• Sonuç bulunamadı

Adnan Saygun

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Adnan Saygun"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ADNAN SAYGUN

"Köroğlu adaletsizliğe, zulme isyanın, barışı, kar -

deşliği sağlamanın sembolüdür. Atatürk de aynı mü­

cadeleyi yaptı. Onun için eserimi Ata'ya ithaf ettim."

İstanbul Festivali, Devlet Bakanının konuşmasından son - ra, Adnan Sa ygun'un Yunus Em - re Oratoryosunun çalınm asıyla b a jla d ı. Yarın akjam da A ç ık Hava Tiyatrosunda Saygun ' un Köroğlu O p erasının dünya p r ö ­ miyeri ya p ıla c a k . Bu eseriyle Adnan Saygun'un kendini ajtı - ğı ve sanat hayatının doruğuna çıktığı belirtiliyor.

Köroğlu operasını nasıl yorumluyorsunuz ? Sizin için önemi nedir ?Bu ese - rinizi Ata 'ya ithafınızın ne­ denleri ?

Köroğlu, bildiğiniz gibi bir halk kahramanıdır,bütün Türk­ lük camiasında bilinen b ir kah­ ramandır, Batı'dan Doğu'ya. Köroğlu'nun çok değişik görü­ nüşleri va rd ır halk rivayet - lerinde. Fakat hiç d eğişm e­ yen bir karakteri va rd ır, o da büyük bir kahraman oluşu, b ir halk kahramanı oluşudur. Zu - lümle, adaletsizlikle mücadele etmiş b ir tiptir. Onu tem sil eden bir tiptir.Çamlıbel onun , barışı tem sil eden, kardeşliği tem sil eden ülkesidir.Benböy­ le anladım. K ır at da, b iliyor - sunuz, efsanevi b ir attır. Be - nim anlayışıma göre, k ır at , ancak bu barış,kardeşlik,hu - zur iştiyakını duyan, o imanı duyan insanları Çamlıbel 'e ulaştıracak ve bunun karşısında

olanları yenmeğe .ezmeğe y a r­ dım edecek, onu sağlayacak olan attır. Onun sembolüdür . Demek ki burada Köroğlu, ada­ le ts izliğ e , zulme isyan,huzuru sağlama, barışı , kardeşliği sağlamanın sem bolü;K ır at da gene bu imanı içlerinde hisse­ den insanları o huzur ülkesi - ne kavuşturacak ve o gücü ve - recek semboldür . Ç a m lıb el, doğrudan doğruya bu huzur ül - k e şid ir,b elli b ir yer d eğ ild ir. Nerde huzur, sükûn,kardeşlik , dostluk havası varsa orası Çamlıbel demektir. K ö ro ğ lu '- nun babası Seyis,gene halk r i - vayetlerinde, gözlerin e m il çe­ kilm iş b ir insandır. O da işte bu zulmün, zulme uğramış in - sanların sembolü oluyor. Bu zulüm,bu adaletsizlik, nerede va rsa ,o ra sı için bütünbusöy­ lediğim şeyler muteberdir.Ata- ya ithafımın sebebi de budur, bundandır. Çünkü Ata da aynı mücadeleyi yapmış olan in - sandır. Biliyorsunuz memleke­ tim iz yanmış, yıkılm ış, is t ila ­ ya uğram ış,birçok felaketler geçirm iştir.A tatü rk , o ü m it­ siz halka imam, biraz evvel söylediğim dostluğu, kardeşli­ ği verm iş ve memleketi Çam - lıbel haline getirm iş olan in

-sandır. Yani huzur ülkesi hali­ ne getirm iş insandır. Bu yüz - den.Köroğlu'nuAtatürk' e it - haf e ttim . Bence Atatürk ' ü sem bolleştiren b ir tiptir K ö r­ oğlu. Ve Köroğlu, burada Ata - türk'ü sem bolleştirdiği gibi , nerede,bu türlü b ir şey varsa, oradaki insanları da, aynı ga - yeye çalışan insanları da sem ­ b o lleştirir. Atatürk, belki de ilk defa olarak tarihte,bunu te l­ kin etm iş, memlekette huzur, memleket ve yurt dışında da huzur, diye onu v e c ize le ş tir - miş insandır.

