• Sonuç bulunamadı

Hâkimiyet-i Milliye’ye yönelik yukarıdaki eleştirilerin çıktığı 119. sayı Akın’ın son sayısı olmuştur. CHF’nin resmî yayın organı olan bu gazeteye yönelik eleştirilerin Akın’ın yayın hayatına son verilmesinin en büyük nedeni olduğu muhtemeldir. Zaten daha 15. sayıdaki bir haberde, gazetede çıkan bir başmakaleden dolayı, başmuharrir Ahmet Ağaoğlu ve yazı işleri müdürü Yusuf Ziya Bey hakkında dava açıldığının bildirilmesi ve tek parti idaesinin güçlendiği bir dönemde CHF ve uygulamalarına yönelik eleştiriler yapan bir yayın organının çok fazla yaşayamayacağı da muhtemeldir.

Akın, CHF ve uygulamalarına, İsmet Paşa’ya yönelik eleştiriler getirmiş olsa da; Gazi’ye saygıdan hiçbir zaman vazgeçmemiş, Gaziye yönelik hiçbir eleştiri yapılmamış, Gazi’nin faaliyetlerinden övgü ile bahsedilmiştir. Ağaoğlu Lozan’ın yıl dönümü münasebetiyle darülfünun konferans salonunda vermiş olduğu konferansta Gazi’den övgü ile bahsetmiştir322 ve Gazi’yi; “İnkılabın Büyük Başbuğu” olarak değerlendirmiştir323.

SCF muhalefetinin sona erdirildiği ve 1931 Matbuat Kanunu ile devlet güdümlü bir basın özgürlüğünün olduğu bir dönemde çıkan Ağaoğlu Ahmet’in Akın Gazetesi sistemdeki birçok noktayı ve Tek Parti uygulamalarını eleştirmiştir. Parlamenter sistemi savunmuş ve devletçilik ilkesi dışında Kemalist ilkeleri benimsemiştir. Üstelik Ağaoğlu’nun SCF dönemindeki liberal görüşlerini, SCF kapandıktan sonra Akın ile aynı derece de savunup CHF’ye dönmemesi, onun görüşlerinde ne derece samimi olduğunu göstermektedir. Kısacası akın Tek Parti

321 Uyar, “Ağaoğlu Ahmet’in Akın Gazetesi”, s.45.

322 Ahmet Ağaoğlu, “Lozan’ın Yıl Dönümü”, Akın, 25 Temmuz 1933, Sayı:58, 1.6.7. 323 Ahmet Ağaoğlu, “Ziraatimiz”, Akın, 20 Haziran 1933, Sayı:23, s.1.

yönetiminin gittikçe pekiştiği bir ortamda iktidara muhalif olan ve çoksesliliği ifade eden birkaç küçük adacıktan birisidir324.

SONUÇ

Ağaoğlu Türkiye’ye hariçten gelen bir mülteci değil, büyük ve tarihi bir hareketin daima ortasında yer almış fikri-siyasî lider şahsiyetlerden birisidir. Türk tarihinin bir dönüm ve inkılâp çağında yetişmiştir. Profesyonel gazetecilik, siyaset, akademisyenlik gibi çeşitli uğraş alanlarında faaliyet göstermiştir.

Ağaoğlu siyasi hayata 1912’de girmiş, Cumhuriyet Döneminde II. ve III. Dönem Kars mebusluğu yapmıştır. II. Dönem 11 Ağustos 1923 – 21 Haziran 1927; III. Dönem de 1 Kasım 1927 – 26 Mart 1931 yılları arasında mecliste bulunmuş, 28 Kasım 1929’da kızının hastalığı nedeniyle bir aylık izin dışında meclis çalışmalarına devamlı katılmıştır. Mecliste 2 konuda önerge vermiş genel kurulda 23 değişik konuda 39 kez konuşma yapmıştır325.

