• Sonuç bulunamadı

Birinci Cihan Harbine Türkiye'nin girmesi:Maliye Nazırı Cavit Beyin notları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Birinci Cihan Harbine Türkiye'nin girmesi:Maliye Nazırı Cavit Beyin notları"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t , V ‘ t ’ Ş U B A T m * İ

lEirinci Cihan Harbine

Türkiyenin girmesi

M a liy e N a z ırı C a v if B eyin N o tla rı

Hakka F a ş a k'e nuiskec'etı s iy a s iy e

h tk k m c 'a bîr g c r i ç m e

— 132 —

F ak at İstanbul bu metni kabul et­ memiş. Yerine diğer bir metin ikama ederek derhal mukavelenin İmzasını arm-r-frniş. İkame ettikleri metin de “İleride hazine tahvilâtının tediyesin­ de Almanya hükümeti diiçarı müşkül S olacak olursa teshüâtı lâzime ıraesi.. . taahhüdünden ibaret. Tabi! bu metin

buraca kabul edilmediğinden, diğer ta- . raftan İstanbul derhal imza ediniz de­ miş olduğundan eski metin üzerine İm­ za etmiş. Hakkı Paşa kendi metnindi buna racih olduğunu söylüyor. Katiye­ ti mutazammın olduğundan belki, ^ a - kat tarzı tahriri daha vazih olmalıydı. B ir de olursa olsun kâğıdın kâğıtla mübadelesi gibi mühim bir esası, k at’î bir em ire müstenit olmaksızın, kabul etmeyecekti. İşte batası olduğunda şüp ha yok. Maamafih müzakerat o ka­ dar temadi etmiş, o kadar vakit kay­ bolmuş ki, sinirlenmemek kabil değil.

* * *

Hakkı paşa ile muahedatı siyasiye hak kında da görüştük. Mliessesata dair o- an madde bir muahede! kafiyenin U- -ünctt maddesini teşkil ediyormuş. Di­ ğer iki madde de şayet netayicl ham ten olarak memleketimizde ecanibe ba­ zı müsaedat itasına mecbur olacak o- lursa bu müsaedatm bittabi Almanya- ya da şamil olacağından \'e ayni mU- saedatı mukabele! bilmişi! kaidesin­ den müstesna olarak bizim tebaamız için Almanyadan talep etlemiyeceği- mlzden bahsoiunuyormuş. Bunlar mü- essesat maddesinden daha mühim. Hak kı paşa bu iki mesele hakkında çok ısrar etmiş. Hattâ kapitülâsyonları kur tarm ak için Almanyanm harbedip et- miyeceğini sormuş. Bu ittifak muahe­ desine taalluk eder, orada, harbetmek varsa edeceğiz, demişler. Bu Uç mad­ denin müzakeresi Istanbula alındık­ tan sonra Halil bey sefire yazdığı bir telgrafta hakikaten bu cihetin ittifak muahedesine taalluku olduğunu, binaen aleyh Berlinde müzakeresine girişmen bir hafta olduğunu bildiriyormuş. Al­ manların rödaction’unu aynen kabul ediyormuş ki, Hakkı paşa bunun ade­ mi kabulü İçin uğraşmış,

Böyle bir madde mevcut olmadığı takdirce bile kapitülâsyonların ilga e- dtleceğine inanmıyordum.Şimdi ise mes !e tamamen Almanyanm nüsni niye- ine kalmış oluyor. İttifak muahedesi •ürikti bu hususta bir taahhüdü k a t’îyi nutazammın değildir.

M lVfsesat meselesinde bizimkile­ rin taleplerini is’af ettirmeği Hakkı paşa gayri mümkün görüyor.

Muahedatm Alman lisanile yazıl­ mış olmasına itiraz ettim. İleride bir çok müşkülât tahuddüs edeceğini söy­ ledim. O da bunu teslim edijor, fakat katiyen Almanlar başka türlü yapma­ ğa muvafakat etmemişler, lıalbuki ıs­ rar edilmiş olsaydı emnim ki, muvaffak olunurdu. İstanbul da Fransız lisanını

kaldırıyoruz diye memnun olmuştur. Alman metinden dolayı daha şim ­ diden İhtilâf çıkmağa başladığını gör­ düm.

14 Haziran 1916 Sah.

Almanların son mûhtarasma yazı- acak cevap hakkında sefirle görüştük,

1 — Mukavele! hafiyeye dahil ol- myan bir sene vedıeli evrak ile Alman komisyonuna vereceğimiz beş milyon liralık evrakın mukabilinin sulhun ak­ dinden bir sene sonra altın olarak tes­ viyesine. .

2 — Mütebaki evrakı nekdiye he- delâtınm (şimdiki emisyonda dahil ol­ duğu halde) her sene bir kısmı tediye» edilmek üzere sulhun akdinden itibaren dört sene zarfında tediyesi,

3 — Mukavele! hafiyeye dahil o- lup bir sene vadeli olan ve halbuki bi­ rinci sene nihayetinde tesviye edilml- yecek olan evrakı piyasadan daha u- zun vadeli olarak evrak ile mübadele edeceğimize.

4 — Almanya bankası rayici mec­ burîyi kaldırıp tedavülü madenî bağ­ layınca bâlâdaki vadeler nazarı dikka­ te alınmaksızın bizdekl evrakın da mey dam tedavülden daha evvel kaldırıl­ masının tahtı tahhüde alınmasına.

5 — Mukavelâtı sabıkanın bu mu­ kavele ile feshedilmiş ahkâmı bakı k al­ dığına.

6 -— Almanya hükümetinin lirayı 20 marka tedarike muktedir oldukça beş milyon liradan istifade etmiyece- ğine dair bir muhtarayı hariciye neza­ retine gönderdik. Altını kabul ederler diye Dliyunuumumiyenin talebinden bahsetmedik.

B ir de Wasserman’la olan müzake­ remizde şayet harpten sonra İngiltere altın ihracına mâni olursa bu takdirde Almanyanm altın veremiyeceğine dair bir kayıt konulması bahsi geçmişti. Bunu gayri varit addettiğimden kabul ettim. Maamafih kendi taraflarından yazılması için muhtıraya buna dair de bir şey koymadık.

* * *

Talât beye şimdi yapılacak muka­ velenin sulhun akdinden üç ay sonra­ ya kadar teşmili için Zimmerman’a söylemiş ve bu teklifimin hüsnü telâkki edilm'ş olduğunu yazarak fikirlerini sormuştum. Gelen telgrafta tabii tas­ vip ediyorlar.

Talât beyden gelen bir telgrafta vâde meselesinin meclisi vükelâca gö­ rüşülmüş olduğunu, madem ki başka carei hol bulunamıyor Pritz’ln teklifi­ nin ayni olan son teklifin yani umum evrakın üç sene vadeli evraka teb­ dil olunması teklifinin kabul edildiği bildiriliyor. Halbuki Pritz’in tekUfile şimdiki sureti hal arasında ne azîm

ark var.

(2)

____ ■ • ■ • _________________________________ g ? Ş T 1*. ' " m » ,

Firinci Cihan HarL!ne

Türkiyenin girmesi

M a liy e N a z ırı C a v it B eyin N o tla rı

Alman Hâriciyesinin cevabı

133

Talât beye mektup yazarak mü- zakeratın ne esaslar dairesinde cere­ yan etm/iktç,, olduğunu blldirdimı

î 6 Haziran (1916), Perşembe.

Hariciye Nezareti bugün muhtıra­ larımızın cevabım gönderdi.

1 — ikinci emisyonu teşkil eden takriben 6,300,000 lira ile Alman şir­ ketine verilecek beş milyon liranın sul­ hun akdinden bir sene sonra OsmanlI lirası yahut bunların mukabili olan certificats'lara (yafıi piyasadan top­ lanarak) tediye edilmesini kabul edi­ yorlar. Altın kelimesini yine koyma­ mışlar.

2 — Mütebakisinin her altı ayda üçer milyon lira olarak ayni suretle tesviye olunacağını ve ilk tesviyenin sulhun akdinden on sekiz ay sonra bağlıyacağını söylüyorlar.

3 — B ir sene vadeli evrakın bir se­ ne nihayetinde tediye edilmiyecek o- lan kısmının piyasadan yavaş yavaş toplanıp yeni certificats’larla tebdil e- dileceğinden bahsediyorlar.

4 — Almanyaılan rayici mecbur! usulü kaldırıldığı takdirde Almanya hükümetinin tediyatı mümkün olduğu kadar tacil edeceğini söylüyorlar.

5 — Beş milyon liraya ancak pi­ yasada 20 marka Osmanlı lirası bula­ madıkları takdirde istimal etmeği ka­ bul ediyorlar.

Henüz m aksat tamamen hâsıl ol­ mamışsa da fazla adım atılmış demek­ tir.

