iCUMHURÍYETs
m m w .
NEREYE GİDİYORUZ ?
S A YG U N
SAYIN TALÂT S. HALMAN'A
Atatürk'ün işaret ettiği
yol
Türk ruhunu
yansıtan
sanat
yoludur
S
U SON bir kaç ay içinde sanat ve kültür konularında söylenmiş bazı sözler ve bu sözlerin uygulaması, sayabileceği miz bazı olaylar beni derin derin düşündürdü. Bundan otuz yıl önce «Musiki Dâvamız» diye bir dizi yazı yayınlamıştım; bunlardan bir kaç yıl sonra kaleme aldığım bir başka yazıyı da şöyle bitirmiştim; «... Nerdeyse «bir varmış, bir yokmuş» deyip gözlerimizi kırpar kırpmaz, yarı karanlıkta yüz elli yıl süren bir yolculuğun berisinde, rahat uykularına varmış olan ların ikliminde «sayım suyum yok...» uyamvereceğiz. Ne de olsa ben, gene de o zamanlardan bu yana bir arpa boyu yol aldığımızı sanıyordum.»SAYFA DÖRTı
Y
ILLAR önce «Sa-
raybumu nutku»
nu söylemiş, Cumhuri
yetin Onuncu yıldönü
mü gibi bir günde söy
lediği o ateş parçası
nutkunda güzel sanat -
lann Türkiye’nin kal
kınmasındaki görevi ü-
zerinde önemle, ısrarla
durmuş
olan
Ata -
türk’ün 1934 yılında
teveccühüne mazlıar ol
muştum.
Atatürk o yıl özellikle musiki konusu üzerinde duruyor, bu yol da yeni ve ciddi eserlerin mey dana getirilmesini şiddetle arzu ediyordu. Bütün imkânsızlıklara rağmen onun ciddi bir Türk o- perası yazılmasını heyecanla is temiş olması bunun bir delilidir. Nitekim o zaman kendilerinin vermiş olduğu eski bir efsane üzerine yazdığım «öz Soy» adlı sahne eserim Türk operasının başlangıcı olmuş ve Atatürk, çağ daş anlamda bir Türk musiki sanatının gelişebilmesi için bir Musiki ve Temsil Akademisi ku rulması gerektiğine inanarak bu nu ilgililere telkin etmiş, bunun üzerine orkestralarımızın, opera larımızın, tiyatrolarımızın ve ba lelerimizin kaynağı olan Ankara Devlet Konservatuarı kurulmuş tur. Gene o aylarda Atatürk be ni bazan yalnız kabul eder, za man zaman da musiki konusu nun ele alındığı masa başı top lantılarına çağırırdı. Bir akşam, gene beni Atatürkün istediği ha berini aldım. Köşke gittiğimde, uzun yemek masasının başında Atatürkü gördüm. Sağ yanında General Kâzım Özalp oturuyor du. öteki dâvetliler de masada, sağlı sollu yerlerini almışlardı: yalnız Ata’nın sol yanındaki san dalye boş duruyordu. Beni gö rünce «Niye geç kaldın? Beklet tin» diye lâtife edasiyle karışık sitem ederek yarandaki boş ye re oturmamı emretti.
■ TARTIŞMA
0
** NÜNDE açılmış kitaplar, Kâzım Özalp'in önünde kâğıt lar, elinde bir kalem. Bazı sözler üzerinde tartışılıyor ve sonra Kâzım Paşa, Atatürkün uy gun bulduğu sözleri yazıyor. Ko nuyu hemen kavradım: «Bâde-i vuslat içilsin kâse-i fağfurdan» diye başlayan bir şarkının söz leri öztürkçeye çevriliyordu. Bir süre sonra çevirme işi tamam landı. O zaman Atatürk bana dö nerek bu öztürkçe sözleri bes telememi istedi. Kalktım, sâkinbir köşede sözleri besteledim ve piyano ile kendime eşlik ederek bestemi okudum. Büyük bir cid diyetle beni dinleyen Atatürkün gözlerinde sanki bir tereddüt ve endişe vardı; fakat biraz sonra bu endişenin yerini huzurun al dığım farkettim. Bir kere daha okumamı rica etti, sonra o bü yük adam orada bulunanlara şu sözleri söyledi:
« — Efendiler, «Bâ
de-i vuslat içilsin» söz
leri Osmanlıca ve onun
musikisi Osmanlı mu
sikisidir. Bu sözler türk
çe ve bu gecenin ya p
tığı musiki Türk m u
sikisidir ve bizim mu
sikide takip edeceği -
miz yol budur. Osman
lılık devrini ikmal et
miştir. Artık yeni top
lum, yeni ruh!»
