• Sonuç bulunamadı

AHÎLİK VE BİR AHÎ ŞECERESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "AHÎLİK VE BİR AHÎ ŞECERESİ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AH~L~K VE B~R AFI~~ ~ECERES~~

SADI BAYRAM

Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun üç lut'ada 600 sene ayakta durabilmesinin sebeblerini "A hi lik T e ~ kilâ t ~ " nda aramak gerekir. Bunu ~öyle de ifade etmek mümkündür. ülkedeki çe~itli az~nl~k gruplara ra~men Os-manl~~ Imparatorlu~u'nun üç k~tada 600 sene gibi uzun süre ayakta kalma-s~na sebep olan faktörlerin içinde "Ahi li k" ilke ve inançlar~~ vard~r.

Ahi, kelime olarak Arapça olup, karde~im mânis~na gelmektedir. Terim olarak, esnaf ve san'atkâr birliklerini ifade eder° ki, XIII. as~rdan XX. as~r ba~lar~na kadar yamak, ç~rak, kalfa, usta hiyerar~isi içinde çe~itli meslek gruplar~n~~ i~~ ba~~nda yeti~tirip, diplomas~n~~ özel törenlerle verip mensupla-r~n~n çal~~ma ve insani davran~~lar~n~~ kontrol eden mesleki bir kurumdur.

1072 M. tarihinde, yani 922 y~l önce Ka~garl~~ Mahmud taraf~ndan ka-leme al~nan Divan-i1 Lügat-it Türk'de "Ak~" eli aç~k, sa~lam, yi~it, cömert2

mânâs~na gelmekte, "Aktl ~ k" ise yine sa~lam, yi~it ve cömertlik

anla-m~nda 922 y~l önce Orta Asya'da Türkmenistan'da kullan~ld~~~~ bilinmekte-dirs.

Ahili~in anayasas~~ "Fü tü vvetnâmeler" dir. Fütüvvet kelimesi

de Arapça olup, bilindi~i gibi o devirlerin ilim dilidir. Tekil olarak 'feta'

deli-kanl~, yi~it eli aç~k, gözü pek, iyi huylu ki~i manas~nda kullan~lm~~t~r. Ço~ulu

yityan "dm Feta, Farsçada civanmert mânâs~na gelmektedir ki4, bu

meziyet-lerin tümü, ideal olarak zihinlerde ya~at~lan asil ve tam mânâs~~ ile kâmil in-san~~ sembolize eder.

Mücadelede feta, arkada~lar~~ u~runa hayat~n~~ ortaya koyar.

Misafir-perverli~i ve eli aç~kl~~~; kendisinin hiçbir~eyi kalmay~ncaya ve tamamiyle fa-kir dü~ünceye kadar devam eder.

Ebu Bekr Verrak; feta, dü~man~~ olmayan ki~idir, diye tarif etmi~tirs. Ömer Bin Osman el-Mekki, feta'y~~ iyi huy diye tarif etmi~tir. Dostlar~n~ns I Ne~et Ça~atay, Bir Türk Kurumu Olan Ahi'lik, Ankara üniveristesi Ilâhiyat Fakültesi Ya-y~nlar~, Ankara Universitesi Bas~mevi, Ankara, 1974, s. 3.

2 Ka~garl~~ Mahmud, Divanf~~ Lügat-it -Türk, C. I, 90.

3 Divanü Lügat-it-TÜdt, C. I. 310; C. III, 172, 329 Divani~~ Lagat-it Türk Dizini, Türk Dil Kurumu Yay~nlar~, Ankara Universitesi Bas~mevi, Ankara, 1972, s. 7.

4 Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 4. Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 5.

(2)

applann~~ örtmek ve dü~man~n dü~manl~~~ndan korunmak da fütüvvetin ge-re~idir.

Bir hadisde, 'Kul Müslüman karde~ine yard~m ettikçe, Tanr~~ da ona yard~m eder" buyrulmu~tur7. Hz. Ibrahim, kendi evladm~~ Allah u~runa kurban ede-bilme cesareti, misafir a~~rlamadaki cömertli~i; Hz. Yusuf'un kendisine kötü-lük eden karde~lerini affetmesi, Hz. Musaya arkada~l~k eden Hz. Yu~a'n~n fü-tüvvet ahlaluna uyduldan sebebiyle feta diye an~lm~~lard~r9.

Tasavvufda ise, kulun, Tanr~~ için kendi nefsine dü~man olmas~~ ~eklinde9 tarif edilen filtilvvetin ana prensiplerini özetle ~öyle s~ralayabiliriz. Kötülü~e iyilikle mukabelede bulunmak, ba~kalar~n~n kusurunu aramamak, dostunun evine davetsiz gitmemek, yemekte kusur bulmamak, güzel ahlak sahibi olmak, cömertlik, ba~kalar~n~~ sevmek, Allah'~~ sevmek, bily~:~~e sayg~, küçü~e

~efkat, do~ru sözlü olmak, kalbi temizlik, dostlar~n~n sevincine kat~lmak,

yapt~~~~ iyili~e kar~~l~k beklememek, kimsenin kusurunu yüzüne vurmamak, çok çal~~mak, kendi nefsini hesaba çekmek, ibadet, nefse hakimiyet, sab~rl~~ olmak, tamahtan sak~nma, ilimde marifet arama, kusurlu olan müridi kovmama, alçak gönüllülük, tolerans, dostlar~n~n rahatm~~ kendi rahatma tercih etmek, dostlann~n cefas~na katlanmak, dostlar~n~n s~rlar~n~~ saklamak yani ketumiyet, yapt~~~~ iyili~i söylememek, dostlar~n~~ istemeye mecbur et-memek-istenmeden vermek, kom~uluk hakk~na dikkat etmek, ahde vefa, ge-lemeyene giderek kar~~l~k vermek, kibirlenmeme, Allah'~n yasalar~na uyma°".

Menk~beye göre, Ahi ligin kurucusu Ahi Evran, Hz. Mu-hammed'in amcas~' Abbas'~n o~ludurll. As~l ad~~ Mahmud olup Bedir Sava

~~-'nda gösterdi~i yararl~ktan dolay~~ Hz. Muhammed, kendisine "Sultan Al~ f Evrân" ad~n~~ vermi~, amcas~~ o~lu Hz. Ali'nin k~z~~ Rukiyye ile ev-lenmi~dr.

Evran, ejder anlam~na gelmektedir. Bilindi~i gibi Türkler'de ejder Orta-Asya'dan beri ebedi hayat anlam~na gelmekte ve mukaddes say~

lmakta-d~r. Bir ba~ka e~~ anlam~~ da büyük ebedi bekçi manas~ na gelir. Efsanelere göre, büyük hazineleri, harap olmu~~ eski yerle~me merkezlerini ejderler bek-ler. Selçuklu devri kervansaray ve kale gibi yap~larda baz~~ ejder kabartmalar

7 Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 5.

