• Sonuç bulunamadı

"İşte Beyoğlu" adlı TV filmi düş kırıklığı yarattı:Cahide Sonku, boşuna yaşadı...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""İşte Beyoğlu" adlı TV filmi düş kırıklığı yarattı:Cahide Sonku, boşuna yaşadı..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

"İŞTE BEYOĞLU" ADLI TV FİLM İ DUŞ KIRIKLIĞI YARATTI

Cahide Sonku, boşuna yaşadı...

TT^oB^Lf

C a h id e S o n ku , "S a n a tk â r A ş k ı” a d lı film d e

6 "işte Beyoğlu" adlı dram atik

belgesel, böyle biryapım ın ne

denli uzmanlık işi olduğunu ve

çaba gerektirdiğini gösterdi

Ahmet CEMAL

IEÇTİĞİMİZ pazar akşamı televizyonun birinci kanalında gösterilmeye başlanan --- “İşte Beyoğlu” adlı “dramatik belge­ sel” , sergilediği tüm “trajik” yanlarıyla, böyle bir yapımın ne denli uzmanlık işi ve çaba ge­ rektirdiğini ve böyle bir çabanın eksikliği duru­ munda ortaya ne denli hazin sonuçların çıkabi­ leceğini çok açık gösterdi.

Eski Beyoğlu’nun tarihsel, toplumsal ve kül­ türel gerçekliği yerine, büyük ölçüde günümüz­ deki Beyoğlu’nun pespayeliğinin izlerini taşıyan, görünümler sergileyen bu yapımın sakıncaları, eski Beyoğlu gerçeğini iyi bilen son kuşağa yö­ nelik değil, anılarındaki Beyoğlu yerine bu tür­ den basitliklerle karşılaşan o kuşak insanlarının içinden, olsa olsa bir öfke dalgası kabarır, o ka­ dar. Ama o günlerin Pera’sını bilmeyen kuşak­ lara bunca yanlış bilgileri “belgesel” adı altın­ da göstermek, düpedüz bir sorumsuzluktur!

Perdemiz, 1912 yılında “Concordia” adlı ge­ ce kulübüyle açılıyor. Burası, bir dönemin en seçkinlerinin gittiği bir lokal, doğru bilgi edin­ mek isteyenler için ise kaynaklar sayısız, çünkü yüz yılı bile bulmayan bir geçmiş söz konusu. O halde bunca seçkin bir mekânda bir külhan­ beyine nara attırmak, acaba hangi aklın ürünü? Bu parlak (!) buluşun sahibi, büyük bir olası­ lıkla belalıların korumasındaki bugünün bar ve pavyonlarıyla “Concordia” arasında bir koşut­ luk kurmak istemiş. İşe hafiften günümüz Bey- oğlu’sunun birahane kültürünün kokuları da karışınca, ortaya geçmiştekiyle ilintisiz bir ara­ besk “Concordia” çıkmış.

Pera Palas’ta geçen ve görkemli olması için çok çaba harcandığı anlaşılan balo sahnesinde ise, onca figüranın sırtına en uymayacak giysi­ leri geçirmek, böylece de ortaya bir panayır ka­ labalığı çıkarmak, gerçekten "kendine özgü” bir

uzmanlık işi.

Acaba tarihte kılığına, kıyafetine en özensiz bir Osmanlı paşası bile apoletleri neredeyse dir­ seklerine sarkmış bir üniforma ceketini —üstelik bir baloya giderken— sırtına geçirmiş midir? Ve elde bu konuda bunca resimli kaynak varken, böyle bir hataya düşmemek için, uzman olmak gerekli midir?

Bilgisizliğin egemenliğini gösteren kalıplar­ dan biri de “Concordia” ve Pera Palas’taki dans sahneleri. Bu sahneler için tangoyu ve valsi ger­ çekten bilen dört-beş çift bulmak herhalde ola­ naklıydı. Bunu yapacak yerde, ortalığı tango ye­ rine kürek çekme hareketleri yapan, valsin üçlü temposunu rasgele azaltıp çoğaltan çiftlerle dol­ durmak neden?

İnsanın akima şu soru takılıyor. Kedisini arayan yaşlı kadın gibi, eski bir Beyoğlu apart­ manında geçen öteki sahneler gibi, gerçekten çok başarılı sahnelerle, yu arıda anlatılanlar nasıl

olanlar bugünkü Beyoğlu yaşamında da var olan sahneler, bunları bulabilmek özel bir çaba ge­ rektirmiyor. Bugün artık var olmayanları yeterli düzeyde dramatize edebilmek için ise elbet çok titiz bir kaynak çalışması yapmak şart. İşte bir yandan böyle bir çalışmanın eksikliği, öte yan­ dan ise bir sentez oluşturması, olanaksız iki dün­ yanın, dünkü ve bugünkü Beyoğlu’nun böyle bir sentez temeline oturtulmaya çalışılması, tanığı olduğumuz düzeysizüğe yol açıyor.

Birinci bölüm, Pera Palas salonlarından ge­ çen —ve çeşitli yönlerden ne ölçüde doğru Çağ­ rıştırıl dığı çok tartışmalı— bir Cahide Sonku gö­ rüntüsüyle noktalanıyor. "O, Beyoğlu’nun öy­ küsünü iyi bilirdi” deniyor Cahide Sonku için. Bilirdi hiç kuşkusuz. Ama bizler daha üzerin­ den yüz yıl bile geçmemiş öyküleri televizyo­ numuzda bu denli düzeysiz dramatize ediyor­ sak eğer, o zaman Cahide Sonku ve onun gibi “ o öyküleri iyi bilenler” gerçekten boşuna ya-yanyana gelebilmiş? Bence durum şu: Başardı_ şadılar demektir...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Verilen m do¤rusu ve bu do¤ru üzerinde bulunmayan bir P noktas›n› kullanarak, sadece pergel yard›m›yla P’den geçen ve m do¤rusuna paralel olan do¤ruyu bulman›z

1946 yılından itibaren Demok­ rat Parti'nin Genel idare Kuru­ lu, üyelerinden olan Ağaoğlu, 1950-1960 yılları arasında M a ­ nisa m illetvekilliği yapmış ve bu

In order to demonstrate the variability of estimations of perforation size by different surgeons, we calculated the percentage of perforation for four tympanic membranes, and

Hedges yeni bulunan türün bir yılan için olabilecek en küçük boyutta olduğunu ya da bu boyuta çok yakın olduğunu düşünüyor. Bu türün dişisi, bir defada yüze yakın

Bir tablatin bir edebiyat üstündeki tesirine bizim Boğaziçi şiirlerimiz ka­ dar canlı misal olamaz.. Bu güzel antolojiyi hararetle tavsiye

İlk gençliğimden by yana sevgiyle İzlediğim bir ozan­ dı Dıranas, Benim en sevdiğim sayılı ozandan biriydi, ö - zellitfle Fransız şiirinin etkisini

Erdek kaymakamı tarafından 14 üncü Kolordu Kumandanı Xu suf izzet Paşa’ya verilen bilgiye göre, bu havalide Kırıyan namı ile maruf Rum çetesi de takviye

Ülkemizin değerli bir bilim adamı, kendi alanında bütün dünyanın ta­ nıdığı bir hematolog geçtiğimiz gün­ lerde, 16 mart 1984’te İstanbul Tıp Fakültesi