Büyük önderin bize işaret et tiği yol, Türk ruhunu yansıtan çağdaş bir sanat yolu idi.
■ KOŞULLAR
ERÇEK TE Atatürk bu söz leri ile bir keşifte veya ke hanette bulunmamış, toplu- mumuzda özellikle 19. yüzyıl başlarından bu yana süregelen oluşum ve evrim kımıldanmala rım ve atılmalarını çok iyi de ğerlendirerek gidilecek yolu
m an tığ ın k u ra lla rın a göre çiz m işti. D eğişen to p lu m sal k o şu l la r e lb e tte ki m addî ve m anevî yaşam am ızın h e r alanında y a n k ıla rın ı b u la c a k tır. K ıy afeti m izden, o tu ru p kalkm am ızdan, duyuş ve düşünüşüm üze, o lay la rı değerlendirişim ize k a d a r. U zun y ılla r boyunca çeşitli sen delem e, yalp alam a ve sürçm e lere rağ m en b u «boğulm aktan k u rtu lm a» , b u «yeniden doğma» atılım ın ın bizi y avaş yavaş «Os m anlılık» ta n g ittik çe bilinçli b ir «T ürklük» e y ö n elttiğ in i söy lem ek y an lış olm ay acak tır. H er yönü ile güzel sa n a tla rın böyle b ir atılım ın dışında kalm ası da, hiç kuşkusuz, düşünülem ezdi. B u g ü n k ü şiirim iz, dil ve özel lik le k a v ra m b a k ım ın d a n o ld u ğu k a d a r deyim ve te k n ik b a k ım ın d an da divan ed eb iy a tı dediğim iz tü rd e n u zak la şm ıştır. Ş unu da ra h a tlık la söyliyebili- riz ki, b u ev rim i kim se y a d ır - gam am ak ta, h a ttâ pek doğal b u lm a k ta d ır. A m a m usikiye ge lince iş d e ğ işir; zira d u yuş ve düşüncelerim izdeki değişm eler iste d ik le ri k a d a r to p lu m d iri- m inin en doğal sonucu olsunlar, m u sik i ru h u n öyle d e rin lik le rin d e ta h tım k u rm u ş tu r ki, de ğ işik lik lerin k o lay kolay etk isi a ltın d a kalm az, iş te bu y ü zd en d ir ki, m usiki, to p lu m la rd a a n laşm azlık lara, öteki sa n a t d alla rın a göre d aha çok yol açar. B i linç a ltın a işlem iş alışk a n lık la r dan daha kolay uzak la şab ilm iş l e r ^ u zak laşam am ış o lan lar a - ra sm d a k i sü rtü şm e le ri hiç y a dırg am am ak g e re k ir; bu e lb e t
te olacaktır, am a zam an h e r şe y i y o lu n a k o y acak tır. E lv e rir ki, yeniden doğm a atılım ın ı is te r san at adam ı, is te r eğitim ve k ü ltü r so ru m lu su o larak yöne te n le r, y ü k le n d ik le ri ağ ır göre v in ciddiliğini b ü tü n anlam ıyla k av ram ış o lsu n lar. D evletin ve to p lu m u n eğitim ve k ü ltü r so ru n la r ı ile d oğrudan doğruya ilg ili M illi E ğitim B akanlığı ve to p lu m u m u zd a b irb iriy le çeliş k i halinde yaşıyan eski ve yem zih n iy etlerin o rtay a çıkardığı so ru n la rın çözüm ü so ru m lu lu ğunu özellikle yüklenm iş olan v eya y ü k len m esi gereken K ü l t ü r B akanlığı gibi k u ru lu şla rın b u g ö rev lerin i toplum a en y a ra r lı b ir su re tte y erin e g e tire b ilm eleri için çok d ik k a tli h a re k e t etm eleri g e re k ir; zira, a - ta c a k la rı b ir y an lış adım , to p lu m d a y a n k ıla rı y ılla r yılı sü recek sa rsın tıla ra yol açar.