1930 Ağustosu’nda kurulan SCF’nin içerisinde yer bulan Ağaoğlu partinin hem ideologu, hem de Fethi Bey’den sonra gelen ilk kişidir. Güven ve ümitle kurulan SCF zamanla cazibe merkezi olmaktan çıkmış, CHF’liler yeni partiye karşı düşmanca vaziyetler almaya başlamış, parti irtica ile suçlanmıştır. Bu yüzden yeni partiye geçen mebusların sayısı 13’ü geçmemiştir. Gazi’nin teşviki ile kurulan ve Gazi’nin tarafsızlığını bozması ile SCF’nin kapanma aşamasına gelmesinde, Ağaoğlu asla Gazi’yi suçlamıyordu. Ona göre Serbest Fırka hiç beklenmedik bir şekilde halk nezdinde benimsenince, CHF kurucusu Gazi bunu kendi şahsına karşı bir durum sanarak hakemlik rolünü bırakıp SCF karşısında yer almaya mecbur kalmıştı. Ağaoğlu zaten başından beri Gazi’nin iki fırka arasında tarafsız kalmayacağını söylüyordu. Ağaoğlu’na göre Gazi Latife Hanım’dan ayrıldıktan sonra yalnızlığından faydalanan kimselerin tesiri altındaydı. Bu yüzden demokrasi ikinci kez yıkılmıştı. Bir gün Ağaoğlu bu konuda Gazi’ye; “Paşam Türkiye’de iki şansızlık oldu. Biri Latife Hanım’dan, diğeri eski silah arkadaşlarınızdan

ayrılmanız.” demiştir326. Gerek Ağaoğlu ve gerekse SCF’nin diğer mensupları CHF

yanlısı basın tarafından Cumhuriyet reformlarına ve siyasal rejime karşı tavır almakla; gerici, bozguncu, itilafçı gibi haksız suçlamalara maruz kalırken buna rağmen Gazi’ye, cumhuriyete ve reformlara bağlılıktan vazgeçmemişlerdir.

325 Kâzım Öztürk, Türk Parlamento Tarihi, TBMM II. Dönem, Cilt:3, No:3, s.474. 326 Süreyya Ağaoğlu, Bir Ömür, s.59.

Ağaoğlu’na göre SCF dünyada benzeri olmayan bir maceradır. Bu macera kendisinin maneviyatı üzerinde çok derin izler bırakmıştır. Ağaoğlu bu konuda; “Ben SCF’ye

girmekten asla pişman değilim. Bilakis oraya girmekle dahi memlekete hizmet etmiş olduğuma tamamen kaniim.” demektedir327.

Türkiye’de Cumhuriyet döneminin ikinci çok partili hayata geçiş denemesi olan SCF’nin kısa süre sonra feshedilmesi ve bu denemenin başarısızlıkla sonuçlanması, Girişte de kısaca izah edildiği üzere Türkiye’deki siyaset anlayışı ile alakalıdır. Tabii ki daha ziyade iktidarın muhalefete tahammülsüzlüğü ile irtibatlıdır. Bir denge fırkası olarak öngörülen ve değişik sebeplerle izah edilen SCF’nin kuruluşu ile, kendisini sınırlandıracak, tenkit edecek ve hatta iktidar için siyasi rakip olacak bu fırkaya karşı bir tahammülsüzlük olduğu mutlak görülüyor.

Bir siyasi fırka çerçevesinde örgütlü bir muhalefet imkanı bulamayan, diğer bir deyişle çok kısa sürede bu imkanın yok edilmesiyle karşı karşıya gelen Ağaoğlu mutedil-muhalif tavrını 1933’te çıkardığı Akın gazetesi ile devam ettirmeye çalışmıştır. Gazetenin yayın hayatı boyunca mutedil üslubunu muhafaza ettiği görülmektedir. Sadece son iki sayıda, öncekilere göre biraz sert bir tavır ile karşılaşmaktayız.

