• Sonuç bulunamadı

Abdülhak Hamid'in doğum tarihi:Hamid'in doğum yıldönümü hakkında tezatlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abdülhak Hamid'in doğum tarihi:Hamid'in doğum yıldönümü hakkında tezatlar"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r7- *5&î^o

r

A B D Ü L H A K lIA M İD ’in babası Hayrullah efendinin, doğum tarihini yıl, ay, giin ve saat tayini ile tesbit eden orjinal vesikası

Abdülhak Hâmidin

D O Ğ U M

T A R İ H İ

Abdülhak Hâmidin doğum tarihi hakkında birbirine zıd malûmata tesadüf ediyoruz. Emin Ali Çavlı bunları birer birer tenkid ve vesika'ara dayanarak doğum tarihini tesbit ediy or. Makaleyi okuyanlar tarihî bir vak’ aııın nasıl ince ve tahlilci bir usule riayet edilerek meydana çıkarıldığını

göreceklerdir.

_______ ___________ Yazan: EMİN ÂLİ Ç A V L I

---H Â M İD İN BO ĞU M YIED Ö N ÜMÜ ---H A K K IN D A T E Z A T L A R

bdülhak Ham i din doğum yıldönü­ mü hakkında bir y ığ n malûmata rastgeliyoruz. HA m idden ilk bahse­ den edebiyat tarihçileri doğumunu 1270 gösteriyor’ ar. 1912 tarihinde

Şahabeddîn Süleyman. 1914 tari­

hinde Muhiddîn eserlerinde bu tarihi zikret­

mişlerdir. 1913 yılında Türk yurdu H'.mid

hakkında neşrettiği fevkalâde bir nüshada

vâzıh bir rakkam ortaya atıyor. Hâmid 1267 senesi 24 Kânnn-u-sanisinde dünyava ge’ m iş­ tir. Bir yıl sonra Nevsali Millî’de. Cel.îl Sahir by rakkamîârr teyit etmiştir, 1922 tarihleri,

ne doğru tarihin milâdî olduğu ve 5 Şubat ta­

rihî esas olmak üzere, edebiyatçıların 1851

ve 1852 de istikrar peyda ettikleri görülüyor.

İbrahim Necmi, İsmail Habib', Ali Canip,

Ağâh S’ rrı, Mustafa Nihat, İbrahim Alâad- din, Nihat Sami Banarlı bu rakkamlardan bi_ risini kullanmış, nihayet Hâmid Millet Mec­

lisine verdiği hâl tercemesinde 1852 Şubat

tarihini göstermiştir.

Mamaafih edebiyatçılar bu kat’iyete o

kadar ehemmiyet vermemişlerdir. İslâm An­

siklopedisinde HAmid faslını yazan Sabri

Esat Siyavuşgil milâdî, rumî, hicri üç rak­ kam ile doğum tarihini tesbit ediyor ve .1851 tarihini tercih eyliyor.

HAMİDÎN ŞAHADETİ VE KİYMETİ:

(2)

idin-gös-1,erdiği tarih olmak lâzımgelir. Halbuki Hâ- mid Millet Meclisine verdiği hâl tercemesin- de gösterdiği tarihle Emekli işler Umum Mü­ dürlüğü arşivinde mevcut olan tarih arasında bir münasebet olmadığım derhatır edememiş­ tir, Emekli Sandığı arşivinde doğum tarihi l/R eceb /1 2 6 8 ve 8/N isan/1268 olarak göste­ rilmiştir.

Hâmidin 1924 senesi ikdamda neşrettiği hâtıratmda “ Ben, 1268 Şali hicrisinde Bebek sahilinde kâin Penbeyalıda doğmuşum. Kavi­ leri ebeveynim olan bu tarihe nazaran...” diye gün ve ay zikretmeden doğum yılından bah­ sediyor. Bu suretle Hâmidin kaleminden çık­ mış üç değişik doğum tarihi karşısında kalı­ yoruz.