8 Ebu Abdi'r-Rahman Muhammed Ibn el H~lseyn es-Sülemi (Çeviren, Süleyman Ate~), Ankara Universites~~ Ilâhiyat Fakültesi Yay~nlar~, Ankara Universitesi Bas~ mevi Ankara 1977, s. 4.

9 Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 5. I° Es-Sülemi, A.g.e., s. 7 .

11 N. Ça~atay, A.g.e., s. 57; Sebahattin Güllülü, AM Birlikleri, ötüken Yay~ nevi, Istanbul,

1977, s. 149..; Cevat Hakk~~ Tar~m, Tarihte K~r~ehri, Gül~ehir, Istanbul, 1948, s. 78; Enver Beh-nan sapolyo, Tarihte K~r~ehir, Ankara, 1966, s. Mithat Gilrata, Unt~tulan Adetlerimiz ve Lonca-lar, Ankara 1975, s. 78.

(3)

AH~LIK VE BIR AN~~ ~ECERESI 297 bulunur". Bir ba~ka efsaneye göre de, H~z~r Aleyhisselâm'~n veya Lokman Aleyhisselam'~n" buldu~u (Sumerliler'in G~lgame~~ Destan~'ndaki gibi)" ebedi hayat otunu y~lan yani ejder yutar.

Orta-Do~u kültüründe efsanevi ~ahsiyetlerin, veliler kanal~~ ile peygam-berlere dayand~nlmas~~ bir gelenektir". Bu gelenek, ~ecerelerde kan ba~~~ gibi gösteriliyorsa da, asl~nda ögretmenden ö~retmene", yani hocadan-hocaya bilgi zinciri manas~na gelir. Her türlü ilimlerin Allah taraf~ndan Ceb-rail Aleyhisselam vas~tas~yla Hz. Muhammed'e ve di~er peygamberlere de ö~retildi~i için, silsile zinciri Hz. Muhammed veya Hz. ~brahim, Hz. Nuh ve en son olarak da Hz. Adem'e dayan~r".

Ahi Evran soyunun gelini oldu~unu söyleyen Ankaral~~ Say~n Aliye Evran Han~mefendi, elinde bulunan Osmanl~ca Ahi ~eceresini Say~n ülkü (AYAN) özsoy'a" tercüme için getirmi~, taraf~m~zdan ilginç görüldü~ü için slayu çekilerek ilim aleminin istifadesine taraf~m~zdan sunulan" ekteki ~ecerede de iki A h£ Evran bulundu~u kay~thd~r. Menlubelerde de iki Ahi Evran bulundu~u bilinmektedir20.

12 Alay Han, Ejder Han, Susuz Han, Kayseri Karatay Han, Tuzhisar Sultan Han, Kö~k Mescidi, Kayseri Döner Kümbet, Kayseri Sahabiye Medrese, Çank~r~~ Daril~ifas~ , Erzurum Çifte Minareli Medrese, Diyarbak~r Kalesi, Selçuklu Devri Ahlat Mezarta~lar~nda ejder kabartmalar' bulunmakla olup, Anadolu Kap~~ tokmaklar~~ ile çe~me musluk ve lülelerinde ejder motifi kulla-n~lm~~t~r.

13 Ahmet Ya~ar Ocak, Islam-Türk Inançlar~nda H~z~r Yahut, H~z~r-Ilyas Kültü, Türk Kül-türünü Ara~t~rma Enstitüsü Yay~nlar~, Ankara Universitesi Matbaas~, Ankara 1985, s. 121.

14 Emin Bilgiç, Türk ansiklopedisi, Tufan Maddesi, s. 446.

13 Sadi BAYRAM, Musavvir Hüseyin Taraf~ndan Minyaffirleri Yap~lan ve Halen Vak~flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde Muhafaza Edilen Silsile-Nâme, Vak~flar Dergisi, S. XIII, Ba~bakan-l~k Bas~mevi, Ankara, 1981, s. 253-254; Sadi BAYRAM; "Amasya-Ta~ova-Alparslan Beldesi Seyyid Nureddin Alparslan er-Rufarnin 655 H./1257 M. Tarihli Arapça Vakf~yesi ile 996 H./1588 M. Tarihli Seyyid Fettah Veli Silsile-namesi-, Vak~flar Dergisi, S. XXIII, Tisamat Bas~m Sanayii, An-kara 1994, s. 34; Sadi BAYRAM "Silsile-nameler ve Irlanda-Dublin Chester Beatty Library'de Bu-lunan 1598 Tarihli Zübdetia. t-Tevarih”, Vak~flar Dergisi, S. XXIV, Tisamat Bas~m Sanayii, An-kara 1994, s. 51.

16 _ .

Hüseyin Atay, Fatih Süleymaniye Medreseleri Ders Programlar~~ ve 1cazet nâmeler, Va- loflar Dergisi, S. XIII, Ankara, 1981, S. 197-205.; Dedem Hac~~ Salim BAYRAM'~n icazeti; ~ule-tu'l-Yakin, (Invanül Me~aph, Takribül-Mübteda, Sebilüs-Salikin, Mühimmat-~~ Sofiyye, Fi Tera-ci~mül Me~aph ve'l Ulema, Mir'atÜn Nazirin, Fi Münebbihatü't Tahirin adl~~ eserlerin sahibi (ölümü 1223 H/1808 M.) BÜyükbabam~n, Büyükbabas~~ Abdurrahman Bin Ismail Akifzade Amasyavi'nin Kitabu'l mecmu fil me~huri ve'l mesmu adl~~ Istanbul Millet Kütüphanesi'ndeki eseri varak 40b - 41a.

17 Hüseyin Atay, A.g.e., s. 197-205; Vak~flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde muhafaza edilen Genel 1907, K. 239 numaral~~ 692 H/1292 M. tarihli Ahi'l Hüccac Muhammed ~bni Yusuf'un Arapça ~eceresi.

18 Ahi Evran sülâlesinden gelen Say~n Aliye Evran Han~mefendi ile, mesai arkada~~m Say~n ülkü (AYAN) ÖZSOY'a te~ekkürü zevkli bir borç bilirim.

