AH~L~K VE B~R AFI~~ ~ECERES~~
SADI BAYRAM
Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun üç lut'ada 600 sene ayakta durabilmesinin sebeblerini "A hi lik T e ~ kilâ t ~ " nda aramak gerekir. Bunu ~öyle de ifade etmek mümkündür. ülkedeki çe~itli az~nl~k gruplara ra~men Os-manl~~ Imparatorlu~u'nun üç k~tada 600 sene gibi uzun süre ayakta kalma-s~na sebep olan faktörlerin içinde "Ahi li k" ilke ve inançlar~~ vard~r.
Ahi, kelime olarak Arapça olup, karde~im mânis~na gelmektedir. Terim olarak, esnaf ve san'atkâr birliklerini ifade eder° ki, XIII. as~rdan XX. as~r ba~lar~na kadar yamak, ç~rak, kalfa, usta hiyerar~isi içinde çe~itli meslek gruplar~n~~ i~~ ba~~nda yeti~tirip, diplomas~n~~ özel törenlerle verip mensupla-r~n~n çal~~ma ve insani davran~~lar~n~~ kontrol eden mesleki bir kurumdur.
1072 M. tarihinde, yani 922 y~l önce Ka~garl~~ Mahmud taraf~ndan ka-leme al~nan Divan-i1 Lügat-it Türk'de "Ak~" eli aç~k, sa~lam, yi~it, cömert2
mânâs~na gelmekte, "Aktl ~ k" ise yine sa~lam, yi~it ve cömertlik
anla-m~nda 922 y~l önce Orta Asya'da Türkmenistan'da kullan~ld~~~~ bilinmekte-dirs.
Ahili~in anayasas~~ "Fü tü vvetnâmeler" dir. Fütüvvet kelimesi
de Arapça olup, bilindi~i gibi o devirlerin ilim dilidir. Tekil olarak 'feta'
deli-kanl~, yi~it eli aç~k, gözü pek, iyi huylu ki~i manas~nda kullan~lm~~t~r. Ço~ulu
yityan "dm Feta, Farsçada civanmert mânâs~na gelmektedir ki4, bu
meziyet-lerin tümü, ideal olarak zihinlerde ya~at~lan asil ve tam mânâs~~ ile kâmil in-san~~ sembolize eder.
Mücadelede feta, arkada~lar~~ u~runa hayat~n~~ ortaya koyar.
Misafir-perverli~i ve eli aç~kl~~~; kendisinin hiçbir~eyi kalmay~ncaya ve tamamiyle fa-kir dü~ünceye kadar devam eder.
Ebu Bekr Verrak; feta, dü~man~~ olmayan ki~idir, diye tarif etmi~tirs. Ömer Bin Osman el-Mekki, feta'y~~ iyi huy diye tarif etmi~tir. Dostlar~n~ns I Ne~et Ça~atay, Bir Türk Kurumu Olan Ahi'lik, Ankara üniveristesi Ilâhiyat Fakültesi Ya-y~nlar~, Ankara Universitesi Bas~mevi, Ankara, 1974, s. 3.
2 Ka~garl~~ Mahmud, Divanf~~ Lügat-it -Türk, C. I, 90.
3 Divanü Lügat-it-TÜdt, C. I. 310; C. III, 172, 329 Divani~~ Lagat-it Türk Dizini, Türk Dil Kurumu Yay~nlar~, Ankara Universitesi Bas~mevi, Ankara, 1972, s. 7.
4 Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 4. Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 5.
applann~~ örtmek ve dü~man~n dü~manl~~~ndan korunmak da fütüvvetin ge-re~idir.
Bir hadisde, 'Kul Müslüman karde~ine yard~m ettikçe, Tanr~~ da ona yard~m eder" buyrulmu~tur7. Hz. Ibrahim, kendi evladm~~ Allah u~runa kurban ede-bilme cesareti, misafir a~~rlamadaki cömertli~i; Hz. Yusuf'un kendisine kötü-lük eden karde~lerini affetmesi, Hz. Musaya arkada~l~k eden Hz. Yu~a'n~n fü-tüvvet ahlaluna uyduldan sebebiyle feta diye an~lm~~lard~r9.
Tasavvufda ise, kulun, Tanr~~ için kendi nefsine dü~man olmas~~ ~eklinde9 tarif edilen filtilvvetin ana prensiplerini özetle ~öyle s~ralayabiliriz. Kötülü~e iyilikle mukabelede bulunmak, ba~kalar~n~n kusurunu aramamak, dostunun evine davetsiz gitmemek, yemekte kusur bulmamak, güzel ahlak sahibi olmak, cömertlik, ba~kalar~n~~ sevmek, Allah'~~ sevmek, bily~:~~e sayg~, küçü~e
~efkat, do~ru sözlü olmak, kalbi temizlik, dostlar~n~n sevincine kat~lmak,
yapt~~~~ iyili~e kar~~l~k beklememek, kimsenin kusurunu yüzüne vurmamak, çok çal~~mak, kendi nefsini hesaba çekmek, ibadet, nefse hakimiyet, sab~rl~~ olmak, tamahtan sak~nma, ilimde marifet arama, kusurlu olan müridi kovmama, alçak gönüllülük, tolerans, dostlar~n~n rahatm~~ kendi rahatma tercih etmek, dostlann~n cefas~na katlanmak, dostlar~n~n s~rlar~n~~ saklamak yani ketumiyet, yapt~~~~ iyili~i söylememek, dostlar~n~~ istemeye mecbur et-memek-istenmeden vermek, kom~uluk hakk~na dikkat etmek, ahde vefa, ge-lemeyene giderek kar~~l~k vermek, kibirlenmeme, Allah'~n yasalar~na uyma°".
Menk~beye göre, Ahi ligin kurucusu Ahi Evran, Hz. Mu-hammed'in amcas~' Abbas'~n o~ludurll. As~l ad~~ Mahmud olup Bedir Sava
~~-'nda gösterdi~i yararl~ktan dolay~~ Hz. Muhammed, kendisine "Sultan Al~ f Evrân" ad~n~~ vermi~, amcas~~ o~lu Hz. Ali'nin k~z~~ Rukiyye ile ev-lenmi~dr.
Evran, ejder anlam~na gelmektedir. Bilindi~i gibi Türkler'de ejder Orta-Asya'dan beri ebedi hayat anlam~na gelmekte ve mukaddes say~
lmakta-d~r. Bir ba~ka e~~ anlam~~ da büyük ebedi bekçi manas~ na gelir. Efsanelere göre, büyük hazineleri, harap olmu~~ eski yerle~me merkezlerini ejderler bek-ler. Selçuklu devri kervansaray ve kale gibi yap~larda baz~~ ejder kabartmalar
7 Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 5.