.• * •

Bu muhtıra üzerine mösyö Was- serman’la uzun uzun görüştüm. Muh­ tıralar teatisile miizakeratm bitmiye- ceğinde müttefikiz. Evvelâ altın keli­ mesini koymalarında ısrar ettim. Va- denfh temdidine karşı halk için ancak bunun bir Satisfaction olacağını söy­ ledim. Esasen umum tediyatı altın o- larak yapmıyacaklanndan, bunun bir kısmını emtea bedeli olarak tahsil e- iip Düyunuumumiyeye teslim edebile­ ceklerinden bahsettim. Reichsbank müdürünün altın kelimesini koymak stemediğini söyledi. Ben de cevaben •ine eskisi gibi Osmanlı lirası denecek lursa ileride tekrar ihtilâfat tahaddüs deeeğini yine evrakın evrak ile mü­ badelesi mevzubahis olabileceğini der- • ney an ettim. Bu ciheti Reichsbank’la "-Srü.şecek.

Saniyen: Miktarı senevide ısrar tm. Dört seneden ileriye gidemiye- cegimizi, her ne kadar muhtıramızda Alman bankası rayici mecburîden çık­ tıktan bir aene sonra bizim de çıkmak­ lığımızdan bahsetmişsem de dört sene­ yi asgari kabul edebileceğimizi yani Alman bankası bu müddetten evvel çıksa bile bizim bir gûna iddiada bu- iunmıyacağımızı, fak at buna mukabil le kendilerinin dört seneyi kabul et­ melerini söyledim. Bu ciheti de Raichs- bank müdürü ile görüşecek.

Alman bankasının rayici mecburi­ den çıkmasında, Alman mâliyesinin tahkim edilmesinde bizim de büyük menfaatimiz olacağından bahsetti. Bu menfaati teslim edersem de bizim za­ rarımız olmamak şartile kabul edebile­ ceğimizi söyledim.

Salisen: Almanyanın, Bulgarları bize tercih etmesine bir sebep olmadı­ ğından, Bulgarlara Alman kâğıdı ver­ mekte oldukları cihetle bu kâğıtların bedelleri tesviye edilmeksizin Rnichs- bank’m rayici mecburîden çıkamayaca­ ğını, biz daha aza kanaat ederek yalnız imza ile iktifa ettiğimiz için bizi feda etmeleri lâzım gelmediğini uzun uzun anlattım.

Rabian: Faiz meselesini roevzuu- bahsettim. Evvelce faiz olarak vere­ ceğimiz mebaliğin şanj bedeli olmak üzere saklanmasına muvafakat etm iş­ tik. Çünkü vade bir seneden ibaretti. Şimdi vade temdit edildiği için böyle büyük bir şanj ihtiyatı teşkili muva­ fık olamıyaeağını, doğrusu faizin hiç verilmemesi ise de bir seneliğe muva­ fakat edilmiş olduğundan bunu geri al­ mağa cesaret edemediğimi, maamafitı bir seneden fazla veremiyece#imi

2

i söy ledim. Hakkımızı teslim etti.

Hamisen: Yine vadesiz evrak ih­ racından bahsetmişse de bunun külli- yen bertaraf edilmesi lâzım geldiğini söyledim.

* * *

Mösyö Dadler’den aldığım mektup­ ta gösterilen şeraiti mütalâatımla bir­ likte T alât beye yazdım.

18 Haziran (1916), Cumartesi.

Schwabach’la müzakeratımız hak kında görüştüm. Bu meseledeki nok- tai nazarımızın memleketi (Cours for­ cé) ye uzun müddet için mahkûm et­ memek olduğunu, bizim gibi fakir bir memleketin buna tahammül edemeye­ ceğini izah ettim. Bankadan bahsetti. İ Ve Osmanlı Bankasının imtiyazının devam edip etnıiyeceğini sordu. Os- j manii bankası imtiyazının aneak yedi I sekiz seneden ibaret olduğunu, tecdidi | ise kimsenin tasavvur etmediğini, ma- j amafih bu sırada bir banka açmak j mümkün olmadığını, bu bankanın ihraç » edeceği evraka itibar ve itim at

olun-mıyacağını ve esasen devlet bankası hakkındaki fikrimizin onların fikirle­ rine tevakkuf etmediğini, ekalliyet için her teşebbüste kabul olunan haktan fazla bir hak kabul edemiveceğimizi, bu şeraitle de kendilerinin iştirak et­ mek istemiyeceklerini söyledim. Müza­ keremiz akademik bir mı.uavereden ibaret kaldı. Delâilimi cerh edemedi. F akat kabul etmek de Almanyanın menafiine uymadığından sarahaten ka­ bul de etmedi.

19 Haziran (1916), Pazar

Mösyö Yagovv’da déjeuner’de idik. Wasserman ve Rosenberg de orada idiler. İki gün saatlerce Reichsbank’- ta bizim işimiz için müzakere ettikle­ rini, Hawenstein’i altına ikna etmeğa , muvaffak olmadıklarını söy.cdiler.

21 Haziran (1916), Sah

Wasserman’la bugün de iki saat kadar Doyçebank’ta görüştük. Niha­ yet altın kaydının ilâvesi için mezu­ niyet alabilmiş; tabiî yine senevi vere­ cekleri meblâğın bir miktarının o sé- rie’ye ait kâğıtlardan toplanıp verilme sini teklif ediyor. Bunu kabul etme­ meğe bir sebep yok. B ir de Ingiltere- nin altın madenlerini bloqué etmesi ih­ timalini tekrar mevztıubahs etti. Bunu konturatoya koymamak için bir sebso göımediğimi, fak at böyle bir kayıt o- lacak olursa DUyımuumumiyemn evra­ kın metnine altın kaydım koymağa muvafakat edip etmiyeceğini anlama* lâzım geldiğini söyledim. Bu ciheti Pritz ile görüşecek.

Sonra altı milyonun teziyidi, hat­ tâ bir milyon olarak, gayri kabil ol doğundan bahsetti. Ben dört senede ısrar ettim . Almanyanın Türkleri bu harbe sevkettiğini, bizim hâzinemi* boş olduğunu bilerek bu harekette bu­ lunduğunu, ben re’si hükümette olsay­ dım bu harbe ancak bütün masarifi har biyenin bir daha istirdat edilme­ me! üzere Almanya tarafından deruh­ te edilmesi şartile girebileceğimi, şim' di A ¡manyanın böyle bir tahhüdü olma­ dıktan başka bu harbi hâzinesinden beş para çıkmaksızın sırf imzasüe idare ettiğini, evrakın memleketimizde sürümünü temindeki müşkülâtla bera­ ber bunu kabul ettiğimizi, fak at harp­ ten sonra da ilâ nihaye bu sisteme d >- vam edemiyeceğimizi, Türkiyeyi bun­ dan kurtarmak vtlmanya İçin azim bir borç olduğunu söyledim ve sureti kati- yede anlattım ki, ben beş seneden faz­ la müddet için bir mesuliyet kabul e- demem; ve bu beş senede ileride vu- kubulacak emisyon’iar da dahil olma­ lıdır. Meclisi mebusana ve memlekete karşı mevki imi bundan fazla bir müd­ deti kabul eylemekle rahnedar ede­ mem.

İlk senede a ltı milyon lira verme­ leri bir faveur olduğunu söylemek iste­ di. Şiddetle reddettim. Bu meselede faveur’u Almanyaya bizim yaptığımı­ zı, memlekette bir inhisar vücude ge­ tirmek suretile on milyon liralık eşya­ yı beş milyona alabileceklerini, harbin hitamına kadar faiz vermiyeceklerini, şanjda yüzde otuz kırk raddesinde kazanacaklarını, buna mukabil Al- manyanm Türkiyeye ihraç edilecek eş­ yanın kıymetini tezyit etmiş olduğunu söyledim.

Evrakın bir kısmının da bedelini mark olarak vermelerinden bahsettim. Bunu kabul etmemeleri için ciddî bir sebep mevcut olamıyaeağını anlattım. Esas itibarile kabui ediyorsa da Reichs bank’ın rayici mecburîden çıkmasına mâni olacağından endişe ediyor.

***

V italis’ten aldığım mektupta evra­ kın metninin tab'ından evvel yapıla­ cak muhtelif tab’ılar olduğundan bah­ sediliyordu. Hemen kendisine bunların yapılması için mezuniyet verdiğim gi­ bi Istanbula da yazd'm. B ir iki saat sonra da T alât beyden ayni mesele hakkında telgraf ald<m. Milzakerat ne tieesinde evrakın eşkâli tebeddül eder mülfthazasile VitaUs’e izin vermemiş­ ler. Mütalâa soruyor, işarım ı tekit et­ tim.

***

Talât beyden aldığım telg rafta yi­ ne altın ihtiyacından, şehadetnamele- rin altına tebdili için buradan bir mik­ tar altın gönderilmesinden, Hicaz içijı buna ihtiyaç olduğundan bahsediliyo-. BU meselenin müzakeresinin hitamın­ dan evvel veya sonra mevzuubahs «- dilmesinin takdirini bize bırakıyor. Yazdığım cevapta muvaffakiyet unut etmemekle beraber müzakereden sonra mevzuubahs edeceğimi söyledim.

