• Sonuç bulunamadı

Yaşar Kemal'in üniversiteleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaşar Kemal'in üniversiteleri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

13

DÜŞÜNCEYE SAYGI

MEMET FUAT___________________

Yaşar Kemal'in

Üniversiteleri

26 Şubat 1995 tarihli “Cumhuriyet Dergi”de Yaşar Ke­ mal’le yapılmış geniş bir konuşma yer aldı. Konuşmayı ya­ pan Oral Çalışlar sanatçıyı şu ya da bu sanat anlayışına göre yönlendirmeye kalkışmadan, olduğu gibi yansıtma­ ya özen göstermiş. İnsan olarak Yaşar Kemal’i tanıyor, ya­ zarlığını etkileyen ünlü sanatçılarla ilişkilerini, toplumsal, si­ yasal görüşlerini öğreniyorsunuz.

Fotoğraflar, çerçeve yazılar, alıntılar, derginin aşağı yu­ karı yedi sayfasını kaplıyor...

Bu arada konuşmanın çeşitli bölümlerinde Yaşar Ke­ mal’in dünya çapındaki başarısının gizleriyle ilgili önemli ipuçları da var.

Örnekse Nâzım Hikmet’le bir söyleşisini şöyle özetli­ yor yazar:

“Önce ‘Ortadirek’ kitabımın ismini nereden bulduğumu sordu. Ben de bunun bir halk deyişi olduğunu söyledim. Hayır, biına sanatçının eli değmeden olmaz diyerek ısrar ediyor. Hangi sanatçının eli değecek, tabii bana söylüyor. Aklımdan öyle bir şey geçtiği yok. (...) Nâzım’m ne demek istediğini yıllar sonra anladım. ‘Demirciler Çarşısı Cinaye­ ti^'ni yazarken, birçok cümleyi kendimin uydurduğunu far- kettim. Halk dili başka oluyor, roman dili başka oluyor. Ya­ zılı edebiyat başka, sözlü edebiyat başka. Nâzım bunla­ rın hepsini bana yıllar önce söylemişti. Ben o zaman ka­ bul etmiyordum. Örneğin ‘Höyükteki Nar Ağacı’ kitabım­ da bunu yaşadım? Kitabın ilk yarısı tamamen halk anlatı­ mı. Yarıdan sonra yazar diline başlıyorum. ‘İnce M em ed’

halk epopeleri diline daha yakındır. İkinci İnce Memed, üçüncü İnce Memed biraz daha sıyrılıyor. Ama ‘Demirci­ ler Çarşısı’nda tamamen roman diline geçiyorum. ” (s. 13)

Halk anlatımı da, yazar anlatımı da olsa destan dili de roman dili de olsa, hepsinde elbette ki bir sanatçının do ­ kunuşu var. İnce Memed de Yaşar Kemal’in yapıtı, Demir­ ciler Çarşısı Cinayeti de ikisi de onun yazarlığından doğ­ ma. Halk anlatımı ya da yazar anlatımı, onun eli değme­ den hiçbiri yok o dev romanların.

Geçenlerde bir konuşma arasında Fethi Naci de Yaşar Kemal’in İnce Mehmed’den sonra dilini değiştirmiş oldu­ ğunu söyledi. İnceleyerek, karşılaştırarak konuştuğunu bi­ liyorum. Demek ki Yaşar Kemal’in halk dilinden roman d i­ line geçtiğini onu en yakından izleyen eleştirmen de sap­ tamış.

Peki, folklordan, halkın ortak yaratacağından değilse, nerden kaynaklanıyor bu benzersiz üstünlük?

Evet, yadsımak olanaksız, Yaşar Kemal’in anlatımında bir “üstünlük", bambaşka bir coşku, bir güç var.

Var da, nerden kaynaklanıyor? Salt kişiliğinden mi? Peki, o kişilik nasıl oluşmuş?

Bence, her şey bu sorunun yanıtında gizli... Konuşmanın bir yerinde Yaşar Kemal şöyle diyor:

“İnsan gökten inmez, bir coğrafya üzerinde doğar. İn­ sana damgasını o coğrafya vurur. İnsan bir dinden gelir, o din damgasını vurur. İnsan toprağının kültür birikimin­ den gelir, o vurur damgasını. (...) İnsanın doğal kişiliğini yaratan kültürdür. (...) Kendi kültürüne sırtını dönmüş, kendi kültürünü yok sayan insan yaratıcı değildir, olamaz."

