• Sonuç bulunamadı

Reisülhattatin Kamil Akdik

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Reisülhattatin Kamil Akdik"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

,

e

n~

¡9

R e is u lh a tta tin ^

Kâmil Akdik

Kâmil Akdik Bayan Melek Celâl Devrin en büyük Jazı üstadı lteisülhattatin Kâmil Aküik’in lıayatı haklımdaki malûmatı ve en kıy­ metli eserlerinden parçaları ihtiva eden gayet nefis basılmış bir broşür neşret- iniştir.

Yerinde bir kadirşinaslık eseri olan bu broşüre bayan Melek Celâl şu izahatla başlamaktadır:

«Binlerce senelik ... : . *

mazisi olan Türk

sanati, Islâm mede­ niyeti camiasına ka- . rıştıktan sonra, bu |||$ medeniyetin hususi- '* *

yetlerini benimse­

mekle beraber, şah­

siyet K ve karakterini

kaybetmemiş, yeni

girdiği medeniyetin her şubesinde kud­ ret ve orijinalitesini

göstermiştir. Avru­

palIların ekserisi pek ...

haksız olarak, doğrudan doğruya Arap- laıa veya İranlIlara mal ettikleri, müs-

lüman milletler arasındaki müşterek

sanatların meşalesini en yüksek zirvele­ re çıkaran Türkler olmuştu^. Hat ve

hattatlık bunun en güzel misallerinden

biridir. Muhammedi hak peygamber bilen bütün kavimler, Arap harflerini tezyini mahiyette kullanmışlar, ve hat sanatının

estetiğinde dehalarını asırlarca tecrübe

etmişlerdir. Fakat bin üç yüz senedenberi, bu milletlerin hiç biri, Türkün vardığı dereceye erişmeğe muvaffak olamamıştır.

Iranlılaım «talik» yazıyı ve Arapların

«K û fî» yi bir şiir haline getirdikleri ve bu sahada eşsiz oldukları malûmdur. Fakat onların bütün meharetleri yalnız bu ya­ zılara münhasır kalmıştır. Halbuki Türk­ ler yazının her şubesinde, hututu muh­ telif ede en ince zevkte müceıred kompo­

zisyonlar, lâvhalar meydana getirmek

hususunda daima tefeırüd etmişlerdir.

«Tuhfetülhattatin» de, bu güzel sanat uğ­ runda ömür tüketmiş on binlerce hatta­

tın arasında, yüzlerce istidad sahibi

sanatkâr ve bir çok Kolbaşı, «école» sa­ hibi dâhi sanatkâr ismi yazılıdır. Bu sanat âzami inkişaf ve ifade kabiliyetini hiç şüphesiz bizimle bulmuş ve nitekim biz ondan uzaklaşmağa başlar başlamaz, yavaş yavaş sönmeğe yüztutmuştur.

Modern medeniyete en kısa yoldan

ulaşmağa ve mümkün olduğu kadar sü­

ratle ona kendisini uydurmağa ve bu i

medeniyetin zaruretlerini her ne pahası- I na olursa olsun topyekûn benimsemeğe ' mecbur olan Türkiye, 1928 de Lâtin harf­

lerini kabul ettikten sonra, artık bu

sanat bizde bin senelik uzun ömrünü bi­ tirmiş oldu. Daha şimdiden bu eski yazı gençlik için bir hiyegroliftir. Fakat bu­

na rağmen, hâlâ bu sanatın üstadlan

aramızda bulunmakta ve Mısır gibi İslâm kültürünün en çok feyizli olduğu memle­ ketler bile, gene mühim yazı işleri için aramızdaki üstadlara müracaat etmekte­ dirler.

Seksen senelik hayatını ve sanatını, şu küçük broşürle kısaca anlatmağa çalışa­ cağımız Reisülhattatin Hacı Ahmed Kâmil Akdik, bu şahsiyetlerden biri ve şüphesiz en büyüğüdür.»

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Konservatuvarın birinci orkestra konseri 21 şubat salı günü akşamı saat 21 de Fransız tiyatrosunda veri­ lecektir.. Orkestrayı Seyfettin Asal idare e- decek ve

Geçen mütareke gelip de j Türkiye bağımsızlığının Türk, f lerden, yani Türk olup olma- \ dıklarını kendi vicdanlarında sormaz ve aramaz olanlardan

In terms of chemical properties; mois- ture, ash, mineral, total phenolic contents increased with the increasing amount of honey powder but there were not significant

“Türk resminde saray, resim­ lerle Osmanlı Sarayı, sarayda ki­ tap ve güzel sanatlar, sarayları­ mızdan tablolar, Yıldız Sarayı ile ilgili çalışmalar,

İlmi ve içtimai faaliyetlerde bulunmak, gayesi­ ne hizmet verecek müesseseler kurmak, Türk tefekkür ve sana­ tını incelemek gibi amaçları olan vakfın yeni

Bir sprint boyunca, proje üyeleri ürün parçaları içinden görev seçer ve seçilen görevleri yerine ge- tirmek için alt işler tanımlar.. Bu alt işler “task” olarak

olarak üzerinde çalışmakta oldu­ ğu «Tarih Notları» «Dam Ağası» «Topal İhanet» adlı eserlerini ta­ mamlamış, üzerlerinde düzeltme­ ler yapmaktaydı.

Her şeye rağmen ablasıyla birlikte gittiği setler, sinema çevresinden pek çok kişiyle ta­ nışmalar belki de gelecek günlerin ilk adım­ larıydı Sevda için.. “