• Sonuç bulunamadı

Türkçe söyleyen Ermeni aşuğları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkçe söyleyen Ermeni aşuğları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ZZıâMöS

Türkçe Söyleyen Ermeni Aşuğları

Fikret Türkmen

T

ürk ve Ermeni milletlerinin kültür münasebetleri İçinde Âşık edebiyatı, belki en önemli yeri tutmaktadır. Gerek her İki edebiyatın gelişme tarihi, gerek­ se âşıkların yarattıkları ürünlerin iç ve dış özellikleri arasında büyük bir benzer­ lik vardır. Hele xv. yüzyıldan sonraki Er­ meni Aşuğ edebiyatında dili de tama­ men ve ya kısmen Türkçe olan pek çok Ermeni asıllı âşık yetişmiştir. Hatta, biraz sonra daha geniş olarak üzerinde dura­ cağımız gibi, pek çok Ermeni aşuğu Kul, Miskin, Dede, Baba gibi Türkçe mahlaslar almışlar, bir kısmı da Bektaşi tarikatına girmiş ve tamamen Türk-islâm düşünce­ sine uygun sofiyane şiirler söylemişler­ dir. Turab Dede, Kul Hovannes gibi.

orta çağ Ermeni sözlü edebiyat ürün- rini yazmalardan toplayarak "Yeni >cmua" adiyle 1896 da yayınlayan Ka- let Kostanyans, hayeren okumanın

.1 menice şiir okumak anlamına geldiği­

ni söylerken, M. Abeğyan "Guşan Halg Şi­ irleri (Yerevan, 1940)" adlı kitabında, ha- yeren için özel bir ahenkle beytler- bayatılar okumak anlamına geldiğini ile­ ri sürmektedir.

Gusanların Hayrenleri XVI. yy.dan iti­ baren "Antoni Hayren" veya sadece An- ton'ı adıyla anılmaya başlamıştır. Antoni kelimesi ise "evsiz, barksız garib adamla­ rının şarkıları" anlamına gelmektedir. Bu yüzyılda Ozan kelimesinin de boşbo­ ğaz, herze söyleyen, geveze anlamını ka­ zandığını hatırlarsak, iki âşık edebiyatı arasındaki fonksiyonel yakınlığı ve geliş­ me paralelliğini daha net görebiliriz.

Bunlardan ismi bilinen ve Anadolu sa­ hası Türk edebiyatı için büyük öneme haiz ilk şiire XIII. yy.de ErzincanlI Bluz Ho­ vannes adına bağlı olarak rastlamakta­ yız. Bir elyazmasında Hovannes'in Erme­ nice şiirler arasında, dörtlükler halinde, 20 mısralık Türkçe bir şiiri bulunmakta­ dır. (Elyazması halen Ermenistan Made- nedaran'da 2384 numarada bulunmaktadır).

Daha sonraları xiv. yüzyılda Hovannes Tlkurantsi nin, XV. yy.da Arakel Bagişesi - nin ve Mkırtıç Nagaşlnin, XVI. yüzyılda da Aktamarlı Grigor'un adını biliyoruz. Bütün bu Gusanlar Ermenicenin yanısıra Türkçeyi de kullanmışlardır.

XVI. yüzyıldaki en tanınmış Ermeni asıl­ lı aşuğu vanlı Koçak'tir. Asıl adı Nahapet Kuçak olan bu şair devrinin ustaları ara­ sına girmiş, halk arasında büyük hürmet kazanmıştır. Ermeni gusanları arasında Âşık kelimesini ilk defa Kuçak kullanmış­ tır. iiyas Muşek'in "Nağmeler" kitabında onun şiirleri de bulunmaktadır. 1637 de oğlu tarafından yazılan bir hatıradan bu aşuğun mezarının ziyaretgâh olarak da kullanıldığı anlaşılmaktadır.

XVII. yüzyılda Türkçe söyleyen âşıklar­ dan biri de Dellek Murad dır. Türkçe şiir­ leriyle büyük şöhret olmuş ve Türkler arasında da üstadnameleriyle tanınmış­

tır. Hatta bugüne kadar Dellek Murad ın Ermenice hiç bir şiirine rastlanamamış- tır. iiyas Muşek'in "Nağmeler" kitabında­ ki şiirlerin tamamı Türkçedlr. şiirlerinin çoğunluğu didaktik ve felsefîdir.

