• Sonuç bulunamadı

Balıkçı merhaba:Balıkçı'yı son yolculuğuna balıkçılar uğurladı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Balıkçı merhaba:Balıkçı'yı son yolculuğuna balıkçılar uğurladı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

23 Ekim 1973

J U T

5

Gayrimenkulun Açık i

BALIKÇI MERHABA...

HİKMET ÇETİNKAYA

Artırma İlânı

Bakırköy İcra Memurluğundan

973/1854 T . B ir b orcun tem in i İstifası zım nında, B akırköy O sm aniye M ahallesinde yeni L o n d ra A sfaltı ü z e ri m evkiinde k âin 69/1 p afta 807 ada 488 p a rse l sayılı 324 M2. m ik tarlı g ayrim enku- ' lü n 40/704 arsa p a y ın ı ih tiv a ed en ü çüncü k a t 10. N o.üu ba- ] ğım sız bölüm d airen in ta m a m ı dairem izde açık a rttırm a »u- re tiy le sa tıla ra k p a ra y a çev rilecek tir.

G ay rim en k o lü n ev safı v e k ıy m e ti; G ayrim enkul ü zerin d e îkl d ü k k ân ve 14 d a ire y i ih tiv a eden betonarm e k a rk a s ola­ r a k in şa edilm iş b ir b in a m e v c u ttu r. Ü çüncü k a t 10 N o.’lu daireye girişte, k ü ç ü k b ir a n tre , m u tfa k , helâ. B ir k ap ı ile gi­ rild ik te salon, b ir oda. Y ine b ir k ap ı ile g irild ik te salon, iki oda, banyo. K a p ıla r v e p e n c e re le r camsız o larak tak ılm ış, \

m u tfa k ve b an y o d a hiç b ir tesis yok. M utfak zem ini m ozaik çini döşelidir. D a ire n in y ap ılış ta rz ı, kullanılan m alzem e cin­ si, işçilik d u ru m u v e in ş a a tın n o k san lık derecesi ile a rsa payı d eğ erlen d irilerek sözü geçen d airen in kaim en değeri 72.000 TL. o larak h e sa p la n m ıştır.

İm a r d u ru m u : G a y rim e n k u l is k â n sahasında olup, d ö rt yıllık p ro g ram d a değildir. B in a yüksekliği 24,50 M„ b in a de­ rin liğ i azam î 20,00 M., ön b ah çe m esafesi 5,00 M., a rk a bahçe m esafesi 8,00 M., in ş a a t nizam ı blok, çatı k a tı yap ılab ilir.

S atış ş a r tla r ı:

1 — S atış 4/12/1973 S a h ,g ü n ü sa a t 14.30'dan 15.00'e k a d a r B ak ırk ö y İc ra D airesinde açık a rttırm a suretiyle y a p ıla c a k tır. Bu a rttırm a d a ta h m in edilen k ıy m etin W 5 'in l ve rü ç h a n lı \

a la c a k lıla r v a rsa alac ak ları m ecm u u n u ve satış m a s ra fla rın ı geçm ek şartiy le ih ale o lu n u r. B öyle b ir bedelle alıcı çıkm azsa e n çok a r ttır a n ın T aahhüdü b a k i kalm ak şartiy le 14/12/1973 C um a günü aynı y erd e saat 14.30 - 15.00 arasında ikinci a rttır- ı m ay a ç ık a rıla c a k tır. Bu a rttırm a d a da rüçhanlı alac ak lıların

alac ağ ın ı ve satış m a s ra fla rın ı geçm esi şartiyle en çok a rttı- , ra n a ihale olunur.

2 — A rttırm ay a iş tira k edeceklerin tahm in edilen kıym e­ tin %10’u nispetinde p e y akçesi v ey a bu m ik tar k a d a r m illi b ir b an k an ın te m in a t m e k tu b u n u v erm eleri lâzım dır. S atış peşin p ara iledir, alıcı isted iğ in d e 20 günü geçm em ek üzere m ehil verilebilir. T ellaliye resm i, ihale pulu, tap u h arç ve m asrafları alıcıya a ittir. B irik m iş vergiler satış bedelinden ödenir.

3 — ip o tek sahibi a lac ak lılarla diğer İlgililerin (İlgililer ta b irin e irtifak h ak k ı sah ip leri de dahildir) bu g ay rim en k u l ü zerindeki h ak ların ı hu su siy le faiz ve m asrafa d air olan id d i­ a la rın ı dayanağı b elg eler ile on b eş gün içinde D airem ize b il­ d irm eleri lâzım d ır; aksi ta k d ird e h a k la rı tapu sicili ile sa b it

Olmadıkça paylaşm adan h a riç b ıra k ıla c a k la rd ır.

