• Sonuç bulunamadı

Başlık: BUDDHA TANRIYI REDDETMİYOR MU?Yazar(lar):İTİL, AbidinCilt: 11 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000345 Yayın Tarihi: 1963 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: BUDDHA TANRIYI REDDETMİYOR MU?Yazar(lar):İTİL, AbidinCilt: 11 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000345 Yayın Tarihi: 1963 PDF"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

/

...

BUDDHA

TANRIYI

REDDETMİYOR

MU?

Doç. Dr. Abidin İTİL

Hindistan'la Hindistan dışı ülkeler arasında birtakım kültürel münasebetler kurmak, ilgililede anlaşmalar imzalamak ve eskiden kurulmuş münasebetlerin gelişmesini sağlamak üzere, bu memlekette,ilk kuruluş tarihi olan 1950 yılından beri, ilmi bir merkez (ICCR.)e) faaliyet halindedir. HindistanMilli Eğitim Bakanının bizzat başkanlığını yaptığı bu merkez tarafından üç ayd~ bir (Ocak,Nisan,Temmuz ve Ekim) olmak üzere çıkarılan Indo-Asian Ciıltur~adlı dergide(ClIt V,s. 2), Hint bağımsızlığının ünlü kılıçsız mücahitlerinden ve genç Hindistan Cumhuriyetinin unutulmaz kurucularından biri olan Mahatma Gandhi'nin, BuddhizmNirviiı,ia'sl hakındaki düşünçeleri yayınlanmış bulunmaktadır

e).

Gandhi burada, bli~üiıtkadar.düşünüldüğü ve .kabUl edildiğinin hiıarına olarak, Buddha'nın bir bakıma 'thd~tr!~dyııiıbiıgcegrni' gÖstermeğe çalışmaktadır. Gandhi'ye göre, Buddha gerçek tanrıyı J~~iIr~ntirt'y~şa:dıği devirierde Brahman'hirın vasıflandırdıkları bir tanrı tipini inkar etmişti . . Ona göre; B'uddha'nın havsalasına sığdıramadığı şey, kulları tarafından zarar görebilecek,

bir. yapm!ş,oldugundari ikinci def'asında pişiİ:ıanlık duyacak, alel'ade bir yer yüzü kralıgibi l:iirtakırı:ı:' j~ediyelerdeiı, dalkavukluklardan hoşlanacak, aldatılabilecek, bir takım zaafları ve dtiş~!-iİıIÜki~ri'bulunabilecek bir tanrı tasavvuru ve kabulü idi; kendi yaratmış olduğu bir ha:yvaniı:ait kanın akıtılmasından memnun kalacak, vecde gelecek bir tanrı karakterine ve bÖyle'birtanr;iıın propagandasına karşı idi ki Buddha içten bir isyan duymuştu. Gandhi'ye . göı:e, Buddha'nmNirviiJ)c.'siyle, o zamana kadar haksız olarak gaspcdilen Beyaz Taht'tan

g~~;p.

bii:t,,;nrı indirilmiş ve gerçek tanrı, layıkı ve hakkı bulunan mevkiye, yeniden,

yüksel-tilITı.iş.'ve: oturtulmuş (re-instated) oluyordu.

'.Getielolarak kabul edilenanlam ve vasıfta bir tanrı tanımachp;ı için Buddhizm'cdinden ço.k bir t~lsef~' sistemi gözü ile bakmak istiyenıerin

e)

yanında, Mahatma Gandhi'nin bu şekilde birfikir ileri sürmesinde, muhakkak ki, onun içinde doğ'up büyüdüğü ailesinin, aile

ce

mensubu bulundukları mezhebin, onun karekterinin tcşekkülündc büyük rolü olan hayat n.ıücadelelerinin ve bu mücadeleler sırasında karşılaştığı çeşitli karışık problemlerin çok büyük tesiri 'olmuştur. Gerçekten Gandhi'nin din konusu üzerindeki görüşleri çok karakteristiktir. Bıı~a, onun politika sahasında karşİlaştığı birtakım zorlukların tesirini de ilave edersek kendisi-ni 'anlafuakta daha az zorluk çekeriz.