Hâmidin zaman nisbeti hakkındaki zih­ niyeti tebellür etmemiştir, ikdamda ve Vakit­ te aylarca devam eden hatıratının neşri esna­ sında ancak iki tarih kullanmıştır. Hatıratı­ nın tetkiki onun zaman mefhumu hakkında vazıh olmadığını gösteriyor, ikdamın 2 Şubat

1924 tarihli nüshasmda “ Ben bir müverrih

oğlu olduğumdan biraz tarih görmüş isem de hesaba merak etmediğim cihetle rakkam ile yazılan tarihleri hıfzedememişimdir. Binaena­ leyh def’at ile başkalarından işiterek belleme­ ğe mecbur olduğum tarih-i velâdetim müstes­ na olmak üzere bu terceme-1 hâlde cereyan ettiği hikâye edilecek vekayi tarihsiz olaeal. ve yalnız o vekayiin cereyan ettiği zaman­ larda kaç yaşında bulunduğum yazılacaktır.” diyor.

25 Şubat 1924 tarihli İkdam nüshasmda çocukluk hatıratında gayri tarihî mesrudata tesadüf edilir ise bu bir kusur addolunduğu takdirde onu mazeret takip etmelidir.. Manıa- afih pek sevgili bir dostumun pek musıb olan

ihtarı üzerine diyeceğim ki, Sultan Azizin

Fuad Paşa İle ve Ahmet Vefik Paşanın mü­ fettişliğiyle Bursaya gittikleri tarihler ile be­

nim Paris ve Bursa seyahatlerim hakkında

bu hâtırat sütunlarında gösterdiğim zamana tesadüf eden tarihler arasında bir mübayenet varmış. Ben Parise, o seyahat-ı şahaneden Sonra değil, fakat daha evvel gitmişim. Bur­ saya ise Parise gitmeden evvel değil, P aris. ten Istanbula geldikten sonra azimet etmi­ şim, en ehemmiyetsiz bir vazifenin hikâyesi bile nabetarih olur ise, nasezaî tervih olur.

Binaenaleyh ihtar vaki! mühimdir. Ben de

hatamı tashih ediyorum.” Diye zamanı tesbit hususundaki ihmalini itiraf ediyor.

Bu ihmali itiraf ettiği ayni nüshada di­ ğer mühim bir tarih hatası yapıyor. Çocuk

iken Parise yaptığı seyahatten avdet eder,

“ Irtihalden sekiz dokuz gün evvel, bir Cuma

selâmlığından avdet ederken at üzerinden

gördüğüm ve güzel yüzündeki makberî sarı­

lığı daima tahattur ettiğim Sultan Mecid”

diye padişahtan bahseder. Halbuki Sultan

Mecid 1861 tarihinde öldü, Hânı id ise Paris- ten 1863 tarihinde dönmüştür. Bu suretle Sul­ tan Mecid, değil Hâmidin Paristen avdetin­ de, Parise gitmeden önce ölmüş bulunuyor­ du.

Gerek Hâmidin hatıratında yalnız yıl

gösteren bir tarih bulunması, gerek Emekli Sandığı arşivindeki doğum tarihini 8 isan di­ ye gösteren vesika, gerekse Hâmidin Büyük

Millet Meclisine verdiği 5 Şubat 1852 tarihi birbirine zıd rakkamları ihtiva eder. Hatıra­ tındaki müselsel ve gayet bariz hataları onun sözlerinin birinci derecede bir vesika, teşkil etmiyeceğini göseterir,

İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, SABRI ESAT

SİYAVUŞGİL’lN M AKALESİ: Hâmidin

zaman mefhumu karşısında tezatları ve ih­ malleri anlaşılınca bu hususta en esaslı ve kesin malûmata istinat eden ansiklopedileri göz önüne getirmek lâzımgeliyor. Bu husus,

ta en ziyade ihticaca salih İslâm Ansik­

lopedisi olmak icap eder. İslâm Ansiklopedisi şahsî bir eser değildir. Otuz senelik bir çalış­ ma neticesinde Avrupa müsteşrikleri bu ese­ ri meydana getirmişler, İngilizce, Fransızca, Almanca olmak üzere üç lisanda neşretmiş-

lerdir. “ İstanbul Üniversitesi Edebiyat F a ­

kültesinde kurulan bir hey’et tarafından ter. ceme, tâdil, İkmal ye telif suretiyle” neşre­ dilmektedir. Bu ansiklopedide Abdüllıak Hâ- mid faslını Edebiyat Fakültesi Profesörlerin­ den Sabri Esat Siyavuşgil yazmıştır.