4 — Satış bedeli hem en v e y a v e rile n m ühlet içinde öden­ m ezse İcra ve İflâs K a n u n u n u n 133. m addesi gereğince ih ale feshedilir. İki ihale arasın d ak i f a r k ta n ve °.ol0 faizden alıcı ve kefilleri mesul tu tu la c a k ve hiç b ir h ü k m e hacet k alm ad an k endilerinden tahsil ed ilecek tir.

5 — Şartnam e, ilân ta rih in d e n itib a re n herkesin görebil­ mesi için Dairede açık olu p m asrafı v e rild iğ i takdirde is te y e n j alıcıya b ir örneği gönderilebilir.

6 — Satışa iştirak ed en lerin ş a rtn a m e y i görm üş ve m ün- d ereçatın ı kabul etm iş say ılacak ları, b a şk a c a bilgi alm ak is- tevenlerin 973/1854 T. sayılı dosya n u m a ra sıy le M em urluğu­ m uza b aşv u rm ala rı ilân o lu n u r. (1c. If. K . 126) 16/10/1913

(Basın; 7179-8594)^

__________________ ——— .y - v ---...s m ş ş ş ;

Hacettepe Üniversitesi

Rektörlüğünden

Ü niversitem iz Sosyal ve İd a rî B ilim ler F ak ü ltesi Al­ m an Dili ve E debiyatı, L a tin D ili ve E d eb iy atı, Psipoloji, Eğitim ve Sosyal A n tro p o lo ji bilim ¿igllarına 2 K asım 1973 Cum a günü saat 10.00’da y a p ıla c a k sın av la d o k to ralı asis­ tan alın acak tır.

S ın av a k atılm ak istey en lerin ilgili F a k ü lte S e k reterli­ ğinden a la ra k d o ld u racak ları m ü ra c a a t fo rm larıy la aynı y ere b a şv u rm a la rı g erek m ek ted ir.

A D A ŞLA R D A ARANAN ŞA R T L A R :

A lm an Dili ve E debiyatı v e L a tin Dili ve E d e b iy a tın d a ; L isans ve d o k to ra la rın a bağlı o ld u k ları bilim dalla­ rın d a n ,

E ğ itim d e;

A ynı dalda d o k to ra y ap m ış olm ası;

P sik o lo jid e; . _ , K linik P sikolojisi, Fizyolojik P sik o lo ji veya Sosyal

B ilim lerde A raştırm a - İs ta tistik alan ların d an birinde d o k to ra y ap m ış olm ası,

Sosval A n tro p o lo jid e; . _ Sosyal K ü ltü re l A ntropoloji, Etnoloji, A rkeoloji (Pre- h isto ry a ), L in g u istik d a lla rın d a n b irin d e saha araştır-m ası y ap araştır-m ış olaraştır-m ası.

ve a d a y la rın a y rıy e te n y ap ılacak y ab an cı dil sınavında b a şa rı gösterm esi g erek m ek ted ir.

D u y u ru lu r.

... ... ... ...

A llş ve M ahm ut...

Mavi atlasa sarılı tab u tu n u Cevat Ş akir’in p arm ak ların ın ucuyle taşıy o rlard ı balıkçılar. S arı saçlı, b a k ır yanığı yüzlü genç adam ise elindeki çiçek d e ­ m etini tab u tu n üzerine koyuyor­ du usulca...

«M erhaba Balıkçı!..»

A ltında ise «B odrum lu B alık­ çılar,» yazısı vardı. Şim di iskele önünde m avi giysiler içinde öğ­ renciler b aşları öne eğik son say gı duruşundaydı. O yorgun b a ­ lıkçılar, o sünger avcılar, zinci­ rin b ire r halkasıydı sanki.

«Aganta, B urina, B urinata» ad lı yapıtının kahram anlarıydı. Şu kırm ızı bıyıklı adam Dalgıç A llş' ti belki, vurgunda k ö tü rü m k a ­ lan. Ş u M ahm ut belki, ekmeği aslanın ağzından alan, iş te Ç a­ k ır A yşe şu ağlayan a k yaşm ak­ lı kadın. Şu Cennet kız, şu F a t­ m a, şu ö k sü z İm d at...

Y ani ezilenler, yani h o rg ö rü - lenler. S ırtların d an m ilyonlar ka zanılanlar. Son kez b ir «m erha­ ba» sarkıtıyorlardı B ahkçı’ya. A ydınlık ve o n u rlu b i r «m erha­ ba». Elleriyle, gözleriyle, o kaya gibi sağlam yürekleriyle!..

Soygun düzeni

N erede o söm ürgenler? Söyle­ yin nerede?

H aşm et U lugöbek, M urat K o - cadağ. H alkı soyanlar, sö m ürü düzeninin sü rm esin i isteyenler. Sanki inlerine girm işler, b ir şey le r oluyor diye kaçm ışlar. A m a söm ürülenler 60 kulaç derinlikte ekm ek parası için vurgun yiyen­ ler. H epsi b u ra d a onların, hepsi dizi dizi, yürek yürek.