Bir yerde Hindistan'dan söz açıldı mı, çoğu kere, birtakım eski racahklarla, göz ahcı ve rengarenk ipekli kaftanlara bürünmüş, elmesIara incilere gömülmüş Maharkalar, birbirine uy-mayan çeşitli hayat seviyelerinde. yaşayan çeşitli kast mensubu insanlar, [il dişi oymacıhğında-ki maha;et ve ustahkla işlenmiş, öğretici, ince nüktelerle dolu, sincaplı maymunlu, papağanh ceylan lı güzel masallar alemi de birlikte hatıra gelir. Ayni şekilde, bu yarım ada insanlarının asırlardır devam edegelen çetin mücadelelerden sonra kazandıkları hürriyetlerini, vc bunun mes'ut. bir neticesi olmak üzere, genç Hindistan Cumhuriyetinin kuruluşunu da

. 1). Indian Council for Cultural Relations.

2) 8,141.

3) Dods, (?\'L Muhammed. Buddha and Christ. London 1887, s180.: Percheron, ~'f. {Rassat,

J.

tercümesi) .Buddha İn Sclbstzcugnissen und Bilddokumcnten. i958,5. 38-40.

(2)

12

ABİDiN İTiL

i

I

!

i ~

ıii

Iii"!

il

r i "

li

I

i',1

ii

i"

ii:

i i

{

:1,

i'

i!

i

Maheitma Gandhi'siz dü'şünmeğe imkan yoktur. Milli Hint tarihinde muhakkak ki Gandhi'nin müstesna bir yeri vardır. Artık o, Hint kurtuluş tarihi için bir sembololarak kalacaktır..Onu değil yalnız Hintlilerin kendilui, bütün dünya böyle tanır ve böyle anar.:

Maharashtra eyaleti halkından Godse adında katı vicdanlı ve mütaassıp bir Hindunun amansızca sıktığı (30,Ocak.194-8) kurşunlarla gözlerini hayata kaparken, bu insanlık ve hürriyet aşıkı insanın,' son nefesinde hai Ram dedikten sonra Allah'ın adını anmış bulundu-ğunun

(4)

gerçekle ne derece alakası olduğunu, kesin bir şekilde, bilmiyorsak da; onun, kendi halkını kalkındırmak, ona bağımsızlığ'ını ve sonra da eğ'emenliğini kazandırmak uğrunda,ve bunun için de, Hindistan yarım adasında yaşamakta olan insan kütleleri arasındaki her türlü fikir, kanaat,din, mezhep ve dil ayrılıklarını bir arada bağdaştırmak ve birbiriyle uzlaştırmak yolunda, tam bir feragatla, hiç bir şahsi zaafa kapılmadan; küçük birtakım hesaplara iltifat etmeden, var kuvvetiyle çalışmış ve neticede hayatını bıi yolda feda etmiş olduğunu bütün açıklığı ve teferrüatiyle gormekteyiz. Sevenleri olsun, sevmiyenleri olsun, ona herkes"inanmış ve inandığını yapabilmiş adam" demeye me cb ılI' kalmıştır.

, Gandhi'yi sevmiyenler veyahut beğenmiyenler, dikkat edilirse, daha çok onu kendi aşırılıklarına ve emellerine uyduramıyanlar veya onu öyle göremiyenlerdir: Hiç bir din, diIve ırk ayrılığı düşünmeden insanları, özellikle Hint halkını bir bütün olarak ve ayni hak ve seviyede kabıll ettiği ve böyle bir zihniyetle kendi ideal savaşına sarıldığı içindi ki, karanlık vicdanlı bir Godse'nin insafsız kurşunlarınakurban gidiyordu; ama bu katilin,işlediği cinaye. tin hesabını hakim karşısında verirken söylediklerine bakarsanız Gandhi Hinduizm'in kurtarı-cısı olmak şöyle dursun mükemmel bir Hinduizm haini idi. Hint halkını, Karl Marx'ın ve Lenin'inpeşine takmamış olmasından dolayı elbet ki kendisine kızanlar ve "Hinduizm'in tanınmış aldatıcısı" adını takanlar (') çıkacaktı. Bağımsızlık savaşları sırasında, Gandhi'nin, Hintlilerden daha çok İngilizler tarafını iltizam etmiş ve Hint milliyetçilerini mütemadiyen oyalamağa uğraşmış olduğ'unu iddia edenler bile oldu

(6).