Sabri Esat Hâmidin doğuum tarihini ra­ mi, efreııcî, hicri üç takvimle yıl, ay ve ayın

kaçıncı günü olduğunu göstererek yazısına

başlıyor, onun izahına göre Hâmid 1851 sene­ si 5 Şubatında doğmuştur, işte elimizde en

mühim vesika. Fakat küçük bir tetkik

bu tarihlerin gelişigüzel iktitaf edildiğini

tarihler arasında hiç bir münasebet bulun­

madığını gösteriyor. Önce bunu fâhiş bir

matbaa yanl şlığı zannettim; fakat makaleyi okudukta hatâlar, tenakuzlar, kopyalar o ka­

dar aşikâr bir surette görülüyor, muharririn,

meslekî ahlâk kaidelerine riayet etmediği

anlaşılıyordu.

Hatâları tesbit ederek yazdığım rapora

Üniversite Rektörlüğüne verdim. Tetkikler

yapıldı. Islâm Ansiklopedisi hataları tashih

ederken küçük bir ilâve yaptı.

Geri kalan hataların pek fahiş olanları­ nı raporda göstermedim. Bu hatalar elye vvu ansiklopedi sayfalarını işgal etmektedir

VESİKALARIN ARA ŞTIR ILM ASI: Mün­ teşir tarihleri telif etmek imkânı olmayınca ilk kaynakları araştırmak icap ediyordu. Hâ­ midin hakikî doğum tarihini tesbit için İstan­ bul nüfus ’dairelerine, bilhassa Beyoğlu, Be­ şiktaş nüfus memurluklarına müracaat edip tetkikatta bulundum. Buralarda H : midin yal­

nız doğum tarihi yazılıdır. Paşabahçesihde

asıl nüfus kütüğünün bulunduğu anlaşılıyor- sa da bu daire bir yangın neticesinde yan­ mıştır. Ankara Emekli Sandığından getirtti, ğim 8 Nisan 1268 tarihli kaydı beni tatmin edemedi.

Türk ailelerinde ekseriyetle doğum tari­ hi hattâ giinü ve saati Kur’an.ı Kerim, E~ nam, yahut başka bir kitap kenarına yazılı­ yor. Hâmidin babası gibi müverrih bir zatın bu aa'aneye bigâne kalması mümkün değil­ dir.

Hâmidin ailesi vq hısımları arasında

tetkikatta bulundum. Bunların hiçbirisi do­

ğum tarihine ait bir kayıtlan olmadığım söy­ lediler, İstanbul, Ankara kütüphanelerini ta­

(3)

Hâmidin. doğum tarihine, Hâmid külliyatına ait tek bir kitaba tesadüf edemedim. Bu hu­

sustaki rekoru Ankara ve Bayezid umumi

kütüphaneleri kırdı. Türk edebiyat tarahindc bir mevki işgal eden bu şahsın tek bir eseri bu müesseselerde mevcut değildir. Son sene­ lerde sahaflardan tedarik edilen on dört eseri Beyazıt Kütüphanesem» yerleştirilmiştir.

Eski kitapçı dükkânlarında, Sahaflarda

araştırmalarımda ümit verici bir şeylere

rastladım. Bana Hâmldin babası Hayrullah e- efendiye ait hâşiyeli yazma bir eserin Sahaf, lara getirildiğini, Kitapta Hâmidin doğumu, na ait bir kayıt bulunduğunu söylediler-. O- kuyucularımızı alâkadar etmeyen bir çok a . raştırmalardan sonra kitap İzmitte tahrirat kâtibi Hilmi Türan nezdinde bulundu.