19 Sadi Bayram, An Akhi Genealogical Tree, VIII. Pre-Ottoman And Ottoman Symposium, USA/Minnesota, Al~gust 1987.

(4)

Aliye Evran Han~mefendi'nin elindeki ~ecereye göre, ilk silsile, a~a~~dan yukar~ya do~ru ~öyle devam eder:

Hz. Muhammed'in amcas~~ o~lu Abbas~'l Ekber (A hi Evran) Abdülmuttalib

Ha~im Abdi Menai

Ku~ayyi Kulab (Gülab) Murra Ka'b Malik Bezhly Kal~b Fahr Hamza Ma'der M~:~drike ~lyas Musb~r Rân Yesa Hemi~e Salman Rahim Kayclar Tarih ~smâ'il

~brahim Halilüllah Aleyhisselam Uzeyr

Abbas—~~ Ekber'den a~a~~~ inen silsile zinciri ise, söz konusu ~ecerede ~öyle belirtilmektedir:

Abbas-~~ Ekber

Abdullah Hz. Ali'nin k~z~~ Rukiyye AM H~z~r

(5)

AH~ LIK VE BIR AN~~ $ECERES1 299 Ahi Mâlik

Ahi Be~ir Ahi Mehmed Ahi Ahmed Ciineyd ~ehr Ahi Zâyidi Ahi Esed Ahi Turan Ahi Ilyas Ahi Gürcani Ahi Kemal Ahi Bezirgan Ahi ~ehred

Ahi Evran ~eyh Mahmud Nasrücl-din Ahi Musa

Ahi Emire (Emirci?) Ahi Emir Cüneyd Ahi Muhammed Buhâri At~l Hüseyin

Ahi Mahsud Ahi 'Ivaz

Ahi Musa Ahi Isâ AM Mustafa

(~ecerede kopukluk var)

Ahi Evliya Ahi Ali (880 H/1475-6 M.) Ahi Mes'ud Ahi Zeyne'VAbiclin Ahi Kas~m Ahi Torat (933 H/1526-7 M.)

(6)

200 X 25 cm. ebad~nda rulo ~eklindeki nesih hatla yaz~lan 80 saurl~ k ~e-cerenin tam metnini yaz~m~z ekinde aynen sunuyoruz. $ecere sonunda görü-lebilece~i gibi esnaf~n önlük ku~anma merasiminde okunacak 10 sat~rl~ k du-ây~~ da vermektedir. ~ecere Ah i Evran Nas r ü ddi n Vel i so-yundan gelen Evran Soyadl~~ ailede bulunmas~~ bak~m~ndan ayr~~ bir de~ere haizdir. 1218 H/1803 M. tarihli ~ecerenin tezyinau XIX. as~r özelliklerini gösterir. Türk süsleme san'aun~n dejenere hali ile ta~ra ekoliinii yans~t~r.

XIII. as~r Anadolu'sunun birlik ve beraberli~inde Mevlana Celâleddin-i Rumi, Yunus Emre, Hac~~ Bekta~-~~ Veli ve Ahi Evran Nas rüddi n büyük rol oynam~~lar ve halk~~ felsefi ve ruhi aç~dan e~iterek Osmanl~~ Impa-ratorlu~u'na geli~meye müsait kültürel bir ortam yaratm~~lard~r21. Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun kurucusu Osman Gazi22 kay~npederi ~eyh Edebâli'den fütüvvet ~alvann~~ giymi~tir. O~lu Orhan Gazi ve Sultan I. Murad Ahi'dir".

Ahiler sanatkara i~~ yerinde yamak, ç~ rak, kalfa, usta hiyerar~isi içinde, mesleklerinin inceliklerini i~~ yerinde çal~~arak kalifiye personel yeti~tirirken, ak~amlar~~ topland~ klan tekke ve zaviyelerde sohbet ~eklinde ahlak ve felsefe e~itimi yap~yorlard~.

Sofilerin h~rkalar~na kar~~l~k, Ahiler filtilvvet ~alvar!, ba~lar~na büyük be-yaz bir serpu~~ giyrnekteydiler. Serpu~lann tepesinde bir ar~~n kadar uzun-lukta bir ~erit bulunurdu. Bellerinde kama ta~~rlar, törenlere daima silahl~~ kat~l~rlard~. Aralar~nda tan~nm~~~ kad~lar, mevlevilerin bulundu~una bak~la-cak olursa; bunlar~n basit bir esnaf te~kiline dayanmakla kalmay~p, o günkü sosyete diyebilece~imi~, cemiyetin ayd~ n tabakalar~n~~ da aralar~na ald~klar~~ anla~~lmaktad~r.

Ahi zaviyelerinde mesleki e~itim üzerinde pek durulmaz, bilhassa halk örf-âdet, gelenek-görenek, din e~itimi, ahlak üzerinde durulur, ay-r~ca spora da ehemmiyet verilirdi. Bugünkü tabirle bo~~ zamanlar~~ de~erlen-dirme üzerinde durulurdu. Ata sporumuz cirit, güre~, k~ l~ç-kalkan oyunlar~~ revaçtayd~. Asl~nda zaviyelerdeki e~itim, adap ve erkân üzerindedir. Toplu-lukta nas~l konu~ulaca~n, hangi hareketlerin yap~laca~~, hangilerinin büyük-lerin yan~nda yap~lamayaca~~, nazikâne olarak e~itilir, kulak ve göze hitap edilirdi. Bir nev'i görerek, dinleyerek e~itim yap~l~r, e~itim yap~ld~~~ndan da dinleyenin fazla birhaberi olmazd~. Bu e~itimler sohbete dayal~~ idi.

Ahiler, diiriistlü~iin yan~nda güçlü bir yard~mla~ma ve dayan~~ma te~ki-lâu kurarak, iyi, kalifiye personel yeti~tirmi~ler, hile yapan~~ kendi aralar~nda

21 Sadi BAYRAM, Törkler'de Esnaf Te~kilat~~ Ahilik ve Loncalar, Milli Kültür, C. , 1, s. 7. Ongun Karde~ler Matbaas~, Ankara, Temmuz 1977, s. 48-53.

22 Enver Behnan $apolyo, Ahrligin Tarihçesi ve AM Evrin-~~ Veli, önasya Mecmuas~, C. Il. s. 20, San Matbaas~, Nisan 1967, s. 15.

23 Ne~et Çagatay, A.g.e., s. 58; Abdidbaki Gölp~ narl~, MevUna'dan sonra Mevlevilik, Is-tanbul, 1953, s. 275.

(7)

AH~LIK VE BIR AH~~ ~ECERESI 301 cezaland~rarak, sa~lam ve kaliteli mal imal eden ve satan esnaf~~ korumu~lar-d~r. Kendi bünyelerinde oto-kontrol sistemi tesis etmi~lerdir.

Ahiler, müridlerine genelde ~u alt~~ esas~~ telkin ederlerdi. Elini aç~ k tut, sofran~~ aç~k tdt, kap~n~~ aç~k tut, gözünü ba~l~~ tut, dilini ba~l~~ tut, belini ba~l~~ tut. Bu veciz sözlerin derin felsefi anlamlan bulunmaktad~r. As~l amaç, zihin-lerde ya~at~lan ideal insan, kâmil insan olmakt~r. Tasavvuftaki amaç da bu de~il mi?

AM esnaf~~ her sabah çar~~da (arastada), AM ba~~n~n ba~kanl~~~nda Dua Kubbesi" önünde toplanarak AM ba~~n~n ögüt ve dualar~yla dükkanlar~n~~ açarlar, mü~teri geldi~inde e~er ilk al~~-veri~ini yapm~~sa, yandaki kom~u-suna, mü~teri göndererek onunda ilk siftah yapmas~n~, yani kazanç sa~lama-s~n~~ temin ederlerdi. Dolay~s~yla Ahiler, sadece kendilerini de~il, toplum ha-yat~n~~ d~:~~ünürler; cemiyetin refah~n~, kendi refahlanna tercih ederlerdi. Ti-cari rekâbet yoktu, ayn~~ kalitedeki mal~n fiyat~, her yerde ayn~~ idi. Fiyat kalite ve oto kontrol sistemi mevcuttu.