Gandhi, hukuk tahsilini İngilteredebitirdikten ve avukatlık yetkisiyle mamleketine döndükten sonra, Hindistan'da doğduğu yer olan Porbandar'da büyük bir ticari firmanın mümessili ile bir anlaşma yapmış ve hemen güney Afrika'ya gitmişti. Genç avukat ilk meslek hayatına böyle başlarken daha

24

yaşlarında bulunuyordu. Esas mesleki olan hukukla birlikte, ve belki de ondan bir ölçü daha ileride, kendisini birtakım ağır ve bir okadar da elzem vazife-leri n daha beklemekte olduğunu Gandhi bu ilk günlerden itibaren iddk etmekte gecikmedi. Afrika'da şahidi olduğu ma~zara şu oldu; yerli zincileı ve sonradan Afrika'ya götürülerek çalıştırılan Hiritliler, beyaz derili Avrupalılar tarafındançok hakir görülüyorlardı.Bu Gandhi'-yi çok müteessir etmekteydi. Renginin koyuluğu dolayısiyle, k~lmak için baş vurduğu otellerden kendisi de bir kaç def'a koğulmuştu, Satm almış olduğu birinci mevki bileti eli~de olduğu halde, koyu derili olduğu için, bir çok def'alar onu trenlerde ve o devirin posta arabalarında oturduğu yerinden kaldırmış ve yerine açık derili Avrupalılar oturtulmuşlardı. Bir def'asmda, vazife icabı girdiği mahkeme salonunda, başındaki sarığını çıkarması için kendisine yapılan çok haşin ve fazlasiyle haysiyet kırıcı ihtar onu çok derinlerden yaraladı: beyazlaı; koyu deri-lileri insandan saymamaktaydılar.

Gerçi Gandhi, o günlerde Hindistan'da çıkan gazete ve mecmualarda bu durumu, acı bir ifade ve bütün huklıki, ahlaki ve insani cephelerini açıklamak suretiyle umumi efkara

4) Eaton,

.T.

(Gandhi~ Fightcr ""'ithout a Sword; Safi Hurİ tercümesi) Gandhi, KılıçSiZ i\fücahiL İstanbul,

1961, s,216

5) \'\'ol[f, O. Indiens Beitrag zum ncucn ?vlcnsc:hcnbild: Ramakrishna, Gandhi, Sri AU1'obindo. Hamburg

1957, s.. ')2,

(3)

13

BUDDHA TANRIYI REDDETMİYOR MU?

'" İdealve halkı tarafından çok sevilenbir hükümdar, örnek bir aile reisi veya çok üstün 'tiıeziyetlcii nefsiride toplamış bir insan tipi tasvir etmek icabettiği zaman klasik Hint şair ve e-.clipleri daima prens Rama'yı örnek gösterirler. Yirmidört bin beyidik büyük Hint halk des-taı1( IÜrtıayaı;ıa baştan başa bu kahraman prensin ve sadık karısı Sita'nın hayat hikayesi ve övgüs~ile doludur .

.\~.,-~< ~

.; " >-

,Har! ve Rama gibi üstün karakterli ve yan-tanrı kahramanları, dünya nizamını ve

insan-lık saadetini derin bir sükun ve ağırbaşlılık içerisinde yöneten ve koruyan tanrısiyle Vishnuizm'-in (iandhiler ailesi üzerinde çok müsbet ve derin te'sirler icra etmi~ olduğu inkar kabul etmez biı:,hakikattir: Hint mitolojisinde(lJ)nizam, hukuk ve dinin mümessili cilan Dharma,

"şiddetsiz,,'-. 7)

Satya=gcrçek, doğru; agralıa =israr, ayak direrne.

, . B) \\lolff,O.s 52. 9) Ayni .yer.

ıo)

'Ayni eser s. 69.

ll) Sniith,V.A. The Oxford History of India.Oxford 1923, s.ol. ''':12,\ Raghuva'P-şa(Kfilidıisa) 1,1= sampriktau.

",iI3)

,.~)owson,J.A Classical Dictionary ofI-lindu rvIythology and Religiol1, Gcography, Historyand. Literature. London 1953.

14) Gandhi)'

r~r.

K An Au.tobiography or the Story of 1\1,- Expcrimcnts with Truth. Ahmedahad 1945,5197 .

. 15) Wo1ff, O. s.70; Sehuhring, W. Die Jainas. Tübingen 1927, s.21-2.

'f

1-~--~

.~

'i

duyurmakiçin çok uği'aştı. Ne yazık ki, Afrikadaki durumda hiç bir değişiklik olmuyordu;

.~

j.. .

her şey- eskisi gibi devam ediyordu. Gandhi için mücadele hayatı işte bu günlerden itibaren

başlıyordu. Onun kanaatına göre böyle bir mücadelede zafer ~uvvette veya kılıçta değil, hakka :ve hakkaniyete dayanmaktaydı. Ve bu günlerden itibarendirki G'andhi'yi, kendısine şiar ol~ :.. arak-"hakve hakkaniyette israr (Sat yagraha) " yolunu seçmiş görürüz

C).