8 Ebu Abdi'r-Rahman Muhammed Ibn el H~lseyn es-Sülemi (Çeviren, Süleyman Ate~), Ankara Universites~~ Ilâhiyat Fakültesi Yay~nlar~, Ankara Universitesi Bas~ mevi Ankara 1977, s. 4.
9 Ne~et Ça~atay, A.g.e., s. 5. I° Es-Sülemi, A.g.e., s. 7 .
11 N. Ça~atay, A.g.e., s. 57; Sebahattin Güllülü, AM Birlikleri, ötüken Yay~ nevi, Istanbul,
1977, s. 149..; Cevat Hakk~~ Tar~m, Tarihte K~r~ehri, Gül~ehir, Istanbul, 1948, s. 78; Enver Beh-nan sapolyo, Tarihte K~r~ehir, Ankara, 1966, s. Mithat Gilrata, Unt~tulan Adetlerimiz ve Lonca-lar, Ankara 1975, s. 78.
AH~LIK VE BIR AN~~ ~ECERESI 297 bulunur". Bir ba~ka efsaneye göre de, H~z~r Aleyhisselâm'~n veya Lokman Aleyhisselam'~n" buldu~u (Sumerliler'in G~lgame~~ Destan~'ndaki gibi)" ebedi hayat otunu y~lan yani ejder yutar.
Orta-Do~u kültüründe efsanevi ~ahsiyetlerin, veliler kanal~~ ile peygam-berlere dayand~nlmas~~ bir gelenektir". Bu gelenek, ~ecerelerde kan ba~~~ gibi gösteriliyorsa da, asl~nda ögretmenden ö~retmene", yani hocadan-hocaya bilgi zinciri manas~na gelir. Her türlü ilimlerin Allah taraf~ndan Ceb-rail Aleyhisselam vas~tas~yla Hz. Muhammed'e ve di~er peygamberlere de ö~retildi~i için, silsile zinciri Hz. Muhammed veya Hz. ~brahim, Hz. Nuh ve en son olarak da Hz. Adem'e dayan~r".
Ahi Evran soyunun gelini oldu~unu söyleyen Ankaral~~ Say~n Aliye Evran Han~mefendi, elinde bulunan Osmanl~ca Ahi ~eceresini Say~n ülkü (AYAN) özsoy'a" tercüme için getirmi~, taraf~m~zdan ilginç görüldü~ü için slayu çekilerek ilim aleminin istifadesine taraf~m~zdan sunulan" ekteki ~ecerede de iki A h£ Evran bulundu~u kay~thd~r. Menlubelerde de iki Ahi Evran bulundu~u bilinmektedir20.
12 Alay Han, Ejder Han, Susuz Han, Kayseri Karatay Han, Tuzhisar Sultan Han, Kö~k Mescidi, Kayseri Döner Kümbet, Kayseri Sahabiye Medrese, Çank~r~~ Daril~ifas~ , Erzurum Çifte Minareli Medrese, Diyarbak~r Kalesi, Selçuklu Devri Ahlat Mezarta~lar~nda ejder kabartmalar' bulunmakla olup, Anadolu Kap~~ tokmaklar~~ ile çe~me musluk ve lülelerinde ejder motifi kulla-n~lm~~t~r.
13 Ahmet Ya~ar Ocak, Islam-Türk Inançlar~nda H~z~r Yahut, H~z~r-Ilyas Kültü, Türk Kül-türünü Ara~t~rma Enstitüsü Yay~nlar~, Ankara Universitesi Matbaas~, Ankara 1985, s. 121.
14 Emin Bilgiç, Türk ansiklopedisi, Tufan Maddesi, s. 446.
13 Sadi BAYRAM, Musavvir Hüseyin Taraf~ndan Minyaffirleri Yap~lan ve Halen Vak~flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde Muhafaza Edilen Silsile-Nâme, Vak~flar Dergisi, S. XIII, Ba~bakan-l~k Bas~mevi, Ankara, 1981, s. 253-254; Sadi BAYRAM; "Amasya-Ta~ova-Alparslan Beldesi Seyyid Nureddin Alparslan er-Rufarnin 655 H./1257 M. Tarihli Arapça Vakf~yesi ile 996 H./1588 M. Tarihli Seyyid Fettah Veli Silsile-namesi-, Vak~flar Dergisi, S. XXIII, Tisamat Bas~m Sanayii, An-kara 1994, s. 34; Sadi BAYRAM "Silsile-nameler ve Irlanda-Dublin Chester Beatty Library'de Bu-lunan 1598 Tarihli Zübdetia. t-Tevarih”, Vak~flar Dergisi, S. XXIV, Tisamat Bas~m Sanayii, An-kara 1994, s. 51.
16 _ .
Hüseyin Atay, Fatih Süleymaniye Medreseleri Ders Programlar~~ ve 1cazet nâmeler, Va- loflar Dergisi, S. XIII, Ankara, 1981, S. 197-205.; Dedem Hac~~ Salim BAYRAM'~n icazeti; ~ule-tu'l-Yakin, (Invanül Me~aph, Takribül-Mübteda, Sebilüs-Salikin, Mühimmat-~~ Sofiyye, Fi Tera-ci~mül Me~aph ve'l Ulema, Mir'atÜn Nazirin, Fi Münebbihatü't Tahirin adl~~ eserlerin sahibi (ölümü 1223 H/1808 M.) BÜyükbabam~n, Büyükbabas~~ Abdurrahman Bin Ismail Akifzade Amasyavi'nin Kitabu'l mecmu fil me~huri ve'l mesmu adl~~ Istanbul Millet Kütüphanesi'ndeki eseri varak 40b - 41a.
17 Hüseyin Atay, A.g.e., s. 197-205; Vak~flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde muhafaza edilen Genel 1907, K. 239 numaral~~ 692 H/1292 M. tarihli Ahi'l Hüccac Muhammed ~bni Yusuf'un Arapça ~eceresi.
18 Ahi Evran sülâlesinden gelen Say~n Aliye Evran Han~mefendi ile, mesai arkada~~m Say~n ülkü (AYAN) ÖZSOY'a te~ekkürü zevkli bir borç bilirim.