Kendi aralar~nda yard~mla~ma keseleri veya sand~klar~~ vard~. S~ k~nt~ya dü~en veya ihtiyac~~ olan buradan faizsiz para alabilirdi.

Cemiyetleri ayakta tutan meselelerden biri de, hiç ~üphesiz, fertlerin kendi aralar~ndaki münasebetleri, yani; günlük ihtiyaçlann temin edilmesi-dir. I~te basit gibi görünen, asl~nda ~umullü ve çok tesirli bir müessese kar-~~m~za ç~ k~yor: Esnaf Te~kilat~-Ahilik.

Bugün nas~l mimarlar~n Mimar Odas~; doktorlar~n Türk Tabibler Birli~i; tüccarlann Ticaret Odalar: ve Türkiye Ticaret Odalar~~ ve Borsalar Birli~i; i~çilerin

Türk-i~~ Konfederasyonu; i~verenlerin I~verenler Birli~i var ise, bunlar~n

Selçuklu-lar ve Osmanl~Selçuklu-lar'daki kar~~l~ klan A h ii k tir.

Ahilik; önceleri toplum hayat~nda bir ülkü iken, daha sonralar~~ ruhani hayatta bir ideal olmu~tur. Cemiyetlerin dini, ekonomik-sosyal-kültürel alanda, toplumun hür iradesi ile milli ve manevi unsurlar~n~~ meydana ge-tirmi~tir.

Ahi Evran, o devrin büyük bir ekonomisti oldu~u kadar, büyük bir sos-yologdur. Te~kilat~n devaml~~ olmas~n~~ teminen, o devirde Ahili~i tekke ve zaviyelere ba~lam~~t~r. Tekke ve zaviyeler, o devrin aç~ k bir halk üniversitele-ridir, gelip-geçen kervan personelinin u~rak merkezleridir. Ilim ve irfan yu-valar~d~ r. Çaresizin, fakir-fukaran~n, seyyah~n ba~vuraca~~~ ilk merkezdir. Hatta paras~z bir otel ve lokantad~r. Insan sevgisinin bir oda~~d~ r. I~te Ana- " Y~ lmaz önge, Türk Çars~lannda Dua Kubbeleri, önasya Mecrnuas~ , C. VI, s. 63 Ayy~ld~z Matbaas~, Kas~ m, 1970, s. 7-8.

(8)

dolu insan~~ bu sebeple kolay fütühat yapm~~, toplumu kendi oto kontrol sis-temi ile kendine idare ettirmi~, adaleti sa~lam~~, ticareti ve ahlak sissis-temini

kuvvetlendirmi~; bunun için de 900 sene üç k~taya hülunetmi~tir.

Vak~flar Genel Müdürlü~ü'nde kay~tl~~ vakfiyelerden, Osmanl~~

Devleti'-nin kuruldu~u 1299'dan Istanbul'un fethine kadar geçen sürede yani 1453'e kadar kurulmu~~ AM Vakfiyeleri incelendi~inde a~a~~daki vak~flar' görüyo-ruz:

Vak~flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde 581/ 2 numaral~~ defterden

ö~ren-di~imize göre Ankara'da 842 H. (1438 M.) tarihli ~emseddin AM Ahmed Bini

AM el-hac Murad bin el-hac Hüsam, mahn~n bir k~sm~n~~ kendi ad~na tesis etti~i

medresesine, e~itim ve ö~retim için vakfetmi~tir.

1967 Numaral~~ Kütük Defteri'nde kay~tl~~ Niksar'da Hac~~ Mehmed AH

Peh-livan Niksan"nin H. 723 Recep, Temmuz 1323 M. tarihli vakf~yesinde, e~itim

ve ö~retimin yan~s~ra, fakir halka, zay~flara yard~m edilmesi için vak~ f tesis

ediyor. Ayr~ca zaviyesi içinde, sofra tak~m~, bu~day, et, ekmek, tuz, bal (3

batman), helva, ya~, un, odun, kandil için ya~~ al~nmas~~ için de çe~itli gelir

getirici akarlar vakfediyor. Bunlar~n d~~~nda çe~melerin bak~m ve onar~m~~ için vakf~ndan tahsisat veriyor.

Çorum'da AH Ahmed bin Emir Hasan 788 H. (1366 M.) tarihli vakfiyesi

ile At~f. Zaviyesi ihdas ediyor. Bunun idâmesi için ba~, bahçe, tarla vakfedi-

yor. Bu vakfiyenin tetkikinden o tarihlerde yani 1366'a Çorum'da ~eyh

Zey-nüddin Zaviyesi' nin faaliyette oldu~unu ö~reniyoruz.

1430 tarihinde Amasya'da AM ve Darphaneci lakab~~ ile tan~ nan

~emsüd-din Ahmed Çelebi bin Bedred~emsüd-din Mahmud 834 H. (1430 M.) tarihli vakfiyesinde

Amasya'da babas~~ ad~na AM Mahmud Zâviyesini tesis etti~i anla~~ lmaktad~ r.

Yine Vak~ flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde 1760 numaral~~ defterin tet-kikinden Kayseri'de Bedreddin AM Mahmud, 841 H. (1437 M.) tarihli vakflye-sinde Gömeç Hisar~ 'nda tarla, de~irmen, ev vakfetti~i anla~~lmaktad~ r. Edir-ne'de Mehmed Ahi Efendi'nin 847 H. (1443 M.) tarihli vakfiyesi incelendi- ~inde, yine bir ahi karde~imizin hay~ r hizmetleri konusunda vak~f yapt~~~~ an-la~~l~yor.

1989 Numaral~~ Defter incelendi~inde, Sivas'da AH Emir lakapl~~ Ahmed

bin Zeyn'ül Hac' ~n 733 H. (1334 M.) tarihli vakflyesinde, Sivas~ n Tokmak

Pa-zar~~ Mahallesi'nde Zaviye, Mescid yapt~ rd~~~~ görülüyor. Vakf~ n devam~~ için

de, Sivas'~ n Hafik Ilçesi'nde çe~itli tarlalar, Sivas Merkez'de dükkan, han, tur~uhane, ekmekçi dükkan~ , kasap dükkan~, ~erbetci dükkan~, bakkal,

Ebehri Hamam~ n~~ vakfediyor. Misafirlerden hamam ücreti al~ nm~yor.

Dük-kan ve tarla gelirleri zaviyeye harcan~yor, fukara ile medrese taleplerine vak-fiyede ayr~~ bir önem verilerek yard~m yap~lmas~n~~ ~art ko~uyor. Bir ahl için gelene~e tam bir sadakat var; karde~lik ve dostluk var, dü~kiine yard~ m var.

