmesiyle; Cumhuriyetin banisi olan büyük Gazi’nin tasvibi ile millet meclisinde murakabe77 hayatını uyandırmak, neşir ve ilan ettiği prensip ve kanaatleri etrafında mücadele için meydana çıkmıştır78. Fırka muhalefetini CHF’ye karşı yapacaktır. Lideri eski Paris büyükelçisi Fethi Okyar, onun en büyük destekçisi de Ahmet Ağaoğlu’dur79. Fethi Bey’e göre SCF; “Halk Fırkası’nın sol cenahında, liberal, laik, cumhuriyetçi” bir fırka olacaktır80. Gazi’nin fırkayı kurmasındaki en bariz neden halkın SCF’ye ve hükümete karşı nabzını ölçmekti.

Ağaoğlu Yalavo’da, Deniz Yolları İdaresi’nin yeni kurmuş olduğu otel şerefine verilen baloda, Gazi, İsmet ve Kazım Paşalar ile beraber bulunan Fethi Bey’in yanına gitmiş, Fethi Bey’i “Serbest Fırka Reisi Fethi Bey!” diye takdim ederek, Ağaoğlu’na “Tabiî ki Fethi Bey ile beraber çalışacaksın!” demiş ve sözü kestirip atmıştır81. CHF’nin izlediği yoldan ayrıldığını gören Ağaoğlu, Fırka için yazdığı raporlar ve çıkarılması düşünülen konulara karşı tavırları, onun kurulacak olan SCF saflarına geçmesini sağlamıştır82. Gazi’nin direktifi ile gönülsüz olarak böyle bir maceraya atılan Ağaoğlu, Kemalist rejimin sözcülüğünden çıkarak gelenlerinin de parmağı olduğu gerekçesiyle Ankara İstiklal Mahkemesi kararıyla bu kanuna dayanarak 3 Haziran 1925’te parti kapatılmıştı. Böylece basında uzun dönem bir sessizlik başlamıştı. Ayrıntılı bilgi için bkz. Ahmet Yeşil, Türkiye Cumhuriyeti’nde İlk Teşkilatlı Muhalefet Hareketi,

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Ankara 2002.

75 Osman Okyar, Mehmet Seyitdanlıoğlu, Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye, İstanbul 2006, s.183. 76 Ahmet Ağaoğlu, “1930 Senesinin Bilânçosu”, s.10.

77 Murakabe: Denetleme, kontrol. Bkz. Devellioğlu, Lûgat, s.817 78 Son Posta, 17 Teşrinisani (Kasım) 1930, no: 113, s.4.

79 Georgeon, “Türk Aydını”, s.34.

80 Serap Tabak, “Serbest Cumhuriyet Fırkası”, Türkler, Editör: Hasan Celal Güzel, Cilt:12, İstanbul

2000, s.555.

81 Ahmet Ağaoğlu, Hatıralar, s.26.

82 Gülseren Akalın, Türk Düşünce ve Siyasi Hayatında Ahmet Ağaoğlu,Hacettepe Üniversitesi Atatürk

(29)

şartlarını başkalarının belirlediği muhalif bir ortam içine girmiştir. Ağaoğlu gerçekten de farklı görüşleri ile muhalefet partisine uygun bir kişilikti83. Bu fırkaya Ağaoğlu’nun girme nedeni başta şahsiyeti, hürriyetçiliği ve liberal anlayışı yüzünden olmuştur84. SCF kurulduğu sırada Ağaoğlu TBMM III. Dönem Kars Mebusu’dur85. Ağaoğlu Gazi’nin tarafsızlık sözüne güvenerek iktidar partisine karşı çetin bir rekabet içine girmiştir86. Yeni fırkaya birçok milletvekilinden sonra katılmış olmasına rağmen fırkanın başarısı için büyük çaba göstermiş, SCF’nin fikir ve inanış bakımından tek ağırlığını teşkil etmiştir87.