SCF kapandıktan sonra CHF’ye dönmeyerek görüşlerini ısrarla savunması görüşlerinde ne kadar samimi olduğunun bir göstergesidir. Ağaoğlu liberalizmin savunuculuğunu hayatının sonuna kadar terk etmemiş, ama gittikçe daha da yalnız kalmıştır. Bu muhalefeti nedeniyle de ölümünden sonra uzun bir süre unutulmaya terkedilmiş, eserleri ancak ailesinin özel gayretleri sonucu okuyucuya sunulabilmiştir.

Ağaoğlu ölüm döşeğindeyken bile Ankara ve dış politika hakkında sorular sormuş, mutat Pazartesi toplantılarını ertelememiştir. 1933’ten sonra maddî sıkıntılar çekmiş, ölümüne yakın kız kardeşine makalelerinden 250 lira parası olduğunu cenazesinde o paranın harcanmasını vasiyet etmiştir328.

Ağaoğlu’nun devletçilikle ilgili girdiği tartışmalarda en önemli rakibi olan kadrocu Şevket Süreyya Aydemir, Ağaoğlu’nun ölümü üzerine yazdığı makalesinde şunları söylemektedir: “Ağaoğlu’na karşı bî taraf kalınamaz. Ya ona karşı kayıtsız

327 Ahmet Ağaoğlu, Hatıralar, s.223 328 Süreyya Ağaoğlu, Bir Ömür, s.77,78.

şartsız bağlanmak ya da onunla mücadele etmek gerekir. Hasımları vardır, fakat

düşmanı yoktur”329.

329 Şevket Süreyya Aydemir, “Ahmet Ağaoğlu’nun Ölümü”, Varlık, Ankara 15.06.1939, sayı:143,

KAYNAKÇA A. BELGELER

TBMM Arşivi, Ağaoğlu Şahsi Dosyası, No:548. B. SÜRELİ YAYINLAR((((∗∗∗∗))))

1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi (TBMMZC) 2. Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi (MMZC)

3. Akşam 4. Hâkimiyet-i Milliye 5. Son Posta 6. Yarın 7. Akın C. KİTAPLAR

AĞAOĞLU, Ahmet, Serbest Fırka Hatıraları, 3. Baskı, İletişim Yayınları, İstanbul 1994.

AĞAOĞLU, Samet, Babamdan Hatıralar, Ağaoğlu Külliyatı:2, Ankara 1940.

__________ Hayat Bir Macera Çocukluk ve Gençlik Yılları, Kitap Yayınevi, İstanbul 2003

AĞAOĞLU, Süreyya, Bir Ömür Böyle Geçti, İshak Basımevi, İstanbul 1975.

AKALIN, Gülseren, Türk Düşünce ve Siyasi Hayatında Ahmet Ağaoğlu, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi, Ankara 1999.

ARIKAN, Mustafa, Hamdi Ragıp Atademir Hayatı Şahsiyeti ve Fikirleri, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1998.

AVŞAR, Abdülhamit, Bir Partinin Kapatılmasında Basının Rolü Serbest

Cumhuriyet Fırkası, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1998.

AYDEMİR, Şevket Süreyya, İkinci Adam 1884-1938, 9. Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul 2001.

BAL, Mehmet Akif, Milli Mücadele Döneminde Bekirağa ve Malta Hatıraları, Ark Kitapları, İstanbul 2003.

BOZDAĞ, İsmet, Siyasal Kıyamet Bitmeyen Devlet Kavgası Atatürk-İnönü İnönü-

Bayar, Truva Yayınları, İstanbul 2007.

EMRENCE, Cem, 99 Günlük Muhalefet Serbest Cumhuriyet Fırkası, İletişim Yayınları, İstanbul 2006.

İNÖNÜ, İsmet, Hatıralar, 2. Kitap, Bilgi Yayınevi, Ankara 1987.

KOÇAK, Cemil, Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası, İletişim Yayınları, İstanbul 2006.

KOLOĞLU, Orhan, Osmanlı’dan 21. Yüzyıla Basın Tarihi, Pozitif Yayınları, İstanbul 2006.