Ona göre biricik

çıkaı: iôl bu idi. Ve bilindiği gibi, bu yolunda o muvaffak da olmuştu .

.•.••.1:' .Mılvaffak olmuştu, çünkü gün geldi kendisinden, bizzat beyaz derililer, "İsa peygamberin,

ı

.

çoktandır unutulmuş, kısmen ise inkara bile uğramış olan kutsal öğütlerini, bütün bir Bati ., dÜnyasınayeniden hatırlatabilmiş olan ermiş insan" diye bahseder oldular

(8)

Hatta onun bu ,~ insan' üstü gayretlerini "İsa dini ölçüsünde yaralara ilaç, ve belki de bir bakıma ondan da

5

üstüni,sözİeriyle vasıflandıranlar çıktı

(9),

.F:.:

'caı1dhi'nin, Kast itibariyle üçüncü sınıfa (Vaişya), yani hayatları genel olarak sulh ve

j

'shku~içerisindc geçen tüccarler ve iş adamları sınıfına mensup olması dolayısiyle, yumuşak

i " tibiatlı've şiddet aleyhtarı (Ahimsa) bir şahsiyet olduğu fikrini acele ile kabul etmek

(10)

pek

,i:.

y~~i!id~~~l!Tı-~s'a

gerektir. Bunu

bi:?yle

~abul

edersek

Buddha'nın mutlak quietisme'ini

izah

etmek

•.•

~,. \,.ç'oifii)rilşir':"tyibilindiği .gibi, Buddha soyca bir prensti. Krallar, prensler ve büyük kuman-W.;:"'d<İiiİtrırrns'~esk; Hint an'ancsinde teşkil ettikleri Kast, ikinci yani savaşçılar (Kshatriya)

li

.. ;:'i{~it'i4~;F;r

.

t~;'.';,:Oandhi'kr ailesi, bugün de Hindistan'da çoğunluk dini olan Hinduizm'in Vishnuit'ler

j

'.< .'~~I:C>~~:rr;-e.'nsuptu.Vishnuizm'de baş tanrı Vishnu'dur; ve inancagöre Vishnu, zaman zaman ~..~~.y,~!l?'''iü}nsanlarının başları dara geldiğinde, kahraman insan veya başka bir şekilde yer

.L .

'\ıt.J;:'YPı~B.ı:?,iı;ıer,(avatara). Hint mitolojisi içerisinde gcçen çok sayıda Vishnu avatara'larından

.t.'

'~f. ""

litl:ri>v~_'Ra.nia-

kahraman adları başlıcalarıdır. Hinduİzm'in

ikincİ

bir kolu da Şivaİzm'dir.

r., ....

J:~€rirş,'v~.J~e;Vishnu'nun tersine olarak, çok hareketli,canlı, coşkun ve çılgın dansları ile

:YJ~.ı:.Jığa)ı:ü~~edenbir tanrı tipidir. Tasvirlerinde onu daima karısı Parvatl ile bitişik,sarmaş

'r,. '~:';'":

19,1aşye~~vk halinde görmekteyiz

(12).

Tam manasiyle erotik bir karekter; Tanrı Vishnu'nun

Y':'

l#:y'tı~'ksükıitu~a ve ağır başlılığına karşılık Şiva'da daha çok yıkıcılık ve yakıcılık unsurları

'i

'

hakııiidir.

:ı.

(4)

ii!

14

ABİDİN İTİL

11.

i

J

!

ıi,

,I,

II

ir

i

! i

, , , 1:11

I'.

i

li j : ~

liği temsil eden Ahimsa'nın kocasıdır; ve bunların ikisindenNara ile Narayaı)a adlı ikioğ.lan çocuk doğar. Herhangi bır Sanskrit lügat kitabına bakmak suretiyle, bu iki adın ayni zamanda tanrı Vishnu için de kulIanılmakta olduğunu öğrenmek zor değildir. Şayan-i dikkattir, burada, Gandhi'nin genel olarak davranışı ile, yukarıdaki mÜolojik rivayet arasında kuvvetli bir benzerlik vardır: Gandhi de, bütUn varlığı ile bağlı göründügü hak ve hakkaniyeti, nizarnı (Dharma), kendi şiddetsizlik (Ahimsa) prensipi ile birleştirerek, onun üzerinde işliyerek Hint bağımsızlığının sağlanmasına, gerçeğin doğmasına çalışıyor.