Yunus Em re Oratoryo­ su gerek yurt içinde g e rek yurt dışında büyük bir ba - ş a n kçzandı. Özellikle yurt dışındaki bu başarıyı nasıl yorumluyorsunuz ? Yunus Em re 'nin evrenselliği ne - ye dayanıyor ?

Yunus Em re Oratoryosu, yurt içinde, yurt dışında , ilg i uyandırdı, başarı kazandı."Bu­ nu, nasıl yorumluyorsunuz?" diye soruyorsunuz. Bunun ce­ vabı şu :Önce Yunus Em re ' yi ele alalım. Yunus Em re, b ili - yorsunuz, 600-700 yıl önce ya - şamış ve o tarihlerde,daha o zaman,daha Rönesans’ın ol - madiği tarihlerde, hümaniz - manın doğmaya başladığı ta - rihlerde bu görüşleri savun­

muş ve insanlığın ancak aşk yoluyla, sevgi yoluyla,kardeş­ lik yoluyla kurtulabileceğine inanmış,iman etmiş ve bunu bütün şiirlerin de telkin etmiş büyük b ir filo zo f ve şaird ir . Ve bunu da o kadar samimi söylem iştir k i,y ü zy ılla r b o ­ yunca dilden dile en sade köy­ lüden en aydın insana kadar ruhlara işleyeb ilm iştir. Bizim memleketimizde olduğu gibi , yurt dışında da aynı şeyi,etki­ yi yapacak kudreti gösterm iş - tir Yunus Em re. Bu itibarla , mahalli olmaktan çıkıp, beşeri bir seviyeye ulaşm ıştır. Ben Yunus Em re'nin,karışık di - vanından kendime göre seç - m eler yaptım. Ve bu ideali mey­ dana çıkarmaya çalıştım . Bu­ nu yaparken de Yunus E m re' - nin havasını kaybetmemeğe ve bu toprağa, kendi toprağım ıza , Yunus Em re'nin toprağına bağ­ lı kalmağa, samimi olmağa ve onu en iy i ifade etmeğe çaba gösterdim. İşte burada anladı­ ğıma göre, b ir başarı göster - mişim ki,aydın olsun,sade v a - tandaşlar olsun, yurt içinde ol­ sun, yurt dışında olsun, her - keşçe ilgi gördü Yunus E m r e . Sebebi bu olacak.

Günümüzde müzikte milliyetçiliği savunan bes - teciler var. Tıpkı evrensel­ liği savunanlar olduğu gib i

Bu konudaki görüşleriniz nelerdir ?

M illiyetçilik diyorsunuz . M illiyetçilik ve evrensellik . Bence m illi olmayan hiçbir şey evrensel olmaz.Olsa olsa,kök­ süz, b ir taklitten ibaret kalır, kozmopolit b ir kisveye bürün­ müş olur. Bu konuda Gide ' in çok güzel b ir yazısı vardır.Onu isteyenler okurlar, nasyona - lizm sanatta nedir ve üniver­ sel oluş nedir, diye.O gerçek - ten güzel b ir yorumdur, o gö - rüşe ben de katılırım . B ir sa - nat, toprağına bağlı olmadıkça, ve hümen b ir karakter taşıma­ dıkça, üniversel olamaz. Ama bunu yapmak, mahalli rengin bezirganlığını yapmakla ol - maz. Halk türkülerim izi alalım da ese rle rim ize koyalım, s e r ­ p iştirelim , bu yoldan b ir renk kazanalım, buna m illiyetçilik denmez,bubezirgânlıktanbaş - ka b irşey değildir. B izim de b ir k işisi bulunduğumuz bu toplumu, eğer biz içim izde his- sedebiliyorsak,o zaman, onu ifade etmek*için de kendimiz­ de bulabileceğiz. E ğer bu ifa - de edeceğim iz şeyin beşeri bir manası varsa, o zaman biz de beşeri seviyeye yükselebili - riz. Ben hiçbir zaman, moda­ ya tabi olmadım . Olmadığım gibi ,bu bütün hayatımda da böy­ le oldu, yazılarım da da böyle oldu.