Ağaoğlu cumhuriyet döneminde hiç olmazsa iki partinin olmasını isteyen bir kişidir. Fakat partilerin danışıklı oluşmasından endişe duymuştur88. SCF’nin danışıklı yaratılmasından duyduğu tereddüdü Gazi’ye bildirmesi üzerine Gazi oldukça sinirlenmiştir. Ağaoğlu’na göre devletin bütün kuvvetlerinin CHF’nin elinde bulunması SCF’nin doğmadan ölmesi demekti89. Yeni fırkanın isminin dahi daha fırka kurulmadan CHF ileri gelenleri arasında belirlenmesi Ağaoğlu’nun tereddütlerini doğrulamaktadır90. Ağaoğlu’na göre CHF Gazi’nin fırkası idi. SCF ise üvey evlattı. Gazi’nin fırkası mağlup olduğu takdirde Gazi bunu kendisi için ağır bir telakki kabul edecek ve karşı tedbirler almaya koyulacaktı91. Ağaoğlu bu nedenlerden dolayı SCF’nin kurulmasından ve kendisinin bu fırka içerisinde yer almasından ilk başlarda tereddüt duymuştur.

Ağaoğlu Gazi’nin her iki Fırka karşısında tarafsız kalacağını kamuoyuna ilan etmesini ister ve Gazi bunu kabul eder92. Gazi’nin yeni partinin tesisi ve yaşaması için elinden geleni yapacağını açıkça beyan etmesi, Fethi Bey’in partiye Gazi tarafından para yardımı yapılacağının söylenmesi93, Gazi’nin, yakın arkadaşı Kütahya mebusu Nuri Conker’i umumî kâtip vermesi, hemşiresi Makbule hanımın

83 Ufuk Özcan, Ahmet Ağaoğlu ve Rol Değişikliği, İstanbul 2002, s.227. 84 Sakal, Ağaoğlu, s.51.

85 Çetin Yetkin, Atatürk’ün Vatana İhanetle Suçladığı S.C.F Olayı, İstanbul 2004, s.71. 86 Özcan, Rol Değişikliği, s.228.

87 Avşar, Basının Rolü, s.61.

88 Akalın, Düşünce ve Siyasi Hayat, s.151. 89 Ahmet Ağaoğlu, Hatıralar, s.35. 90 Aynı eser, s.42.

91 Aynı eser, s.48. 92 Sakal, Ağaoğlu, s.51.

(30)

partiye girmesini sağlaması94, Ağaoğlu’na ümit vermiş ve bu gelişmeleri Gazi’nin teminatı olarak görmüştür. Böylece tereddütlerinden arınmış ve fırka çalışmalarına başlamıştır.

Ağaoğlu’na göre ikinci parti de cumhuriyet gibi ebedî ve ölümsüzdür95. Ona göre CHF ve SCF arasında menşe, istikamet ve gaye itibari ile fark yoktur. İkinci parti murakabe ve kontrolü temin için kurulmuştur96. Ağaoğlu SCF’nin varlığını cumhuriyet rejiminin arkasında yatan zihniyetin doğal bir gereği olarak göstermektedir97.

Ağaoğlu’na göre SCF emirle değil, kendisine derin ve kırılmaz bir iman ile bağlı olduğu bir kuruluş ve yüksek bir ilhamın verdiği aşk ile kurulmuştur. Bu iman ve aşk ona her türlü iftiraya göğüs gerecek kudret ve kuvveti vermiştir ve yine SCF kardeşlik ve birlik, mütekabil hürmet, muhabbet ve yüksek bir ahlak esaslarını kurmak için gelmiştir98. Ağaoğlu bir beyanatında en esaslı ve birinci gayelerinin kontrolü temin etmek olduğunu belirterek CHF konusunda da şunları söylemiştir:

“Ben Halk Fırkasının üç seneden beri almış olduğu yolu doğru görmemekte ve bunu fırsatı düştükçe mecliste de izhar etmekten çekinmemekte idim.”99

2. Serbest Cumhuriyet Fırkasına Girme Nedenleri

SCF üyelerinin ortak özelliği, M. Kemal’e yakın, İsmet Paşa’ya muhalif, muhafazakâr ve liberal olmasıydı100. Bu özellikleri en iyi taşıyan Ahmet Ağaoğlu ve Fethi Bey’di. Bu özellikleri de, partinin üyelerini de Gazi kendi belirlemişti. Ağaoğlu’nun SCF’ye girmesi ve kurucuları arasında yer alması sebepleri aşağıdaki başlıklar altında ele alınabilir.

94 Ahmet Ağaoğlu, Hatıralar, s.39.

95 Ahmet Ağaoğlu, “Yine Prensip Meselesi”, Son Posta, 10 Teşrinisani (Kasım) 1930, No:106, s. 7. 96 Ahmet Ağaoğlu, “İkinci Fırka” s.7.

