• Sonuç bulunamadı

Ebedi gençliğimiz de gitti artık

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ebedi gençliğimiz de gitti artık"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 /

§ * g-o o y

DÖYÎADA BUGÜN

ALİ SİRMEN_____________

Ebedi Gençliğimiz de

Gitti A rtık

f â j U & f r r

Galatasaray Lisesi’nde okuduğum 195 ^7 yıl- lar boyunca Fransız sinemasının ve tiyatrosunun en büyük yıldızlarından biri Gérard Philippe idi. Tiyatroda belli başlı Fransız klasiklerinde başro­ lü oynamış (örneğin LeCid) bununla da yetinme­ yip, düzgün fiziği ile dönemin önde gelen rejisör­ lerinin filmlerinde başrolleri üstlenerek unutul­ maz kompozisyonlar çizmişti.

Jean Vilard ile birlikte dönemin ilginç deneyim­ lerinden TNP’nin (Ulusal Halk Tiyatrosu) kurulu­ şunda yer almış, Avignon festivallerinin unutul­ maz yıldızı olmuş olan bu yakışıklı, müstesna ye­ tenekli, politik tavnnı her zaman net koymuş olan parlak sanatçı, 1959’da, 36 yaşında öldüğü za­ man bütün Fransa’yı yasa boğmuştu.

ölüm haberi geldiğinde, son olarak Rene Cla- ire’in yönettiği “Les Grands Maneuvres” filmin­ de, onu Michele Morgane ile izlemiştim. Ama bence asıl unutulmaz filmi Christian Jacques’in

yönetiminde Gina Lolobrigitta ile birlikte oyna­ dığı "Fanfan La Tulipe” idi.

Fransızca hocam Patrice Tompson ile konu­ şuyorduk. Çok sevdiğim aktörün ölümünden üzüntü duyduğumu, gerçekten sinema ve tiyat­ ro dünyası için büyük kayıp olduğunu söylediğim­ de şu yanıtı aldım:

- Biliyor musun, bu kaybın belki de tek iyi ta­ rafı “ebedi gençliğimiz”in artık sonsuza dek, her­ kesin aklında böyle kalacak olması. Çünkü Gé­ rard Phillippe’i yaşlanmış olarak düşünemiyo­ rum ve düşünmek de istemiyorum.

★★★

Evet, Gérard Phillippe, Fransızlar için ebedi gençliği temsil ediyordu. Ama Fransızca hocam Tompson yanılıyordu. Çünkü bir toplumun ebe­ di gençliğini temsil etmek için kronolojik gençlik hiç de gerekli değildi.

Bizim “ebedi gençliğimiz” , pazar günü Me­ morial Hastanesi’nde söndüğünde, tam 94 ya­ şındaydı.

Türkiye’nin ilk kadın opera sanatçısı olan Se- miha Berksoy, “on yılda on beş milyon yarat­

tık her yaştan/ on yılda demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan ” diye iftiharla haykırdığımız yıl­ da, 23 yaşında ne kadar genç idiyse, “Bir sürü ihtiyar yarattık her yaştan/ örümcek ağlarıyla ör­

dük ana yurdu Amerika adına dört baştan” di­

ye özetleyebileceğimiz, seksen ikinci yılda da aynı derecede genç, aynı derecede canlı, hatta canlılık ve tepkililiği, delilik olarak algılayan bir top­ lum için aynı derecede çılgın bir insandı.

Semiha Berksoy’u ebedi gençliğimizin simge­ si haline getiren, solmaz yüreği, paslanmaz bey­ ni, sağlam genleri miydi yalnızca, yoksa onu bu hale sokmakta, simgelerinden biri olduğu devri­ min, sürekli yeni hamleler, yeni ufuklar peşinde koşan o büyük değişimin Türk rönesansının bir kişisi olmasının da etkisi var mıydı?

Sanırım, bu hep genç, hep heyecan içinde ya­ şamış, sesinin tınısında, tuvallerinin renklerinde, hep yaşam-ölüm ikilemi ile aşkı yansıtmış olan sanatçımızı içinde yaşadığı dönemden ve Cum­ huriyet devriminden soyutlayarak ele almamız mümkün değildir.

★★★

Ve Semiha B erksoy’u “ Cumhuriyet Devri­ m izden soyutlayarak ele aldığınızda, neden bun­ ca yeni gelişmeye, tekniğe ve teknolojiye karşın, artık böylesine gençleri yetiştiremeyen bir to p ­ lum haline geldiğimizi anlamak da mümkün ol­ mayacaktır.

O dönemin heyecanını ve anlamını bir türlü kavrayamamış olanlann, doksan yaşındaki genç kızın heyecanını, güzelliğini, yürek zenginliğini kavramalan da imkânsızdır.

Bugün uğurlayacağımız Semiha Berksoy ile birlikte, ebedi gençliğimizi de gönderiyoruz.

Bugün, geçmişimizi iyi kavramış olan herkesin ebedi gençliğimizin simgesine bir saygı borcu olduğu kadar, kendi kendilerine şu soruyu sor­ ma zorunluluğu olduğu da kesindir:

- Nasıl oluyor da, o ebedi gençlikten, bu iflah olmaz köhneliğe sürüklenebildik?

Bu soruyu sorma zorunluluğunu duymadığımız sürece, her yaştan ihtiyarlann oluşturduğu çözül­ mekte olan bir toplumun batağında nafile kulaç­ lar atmaktan öteye geçemeyeceğiz.

Tarihimizin onur veren başanlannı sergilemiş bir hareketin simgelerinden biri olan Semiha Berk­ soy’u, saygı ile selamlıyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bazı araştırmacılar Gazella dorcas’ın Anadolu’da yaşamadığını, Lübnan’dan daha kuzeye çıkmadığını ve Anadolu’da kaydı verilen türün Gazella dorcas yerine

İri erkekler, sahtekarları belirlemek için daha gelişmiş yöntemler geliştirirken, küçüklerse yakalanmamak için daha mükemmel kılık değiştirme yolları

Tabii, bir sonraki gün uzam›flsa, daha fazla; k›salm›flsa, daha az geri kal›r.. Yok e¤er o gün ‘ortalama gü- nefl günü’nden uzun idiyse, bu sefer de ertesi günün

Biraz da okul işlerinin iyi taraf­ larım ele alalım: Türkiye gibi nü­ fusunun büyük bir çoğunluğu köylü ve çiftçi olan bir memlekette işe ilk önce

Destinasyon seçiminde tüketici tercihlerini etkileyen faktörlerin önem dereceleri katılımcıların tatile ayırdıkları bütçeye göre hizmet kalitesi ve sağlık

Derin siyah uçurumlar gibi susan ruhum, Sen gamın, senin ıssızlıkla lâli sükûn, Başımda sepireler, gözlerimde hu meç*un, Harabeler gibi senden ne bekleyip

Osmanlı sanat tarihine önemli katkılarda bulunmuş bir bilimadamı olarak kabul edilen Prof.. Goldfrey Goodwin’in “A H istory o f O

popülerliğini artırmak, ortaöğretim öğrencilerinin yaratıcılıklarını ortaya koyarak buluş yapma duygusunu ve heyecanını yaşamalarını sağlamak ve bu konulara ilgi