(ss. 13-14)

Folklor neden şiire düşman?

Çünkü ona yaslandınız mı hazıra konuyor, bahçeden çF çek toplar gibi şiirtopluyorsunuz. Ortak bir işçiliğin güzel­ likleriyle oyalanıyor, elde olana bağlanıyor, böylece tem ­ belleşiyor, sanatlaştırılmış, sanatlaştırılma yöntemleri be­ lirlenmiş içeriklerden uzaklaşamıyor, yeni içeriklerin zorla­ masıyla gelecek yeni biçimlere yönelemiyorsunuz.

Orhan Veli Destan Gibi’yi yazınca, Halk şiirini sevenler bundan pek hoşlanmışlar, ama Ataç küplere binmişti. Ya bu öncü, bu yol açan şair, hazır güzelliklere kapılıp gider­ se, işin kolayına kaçarsa!..

Öysa Orhan Veli şiiri her yaprağın altında arayıp bulan­ lardandı...

İşte Yaşar Kemal’in dağ taş dolaşıp “şalvarının büyük ceplerine” doldurduğu türkülerden biri, Orhan Veli’nin

"Türk dilinin en güzel şiiri” diye nitelediği türkü:

Akşam olur mapusane kitlenir Kimi kâğıt oynar kimi bitlenir Kiminin temizden evrakı gelir Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil Hapisane içinde üç ağaç incir Kolumda kelepçe boynumda zincir Zincir sallandıkça her yanım sancır Düştüm bir ormana yol belli değil Yatarım yatarım gün belli değil.

Kanımca, Yaşar Kemal halk diline, halk anlatımına faz­ la yaslandığında da, kendi anlatımına ağırlık vererek ro­ man diline geçtiğindeki kadar özgün bir yaratıcıydı. Buna kuşkum yok. Ayrıca her döneminde göze batan gizemli üstünlüğü içine doğduğu coğrafyadan, toprağının kültür birikiminden, “şalvarının büyük ceplerine" doldurduğu folklor ürünlerinden, aldığı o benzersiz sanat eğitiminden geliyor. Buna da kuşkum yok.

Yaşar Kemal küreselleşen dünyamızda birbiri ardına ka­ panan folklor üniversitelerinin son mezunlarından biri ol­ ma onurunu taşıyor.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çünkü gezegen, ay›n ilk günlerinde bile Günefl’ten yaklafl›k bir saat sonra bat›yor ve par- lakl›¤› 1,7 kadir, yani oldukça düflük.. Bu s›rada Merkür’ü görmek

Geriye yüzer havuzlar yerine Pendik Tersanesi’nin büyük gemi inşaatları için yeni hizmete giren kuru havuzu kalıyor ki, bu havuz hem tamir havuzu olarak di- z.ajn

1933 yılında özel sektöre yalnızca yük taşımacılığının bırakılması, yolcu taşıma hakkının devlete verilmesi ile Şirketi Hayriye ke- penklerini indirdi..

Sinire uygulanan elektriksel bir stimulus uygula- nan akım belli bir düzeye ulaşınca sinirde depolarizas- yona neden olur. Düşük düzeyde verilen akımla olu- şan aktivite

Tip I, radial başın anterior çıkığıyla birlikte ulnanın kısa oblik veya yaş ağaç kırığı; tip II, radial başın posterior veya posterolateral

Hikmet Onat’ın 1910’lar- dan başlayarak günümüze değin 65 yılı geçen oldukça geniş bir zaman kesitinden seçilmiş ürünlerini bir araya getiren sergi, onun

Orhan Veli Karnk da Yahya Kemal gibi İstan­ bul aşığı, bir şairdir. Şiir­ lerinde İstanbul’u anla­ tan iki şair Rumelihisa- n ’ndaki Kayalar Mezar­ lığında

Birinci Dünya Savaşı yıllarında dünya çapında üne kavuş­ muş olan Çardaş opereti (Müzik: Kalmann), Kordi Miloviç adlı güzel sopranonun çekiciliğiyle de