Besteciliğiniz yanı sıra Türk folkloruyla ilgili ça­ lışmalarınız var. Bu çalış - malarınız sizi ve bestele - rinizi nasıl etkiliyor?

İşte genfe aynı düşünce i l e . Kendimi tanımak için . Çünkü kendimi ilk kompozisyonla­ rımdan itibaren yokladığım za­ man gördüm kÇben bu topra - ğa bağlı kalm azsam ,bir v a r ­ lık olamam. Onun için yalnız Türk folklorunu değil , Türk halkını da tanımak gerektiği i- nancına vardım. Onun bütün dertlerini görm em ,aynı ş e y ­ le r i içimde duymam gerek. Bu böyle,tek kanatlı bırakırdı. O yüzden, mukayeseli m üzikolo- jiy e de gittim , etnomüzikoloji- ye de gittim. Bunun da s e b e b i, gene kendimizi iyi tanımaklı - ğım dır. İşte bundan dolayı hem kompozitör, hem etnomüziko- log olarak çalıştım .

Yunus Em re Oratoryo­ sunun Copyright hakkını Amerika'ya sattınız.Neden Türkiye 'ye d eğil?E serin i­ zin her çalmışında copy - right sahiplerine ne öden - mektedir? Copyright,özel

(2)

Saygun’un telif hakları temsilcisi R.Freed:

“Türk Operasının çok güçlü olduğu bilincine vardım”

U zun boylu, e s m e r, kes - kin yüz çizg ile ri olan adam, kartvizitini uzattı.Şunlar y a ­ zılıyd ı : "Ronald Freed. Ulus­ lararası İlişk iler MüdürüjCid- di Müzik Bölümü : -Southern Music Publishing Co İn e.-Peer international Corporation .. " Bunlar adamın ism in i,görevi­ ni, bağlı olduğu kuruluşları be­ lirliyordu. Ya o "Ciddi müzik bölümü" sözcüğü?

"Günümüzde bestelenen klasik müzik türündeki eser - le re biz artık ciddi müzik is - mini veriyoru z. Klasik müzik terim iyle Beethoven 'le r i, Bach'ları M o za rt'la rı dile ge­ tiriyoru z. " dedikten sonra , Ronald Freed, "biz"sözcüğünü tanımladı :

"Southern Music Publis­ hing Co. İne. " ve "P e te r in­ ternational Corporation, ".cid­ di müziklerin notalarını ba­ san ve günümüzün besteci - terinin haklarım koruyan,dün­ yanın sayılı kuruluşlarından - d ır. 1928 yılında, P eer ailesi tarafından kurulmuştur.O y ı l ­ larda yalnız popüler müzik bestecilerinin haklarını koru­ yan firm a, 1948 yılından sonra,

ciddi müziğe eğilm iş ve dün - yadaki ününü bu tür müzik no - talarını basmakla kazanmış - tır.Amaç,dünyanın çeşitli ül­ kelerindeki bestecilerin e s e r ­ lerinin kaybolmasını önlemek, bu besteler için yine uluslar - arası çapta konserler, radyo, televizyon konserleri ya da

Adnan Saygım

likle müzik dalında,çok ye­ ni bir komi olduğundan b iz- leri bu konuda aydınlatabi­ lir misiniz ?

Yunus Em re ' nin Copy - right'ını A m erik a'ya sattınız diyorsunuz,böyle bir şey yok . Vaktiyle,bundan yirm i küsur sene öncede Amerika'ya 60. 000 dolara satmış diye lafla r çıktı idi. G azeteler hep yazdı o za­ manlar. Böyle satış diye bir şey yoktur. Bizde edisyon yok. B ir eseri basmak başka,yay - mak başkadır. Orada bastıra

-tem sil olanaklarını zorlaya - rak besteciyi tanıtmak ve hak­ larını korumaktır. Besteciyi seçen, bu görevlerin büyük bir kısm ım yerine getiren ise R o - nald F reed 'd ir.