Gandhi'nin din hakkında söylemiş olduklarını bir bütün olarak ele aldığımız zaman, kendisinde bir Karma-Yogin edası sezmemeğe imkan yoktur. Her Karma- Yogin gibi o da, için-de bulunduğu hizmeti tam olarak yerine getirmek suretiyle kendi tanrısı içerisine çekilmek ve tanrısına kavuşmak (Yoga) gayretindedir. Bunu kendisinden dinliyelim: Ganclhi diyorki

(14)

"Eğer ben bugünkendimi bütün varlığımla.cem'iyetimin hizmetine vakfetmiş durumda isem, bu benim, gerçek aleme kavuşmak için taşıdığım kuvvetli arzudan ileri geliyor. Tanrının gerçekolarak kavranabilmesinin ancak vazife görmek (Karman) yolu ile mümkün olabileceğine inandığım içindir ki din olarak, kendime hizmet ve vazife dinini seçtim; ve vazifernde Hindis-tan'a karşı olan vazifedir". Fakat, diyor, bu vazi,eye ben kendim koşmus değilim, bu işte bende İstidat olduğu için vazife kendisi bana geldi.

Karma- Y oga ekolünün öğrettikleri debundan başka bir şey değildir.

Mahatma Gandhi'nin annesi Putlibiii ile babası Karamçand'in da çok aydın, halim selim, kendi din ve mezheplerinden olmıyanlara karşı da saygı besliyen ve imanı bütün kimseler oldukları anlaşılıyor.Vishnuit oldukları halde, sofralarında zaman zaman Cayna dini rahip-lerini ağırladıkları ve fırsatlar düşürerek bunlarla birtakım dini mevzular etrafında konuşma-lar. ve münakaşalar yaptıkları bunu gÖsteriyor. Cayna dininde de aşırı ölçüde feril.gat, diğer-gamlık ve şiddetten kaçınma müeyyideleri vardır. Bu dine irttisabedeceklerin peşinensekiz

yasağariayet edeceklerine dair yemin etmeleri şarttır: bir cana, h,mgi şartlar dahilinde olursa olsunkıymamak, hangi şartlar dahilinde olursa olsun yalan söylememek, başkasına ait bir şeye hiç bir suretle sahip çıkmamak ve asla cinsi münasebetlere yaklaşmamak işte bunlardan bazılarıdır

(1').

Çocukluk adiyle Mohandas, son olgunluk ve hizmet devresi adiyle ise Mahatma Gandhi işte böyle bir hava, terbiye, muhit ve inanç çevresinin yetiştirdiği ve geliştirdiği bir insandır. Din hakkındaki kanaatlarını açıklarken Gandhi için filozof ve dindar bir siyaset adamı,veya, siyasi bir felsefe ve din adamı terimlerinden arzu ettiğinizi kullanabilirsiniz

(16).

Ona göre; istisnasız olarak, bütün inançlar tek ve aynibir kaynaktan galmişlerdir. O diyor ki, "Tanrı, İnanç sahibi olan l~erkesin malıdır; öyle ki, atheist olanların atheizm'ini bile tanrı kabul etmek icabeder (17). Bir defa, başka dinlere ait olan kutsal yazıları da, ama o dinlere inananla-rın gözü ve inanciyle okuyup kavramasını ve değerlendirmesini becerebilseydik, görecektik li aslında bütün dinler tek bir ana inanca dayanıyorlar ve hepsi de insan oğluna yardımcı olmak ve onu ışığa çıkarmak bakımından ortak bir karakter taşımaktadirlar (18)".

16) BütÇm ömrü çetin mücadelderle geçmiş olan Gandhi'dc, şayanı dikkattİr gayet İnce bir ruh ve tama-nıiyle.modern anlamda hir san'at zevk ve telakkisi vardır: san'at san'at içindir kanısını hoş görmiyen Gandhi Batılı san'atkarları tabiatı taklitçilik ve daha çok toprağa gözlerini dikmiş olmakla yerrlikten sonra, Hintli san'at-karları ilham yolu ile san'at eseri meydana getirmek ve İnsan oğlunu semfılara yükseltmek isternek vasıfları ile över

(The March of Tnclia; Cilt XV. Nr. 2 1963, dO).

i?) All Men are Brothers, Life and Thoughts of Mahatma Candhi, as ıolcl in his own words. UNESCO. Switzerlancl 1958, s. 5il.

(5)

15

Klassiker Nr. 87,88), s.213.

BUDDHA TANRıyı REDDETMİYOR MU?