97 Coşar, “Ahmet Ağaoğlu”, s.237. 98 Ahmet Ağaoğlu, “Prensip Meselesi”, s.7. 99 Akşam, 31 Ağustos 1930, no: 4260, s.2.

100 Cem Ermence, “Dünya Krizi ve Türkiye’de Toplumsal Muhalefet Serbest Cumhuriyet Fırkası

(1930)”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 7 Liberalizm, Yayına Hazırlayan: Murat Yılmaz, İstanbul 2005, s.215.

(31)

a. Çok Partili Hayat Anlayışı

Ağaoğlu çok partili rejimin gerekliliğini 1926’dan beri yazılarında açıkça ifade etmektedir. 23 Temmuz 1926’da Gazi’ye sunduğu bir raporda101, rejime ilişkin düşüncelerini yazılı olarak bildirmiş, tek partili sistemde denetim yokluğunun doğuracağı sıkıntılar üzerinde durmuş, tek fırkanın zararlarından, murakabesizliğin doğuracağı ağır vaziyetlerden bahsetmiştir102.

Ağaoğlu’na göre tek fırkalı bir meclisle parlamenter cumhuriyet idaresi mümkün değildir. Tek fırka demek kontrolsüzlük demektir. Fırkanın başında bulunanlar kontrol ve murakabeyi arzu etseler dahi bu yine mümkün değildir103. Tek fırkalı bir meclis daima ve her yerde kontrolsüzlüğe dökülmüştür. Böyle olması da doğaldır. O dönemde Rusya istisna olmak üzere tek fırkalı bir memleket yoktur104. Ağaoğlu’na göre hükümet ve iktidar karşısında bir denetleme mekanizmasının olmaması, iktidarı ellerinde bulunduranları zaman içerisinde zorbalığa kadar götürebilir105.

Ağaoğlu’na göre hürriyetten ve sesten değil, esaretten ve sessizlikten korkulmalıdır. Bu konuda şunu söylemektedir: “Hükümet için asıl şeref serbest

düşünen ve serbest söyleyen bir milleti idare etmektir… Yoksa ağzı gözü kapalı, eli ayağı bağlı bir sürüyü herkes idare eder”106. Ağaoğlu’nun idealize ettiği sistem her

şeyden önce halkın yönetime gönüllü olarak katıldığı, katılmaya heves gösterdiği bir sistemdir. “ Milli iradenin hakiki olarak tecellisi için bu baldırı çıplakların intihaba

serbest olarak iştirak etmeleri şarttır,”107 demekle halkın seçme ve seçilme hakkının

olması gerektiğini ifade etmektedir.

101 Raporun tam metni için bkz. Ek 1 102 Ahmet Ağaoğlu, Hatıralar, s.35.

103 Ahmet Ağaoğlu, “İkinci Fırkaya Lüzum Var Mıdır?” Son Posta, 11 Teşrinievvel (Ekim) 1931,

No:77, s.7.

104 Aynı Eser, s.1.

105 Sistem Coşar, “Ahmet Ağaoğlu”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 7 Liberalizm, Yayına

Hazırlayan: Murat Yılmaz, İstanbul 2005, s.237.

106 Ahmet Ağaoğlu, “İkinci Fırka”, s.7. 107 Coşar, “Ahmet Ağaoğlu”, s.237.

(32)

Bir ülkede demokrasinin tam ve eksiksiz yerleşmesi için siyasi partilerin zorunluluğuna değinen ve tek pati iktidarını anti demokratik sayan Ağaoğlu SCF’yi hararetle karşılayanlardan biri olmuştur108.

b. Liberalizm ve Devletçilik Anlayışı

SCF’nin üyelerinin ortak özellikleri arasında liberal olmaları Gazi tarafından istenmekteydi. Bu özelliği de en hâiz kişi Ağaoğlu’dur.

Zekeriya Sertel, SCF mensupları içerisinde “özdenlikle liberal ve ne

istediğini bilen” tek kişi olarak Ağaoğlu’nu göstermiştir109. Taner Timur ise “tutarlı ve dürüst bir liberal” değerlendirmesi yaparak110, Ağaoğlu’nun liberalliğini öne

çıkarmışlardır.