Cevat Ş akir’in rom anlarındaki tip le r de bunlar. Ama cenaze tö ren in d e bilm em bize m i öyle geldi anım sadık h ep sin i tek er te ker. A nım sadığım ız için yazalım dedik. Balıkçı «G ülen A da»sında a n la tır, soyguncu M u rat K oca- dağ’ı:

«K ocadağ’m tav rın d a ve sesin­ de, sahip olduğu otom obillerin, em lâkin ve paraların büyük ye­ kûnu sırıtıyordu, in s a n onunla görüşürken, b ir insanla değil, fa k a t otom obillerle, em lâk ve a ra ­ zisi ile ve p a ra kafasıyle konuş­ m akta olduğunu sanırdı.»

Balıkçı, T ürkiye'nin sosyo-eko nom ik so ru n ların ı, b ir başka a- çıdan söm ürü düzenini v erm iş­ t i r yapıtlarında. Öyle ustaca koy m u ş, öyle yalın sergilem iştir ki, çoğu kişi tedirgin o lm u ştu r bun lard an .

S alt kendi düzenlerini sü rd ü r­ m ek için yapm ıyacakları şey yok tu r . A dam öldürürler, kadınların ırzın a geçerler. Yoksul balıkçı­ ların, süngercilerin uyanm asını İstem ezler. S öm ürü düzeninin çarkları h ep kendi çık arları için dönsün isterler.

Deniz G u rbetçileri, Aganta B u rin a B urinata, Ö telerin Çocu

«Bir sürgünü sevince dönüştüren yüreğin

Çiçeklerle çoğalttı halkını kıyısında

Tezhibe yatkın nakışçı ellerin

Yatkındı yelkenin hoyrat rüzgârına

Çiçeğiydin deniz diplerinin

İşığa kararan göklerin gün ortasında

Neylersin ölüm acımasız kuşatmış öiüm

şimdi gövdeni»

TURGAY GÖNENÇ

“Balıkçı,,yı

son

yolculuğuna

balıkçılar

uğurladı

ğ u ’nda sık sık karşılaşırsınız bu kişilerle. Cevat Ş akir, bu yapıt­ larında resim resim koyar göz­ lerinizin önüne, bu tipleri.

Balıkçı y ıllar önce tan ım ıştır bunları. Soygun düzeni, yıllar önce b ir küçük sahil kasabasın­ da bile, yoksul balıkçıların ve süngercilerin üzerine nasıl ko­ yulm uş işte o rtad ad ır.

Balıkçıyı to p rağ a verirken ge­ çiyordu gözlerim izin önünden re sim resim . Cevat Ş a k ir’in «Ma­ vi Sürgiin»de anlattığı gibi tren le İzm ir’e gelişi bizi 1924’lere götürdü. Bu diziyi hazırlam a­ dan sanırım d ördüncü kez «Ma­ vi Sürgün»ü b ir solukta satır atlam adan okudum . B ir başka geldi «Mavi Sürgün» Balıkçı’- n ın ölüm ünden sonra. Bilm em anlatabiliyor muyum?

Ve Can Y ücel’i düşündüm A- d an a’da üzüm m evsim i geçti, «acep şarap ü retim i ne halde­ dir?» diye, içerid ek ileri d ü şün­ düm , Çetin Altan’ı, Doğan

Kol-oğlu’n u ve diğerlerini düşün­ düm . O yüksek tepeden Küm- b e t’i seyrederken b ir bebe ağ­ lıyordu içten. «Mavi S ürgünsün yazarı B alıkçının dağ çiçekleriy le bezenm iş tab u tu y ürürken ö- nüm üzde yeneğim U m ut çıka geldi karşım a. Doğduğu günden bugüne d ek babasız büyüyen, o iri gözlerinde özgürlüğü bek­ leyen U m ut «Mavi Sürgüm de bir leşti hem en.

in san sevgisi b ir başka tü r ­ lü d ü r Cevat Ş a k ir’de. ö rn e ğ in yılanın sağlık k arnesi vardır ki kolay kolay unutulm az. Balıkçı, bunu şöyle a n la tır:

«Bi h erif geldi B odrum 'a îs- tanköy’den. E li ayağı tu tm u y o r-• du. P ara kazanm ak için b ir yı­ lan bulm uş. Islık çalıp oynatı­ yor yılanı.

Gelgelelim, G üm rükte sağlık şahadetnam esi sorm uşlar. Adam «yok» deyince, yılanı gemiden doğruca am bara kilitlem işler. Zavallı adam neredeyse ağlaya­ cak:

Mavi mavi güler, mavi m avi solurdu Balıkçı.. — Ben burada, yılan am b ar­

da, açlıktan ikim iz de öleceğiz. Etm eyin eylemeyin diye yalvarı­ yorum .