Bu bakımıardan, Buddha'ya tanrıyı inkar ediyor demcnin büyük bir hata olacağına ve bu'nun, Bliddhizm'in ana doktrinine çok aykırı düşeceğine kanaat getiren Mahatma Ga.ndhi, "Buddhizm'de" diyor "Nirvaı.ıa'yı büsbütün yanarak ortadan kaybolmak anlamında almamak .icabeder. Nirvl;ı.ıa'da, bizde mevcfıt olan düşük değerler, kötü taraflar ve günahlar yanar ve . kÜl haline 'gelirler. Mesela Nirvaı.ıa'yı, ateşte yakılmış bir kadavradan arta kalmış siyah

kömür-:lere benzetrnek doğrudeğildir. Nirvaı.ıa geri kalan kısım; gerçekten benliğini bulmuş ve son-'siızhiğuıi kalbine sığınabilmiş olan bir ruhun ölmez saadetidir (ı9)".

'G~rıdhi'nin yaptığı gibi, tanrı kavramını bir kurtulıış. mertebesi, bir kötülüklerden sıyrılma durumu, veya ferdin ideal bir varlığa kavuşması, onunla birleşmesi (Yoga), o varlık içerisinde yok::olıhası gibi. anlamlarda kabul etmek mümkün olsaydı, o zaman belki Buddha'nın Nirvaı.ıa' '~iyle' Gan'dhi'nin tanrı tasavvuru arasında her hangi bir benzerlik akla gelebilirdi. Ancak, . :". tiınr~; deyince hatırlara, her şeyden evvel: teşebbüs kuvveti olan ulu bir varlık, iyiliği,iyileri '.. " ;;~e~~n ve koruyan, toplumadüzen veren, yenilmez ve ölmez bir kudret geleceği için, böyle bir " t~nrıileBuddha'nın Nirvaı.ıa'sı arasında her hangi bir ilgi aramak yersiz olur. Ve Gandhi'nin l~~(""B'ı.ıa"dh~'nınNirvaı.ıa'Siyıe,,"gerçCk tanrı layıkı ve hakkı bulunan mevkiye, yeniden, yüksel-~.,/tiıiIıiş'vi:'oturt~lmıitur" yollu sözlerinin, görülüy~r ki sağlam bir mesnedi yoktur. Çünkü ,. , i,~~~1d~~~~h;~'~~ı\.'disi, Nii'Vaı.ıa terimi ile teşebbüs kabiliyeti olan bir varlığı işaret etmiş değildi. ~. ",{;;'iiiici:dh*hiç'ı1;riaman, Nırvaı.ıa-veya onun kendi terimi ile Arhat'lık mertebesi- şunu yapar,

I.''"

';Lb;;;~>eder'vey~yapmağa ve etmeye muktedirdir dememiştir. Gandhi, fert üzerindeki vazifenin

;;

'. . .:~e'işih

kı,;sursuz bir şekilde ikmali neticesinde erişilebilecek ideal bir sonucun, Y oga'nın, tasviri ' '~;:':-;iç~~iiraşırken; Buddha, doktriniyle, bizzat bu işlerin ve çeşitli sonuçları doğuran vazifelerin , "':',' :.o~iıidan kaldırılmasını istiyor. Ona göre, ferdi n bütün çektikleri bu doğma-yaşama-ölme ~;;"':\,;'iihti;'indedir. Bu zincirin koparılmasına çalışılmalıdır. Buddha'ya göre, bu doğup ölme zinciri ~':.':;;':(s~msi;i~rkopniadan ferde rahat yoktur. Buddha tanrı konusunu sükfıtla geçmiş değildir. ~,".",'.,.~Bu.ddhadiyor, tanrılar da nihayet ayni kanuna tabidirler; ister yer altında ister gök yüzündeki

..I.'::;;.."...',;;...

t,.. ~....r.(~~ı.l.~.f.,..?i.~un,o.nıar. d.a bir ha.yatsürmeğe ve sürdükleri hayatın tatlılı acılı meyvelerini

toplıya-i~/<./a!<'tekrar tekrar doğup ölmiye mahkfımdurlar; onların ayakları da hırs ve arzu denen zicir-':~'. "'ie~l~ p;~angah bulunuyor

(20) ..

,rı...

:: ...

Kehme olarak "sönmüş, yatışınış, batmış" gibi anlamlara gelen Nirvaı.ıa'yı

(21)

açıklamak .~.;': Üier~Buddha, diğer birçok misaller arasında, ama bir insan misalini de zikreder: mesela der

(22) ,

, . anadan kör' ohirak doğan birisini tasavvur ediniz. Bu adam ne siyahi ne beyazi, ne maviyi " ve ne de sarıyı birbirinden ayırt edebilecek ve görecek durumdadır. Onun için düz olanla düz

'.ı... .' '."ölmıyanın hiç birfarkı yoktur.