VESİKANIN DIŞ TENKİDİ: Filhakika

bir muhtara mahiyetinde olan kitabın bir

sayfasında Abdülhak Hâmidin babası Hay­

rullah efendi, oğlunun doğumu tarihi hakkın­ da yıl, ay, gün, saat tayin ederek izahat ve­ riyor. A ylarca devam eden mesaim netice­ sinde bu buluş bana büyük bir inşirah verdi,

Fotoğrafını neşrettiğimiz bu vesikada Hay­

rullah efendi imzâsiyle şu suretle kayıt düşü­ yor: ‘‘işbu bin iki yüz altmış sekiz senesi R e.

bi-ül-evvelin onuncu Cuma gecesi sabaha

karşı saat on ikiye on dakika kalarak oğ ­ lum Hâmid mehd_i cihana kadem bastı. Mev-

lây-ı Müteal Hazretleri amâl-i saliha ih.

san eyleyip dünyada feyziyab olarak tûl-i

ömrile muammer eyii ye. Gurrel-i -kân

uıısa-ni 1852.

Bu yazı Hâmidin babası Hayrullah efen­

dinin el yazısıdır. Onun el yazısı niimune-

■ lerine üniversite kütüphanesinde, tıp tarihi enstitüsünde, Aşiyân müzesinde rastlanır. Bu nümuneîerde muhtelif yazı sistemlerine tesa­ düf edilir. Üniversite kütüphanesinde doğum

vesikasının yazıldığı rıkka şekli mevcuttur.

Hayrullah efendinin diğer el yazılan ekse, riyetle sülüs, tâlik., bazen de Divanîdir. Rık’ a yazısına nadir tesadüf ediliyor. Üniversite

kütüphanesinde 199/1499 numarada “Nakş-i

Hayal” isimli eser meseleyi kesin bir surette halletmiştir. Edebiyat Fakültesi Doçentlerin­ den Ahmet Ateş ve Güzel San’atlar A - kademisi yazı mütehassısı Emin Barin doğum

vesikasının tamamiyle “ Nakş.i Hayal” deki

Hayrullah efendinin el yazısı olduğunu tes­ hil: etmişlerdir.

İBN -lL-EM lN MAHMUD KEMALİN

VESİKASI: Benim kullandığım vesikanın di.

ğer bir şeklini üstad kullanmıştır. Kendisi

bir mezad esnasında bir kitap kenarında

A bd.ül.hak Hâmidin doğum tarihine tesadüf etmiş, fakat kitabı aile efradından birisi al­ mak isteyince bir not almak şartiyle buna muvafakat edeceğini söylemiştir.

Ibn-il.Eminin "Türk şairleri” eserinin

544 üncü sayfasında Doğum tarihini 1851

Şubat ve 1268 Rebi.ül-evvelinin onuncu Pa­ zartesi saat 11 de gösteriyor. Milâdi tarih kat’iyyen tatabuk etmemektedir. Esasen üs­ tad milâdi tarihlerde hiç bir mes’uliyet ka­

bul etmiyeceğini söyler# Mtitaıbahhir vesika­ sından mes’uldür. Vesikada küçük bir hatâ göze çarpıyor. Meşihat arşivinde R ebi.ü l.ev. velin onuncu günü Pazartesi değil, Cumadır,. Filhakika Hâmidin babası Hayrullah efendi­ nin fotoğrafını dercettiğimiz orijinal vesika­ sında gün, Cuma gösterilmiştir. VVüStenfeld, Mahler, Muhtar Paka, F aik O nat cedvelleri Cumartesi göstermektedir. Avrupa ve» müş-