Ağaoğlu, Liberalizmi bilhassa SCF hadisesinden sonra açık olarak desteklemiştir. O ana kadar dikkatini bu konuya yöneltmemiştir111. Gerçek bir liberal olan ve İsmet Paşa tarafından hülyaperest bir idealist olarak nitelendirilen Ağaoğlu’na göre, batılı ülkelerin genişlemesinde en önemli etken uyguladıkları ekonomi politikalarıydı112. Yine ona göre, iktisadi liberalizm ile siyasi liberalizm bir araya gelince demokrasi için ilk adım atılmış olacaktır113.

Ahmet Bey devletin ekonomiye müdahalesini zararlı görmüştür. Ona göre teşebbüs ferdin elinde olmalı, fertler yarışa itilmelidir. Böylece fertler mücadelelerle kabiliyetlerini geliştirmektedirler114. Ağaoğlu’na göre ihtiyaç hâsıl olmadan yani ferdi faaliyetin gelişmesinin bir sonucu olarak, toplumsal tezat doğmadan devletin müdahalesi lüzumsuz ve zararlıdır. Ferdin yetişemediği işlerin devlet tarafından üstlenilmesi gerekmektedir115. Ağaoğlu buna “liberal devletçilik” adını verir. Ama bunun için ülkenin gelişmiş olması gerekmektedir116.

108 Sakal, Ağaoğlu, s.207.

109 Zekeriya Sertel, Hatırladıklarım, İstanbul 1968, s.193. 110 Taner Timur, Türk Devrimi ve Sonrası, Ankara 2001, s.178. 111 Aynı eser, s.188.

112 Avşar, Basının Rolü, s.60. 113 Sakal, Ağaoğlu, s.197. 114 Aynı Eser, s.182.

115 Güven Bakırezer, “Batı Medeniyeti Hayranı Liberal Bir Aydının Çelişki ve Sınırları: Ahmet

Ağaoğlu” Toplumsal Tarih, İstanbul Mayıs 1997, Sayı:41, s.38.

(33)

Ağaoğlu’na göre devletçilik umumi menfaatlere ait işlerde devletin, halkın menfaatine olarak bizzat teşebbüslere girişmesidir117. Birey “yaratıcı” ve “ilerletici”dir. Devlet ise “nizam” ve “ahenk”i sağlar118.

Ağaoğlu devletçilikle ilgili olarak şu örneği vermektedir: “Fransız şimendiferini devlet işletir. Fakat raylarını, lokomotiflerini ve bütün diğer

levazımatını da Fransız sanayi, Fransız ilmi, Fransız mesaisi yapmaktadır. Böylece hem amele ücretleri artırılıyor, hem ulaşım tarifeleri azalıyor hem de memleketin fakir sınıfı üzerindeki vergilerde hafifliyor. Bu şekildeki bir yönetim halkı düşündüğü için sol kabul edilebilir. SCF bu amaca yönelik liberal bir parti olduğu için CHF’nin daha solundadır”119.

CHF’nin 1930’lardan itibaren devletçiliğe doğru yönelmesine en fazla direnen kişi Ağaoğlu’dur. Ağaoğlu CHF’nin devletçilik anlayışını, şimendifer projesi ve şeker inhisarı örneklerinde olduğu gibi, devletçiliği, devlet eliyle komisyoncu sıfatıyla kişilerin zengin edilmesi için kullanılması, diye adlandırarak eleştirmektedir120. Ağaoğlu devletçiliğe tamamen karşı değildir. Yukarıda görüldüğü gibi ılımlı bir devletçilik anlayışı vardır. Ağaoğlu İsmet İnönü hükümetinin uygulamış olduğu devletçiliğe karşıdır. Ağaoğlu’na göre, CHF İsmet Paşa’nın Sivas Nutkun’dan önce liberaldi. Bundan kimsenin şüphesi yoktu. Cumhuriyete ve rejime esas kabul edilen 1876 Anayasası’nda devletçiliğe ait bir tek kelime mevcut değildir. İsmet Paşa’nın Sivas Nutku’ndan121 önce CHF’nin devletçi olduğunu ne Ağaoğlu ne başkası bilmemekteydi. Fırka bu nutuktan sonra devletçi olmuştur122.