(9)

AHIL~K VE BIR AH! ~ECERESI 303 Vak~flar Genel Müdürlü~ü Kültür ve Tescil Dairesi Ba~kanl~~~~ Vak~f Ka-y~tlar Ar~ivi 2105 numaral~~ Defterde, K~r~ehir'de Pir-e Ala Evran-~~ Veli

Nasrüd-din'in 706 H. (1306 M.) tarihli vakfiyesi bulunmaktad~r. Nisan 1917

tari-hinde Ar~iv kütiiklerine girmi~tir. Eizze yani azizler, devrinin önde gelen li-derlerine ait vak~flar, oldu~u için Evkaf Nezareti denetimi d~~~nda tutulmu~-tur.

Vakfiyenin tetkikinden:

Ahi Evran-~~ Veli Zaviyesi ve biti~i~indeki mescit ve misaf~rhanedeki mi-saf~rlere ikram için, K~z~lca, Pazar a~~!, Çardak, Lodran, Kalpak, Kara Halil, Pür Köyü, Ince Kar, Yaz~-bicir, Gökçeli, K~z~lkaya, A~malca, A~~l, Karslan, Arslan Tomu~, Mikail Hisarl~, Beydüzü, Koza~aç, Mucur, Gümü~~ Künbet, Se-fir Saray, Yaz~~ K~n~k, Ahi Yüzler, Kükgeven, tlmülk Gökçeûyük mevkilerinde çe~itli araziler vakfedilmi~tir. Toponomi ilmi bak~m~ndan, yer isimleri çok önemlidir.

Yine Vakfiyenin tetkikinden K~r~ehir'de 1306 tarihinde ya~ayan baz~~ ~a-h~slann isimlerini ö~reniyoruz. Bunlar:

~eyh Hamid-i Veli, Kad~~ Ahmed Fevzi, Kad~~ Esseyyid Lütfullah, Kad~~ Es-seyyid Hasan bin Hüseyin, Kad~~ Mustafa, Kad~~ Ahmed Bende-i Flüclâ, Kad~~ Mehmed Mazhar, Kad~~ Abdurrahman, ~ehit Abdullah bin Ali, ~ehit Süley-man bin Mehmed, ~ehid Yusuf Bin Ahmed, ~ehit Ahmet bin Hasan, ~ehit Yunus bin Ismail, ~ehit Ihras bin Ahmed, ~ehit Hüseyin bin Beyaz~d, ~ehid Mustafa Efendi bin Bah~ayi~, ~ehit Musa bin Devlet, ~ehit Monla Ali bin Mahmud Molla, ~ehit Leze~timi Çelebi bin Mes'ut'dur.

Çe~itli vakfiyelerin tetkikinden görülüyor ki, 1300-1453 tarihleri ara-s~nda Edirne'de, Amasya'da Sivas'da, Kayseri'de Çorum'da, Niksarda Ahi zaviyeleri kurulu~unu tamamlam~~~ ve çal~~maya fiilen ba~lam~~lard~r. Vakfiye kütük defterlerine geçmeyen binlerce vak~f, bunlann d~~~ndad~r.

Ba~kentimiz Ankara'da çok eski bir Ahi ~ehridir. Bugün Ankara Kale-si'nde bulunan ve halen Anadolu Medeniyetleri Müzesi olan, Fatih Sultan Mehmed Döneminden kalma Mahmud Pa~a Bedesteni' nde Ankara ipe~i sat~-l~rd~. Sulu Han'da ise, 1700 y~llar~ndan sonra sadece kahve sat~l~ rd~. Frig, Roma, Bizans dönemlerinde de önemini kaybetmeyen eski Ankara; Selçuklu ve Beylik Dönemlerinde de Orta Anadolu'nun bir ticaret merkezi idi. Eski Ankara'da ahili~in birçok i~aretleri, sembolleri bulunmaktad~r. 1390 tarihli

AM Hüsameddin taraf~ndan yapt~r~lan Samanpazan'ndaki Arslanhane Camii

ve külliyesi, eski bir ahi merkeziydi. Al~i Hüsameddin'in torunu AH Serafed-din'in burada bir türbesi oldu~undan ve türbe ve yan~ndaki tekke giri~inde bulunan Arslan heykellerinden dolay~, daha sonralar~~ cami, Arslanhane

(10)

ad~yla an~lm~~, AM Hüsarneddin ve AM ~erafeddin isimleri tarihin karanl~k-lar~~ aras~nda unutulmaya yüz tutmu~tur. Daha sonrakaranl~k-lar~~ yap~lan AM Elvan,

AM Tura Mescidle~i, Ala Ye~il Camii, AM Tura Çe~mesi, bu eserler aras~nda

say~-labilir.

Ankara'n~n banliyölerinden Etimesgut semtinin as~l ad~~ AM Mes 'ud'dur. Bugün ilçe olmu~tur. Mamak semtinin as~l ad~~ AM Mamak' t~r . Yine bugün ilçe merkezi olmu~tur. Ankara Seymenleri ise, Abi Y~~itleri' nin bugün için devam~~ ~eklinde yorumlanabilir.

Aynca Ankara'da çe~idi devirlerdeki AM yak~lan incelendi~inde AM

El-vdn Camii ~erifi Vakf~, AM ~emseddin Mescidi Vakf~, Ye~il AM Medresesi ve Camii

~erif-i Vakfi, AM Hac~~ Murad Mahallesi Camii Vakf~, AM Çomak Vakf~~ hemen kar~~m~za ç~ kmaktad~r.

Çe~itli Türk kavimlerinin (boylar~n~n) Orta Asya'dan beri türlü i~aret ve damgalar~~ oldu~u gibi, Anadolu Selçuklulan'nda ve Osmanl~lar zaman~nda yap~larda çal~~an ta~ç~~ gruplar~n da kendilerine mahsus ta~ç~~ i~aretleri bu-lunmaktad~r". XII. yüzy~l eseri olan Sivas Ulu Camii'nde, Edirne II. Bayaz~d Külliyesinde, Mimar Sinan'~n in~a etti~i Büyük Çekmece köprüsünde ve Anadolu'da bulunan di~er eski eserlerde bu i~aretlerin çe~itlerini görmek mümkündür.

At~f zaviyelerinde yap~lan sohbetlerde felsefi ve tasavvufl konu~malann yan~nda sportif gösteriler, cemiyetin dini düzenine uygun içkisiz e~lenceler de düzenlenir ve yârân sohbetlerinde de bulunurlard~. Yaran sohbetleri son 30-40 seneye kadar Çank~r~, Eski~ehir, Kütahya, Isparta, Ni~de vilâyetlerinde devam etmi~tir26.

Yukar~da zikredilen geleneklere ba~l~~ olan Ahiler, sanat dallar~n~n çe-~idi kollannda iyi yeti~mi~ler, ahlaki de~erlere verdikleri önemi ticari hayat-lanna da intikal ettirerek, Osmanl~~ Imparatorlu~u'nda iç ticareti adaletli bi-çimde yürüterek, Imparatorlu~un ikisadi bünyesini canl~~ tutmu~lard~r.