19 Sadi Bayram, An Akhi Genealogical Tree, VIII. Pre-Ottoman And Ottoman Symposium, USA/Minnesota, Al~gust 1987.
Aliye Evran Han~mefendi'nin elindeki ~ecereye göre, ilk silsile, a~a~~dan yukar~ya do~ru ~öyle devam eder:
Hz. Muhammed'in amcas~~ o~lu Abbas~'l Ekber (A hi Evran) Abdülmuttalib
Ha~im Abdi Menai
Ku~ayyi Kulab (Gülab) Murra Ka'b Malik Bezhly Kal~b Fahr Hamza Ma'der M~:~drike ~lyas Musb~r Rân Yesa Hemi~e Salman Rahim Kayclar Tarih ~smâ'il
~brahim Halilüllah Aleyhisselam Uzeyr
Abbas—~~ Ekber'den a~a~~~ inen silsile zinciri ise, söz konusu ~ecerede ~öyle belirtilmektedir:
Abbas-~~ Ekber
Abdullah Hz. Ali'nin k~z~~ Rukiyye AM H~z~r
AH~ LIK VE BIR AN~~ $ECERES1 299 Ahi Mâlik
Ahi Be~ir Ahi Mehmed Ahi Ahmed Ciineyd ~ehr Ahi Zâyidi Ahi Esed Ahi Turan Ahi Ilyas Ahi Gürcani Ahi Kemal Ahi Bezirgan Ahi ~ehred
Ahi Evran ~eyh Mahmud Nasrücl-din Ahi Musa
Ahi Emire (Emirci?) Ahi Emir Cüneyd Ahi Muhammed Buhâri At~l Hüseyin
Ahi Mahsud Ahi 'Ivaz
Ahi Musa Ahi Isâ AM Mustafa
(~ecerede kopukluk var)
Ahi Evliya Ahi Ali (880 H/1475-6 M.) Ahi Mes'ud Ahi Zeyne'VAbiclin Ahi Kas~m Ahi Torat (933 H/1526-7 M.)
200 X 25 cm. ebad~nda rulo ~eklindeki nesih hatla yaz~lan 80 saurl~ k ~e-cerenin tam metnini yaz~m~z ekinde aynen sunuyoruz. $ecere sonunda görü-lebilece~i gibi esnaf~n önlük ku~anma merasiminde okunacak 10 sat~rl~ k du-ây~~ da vermektedir. ~ecere Ah i Evran Nas r ü ddi n Vel i so-yundan gelen Evran Soyadl~~ ailede bulunmas~~ bak~m~ndan ayr~~ bir de~ere haizdir. 1218 H/1803 M. tarihli ~ecerenin tezyinau XIX. as~r özelliklerini gösterir. Türk süsleme san'aun~n dejenere hali ile ta~ra ekoliinii yans~t~r.
XIII. as~r Anadolu'sunun birlik ve beraberli~inde Mevlana Celâleddin-i Rumi, Yunus Emre, Hac~~ Bekta~-~~ Veli ve Ahi Evran Nas rüddi n büyük rol oynam~~lar ve halk~~ felsefi ve ruhi aç~dan e~iterek Osmanl~~ Impa-ratorlu~u'na geli~meye müsait kültürel bir ortam yaratm~~lard~r21. Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun kurucusu Osman Gazi22 kay~npederi ~eyh Edebâli'den fütüvvet ~alvann~~ giymi~tir. O~lu Orhan Gazi ve Sultan I. Murad Ahi'dir".
Ahiler sanatkara i~~ yerinde yamak, ç~ rak, kalfa, usta hiyerar~isi içinde, mesleklerinin inceliklerini i~~ yerinde çal~~arak kalifiye personel yeti~tirirken, ak~amlar~~ topland~ klan tekke ve zaviyelerde sohbet ~eklinde ahlak ve felsefe e~itimi yap~yorlard~.
Sofilerin h~rkalar~na kar~~l~k, Ahiler filtilvvet ~alvar!, ba~lar~na büyük be-yaz bir serpu~~ giyrnekteydiler. Serpu~lann tepesinde bir ar~~n kadar uzun-lukta bir ~erit bulunurdu. Bellerinde kama ta~~rlar, törenlere daima silahl~~ kat~l~rlard~. Aralar~nda tan~nm~~~ kad~lar, mevlevilerin bulundu~una bak~la-cak olursa; bunlar~n basit bir esnaf te~kiline dayanmakla kalmay~p, o günkü sosyete diyebilece~imi~, cemiyetin ayd~ n tabakalar~n~~ da aralar~na ald~klar~~ anla~~lmaktad~r.
Ahi zaviyelerinde mesleki e~itim üzerinde pek durulmaz, bilhassa halk örf-âdet, gelenek-görenek, din e~itimi, ahlak üzerinde durulur, ay-r~ca spora da ehemmiyet verilirdi. Bugünkü tabirle bo~~ zamanlar~~ de~erlen-dirme üzerinde durulurdu. Ata sporumuz cirit, güre~, k~ l~ç-kalkan oyunlar~~ revaçtayd~. Asl~nda zaviyelerdeki e~itim, adap ve erkân üzerindedir. Toplu-lukta nas~l konu~ulaca~n, hangi hareketlerin yap~laca~~, hangilerinin büyük-lerin yan~nda yap~lamayaca~~, nazikâne olarak e~itilir, kulak ve göze hitap edilirdi. Bir nev'i görerek, dinleyerek e~itim yap~l~r, e~itim yap~ld~~~ndan da dinleyenin fazla birhaberi olmazd~. Bu e~itimler sohbete dayal~~ idi.
Ahiler, diiriistlü~iin yan~nda güçlü bir yard~mla~ma ve dayan~~ma te~ki-lâu kurarak, iyi, kalifiye personel yeti~tirmi~ler, hile yapan~~ kendi aralar~nda
21 Sadi BAYRAM, Törkler'de Esnaf Te~kilat~~ Ahilik ve Loncalar, Milli Kültür, C. , 1, s. 7. Ongun Karde~ler Matbaas~, Ankara, Temmuz 1977, s. 48-53.
22 Enver Behnan $apolyo, Ahrligin Tarihçesi ve AM Evrin-~~ Veli, önasya Mecmuas~, C. Il. s. 20, San Matbaas~, Nisan 1967, s. 15.
23 Ne~et Çagatay, A.g.e., s. 58; Abdidbaki Gölp~ narl~, MevUna'dan sonra Mevlevilik, Is-tanbul, 1953, s. 275.
AH~LIK VE BIR AH~~ ~ECERESI 301 cezaland~rarak, sa~lam ve kaliteli mal imal eden ve satan esnaf~~ korumu~lar-d~r. Kendi bünyelerinde oto-kontrol sistemi tesis etmi~lerdir.
Ahiler, müridlerine genelde ~u alt~~ esas~~ telkin ederlerdi. Elini aç~ k tut, sofran~~ aç~k tdt, kap~n~~ aç~k tut, gözünü ba~l~~ tut, dilini ba~l~~ tut, belini ba~l~~ tut. Bu veciz sözlerin derin felsefi anlamlan bulunmaktad~r. As~l amaç, zihin-lerde ya~at~lan ideal insan, kâmil insan olmakt~r. Tasavvuftaki amaç da bu de~il mi?