Tam 15 yıldan b eri, ünlü Türk bestecisi Adnan SaygunL un eserlerin i basan ve bunla­ rın çalınma hakkına sahip olan firmanın tem silcisi Ronald Freed,bestecinin,bugüne dek 15 eserini bastıklarını ve hak­ larını koruduklarını belirtm ek tedir. Bunlar arasında Adnan Sayğun'un iki senfonisi, oda m ü ziği,yaylı sazlar için "D ic - tum"u,keman konçertosu ve Yunus Emre Oratoryosu bu - Ummaktadır. Nitekim başta "Yunus Em re Oratoryosu" ol­ mak üzere,bu e s e rle r, çeşit­ li ülkelerde, çeşitli orkestra - lar tarafından birçok kere ça­ lınm ıştır.

İstanbul Festivalinde ilk kez tem sil edilecek olan A d ­ nan Sayğun'un "K öroğlu " ope­ rasını dinlemek üzere İstan - bul'a gelen Ronald Freed , bu eserin genel provalarını iz le ­ miş ve operayı, bestecinin"sa- nat doruğu" diye niteliyerek , bunun da haklarını satın alma­ ya karar verm iştir.

Adnan Sayğun'un e s e r le ­ rinin haklarına bir Amerikan firm asının sahip olduğu T ü r­ kiye'de duyulduğunda, az şey mi söylenmişti bu konuda:Yok sanatçımız sömürülüyordu, yok bestecinin her eserinin

b ilirsin iz, o da güç ya.farzede- lim ki bastırdınız.Çünkü onun da yazısı gibi güçlükleri v a r . Ama farzedelim ki bastırdınız. Ondan sonra ne yapacaksınız. Dünyaya nasıl dağıtabilirsiniz, tanıtabilirsiniz? Buna imkân yok. Onun için madem ki mem­ leketim izde böyle b ir edisyon yok,bunu,ister istem ez başka memleketlerde bir editör ara­ mak suretiyle telâfi etmek - ten başka yol yok, kaldı ki , e- disyonları olan m em leketler dahi dünyaya yayma işi apayrı bir şey olduğuna göre kendi kompozitörlerinin birçok eser­ lerinin dışarda basılması im ­ kânlarım aram aktadırlar, a - ra rla r, bu böyle gelm

iştir,böy-Ronald F reed

Türkiye'de bile çalınması için Am erika'daki firm aya şu ka - dar dolar ödenmeliydi, yok şuydu,yok buydu...

"H ayır h ayır,am acım ız sa natçıyı sömürmek d e ğ ild ir ... Her şeyden önce bana şunu söyleyin : Türkiye'de Adnan Sayğun'un eserlerin in notala - r ı basılabilir miydi ? "diye so­ ruyor Ronald Freed.

Cevap tabii ki hayır. Ge­ rek teknik, gerek maddi imkan sızlık lar nedeniyle basılamaa- dı. Nitekim yalnız Yunus Em­ re Oratoryosunun basılması on bin dolara ve büyük b ir e - meğe mal olmuştur. Notalar , İtalya'da basılmakta, A m eri - ka'da yayınlanmakta ve T ü r­ kiye'de Adnan Saygun tarafın­ dan düzeltilmektedir.

"1948 yılında besteci­ nizin e s e rle ri Uluslararası Müzik B irliğ i tarafından çok

le de olacak. Başka çare yok . Bizde dünya çapında b ir ediş - yon kurulunca,bu m esele k ö ­ künden halledilmiş olur.Bu sa­ dece, eserin basılm ası, yayıl - ması imkânlarım editöre v e r ­ mek demektir. Yoksa satmak diye bir şey yok. Ben satıp da ordan para almış değilim.

İstanbul Festivali ile ilgili düşünceleriniz , gö - rüşleriniz nelerdir?