■ ALTIN ÇAĞ
B
İZİM eski san at m usikim iz de, gerçekte, A kdeniz h a v zası ile O rtadoğuyu içine a - la n ve se rp in tile ri d aha da y a y gın olan b ir m akam î m usiki sis tem i üzerine k u ru lm u ş, Os m anlI T ü rk iy e ’sinde g eliştirile re k erişilm ez b ir d oruğa u la ş tı rılm ış b ü y ü k b i r sa n a ttır. Bu b ü y ü k s a n a t a ltın çağını on y e dinci, on sekizinci y ü zy ıllard a yaşam ış, debdebesini n ih a y e t on d okuzuncu yü zy ılın o rta la rın a k a d a r sü rd ü re b ilm iştir. A ncak, b u sa n a tın değişen to p lu m k o şu lla rın a o h a liy le uyam ıy aca- gına göre d u rak lam ası ve nefe sinin y a v a ş y av aş kesilm esi o - lağ an idi. Bu o lay larla aynı z a - _ m an d a, b u n d a n en az yüz elli ytî önce yeni a ra m a la rın da, - to p lu m d ak i d eğ işik lik lere * koşa ; g id e n ' S an at" kım ıldam rşiarının da b aşlad ığ ı b ir ta r ih gerçeği d ir. A ran ış ve kım ıld an ışlar, ö - zellikle C u m h u riy etk en b e ri d a ha bilinçli b ir yeni «T ürk Ses S anatı» n ın gelişm esine ve m e y - v a la rım verm esine yol açm ıştır. İm di, eğitim ve k ü ltü r k o n u la rıy la u ğ ra ş a n resm î k u ru lu ş la rım ızın da b u k o n u la r üzerine ciddiyetle eğilm esi, to plum daki gelişm eler ve değişm elerle izah o lunabilen ta r ih içindeki o lay lar akışın d an gereken d e rs le ri alıp ile ri doğru yollarını ona göre çizm eleri gerekm ez m i? N ite kim , v ak tiy le böyle de olm uş tu . ö rn e ğ in 1926’lard a m usiki ö ğretim i a la n ın d a ik ilik k a ld ı rılm ış ve D âr-Ü l E lh an 'ın y e rin e İs ta n b u l K o n se rv a tu a rı a - çılm ıştır. E sk i k u ru lu ş u n y e ri ni İsta n b u l K o n se rv a tu a rın ın a l m ası, eski T ü rk S a n a t M usiki m izi in k â r anlam ına elb ette ki gelm ez; zira eski T ü rk san at m usikisi eserlerin i derlem ek, bum usiki ile ilgili k ita p la r y a y ın -'
f
lam ak ve eserlerin e n iy i b ir ( ü slû p la icra edilip tesbitine im kân h azırlam ak ereğine yönel miş K o n serv atu ara bağlı b ir e n stitü n ü n k u ru lm asın a gene o ta rih te k a r a r v erilm işti. Bu k a r a r y ü rü d ü ; çağın en değerli ü s ta tla r ı Bilim H e y e ti’ni m eydana g e tird ile r ve eski T ü rk san at m usikim ize çok b ü y ü k h izm et te b u lu n d u la r. E ğ e r b u k u ru lu ş so n rad an ereğinden sapıp g eri ye doğru yöneltilm iş ise, veb ali bu işe önayak o la n la rd a d ır.Gene eski sanatım ızı en iyi şekilde değerlendirm e olanağım sağlam ak ereğ iy led ir ki, A n k a r a D evlet K o n serv atu arın ın kom pozisyon bölüm ünde, eski T ü rk san at m usikisinin tarihin, akışı içindeki y eri ve b ü tü n özellik leri genişlem esine ve d erin lem e sine o k u tu lag elm iştir. B unun dışında, önce İsta n b u l K o n ser v a tu a rı, sonra da A n k a ra D ev le t K o n serv atu arın d a h alk t ü r külerim izin bilim sel yollarla derlenm esi ve d e ğ erlen d irilm e si işine başlanm ış, ayrıca h alk m usikim iz, kom pozisyon a la n ın da yetişen gençlere bilim y o lla rın d a n ö ğ retilm iştir. T u tu la n b u yol geleneği in k â r değil, b e l k i yeni k o şu llar içinde gelene ğim izi en iyi şekilde d eğ erlen dirm edir.