• Sonuç bulunamadı

Musiki alemimizden:Münir Nurettin Selçuk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Musiki alemimizden:Münir Nurettin Selçuk"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

_________________________________ _____________________ 'ruzzâiau

1

M u s ik i â le m im iz d e n .»

|

MÜNİR NURETTİN SELÇUK

Hazırlayan: Cem ATABEYOĞLU

T

ürk musikisinde «Üstad» sı­ fatını yerden göğe hak et­ miş; musikimizin klâsik devriyle çağdaş musikimiz arasında bir köprü oluşturmuş bir büyük musikişinastır Münir Nuret­ tin Selçuk. Gerek ses sanatçısı, ge­ rek bestekâr olarak bunu en sağlam biçimiyle kanıtlamıştır. Dede Efen- di'ler, Itrî'ler, Hacı Arif Bey'ler gibi bir «ekol» olmuştur Münir Nurettin Türk musikisinde.

Münir Nurettin Selçuk, 1899'da İs­ tanbul'da doğmuştu. Saaaret ma­ kamının (Başbakanlık) Ahmed-i Di- van-ı Hümâyûn Odası 2. sınıf halife­ lerinden Nureddin Bey’in oğludur. Annesi Hanife Hanımın ceddi Germi- yanoğulları ve Selçuklulara dayan­ dığından «Selçuk» soyadını almış­ tır. Sesinin güzelliğini ve büyük mu­ siki yeteneğini daha pek küçük yaş­ tayken ilk keşfeden babası Nured­ din Bey olmuştu. Bu nedenle oğlu­ na sağlam bir musiki kültürü vermek isteyen Nureddin Bey, Münir'i önce Kadıköy’deki Dar'ülfeyz-i Musiki Mektebi’ne vermiş, üç yıl sonra da Kadıköy'deki Şark Musiki Cemiye- ti'ne yazdırmıştı. Burada uzun yıllar çalışan Münir Bey, Hafız Ahmet E- fendi, Leon Hancıyan, Hoca Ziya Bey, gibi usta hocalardan feyz al­ mıştır. Bir yandan da Kadıköy Sul- tanisi’nde normal öğrenimini sürdü­ ren Münir Nurettin okul sıralarında futbola başlamış ve Fenerbahçe ku­ lübünün genç takımlarından iyi bir futbolcu olarak yetişip birinci takım kadrosuna kadar do yükselmişti. Münir Nurettin Fenerbahçe birinci takımında sağaçık mevkiinde yer a- lırken ve futbol alanlarında da pek parlak bir istikbâl vaadederken, tertleyip sesini üşütmek endişesi a- ğır bastığından pek genç bir yaşta futbol sahalarından uzaklaşıp ken­ dini tamamen musikiye vermişti. 1917 yılında Darülelhan’a girerek Ahmet Irsoy'un talebesi olan Mü­ nir Bey bu yıllarda yüksek ziraat öğrenimi için babası tarafından M a­ caristan’a gönderilmişse de I. Dün­ ya Savaşı'nın başlaması üzerine tekrar İstanbul'a dönmüş bulunuyor­ du. 1923 yılında Müzika-i Hümayûn'a mülâzim (teğmen) rütbesiyle ve ha­ nende olarak alınmış, iki ay sonra Cumhuriyetin ilânıyla ayni rütbeyle fakat sivil olarak Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti’ne dahil olmuştu. Ankara'da iki yıl bu görevde kaldık­ tan sonra istifa ederek İstanbul'a dönen Münir Nurettin bu tarihten itibaren musiki alanında serbest o- larak çalışmaya başlamıştı. Bir yan­ dan üstüste plâklar doldururken, bir yandan da verdiği konserlerle ef­ saneleşen bir üne erişti. Türk mu­ sikisini konser salonlarına sokan, dinleyicisinin karşısına orkestrayı andıran bir saz heyeti ve frakla çı­ kan bir ses sanatçısı olarak Türk musikisinde pek önemli bir de çığır açtı.

1927 yılında Paris’e giderek orada bir yıl kadar şan, solfej ve batı mü­ ziği dersleri alarak musiki bilgisini bu yönden de güçlendirdi. Atatürk’ ün en sevdiği ve takdir ettiği sanat­ çılardan biri olarak Büyük Ata'nın huzurunda pek çok fasıllara katıl­ dı, konserler verdi.