KUTAY, Cemal, Mustafa Kemal’in Önlenen Demokrasi Girişimi Serbest

Cumhuriyet Fırkası, İklim Yayıncılık, İstanbul 2004.

OKYAR, Osman, Mehmet Seyitdanlıoğlu, Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2006.

ÖZCAN, Ufuk, Ahmet Ağaoğlu ve Rol Değişikliği, Donkişot Yayınları, İstanbul 2002.

ÖZTÜRK, Kâzım, Türk Parlamento Tarihi TBMM II. Dönem, Cilt:3, TBMM Vakfı Yayınları, No:3.

SAKAL, Fahri, Ağaoğlu Ahmet Bey, TTK Basımevi, Ankara 1999. SERTEL, Zekeriya, Hatırladıklarım, Yaylacık Matbaası, İstanbul 1968.

SHİSSLER, A. Holly, İki İmparatorluk Arasında Ahmet Ağaoğlu ve Yeni Türkiye, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2005.

SOYAK, Hasan Rıza, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2004. ŞAPOLYO, Enver Behnan, Türk Gazetecilik Tarihi ve Her Yönüyle Basın, Güven Matbaası, Ankara 1971.

ŞİMŞİR, Bilal N., Malta Sürgünleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul 1985.

TİMUR, Taner, Türk Devrimi ve Sonrası, 5.Baskı, İmge Kitabevi, Ankara 2001. TOPUZ, Hıfzı, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul 2003.

TUNÇAY, Mete, Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması 1923-

1931, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2005.

UYAR, Hakkı, Tek Parti Dönemi ve Cumhuriyet Halk Partisi, 2. Baskı, Boyut Yayınları, İstanbul 1999.

YEŞİL, Ahmet, Türkiye Cumhuriyetinde İlk Teşkilatlı Muhalefet Hareketi

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Cedit Neşriyat, Ankara 2002.

YETKİN, Çetin, Atatürk’ün Vatana İhanetle Suçladığı S.C.F Olayı, Otopsi Yayınları, İstanbul 2004.

D. MAKALELER

AĞAOĞLU, Ahmet, “Celal Nuri Bey Kimdir?”, Son Posta, 19 Teşrinievvel (Ekim) 1930, No:85, s.1,6.

__________“Aleyhte Yapılan Neşriyat Sökmedi”, Son Posta, 24 Eylül 1930, No:60, s.1,7.

__________ “Sağ Kim Sol Kim?”, Yarın, 18 Ağustos 1930, No:240, s.2.

__________ “İkinci Fırkaya Lüzum Var Mıdır?”, Son Posta, 11 Teşrinievvel (Ekim) 1930, No:77, s.1,7.

__________ “Serbest Fırkaya Meş’um Diyorlar Şeamet Nerededir?”, Son Posta,18 Teşrinievvel (Ekim) 1930, No:84, s.1,7.

__________“Milli İrade Bu Mudur?”, Son Posta, 31 Teşrinievvel (Ekim) 1930, No:96, s.1,4.

__________“Yine Prensip Meselesi”, Son Posta, 10 Teşrinisani (Kasım) 1930, No:106, s.1,7.

__________“1930 Senesinin Bilançosu”, Son Posta, 1 Kanunusani (Ocak) 1931, No:158, s.9,10

__________ “Rusya’daki Müslümanlar”, Türk Yurdu, 1 Mart 1334 (1 Mart 1918), Yıl:7, Sayı:154, s.105-107.

__________ “Rusya’daki Müslümanlar”, Türk Yurdu, 16 Mart 1334 (16 Mart 1918), Yıl:7, Sayı:155, s.121-123.

____________“Gazetemizin Yolu, Dileği ve Tarzı”, Akın, 29 Mayıs 1933, Sayı:1, s.1 ____________“İnhisarlardan Azami Faide Temin Olunmalıdır”, Akın, 31 Temmuz 1933, Sayı:64, s.1,2.