***

Akşam mösyö Wasserman’da di- . ner’de idim. Rosenberg vardı. Yine ;ş- ler hakkında biraz görüştük. Âti için bir sureti hal bulup bulmadığımı sor­ du. Istikrp-n. dahiliden başka bir çarei- hal görmediğimi söyledim. Wasser­ man, îstanbulda % 6 faizli bir Alman „Baus de trésor emisyonu mümkün o- lup olmadığını soruyor. Muvaffakiyet muhakkak olmak »ızm böyle bir teşeb­ büste büjunulamıyacağını, ve banker­ lerle görtlşmeksizin bir fikir dermeyan edemiyeceğimt söyledim

(3)

irine! Cihan

yenin

girmesi

M a liy e N a z ırı C a v i t !Beyin N o fla rı

A ltın ta îe b i m a d d e s in in ta yin i bana b ıra k ılıy o rd u

— 141 —

22 Haziran (1916), Çarşamba

Viyana meselesi halikında îs ta r • bula an telgraf aldım. Evvelâ bonoları defaten verip 240 milyona derhal fa z tediyesine başlamak muvafık değildir, diyorlar. Böyle bir şey teklif olunmuş değil, ki. Saniyen, Rumeli şimendife­ ri borcunu korona hususî bir fiyat .ce- siimek şartile kabul ediyorlar. Nakli­ yat borcu her ne kadar yüzde beş fa ­ ize tâbi ise de bunu on ikiye tahvil etmemek münasiptir, diyorlar. Salisen, altı ayda verilecek olan yüzde yarını komisyonu şehrî addetmişler. Faizi ni zaırimızden fazla faiz vereceğimiz*, maamaiih belki müzakerede bir mik­ tar daha tenzil olunabileceğini yazı­ yorlar. Ve Almanyaya % 6 verirken bunlara fazla vermiş olmaktan başka bir mahzuru yoktur, diyorlar. # 1 2 ü- zerine benim bir müzakereye girişebi­ leceğimi ve kendilerini müdafaa ederek bir teklif yapacağımı nasıl farz ve tahmin ediyorlar! Hakikaten böyle k r teklif olsa kabul edecekler demeli! Rabian; ilk istikraza iştirak meselesi katiyen kabul olunamaz diyorlar. Hu­ susi bir istikraza kalbini tensip edi­ yorlar.

Hamisen; bir iki ay sonra koron yükseleceğinden, Avusturyaya sipariş ler o zaman verileceğinden âti için şim diden korona rayiç tayin edilmesi mu­ vafık olamayacağını söylüyorlar ki, müşkülâtın bu yolda bir talep vuku bulursa bunda olacağım ben kendile­ rine yazmıştım. Bu şerait dahilinde işin intacına mezuniyet veriyorlar.

23 Haziran (1916), Perşembe

Viyana meselesine dair T alât be­ ye telgraf çektim. Evvelâ Consertioı'- dan yalnız aldığımız paralara mukabil faiz vereceğimizi, para almadan hazi­ ne tahvilâtı verilmiyeceğinden faiz mes elesi mevzuubabs olmıyacağmı, zaten bu cihetleri evvelki telgrafımda sara­ haten bildirmiş olduğumu söyledim.

Saniyen: Komisyonun ayda yüzde varım değil, altı ayda yüzde yanm ol­ duğunu, bana % 12 teklif edecek ban­ kerlere karşı yapacağım muamele kâ­ ğıtlarını iade etmekten' ibaret olacağı cihetle böyle bir şeyi kabul ve müda­ faa edeceği ihtimal vermemelerini, be­ nim teklifime göre faizi senevinin % 1 ye geleceğini, Rumeli şimendiferinin matlübatına yazdıkları gibi % 5 değil #, 7 faiz yürütüldüğünü binaenaleyh kuzineye bir zarar olduğundan borcun le f iyesini tasvip ettiğimi bildirdim.

Salisen: Şimdiki kuron fiatile ol­ mamak şartile Rumeli demiryolu şirke­ tinin tesviyei matlûbatını teklif etmiş olduğumu, bunda da bir ihtilâf olma­ dığım bir nakil veya şifre hatası ola- I cağını söyledim.

Rabian: Tekrar dahili ve harici is­ tikraza iştirak etmelerinde mahzur ol­ madığı fikrinde bulunduğumu, Avus­

turyalIm bir Türk istikrazına mütelıana mil olamıyacağı cihetle hazine" tahvi­ lâtın sureti tediyesi meselesinin müş- külülhal olduğunu evvelce de yazmış olduğumu, bittabi bu istikrazlardan maksat badelharp hazîneye yeniden para tedariki maksadüe vuku bulacak istikrazlar olduğunu yazdım,

24 Habiran (1916) Cuma

Mösyö Wasserman’Ia görüştüm. Mukaveie suretini ihzar etmiş. Yüzde beş faizden eski mukavelede olduğu gibi bahsetmiş. Halbuki bunun kaldı­ rılmasında ittifak etmiştik.

Helfrich’in mirası diye yeni Mali­ ye Nazırı kaldırmak istemiyormuş. Bu­ nun haksızlığını, hattâ bir seneliğini bile bize tediye ettirmekteki haksızlığı tekrar söyledim. Buna dair görüşecek.

Altın kaydını mukaveleye ithal et­ tiği gibi evrakı nakdiyenin her iki ta ­ rafında da zikrediliyor. Müddet mese­ lesi kendilerinin söyledikleri gibi altı seneden ibaret. Tabiî kabul etmedim. Atiye dair de bir şey yok.

Mütalâatımızı ilâve, tashihatımızı icra etmek üzere ihzar ettiği mukave­ le suretlerini verdi. Henüz hariciye ve maliye nezaretlerde bu mukaveleler hakkında görüşmemiş olduğunu ilâve etti.

25 Haziran (1916) Cumartesi

Talât beyden gelen telgrafta altın talebi maddesinin tayini zamanı bana terkediliyor.

28 Haziran (1916) Salı

Mösyö Wasserman’la müakeremize devam ettik.

"1 — Mukaveleye burada şimdi al­ dığımız 2 milyon marktan maada 1,800,000 liralık mark alacağımıza da­ ir bir kayıt koymuştu. Bunun temdit edilmemesini söyledim. Kabul ediyor.

"2 — Markların yalnız Almanya mübayaatma tahsisinden bahsetmiştik. Avusturya ve Rumanyayı teklif ettim. Kabul etti. F akat Istanbula oeîbini ka­ bul etmek istemiyor, muvakkat sene- dat tab’mı tekrar

etti.-“1 — Hazine tahvilâtının OsmanlI lirası olarak mukayyet olacağım yaz­ mış, altın kelimesini ilâve ettirdim.

“4 — Faiz meselesi bu istikraz için halledildi. Almanya hükümeti hazine tahvilâtını renboursö «ttlkten sonra fa­ izin başlamasını kabul ettiler. Bu istik­ raz için bir senelik dahi vermiyeeegiz.

(4)

1 MAKİ TİM5

Birinci Cihan

Harbine

Türkiyenin

girmesi

M a liy e N a z ırı C a v it B eyin N o ila rı

V a d e m e s e le s in d e b ir fc ıc r m h k

y a p m a k i s t e m i ş S er d i

— 135 —

"5 — Vade meselesinde bir kur­ nazlık yapmak istemişler. Hazin« tah­ vilâtının bedelâtı ya vadelerinin sonun­ da altın olarak tesviye edeceğimizi mark olarak aldıklarımızı da üç sene sonra ¿¡diyeceğimizi ve herhalde sul­ hun akdinde remboursement yahııt u- zun vadeli istikraza karar vereceğimi­ zi yazmışlar. Maksatlarını anlamamış gibi görünerek yalnız şimdiye kadar Almalıların hazine tahvilâtını rembour­ ser etmek için bir sene müddetleri var­ ken bize üç sene mühlet verilmiş oldu­ ğunu, şinjdi Almanlar 6 senede borç­ larından kurtulacaklarından bizim de altı seneden eksik bir mühlet (karar için) kabul edeceğimizi söyledim. Müd­ deti fazla buldu. Görüşüp cevap vere­ cek. Maksatları bizim paramızla bizim işimizi yürütmekti.

Ya remboursé edeceğiz, yahut is­ tikraza kalbeyliyeceğiz. O zamaıı da istikraz hasıiiyle kendi Bons de trésor’- leıini ¿¡diyecekler.

Altı senede ısrar etmekliğimizin hilunetini sordu. Kendisine cevaben üç sene sonra istikraza kalbe karar ve­ rirsek piyasa şeraitini aleyhimize, altı sene- sonra ise lehimize bulabileceğimi­ zi söyledim. Tabii buna itiraz edeme­ di.