AM esnaf~~ her sabah çar~~da (arastada), AM ba~~n~n ba~kanl~~~nda Dua Kubbesi" önünde toplanarak AM ba~~n~n ögüt ve dualar~yla dükkanlar~n~~ açarlar, mü~teri geldi~inde e~er ilk al~~-veri~ini yapm~~sa, yandaki kom~u-suna, mü~teri göndererek onunda ilk siftah yapmas~n~, yani kazanç sa~lama-s~n~~ temin ederlerdi. Dolay~s~yla Ahiler, sadece kendilerini de~il, toplum ha-yat~n~~ d~:~~ünürler; cemiyetin refah~n~, kendi refahlanna tercih ederlerdi. Ti-cari rekâbet yoktu, ayn~~ kalitedeki mal~n fiyat~, her yerde ayn~~ idi. Fiyat kalite ve oto kontrol sistemi mevcuttu.
Kendi aralar~nda yard~mla~ma keseleri veya sand~klar~~ vard~. S~ k~nt~ya dü~en veya ihtiyac~~ olan buradan faizsiz para alabilirdi.
Cemiyetleri ayakta tutan meselelerden biri de, hiç ~üphesiz, fertlerin kendi aralar~ndaki münasebetleri, yani; günlük ihtiyaçlann temin edilmesi-dir. I~te basit gibi görünen, asl~nda ~umullü ve çok tesirli bir müessese kar-~~m~za ç~ k~yor: Esnaf Te~kilat~-Ahilik.
Bugün nas~l mimarlar~n Mimar Odas~; doktorlar~n Türk Tabibler Birli~i; tüccarlann Ticaret Odalar: ve Türkiye Ticaret Odalar~~ ve Borsalar Birli~i; i~çilerin
Türk-i~~ Konfederasyonu; i~verenlerin I~verenler Birli~i var ise, bunlar~n
Selçuklu-lar ve Osmanl~Selçuklu-lar'daki kar~~l~ klan A h ii k tir.
Ahilik; önceleri toplum hayat~nda bir ülkü iken, daha sonralar~~ ruhani hayatta bir ideal olmu~tur. Cemiyetlerin dini, ekonomik-sosyal-kültürel alanda, toplumun hür iradesi ile milli ve manevi unsurlar~n~~ meydana ge-tirmi~tir.
Ahi Evran, o devrin büyük bir ekonomisti oldu~u kadar, büyük bir sos-yologdur. Te~kilat~n devaml~~ olmas~n~~ teminen, o devirde Ahili~i tekke ve zaviyelere ba~lam~~t~r. Tekke ve zaviyeler, o devrin aç~ k bir halk üniversitele-ridir, gelip-geçen kervan personelinin u~rak merkezleridir. Ilim ve irfan yu-valar~d~ r. Çaresizin, fakir-fukaran~n, seyyah~n ba~vuraca~~~ ilk merkezdir. Hatta paras~z bir otel ve lokantad~r. Insan sevgisinin bir oda~~d~ r. I~te Ana- " Y~ lmaz önge, Türk Çars~lannda Dua Kubbeleri, önasya Mecrnuas~ , C. VI, s. 63 Ayy~ld~z Matbaas~, Kas~ m, 1970, s. 7-8.
dolu insan~~ bu sebeple kolay fütühat yapm~~, toplumu kendi oto kontrol sis-temi ile kendine idare ettirmi~, adaleti sa~lam~~, ticareti ve ahlak sissis-temini
kuvvetlendirmi~; bunun için de 900 sene üç k~taya hülunetmi~tir.
Vak~flar Genel Müdürlü~ü'nde kay~tl~~ vakfiyelerden, Osmanl~~
Devleti'-nin kuruldu~u 1299'dan Istanbul'un fethine kadar geçen sürede yani 1453'e kadar kurulmu~~ AM Vakfiyeleri incelendi~inde a~a~~daki vak~flar' görüyo-ruz:
Vak~flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde 581/ 2 numaral~~ defterden
ö~ren-di~imize göre Ankara'da 842 H. (1438 M.) tarihli ~emseddin AM Ahmed Bini
AM el-hac Murad bin el-hac Hüsam, mahn~n bir k~sm~n~~ kendi ad~na tesis etti~i
medresesine, e~itim ve ö~retim için vakfetmi~tir.
1967 Numaral~~ Kütük Defteri'nde kay~tl~~ Niksar'da Hac~~ Mehmed AH
Peh-livan Niksan"nin H. 723 Recep, Temmuz 1323 M. tarihli vakf~yesinde, e~itim
ve ö~retimin yan~s~ra, fakir halka, zay~flara yard~m edilmesi için vak~ f tesis
ediyor. Ayr~ca zaviyesi içinde, sofra tak~m~, bu~day, et, ekmek, tuz, bal (3
batman), helva, ya~, un, odun, kandil için ya~~ al~nmas~~ için de çe~itli gelir
getirici akarlar vakfediyor. Bunlar~n d~~~nda çe~melerin bak~m ve onar~m~~ için vakf~ndan tahsisat veriyor.
Çorum'da AH Ahmed bin Emir Hasan 788 H. (1366 M.) tarihli vakfiyesi
ile At~f. Zaviyesi ihdas ediyor. Bunun idâmesi için ba~, bahçe, tarla vakfedi-
yor. Bu vakfiyenin tetkikinden o tarihlerde yani 1366'a Çorum'da ~eyh
Zey-nüddin Zaviyesi' nin faaliyette oldu~unu ö~reniyoruz.
1430 tarihinde Amasya'da AM ve Darphaneci lakab~~ ile tan~ nan
~emsüd-din Ahmed Çelebi bin Bedred~emsüd-din Mahmud 834 H. (1430 M.) tarihli vakfiyesinde
Amasya'da babas~~ ad~na AM Mahmud Zâviyesini tesis etti~i anla~~ lmaktad~ r.
Yine Vak~ flar Genel Müdürlü~ü Ar~ivi'nde 1760 numaral~~ defterin tet-kikinden Kayseri'de Bedreddin AM Mahmud, 841 H. (1437 M.) tarihli vakflye-sinde Gömeç Hisar~ 'nda tarla, de~irmen, ev vakfetti~i anla~~lmaktad~ r. Edir-ne'de Mehmed Ahi Efendi'nin 847 H. (1443 M.) tarihli vakfiyesi incelendi- ~inde, yine bir ahi karde~imizin hay~ r hizmetleri konusunda vak~f yapt~~~~ an-la~~l~yor.