Bu yüzyılın en büyük ve en şöhretli aşuğlarından biri de Miran dır. Hayati hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte şiirlerinden asıl adının Mlhran olduğu ve İstanbul dahil pek çok yeri dolaştığı an­ laşılmaktadır. iiyas Muşek'in "Bu Miran Ermenidir ki Hıristiyanlığa geldi, muay­ yen vaht Tebrlzde yaşamış ve orada öl­ müştür." ifadesinden onun din değiştir­ diği anlaşılmaktadır. Şiirlerinde Türk- islâm tasavvuf görüşünün büyük tesiri vardır.

Miran'dan sonra Gul Artun (Salmastlı Artun), Hostikoğlu, Şamçı Melko (asıl adı Meliksedek Culkanyans), Turab Dede (Türk olduğunu tahmin ediyorum), Emiroğlu, Demircioğlu, stefanos Yerets gibi 400'e yakın aşuğun adını biliyoruz.

Anadoıu da da aoını bildiğimiz pek çok âşık günümüze kadar Türk âşık ede­ biyatının yaratılmasına iştirak etmişler­ dir. Bunlardan bazıları Tezkirelere gire­ cek kadar meşhur olmuştur.

Onlardan Âşık Vartan, Civan Ağa ve Mecnunî en tanınmış olanlarıdır. Ayrıca Zile'de Saftı, şermî ve Tahtabacak Mevcî ile Alevî-Bektaşî şairleri arasında adı say­ gıyla anılan zikri, Kayseri dolaylarından Mahcubî ve Harbî mahlaslı iki kardeş âşık (bkz. izzet Ulvi Bey, Türk Yurdu, C.3), Zey- tun olayı ile İlgili bir şiiri bulunan Ferdî, Ermeni asıllı şairlerden bazılarıdır.

Âşık Vartan her şeyiyle bir Türk âşığı­ dır. Sırtında sazı ile Anadolu'yu dolaş­ mış, çeşitli halk şairleri ile düşüp kalkmış ve Türk-islam düşüncesine uygun şiirler söylemiştir.

Seyyid Vehbi'nin sözünü ettiği ikinci Ermeni asıllı şair de Mecnunî dir. Hayatı hakkında bilgimiz yoktur.

sonuç olarak halkın duygu ve düşün­ celerini en saf ve samimi şekilde dile ge­ tiren âşıklar her iki millet için son dere­ ce önemli eserler yaratmışlardır. Ermeni âşıklarının bir kısmının Türk olabileceği İhtimalini tekrarlayarak diyebiliriz ki Er­ meni aşuğları; diliyle, geleneğiyle, şekil ve türleriyle, muhtevası ve mevzularıyla tamamen Türk Âşık edebiyatının tesiriy­ le yaratılmış ve zengin malzeme bırak­ mıştır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ç algılı kahveler, Ramazan Bayramı’na bir iki hafta kala, yani ramazanın en hızlı günlerinde hazırlanır ve tıpkı bir gelin gibi askılar, çiçek­ ler ve

Dördüncü devredenberi yine İs­ tanbul Millet Vekilid'r Güzel sanatlara mensup, zarif nüktelerile ve antika eşya merakile tanınmıştır.. 16481 — İstanbul

Gürol Sözen İlk sergisinden bugüne değin ürettiği desenlerin, yağlıboyaların, bronz ve gümüş heykellerin yer aldığı K ırk ın c ı Yılda Kendimle

■Türk Sanat Müziği'nin ünlü sesi Safi­ ye Ayla, dün rahatsızlanarak Ameri­ kan Hastanesi Yoğun Bakım Servi- si'nde tedaviye alındı.. Dün saat 16.45

Arena, G.Sururi- Engin Cezzar, Dormen Tiyatrosu ve İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda çalışan Başar Sabuncu, sanat yaşamına öyle çok şey sığdırmıştı ki,

Agora Meyhanesinde yeni düzen: Eski Bafatlı büfeci Nuri Dalkılıç ve oto tamircisi Remzi Bey ile (ortada), meyhanenin aşçısı Cemalettin Erdoğan, fıçı-

Genel olarak, doğumdan sonra 48 saat ya da daha az süre hastanede yatma erken taburculuk olarak ifade edilmektedir (Bobak and.. Jensen 1993, SOGC Clinical Practice Guidelines

Çok yüksek risk (9 puan ve altı): Yüksek risk grubu hastalar için yapılan uygulamalara ek olarak eğer hastanın ağrısı varsa ve hasta hareket ettiğinde ağrısı