"6 — Alınanlara ikraz edeceğimiz beş milyon liralık evrakı nakdiyeye mukabil Almanyanm mukavele! hafi- veden sarfınazar ettiğine dair bir mad­ de koymuşlardı. Bugün bu maddenin yerine ikame ettikleri diğer bir mad­ deyi gösterdi. Mııkavelei hafiyenin il­ gasını meydanı tedavülde bulunup teo dil edeceğimiz sekiz milyon liralık kâ­ ğıdın tebdiline muallâk tutuyor.

Mukavelei hafiyenin purement il- gasuu telif ettim. Sekiz milyon hak­ kında garanti istiyor. Burum için bir formül düşünmeği vadettim.

Eski mukavelelere gelince: Bunlar ıakkmda da sekiz milyondan emin ol­ mak şartile altın kaydını kabul ediyor, '.plida eski mukavelenin faizine dair dan şartının tebdilini talep etmiyece- ğimi zannetti. Bunu da teklif ettim. Helfrich'in yaptığı mukaveleyi Maliye Nazırının tebdil etmek istemediğini söyleyince bunun sebebi vücudu kal­ madığından, şanj meselesi bertaraf ol­ umdan hahsettim. Almanyanm me-iki ecııebiyeden altın mubayaası iti- •- una karşı da bunu Almanyanm ih- tiyacatı umunüyesi için yapacaklarını b im hesabımıza ne düşeceğinin tayini mümkün olmadığını söyledim. Nihayet şimdiye kadar yapılmış şanj m asrafla­ rı olduğunu söyledi. Bunu, gösterecek­ leri hesap üzererine derhal tediye ede­ riz, dedim.

Müddet meselesini muallâk bırak­ tım.

29 Haziran (1916) Çarşamba

Viyana meselesi hakkında telgraf aldım. Şifrenin nakil ve hallinde hata olduğunu söyliyerek her noktada müt­ tehit olduğumuzdan ve istikrazı hari­ ciye iştirakleri takdirinde istikrazın 240 milyon tezyit edilmesinden bahse­ diyorlar.

***

Biletlerin ancak on beş Eylülde vasıl olacağını hesap ederek o vakte kadar ııe miktar marka ihtiyaçları ola­ cağını sormuştum. Bana beylik hesap, vererek ayda dört milyon liraya ihti­ yaçları olduğundan, bu gelmiyecek olur sa bunun mukabilini mark olarak isti- yecekleı-inden bahsediyorlar. Düşünül­ meden verilmiş bir cevap. Bukadar markı ne yapacaklar, kime satacak­ lar? Bundan bahis yok.

**»

Gece yeni maliye nazırı kont dö Reveren’de diııcr’ce idik, İlk defa ken­ disini görüyordum. îşe dair görüşme­ dikse dt fevkalâde nazik, ince, sevim­ li bir adam karşısında bulundum. R )- senbeıgle uzun uzun ahvali maliye ve siyasiye hakkında görüştüm.

E n e lâ , son müzakerede kendile­ rinden talep ettiğim şeyin Rainiz T ü r­ kiye menfatine değil, ayni zam anla Almar.yanın da menafiine hadim ola­ cağım, halk nezdinde Almanyanm k rı- disini yükselteceğini, binaenaleyh m - nafiimiz. arasında tezat, ihtilâf değil mutabakat olduğunu, yapacağımız i t i ­ lâfın yalnız bu mukaveleye ait olma­ yıp eski mukaveleleri de tashih e t­ mesi lâzımgelereğini anlattım. Sani­ yen âtîl malîmizden bahsettim. Bunu pek muzlim bir halde görmekte oH ı- ğumu, devletin bu masarife tahammül edemiycceğini, bizimkilerin ittifak m ı- ahedennmesinin akdinde pek yüksek bir uiüvvieenâb ile hareket etmiş, pa».ı meselesini hiç düşünmemiş oldukları­ nı, fakiı memleketlerde ise mesaili mâ­ liyenin diğer m»mleketlerden ziyade haizi ehemmiyet -'İması lâzım geldiğini harbin ilânından beri her malî müza­ kerede çekilen vnüşkilâtın ittifakın es­ nayı akdinde maliye nazırlarının kar?1 karşıya gelip hiç olmazsa esasları ih­ zar etmemelerinden neşet eylediğim, e- ğer muahedeyi yapmış olsaydım Al­ ınanlardan bize ıkraz&tta bulunmağı değil subside yapmağı talep etmiş Ola­ cağımı ve Almanyanm da o zaman bu­ nu red etmiyeceğım uzun uzun izah et­ tim. Tabii bu son sözlerime ne evet, no hayır dedi. F akat her halde esasları>ı olsun tîk arrü r ettirilmemesinden nâşl vaktile ihtiyatsız hareket edildiğini teslim etti. (Sonu var)

(5)

5 MART 1943

Birinci Cihan

Harbine

Türkiyenin

girmesi

M a liy e N a z ırı C a v it B eyin N o tla rı

A lm a n la r m u k a v e liiı h sfSye riiı iptaline

n ih ayet m u v a fa k a t etliler

138

2 Temmuz (1916) Cumartesi

V'talis Efendiyi Leipzig’den eelbe- derek Eağdada vorilmek üzere son kü­ çük avanslardan tevkif etmek istedik Zeri, fak at İstanbulun muvafakat et- rcediğ' 238 bin lir alık evrakın temmuz nihayetinde metin'eri hazır olmak şar- tile nihayetünnihâye ne zamandan ' tibaren teslime cağlanacağını istedik.

2 Temmuz (1916) Pazar.

Vitalis Efend.den gelen telgraf nv birinci ne ikinci nokta hakkında muci­ bi memnuniyet d-ğil. Birinci nokta için lâakal dört hafta talep ediyorlar. O halde bu fikirden sarfı nazar etmek lâzım. İkinci için de her şey temmuz nihayetinde hazır olmak şartile ey’ûl nihayeti hir m il)on lira, sonra şehrî üç milyon lira vereceklerini söylüyor­ lar. Halbuki kâğıt imali ve istihzar a*ı iptidaiye için çok zaman kazandığımı­ zı zannediyorduk. Kendisine mektuo 0 azarak bu müdetin taksirinden baha ! ettim.

• » *

f

Mösyö Wasserman’ı gördüm. Ha- riciyeder getirmiş olduklar’ kati muka­ vele müsvetteleri 1 sıkkında görüştüm, eski mukavelelerdeki %5 faize dair maddelerin hükır 3 kalmadığını bu mu kavele.erde zik .-olunmamış. Bundan bahsettim. Maliye neazretile görüşmüş. Divan: muhasebat kanunun 19 uncu maddesi mucibince devlet lehine mün- : akit muvakelâtm devlet aleyhine teb­

dili iradei hükümdarîye mütevakkıf mil Bunun için mâliyeden rapor yap­ mak. karargâha göndermek lâzımmış. Bunun için de bir çok haftalar geçe­ bileceğinden mukavelenin imzasını bu- aa talik etmek mümkün değilmiş. Ma- amafU yine uğraşılacak. Ben de buna ıntizare» şimdil'a bize "şanj ihtiva*, sermayesinden hükümeti Osmaniye-’« bir zarar terettüp etmiyeceğine,, dair tahrirî bir şey vermelerini teklif ettim.

Müddet meselesini biraz mevzuu- bahis ettik. îstarıtuldan aldığı telgraf­ ta ne bir OsmanlI istikrazı ne de Al­ man hazine tahvnâtı vaz’ı mümkün ot madiği bUdiriliyormuş. O halde â ti için ne yapacağız? dedim. Rusların yaptık­ ları gibi faizli evrakı nakdiye çıkarıl­ masını teklif ediyor.

1 Îİ-

hhb

«

i

(1916) Pazartesi

Talât Beyden veni istikraz bak- kmdaki müzake-a; ve teşebbiisatın ne­

ticesine intizar edilmekte olduğuna da ir telgraf aldım.

•**

Mösyö Wasserman’la mukavelele­ rin metni hakkmaa görüştüm. Eğer teklif ettiğim tadilâtı yarma kadar ka bul edecek olurlarsa çarşamba kurye- sile mukavelâtı Istanbula gönderebile­ ceğimi söyledim.

Evvelâ: Alman hazine tahvilâtının bedelâtmı altın oıarak (mukavelenin mevaddı muayy^neal mucibince _ ki m alisatlan yine A.man hazine tahvilâ- tımn -»¿deleri gün.erinde demektir) al­ tı sene, mark olarak vukı, bulacak te- dlyatlanm mark olarak üç sene sonra tediye bakkmı haiz olacağımızı veya­ hut biı istikrazı umumiye kalbedebile- ceğimizi yazmışlar. İstikrazı umumi veya nakden tediye hakkmdaki kararı­ mızı da hemen sulbün ferdayı akdinde vereceğiz. Bunu kabul etmiyerek yeni bir fcım ül teklif ettim. Bunun muci- bince sulhun akdinden altı sene sonra ya istikraza kalp eylemekte yahut al­ tın olarak vukuoulan avansları a ltn olarak, mark oıarak vukubulanlan mark olarak ve-inekte muhtar olaca­ ğız. Altınlar için başka, marklar |çin başka müddet kabulüne sebep olmadı­ ğım söyledim.

