• Sonuç bulunamadı

Eski Eserleri Koruma Encümeni:1939 yılı mesai raporu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski Eserleri Koruma Encümeni:1939 yılı mesai raporu"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t t

~ b o S o ı S

İ S T A N B U L

A R K E O L O J İ

M Ü Z E L E R İ

E S K İ E S E R L E R İ K O R U M A

E N C Ü M E N İ

1939

Y I L I M E S A İ R A P O R U

İ S T A N B U L — R Í Z A K Ö Ş K Ü N M T B A A S I — 1940

(2)

İ 9 3 9 Y ılın d a k i Eski Eserle ri K o r u m a e n c ü m e n i u m u m î h e y ’ eti

Reis.. İstanbul Arkeoloji müzeleri umum müdürü. Azız Oğan.

Asa.. Topkapı sarayı müzesi müdürü. Tahsin Öz.

Aza.. A rkeoloji müzesi müdür muavini. A rif MüPid Mansel.

Aza.. Sabık Darülfünun ve Mülkiye mektebi pro­

fesörlerinden. EfdalCddin Tekiner.

Aza.. Üniversite kütüphanesi müdüre- H. Fehmi Karatay.

Aza.. Türk ve İslâm eserleri müzesi müdürü. Abdülkadir Erdoğan.

Aza.. Vkıflar idaresi sabık mürakiplerinden. Nuri Ebüssüutoğlu.

Aza.. Müze sabık dahiliye müdürü. Süleyman Yörüken

Aza.. Müze mimarı. Kemal Altan.

(3)

ÖN SÖZ

Türkün parlak zekâ ve dehasının birer canlı nişa­ nesi ve Türk kabiliyet ve medeniyetinin bahir eserleri olan âbidelerimizin hüsnü muhafazalarını emreden nizam­ namelerin hükümlerini tatbik ve takibe memur Eski eser­ leri koruma encümeni 939 yılı çalışmaları hakkında yüksek maarif vekilliğine sunduğu raporunu bir broşür halinde intişar sahasına konmasına karar vermiştir.

Derin bir samimiyet ve tevazu içinde çalışan encü­ menin mesaisini tevsik eden bu raporun, hey’ etin çalış­ masını yakıdan takip etmek isteyenleri tenvire hizmet edebileceği şüphesizdir. Bu itibarla dosyada kalması tec­ viz olunmamıştır.

Naktî vesaiti ve icraî slâhiyeti olmayan bu hey’etin başardığı işler düşünülecek olursa bu vazifeyi ne kadar güçlükle ve fakat ne derece hassasiyetle ifa ettiği teza­ hür eder. Encümenin teşebbüsatını hayırkâr neticelere isal etmek kuvvetini haiz olan Vilâyet, belediye, ve kay­ makamlıklarla vakıflar idaresinin bu işlere alâkaları ar­ tarsa encümenin daha büyük şevk ve cesaretle mesaisini ifa ed.eceyi tabiîdir.

Eski Eserleri Koruma Encümeni

(4)

E s k i Eserleri K o r u m a

E n c ü m e n in in

1939

Ytlı Mesaî Raporu

(1333 - 1917) senesinde teşkil edilmiş olan Eski Eserleri Koruma Encümeni (Âsarıâtika Encümeni Dai­ misi) memlekette takip edilmek istenilen bir büyük ga­ yenin temini husulü için mesai tesisine matuf bir mak­ satla vücuda getirilmiştir.

Bu büyük gaye: Milletin kültür bakımından geçir­ diği devirlerden bakiye kalarak zamanımıza intikal et­ miş olan varlıkların mütehaccir şahitleri olmak üzere eski eserlere dair ne varsa bunları korumak, mahiye­ tini meydana çıkarmak, bilinmiyenlerini arayıp öğrene­ rek bilmek ve bu suretle vücuda gelecek malûmat mec­ muasını ortaya koymak gibi muazzam ve çetin bir bahsi ikmal etmek maksadını temin etmektedir.

Bu meyanda güzel vatanın örneksiz güzelliklerini devirlere göre değişen sanat eserleriyle bezenmiş olan ecdadın tezyini san’ at kudretini gösteren ve tabiat gü-

zelb'kleriyle san’at güzelliklerini mezcederek vücude

getirdikleri şehrin bedayini de korumak ve bunları inki-

razdan muhafaza ile beraber tarihî vasıflarını tebarüz

ettirmek te bu gaye dahilindedir.

Ve yine milletin şanlı ve ünlü günlerinin mebdei o- lan büyük küçük şahısların tarihe geçmiş ve an’ane

(5)

ha-line girmiş menakib ve yadı kerimini kaybetmemek üze­ re bu sahaya nigâhban bulunmak ta bu gayeye dahil­ dir.