Ama dinleyen kim ? m evzuat h azretleri var kale duvarı gibi. A şabilirsen aş. Mevzuat «yurda sokulm ak istenen hayvanlar için sağlık şahadetnam esi sorulur» diyor...

G ittim , G üm rük M üdürüne rica ettim :

— K anuna bak Cevat bey, sağlık şahadetnam esi getirm eden bu yılanı y u rd a sokam az...

Diye d iretti. «Yahu, kanunu ya­ pan adam ın aklına yılan gelm e­

m iş...» D inlem edi.

Ç ıldıracağım . Y ılanda hastalık v a rsa bizim yılanlar d a ölecek, iyi ya işte... H em bizim birçok ülke ile sınırım ız v ar. Bizden onlara, onlardan bize b irço k yı­ lan geçiyor. H epsi ağızlarında bi­ re r sağlık şahadetnam esi mi ta ­ şıyor?

Sonunda:

—• M adem b u k a d a r ıs ra r edi­ yorsun, sen b ir sağlık şah ad et­ nam esi yazıver...

D ediler bana, ö y le ya ben Bod­ r u m ’a g etirttiğim çiçek ve ağaç fidye ve tohum ları için sağlık şahadetnam esi yazm aya alışkı­

nım .

Aldım kalem i kâğıdı elime; yaz­ dım .

« îstanköy’den gelen bu yılanın ne flökserası vard ır, ne mildiyö- sil».

A nlaşılacağı gibi bu, b itk iler için yazdığım sağlık şahadetna­ m elerinin b ir örneği. Flöksera ve M ildiyö b itki hastalığıdır.

Yılan h er ne k a d a r ağaç kökü­ ne benzetilebilirse de, ondan b it­ ki hastalığı olm ayacağı muhak-Bö’dece yılan Türkiye'ye sokul­ du ve adam cağız hayatını k u r­ tardı.» (Devamı v ar)

■ mmmmm

(B a sın : 25033—8599)

Gayrimenkulun

Açık A rtırm a İlânı

Bakırköy İcra Memurluğundan

973/185! B ir b o rcu n tem ini İstifası zım nında, Bakırköy

Osma-L ondra asfaltı üze~! --- --- Vî” n 488 parsel sayılı,

niye m ahallesi yeni L ondra asfaltı ü z e r i m ^ k ü n d e k â m , 69/1 pafta, 807 ada, 488 parsel sayılı, 324 M2 m ik tarın daki a ıs a n ın 40/704 a rsa payını ihtiva eden çekm e k a W 9 No.iu bağım sız dairen in tam am ı dairem izde açık a rtırm a suretiyle sa tıla ra k p a ra y a çevrilecektir.

G avıim enkulün evsafı ve k ıy m e ti: G a m m M k u l üze­ rinde iki dük k ân ve 14 daireyi ih tiv a eden b etonarm e k a

r-NE DEDİLER

Halikarnas Balıkçısı

Çığırlar açan bir canlıdır o..

Adın yazıldı Y anısıra yeryüzünün,

E y büyük serüvenci, yeryüzü işçisi! B ir dağ p arçası m ıydı yüzün k i k ald ı. Kİ b ü y ü r yanım ızsıra. Upuzundun. N edir sürgünlük? Ki tu ttu n elinden. K i b ü y ü ttü n

m asm avi yaptın. K oskocam an dm . D urdun birden

k âğ ıt beyazlığında. B ir yaşam a ustasıydın.

E y oğlu ırm ak ların , uğuldayan orm anların! Dünyayla yaşıt m iydin? Ki

yeryüzüydii kitabın. Doğa okulundan duı. Ey,

yaşam ın askeri! Ölüm n ed ir ki?

K i kalsm y anm sıra adı. B ir yazıkurduydun.

H alik arn as B alıkçısını 20 yıldır ta n ırım . D ostluğum uz da o ka­ d a r eskidir. 20 yılın h e r günün­ de H alikarnas B alıkçısı benim için ne k ad ar canlı idiyse, b u ­ gün de öyle can lıd ır, kendi de­ yim iyle d irid ir. Öyle de kala­ cak tır. Çünkü yalnız benim ve ö b ü r d o stları için değil, H a li­ k arn as B alıkçısı, b ü tü n T ürki­ ye için, T ürkiye dışında birçok in sa n la r, o k u rla r ve d ü şü n ü rler