Saniyen: Almanya hükümetinin mukavelâtı ha 'yenin İptaline ancak sekiz milyon liraük bir sene vâde» e v ­ rakın daha uzun vâde» evraka tebdili şartile muvafakat edeceğine dair olan bir ma deyi ipka etmişler.

Bu iki maddenin bu suretle birleş­ tirilmesi muvafık olmadığını söyledim. Ve diğer bir tarz teklif ettim. Bunun mucibince Almanva hükümeti mukave- lâtın ilgasına muvafakat ediyor. B i­ rini diğerine raptetmeksizin ayni madeye bizim de sekiz milyon liravı tebdil edeceğimize dair bir kayit ilâve ediyoruz.

Bunu bu şe1' de kabul etmek is te ­ medi. Bir maddei hafiye yapmağı ve bu maddeye bir ocne vâde» olarak pi­ yasada kalacak olan on bir milyon li­ ranın d?, altın o'arak tesviye olunaca­ ğını yazmağı teklif ettim. Onu da ka­ bul etmedi. Almanya tarafından air mektupla bize bildirilmesini de ben ha­ fif bulduğum için Kabul etmedim.

Salisen: Eski mukavelelerdeki % 5 faiz şartına dair '-’ünkil teklifimi söy­ lemiş. Esas itibarüe muvafakat et­ mişler.

(6)

__________________ __________________ _____________MART ^ ' 5

Eirinci Cihan Harb ine

Türkiyenin girmesi

M a liy e N a z ırı C a v it B eyin N o tla rı

H a k k ı Paşa m u va k ka t m u k a v e le le ri im z a la d ı

— 139 —

5 Temmuz (1916) Salı.

Mösyö Pritz ile görüştüm. Kendisi çarşamba treniie güemiyecegi için cu­ martesiye gitmesini fakat şimdiden de Pamfili’ye telgraf çekerek evrakın metni hakkında malûmat vermesini söyledim. M ukavrenin heyeti umumi- yesini pek muvafık ve ümit ve intizar ettiğinin fevkinde buluyor.

**#

Mösyö Wasserman’ı gördüm. Dün | kü teklif atımın cevabını getirdi.

Evvelâ: Mar t için üç sene vâdevi ipka etmekte İsrar ediyorlar. E s a s tı diğer istikrazların vâdesi üç sene oldu­ ğundan bir yenilik teşkil etmiyor. Bur ları scyliyerek ►eki m etri teklif ett!. Ben de eski m erid en mukavelenin m e vadi muayyenesine atfı mutazammın o- lan cümleyi (ki A iman hazine tahvil 1.- tımn vâdelerini kasdediyor) çizdim. Bir de Alman hazine tahvilâtının beılî- îâtı yerine altın olarak alman avans­ lar diye tashih e t ıım .„Kabul etti.

Saniyen: Mukavelâtı hafiyenin il- ! gasma dair olan 12 inci maddeyi mu­

kaveleden büsbütün kaldırarak gerek buna, gerek sekiz milyonun tebdili ta- hhüdüne, gerek 11 milyonun altın o- larak tesviye olunacağına dair bir maddei. hafiye teklif ettiler. Çünkü bu rnadde mukaveleye girecek olursa hal­ kın birinci emisyonun da altın olarak tebdil olunacağını görüp sekiz milyonu getirmemeleri ihtimalinden korkuyor­ lar. Bu tekliflerini kabul ettim.

***

Kuryeye yetiştirmek üzere muka­ velenin her maddesine ait bir uzun i* . zahname tanzim ettim. Eunu yazmak üzere iken altıncı maddede altınların tediyesi, markların Uç seneye tâbi tu­ tulmasındaki ısrarlarının farkına var­ dım. Bizi, tarzı tahrire göre, sulhun ferdayı akdinde ya nakden tediyeyi, yahut istikrazı malt teklif etmekte muhtar bırakıyorlar. Her İkisini ayrı zamanı tediyeye tâbi tutarak bu mak­ satlarını daha iyi gizliyebiliyorîardı. Tekrar Doyçe banka gidip mösyö Was- seıman'ı gördüm. B ir hata veya zıı- hul olmuş olacağım söyliyerek arzu e t­ tiğimiz veçhile tashih ettirdim. Evra- | kı da Talât beye gönderdim. Eğer ay­

nen mukaveleyi kabul edecek ve yal­ anız müddet meselesine itiraz eyliye- ı cek olurlarsa müddeti belki beş seneye iı • mümkün olabileceğini, bize dört senede ısrar ve olamadığı takdirde beşseneyi kabul için talim at verme­ lerini, bir sene tenzile bir kere daha çalışacağımızı, olamazsa altı seneyi kabul edeceğimizi söyledim.

* **

Talât beyden telgraf aldım. Mu­ vakkat evrakı istimal etmenin ademi imkânından bahsediyor. Yalnız yarım milyon liralık elli, yüz liralık ev ra' tabedeblleceğimizi, - dördüncü tertıb- mahsuben - söylüyor ki, bu maksada

hizmet etaıez. Eylül on beşe kadar ellerine geçecek 1,300,000 liradan m a­ da daha iki milyon liralık mark sata­ bileceklerini, bundan mada daha 2,5 milyon liraya ihtiyaçları olduğunu söv - lüyoriar, Bunu tedarik etmenin de

maddeten imkânı yoktur.

6 Temmuz (1916) Çarşamba.

Vitalis efendiden gelen mektupta Eylül nihayetinden evvel evrakı alma­ nın ademi imkânı esbabı izah ediliyor.

7 Temmuz (1916) Perşembe.

Talât beye telgraf çekerek evvelâ, Avrupa tediyatlarımn miktarını bildi­ recek olurlarsa ve bu mühim bir mik­ tara baliğ olacaksa mukaveledeki 6 se­ ne müddetin beşe tenzili mümkün o- lacağını, saniyen Istanbula mark cel­ bi büyük müşkülâta maruz olduğu­ nu, 20 milyon marka ait mukaveleyi de bundan dolayı hâlâ imza edemedi­ ğimizi, salisen Hicaza ait olarak iste­ dikleri beş yüz bin lira kadar altın hakkında muhalefet etmiyeceklerini zannettiğimi, rabian bir milyon üç yüz bin liradan Bağdadın parasını tefrik etmek zarurî olduğunu ve kendilerini parasız bırakmamak üzere mukavelenin bir milyon altmış iki bin Ura üzerine imza edilerek hazîne tahvilâtının bu­ gün alınmasına ve Cumartesiye kadar

' para almağa başlamalarının teminine çalışılacağım, yarım milyon liralık bü yük evrak bastırmakta fayda olmadı­ ğını, çünkü bunların faydası yalnız muvakkat mahiyeti haiz olmalarından neşet ettiğini, Leipzig’de bastırılacak olunca kaybedilecek zamanın bu fay­ dayı ihlâl edeceğini bildirdim.

Talât beye yazdığım telgrafta mukavelenin sulhun akdinden üç ay sonraya kadar Almanya tarafından ya pılacak avanslar hakkında bir madde­ yi ihtiva etmemesinin esbabını yazdım: “Her ne kadar esas itibarile şehri dört milyon liraya muvafakat ediyorlarsa sa da senevi altı milyondan ziyade te- diyat icrasını kabul etmediklerinden evrakın zahrine yazılacak müddeti tem dit etmemek için bunu kabul etmedim. Bundan sonraki mukavelenin müzake­ resine zamanı akdin hulülünden evvel başlanarak bu cihetin o zaman ariz ve amik tetkikini tensip ediyorum, de­ dim.

* **

Bu sabah Hakkı paşaya uğııya-

ı rak muvakkat mukaveleleri imza et­ tirdim. Sonra hâriciyeye gidip Ro- Senberg’i ve Zlmmerman’ı gördüm. Rosenberg’e 1,300.000 liraya dair o’.an mukavelelerde Bağdad'ın hissesini İs ­ tanbul’un muhalefetine rağmen ayır­ dığımızı, fakat 20 milyon marklık mu­ kaveleden de sülüsünü altın mark o. larak vermeğe muvafakat etmeleri lâ­ zım geldiğini söyledim. Buna muvaf­ fak olunacağım ümit ediyor.