1989 Numaral~~ Defter incelendi~inde, Sivas'da AH Emir lakapl~~ Ahmed
bin Zeyn'ül Hac' ~n 733 H. (1334 M.) tarihli vakflyesinde, Sivas~ n Tokmak
Pa-zar~~ Mahallesi'nde Zaviye, Mescid yapt~ rd~~~~ görülüyor. Vakf~ n devam~~ için
de, Sivas'~ n Hafik Ilçesi'nde çe~itli tarlalar, Sivas Merkez'de dükkan, han, tur~uhane, ekmekçi dükkan~ , kasap dükkan~, ~erbetci dükkan~, bakkal,
Ebehri Hamam~ n~~ vakfediyor. Misafirlerden hamam ücreti al~ nm~yor.
Dük-kan ve tarla gelirleri zaviyeye harcan~yor, fukara ile medrese taleplerine vak-fiyede ayr~~ bir önem verilerek yard~m yap~lmas~n~~ ~art ko~uyor. Bir ahl için gelene~e tam bir sadakat var; karde~lik ve dostluk var, dü~kiine yard~ m var.
AHIL~K VE BIR AH! ~ECERESI 303 Vak~flar Genel Müdürlü~ü Kültür ve Tescil Dairesi Ba~kanl~~~~ Vak~f Ka-y~tlar Ar~ivi 2105 numaral~~ Defterde, K~r~ehir'de Pir-e Ala Evran-~~ Veli
Nasrüd-din'in 706 H. (1306 M.) tarihli vakfiyesi bulunmaktad~r. Nisan 1917
tari-hinde Ar~iv kütiiklerine girmi~tir. Eizze yani azizler, devrinin önde gelen li-derlerine ait vak~flar, oldu~u için Evkaf Nezareti denetimi d~~~nda tutulmu~-tur.
Vakfiyenin tetkikinden:
Ahi Evran-~~ Veli Zaviyesi ve biti~i~indeki mescit ve misaf~rhanedeki mi-saf~rlere ikram için, K~z~lca, Pazar a~~!, Çardak, Lodran, Kalpak, Kara Halil, Pür Köyü, Ince Kar, Yaz~-bicir, Gökçeli, K~z~lkaya, A~malca, A~~l, Karslan, Arslan Tomu~, Mikail Hisarl~, Beydüzü, Koza~aç, Mucur, Gümü~~ Künbet, Se-fir Saray, Yaz~~ K~n~k, Ahi Yüzler, Kükgeven, tlmülk Gökçeûyük mevkilerinde çe~itli araziler vakfedilmi~tir. Toponomi ilmi bak~m~ndan, yer isimleri çok önemlidir.
Yine Vakfiyenin tetkikinden K~r~ehir'de 1306 tarihinde ya~ayan baz~~ ~a-h~slann isimlerini ö~reniyoruz. Bunlar:
~eyh Hamid-i Veli, Kad~~ Ahmed Fevzi, Kad~~ Esseyyid Lütfullah, Kad~~ Es-seyyid Hasan bin Hüseyin, Kad~~ Mustafa, Kad~~ Ahmed Bende-i Flüclâ, Kad~~ Mehmed Mazhar, Kad~~ Abdurrahman, ~ehit Abdullah bin Ali, ~ehit Süley-man bin Mehmed, ~ehid Yusuf Bin Ahmed, ~ehit Ahmet bin Hasan, ~ehit Yunus bin Ismail, ~ehit Ihras bin Ahmed, ~ehit Hüseyin bin Beyaz~d, ~ehid Mustafa Efendi bin Bah~ayi~, ~ehit Musa bin Devlet, ~ehit Monla Ali bin Mahmud Molla, ~ehit Leze~timi Çelebi bin Mes'ut'dur.
Çe~itli vakfiyelerin tetkikinden görülüyor ki, 1300-1453 tarihleri ara-s~nda Edirne'de, Amasya'da Sivas'da, Kayseri'de Çorum'da, Niksarda Ahi zaviyeleri kurulu~unu tamamlam~~~ ve çal~~maya fiilen ba~lam~~lard~r. Vakfiye kütük defterlerine geçmeyen binlerce vak~f, bunlann d~~~ndad~r.
Ba~kentimiz Ankara'da çok eski bir Ahi ~ehridir. Bugün Ankara Kale-si'nde bulunan ve halen Anadolu Medeniyetleri Müzesi olan, Fatih Sultan Mehmed Döneminden kalma Mahmud Pa~a Bedesteni' nde Ankara ipe~i sat~-l~rd~. Sulu Han'da ise, 1700 y~llar~ndan sonra sadece kahve sat~l~ rd~. Frig, Roma, Bizans dönemlerinde de önemini kaybetmeyen eski Ankara; Selçuklu ve Beylik Dönemlerinde de Orta Anadolu'nun bir ticaret merkezi idi. Eski Ankara'da ahili~in birçok i~aretleri, sembolleri bulunmaktad~r. 1390 tarihli
AM Hüsameddin taraf~ndan yapt~r~lan Samanpazan'ndaki Arslanhane Camii
ve külliyesi, eski bir ahi merkeziydi. Al~i Hüsameddin'in torunu AH Serafed-din'in burada bir türbesi oldu~undan ve türbe ve yan~ndaki tekke giri~inde bulunan Arslan heykellerinden dolay~, daha sonralar~~ cami, Arslanhane
ad~yla an~lm~~, AM Hüsarneddin ve AM ~erafeddin isimleri tarihin karanl~k-lar~~ aras~nda unutulmaya yüz tutmu~tur. Daha sonrakaranl~k-lar~~ yap~lan AM Elvan,
AM Tura Mescidle~i, Ala Ye~il Camii, AM Tura Çe~mesi, bu eserler aras~nda
say~-labilir.
Ankara'n~n banliyölerinden Etimesgut semtinin as~l ad~~ AM Mes 'ud'dur. Bugün ilçe olmu~tur. Mamak semtinin as~l ad~~ AM Mamak' t~r . Yine bugün ilçe merkezi olmu~tur. Ankara Seymenleri ise, Abi Y~~itleri' nin bugün için devam~~ ~eklinde yorumlanabilir.
Aynca Ankara'da çe~idi devirlerdeki AM yak~lan incelendi~inde AM
El-vdn Camii ~erifi Vakf~, AM ~emseddin Mescidi Vakf~, Ye~il AM Medresesi ve Camii
~erif-i Vakfi, AM Hac~~ Murad Mahallesi Camii Vakf~, AM Çomak Vakf~~ hemen kar~~m~za ç~ kmaktad~r.
Çe~itli Türk kavimlerinin (boylar~n~n) Orta Asya'dan beri türlü i~aret ve damgalar~~ oldu~u gibi, Anadolu Selçuklulan'nda ve Osmanl~lar zaman~nda yap~larda çal~~an ta~ç~~ gruplar~n da kendilerine mahsus ta~ç~~ i~aretleri bu-lunmaktad~r". XII. yüzy~l eseri olan Sivas Ulu Camii'nde, Edirne II. Bayaz~d Külliyesinde, Mimar Sinan'~n in~a etti~i Büyük Çekmece köprüsünde ve Anadolu'da bulunan di~er eski eserlerde bu i~aretlerin çe~itlerini görmek mümkündür.