XVI. as~r sonlar~nda, Müslüman olmayan az~nl~klann ahi toplant~lanna girememeleri, ithalat~n az~nl~klar elinde bulunmas~, Avrupa ile s~ k~~ temas neticesi, AM te~kilât~n~n Loncalara dönü~mesi, askeri s~n~f~n ticarete gir-mesi, gedik sistemi, imtiyazlar ve kapitülasyonlar neticesinde Ahilik Kurumu yava~~ yava~~ bozulmu~, Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun Duraklama ve Gerileme Devirleri etkisini bu kurumda da göstermi~tir.

25 Zafer Baybuth~oglu, Anadolu'da Selçuklu Dönemi Yap~~ Sanatç~lar~, Atatürk üniversitesi yay~nlar~, Erzurum 1993, s. 240.

26 Ibrahim Numan, Çank~n'da Yaran Sohbetleri ve Sohbet Odalan, Vak~flar Dergisi, S.

(11)

AHiL~K VE BIR AN~~ ~ECERESI 305

Orta Asya Türlderi'nde köklerinin bulundu~una inand~~~m~z, Ak~, fü-tilvvet ve Ahi felsefesi; Horasan'dan Abbasilerle Ba~dad'a, Büyük Selçuklu Imparatorlu~u ile Anadolu'ya gelmi~, geli~mi~~ ve XIII. as~r ba~lar~nda 1250-1300 y~llar~nda At~l Evran Nasrüddin Veli zaman~nda kurumla~m~~ur. Bu bak~mdan esnaf ve sanatkânn piri, üstad~~ olarak kabul edilir.

AH~~ EVRAN ~ECERESI Bismillahi'r-rahmani'rahim

El-hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin ve's-salâtu ve's-selâmu 'alâ Muhamme-din ve âlihi ecma'ine. Lemmâ semi'û nidâe "yâ eyyühe'llezine .menü tah~l ila'llâhi tevbeten nasûhen" âmenü bi-kavlihi "yuhibbu et-tevvâbin"

ve'steb-~erû bi-be~âretin" ve'llezine câhedû finâ lenehdiyennehum sabulenâ ve

in-ne'llâhe leme'a'l-muhsinine'inde zilu-i's-sâlihine tenezzelu'r-Rahmeti sada-kallâhu'Vazimu'l-celilu'l-cebbâru ve nahnu'alâ zâlike mine'~-~âhidine ve salla'llâ'hu 'alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ecma'in.

Der-münâcât ve menâk~b-1 Ahi Evran Pâdi~âh Rahmetu'llâhi 'aleyhi bir gün Hazret-i Resül Sallallâhu Te'âlâ 'aleyhi ve sellem ile oturup ç~kup Mes-cid-i A'zam'a teveccüh k~ld~. Ba'z~~ ashâb-~~ kibârla seyyidâdan Ahi Evran bile idi. Bir kelb ölisine u~rad~lar. Sahâbeler yüzlerin dündilriip enflerin dutup kerhile geçdiler. Resül Hazret-i 'aleyhi ve sellem nutlule ne güzel di~leri var didi. Andan AM Evran Hazreti dönüp geldi ol kelbiln derisin yilzüp dibâgat idüp Resül Hazretine getürdi. Resülu'llâh Te'âlâ 'aleyhi ve sellem an~~ görüp tahsin eyledi. Rahmetu'llâhi'aleyhi AM Evran ikidir. Biri 'Abbâsi'l-ekberdür. Rahmetu'llâhi 'aleyhi ibni'Abdu'l-Muttalib ibni Hâ~im ibni 'Abdi

Menâf ibni Kusayyi Külâb ibni Murra ibni Ka'b ibni Mâlik Bezl~ly bin Kâhb ibni Fahr ibni Hamza ibni Ma'der ibni Müdrike ibni Ilyas ibni Musb~r ibni Rân ibni'l-Yesâ' ibni Hemi~e' ibni Salâmân ibni Rahim ibni Kaydâr Târih ibni Ismâ'il ibni Ibrâ'him Halilu'llâh 'aleyhi's-selâm ogl~~ re'y-i 'Uzeyr bilgil kim, evvel miir~idi ve AM ve ~eyhi Hazret-i 'Ali kerremallâhu vechehud~~r ve 'Ali'den sonra imam Hasan old~~ ve andan sonra imâm Hüseyn old~. Res~llu-'11âh salla'llâhu 'aleyhi ve sellem Hazrederi 'Abbâs-~~ Ekber"e Ahilik vericek Cebrâ'il (AL) geldi Hazret-i Hak Te'âlâdan selâm getürdi. Eyitdi: Yâ Resü-la'llâh, Hakk Te'âlâ buyurur kim 'Ali Hazrederine Arslanl~k virdi ve Hamza-'ya Pehlivânl~k virdi ve Abbâs-~~ Ekbere Evranl~k virdi. Anunçiin ana Ahi Ev-ran didiler. Imdi AM olan ki~inin eli açuk gerek ve sofras~~ açuk gerek. Haz-ret-i 'Ali kerrema'llâhu vechehu buyurd~~ kim Ahilikden murad sehâvetdür. Ahiniin kim sehâveti (veti) ve sofras~~ olmasa anun Ahiligi bi-ferdândur, AM

(12)