117 Sakal, Ağaoğlu, s.127.

118 Coşar, “Ahmet Ağaoğlu”, s.239.

119 Ahmet Ağaoğlu, “Sağ Kim Sol Kim?”, Yarın, 18 Ağustos 1930, No:240, s.2. 120 Bakırezer, “Liberal Bir Aydın”, s.38.

121 Sivas Nutku için bkz. Son Posta, 6 Teşrinievvel (Ekim) 1930, No:72, s.1.

122 Ahmet Ağaoğlu, Hatıralar, s.41. , Yetkin, SCF Olayı, s.206. Bu konuda Şevket Süreyya Aydemir

Şunları söylemektedir: “İsmet Paşa devletçiliği ilk önce Ağustos 1930 Sivas nutkunda ve mutedil

devletçilik şeklinde ortaya atmıştır. Ama bu mutedil devletçiliğin hiçbir tarihi ve izahı yoktur. Ama Serbest Fırka’nın kapatılmasından sonra devletçilik bizzat Gazi tarafından ele alındı ve bir araştırma ve formülleştirme konusu kılındı. Bu fırkanın sloganlarını bulması açısından önemliydi.” Bkz. Şevket

(34)

c. Gazi ile İlişkileri

Gazi SCF üyelerini belirlerken üyelerin kendisine yakın ve güvendiği kişiler olmasına özen göstermiştir. Ağaoğlu’nun Gazi ile ilişkileri Milli Mücadele döneminde başlamış, Gazi yeni Türk devletinin kurulması aşamasında Ağaoğlu’nun görüşlerini almıştır. Ağaoğlu, Gazi’ye İnkılâplar konusunda danışmanlık yapmış; 1924 Anayasasını hazırlayan heyet içerisinde bulunmuş ve CHF içerisindeki önemli faaliyet ve görüşleri ile Gazi’nin takdirini kazanmış biridir.

Atatürk’e zaman zaman hatalı icraatlar konusunda fikrini söylese de saygı ve bağlılıkta kusur etmeyen123, Gazi’ye son derece bağlı ve sevgi duyan birisidir. Ağaoğlu’nun oğlu Samet Ağaoğlu’nun çocuklarından birinin adını “Mustafa Kemal” koyması onun nasıl bir ortam içerisinde yetişmiş olduğunu göstermektedir124.

SCF’nin kurulması ile aralarında geçen münakaşa üzerine Ahmet Bey Gazi’ye; “Ben sizden ayrılmam” demiş, Gazi’nin; “Bana bitişik misin?” demesi üzerine Ağaoğlu; “Etinize kemiğinize bitişik değilim fakat ifade ettiğiniz manaya

bitişiğim” diyerek Gazi’ye bağlılığını dile getirmiştir125. SCF’nin kapatılması üzerine

Gazi’ye Ağaoğlu’ndan daha yakın olan Fethi Bey, Gazi’nin başından beri samimi olmadığını, ikinci fırkayı sırf ülkedeki durumu anlamak ve halkın nabzını tutmak için kurdurduğunu, kendisinin de feda edilmeye karar verildiğini söylemesine rağmen126, Ağaoğlu Gazi’ye güven ve bağlılıkta tereddüt göstermemiştir.

1933 üniversite reformu ile üniversite hocalığından ayrılan Ağaoğlu’nun, Gazi ile arası açılmıştır. Gazi’nin Ağaoğlu ile barışmak için Ağaoğlu’nun kızı Süreyya’yı araya koyması üzerine Ağaoğlu: “Ben refikamı kaybetmenin üzüntüsü

içerisindeyim, istenildiği zaman okşanacak istenildiği zaman itilecek bir insan değilim, kimsenin önünde de eğilmem” demiştir127.

Ağaoğlu Atatürk’ün ölümü üzerine hüngür hüngür ağlayarak, “O bir

yanardağdı, bazen alev fışkırır bana da fışkırırdı ama güzel bir alevdi”… “Ben

123 Sakal, Ağaoğlu, s.46. 124 Yetkin, SCF Olayı, s.74. 125 Kutay, Demokrasi Girişimi, s.97. 126 Bakırezer, “Liberal Bir Aydın” s.40. 127 Süreyya Ağaoğlu, Bir Ömür, s.71.