(7)

8 MAÏ?T 1ÎH{

Birinci Cihan Harbine

T ürkiyenin girmesi

M a liy e N a z ırı C a v it B eyin N o tla rı

H ic a z a g ö n d e rile c e k a ltın la r m eselesi

— 140 —

Hicaz'a gönderilecek altın hakkın da dün Wasserman bana ümit ver­ mişse de Rosenberg’in sözleri hiç ü- mitbahş değildi. Kendisine benim de altın irsaline taraftar olmadığımı, fa­ k at bunun bir sebebi mücbir teşkil et­ tiğini uzun uzadıya söyledim. Alman­ ya yakında evânîi zeri halktan tofıi-_ yacak, Türkiyede bukadar altın var, neden toplatmıyor? sualini irat etti. Bizim memleketimizin ahvali hususi­ ye» inden bahsettim. Nihayet şimdilik 250 bin lira göndermelerini, bakisi i- çin kendilerine altın şahadetnamesi vermeğe çalışacağımızı söyledim. Bu biraz mucibi kanaat olur gibi oldu. Fa kat herhalde kat’! bir söz vermedi.

Sonra, Zimmerman'ı gördüm. Ay­ ni şeyi ona da tekrar ettim. Neden bir kanun yapıp altınları toplamıyorsu­ nuz? diyor. Bunun ademi imkânını anlattım. Ve istenilen miktarın rusf.- m olsun derhal göndermeleri lüzumun­ dan bahsettiğim gibi, Rosenberg’e soy lediğim şahadetname meselesini ken­ disine de tekrar ettim. O da kat1! biı söz vermedi.

Akşam üç muvakkat mukavelen'.! imza edildiğini söylediler, fakat ahin meselesi hallolunamadı. Ben de Talât beye telgrafla bildirdim.

**•

Rumanya’nın müdahalesi mesele­ si Bulgarları pek endişenâk ediycv. AvusturyalIlar Rus taarruzunu tevkif edemediler. Bulgar sefiri Zirnmer. man’la ve Şanseltye ile görüşmüş. Hmâenburg’un umum kumandanlıg-na tayinini talep ediyorlarmış. Zimmeı- man bunun mümkün olabileceğini ve Rusların tevkif edileceklerini zannedi­ yor. Ben yanında iken Romanya'nın 2 Ağustosta mobilizasyon - manevra vesüesile - yapacağına dair ataşerrv’i- ferlerinin bir telgrafı geldi. Eğer o vakte kadar taarruz tevkif olunmazsa m beş günde seferberlik tamam olup imameleri ihtimali bulunduğunu söy­ lüyor.

Temmuz (1916), Salı

Talât beyden gelen telgrafta mu­ kavele ile izahnameyi madde mailde etkik ve mütalâa ettiklerini ve benim kendilerine yazdığım veçhile dört se­ se müddet için ısrar edilmesini ve yı- p benim mütalâam veçhile nihayet ...ş seneyi kabul edebileceğimi ve d - , _ maddelerde şayanı itiraz bir şey ' onadığından hemen mukavelenin tea­ ti ve imza edilmesini yazıyorlar.

**•

Mösyö Dadler’den mektup aldrnı. Hariciye memurlarının - tfen ve Di- ’ enbırrg - birim !e:” "üsni hat'e ik­ tiranını arzu ettiklerini, bankaların

ıüdahele etmedikleri bazı «ukalın halli daha bir zamana mütevakkıf ol­ duğunu, maamafih on beş gün zar­ fında bir karara iktiran etmesi ümit edildiğini, sefaret tarafından bir te. şebbüse lüzum olmadığım yazıyor.

Bu resmî mektuba meîfuf husus! bir mektupta da evvelce bana gönder­ miş olduğu bir muhtıranın tamamen hususî ve mahrem bir mahiyeti h.< z gibi telâkki olunmasını, grup namına beyanatta bulunmağa salâhiyeti olma­

dığını müzakerenin bile kendi tara­ fından değil, Kredit Austalt tarafın ’.m idare edileceğini, o muhtıradan kim­ senin âgâh olmamasını yazıyor. Bu

nektu’-'ta da ima ediver ki. banker­ lerin müdahalesi haricinde kalan bazı ınkat - Avvstnpva Macaristan hükü­ metlerinin itilâfları olacak - hallohm- mamıştır.

*»*

Ahmet Rıza beyi gördüm. Müşte­ k i ve meyus. Şansetiye üe ve Zuu- merman’la görüşmüş. Memleket hali­ kında düşündüklerini onlara da sö ye­ miş. İstanbul’da ne yapılabilir7 diye benden soruyor. Ve kendisile istişare edilmemesine canı sıkılıyor. Bu nok­ tada haksız bulunduğumu, hiç bir şe­ yin hiç birimizle istişare edümediğ'tu, hükümet kendi mesuliyetine dayana­ rak aklı erdiği gibi hareket etmekte olduğunu, eğer bundan dolayı gücen­ mek lâzırrt gebese hiç bir dostlan kal. mıyaeağmı söyledim.

Sefarette dCjeuner’de idik. 7-im- mermanüa Ahmet Rıza için görüş­ tüm. Muhalif olduğunu biliyorlar. F a ­ kat gözleri yaşlı olarak memleket ha’r ’ i " n 1:

nasıra dair olan fikirleri kendilerinde iyi bir tesir yapmış. Zimmerman; "ben böyle idealist adamlan severim" diyor.

İstanbulun Ahmet Riza meselesin­ deki tarzı hareketine hayret ettim. Şanseiye’den mülakat istemiş. ŞansM- ' ye de sefirden sordurmuş. Sefir, zarar yok, demekle beraber Istanbuia da malûmat vermiş. Halil Beyden gelen telgrafta siyaseti dâhiliyeye taallûk e- ' den bu gibi hususatta bâdema kablr-1- J istizân bir cevap verilmemesi ve müm- j kttnse Ahmet Riza, mülakatının nıenn- i lunma« hüdiriUyor! Ne garip zihni.

yet! Sanki bura hükümeti Ahmet R i- i zayi ve bizim bütün mahiyetimizi

bi}-miyormuş da başkasından öğren e e •İt­ miş.

13 Temmuz (1916), Çarşamba

T alât Beye üç telgraf çekerek ov- velâ, evrakın metni hakkında Düyunu Umumiye ile hemen itilâf ederek bu­ raya salı kuryesile ya suretleri yr hattâtı göndermelerini, saniyen tebdi­ le mahsus evrakın beşer liralık olarak tabı münasip olacağını yazdım. Sali­ sen, verilen evrak siparişi üç milyon kadar fazla olduğundan bunun Almar.- iura verilecek beş milyon liraya mah­ sup edilip edilmiyeceğini, edilmediği takdirde Almanların beş milyon lira­ sının beser liralık olarak tabı münasip

olup olmıyacagııu sordum,

* **

Mösyö Rosenberg’i ve Mösyö Was- serman’ı gördüm. Istanbulcîan gelen cevaptan bahsettim. Mukavelenin U, muin mevadehm kabul etmiş oldukla­ rını, yalnız altı sene müddeti kabul e t­ meyip dört senede ısrar etmeği, m aa­ mafih nihayet beş seneyi kabul eyle, meği yazdıklarını söyledim. Bunun ü- zerine Rosenbergüe bir saat münakaşa devam etti. Bunun katiyen gayri müm kün olduğundan, maliye nearetinin ve Reicbsbank’ın bunu kabul etmiyecekle rinden, sanki bâr sene noksan müdde­ tin yahut senev! beş altı yüz bin lira fezia vermenin Almanyayı tehlikeye düşüreceğinden bahsetti. Bunların hep­ sine cevap vermedim. Almanyaam tehlikeye düşeceğini zannediyorlarsa hiç müddet koymama! arım, yalnız Re- ichsbank rayici mecburîden çıkınca bir sene sonra Türkiyenin çıkarılması şar­ tını kabul eylemelerini teklif ettim. Tabii yanaşmadılar. Bu şöyle dursun Reichsbank rayici mecburîden çıkınca tediyatın tâcil edileceğine dair bir ka­ yıt koymağı kabul etmediler.

Türkiyeye karşı A’manyanm hiç bir mal! fedakârlıkta bulunmadığını, yalnız imza vermekle iktifa ettiğini, İhi ünzamn kıymetini inkâr etmemekle beraber harp zamanında Almanya için bir fedakârlık teşkil etmediğini, buna karşı harpten sonrası için bizim hak­ kımızda daha geniş davranmaları lâ­ zım geldiğini, B e ’garları Türklerden ziyade favirîsé ettiklerini, (bu defa ak sini söyltyemedi, çünkü bir kaç kere haber göndeıd;ği halde Bulgarlara da­ ir olan mukavele suretini yollamadı'! Almanya maliye nezaretinin bu cihet­ leri düşünmesi lâzımgeldiğini, gelecek İstikraz için benim de Bulgarlar gibi mark istiyeceğirrri söyledim. Senede dört beş yüz bin lira için Almany anıtı tehlikeye düşeceğinden bahsedilmesin# cidden hayret ettiğimi, Almanya ken­ disini biran evvel kurtarmak için Tür. ktveıü ivree evîemeğe razı Olduğunu

da ilâve ettim.

(8)

m ı r , _______________________________ ________________________1 1 a m - r

Birinci

Cihan HarL ’ne

Türkiyenin

girme 3İ

M a liy e N a z ın C a v il B e y in N o iia rı

Istanbula gündirilen ait mî ar meselesi

— 143 —

Helfrich’de dejeuner’de id i» Zim- ! merman ve Rosenberg de orada idi- " 1er. Hepsini pek nikbin gördüm. Ben1 harbin daha bir sene mutlaka devam; edeceğini söylerken onlar bir kış har­ bini gayri mümkün görüyorlardı. B ir iki ay zarfında her şeyin tavazzuh 3- deceğini zannediyorlar. Hattâ Helfricn umumî bir kongre olmıyacağını ia i söylüyor. Ben şüphesiz bütün bu sözle­ re karşı sceptique davrandım ve hat­ tâ bire beş. pari yapmağa hazırım, de­ dim

Rorranyadan pek emin değillerse ' de korkaklığından emin oluyorlar. Bi- ' zim Galiçvaya asker göndermemize on­

lar da hayrette. Çünkü Anadoluda iş­ iteninizin iyi gitmediği- aşikâr.. Falken- ho'm ile Enver arasında iyi muha­ bereler cereyan etmiş ve Enver bunum lü-urnuna Falkenheim’i iknaa uğraş­ mış! Bunun auıcak Enver Paşanın ka­ fasından geçebilir bir eseri dehâ oldu­ ğuna şüphem yoktu!

Geçen istikraz mukavelelerine a it sanj ihtiyatı için Rosenberg Mösyö) Dumhoi ile görüşmüş Hâlâ İrza ede­ memiş. F ak at kendisi bizim fikrimiz­ de. Bunu istihsal edebileceğini zanna- d'yor.

Istanbula gönderdikleri 250 bin li­ ra altını da Reichsbank’dan alamamış, ’-.r. Düyunu Umumiyenin burada bulu- - -an 250 bin lirasını göndermişler DU- — .r>u Umumiye ile bunun için bir itl­

af yapacaklarını ümit ederek!

18 Temmuz (1916) Pazartesi.

Talât Beye evvelâ tahvile mahsus evrakı birer liralık olarak sipariş c- d*-rsek ancak gelecek sene iptidasında tesellüme başlı yanağımızı, hu mesele- n!n meydanı tedavülde bulunan beş­ liklerin miktarile a'âkadar olmadı ğ1- m, çünkü beşlik beşlikle mübadele edi- . lehileceğini ve şayet zannettikleri gibi beşlikler kâmiîen îstanbıılda ise tahvi ’ llıı daha kolaylıkla vuku bu! arağını, binaenaleyh münasip görüyorlarsa bun - lerin nısf-oı birlik nısfını beşük ola-, raiı sipariş etmekliğimizi, çünkü bun­ dan sonraki mukavelenin esnayı mil- ! 7akeresinde tahvil muamelesinin kıs- ' men icra edilmiş olduğunu Almanların . görmesi lâzım geldiğini, saniyen,,

mat-taay a verdiğimiz siparişten artan kıs­ mın bu- defa kabili istimal olamıyaca- ğ’nı, çünkü o zaman Almanların ya aıtm tediyatı seneviyesini tezyit etm ı- leri yahut metni tebdil etmemiz icat) edeceğini. bunun da kabil olmadığını binaenaleyh Alınanlara vereceğimiz evraka mahsup eylemekte beis olmıya. cağını, salisen, muvakkat evrak üze­ rine muvakkat kavdini koymak lâzım geldiğini, yalnız isterlerse bu müddeti dört beş ay olarak tayin- edeceği­ mizi ve her haide bu meselenin halli katisini bir nümune göreceğim zama­ na kadar tehir edeceğimi yazdım.

***

Talât Beyden gelen tel "ra fa naza­ ran fazla m aıka ihtiyaçtan olmıya- caktır. Diğer bir telgrafta da hattâ- tır, salı trenile hareket edeceği ve met- ’ ninin tercümesini kendisine verilmiş olduğu, tercümede icabederse tâdilftt çapmaklığım ve bir suretini mukavel ye dercedilmek üzere göndermekliğim bldiriliyor.

**•

Mösyö Rosenberg’i gördüm. Mös­ yö Waşserman da orada idi. Istanbul- dan gelen telgrafı söyledim: “Benim mesuliyetim tahtında istediğim gibi Hareket edebileceğimi,, yazıyorlar, de­ dim. Ve parlâmentoya karşı elimde bir silâhı müdafaa olmak üzere Al­ manya bankası rayiç! mecburiden ç ı­ kacak olursa bu vâdelerden- evvel te- d'yatın mümkün olduğu kadar tesri edileceğine dair bir mektup yasmaları- n- rica ettim. Btınu Maliye Nazırü-ı görüşecekler.

Almanlara vereceğimiz beş milyon lkaiık kâğıdın zamanı itası mevzuu bahis olduı Biz beş miiyon aldıkça on­ lara- iki buçıık milyon verilmesini tek­ lif ettiler. Reddettim. Her halde matba aı ııı bize vukubulacak teslimatına ha­ lel gelmemesini şart koydum.

Eski mukavelelere, a it ihtiyat faiz meselesi hakkında bize bir mektup vermeğe MViye Nezaretinin m uvafa­ kati istihsal olunmuş.

(9)

YA BU\ B T 1 9 io

Birinci Cihan

Harbine

Türkiyenin

girmesi

M a liy e N a z ırı C a v if B e y in N o fla rı

Bazı ihtilaflı meseleler

142

îstanbula gönderilen altın haKkında evvelce Pritz’le olan muhavereleri bu altımn Almanyaya, Almanyadan la bize ikraz edilmesi ve buna muka­ bil Almanya hükümetinin Düyunu U- mumiyeye mark kredisi açması merke­ zinde imiş. Pamfill sarraflıktan ka­ zanmak için bunu kabul etmiyerek al- tınlan evrakı nakdiye ile mübadele etmeği ve bu evrakı Düyunu Umuml- yenin tüccara satarak m ark’a tahvil eylemesi tarzım teklif etmiş. Bu da bizim için zararlı bir şey değil. F a ­ kat zannediyorlar ki bu şekil de ka­ bul olunmıyarak Düyunu Umumiye al­ tınları mark mukabili olarak bize ve­ recek. Bu suretle şanj zarannı da biz yükleneceğiz.

**«

19 Temmuz (1916) Salı.

Talât Beye altın meselesi "hakkın­ da bir telgraf çekerek ya Pritz ile Ro­ senberg arasında mukarrer şekil ya­ hut altının evrakı nakdiye ile tebdilila ş&njın Alınanlara tahmilini kabul et­ melerini bizim altınlara mukabil mart; vermekliğimizi kabul etmelerini yaz­ dım B ir de Maliye Nezaretinin ban­ kalara müracaat edip müşterilerin al­ tın depolarını öğrenmek istediğine da­ ir bir şayia çıkmış ve bu şayianm bu­ rada suitesir hâsıl etmiş olduğunu y: zdım. Aslı olup olmadığım sordum.

20 Temmuz (1916) Çarşamba.

Mösyö Wasserman’la eski muka­ velelerdeki şanj ihtiyatına dair yazı­ lacak mektup hakkında görüştüm. Kendisi bir müsvedde ihzar etmiş. Mu­ kaveleyi feshetmiyorlarsa da bizim ta­ rafımızdan teklif olunan rembour­ sement tarzının artık bu şanj ihtiya­ tına lüzum bırakmadığını zikrediyor­ lar. Şimdiye kadar vukubulan şa_ıj masraflarını (3000 lira kadar) istiyor­ lar. Bağdat için bize ikraz etmiş ol­ dukları iki milyon liradan şimdiye ka­ dar îstanbulda Osmanlı lirası olarate \okubulan tediyatlarını da buraya it­

hal etmek istiyorlardı. Bağdat para- s-nı biz>- Ura olarak vermeğe mecbur olduklarım, şanj masrafı tediye et- miyeceğunizi söyledim.