At~f zaviyelerinde yap~lan sohbetlerde felsefi ve tasavvufl konu~malann yan~nda sportif gösteriler, cemiyetin dini düzenine uygun içkisiz e~lenceler de düzenlenir ve yârân sohbetlerinde de bulunurlard~. Yaran sohbetleri son 30-40 seneye kadar Çank~r~, Eski~ehir, Kütahya, Isparta, Ni~de vilâyetlerinde devam etmi~tir26.
Yukar~da zikredilen geleneklere ba~l~~ olan Ahiler, sanat dallar~n~n çe-~idi kollannda iyi yeti~mi~ler, ahlaki de~erlere verdikleri önemi ticari hayat-lanna da intikal ettirerek, Osmanl~~ Imparatorlu~u'nda iç ticareti adaletli bi-çimde yürüterek, Imparatorlu~un ikisadi bünyesini canl~~ tutmu~lard~r.
XVI. as~r sonlar~nda, Müslüman olmayan az~nl~klann ahi toplant~lanna girememeleri, ithalat~n az~nl~klar elinde bulunmas~, Avrupa ile s~ k~~ temas neticesi, AM te~kilât~n~n Loncalara dönü~mesi, askeri s~n~f~n ticarete gir-mesi, gedik sistemi, imtiyazlar ve kapitülasyonlar neticesinde Ahilik Kurumu yava~~ yava~~ bozulmu~, Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun Duraklama ve Gerileme Devirleri etkisini bu kurumda da göstermi~tir.
25 Zafer Baybuth~oglu, Anadolu'da Selçuklu Dönemi Yap~~ Sanatç~lar~, Atatürk üniversitesi yay~nlar~, Erzurum 1993, s. 240.
26 Ibrahim Numan, Çank~n'da Yaran Sohbetleri ve Sohbet Odalan, Vak~flar Dergisi, S.
AHiL~K VE BIR AN~~ ~ECERESI 305
Orta Asya Türlderi'nde köklerinin bulundu~una inand~~~m~z, Ak~, fü-tilvvet ve Ahi felsefesi; Horasan'dan Abbasilerle Ba~dad'a, Büyük Selçuklu Imparatorlu~u ile Anadolu'ya gelmi~, geli~mi~~ ve XIII. as~r ba~lar~nda 1250-1300 y~llar~nda At~l Evran Nasrüddin Veli zaman~nda kurumla~m~~ur. Bu bak~mdan esnaf ve sanatkânn piri, üstad~~ olarak kabul edilir.
AH~~ EVRAN ~ECERESI Bismillahi'r-rahmani'rahim
El-hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemin ve's-salâtu ve's-selâmu 'alâ Muhamme-din ve âlihi ecma'ine. Lemmâ semi'û nidâe "yâ eyyühe'llezine .menü tah~l ila'llâhi tevbeten nasûhen" âmenü bi-kavlihi "yuhibbu et-tevvâbin"
ve'steb-~erû bi-be~âretin" ve'llezine câhedû finâ lenehdiyennehum sabulenâ ve
in-ne'llâhe leme'a'l-muhsinine'inde zilu-i's-sâlihine tenezzelu'r-Rahmeti sada-kallâhu'Vazimu'l-celilu'l-cebbâru ve nahnu'alâ zâlike mine'~-~âhidine ve salla'llâ'hu 'alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ecma'in.
Der-münâcât ve menâk~b-1 Ahi Evran Pâdi~âh Rahmetu'llâhi 'aleyhi bir gün Hazret-i Resül Sallallâhu Te'âlâ 'aleyhi ve sellem ile oturup ç~kup Mes-cid-i A'zam'a teveccüh k~ld~. Ba'z~~ ashâb-~~ kibârla seyyidâdan Ahi Evran bile idi. Bir kelb ölisine u~rad~lar. Sahâbeler yüzlerin dündilriip enflerin dutup kerhile geçdiler. Resül Hazret-i 'aleyhi ve sellem nutlule ne güzel di~leri var didi. Andan AM Evran Hazreti dönüp geldi ol kelbiln derisin yilzüp dibâgat idüp Resül Hazretine getürdi. Resülu'llâh Te'âlâ 'aleyhi ve sellem an~~ görüp tahsin eyledi. Rahmetu'llâhi'aleyhi AM Evran ikidir. Biri 'Abbâsi'l-ekberdür. Rahmetu'llâhi 'aleyhi ibni'Abdu'l-Muttalib ibni Hâ~im ibni 'Abdi
Menâf ibni Kusayyi Külâb ibni Murra ibni Ka'b ibni Mâlik Bezl~ly bin Kâhb ibni Fahr ibni Hamza ibni Ma'der ibni Müdrike ibni Ilyas ibni Musb~r ibni Rân ibni'l-Yesâ' ibni Hemi~e' ibni Salâmân ibni Rahim ibni Kaydâr Târih ibni Ismâ'il ibni Ibrâ'him Halilu'llâh 'aleyhi's-selâm ogl~~ re'y-i 'Uzeyr bilgil kim, evvel miir~idi ve AM ve ~eyhi Hazret-i 'Ali kerremallâhu vechehud~~r ve 'Ali'den sonra imam Hasan old~~ ve andan sonra imâm Hüseyn old~. Res~llu-'11âh salla'llâhu 'aleyhi ve sellem Hazrederi 'Abbâs-~~ Ekber"e Ahilik vericek Cebrâ'il (AL) geldi Hazret-i Hak Te'âlâdan selâm getürdi. Eyitdi: Yâ Resü-la'llâh, Hakk Te'âlâ buyurur kim 'Ali Hazrederine Arslanl~k virdi ve Hamza-'ya Pehlivânl~k virdi ve Abbâs-~~ Ekbere Evranl~k virdi. Anunçiin ana Ahi Ev-ran didiler. Imdi AM olan ki~inin eli açuk gerek ve sofras~~ açuk gerek. Haz-ret-i 'Ali kerrema'llâhu vechehu buyurd~~ kim Ahilikden murad sehâvetdür. Ahiniin kim sehâveti (veti) ve sofras~~ olmasa anun Ahiligi bi-ferdândur, AM