Bu esaslara göre tanzim edilmiş olan encümen tali­ matnamesi Cümhuriyetin ilânından sonra da inkilâbm gayeleri arasında bulunan bu çalışmanın devamı için terviç olunarak Cümhuriyet Hükümeti tarafından da

(1925) tarihinde tasdik edilmiştir.

Bu suretle takviye edilmiş olan encümen hiç bir fütur getirmiyerek 23 senelik mesaisine devam etmek­ tedir.

Bu mesai şu yolda istatistiklendirilebilir:

ilk devrelere ait işlerde encümen tarafından sarfe- dilen mesaiye rağmen menfi surette neticelenen Kızlar- ağası ve Haseki hamamı ve Ayaspaşa mezarlığı gibi şaheserlerin ziyadan kurtarılamamasma rağmen Topka- pı surlrı ve Ayasofya hamamı gibi o zamanki belediye

reisinin yıkıcı zihniyetinden kurtarılabilerek müspet

netice alınabilen muvaffakiyetler kaydedilebilir.

Cümhuriyet devrinde ise bu mesai daha müsmir bir vaziyet almış olduğundan encümenden çıkan işler ara­ sında İstanbul Kapalı çarşısına ve Kâğıthane (Sadabad) sahasına dair her biri başlı başına bir eser addedilebile­ cek derecede vus’atli ve ihatalı görüşlerle yazılmış ra­ porlar kaydolunabilir.

Bu meyanda yalnız 1939 senesine ait mesai şu ra­ kamlarla ifade olunur:

1939 senesi zarfında encümen mesaisini teşkil eden mevad Vekâletten sorulan ve belediye ve İstanbul Vakıflar baş Müdürlüğünden gelen ve âsarıâtikadan olan binalar hakkında mütaleayı istilzam eden ve encümen

(6)

dan re’sen görülerek ait olduğu makamlardan sorulan-, işlerden ibaret olup 25.12.939 tarihine kadar bu yolda 370: adet evrak gelip encümene havale edilmiş ve bun- lrdan 361 adedi karara iktiran ederek intaç olunmuş ve 9 adedi 940 senesine devredilmiş olduğu gibi encümen müzakeratma ait ayrıca 21 mesele resen karara rap tolunmuş vebunlardan başka encümen biri Sokullu Ca­ miine biri Yeni Cami mahfeline ve biri Vali ile birlikte şehrin kıyılarında encümence malûm olan âsarıâtikanın tetkikine ait olarak 3 defa müetemian tetkikat yapılmış ve bu sene zarfında eyyamı muayyenesinde 100 defa ve hususî çalışmak üzere de âzadan bazıları tarafından on defa içtima edilmiş ve tescil muamelesi için de iki âza tarafından şehrin muhtelif mahallerinde tetkikat yapılmıştır.

Binnetice bu muamelâttan doğan işlerin yüzde 50 derecesinde muhafaza kararı ve yüzde 20 derecesinde muhafazaya lüzum olmayıp hükmü verilerek istizan e- dilmiş ve yüzde 30 derecesinde de istenilen tamirata mü­ saade sureti gösterilmiştir.

Bu meyanda verilmiş olan muhafaza kararları do- layısiyle ötedenberi encümen hakkında söylenen köhne-. perestlik ve imara engel olmak gibi isnadata da temas iktiza etmektedir.

Bir mileltin mevcudiyeti eserlerde ve medeniyeti de o eserlerin kıymetleriyle ölçüldüğüne göre Türk ka­ biliyet ve medeniyetinin asırlardanberi vücude getirdiği ve zamanın az çok bir tahribat ile devrimize intikal ettirdiği cami, medrese, sebil, çeşme, türbe, suyolu, şa­ dırvan, han, hamam, mektep ve emsali eserlerin çoklu­ ğu ve ¡bunlar üzerindeki kıymetler milletimizin dünya tarihinde çok yüksek olan medeniyet mevkiinin

(7)

ı*i ve irfan ve kültür şahitleri olduğu cihetle bunların varlığını müdafaada en kuvvetli unsur olmasiyle her bi­

rinin ayrı bir kuvvet olarak telâkkisi tabiîdir.

Gerçi bazı fikirlere göre emsal ve nümune olarak her bir eserden bir kaç tane muhafaza edilerek bakiy- yesine ehemmiyet verilmemesi ve bunlar mahvolsa da ehemmiyeti olmıyacağı bir tez ise de müdafaada çok­ luğun küvet teşkil edeceği esası nakabili inkâr oldu­ ğundan bu eserler ne kadar çok olsa kudreti ibdaiye ve imariyemizin azametine delil teşkil edeceğinden ve me­ deniyet iddası mücadelesinde çokluğun kıymeti ve kuv­ veti tasdik olunmak zarurî bulunduğundan eserlerimi­ zin her birini ayrı ayrı muhafazaya değer mahiyette görmek encümenin şiar ve umdesi olmuştur.