olmaga bu ~artlar lâz~ mdur". "Aziz min imdi bilgil ki Hazret-i Resülu'llâh salla'llâhu 'aleyhi ve sellem ve Hazret-i Ali'nin kerrema'llâhu vechehu, 'Abbâs-~~ Ekber ammileridir. Hazret-i Resülu'llâh salla'llâhu'aleyhi ve sellem sahâbeye eyitdi: Ben 'Abbâs-~~ Ekber'e pi~enlik virdüm. Siz ne virirsiz didi. Her biri birer teberrük virdiler. Hazret-i 'Ali, k~z~~ Rukiyye'yi28 'Abbas-~~ Ekber' o~lu 'Abdu'llâh'a29 virdi. Andan sonra AM H~z~r old~~ andan Alil Mâlik old~~ andan AM Be~ir old~. Ahi Be~ir'den Ahi Ahmed old~. AM Ahmed Cüneyd andan ~ehr old~. Andan AM Zâyidi old~, AM Zâyidi'den AM Esed old~. Ahi Esed'den Ahi Turan old~. AM Turan'dan AM Ilyas old~, AM Ilyâs'dan AM Cürcâni old~. Ahi Cürcâni'den AM Kemâl old~ , Ahi Kemâl'den Bâzir-gân'dan old~. Ahi BâzirBâzir-gân'dan AM Sehred old~~ ve andan ikinci AM Evran old~~ ve AM Musâ. old~~ ve Ir~âd dahi Evrandur k~ld~. AM Emire de~di. Al~i Emirci (?) dahi Evrandur. Kar~nda~~~ ogl~~ Ahi Müsâ'n~ n ogludur ve Ahi Ev-ran'~n dahi ad~~ Nasrud-din idi. Bunlar Ahi Bâzirgân oglanlar~dur. 'Abbâs-~~ Ekber neslidür. Ahi Emir Cüneyd'den Ahi Muhammed Buhâri oldu. Mu-hammedi'l-Buhâri'den AM Flüseyn old~. AM flüseyn'den AM Maksüd old~. Ahi Maksüd'dan AM Nasûh okh. Ahi Nasüh'dan AM 'Ivaz old~. Ahi Ivaz' dan Ahi Müsâ old~. Ahi Mûsâ'dan üç oglan old~. Biri Ahi Müsâ, biri AM ~sâ, biri Ahi Mustafâ'dur. Biri AM Evliyâ'nun oglu Ahi 'Ali'dür. Dahi Medine'ye gelüp Hicret-i Nebevi'nün semânün ve semâne mi'eti (880 H.) 3° y~ l~ nda ge-lip Seyyid Muhammed'den bahr~na beden nesebi beyan edil') nesli beline ku~ad~ p ir~âda havâle idüp revâne old~~ ve dahi Ahi Mes'~ld o~lu AM Zeyne'l-Abidin'dür ve AM Zeyne'VAbidin'~"~n o~lu Ahi Kâs~m'dur. AM Kas~ m o~lu AM Torat'dur. Kerbelâ'ya varup selise ve selâs~ln ve us'a mi'etin (933 H-) 31 y~l~nda nesli beline bagladup ku~anup Seyyid Muhammed aleti elinden re-vâne old~~ ve Hazret-i Sebbâdât ve Nekâyib Sahi (?) Seyyid G~yâse'ddin'den Tecdid-i Fâtiha ve Teksir eyledi. Icâzet-i 'ihâbet virüp buyurd~~ kim her ki-mesne kim bu tarika i~tiyâk ve taleb idüp bunlara yap~~up 'inâbet idüp me-yân bagladup icâzet' alsa tamam kâmil olur. Zira tarik~ n göstermi~dür ve dahi AM Evran neslidür. Ba'dehu Evran nesli bundan beyan olunur. Ve er-kân-~~ tank yüzinde mülâhaza olund~~ imdi her kimesne bu târikden recâs~~ vardur gerekdir ki yolunda ~ekk(ü)~übhe götürmeye. Zira Hazret-i Fâuma Radiyallâhu 'anhâ neslidür. Hazret-i Resül salla'llâhi'aleyhi ve sellem bu-yurmu~tur: Kale (A.S.): "Men ekreme evlâdi fakad ekremeni felehu el-cen-neti sadaka". Kale (AS.): "Ve men ahkara evlâdi fakad ahkarani felehu'n-

27 Seyyidar olmas~~ laz~m.

" Belirtme durum eki (~c = hemze) ile verilmi~tir.

29 Yönelme eki hareke ile verilmi~tir.

3° 880 H. (1475-6 M.).

(13)

AH~LIK VE BIR AH~~ ~ECERESI 307 nari sadaka." Restil Hazret-i salla'l-lahu Te'ala 'aleyhi ve sellem ne didi (er) kim me'~-~erratü ve ma'l-hakikatu kâle'n-Nabiyyü salla'lahu 'aleyhi ve sel-lem."

"E~-~erf iiatü akvali ve't-tarikatii ef'âli ve'l-hakikatii hali. "ya'ni Resül salla'llâhu 'aleyhi ve sellem buyurmu~dur ki ~erf at benim kavlimdür, tarikat benim ef âlimdür, hakikat haliimdür didi ve bir hadis dahi buyurd~~ ki; "E~-~erf atü huve'l-Kur'ân'un zâhirun ve't-tarikatü bât~ nun ve'l-ma'rifetü zâ-tuhu.' Ya'n'i ~erfat Kur'ân'n~n zahirid~:~r, tarikat bât~n~dür, hakikat s~rridür, ma'rifet zat~dür. Pes tarikat ve hakikat ve ~erf at hemân olm~~dur ki cânile ten oldu. Bir hakikat bereketi ve 5ex-V at dahi tarikat bilmekdür ki esrar-~~ ti-hf'nün müftileri ~öyle rivâyet itmi~ler ve ahbar ve asar-~~ na-mütenahi nakilde getürdiler ger fütilvvet kelam-~~ kadim-i ezelide mezkûr ve men~ûr hükm-i lem-yezelide mestûr ki kâlû; "Semi'na feten yezkuruhum yukâlu lehu ~bra-him sadaka" ve dahi bilmek gerekdür ki a'zam fütüvvetdir. Ve devledü ol ki~i kim edeb an~n nefsinde mezkûrdur. ~öyle kim buyurmu~lar "babu'llah mef-tûhun la yedhuluhâ illa biadabin ve inneke hulasa vud~ 'a küllü ~ey'in fi mer-tebetihi' dür. Ve dahi bilmek gerekdür kim fütüvvet cemf adab-~~ tarikat ile ârâste ve pirastedür ve rütbe-i tâ'at ve lokma yimek ve mükâleme itmek ve tariluyla gitmek varup övmek (?) ve kemer-bestelik ve açmakl~k edeb ve zâhir ve (zâhir) ve bât~n ahlak-1 hamide ve a'mal-i sâliha ile istinas iden ve ol keh-rime~den olma ~sta'uzu bi'llahi" ve lakad zere' nâ li-cehenneme kesiren mi-ne'l-cinni ve'l-ünsi lehum kulübun la yafkahune bihâ ve lehum a'yununlâ-yubs~rüne bihâ ve lehum azânun la yesma'ûne bihâ ula'ike ke'l-enam bel hum adallu ula'ike humu'l-gafilüne" ve fütüvvetdür gerekdür kim ~lahi has-letle murad ile evvel ve fütüvvetün alt~~ merkezi vardur ve mu'ayyen ola kim onun üç rükni Kü~adl~kdur. Tevfik-i ~lahi evvel kapusu ehl-ullah' (a) aç~ k ola, ikinci kü~ad ni~an~~ ya'ni güler yüzi ola, üçünci hulk~~ ho~~ ola. "Hel etake hadisu dayfi ibrahime el-mükremine iz dahalû 'aleyhi" ve hulk~~ ho~~ ola sözi kabül itmekdür. Ey 'aziz 'ilm ve 'amel ve zühdi bilgil nedür az yimek az yat-mak ve bu akvalinün be~inci ve hulasas~~ irtihadur. Mübarek ve 5ex-V at bi-ism-i seyyidi mürselin ve'l-hamdü li'llahi Rabbi'l2alemin. Ba'is-i tahririnden garaz oldur ki AM 'Ali bin Nefer ogl~~ olan bu dergah-~~ melâ'ik mekan-~~ hazret-i seyyidi'~-~ühedai 'Abdu'llah Hüseyn Rad~yallahu 'anhu istinâ-i ~eriflerine mü~erref old~~ cerni'-i saclat-~~ '~zam ve beka-i kirâm hizmetlerine oldu kadar belin baglayup ve tekbir-i Müsa ile ç~kma (?) okud~lar ve mezkûr dahi kazan kaynadup kurbanlar kesüp hu~ü' ve huzü'lar~~ ziyârât idüp du'â-i Fatiha'dan sonra ~eddi ve sofra ve ç~rag-~~ mezkûr AM Evran ~eyh Mahmüd kaddese s~r-r~ hu'l-'aziz Hazretleri pir-i debbâgân havale olund~~ gerekdür ki her vilaye-tün müftileri 'Arabda ve 'Acemde ve Türkde olan ve iklimde olan ~eyhler ve ehl-i erkân ve kethüdalar ve ahiler ve ~eyhler ve yigitba~~lar ve cümle olan ih-