(35)

hayatta bu kadar ağır bir boşluk bu kadar ağır bir acı duymadım”128demiştir. Yine

bu olay üzerine kızına yazdığı bir mektup da onun Atatürk’e bağlılık ve sevgisinin bir başka kanıtıydı. Mektupta iki kez büyük sarsıntı geçirdiğini, ilkinin eşinin ölümü, ikincisinin de Atatürk’ün ölümü olduğunu söylemektedir 129.

d. İsmet Paşa ile İlişkileri

SCF’nin üyeleri ve doğal olarak da Ağaoğlu, İsmet Paşa’ya muhalif bir şahıstı. Ağaoğlu 29 Kasım 1921’de Matbuat Umum Müdürü yapıldıktan sonra, İsmet Paşa ile fikirleri uyuşmadığından Amerika’da bulunan Zekeriya Sertel yurda çağırılmış ve 11 Ağustos 1923’te İsmet Paşa’nın çabalarıyla Matbuat Umum Müdürlüğüne getirilmişti130. Atatürk’e saygı ve bağlılıkta kusur etmeyen Ağaoğlu, İsmet İnönü’nün devletçi anlayışını ve şahsiyetini sevmemişti. İnönü’de onu tenkitlerinden ötürü sevmiyordu131.Çünkü Ağaoğlu, İnönü ve CHF’nin faaliyetlerine, özellikle de devletçilik anlayışına, ağır eleştiriler getiriyordu.

İsmet İnönü Gazi’nin sağlığında Ağaoğlu ve ailesine karşı tepkisini göstermese de Gazi öldükten sonra ipleri eline almış ve özellikle Ağaoğlu’nun çocuklarının tahsil ve yükselmeleri yolunda önlerinde hep engel olmuştur. Örneğin; Süreyya Ağaoğlu hukuk fakültesini bitiren ilk Türk kızı olarak Paris’te bir burs temin etmiş, ancak İnönü; “Milliyetçi Ağaoğlu’nun kızı böyle bir seminere gidemez” diye engellemiştir.132

İnönü hatıralarında SCF’nin kuruluş çalışmalarından tafsilatı ile haberdar olmadığını söylemektedir. Anlattıklarına göre Gazi’nin, etrafında ve yakınında olan insanların taşkınlıkları ve suiistimallerinin ne gibi bir tedbir ile önlenebileceği

128 Aynı eser, s.75.

129 Mektubun tam metni için bkz. Ek 3. 130 Sakal, Ağaoğlu, s.43.

131 Aynı eser, s.46, Ağaoğlu’nun 1926 yılında Gazi’ye sunduğu raporda İsmet Paşa ile aralarının

açılmasında etkilidir. Çünkü bu raporun aynısını Ağaoğlu İsmet Paşa’ya da vermiş ve CHF’nin tembellik ve kontrolsüzlük hastalığına yakalandığını, böyle giderse fırkanın başarısızlığa uğramasının kaçınılmaz olduğunu belirtiyordu. Bu rapor bilhassa İsmet Paşa’nın husumetini çekmişti. Bkz. Sakal,

Ağaoğlu, s.45.

132 Aynı eser, s.46,47, İnönü’nün muhteriz ve kindar bir siyasetçi olduğu hususuna birçok kaynakta

yer verildiğini görebilmekteyiz. Askerlikten siyasete uzanan hayatı boyunca İnönü’nün bu yönü üzerine ter veren eserlerden istifade ile yapılan bir değerlendirme için bkz. Mustafa Arıkan, Hamdi

Referanslar

Benzer Belgeler

From the research results that have been stated previously, it is known that the work training variable that runs effectively can have a significant effect on employee

Factors influencing needs of such family members were patient's physical conditions, age, times of hospitalization, length of disease, and family members personal

1960'tan bu yana bu konuyla ilgilenen Aksoy, çeşitli sanayi Kollarında kullanılan benzenin (benzol), İstanbul ayakkabıcılarında yapılan bir araştırma sonucu

Endüstriyel standartlara göre normal bir filamentli ampulün 1000 saat, ülkemizde tasarruflu ampül olarak satılan kompakt floresan ampullerin ise 8000 saat ömrü

Ülkemizde de ilk tanının ko- nulduğu 11 Mart 2020 tarihinden itibaren hastalık hızla artmış, Haziran ortası iti- bariyle tanı konulan kişi sayısı 180 bin kişiye

Bu çalışma, birbirine benzer siyasal tabana sahip olmalarına karşın iktidar partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkasının “muhalif” olarak gördüğü Serbest

50 Mustafa Kemal de Cumhuriyet rejimine uygun olarak siyasi fırkaların olması gerektiğini şu şekilde ifade etmişti: “Meclis yalnız bir fırka mensuplarından olunca,

Anahtar Kelimeler: Serbest Cumhuriyet Fırkası, Bursa, Fatin Güvendiren, Cumhuriyet Halk Fırkası Abstract: This article examines the organization of the Liberal Republic Party in