olmaga bu ~artlar lâz~ mdur". "Aziz min imdi bilgil ki Hazret-i Resülu'llâh salla'llâhu 'aleyhi ve sellem ve Hazret-i Ali'nin kerrema'llâhu vechehu, 'Abbâs-~~ Ekber ammileridir. Hazret-i Resülu'llâh salla'llâhu'aleyhi ve sellem sahâbeye eyitdi: Ben 'Abbâs-~~ Ekber'e pi~enlik virdüm. Siz ne virirsiz didi. Her biri birer teberrük virdiler. Hazret-i 'Ali, k~z~~ Rukiyye'yi28 'Abbas-~~ Ekber' o~lu 'Abdu'llâh'a29 virdi. Andan sonra AM H~z~r old~~ andan Alil Mâlik old~~ andan AM Be~ir old~. Ahi Be~ir'den Ahi Ahmed old~. AM Ahmed Cüneyd andan ~ehr old~. Andan AM Zâyidi old~, AM Zâyidi'den AM Esed old~. Ahi Esed'den Ahi Turan old~. AM Turan'dan AM Ilyas old~, AM Ilyâs'dan AM Cürcâni old~. Ahi Cürcâni'den AM Kemâl old~ , Ahi Kemâl'den Bâzir-gân'dan old~. Ahi BâzirBâzir-gân'dan AM Sehred old~~ ve andan ikinci AM Evran old~~ ve AM Musâ. old~~ ve Ir~âd dahi Evrandur k~ld~. AM Emire de~di. Al~i Emirci (?) dahi Evrandur. Kar~nda~~~ ogl~~ Ahi Müsâ'n~ n ogludur ve Ahi Ev-ran'~n dahi ad~~ Nasrud-din idi. Bunlar Ahi Bâzirgân oglanlar~dur. 'Abbâs-~~ Ekber neslidür. Ahi Emir Cüneyd'den Ahi Muhammed Buhâri oldu. Mu-hammedi'l-Buhâri'den AM Flüseyn old~. AM flüseyn'den AM Maksüd old~. Ahi Maksüd'dan AM Nasûh okh. Ahi Nasüh'dan AM 'Ivaz old~. Ahi Ivaz' dan Ahi Müsâ old~. Ahi Mûsâ'dan üç oglan old~. Biri Ahi Müsâ, biri AM ~sâ, biri Ahi Mustafâ'dur. Biri AM Evliyâ'nun oglu Ahi 'Ali'dür. Dahi Medine'ye gelüp Hicret-i Nebevi'nün semânün ve semâne mi'eti (880 H.) 3° y~ l~ nda ge-lip Seyyid Muhammed'den bahr~na beden nesebi beyan edil') nesli beline ku~ad~ p ir~âda havâle idüp revâne old~~ ve dahi Ahi Mes'~ld o~lu AM Zeyne'l-Abidin'dür ve AM Zeyne'VAbidin'~"~n o~lu Ahi Kâs~m'dur. AM Kas~ m o~lu AM Torat'dur. Kerbelâ'ya varup selise ve selâs~ln ve us'a mi'etin (933 H-) 31 y~l~nda nesli beline bagladup ku~anup Seyyid Muhammed aleti elinden re-vâne old~~ ve Hazret-i Sebbâdât ve Nekâyib Sahi (?) Seyyid G~yâse'ddin'den Tecdid-i Fâtiha ve Teksir eyledi. Icâzet-i 'ihâbet virüp buyurd~~ kim her ki-mesne kim bu tarika i~tiyâk ve taleb idüp bunlara yap~~up 'inâbet idüp me-yân bagladup icâzet' alsa tamam kâmil olur. Zira tarik~ n göstermi~dür ve dahi AM Evran neslidür. Ba'dehu Evran nesli bundan beyan olunur. Ve er-kân-~~ tank yüzinde mülâhaza olund~~ imdi her kimesne bu târikden recâs~~ vardur gerekdir ki yolunda ~ekk(ü)~übhe götürmeye. Zira Hazret-i Fâuma Radiyallâhu 'anhâ neslidür. Hazret-i Resül salla'llâhi'aleyhi ve sellem bu-yurmu~tur: Kale (A.S.): "Men ekreme evlâdi fakad ekremeni felehu el-cen-neti sadaka". Kale (AS.): "Ve men ahkara evlâdi fakad ahkarani felehu'n-
27 Seyyidar olmas~~ laz~m.
" Belirtme durum eki (~c = hemze) ile verilmi~tir.
29 Yönelme eki hareke ile verilmi~tir.
3° 880 H. (1475-6 M.).
AH~LIK VE BIR AH~~ ~ECERESI 307 nari sadaka." Restil Hazret-i salla'l-lahu Te'ala 'aleyhi ve sellem ne didi (er) kim me'~-~erratü ve ma'l-hakikatu kâle'n-Nabiyyü salla'lahu 'aleyhi ve sel-lem."
"E~-~erf iiatü akvali ve't-tarikatii ef'âli ve'l-hakikatii hali. "ya'ni Resül salla'llâhu 'aleyhi ve sellem buyurmu~dur ki ~erf at benim kavlimdür, tarikat benim ef âlimdür, hakikat haliimdür didi ve bir hadis dahi buyurd~~ ki; "E~-~erf atü huve'l-Kur'ân'un zâhirun ve't-tarikatü bât~ nun ve'l-ma'rifetü zâ-tuhu.' Ya'n'i ~erfat Kur'ân'n~n zahirid~:~r, tarikat bât~n~dür, hakikat s~rridür, ma'rifet zat~dür. Pes tarikat ve hakikat ve ~erf at hemân olm~~dur ki cânile ten oldu. Bir hakikat bereketi ve 5ex-V at dahi tarikat bilmekdür ki esrar-~~ ti-hf'nün müftileri ~öyle rivâyet itmi~ler ve ahbar ve asar-~~ na-mütenahi nakilde getürdiler ger fütilvvet kelam-~~ kadim-i ezelide mezkûr ve men~ûr hükm-i lem-yezelide mestûr ki kâlû; "Semi'na feten yezkuruhum yukâlu lehu ~bra-him sadaka" ve dahi bilmek gerekdür ki a'zam fütüvvetdir. Ve devledü ol ki~i kim edeb an~n nefsinde mezkûrdur. ~öyle kim buyurmu~lar "babu'llah mef-tûhun la yedhuluhâ illa biadabin ve inneke hulasa vud~ 'a küllü ~ey'in fi mer-tebetihi' dür. Ve dahi bilmek gerekdür kim fütüvvet cemf adab-~~ tarikat ile ârâste ve pirastedür ve rütbe-i tâ'at ve lokma yimek ve mükâleme itmek ve tariluyla gitmek varup övmek (?) ve kemer-bestelik ve açmakl~k edeb ve zâhir ve (zâhir) ve bât~n ahlak-1 hamide ve a'mal-i sâliha ile istinas iden ve ol keh-rime~den olma ~sta'uzu bi'llahi" ve lakad zere' nâ li-cehenneme kesiren mi-ne'l-cinni ve'l-ünsi lehum kulübun la yafkahune bihâ ve lehum a'yununlâ-yubs~rüne bihâ ve lehum