____________“Ortaçağdan Kalma Bir Müessese”, Akın, 2 Haziran 1933, Sayı:5, s.1. ____________“Ziraatimiz”, Akın, 20 Haziran 1933, Sayı:23, s.1

____________“Fazla Ucuzluk İyi Bir Alamet midir?”, Akın, 12 Haziran 1933, Sayı:15, s.1.

____________“Köye Doğru”, Akın, 7 Temmuz 1933, Sayı:40, s.1

____________“Fazla Ucuzluk İyi Bir Alamet Midir?”, Akın, 12 Haziran 1933, Sayı:15, s.1.

____________“Belediyelerimiz”, Akın, 29 Temmuz 1933, Sayı:62, s.1.2. ____________“Maarifimizin Islahı”, Akın, 22 Haziran 1933, Sayı:24, s.1. ____________“Her Şeyden Evvel Muallim”, Akın, 1 Haziran 1933, Sayı:4, s.1.

____________“Latince ve Kadim Yunancanın Lüzumu”, Akın, 15 Temmuz 1933, Sayı:48, s.1.

____________“Fazla Ucuzluk İyi Bir Alamet midir?”, Akın, 12 Haziran 1933, Sayı:15, s.1.

____________“Parlamentarizm ve Şahsi Hükümet”, Akın, 19 Temmuz 1933, Sayı:52, s.1.2.

____________“Kemalizm ve Hitlerizm”, Akın, 18 Temmuz 1933, Sayı:51, s.1. ____________“Büyük millet meclisi”, Akın, 13 Haziran 1933, Sayı:16, s.1. ____________“ Müstakil Mebusluklar”, Akın, 15 Haziran 1933, Sayı:18, s.1. ____________“Biraz İnsaf”, Akın, 29 Haziran 1933, Sayı:32, s.1.

____________“Nizamlı Hürriyet”, Akın, 5 Haziran 1933, Sayı:8, s.1.

____________“Lozan’ın Yıl Dönümü”, Akın, 25 Temmuz 1933, Sayı:58, 1.6.7. __________ “Akın Neden Üç Kuruşa”*, Akın, 20 Eylül 1933, Sayı: 115, s.1. __________ “Fen kadrosu yine açıkta”*, Akın, 1 Eylül 1933, Sayı:96, s.1-2. ____________“Bir Şehir İşi ve Bir Tenkit”*, Akın 4 Eylül 1933, Sayı:99, s.1.

__________“Yozgat Belediyesi Fukaraperver Cemiyeti midir?”*, Akın, 6 Eylül 1933, Sayı:101, s.1.

____________ “Esnaf Cemiyetlerinin Manası Yoktur”*, Akın, 25 Ağustos 1933, Sayı:89, s.1.2.

__________ “Anadolu Matbuatı ile Bir Hasbuhal”*, Akın, 2 Eylül 1933, Sayı:97, s.1. ____________ “Zararlı Tecrübelere Nihayet Verelim”*, Akın, 24 Ağustos 1933, Sayı:88, s.1.2.

____________ “Piyasada Emniyeti Bozan Kimlerdir?”*, Akın, 21 Eylül 1933, Sayı:116, s.1.

__________ “Memurların Terfii”*, Akın, 31 Ağustos 1933, Sayı:95, s.1.

____________ “Memurin Kanunu Nasıl Tatbik Ediliyor”*, Akın, 15 Eylül 1933, Sayı:110, s.1.2.

__________ “Yol Parası”*, Akın, 3 Eylül 1933, Sayı:98, s.1

____________ “Bir Takdir Bir Temenni”*, Akın, 18 Eylül 1933, Sayı:113, s.1. ___________“Bu Akın Hedefe Koşuyor!”*, Akın, 13 Eylül 1933, Sayı:108, s.1 ___________“Meclis Reisinin Beyanatı Münasebetiyle”*, Akın, 14 Eylül 1933, Sayı:109, s.1.

A., “Şeker İhtikârını Kim Yapıyor?” Akın, 13 Temmuz 1933, Sayı:46, s.1

COŞAR, Simten; “Ahmet Ağaoğlu”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 7

Liberalizm, Yayına Hazırlayan: Murat Yılmaz, İletişim Yayınları, İstanbul 2005,

s.236-242.