(14)

tiyârlar gerekchir ki mezkür AM Evran Hazretlerin 'ün emrinden tecavüz it-meyeler. Ihtiyarlar, pirler ve her kimesne murad isterse mezkürun hizme-tinde ber-murâd olur. Zirâ ekber-i üstâdlardan olan ihtiyarlar (ihtiyar) icâzet virdiler. kem â huve hakkahu ihtiyâr bine enva-i irfet ve i'zâzi ve ihtirâmi d~-rig e~er ~ekk gösterürse ne'ûzu bi'llâhi zarar-~~ dini ve 'azâb-~~ sermediyye gi-riftâr ola ve'l-hamdu lillâhi Rabbi'l-âlemin ve ba'dehu bir kimesne Hazret-i 'Abbâs-~~ Ekber evlâd~ndan olup hazret-i linâm 'Ali'ye ve hazret-i Imam Hü-seyin'e geliip Adem peygamberi ve hazret-i Nûh peygamberi ziyârât idüp AM Evran anun nefes ogl~dur buna ~ekk eylemekden kat~~ i'tirâz üzere olalar her kimesnenin ne murâd~~ maltsüdu olur ise murâdma ini~e. Zira ehl-i erltân dercâuyla ç~lun~~dur ve on yedi peygamberin i~ledügi san'at buna icâzet vi-rilmi~dür. Bunlar~~ su'â1 idilp yirlü yirine hizmetine (?) mezbür ta'yin olmu~-dur.

Temmet

Semâniyeti a~ar ve mieteyn ve elf. (1218) min hicret-i menlehu'l izzu ve ve' s-saadetu ve'~-~eref.

~eddi lcu~anmadan mulcaddem bu du'a okunur: Allah Allah Innallâhe ma'a's-sâbirin.

Hak Te'âlâ vard~r. ~eriki naziri yokdur. Padi~ah oldur veziri yokdur. Ferd-i yektad~r. Elifin ma'nas~~ bu. 01 ahad fahr-i "âlemdür. Muhammed Mustafa ntir-~~ kevneyndür. Muhammed Mustafa cemâlündür senün. Nuri Ilâhi yüzündilr 'alem mihri mâh~~ nisâk olsun. Seni dünya ve `ukbâ sensin ki din-u dünya pâdi~âh~~ es-selâmu yâ erbab-~~ ehli ~errat erkan~~ Mu- hammed'e salavât. Der-miyân idelüm varmadan yârimizden hân~-mân~~ terk idelüm cân~~ dildânmadan =ma gizlü degildir vâlufs~z esrânmaa çiin ev-velden berü clidilerde soral~m ~krânm~za es-selâmu 'aleyküm yâ erbâb-~~ ehl-i tarikât erkan~~ Muhammed'e salavât, Ehl-i derde dert olal~m nokta gibi ferd olal~m hii~al~m kühl harâba tadilin âbâd olsun nân~~ ni'met koya ~u dünyada bir 'âd olsun bize teslim olal~m tâlibe ir~âd olsun es-selâmu yâ er- bâb-~~ ehl-i hakikat erkan~~ Muhammed'e salavât. Du'âclynn du'âc~dan arma-~an dul Hakk k~l~c~~ Sultân Ahi Evran-~~ Velinün tariki bir takdir tarikin ir-~âd idelim ~u dilnyâda bir 'âd olsun pire teslim olal~m tâlibe irir-~âd olsun. Es- selâmu yâ erbâb-~~ ehl-i ma'rifet erkan~~ Muhammed'e salavât. Des- tini destime virgil deste-girimdir. Allah pir ile yok pervane lublemiz dergâh-s~z erenler huzûrunda ~eddi ku~an~p piri pir olmak ister halkalar ne büyük- süz ustalar ehle mahallihim cemâlen cân iri~di el-hamdu li'llâhi ne

(15)

AH~ LIK VE BIR AH~~ ~ECERESI 309 devletlü zemâne irdik el-hamdu li'llâhi vatandan gayri dü~düm yabanaden yola geldim gene geldim el-hamdü li'llah Resülün seccâdesi çün bize virildi el-hamdü li'llah dini pak Hazret-i Muhammed Mustafa râ salavât `azameti Hudâ. Tekbir :

(Allahu ekber Allahu ekber âh âh)

~ikeste gönlüme ilham iri~di Uyand~~ cân gözi el-hamdu li'llah

(16)

Referanslar

Benzer Belgeler

Tarih Anlayışı ve Ümran: İbni Haldun’a göre tarih, insanı ve onun toplumsal hayatını anlatan, büyük ve geniş bir bilgi disiplinidir.. O, bu tarih anlayışıyla, kendisine

REHBERLİK VE YÖNLENDİRME 1 ŞEHNAZ ŞAHİNDE DÖŞEMECİ SAĞLIK BİLGİSİ VE TRAFİK KÜLTÜ 1 ŞEHNAZ ŞAHİNDE DÖŞEMECİ SEÇ-BİLGİ KURAMI 1 SÖNGÜL DEMİR..

Tüm bunların yanında kalpleri kaynaştırmak fikri de İbn-i Haldun için önemlidir ve İbn-i Haldun’a göre güçlü olmak yalnızca sayıca çok olan insanların

Emir âlemi de mutlak hayal âlemi ile halk arasında aracılık yapmaktadır.. Emir âleminden sonra arş ve külli

7-Okulda çalışanlara yönelik sosyal ve kültürel faaliyetler düzenlenir: sorusuna %33’ü kesinlikle katılıyorum,%33’ü katılıyorum,%20’si kararsızım, %14’ü

anlamındaki mutlak cisim), onların (yani altın giren türlerin) sebebi değildir. Eğer cins anlamındaki cisimlik, türlükten önce meydana gelmiş bir varlığa sahip olsaydı

na dolayıaile Tuna yolile ticareti vikaye için Eflak yakasında ye- dek çekilıiıesi lazım olan mahaİlere sahilde birer münasib bat çe- kilmesine ve ora.. dan

Combining with the identity of the Faculty of Fine and Applied Art, which is academic practitioners, proficient in communication, skillful in thinking, and full of