Blı-inci sene nihayetinde tediye o- îımacak on bir milyon liranın da altın olarak bizim tarafımızdan tesviyesin­ den bahsediyorlar. Bu prensibi diğer, ler) hakkında kabul ettiğimiz gibi bu­ nun hakkında da kabul edeceğimi îi söyledim F ak at yeni mukavele muci- b'nce altınları altı sene sonra tesviya edeceğimizden bunu da birinci muka­ velede olduğu gibi üç sene sonra değil altı sene sonra tesviye etmemiz lâzım geieceğini, yoksa üç sene nihayetinde bizden alacakları paralarla diğer üç srnedeki tediyatı icra edeceklerini, o halde altı sene için ısrara lüzum ve mahal olmadığını uzun uzun izah et­ tim. Kendisi üç senede ısrar ediyordu, »’ unu değiştirmek mukavelenin mahi­ yetini ihlâl edeceğini söylüyordu. B u ­ nun da böyle olmadığını, Almanyanın müttefikine üç sene fazla vâde ver­ mesi lehine olan bir şeyin aleyhine teb­ dili demek olacağını, geçen sene %6 falzU bir mukaveleyi *£5,5 faizli bir mukaveleye (Bağdat meselesinde) teb- ö*l ettikleri vakit böyle bir mütalea vârid olmadığını, Maliye Nezareti bi­ zim noktal nazarımızı kabul etmezse injuste bir harekette bulunmuş olaca- ğmı, her halde benim meseleyi böyle arlam ış ve Îstanbula böyle yazmış ol­ duğumu söyledim.

Wasserman tabii hak veriyor. Fa kat başlı başına bir şey yapmağa muktedir değildir. H attâ altı senede ısrar etseler bile tam ın altı milyon li­ raya şamil olup diğer beş milyona şa­ mil olamayacağını, çünkü bunu kendi­ lerine vereceğimiz evrakı nakdiyenin muadili olmak üzere tesviyeye razı olduklarım söyledim ve tekrar Türtti- yejıin ahvali muzlimei mâliyesinden, Almanyanın bunu şimdiden düşünme­ si kâzım geldiğinden bahsettim. Mali­ ye nezaretile görüşüp cevap verecek.

(10)

M a liy e N a z ırı C a v if B eyin N o tla rı

Z t m m e r m a n n ' a ,

Isfanfcufdaki A lm a n y a s e fa re tin in

h a lin i b e ğ e n m e d iğ im i s ö y le d im

143

22 Temmuz t i 37 6 ) Cuma

Mösyö Dadîer'den kendisi de hu­ susi programını yapabilmek üzere Vi- naya ne günü muvasalat edeceğimi bil­ dirmekliğime dair aldığım telgraf U- zerine Perşembe akşamı hareket eyli- yeceğimi yazdım.

Talât beye de telgraf çekerek Le­ ipzig siparişini, bura matbaasına ya­ pılacak siparişleri çarşambaya kadar bitirerek perşembe günü hareket ede­ ceğ im i ve yalnız 50 liralık kâğıt bastı­

racağımı yazdım. **•

Oscar Wassernrran, Deutsche P et­ roleum şirketine Administrateur ola­ rak girmeği kabul edip etmiyeceğimi istihraç etmişti. Evvelki gün StaursS’te bundan bahsetmiş ve görmekliğim için statülannı, bilançolarım gönder­ mişti. Bugün fikrimi sordular. Kendi­ lerine cevaben Deutsche Petroleum- un ileride Türkiyede petrol işleri takip .etmesi mümkün olduğundan benim şirket meclisi idaresinde bulunmaklı­ ğım caiz olmadığını, faal siyaset yap­ tıkça muamelâtı iktisadiveye müda­ hale etmiyeoeğimf', eğer yalnız mebus olacak olsam İktisadî işlerle ^iştigali pek arzu ettiğimi, fakat şimdilik bu­ na şahsan imkân görmediğim gibi, fırkamın da müsaadesi olamıyaçağını söyledim.

**»

Almanyadan rayici mecburî usulü kalkınca tediyatı seneviyeyi tacil ede- oeklerine dair Zimmerman tarafından yazılacak mektup geidi. Rayici mec­ burî kalkacak olursa, hali İktisadî ve mali müsaade ettiği takdirde tediya- tm . tesri olunacağım yazıyor. Sözden ibaret bir şey. Halbuki asıl projede autant que possible deniyordu.

23 Temmuz (391f?) Cumartesi.

Matbaada muvakkat kâğıtların siparişini verdik.

Wasserman'la Zimmarman’ın gön derdiği mektup hakkında ve diğer ir,« dair görüştüm. Mektubu değiştirte- ceğini söyledi. Diğer mesele İçin de gerek hariciye ve gerek maliye neza­ retinin fevkalâde hüsnü niyetle müta- hassis okluklarım, fakat divanı muha­ li * ı t dolayısile eski mtıkaveleyl de­ ğiştiremediklerini, şimdi yapamadıkla­ rı şeyi kışın yapabileceklerini söyle­ di. "B en de her ne olursa olsun,

herhal-. de birinci sene nihayetinde yerecekle­ ri fazla beş milyon liranın kendi borç lannın tesviyesi içirr olduğunda şüphe •edilmemek lâzım geldiğini, halbuki mukavelede bu suretle’ zikredilmedi- ğinden yarın bunun için de bir mesele ihdas olunarak divanı muhasebatın iti­ razından bahsedilebileceğini ve şimdi­ den temini icap ettiğini söyledim.

.**•

Oppenheim’in dejeuneründe Zim-merman’la görüştüm. Istaııbulda ge­ rek Enver’in, gerek Halil’in Meter- nich’ten memnun olmadıklarım, hal­ buki şu sırada Metemieh'i değiştir­ m ek mümkün olmıyacağını, Baron ' Neurath’la sefirin arası iyi olmadığın­

dan Neurath’m entrika yaptığım, şim­ di. Neurath’ı buraya getirerek (gûya

muvakkaten) yerine Radovitch’i gön­ dereceklerini ve belki orada bıraka­ caklarını, Herman’m da entrika yap­ m akta olduğunu, Wangenheim zama­ nında pek zinüfuz iken şimdî bu kuv­ vetini kaybetmek istemediğini, nich’in ise -bunlara ehemmiyet verme, «îiğini, L.ussmv’un da politikaya igti- râk ettiğini, söyledi. Ve M elemich kaldırılmasından sarfınazar edilerek bununla iktifa olunmasını Talât’tan rica etmekte oîduğunjı da ilâve e ttt Ben kendisine Almanya sefaretinin şimdiki halini hiç beğenmediğimi, ev­ velden A.lmanyamn yalnız bir sefiri

(Marschal) olması kendisine pek bü­ yük faydalar temin ettiğini, İstanbul­ da bulunan bütün Fransızların siyaset yapmaları Fransaya zarar getirdiğini, şimdi ise Almanyamn Fransız sistemi­ ni takibe başladığım, îstanbuîdâki bü­ tün Almanların nüfuz ve siyaseti dai- yesmde olduklarını söyledim.

Möessesat işini sordum. Henüz ik ­ mal edilmemiş. Onun zsnnınca Halil değil, Şükrü bey mümanaat ediyor­ muş. Müşavirler ve muallimler hak­ kında görüştük. Maliye ve dahiliye nezaretlerine müşavir celbine katiyen taraftar olmadığımı, diğer nazaretlere ise bir çok getirtilmesi lâzım geldiğini esbabı mucibestte "öyleöim. C da bu fikirde. Esasen bâdelharp bir çok müşkülât tahaddüs edeceğine kani. Muallimler hakkında da yalnız tecıü- bî dersler için Alınanlara ihtiyaç ol­ duğunu, ulûmti mücerrede için getiri­ len muallimlerden istifade edilemiye- ceğini ve bunun kendilerine de zarar vereceğini söyledim. Hak veriyor.

(Sonu var)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Marka, Pazar payını koruma ve gel şt rme le b rl kte rak pler ne göre daha yüksek fiyat beraber nde daha yüksek katma değer ve net ces nde ürün bazında daha fazla

Benim için yazı yazmasın beni değerli bulanlar, iki yıl beklesinler, iki yıldan sonra unut­ mazlarsa, beni yine değerli bulurlar­ sa. ilk üzüntü de geçmiş olur,

Hasta ve kontrol grupları karşılaştırıldığında, norovirus an- tijeninin immünosüprese hasta grubunda istatistiksel olarak anlamlı şekilde sık tespit edildiği

Bir örnek daha verelim: «İnsan oğlu doğru yoldan şaşmaz- dı./İşte hiyle sözde yalan olmasa./ Türlü türlü felakete düşmezdi./İşte.. hiyle sözde yalan

Avrupa ve Asya’da bulunan hantavirus tipleri (Hantaan virusu [HTNV], Seoul virusu [SEOV], Dobrova virusu [DOBV], Puuma- la virusu [PUUV] vb.) ise renal sendromla seyreden kanamalı

Osmanlı aile­ sinden Fevziye hanımla konuşurken, «Bu kadar zenciye Kara Afrika’dan başka bir yerde rastlanmaz her halde» diyecek oldum da, beni: «Bir de

Fırsatçı infeksiyonlar nedeniyle toplam 21 (%58.3) olgu tedavi alırken, olgularımızın 12 (%33,3)’sinde ortaya çıkan tüberküloz, en sık görülen fırsatçı

Hastamız Genel Cerrahi Kliniğinde kolesistit tanısıyla ta- kip edilmiş, ancak beraberinde splenomegali ve pansitopeni tablosunun dikkat çekmesi üzerine istenen Wright testinin