için canlıdır. G itgide daha çok c..nlapacaktır. Neden Derseniz,

o b ir canlılık kaynağıdır. H ep değişen, düşünce ve san atın çe­ şitli alan ların d a u fu k la r ve çı­ ğ ırla r açan b ir can lıd ır o. Can­ lılığının kaynağının kaynağı ne­ d ir diye sorarsanız, onun doğa ve insanla yeni b ir ilişki k u r­ m ayı b aşarm ış olm asıdır. B od­ ru m ’u o canlandırdı, Anadolu k ü ltü rü n ü n tem ellerine o indi

ve inm e yollarını gösterdi. E ge' yi b ü tü n k ü ltürüyle o doğru yoldan ta n ıttı. Açtığı çığırdan ancak şim di yürüm eye b aşlıy o ­ ruz. Bu yolun nereye varacağı­ n ı biz d o stla rı göremeyeceğiz. T ürkiye'nin gelecek k u şak lan d ah a iyi göreceklerdir. Bugün ölüm ünden duyduğum üzüntü, onun yurdum uza yaptığı iyiliği düşünm ek sevinci karşısın d a h iç k a lır. B ü tü n dünyaca

anla-Azra ERHAT

şılabilir ve benim senebilir b ir uygar T ü rk düşüncesinin tem el­ lerini o attı. DUşünürümüzdü ve büyük d ü şünürüm üz olarak kalacaktır. M erhabası sonsuzlu­ ğa dek çm layacaktır, geleceğin insanlarına doğa sevgisi, y u rt sevgisi ve insan sevgisi vere ve­ re.. M erhaba balıkçıya ve onun düşüncesiyle m u tlu lu k yolla­ rın d a yürüyecek o lan b ü tü n gü­ zel insanlara.

Merhabayı ondan öğrendik

Bedri Rahmi

e y ü b o ğ l u

<ws o larak inşa edilm iş b inanın 19 N o.iu çekm e k a t dai- reye gîrişte, hol, b ir oda, b ir kapı ile girildikte sağ t a . ra tta cok küçük b ir oda, sol ta r a fta m utbak, banyo, h e . lâ ‘ olarak ayrılm ış k ısım d a h içb ir tesis yok. Bu kısım da oencere doğram aları cam sız o larak tak ılm ış kapı k asala­ rı Konulmuş daire zem ini betondur. D airenin yapılış ta r -

malzem e cinsi, in şaatın nok san h k derecesi ve a rsa payı da değerlendirilerek kaim en değen 45.000 Tl. 0lart o a hre d m u m u f ir G ayrim enkul iskân sahasında olup, d ö rt yülık p ^ r a m d a değildir. Bina yüksekliği 2 ,50 M.. bina derinliği azam i 20.00 M., önbahçe m esafesi 5.00 M.. ark a bahçe m esafesi 8.00 M., in şaat nizam ı blok, çatı k a tı

İLHAN BERK

«K aybım b ü y ü k ü zü n tü y le duydum . Biz m erh ab ay ı on­ dan öğren d ik . B ü tü n Ege kı­ y ıla rın ı, B odrum 'u sevm eyi o ö ğ retti bize.. B iliyorsunuz biz h e r yıl m avi gezilere çıkarız. İlk m avi geziyi o düzenlem iş­ ti. Ege k ıy ıların ın güzelliğini bize o gösterdi, o sevdirdi. B ir­ çok zenginim iz, o k ıy ılard a dünya k a d a r p a ra v erip arsa a lıy o rlarsa, bunu C ev at’a b o rç lu d u rla r. Bu kişiler, k u r­ d u k la rı evlerine, bahçelerine b ir e r Ş a k ir b ü stü d ik ece k ler­ dir. Ç ünkü, C evat Ş a k ir ol­ m asaydı, o n lar o güzellikleri rü y a la rın d a b ile görem ezler­ di.

Bu büyük sanatçının bize en büyük arm ağanı, üzerinde ya­ şadığım ız toprağı sevdirm ek ve o to p ra k ü zerin d e yaşayan b ü tü n m edeniyetleri, u y g ar­ lıkları benim setm ek oldu. «Bil m em H ititm iş. Selçukm uş, Rom aym ış, Y unanm ış, b un­ la r benim to p rağ ım d a İse bu­ ra d a benim dam gam vard ır, ben onların b ir parçasıyım - dır» derdi. K ardeşim Saba­ h a ttin Eyuboğlu ile b irlik te b ir kilim gibi İşlem işlerdir b u kıyıyı..

Ben Karadenizliyim . Bu kıyı­ ları iki-üç yıl önce öğrencilerim le gezdik. Ben gördüm ki, K a- radeniz kıyılarının Ege’den hiç

b ir farkı yok Ama onların bir balıkçısı, Cevat Ş akir’leri yok. Trabzon - Samsun, İstanbul - Samsun arasında b ir Cevat Sa k ir olsaydı, orlarda da tu rist kaynardı.

Ege’yi düşünün, b ir adam ora sim tu rist cenneti yapm ıştır. Her yerinde damgası vard ır Cevat- uı.