azânun la yesma'ûne bihâ ula'ike ke'l-enam bel hum adallu ula'ike humu'l-gafilüne" ve fütüvvetdür gerekdür kim ~lahi has-letle murad ile evvel ve fütüvvetün alt~~ merkezi vardur ve mu'ayyen ola kim onun üç rükni Kü~adl~kdur. Tevfik-i ~lahi evvel kapusu ehl-ullah' (a) aç~ k ola, ikinci kü~ad ni~an~~ ya'ni güler yüzi ola, üçünci hulk~~ ho~~ ola. "Hel etake hadisu dayfi ibrahime el-mükremine iz dahalû 'aleyhi" ve hulk~~ ho~~ ola sözi kabül itmekdür. Ey 'aziz 'ilm ve 'amel ve zühdi bilgil nedür az yimek az yat-mak ve bu akvalinün be~inci ve hulasas~~ irtihadur. Mübarek ve 5ex-V at bi-ism-i seyyidi mürselin ve'l-hamdü li'llahi Rabbi'l2alemin. Ba'is-i tahririnden garaz oldur ki AM 'Ali bin Nefer ogl~~ olan bu dergah-~~ melâ'ik mekan-~~ hazret-i seyyidi'~-~ühedai 'Abdu'llah Hüseyn Rad~yallahu 'anhu istinâ-i ~eriflerine mü~erref old~~ cerni'-i saclat-~~ '~zam ve beka-i kirâm hizmetlerine oldu kadar belin baglayup ve tekbir-i Müsa ile ç~kma (?) okud~lar ve mezkûr dahi kazan kaynadup kurbanlar kesüp hu~ü' ve huzü'lar~~ ziyârât idüp du'â-i Fatiha'dan sonra ~eddi ve sofra ve ç~rag-~~ mezkûr AM Evran ~eyh Mahmüd kaddese s~r-r~ hu'l-'aziz Hazretleri pir-i debbâgân havale olund~~ gerekdür ki her vilaye-tün müftileri 'Arabda ve 'Acemde ve Türkde olan ve iklimde olan ~eyhler ve ehl-i erkân ve kethüdalar ve ahiler ve ~eyhler ve yigitba~~lar ve cümle olan ih-
tiyârlar gerekchir ki mezkür AM Evran Hazretlerin 'ün emrinden tecavüz it-meyeler. Ihtiyarlar, pirler ve her kimesne murad isterse mezkürun hizme-tinde ber-murâd olur. Zirâ ekber-i üstâdlardan olan ihtiyarlar (ihtiyar) icâzet virdiler. kem â huve hakkahu ihtiyâr bine enva-i irfet ve i'zâzi ve ihtirâmi d~-rig e~er ~ekk gösterürse ne'ûzu bi'llâhi zarar-~~ dini ve 'azâb-~~ sermediyye gi-riftâr ola ve'l-hamdu lillâhi Rabbi'l-âlemin ve ba'dehu bir kimesne Hazret-i 'Abbâs-~~ Ekber evlâd~ndan olup hazret-i linâm 'Ali'ye ve hazret-i Imam Hü-seyin'e geliip Adem peygamberi ve hazret-i Nûh peygamberi ziyârât idüp AM Evran anun nefes ogl~dur buna ~ekk eylemekden kat~~ i'tirâz üzere olalar her kimesnenin ne murâd~~ maltsüdu olur ise murâdma ini~e. Zira ehl-i erltân dercâuyla ç~lun~~dur ve on yedi peygamberin i~ledügi san'at buna icâzet vi-rilmi~dür. Bunlar~~ su'â1 idilp yirlü yirine hizmetine (?) mezbür ta'yin olmu~-dur.
Temmet
Semâniyeti a~ar ve mieteyn ve elf. (1218) min hicret-i menlehu'l izzu ve ve' s-saadetu ve'~-~eref.
~eddi lcu~anmadan mulcaddem bu du'a okunur: Allah Allah Innallâhe ma'a's-sâbirin.
Hak Te'âlâ vard~r. ~eriki naziri yokdur. Padi~ah oldur veziri yokdur. Ferd-i yektad~r. Elifin ma'nas~~ bu. 01 ahad fahr-i "âlemdür. Muhammed Mustafa ntir-~~ kevneyndür. Muhammed Mustafa cemâlündür senün. Nuri Ilâhi yüzündilr 'alem mihri mâh~~ nisâk olsun. Seni dünya ve `ukbâ sensin ki din-u dünya pâdi~âh~~ es-selâmu yâ erbab-~~ ehli ~errat erkan~~ Mu- hammed'e salavât. Der-miyân idelüm varmadan yârimizden hân~-mân~~ terk idelüm cân~~ dildânmadan =ma gizlü degildir vâlufs~z esrânmaa çiin ev-velden berü clidilerde soral~m ~krânm~za es-selâmu 'aleyküm yâ erbâb-~~ ehl-i tarikât erkan~~ Muhammed'e salavât, Ehl-i derde dert olal~m nokta gibi ferd olal~m hii~al~m kühl harâba tadilin âbâd olsun nân~~ ni'met koya ~u dünyada bir 'âd olsun bize teslim olal~m tâlibe ir~âd olsun es-selâmu yâ er- bâb-~~ ehl-i hakikat erkan~~ Muhammed'e salavât. Du'âclynn du'âc~dan arma-~an dul Hakk k~l~c~~ Sultân Ahi Evran-~~ Velinün tariki bir takdir tarikin ir-~âd idelim ~u dilnyâda bir 'âd olsun pire teslim olal~m tâlibe irir-~âd olsun. Es- selâmu yâ erbâb-~~ ehl-i ma'rifet erkan~~ Muhammed'e salavât. Des- tini destime virgil deste-girimdir. Allah pir ile yok pervane lublemiz dergâh-s~z erenler huzûrunda ~eddi ku~an~p piri pir olmak ister halkalar ne büyük- süz ustalar ehle mahallihim cemâlen cân iri~di el-hamdu li'llâhi ne
AH~ LIK VE BIR AH~~ ~ECERESI 309 devletlü zemâne irdik el-hamdu li'llâhi vatandan gayri dü~düm yabanaden yola geldim gene geldim el-hamdü li'llah Resülün seccâdesi çün bize virildi el-hamdü li'llah dini pak Hazret-i Muhammed Mustafa râ salavât `azameti Hudâ. Tekbir :
(Allahu ekber Allahu ekber âh âh)
~ikeste gönlüme ilham iri~di Uyand~~ cân gözi el-hamdu li'llah