O

ne semadaki güneşi, ne ayı ve ne de yıldızları görmÜştür. .;~ '13ir'güıi onabirisigelse ve beyaz, temiz ve lekesiz gömleğin çok hoş bir şeyolduğunu ve giyince

'....

J...'.'.

.

{Ç2¥'güzel göründüğünü ona söylese; körinsan böyle bir gömlaği almak istediği zaman fena bir

1

.~.

satıcıonasokularak yağlı isıe kirletilmiş bir gömleği ona satsa. Kör bilmeden bu gömleği

giye-,;i'

.~ekı: "e onu güzelbilerek ötede beride sevinçle dolaşacaktır. Bir zaman sonra körün gözü tedavi

.1';

ro ıyleiyileşir de kör gürmeye başlarsa o zamana kadar, beyaz, temiz ve lekesiz bir gömleği

ı

\>

Y~t

~~nniyle duyduğu muazzam sevinç nasıl birdenbire yerini kedere, utanca ve hiddete

:.1.:. '

'~~~rke:gei::~ktir;O ana kadar sevg;'ve minnattarhk hisleriyle bağlı bulunduğu kötü kalpli satıcıya . . l'1ekad~r da düşman kesilicektir. Ama o, bu hiyleli ve kötü ruhlu adamın şerrinden kurtulduğu

için deayrıca .büyük bii sevinç içerisindedir. Tadına doyulmaz bir sevinç, fırtınalardan

J"

kurtularak sahile ayak basabilmişlerdeki sevinç. İşte Nirvaı.ıa budur. Nirvaı.ıa'yı ağır bir

hasta-'i

l~) Indo~Asian Cnlınre. s.'l41.

t

'.::;'"

..

;:~Q) .,.Gr~mm., 'G. Di'e Lehre des Buddha., Münchcn 192.:), s. 101.

I.

"

21)'nir'fvii=sönmck, yatışmak, baımak (gün~!).

' ':';22) Grimm,a. s. 360- 3 ; Schmidt,K. Btıddhas Redcn.1961(Ro\\ohlts

1,,'

(6)

-..o:" 1

lık atlatmış bir kimsenin, eski müziç hastalığını her hatırladıkça duyacağı ferahlık, rahatlıkve saadet hissine benzetebiliriz.

Buddha'ya göre Nitviir,ıa -başka bir deyimle Arhat'lık derecesi- birkaynağı olmıyan, şekil değiştirmemiş olan, birçok unsurlardan meydana gelmemiş bulunan bir durumdur. Bu saydıklarımızın üstündebir durum! Yaşadığımız sürece bir takım işler işleriz. İşlerimizin mahiyetine göre ya cezalarını çeker, ya da mükaratlarını toplarız. Bu cezalar veya mükaratlar neticesindedir ki fert boyuna doğar ve tekrar ölür (tenasuh!). İşte bu yıpratıcı ve üzikü deVri-daimden kurtulmak icabetmektedir. Kişi, beş duygu organının dış alemderi getirdiği türlü etkilerin ~siri kaldığı sürece, yağ'lı isk kirletilmiş bir gömlek giyen ve fakat, göremediğive: bile-mediği için, onu beyaz, tc miz ve lekesiz sanan bir kör insan gibidir. Buddha'nm verdiği öğütleri dinlemek suretiyle Nirv~r,ıa'ya kavuştuktan, yani gözlerden kara bilgisizlik perdesinin kalk-masından somadır ki o, ey vah 1.. demek ki şimdiyekadar duygu organlarım beni boyuna aldatmış, durmuşlardır. .. diyecektir.

,

Nirvar,ıa, zincirleme devam eden doğup ölmelerin, sebeplerle neticelerden ibaret olan bütün bir hayatın durması ve sönmesidİr; şiddetli arzular,nefret hisleri ve bilgisizce davra-nışlardan müteşekkil bir hayat! Fe~din bu hayat akışı üzerinde hiçbir etkisi yoktur; o da kendini bu akmtıya kaptırmış durumdadır. Akıntmm kesilmesiyle ferdi varlık da ortadan kalkar. Şid-detli arzular, nefret hisleri ve bilgisizce davranışlar, bir kandil alevini besliyen ve yaşatan yağa benzer: yağını kestiniz mialevdeki ışık da söner gider.