En son «Ey Koca Yurt» kitabı m okum uştum . D ünyada bu ka d a r kayıfle az kitap okuyabilir insan. B üyük M enderes ırm ağı­ nın akışım anlatıyor bu k ita­ bında.. Bu akışı b ir anlatışı var ki, dünya edebiyatına girecek k ad ar b ir akış bu...»

Beş yıldanberi üzerinde çalış­ tığım Tonguç’la ilgili b ir şiirim i geçenlerde tam am layabildim . Gazetenize gelerek yayınlanm a­ sı için bırakacaktım . Ama fır­ sa t olm adı, Cevat okuyam a­ dı bu şiiri. Aslında, onu kay­ betm eden y etiştirm ek istiyor­ dum . «Bir T ane Daha» başlıklı şiirim in , onu n la ilgili bölüm ü şöyle:

Ey gidi m angal yürekli b a b a / Köy okullarım ızı kilim misali ilm ik , ilm ik ö ren / Sana yurdun h e r yanından kekik kokan, kek­ lik k o k an / B ir Toııguç Baba yetm edi, b re şahin am an bir Tonguç daha.»

Yaşayan canlı bir heykeldi.,

Necatı cuMAu

Merhaba Balıkçı..,

yapılabilir. _ 4.12.1973 Salı günü saat 14.00’ den M SO’l k a d a i B akırköy İcra D airesinde açık a rtırm a suretiyle yapılacaktır. Bu a rtırm a d a tah m in eduen kıym e- tm c f75’ni ve ıü çh an h alacaklılar v arsa alacakları m ec­ m uunu ve satış m asraflarını geçm ek ş a rtı ile ihale: olu­ nur. Böyle bir bedelle a h o çıkm azsa en çok a m a n ı n taahhüdü baki kalm ak şartiyle 14.12.1973 C um a gumı ay nı yerde saat 14.00 - 14.30’d a ikinci artırm ay a «Y arıla çaktır Bu artırm ad a da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış m asraflarım geçmesi şartiyle en çok a rtıra n a ih a ­ le olunur. , ... .

2 _ A rtırm aya iştirak edeceklerin tahm in edilen kıy­ m etin »o 10'u nlsbetinde pey akçesi veya bu m iktar kadar millî bir bankanın tem inat m ek tu b u n u verm eden lâzım ­ dır. Satış peşin p a ra iledir, alıcı istediğinde 20 günü geç­ mem ek üzere m ehil verilebilir. Dellâlıye resm i, ihale p u ­ lu, tap u hare ve m asrafları alıcıya a ittir. B irikm iş vergi­ ler satış bedelinden ödenir. „ ,

3 - İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (•) bu gayrim enkul üzerindeki haklarını hususiyle taız ve m as­ rafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onoeş gün içinde dairem ize bildirm eleri lâzım dır; aksi ta k d im e hak ­ la n tapu sicili ile sabit olm adıkça p aylaşm aaan hariç b ı­ rakılacaklardır.

4 — Satış bedeli hemen veya verilen m ühlet içinde ödenmezse İcra ve İflâs K anununun 133. m addesi gereğin­ ce ihale feshedilir. İki ihale arasındaki fa rk ta n ve % 10 faizden alıcı ve kefilleri m esul tutulacak ve hiçDir hükme hacet kalm adan kendilerinden tahsil edilecektir.

5 — Ş artnam e, ilân tarihinden itibaren herkesin göre­ bilm esi için dairede açık olup m asrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.

6 — Satışa iştirak edenlerin şartnam eyi görm üş ve m ünderecatını kabul etm iş sayılacakları, başkaca bilgi a l­ mak istiyenlerin 927/1852 sayılı dosya num araslyîe m e­ m urluğum uza başvurm aları ilân olunur.

(Ic. îf. K. 126) 16.10.1973

«Ölen b ir dostun ardından sa­ yısız anılar üşüşür belleklere, işte Cevat Ş akir öldü. Acı habe ri, yaşamını toptan ansımaya, o eşsiz kişiliğini, zengin yaşam bi kâyesini anm aya çağırıyor bizi Düşünüyorum , öyle bir, beş, on yüz, beşyüz tanıdığının belle­ ğinde birikenlerle ansıdıklariy- le hemen tam am lanacak bir ya­ şam değildi bu. Yazarlığı üze­ rinde durm ayacağım . Çünkü, bu konu bir inceleme b'ır zaman so runu. İlk akla gelen onun kişi liği. Öyle b ir kişilik ki, ancak Cevat Şakir’le var. Onsuz yok. Bu yokluk ölüm ün anlamını, acı lığını ortaya çıkarıyor bütün açıklığıyla.