Bundan dolayı köhneperestlik ve engellik gibi is­ natlara karşı muhafaza maksadında encümenin taassu­ bunu bir celâdeti vatanperverane addetmek lâzım gele­ cektir.

Nitekim âsarıâtikası kalmış olan milletlerin bugün­ kü imarında esas olarak bir taş yığınından ibaret bile olsa edvarı atikadan kalma eserleri son derece itina ile muhafazayı bir mesleki İlmî ittihaz eyledikleri görül­

mektedir. Mısırın, İtalyanın, Yunanistanm ve son za­

manlarda İranın tuttuğu bu muhafaza mesleği şayanı hayret ve takdir görülmemek kabil değildir.

Bazı eserlerin mimarî kıymetlri birinci derecede o- lup 2, 3, 4 üncü gibi ilâ ahır derece verilerek âsarıâtika kıymetlerini tenzil ettikten sonra keza ilk örnekleri var­ dır kaydiyle bunların yıkılmasına mesağ gösterecek fi­ kirlere karşı denilebilir ki: Âsarıâtika ve Arkeoloji nok­ tasından eserler birbirine nazaran daha güzel ve daha sanatkârane ve daha eski ve daha yeni gibi vasıflarla

(8)

derece almak tabiî ise de bu derecelerin geride bulun­ ması eserin terk veya imhasını icap edebilir mi? Bir mil­ let medeniyetini eserlerinin kıymeti ile takdir ettirdiği halde onların çokluğu ve hattâ binihayeliği ile de aza- metlendirir.

Örneği vardır diye bir tanesini alıkoyup diğerleri­ ni ortadan kaldırmak fkri bu büyüklüğü rahnedar et­ mez mi?

Şu vadide Arkeoloji âleminde galebe etmiş olan mütalea ve kanaat bir milletin varlığından bakiye kal­ mış olan her eserin muhafaza kaydı altına alınmasıdır.

Bu esaasagöre encümen de Türk eserlerini sonradan hafriyat işlerini yaparak meydana çıkarmağa uğraşma­ mak için şimdiden mevcudiyetlerini korumak azminde bulanmak kanaatindedir.

Yıktıktan sonra imar yerine yıkmadan tanzim ve ıslâh suretiyle imar vücude getirmek esasının kurunu vustaî şehirler için en İlmî yol olduğuna emsal olarak Mayans, Mağdeburg ve Frankfurt gibi beldeler gösteri­ lebilir.

Âsarıâtika binaların mevcudiyeti«! göğüsleri ka­ bartacak bir varlık ve bunların hüsnü muhafaza edilme­ si şehirler için bir ziynet değil midir?

Bu bahse temas eden mezarlıklar meselesi de ayrı­ ca bahse değer: Bizde mezarlıkların ruhanî ve uhrevî düşünceler kadar İlmî ve sınaî kıymetleri olduğunu in­ kâr kabil değildir. Evvelâ mezarlıklarda mevcut taşlar taşçılık san’atının inceliklerine ve geçirdikleri devirlere ait el ile tutulacak kadar vazih bir kataloğdur.

Sonra Osmanlı Türk tarihinin teşkilâtı içtimaiyesi- ne ve tabakat ve sunufu ahalî arasında mevcdt olup ta

(9)

yazılmış tarihlere geçmiyen bin bir sınıf halkın ve mes­ leğin tarihçesidir.

Daha sonra resmî teşrifat ve usulü içtimaiyede a- lâmeti farkıka addedilmiş olan serpuşlar için bir kol- leksiyondur.

En sora da Şarkın mistik hayatını canlandıran ve memleketimize kendine mahsus bir kaşe veren tablolar­ dır.

Her şeyden başka da hissiyatı insaniye ve kıymeti tarihiye ve yâdı mevcudiyet olmak üzere ölülerin hatı­ rasına hürmet etmekle âtiyen o hürmeti kazanmağa is­ tihkak hasıl edecek ahlâkî hareketlerimizi icap ettirmez mi?

Şu esaslara göre tam indiras halinde bulunan veya bir meydan ortasına veya sokak istikameti dahiline gir­ miş bulunan kabirlerin oralardan ref’i zarureti olmadık­ ça yerinde duran makberelerin yukarıda zikredilen se­ bepler dolayısiyle tanzim ile hazire halinde muhafaza­ ları yine tekrar ederek mistik ve şâirane manzaralar te­ sisine yardım edeceğine şüphe olunamaz. Bu hal ise

şehrin her gün tehavvül etmekte olan bu gibi eskilik

damgalarından arî olan yerlerinde modern güzelliklerin tesisine mâni olamıyacağı bedihîdir.