takatı cedvellerinde hicri, kamerî günleri

ekseriyetle bir iki gün fark yapar. Çünkü

biz riyazi takvim değil, amelî takvim kulla­ nırız. A yın hilâl halinde görünmesi şarttır. Gerek doğum vesikası, gerekse o senenin res­ mî takvimi Cuma gününü tesbit etmiştir. Bu cedveller en son ihticaca salih telâkki edildi, ğinden ekseriyetle Islâm, ve İnönü Ansikla. pedileri gibi mühim eserlerde bâriz hatâlar yapılmaktadır. Fakat üstad gibi bir müta- bahhirin böyle bir hatâ yapması ihtimali yok­

tur, Anlaşılan eline geçen vesika Hâmidin

babasının değil, bir başka yakınlarından bili­ nindir.

VE SİK AN IN TASHİHİ:

Hayrullah efendinin vesikasında do­

ğum, Kânun-u-sâni gürresi, yâni ilk gü­ nüdür. Bunu Kânım.u-sâninin, yâni Ocak aynın ikisi diye tashih etmek icap eder. Hicrî tarihlerde gece önce, gündüz sonra gelir. Ef- reııcî takvimde ise günün akşamı gece yansı­ na kadar devam eder. Gece alafranga ön iki. deıj. sonra diğer güne girmiş oluruz. Hâmid alaturka on ikiye on kala doğmuştur. De­ mek ki Ocak aynın birinci günü bitmiş, ikin ci günü başlamıştır.

Wüstenfeld ve müştekatı cetvellerinde

de efrencî ve nımî takvimler riyazi bir inti­ zamla sıralanmıştır. Fakat bu intizam bizim kullandığımız kamerî aylarda görülmez. Çün­ kü bizde bu aylan tesbit için kozmoğrafik usul değil, rüiyet usulü şarttır. A yı gök y ü ­ zünde hilâl halinde görmek lâzımdır. Bu su­

retle müsteşriklerin takvimi hicri aylarda

bir iki gün fark edebüir ve vak’anm gününü

tayin zorlaşır. Halbuki Abdülhak Hâmid

meviûd ayında doğmuştur. Eskiden mevlftd

ayına büyük bir ehemmiyet verildiği malûm, dur. Meşihat bazı aylarda riUyet-i hilâli tes­

bit etmede İhmal gösterdiği halde mevlût a.

yında bu müsamahayı hiç göstermemiştir.

Meşihat arşivinde yaptığım tetkikat netice­

sinde o aya mahsus milâdî ve hicri aylarda tesadüfi bir mutabakat görülmektedir.

DOĞUM TARİHİNİN T E S B İT l:

Vesikada alaturka on İkiye on kala di­ yor. Şimdi bizim kullandığımız vasati saatla. küçük bir hatâ ile beştir. Çünkü bugün Gren- viç’e göre otuzuncu boylâm dairesi İzmit ya­

kınlarından geçmektedir ve saatlerimizi ona. göre tanzim ediyoruz. Biz Izmitin bir derece

batısında olduğumuz için alafranga beş

olmak lâzımgelir. Şimdi Hâmidin doğum

gününü tesbit edelim:

2 Ocak 1852, 10 Rebi-ULevvel 1268 2.T Aralık 1267 sabaha karşı saat 5 de.

(4)

ZAM AN MEFHUMU V E M EDENÎ - Y E T . — Abdülhak Hâmidin doğum yılı Hakkında ne kadar lâübali hareket edil­ diğini gördük. Edebiyat Fakültesi profe­ sörlerinden Sabri Esâd Şiyavuşgilhı Is­ lâm Ansiklopedisinde bu hususta münte­ şir makalesi insanı hayretler içinde bı- rakpiâktddır. Çünkü gösterdiği Rumî, E f- rencî, , Hicrî tarihler hem yanlış hem biribrini katiyen tutmamaktadır. Hâmi­ din doğum tarihinin tesbitl vesikasızlık - tan değil, tarih usullerinin en iptidaî kai­ delerine riayet edilmemektendir. İslâm Ansiklopedisine verdiğim mufassal bir lâ­ yihada Hâmid makalesindeki hataları bi- , rer birer vesikalara istinad ederek tashih ettini. Hataların bir kısmını bilhassa er ufak bir tetkik ile anlaşılacak fahiş bir hatayı zikretmedim. Sabrı Esadm ahlâkî hüviyetini tesbit eden bu hata elân An­ siklopedi sayfalarını süslemektedir.