. Görülüyoyki Buddha, Nirviir,ıa ile bir bitiş anını tespit ediyor, veya hastanın, nekahat devrinde, eski hastalığını her hatırına getirdikçe'duyduğu ruh alemini tasvireçalışıyor. Hiçbir sözünde o, Brahmanlar tamıyı yanlış anladılar, gerçek tanrı o değildir budur" dememektedir. Onun ölçüsüne göre, tanrıların yaşamakta oldukları alemde de, gerçek saadet yoktur. Tanrı-.larırı da saadete ihtiyaçları vardır. Binaanikyh, Buddha'nın Nirviiı.ıa'siyle "gasıp bir tanrı Beyaz Tahttan indirilmiş ve gerçek o,bn tanrı, layıkı ve hakkı bulunduğu mevkiye, yeniden, yükseltilmiş ve oturtulmuştur

(23)"

diyemiyeceğiz.

Belki, idealolarak kabul ettikleri bir amaca varmak ve o kusursuz saadet aleıhi içerisinde kaybolupgitmek bakımlarındanMahatma Gandhi ile Buddha arasında bir şekil benzeliği tespit etmek mümkündür. Ancak,bu bir şakil benzerliğinden ileri geçemez. Nirviir,ıa için hiç bir zaman bir fonksiyon bahis konmu değildir. Gandhi'nin kavuşmak için gayret sarfettiği tanrı ise,. omnipotens;her şeye kadir, hak ve hukukun kurucusu, kısacası, her şeyin üstünde ve ölümsüz bir kuvvet, yani bütün theist'lerin kabul ettikleri hir tanndır.

(24)

Buddha tanrıları da Nirviir,ıa'ya muhtaç kabul eder. Gandhi, Kast sisteminin ilgası için yaptığı savaşında dokunulmazlar(Çar,ı<;liila v.s)smıfına mansup kimselere, tan n Hari'nin çocuk-ları anlamında, Haricana adını verirken(25), Buddha, benim için diyor bütün Kast mensupları birdir: birer annedendoğma olduktan, ve hangi Kast'a mensup olursa olsun ölünce birer meyit ve dokunulması mekruh bir cisim sayıldıktan sonra, prensle derviş veya sığırtmaç arasında ne fark olabilir; benim güzümde bir Brahman'la birdokunulmaz arasındahiç bir fark yoktur . .Her sınıf mensubu insan mutlak olan saadete, Nirviiı.ıa'ya kavuşmağa ve Adıat olmağa

nam-zettir

(26).

Gandhi için tanrı katı ve bu kata erişerek onun içerisinde yok olup gitmek saadeti büyük bir.ideal iken, Buddha tanrılara tanrılıklarından slynlarak.Arhat'lığa yükselmelerini ve Buddha olmabrıni tavsiye eder.

23) Baş tarafa bakınız.

24) G~ncl olarak" tanrı" kavramından ardaplan da budur: St. Ansehn: id quo maiııs cogİtari non polcst (ERE.XII,261).

25) Wolff, O. 5,69.

Referanslar

Benzer Belgeler

şısında bağıttan doğan borçlar pek az bir yer almaktadırlar. Ancak bu gerçek bile yalnız başına, kanunda bağıttan doğan borçların böyle az göz önünde

sebeple de efendisinden tazminat talep eder. Fakat bu hal tarzı hakkaniyete muhalifti, bahusus ki burada ivazsız bir mukavele mevzuu bahisti. &#34; Federal mahkeme vekâlet babında

vadesinde köylüden tahsilini emniyete almak için çok sıkı kayıtlara tabi tutulmuştur. Açılan kredilerin vadeleri mahsulün idraki ve satışı zaman­ larına

Bu çalışmada başlıca 1918 tarihli Bern Hukuk Yargılama Usulü Ka­ nununu ve 1947 tarihli Federal Mahkeme Hukuk Usul Kanununu ve 1947 tarihli Federal Mahkeme Hukuk Usul Kanunu

duğu yegâne federe devletin Louisiana olduğunu izah etti. Gelir vergisi hususunda Fransız hukukunu Louisiana vasıtası ile Birleşik Devletler Ufni- form kanunlarına nasıl

İki büyük âlimin oğlu ve torunu olan rahmetli profesörün babası, İzmir müftüsü olan ve adı zamanının büyük âlimleri arasında anılan hoca Emin efendinin oğlu

— Bu kararlar tescil ve ilân edilir (TK 26 ve müteakip). — Her iki şirket bilançosu ayn ayn ilân edilir ve borçlann şekli itfası gösterilir TK 207. Fakat borçlann

Haricilerin, orjinalitesi olan iki konu- daki görüşlerine; büyük günah işleyenlerin durumu ile hillifet hakkın- daki düşüncelerine bu açıdan bakılmasının daha