îşte bu mütalealar ile vazifesini çok hassas olarak icra eden ıbu eski teşekkül yani encümen bu yadigârları korumak esasında anların tarihçelerini yapmak, fotoğ- rafilerini almak, plânlarını vücude getirmek gibi işle­ rin mecmuasından mürekkep olarak her eser için bir fiş te tanzim etmekte,çalışmasım devam ettirmektedir.

Bu iş için iptida eserlerin bulundukları mahaller

(10)

ve isimleri bir deftere sıra numarasiyle kaydedilerek o eserin üzerine boya ile bir numara vazetmek ve o eserin yerini şehir hartası üzerinde tesbit ederek kaydını it­ mam etmek suretiyle tescil muamelsi yapılmaktadır.

Bu iş Kavaklardan Yeşilköye ve Pendiğe kadar o- lan saha üzerinde ve bazan da Çatalcaya kadar şehir haricindeki mahallere kadar gidilip taharriyat yapmak gibi müşkül bir iştigali iltizam etmekte olup bu hususta

şimdiye kadar sarfedilen mesai ile (716) adet mahal

tescil olunmuştur.

Bundan sonra fişin vücude getirilmesi işi kalmıştır. Encümenin vazaifi asliyesinden olan bu fişlerin tanzimi işi de ayrıca mühim bir meşgaledir. Şimdiye ka­

dar yapılan fişlerin adedi (416) ya baliğ olmuş ve bun­ lardan (215) adet Vekâlet yüksek makamına takdim o-

lunmuş ve son sene zarfında da 163 adet yeniden fiş

yapılmıştır.

Fiş mesaisi iki kısım olup biri fişlerin tesisi ve İkin­ cisi de fişlerin malûmat kısımlarının doldurularak fişle­ rin ikmalidir.

Birinci kısım tescil muamelesi yapılarak fotoğrafi- leri alınan eserlerin resimlerinin matbu kartonlara geçi­ rilerek numara altına alınması, ikinci kısımda bu eser­ lere ait tarihî malûmatın derç ve tanzimiidr. Bu iki kı­ sım mesai arasında çok derin tetkiklere muhtaç olan ve yazıları adeta broşür haline gelen işler olup malûmat kısmı 20 sahifeye kadar yazı teşkil eden vesikalardır.

Damat İbrahim Paşa sarayına ve Azatlı Barutha­ nesine ait olan fişler bu kabildendir.

(11)

îşte bu mesai çetinliğidir ki Müzece tescil edilen eserlerin adedi (716) ya baliğ olduğu ve bunlardan

(416) adedinin fişi tesis olunduğu halde ancak (253)

adedinin yazıları ikmal edilebilmiştir.

Bu çetin çalışmanın sonunda husule gelecek kıy­

metli kolleksiyon nadir bir eseri tarihî olacaktır.

14

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Millet Meclisi Üyelerinden ve Senatörlerden Gelen Şikâyet ve Öneriler 12 Mart Müdahalesi’ne giden yolda çeşitli siyasi partilerin dışında bazı Meclis üyeleri ve

İkinci  aşamada  konuyu  görüşmek  üzere,  toplantının  sorumluluğunu  üstlenmiş  olan  eski  yönetim  kurulu  üyelerimizi  ve  hesaplarını  denetlemiş 

• Büyük ölçekli imar planlarını yapmak (1/5000-1/25000); ilçe belediyelerince yapılan planları onaylamak, değiştirerek onaylamak (ilçe belediyesi 1 yıl içinde

2021 - 2022 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi İME - Eğitim Takvimi ekte sunulmuş olup duyurulması ve Müfredatlarında İME dersi bulunan bölümler için İME

İngiliz Independent gazetesinde yayımlanan bir rapora göre, günümüzde yaygın biçimde kullanılan kimyasallar, insanlar dahil olmak üzere balıktan memelilere kadar

Zaten 1919-1922 arasında Anadolu'daki Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında da Kıbrıs Türkleri Anadolu'ya destek girişimlerinde bulunmak için çaba göstermişlerdir. Anadolu'ya

olmasını şart koşarken Hanefiler diğer akitlerde olduğu gibi (2/Bakara/282) nikâh akdinde de bir er- kekle birlikte iki kadının şahitliğini geçerli kabul ederler.

Sinir ağı eğitimi yaparken kullanılan çoğu hiperparametre; optimizasyon algoritmaları ve öğrenme oranı ile yüksek oranda alakalıdır.. Optimizasyon algoritmalarından