EKİNCİ, Necdet; “Serbest Cumhuriyet Fırkası Olayı ve Dönemin Basını”, Türkler, Editör: Hasan Celal Güzel, Cilt:12, Yeni Türkiye Yayınları, İstanbul 2000, s.562- 568.

AYDEMİR, Şevket Süreyya; “Ahmet Ağaoğlu’nun Ölümü”, Varlık, Ankara 15.06.1939, Sayı:143, s.358–359.

BAKIREZER, Güven, “Batı Medeniyeti Hayranı Liberal Bir Aydının Çelişki ve Sınırları: Ahmet Ağaoğlu” Toplumsal Tarih, İstanbul Mayıs 1997, Sayı:41, s.36–42. ÇETİN, Halis, “İktidar ve Meşruiyet”, Siyaset, Editör: Mümtaz’er Türkone, Lotus Kitabevi:7, Ankara 2003, s.35-69.

EMRENCE, Cem; “Dünya Krizi ve Türkiye’de Toplumsal Muhalefet Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930)”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt 7 Liberalizm, Yayına Hazırlayan: Murat Yılmaz, İletişim Yayınları, İstanbul 2005, s.213-216. ERCİLASUN, Bilge; “XX. Yüzyılın Eşiğinde Dört Türk Aydını: Gaspralı İsmail, Hüseyinzade Ali, Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmet” Türkler, Editör: Hasan Celal Güzel, Cilt:15, Yeni Türkiye Yayınları, İstanbul 2000, s.859-868.

GEORGEON, François; “Ahmet Ağaoğlu: Aydınlanma ve Devrim Hayranı Bir Türk Aydını”, Toplumsal Tarih, İstanbul Aralık 1996, Sayı:36, s.28-35.

GOLOĞLU, Mahmut, “Gazi ve Başvekalet”, Hakimiyet-i Milliye, 25 Teşrinievvel (Ekim) 1930, No:3336, s.1.

UZUN, Turgay; “Atatürk Dönemi Muhalefet Hareketleri”, Türkler, Editör: Hasan Celal Güzel, Cilt:12, Yeni Türkiye Yayınları, İstanbul 2000, s.569-577.

UYAR, Hakkı; “1930’larda Türkiye Basınında Liberal Muhalefet: Ağaoğlu Ahmet’in Akın Gazetesi”, Toplumsal Tarih, İstanbul Mayıs 1997, Sayı:41, s.43-50. TABAK, Serap; “Serbest Cumhuriyet Fırkası”, Türkler, Editör: Hasan Celal Güzel, Cilt:12, Yeni Türkiye Yayınları, İstanbul 2000, s.552-561.

E. GENEL MÜRACAAT ESERLERİ

DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, 6. Baskı, Aydın Kitabevi,Ankara 1984.

EKLER

EK I

Ağaoğlu Ahmet Bey’in Raporu((((∗∗∗∗))))

Müncimiz Büyük Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:

(Bu maruzatın bir sureti muhterem Başvekilimiz İsmet Paşa hazretlerine Takdim olunmuştur)

Büyük Dâhi!

Aşağıdaki maruzatın, derin bir samimiyetin ve layezal ve ebedi bir merbutiyet hissinin mahsulü olduklarına inanmanızı niyaz ve istirham ederim. Bundan altı sene evvel, - aciz düşman elinde esir, istikbalden na ümit, aile ve çocukları perişan ve her gün kendisi için ölüm dileyen vatansız bir felaket – zede idim. Bugün ise – şanlı bir milletin ferdi, şeref halesi ile muhat bir Devlet ve vatanın oldukça müessir ve sahib-i nüfuz bir hemşerisi ve içinde aile ve çocukları için refah ve saadetle yaşamak imkânı hâsıl olan vatan sahibi bir adamım.