İyi b ir teşebbüs, başlangıç­ tır , bundan sonra daha da iyi olabilir. Daha da iy i organize ed ilirse, daha iyi sonuçlar a - lınır.

iyi tanınıyor ve çok seviliyor­ du. Bu birlikten W ladilir L a - kond,Adnan Sayğun'un e s e r le ­ rin i firm am ıza yolladı ve bir­ kaç y ıl içinde bu işbirliğine başladık." diyen Ronald Freed bestecinin eserlerin in her ça­

lmışında, alınan miktar m yü z­ de ellisinin Saygun'a, yüzde ellisinin firm aya ait olduğunu; alınan miktarın ise,kon ser - den kon sere, ülkeden ülkeye , orkestradan orkestraya değiş­ tiğini b elirtiyor.

New York'daki ünlü " Ju- illia rd Müzik Okulu"ndan me­ zun olan Ronald F re e d , piya - no, şan ve beste üzerine çalış­ m ıştır. "M illi servetin iz" diye nitelediği Adnan Saygun için şöyle demektedir ; " Müziğin evrensel bir dil olduğunu ka­ bul edersek,bu d ili en iyi kul­ lananlardan b irid ir Adnan Say­ gun. Müziğinde kendi ülkesine özgü n itelik ler,m o tifler bu­ lunmaktadır. Bunlarla evren - selliğe ulaşabilm ektedir."Kör oğlu" operası, bugüne dek bes­ telediği her şeyi bastırdı ka­ nımca. Bu operayla kendini a - şan besteci, sanatının z ir v e s i­ ne ulaşm ıştır. Ancak Köroğlu' nun bana kazandırdığı bir baş­ ka şey de,Tü rk operasının,ne kadar güçlü olduğu bilincine varm am dır. Opera sanatçıla - rım zın olağanüstü sıcak "sağ - lık lı" diyebileceğim b ir ses - le r i ve son derecede tabii bir oyunları var. "Köroğlu"nur. baş oyuncusu Ayhan Baran' ın dünyanın sayılı seslerinden bi­ r i olduğunu büyült bir rahat - lıkla söyliyebilirim . Bu sözü - mü yanıltacak pek kimsenin çıkmayacağını da iddia edebi­ lirim . Evet, günümüzde yalnız Rus veya -Bulgar operaların - da rastlanacak üstün nitelik var Türk Operasında. Bu sö­ züm, koro da dahil olmak üze­ re, operanızın tüm sanatçıla - rın ı kapsamaktadır. Nitekim şimdi bütün amacım, Köroğlu operasını, bütün kadrosuyla Am erika'ya götürüp, orada tem sil verm elerin i sağlamak­ tır . Ancak bunun için hüküme­ tinizin de yardım cı olm ası ge­ rek ir. "

■ ZE YN E P ORAL

Referanslar

Benzer Belgeler

Anlı Türkiye'de ilk üc­ retle girilen sergisini (1 TL.) Tel sokağındaki Filar­ moni Derneğinde açan

[r]

Aziz naaşı 12 Mart 1987 perşembe günü (bugün) Bebek Camii’nde kılınacak öğle namazından sonra Aşiyan aile kabristanında ebedi istirahate tevdi

Bunu bir örnekle açıklayalım: Kaçırılan, araba kazası geçiren ya· da cinsel saldırıya uğrayan bir çocuk, çeşitli korkular ve bunalımlar geliştirir.

Sonra,,anların»,özellikle mekânlarla somutla- yarak çok değişik tümce yapılarıyla yeni bir Sa­ lâh Birsel kimliği sunduğunu anımsayalım. Bu ki- taplannda

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde yüzlerce kişinin katıldığı yürüyüşle HES ve barajlar protesto edilirken, DTK Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komisyonu üyesi Şehbal

edilmekle bu-konuda değerlendirilme yapmak iizere soruşnırma dosyası mükememize gelrniş olmakla; değişik iş esasına kayıt edildi.. Itiraz dilekçesi ve

dan haber geldi önce iki ile 3 kişilik Rum askeri var dedi harekat durdurmadım ben keşif için öne çıktım sayıları artıyordu bi ü durdurdum acele pusu düzeni aldırdım