pazar sohbeti
N I L G Ü N C E R
AYNANIN İÇİNDEKİLER
G L U
nilcer®turk. net*>*>
Halkla ilişkiler Uzmanı Betül Mardin: 'Dünyaya kendimizi anlatamıyoruz
‘Siyasetçi güven vermeli’
B
atı ’da siyaset ve imaj konusu her seçimde gündem oluşturu yor. Bizde bu konu hala arka planda. Siyasetçiye imaj yap mayı hiç düşündünüz mü?- Yıllar öncesinden bende siyasi kişilere
karşı bir alerji başladı ve bu konuya girme meye yeminliyim. Ne yaparsan, ne dersen de dinlemiyor çünkü. Senden iyi biliyor ve bildi ğini okuyor... Dolayısıyla başarılı olmak çok zor. Şöyle konuşmayın diyorsun. Hay hay di yor. Gidip tersini yapıyor. Üzülüyorsun. Ar dından, “Ben danışmanımın sözünden çık mam” gibi bir laf ediyor. Müşkül durumda kalıyorsun.
Diyaloğa “hayır”
■
Bizde seçim kampanyaları reklam şirke tiyle yürütülüyor. Neden?- Daha pahalı olduğu için. Reklamlar ga zetede olduğu gibi çıkıyor. Halkla ilişkilerci- ninki habere dönüşüyor. Haber daha çok o- kunuyor ama değişiyor. Halkla ilişkilerde di yalog var; interaktif bir şey. Siyasetçi o riske girmiyor. Söylediği değişmesin istiyor. Para mı bastırırım, reklamcı aynen çıkartır diye düşünüyor.
■
Reklam aynı ölçüde etkili mi?- Halkla ilişkilerci dinliyor. Projeden hoş lanıyor. Ona göre basın bülteni hazırlıyor; gazetelere gönderiyor. Ama o gün Koso- va’ya asker gitmişse; haber kesiliyor. “H a ber az çıkmış” diye müşteri gelip sonra seni suçluyor. “Ama Kosova var ve Kosova hak kında siz de bir söz söyleseniz, mesajınız daha da etkili olur” diyorsun. Adamın ka fası işlemiyor ki Kosova üzerinde laf etsin. Böyle bir olay yok Türkiye’de. Bunu yapa bilmesi için özgüveni olması gerek...
■
Özgüven öğrenilir mi?- “Image making” - imaj yaratma - de
nilen işte, tümüyle kişilik değiştirme im kanı var; değil özgüven. Şahsiyetini öyle iken böyle yapabiliyorsun...
Karizma affettirir
■
İm aj ne, dış görünüş, karakter, kişi lik, mizaç mı? Hepsi mi?- Karşındaki sana bakıyor ve imajını görü
yor. Bu yalnız üzerindeki ceket olmuyor. Tüm geçmişini aynı anda hatırlıyor. Beğen diği, beğenmediği taraflarını; neler yapıp, yapmadığını hatırlıyor. Hepsini bir kül edi
yor. Karizman varsa, seni affediyor. ^
İmaj eğitici
■
İmaj nasd kişiliği değiştirebilir?- Eğitiyorsun karşındakini. Egzersiz yapa caksın. Bazı insan çok konuşur; dinlemez. Ona diyorsun ki: Konuşma, dinle! Sen mese la ellerini kullanıyorsun. Sana bir daha el kullanma diyor...
■
Siyasetçi farklı bir kimlik imajının arka sında durmak zorunda. Arkası olmayan imaj dağılmaz mı?- Siyaset bu ayol, adam politika yapacak.
Benim için her numara mübah diyor. Bir za man sonra imajındaki insana dönüşüyor. Ü- mid ediyoruz ki biz, bu arada milletimize de yararı dokunsun.
■
İyi imaj için siyasetçinin önceliği ne olma lı?- Güven vermesi lazım. Memleketini, şeh rini, sokaklarını veriyorsun adamın eline.
■
İmaj çağını TV mi yarattı?- İmaj her zaman önemliydi. Ama şimdi bir de TV’de kendini ispat meselesi başladı.
■
TV’de iyi imajın sim ne?“Bu işe başlayalı 30 yıl oldu. 30 yıldır siyasetçi ile çalışmamaya yeminliyim" diyor Betül Mardin. Sebebi siyasetçilerimizin “interaktif” olmaması, kampanyalarım üstlenen kişilerle dahi diyaloğa gitmekten kaçınmalan. Halkla olduğu gibi tıpkı. Seçim kampanyalannda kullanılan tarz ve üslup bile; bizde geçerli olan siyaset anlayışını betimlemeye yetiyor. Türkiye'yi 2000e taşıyacak seçimlerde, imajları yıllardır değişmeyen liderlerle bir kez daha sandığa gidiyonız bugün. İmajları ve içerikleri değişmeyen liderler; Türkiye’nin dış dünyadaki imajını da değiştiremiyorlar bir türlü. Ağırlaşan imaj sorunumuz ve 75. yıl, 700. yıl ve 2000gibi ard arda kaçırılan tanıtım
fırsatlarını konuştuk Türkiye’nin halkla ilişkiler “gıırusu” ile...
"Siyasetçi bizde diyalog riskine girmek
istemiyor. Paramı bastırırım, reklamcı söylediğimi aynen çıkartır diye düşünüyor. Reklamcı bu yüzden tercih ediliyor..."