Bütün bu nimetleri, Paşa Hazretleri, bendeleri Milli Mücadele ve bilhassa bu mücahedeyi idare eden dehanıza medyunum! Binaenaleyh o dehanın rehberliği ile bu vaziyetin devamında yalnız manen değil, maddeten de alakadar olduğumu tamamen müdrikim. Bugünkü vaziyetin tahavvülü bütün vatanın felaketini mucip olacağı gibi benim gibilerin de tamamen mahıv ve perişanisine sebep olacağında zerre kadar şüphe ve tereddüdüm yoktur.

Binaenaleyh, - maruzatımın gıl ve gıştan azade olduğuna, derin bir samimiyet ve merbutiyetin mahsulü bulunduğuna inanmamızı tekrar ve bilhassa rica ve niyaz ederim.

Büyük Rehberimiz!

Musul meselesinin şekli halli Milli hükümetimizin tesadüf ettiği ilk âdemi muvaffakiyettir. Başlı başına bu hadise her türlü ehemmiyetten arîdir. Hiçbir Türk

(∗) Hasan Rıza Soyak; Atatürk’ten Hatıralar, İstanbul 2004, s.471–477. , Son Posta, 6-7-8 Teşrinievvel

mutasavver değildir ki Musul için bu memleketin yemden harbe sürüklenmesini arzu etsin!

Fakat bir müddetten beri tekevvün eden bazı diğer hallere, bu hadise de inzimam edince hususi bir vaziyetin husule gelmiş olduğu kanaatindeyim.

Şöyle ki: Dünya tarihinde bizim memleketimizde olduğu gibi dört, beş sene içinde bu kadar derin ve şümulü bir inkılâba beşeriyet şimdiye kadar şahit olmamıştır. Devletin asırlardan beri istinat ettiği bütün esasları dâhiyane ellerinizle tâ kökünden söküp attınız! Bu ameliyenin mutlak elzemiyetine acizleri herkesten ziyade kanidir. Sökülüp atılan esaslar çürümüş ve devleti yıkılmaya mahkûm etmişlerdi. Bunların atılması ve yerlerine vazetmiş olduğunuz yeni, canlı ve taze esasların getirilmesi Devletin ihyası nokta-i nazarından elzem idi.

Bu böyle olmakla birlikte itiraf etmeliyiz ki yeni esaslar henüz yerleşmiş ve tekerrür etmiş değildir. Bu suretle eski esaslarından mahrum ve yeni esasları henüz tekerrür etmemiş olan Devletimiz bizzat müteaddit nutuklarınızda beyan buyurduğunuz üzere havada muallâk bir vaziyette bulunuyor. İstikrarı temin ve yeni esasları aşılamak için gayet tabii olarak yeni teşkilata tevessül etmek lazım geldi. Muhterem başvekilimiz tarafından fırka içtimaında bu yeni devlet teşkilatı hakkında irad olunan program nutkunu, asri bir Devletin muhtaç olduğu bütün esasata tema eden derin ve yüksek fikirlerini son derece mütehassıs ve hayran olarak dinledim. Fakat Devletin ihyasını müteveccih bu tasavvurları dahi saha-i hakikata intikal ettirebilmek için harici sermaye tarafından boykot edilen Devlet yine memleketin kendi menabiine müracaat etmek mecburiyetinde kaldı. Yeni ve bazılarının şekli tatbiki ve sureti cibayeti evvelce iyi düşünülmemiş vergiler vazetmek mecburiyeti hâsıl oldu. Bu suretle âdeta fasit bir daire içine girmiş olduk: Bir taraftan milletin asırlardan beri alışmış bulunduğu esasları kaldırdık ve yerine tamamen yeni esaslar vazetmeye başladık; - yani milletin manevi fedakârlığına ve tahammülüne müracaat ettik, diğer taraftan da bu yeni esasları canlandırmak, hayata aşılamak için yine onun menabiine müracaat eyledik – yani maddi fedakârlığına ve tahammülüne müracaat ettik.