1942-1947 yılları arasında Konser­ vatuar İcra Heyeti’nde çalışan Mü­ nir Nurettin Selçuk, 1953 yılında şef olarak bu görevini sürdürdü. Bu ara­ da gerek Konservatuardaki çalış­ maları gerekse özel çalışmaları sı­ rasında pek çok öğrenci yetiştirdi. Daha sonra herbiri musiki âle­ mimizde ünlü birer isim yapacak olan genç kız öğrencilerinden kur­ duğu koruyu da konserlerine kat­ makla Türk musikisine bir yenilik daha kattı. 65 yaşma kadar başa­ rılı bir icracı olarak konserlerini sürdürdü. 500'ün üzerinde plâk ya­ pıp 1000'in üzerinde şarkı okudu. Bu arada besteci olarak da bir­ birinden güzel eserler kazandırdı Türk musikisine. Yahya Kemal'in

pek çok şiirlerini besteleyerek bu güzel eserleri musiki yönünden de ölümsüzleştirdi. Şarkı, gazel ve dinî musiki olarak 100'ün üzerinde bes­ tesi bulunmaktadır.

Uzunca bir rahatsızlıktan sonra 27 Nisan 1981 günü fâni dünyadan gö­ çen Münir Nurettin Selçuk, 500’ün üstündeki plâğı ve 100'ün üstündeki besteleriyle Türk musikisinde ger­ çek bir ölümsüzlüğe erişmiş bulun­ maktadır.

Çok sevilen eserleri arasında şun­ ları saymak mümkündür: «Aheste çek kürekleri mehtab uyanmasın» «Gazel. Söz: Yahya Kemal), «Kala­ mış» (Nihavent şarkı. Söz: Behçet Kemal Çağlar), «Bilmem bu gönülle ben nasıl yaşayacağım» (Nihavent şarkı. Söz: Dr. Memduh Necdet Ata­ man), «Kandilli yüzerken uykularda» (Nihavent şarkı. Söz: Yahya Kemal Beyatlı), «Bahçemde açılmaz seni görmezse çiçekler» (Nihavent şarkı).

«Endülüs'te Raks» (Kürdilihicazkâr şarkı. Söz: Y.K. Beyatlı), «Hayat gençlik boyunca bir aşkın rüyâsı- dır» (Sultanî Yegâh şarkı) «Sen şarkı söylediğin zaman» (Sultanî Yegâh şarkı. Söz: İsmet Bozdağ), «Sevdiğim dünyalar kadar» (Hüzzam şarkı. Söz: Ümit Yaşar Oğuzcan), «Dönülmez akşamın ufkundayız» (Segâh şarkı. Söz: Y.K. Beyatlı), «Söyle sevgili söyle» (Uşşak şarkı. Söz: Vecdi Bingöl), «Sevda ile din­ lendi bu son şarkı sesinle» (Rast şarkı. Söz: Mustafa Nafiz Irmak), «Varalım kûy-i dilâraya gönül, hû diyerek» (Hüseynî şarkı. Söz: I .Sul­ tan Mahmud), «E y yârenler bu dün­ yada / Unutulur, unutulur» (Hicaz şarkı. Söz: Niyazi Yanıkoğlan), «S a ­ na dün bir tepeden baktım aziz İs­ tanbul» (Hicaz şarkı. Söz: Yahya Kemal Beyatlı).

25

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

hükümlerine dayanmış ve böylece bir ilke imza atmıştır. 1968 yılından itibaren Almanya'da ikamet eden ve bu süre içerisinde belli dönemlerde de çalışan İspanyol

Her şey bir yana, «Nazım’dan Anılar», Türk oza­ nının sahne anlayışına, tiyatro yapıtlarına ışık tutacak il­ ginç bir bslleten, mutlaka okunması

ölümünün 10’uncu yıldönümünde Kemal Tahlr İçin düzenlenen 15 dakikalık televizyon programını izledim, Kemal Tahir yaşasaydı, sa­ nırım çelişkili

Çalışmamızda kliniğimize başvuran hastaların 17’sinde kanama lokal anestezi altında sahadaki pıhtının temizlenmesi sonrası gümüş nitrat ile ko- terizasyon, soğuk

Memleketimizin bu güzide şahsiyetlerine uzun ömürler ve saadetler dilerken, bundan evvel yapılmış olan ayni, ma­ hiyetteki jübilelerde yer al - mış bulunan,

ameleyi henüz bilemezsem de, behemehal Yusuf İzzettin efendiyi tahta geçirecekler. Bunun için ar­ kadaşlarımla inceden inceye müza kere ettim, nihayet sizi tahta

Dünyada ne gibi insanların da sivri­ lebildikleri, ve muayyen bir devrin şöhret piyasasında satılan metalarm neler olduğu filân film.... Hep bunları

Bu iş Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Er- tuğrul Özkök’ün yazdığı gibi “Cem Karaca’nın an­ nesinin Ermeni olması neyi değiştirdi ki, Sabiha G