Daha açıklamaya çalışayım bu düşüncemi. B ir toplum büyük yazarlar yetiştirebilir. Ama, bir de insanın, yaşam ının bütün hesabı önüne çıkarıldığı zaman aldığı b ir bütünlük var. Kişilik orada beliriyor. Öyle özgün bir kişiliği vardı ki, o sevgili büyük insanın kendinden önce gelen bir kimseyi nasıl ansıtmıyorsa, nasıl eşsizse, kendisinden sonra da yerinin doldurulmayacağına inandırıyor, kendisini tanıyanla rı. Önce buradan duyuyor, yo­ rum luyorum onun kaybını. San ki büyük b ir heykel kaldırıldı büyük bir alandan. Daha doğru su gezdiği, adım attığı bütün a- lanlardan. Yaşayan canlı bir heykeldi o. Eski Yunan tanrıla

rıyla akrabaydı o heykel. Evet bir efsane kişisiydi Cevat Şakir. Bu efsane onun sayısız tu tk u ­ larla dolu yaşamı, nükteleri, sö zü sohbeti üzerine anlatılanlar­ la doğdu. İstanbullu, İzmirli aydın çevreler ile Bodrum ’un ba lıkçıları, narenciye ekicüeri, İz­ m ir’in esnafı geliştirm ekte b ir ba kım a yarıştılar bu efsaneyi. Bir gün Bodrum ’a yolunuz düşerse yaşlılar, kadınlar, çocuklar ara­ larında b ir balıkçının yaşadığı­ nı hayranlıkla anlatacaklardır sizlere. Size bu dinleyeceklerini zi anlatacaklar arasında onun yü zünü bile görmemiş 18-20 ya­ şında gençler ile karşılayacaksı nız. Bodrum Belediye Parkında

bahçıvan olarak çalışmış eşsiz b ir bahçe yetiştirm işti. Çeşitli kaktüsler, tropikal çiçekler, A k­ deniz bitkileriyle doluydu. G rey fu rt fidanını mem leketim ize ilk getiren, yetiştiren odur. B ir za m anlar tu tu cu çevreler, aşırı bir solcu olarak üzm üşlerdi onu. Çağdaş gerçekleri, geri kalmış bir toplumda herkesten önce kavram ış b ir aydın olm anın di yetini ağır şekilde ödedi. 1945’- lerde son kez b ir daha hapse gir mişti. (Bir içki sohbetinde Va­ liye sövdü diye). Seneler değe­ rinin anlaşılmasına yardımcı ol du. Bugün Bodrum’un en büyük caddesi onun adını taşır. Ve o, Bodrum toprağında bir efsane kişisi gibi yerini bulacaktır.»

Sabahattin BATUR

Gün geçtikçe önemi

daha iyi

anlaşılacaktır

İlk çağla günümüz

Halikarnas'la

özdeşleşmiştir

Sabahattin Kudret AKSAL

Melih Cevdet ANDAY

(*) İlgililer tâbirine İrtifak hakkı sahipleri de dahildir. Yönetmelik ö rn e k No: 27 (B asın: 7180-8593) <

Yeni T ürk edebiyatı, C evat Ş akir K abaağaçh’nın ölüm ü He, gerçekten en renkli, en İlginç erlerinden birini yitirdi. Bir bakım a, böyle b ir d ü şü n ü r ve yaratıcı, ancak Cum huriyet dö­ nem inde yetişebilirdi diyebili­ rim . Onun yurt ve tarih anlayı­ şı, dünya görüşü, san at alanın­ daki kişiliği, yalnızca edebiya­ tım ızın değil, tü m ü ile yaşadı­ ğımız dönemin k arak teristik bir

çizgisidir. Bence Cevat Şakir Kabaağaçlı, gün geçtikçe öne­ mi daha iyi anlaşılacak az bu­ lunur yazarlardan biridir. Öy­ külerinin, Anadolu tarihine İliş­ kin görüş ve İncelemelerinin ve bütün b u n larla m utlu bir uyum içinde olan kişilikli yaşa­ mının üzerinde, bundan sonra daha büyük b ir ilgi ile durula­ cağı kanısındayım .

«H er yazar, kendine özgü, b ir görüntüler dünyasını a n ım ­ s a tır insana. H altkarnas’m a d ı­ nın da bende uyardığı çağrışım , çivit m avisi bir deniz, çiğ ay­ dınlık sokaklar, beyaz taş ev­ lerdir Bir de zam an dişiliktir, tik çağla günüm üz, denilebilir ki, özdeşleşm işlerdir H alikar- nas'la. 2500 vılı aşan oldukça geniş sayılabilecek b ir alanda

gidiş gelişler yapar havasıdır bu onun, kuş gibi uçar orada, eğriler, doğrular, zikzaklar ç i­ zer. K uşkusuz günüm üzde y a ­ şam aktayız, am a b ir adım da attık m ı ilk uygarlıkların beşi­ ğinde buluruz kendim izi Ve içten, sesi sağ duyudan gelen b ir anlatım biçimi içinde, d o ­ ğasal bir karm aşada doğanın şaşm az düzeni k apsar, k u şak ­ lar tüm yapıtını.»

«insanoğlu var olduğu günden bu yana ölüm ün kucağında ya­ şıyor. Öyleyken en uzak saydığı şey yine ölüm dür. A rtık sırası vakti gelmişti, diyerek katlanılan b ir ölüm ü düşünem iyorum . He­ le bu kimse yakınım ız ise, sevdiğimiz birisi ise onları serinkanlı karşılayıverm ek elden gelmiyor.

«Balıkçı ölmüş!» diye duyduğum , radyolardan dinlediğim za­ m an bütün benliğimle sarsıldım . Elim ayağımla yerden kesil­ dim. Oysa, daha b ir ay önce onu hasta yatağında ölümle pençele­ şirken görmüş, um utsuzlaşmıştım. Ama gene de balıkçının ölümü yeneceğini mi sanıyordum neydi?! Habere inanm ak İstemiyordum.

Balıkçı h er tü rlü yasamı ile yani davranışları ve düşünceleri ile çağımızın en ilginç kişilerinden birisiydi. Ona uzağımızdaki bir sanatçı gibi sadece yaptıkları, ettikleri, yazdıkları açısından bakm akla yetinemeyiz. Yaşamının her yönü ile ona bakmak, ona yanaşmak zorundayız. Çünkü balıkçı yarattığı eserlerin parale­ linde inanılmaz, m itolojik kişiliğini de birlikte büyütm üştür. İlk defa karşılaşan bir kimse bile ham uru, mayası, fırını, başka b ir kişilik önünde olduğunu hem en anlardı.

B ir eli yerde, b ir eli gökte konuşurken, neyi anlatıyorsa, on­ larla birlikte şaha kalkar, uğuldar, k ükrer, ya da insanın tâ içine işleyen fısıltılardan geçerek şiirli bir suskunluk olurdu.

Bu topraklan, Anadoluyu tüm ü ile öylesine kendileştirerek an­ latm aya çalışıyordu ki. onun bu tutum u bir başka açıdan Ata­ tü rk ’ün tutum una benzerdi.

Batının Yunan uygarlığı diye adlandırdığı ve dayandığı d ü ­ şünce. davranış bütününün Yunan'la ilgisi olmayan Anadolu uy­ garlığı olduğunu söylerdi. Bugün bu topraklar üzerinde oturan bizleı-in bu uygarlığın asıl vârisi olduğumuza inanırdı. Bu düşün­ ceyi tem ellendirm ek için bin dereden bin su getirirdi, önüm üz­ deki günlerde bu kaynaklara iyilerek kim bilir daha nice doğru­ lara yanaşılacaktır.

Balıkçıyı Herki kuşaklara bütünüyle anlatabilm ek için büyük bir yazarlık görevi düşüyor galiba.

Büyük b ir sanatçıyı, kişiliği, dostu yitirm iş olmanın duygu­ sallığı içindeyim Ama b er sr 1 olarak onun diliyle tertem iz bir MERHABA BALIKÇI! çekmek istiyorum.»

Referanslar

Benzer Belgeler

Lale Film in elinde olan ve yıllar boyu, elverişsiz hac­ mine karşın (alabildiğine dar ve uzun bir mekan), bu şirketin salon filmlerini başa­ rıyla gösteren

Objective: The objective of this study is to describe the potato dextrose agar (PDA) with rose-Bengal and chloramphenicol as a new and simple medium (R-PDA chloramphenicol agar) to

Anti-HCV ve HBsAg’nin birlikte pozitif olduğu hasta örneklerinde HBV DNA ve HCV RNA viral yük miktarları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark tespit

İtalyan sanatçı Kanonika’nın İstanbul, Taksim Meydam’ndaki Cumhuriyet Anı- tı’yla ilgili pek çok haber, yazı okumuş­ sunuzdur.. Bunlar arasında ilk aklıma gelen,

Türk Anayasası'mn ve askeri iç hizmet talimatının, bu gibi hallerde Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yüklediği, bu

Haluk Eraksoy, ‹stanbul Üniversitesi, ‹stanbul T›p Fakültesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Çapa, ‹stanbul, Türkiye Tel./Phone: +90

yollandığını ve kurumca da dil kurallar1 esasına göre incelen­ dikten sonra kabul edilmiş o l­ duklarını uzun uzadıya anlat­ tı. İşte asıl illet burada

Bu çalışma ile Ordu Arıcılık Araştırma İstasyonu Müdürlüğü Yerleşkesi’nde ve Dedeli Köyü’nde ilkbahar döneminde bal arısı (Apis mellifera L.)’nın