Böyle bir vaziyette bulunan inkılâpçı bir muhitin yegâne istinat ettiği kuvvet – manevi prestijdir. Bu nokta-i nazardan hamdolsun Türk inkılâpçılarının vaziyetleri istisnaidir. Zira Türk inkılâbının başında bulunan Dâhi’nin haiz bulunduğu prestije

dünyanın hiçbir tarafında ve hiçbir devrinde tesadüf olunmamıştır. Gazi Paşa’nın icra etmiş olduğu tahavvüller sürat ve vüs’at itibariyle âdeta mucizevî ve efsanevîdir. Bir millet yalnız bila kayt ve şart ettiği, kalbinin ve ruhunun bütün samimiyeti ile takdis ettiği bir Rehber’e ancak bu kadar derin ve şümullü bir inkılâbı bu kadar süratle ve bu kadar suhuletle kan dökmeksizin ve cebri vasıtalara müracaat eylemeksizin icra etmemiştir ve edemez. Bu mucize yalnız Türk dehasına müyesser olmuştur.

Binaenaleyh bu prestiji muhafaza, takviye ve tevsi, ettirmek Türk inkılâpçıları ve Türk vatını için hayat ve memat meselesidir. Prestije iyka olunan herhangi rahne, vatan ve inkılâba vurulmuş yeni bir darbedir.

Büyük Rehberimiz! Layezal merbutiyet ve sadakatim bana samimiyet emrediyor. Mezkûr prestijin maatteessüf tedricen rahnedar olduğunu görmekle müteessif olmamak İnkılâpçı ve hassas bir göz için mümkün değildir. Zaten acizlerini bu maruzatı yazmaya ve Zatı devletlerinizi taciz ve beklide rencide etmeye sevk eden amil işte bu elem ve kederdir.

Rahneleri mucip olan esbaba gelince acizlerince bu esbap üç nokta etrafında toplanıyor:

1. Feragat-ı nefis kifayetsizliği, XXX 2. Fırkanın ataleti, XX

3. Mütekabil murakabenin mefkudiyeti. ?!

Maddi ve manevi hayatının hemen her ciheti altüst edilmiş ve buna ilaveten yeni vergilerle mükellef bulundurulmuş bu mudit –bütün bu fedakârlıklara yalnız bir şart ile uzun müddet tahammül eder: Bu şart da bu kadar derin ve şümullü ameliyeler yapanların hasbi hareket ettiklerine, kendilerini düşünmediklerine ve her türlü şahsi menfaat ve istifade fikrinden beri olduklarına iman etmekten ibarettir. Her yerde ve her zaman inkılâpçı zümreleri yıkan amil –işte bu esasa riayet etmemiş olmalarıdır. Bizde dahi İttihat Terakki’nin serencamı buna en bariz bir şahittir. Bugün bile –Türk Milleti, İttihat ve Terakki’nin bütün hatalarını ve hatta memleketin parçalanmasını bile unutmuştur. Unutmadığı bir şey var ise –o da ihtikârdır, nameşru ticaretler, iaşecilik ve israftır.

Bu hususta Türk muhiti –herhangi başka bir muhitten daha ziyade hassastır. Fakir olduğundan ihtişamları, israfı çekemiyor. Milletimizin bu ruhi hususiyeti

bilhassa İttihat ve Terakki zamanından taayyün etmiş olduğundan –biz bu tecrübeden bilistifade bilhassa müteyakkız ve ihtiyatkâr olmakla mükelleftik.

Fakat maalesef biz mükellef olduğumuz bu manevi vazifeyi unutmak üzereyiz; paraya, ticarete, menfaat ve istifadeye dalmak üzereyiz. Halka karşı mühakkim ve mütekebbir vaziyetler almaktayız(?) Vaziyet ve mevkiimizden bilistifade Hükümet memurları icrayı nüfuz ve tahakküm etmekten, dairelerde hususi işler arkasında koşmaktan tevakki etmemekteyiz. Hele İstanbul’un ve sair yerlerin

Benzer Belgeler