Zaman; mücerred, seyyal bir mefhum­ dur. Ona şekil veren, çerçeveleyen men­ sup bulunduğumuz medeniyettir. îslâm medeniyetinde beş vakit namaz, Bay - ramlar, Ramazanlar, Kurbanlar, Mevlid- îer, iftâralar, günlerine, hattâ bazan daki -

kalamna kadar tesbit edilmiştir. Avrupa medeniyetinde uyanma, işbaşı, yeme, ta - til, hareket, eğlence hulâsa bütün hayat müfredatı zamanın sabit ve muayyen çer­

çevesi içine girmiştir. Bu asabi ve titiz

usulden mâzi de kurtarılamamıştır. Tarihî

hâdiseler için muntazam kronolojik ced- veller tanzim edilmiş, bilhassa İslâm ta ­ rihi için Hicrî, Milâdî, Rumî, senelerdi tahvili kolaylaştırmak maksadiyle ayrıca eserler vücuda getirilmiştir. Bu cedvel- lerin tanzimi için âlimlerin sarf ettikleri mesai cidden hürmet ve hayret ile karşı, lanmasl ieabeder. Sıhhat ve vüsııkun et* ince noktalarına kadar iniyorlar. Santiğ ramlar, milimetreler en kesin rakamlarla gösteriliyor. Hakikatin en vazıh ve sa - (rih şekli mevsuk adetlerle ifade ta m oluyor. Sabri Esadm yapacağı iş elli ku­ ruş mukabilinde bu cedvelleri tedarik e t­ mek ve bir dakika kadar meşgul olmak idi.?

NETİCE — Hâmidin doğum günüfth tesbit etmek şimdiye kadar bir tarih usulü meselesi idi. Halbuki onun yüzüncü dönüm yılı kutlanmak üzeredir. Bu hâdi­ senin aşikâr bir yanlışlığa kurban olma sı pek mümkündür. Bugüne kadar mese­ leyi ilmi broşürler, Tarih Hâzinesi mec­ muasındaki makaleler ile \ alâkadarların dikkat nazarım çekmiştim. Şimdi daha geniş bir neşriyat sistemi takip ederek son vazifemi ifa ediyorum.

2 O cak 1852 Cuma doğum günü

2 O cak 1952 Çarşamba yüzüncü doğum yıl dönümü

■ H

•»..i

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Intrathecal (levels T2–T3) and intravenous administrations of these peptides, however, showed little or no effects on the heart rate and blood pressure in the rat. Furthermore,

[r]

There had been no available patient decision support systems or decision aids to help patient to make a treatment choice for facial superficial pigmented disease.. The study

Since the E-cadherin-catenin complex is a functional unit, the decreased expression of .gamma.-catenin may affect the function of E-cadherin which in turn may affect the

In order to understand the role .alpha.-, .beta.- and .gamma.-catenin and E-cadherin in the gastric cancer, we used two gastric cancer cell lines (SC-M1, NU-GC-3) and

目前已知 SCA8/KLHL1 在人類及小鼠各組織及細胞株的表現情形,與先前的研究顯示 有些許差異,我們也利用 In-situ hybridization 來確認 SCA8/KLHL1

Şekil 4.2.5.: Grafen, KNT, Gümüş ve Bakır nanoparçacık katkılı yapıştırıcıların kayma dayanım testleri Çizelge 16’da saf epoksiyle beraber grafen, KNT, gümüş ve

W ilhelm tarafından kar­ şılandığı gibi mermer ve metal bütün parçaları da Almanya’da hazırlanarak gem iyle İstanbul’a getiril­ miştir.. Abdülhamid’in