T
- Siyasetçiler bunun eğitimini görüyor. Ni xon, Kennedy’ye karşı seçimi, bir tartışma programında dudağınm kenarında biriken tükürük nedeniyle kaybetmiş
ti. Seyretmiştik o tartışmayı ve inanamamıştık. Vücut dili çok önemli. ABD’de tetkik etmiş ler, yalan söylerken kulağıyla oynuyor erkekler. O zaman derhal yakın plana giriyor TV kameraları. El, dudak, konuş ma tarzı, duraklama, kelimele rin bazılarını büyütmek ya da küçültmek; arada bir nefes al mak veya durmak. Duruyor sun ve daha iyi anlıyor karşı ta raf. Bizde yok ama Batı’da bu nun eğitimi var.
■
Deneyimli anchormen, politikacılar bile TV’de ruhlarım ele veriyor. Neden?- Yakın detay alıyor TV. Gözünüzün içine giriyor. En tehlikeli yanı bu.
■
Türkiye’nin imajı sorunlu. Bu konuda ne reden başlardınız?- Türkiye denince insanların aklına ne ge liyor? Bunu araştırırdım. 4 pilot ülke seçer; İspanya, Portekiz, Fransa, İtalya örneğin a- raştırmam yaparsın. Üstüne stratejini kurar sın. Tabii bir bütçe ayırman lazım. Ve bunun o ülkelerdeki halkla ilişkiler şirketlerinden biriyle, interaktif bir şekilde yürütülmesi çok önemli. Ortaya ortak bir program çıkması
ürkiye kendini dış dünyaya anlatamıyor.
Bıııın beceremiyor, altından kalkamıyorlar. Tam
kalkacakları sırada telefon çalıyor: başka kriz
çıkıyor. Onun üstüne gidiyorlar. Sonra dönerken
yolda geyik muhabbetine yakalanıyorlar...”
lazım.
■
Stratejiyle kasdettiğiniz ne?- Diyelim o ülkede sana karşı belirgin bir tepki yok. Hatta bir iki konuda da bir ilgi, bir saygı var. Bunun halka inmesi için o konu nun altını çizen bir çalışma yapıyorsun. Han
gi TV kanallarında Türkiye’ye karşı kam panya varsa - sanki hiç o onu söylememiş gi bi - aynı kanallardan pozitif bir kampanyay la cevap veriyorsun. Türkiye güvenilir ülke i- majı işliyorsun.
■
İmaj sorunu turizm için ciddi tehdit. Nasd bir atılım yapılabilir?- Onbeş günde yapılacak iş değil. Mevsim başlangıcından çok önce hazırlanması gere kir. Büyük bombardıman ister. Senelerdir söylüyorum. Burada film çektirmiyorlar a- yol; şarkı söyletmiyorlar.
■
700. yıl için ne yapılabilir?- 700. yılın ortasındayız artık, iyi bir fırsat tı bu ve kaçırıldı. Dışarda böyle bir kampanya büyük ihtişam istiyor. Ver- sailles’a giden sergiden ümitliyim. Niye Almanya değil de Fransa, o meçhul. Ankara’daki uzmanlar demek Fransa’yı seçti.
■
Strateji yoksunluğu. Almanya, Türk i- nıajının en sorunlu olduğu ülke...- Halkla ilişkilerde bir açı ararız biz. Cumhuriyet’in 75. yılı deniyor: Bir açı ve riliyor. Arkadan 700. deniyor o da başka bir açı; ama bir daha yok böyle bir rande vu. Bir de 2000’de din var bundan sonra. Onu da kaçırırlarsa; 2001’de ne var bilmi yorum?
■
Üst üste 3 randevu kaçırılmış olacak. 75. yıl içe dönüktü; 700. yıl dışa dönük kampanya için fırsattı. Neden kaçırıldı?- İhtişamlı bir geçmişimiz var deniyor ama
bu anlatılamıyor. Beceremiyor, altından kal kamıyorlar. Tam kalkacakları sırada telefon çalıyor; başka kriz çıkıyor. O krizin üstüne gidiyorlar. Sonra dönerken öteki toplantı da bir geyik muhabbeti oluyor...
■
Dünyanın gerisiyle bir iletişim sorunu var...- Türklükte bir şey var. Kendini anlatamı
yor. Yapamıyor, yapamadığı için üzgün as lında. Ama konuşamıyor, yazamıyor, anlata mıyor, utanıyor... “Kendimi methetmiş gibi olmayayım” diyor. Sonra gidiyor siyaseten en olmayacak şeyleri “ben yaptım” diyor. Biz bize olduğumuz zaman mangalda kül bı rakmıyoruz da; hadi gel dışardakine söyle deyince mum kesiliyor.
■
Ama dış dünyadaki imaj düzelmediği sü rece krizler bitmeyecek. Bu bağlantı kurulamı yor mu? Tanıtımın önemi anlaşılmadı mı?- Bunun önemini biliyorlar da tam karar veremediler aslında. Çünkü bu alanda he nüz bir büyük başarı yakalamış değiller. Bu iş iyi yapıldığı zaman ne kadar hoş geri gel diğini görseler; belki tiryakisi olacaklar.
Anadolu ve göç
■
Peki 2000 için bir hazırlık var mı?- 2000 için “Anadolu ve din” ilk akla gelen konu. Ama ben göçe taktım kafamı. Göçle
uğraşıyorum.
■
Neden göç?- Ademle Havva cennetten dünyaya göç etmiş. Peygamber efendimiz Mekke’den Medi ne’ye göç etmiş, insanlığın te melindeki olgu göç. Çok ö- nemli. Şimdi Kosova var. En güncel sorun. Diyorum ki Tür kiye göç konusunda en tecrü beli ülke.
Bir göç koridoru olmuşuz biz. Türklerin cömertliği ve bu olguyla nasıl iç içe yaşadığı nı ortaya koyması bakımından göç konusu 2000’de çok yararlı olurdu bize. Anadolu böyle bir yer demek adına...
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi