ünümüz çağdaş
res-G
samlarından BedriBaykam bu ay sanat sayfamızın konuğu... 1957 Ankara doğumlu olan sanatçı, henüz iki
yaşında iken resme başlamış ve altı ya şında ilk sergisini açmış. Yerli ve yabancı
basında hakkında birçok olumlu eleştiri ler çıkan, harika çocuk olarak ünlenen sa natçı lise eğitim ini T ürkiye'de tamamladıktan sonra yüksek eğitim için Fransa ve ABD'ne gitmiş Resim, sinema ve aktörlük eğitimi gören Baykam, bugü ne kadar 49 kişisel sergi açarak, 1981 ve 82 yılında ABD'de kısa metrajlı bir de film yönetmiş.
Genç sanatçı Baykam, Türkiye’de sa nat ve sanatçı kavramı ile ilgili sorularımı zı dergim iz okurları için, içinden geldiğince yanıtladı.
C.Rapor- Sayın Baykam, sizce Türki ye'de sanata ve sanatçıya yeterince önem veriliyor mu?
BAYKAM- Türkiye'de ancak halkın anın
da anlayacağı anlık zevkler değer bulu yor. Oysa bir resmin dünya sanatında alacağı yer, yapan ressamın ülkesine ka zandıracağı prestijin gerçeği çok uzun bir döneme yayılır. Bir resim gerçek değeri ni 50-100 yılda bulur. Bu nedenle bizim yaptığımız bir maratondur. Bir şarkıcı dü şünün, sesi iyidir, güzel bacakları da var dır, çıkar, söyler ve onun değeri anında verilir. Bizimkisi ise tam tersine işleyen bir olay, biraz dervişlik isteyen bir iş...
Bir futbol maçı düşünün. Seyredenler evkadınları ve nineler... “ Bunlar neden şortlu, neden yere düşüp duruyorlar?” gi bi sorular soruyorlar. Bu biraz komik bir örnek gibi gelebilir. Ancak resimde yaşa nan da bundan pek farklı değil. "Neden gördüğün gibi resim yapmıyorsun? Bu resmin anlamı ne? Sanat sanat için mi, toplum için mi?" gibi sorularla karşılaşı yoruz. Bu sorularda demin futbolla ilgili verdiğim örnekteki sorular kadar komik. Tabii bu noktada olaya komik deyip geç mek yetmiyor. Bunu değiştirmek için efor sarfetmek lazım. Ben o yönde çaba har cıyorum.
C.Rapor- Sayın Baykam, Türk kolek- siyonerterinin resim anlayışı hangi noktada?
BAYKAM- Genelinde Türk kapitali, kim
se alınmasın ama, korkunç kültürsüz. Bu gün Türk resminin, Türk sanatının dünya da gerektiği kadar prestij edinememesi, dolayısıyla ülkeye çağdaş bir prestij yan- sıtamamasının sebebi Türkiye'deki kapi talin kültürsüzlüğüdür. Türk kapitali
“ Bugün Türk
resminin,
sanatının dünyada
gerektiği kadar
prestij edinememesi,
dolayısıyla ülkeye
çağdaş bir prestij
yansıtamamasının
sebebi, Türkiye’deki
kapitalin
kültürsüzlüğüdür.”
kendini hala mersedeslerle, villalarla ka nıtlama yolunda. Evler, arabalar topluma kabul edilmenin kriterleri olarak görülü yor. Batı bunları çoktan aşmış. Bir kolek- siyonerin evine gittiğiniz zaman bir Picasso, ne bileyim bir Vangog, ya da isimlenmemiş, kimsenin tanımadığı res samların eserlerini görebiliyorsunuz. An cak bu bir dönem meselesi. Biz hala kültürel değerlerle değil, materyal değer lerle gösteriş peşindeyiz. Çünkü kültürel değerler daha çok emek, bilgi ve kültür gerektiriyor.
Bazı işadamları koleksiyon yapmaya başladılar. Ancak genel yöneliş yalnız
kendi anladıkları, klasik resimlere. Olayın gerçeği ise şu; izlenimcilik bir sanat yap ma tekniğidir, izlenimcilik 1860 yılında Fransız ressamlar tarafından bulunmuş tur. Bu nedenle 1950 imzalı bu akımın, bu stilin tekniği kopye eden ressamların sa nat tarihinde özgün bir yerleri olamaz. Sa natta önemli olan, sürekli yeniyi araştırmış sanatçıların tarihidir.
Çok entrasan bir olaydır, insanlar yaşa yan insanlara kredi vermeyi sevmiyorlar. Sanatçıların değeri ancak ölümlerinden sonra ortaya çıkıyor.
Yeniden sorunuza dönersek, temennim ve arzum kapital sahiplerinin, konunun ekspertizlerinin görüşlerine kulak vererek, beğendikleri, anladıkları resimleri değil, özellikle anlamadıkları resimleri almaları dır. Olay güzel renkler üretmek değil,
Dünyayı değişik yorumlayan bir sanatçı
? tm mvKAM
tam tersine özgün, yeni bir düşüncenin aktarımıdır.
C.Rapor- Sanatçı olmak nasıl bir duy gu?
BAYKAM- Üç yıl önceki Milli Eğitim Ba
kanını hatırlıyor musunuz? Ya da beş yıl önceki Maliye Bakanını veya yedi yıl ön ceki Tarım Bakanını?... Bu ilişkisiz soru ları da neden soruyorsun demeyin.. Kimini hatırlıyor, kimini hatırlamıyoruz de ğil mi? Türkiye’de anlaşılmayan bir nok ta var. Bir toplumda yaşayan en önemli insanlar sanatçılardır. Bankalar, şirketler kurulur, batar. Hükümetler gelir, gider. Bakanlık ayağınızdan bir kez kaydı mı, ar tık bir hiçsiniz... Oysa sanatçılar öyle mi? Ölüm bile yalnızca onların bedenini yok edebilir. Eserleri dünya durdukça ayak tadır. Sanat hariç herşey zaman açınımı na uğrar,,.
C.Rapor- Şu anda neler yapıyorsu nuz?
BAYKAM- Bütün yazı kitap yazarak ge
çirdim. Önümüzdeki dönemde iki kitabım birden yayınlanacak. Biri 1983-89 yılları arasında Avrupa ve Amerika da yazdığım
makalelerin geniş halini konu alıyor. Di ğeri ise 1860-1990 yılları arasındaki mo dern sanat tarihini anlatıyor.
C.Rapor- Biraz eserlerinden söz ede lim. Sizin kendi yapıtlarınız içinde en beğendiğiniz ya da özel bir yeri olan hangisi?
BAYKAM- Şu anda önünde oturduğu
muz ‘Fahişenin Odası’ en tanınmış re simlerimden biri. Kim önünde oturursa, sağdaki kırık aynalardan oluşan adam şeklinden o odaya girmiş oluyor.
C.Rapor- Bu eserin fiyatı ne kadar? BAYKAM- Bu resme 320 milyon istiyo
rum.
C.Rapor- Diğer eserlerinizin fiyatı da bu ölçülerde mi seyrediyor? BAYKAM- Hayır. Fahişenin Odası’ çok
özel yeri olan bir resim. Tarihsel neden leri var. Ayrıca en önemli 3-4 resmim ara sında yer alıyor, resimlerimin genel fiyatı 15-20 milyon arasında değişiyor.
C.Rapor- Koleksiyoner olmak bir hayii pahalı bir tutku değil mi?
BAYKAM- Evet... insanların kafasında
her zaman böyle bir soru uyanıyor. 'Bir
resim, bu kadar çok para eder mi?' diye... Hilton’da geçenlerde bir düğün oldu. 2.5 milyara mal olduğunu okuduk basından.
‘Fahişenin Odası’ ise sadece 320 mil
yon. Bir gecede olup, biten, havaya gi den paranın, sekizde birini istiyorum. Benim utanmam lazım, 20 yüzyıldan Türkiye'de kalacak 3-5 resimden biri için bir gecede harcanan paranın sekizde bi rini istemekten....
C.Rapor- Sizin bir de kapılı kutulannız var. Son olarak onlardan da söz eder misiniz?
BAYKAM- Elbette... Örneğin ‘Demokra sinin Kutusu’ ...Kapalı b ir kutu, içi 1 m2,
içine giriyor ve istediğiniz kadar kalıyor sunuz. Kavramsal değerlerle, politik sa natı karıştıran bir yapıt ‘Demokrasinin
Kutusu’
C.Rapor- Herşey için teşekkür ederim. BAYKAM- Özellikle ben teşekkür etmek
istiyorum. Çünkü basınla olan ilişkilerim de oldukça hassasımdır, inanıyorum ki, sanatçıyla, halk arasındaki kuvvetli bağın kurulması ancak basın aracılığıyla müm kündür.
“ Türkiye’de
anlaşılmayan bir
nokta var. Bir
toplumda yaşayan
en önemli insanlar
sanatçılardır.
Şirketler kurulur,
batar. Hükümetler
gelir, gider. Oysa
sanatçılar öyle mi?
Ölüm bile sadece
onların bedenini yok
edebilir. Eserleri
dünya durdukça
ayaktadır.”
40 COSMOPOLITAN RAPOR
COSMOPOLITAN RAPOR 41
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi