• Sonuç bulunamadı

Mizancı ve tarihçi Murat Bey'in hayatı:Parlayan süngülerin karşısında merdiven başında bir genç kız belirmişti...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mizancı ve tarihçi Murat Bey'in hayatı:Parlayan süngülerin karşısında merdiven başında bir genç kız belirmişti..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r

t

TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR: «

Mizancı ve tarihçi

Murat beyin hayatı..

Parlayan süngülerin karşısında merdiven

başında bir genç kız belirmişti..

E ski bir yalın ın rom anı

A n a d o lu h isa rın d a h eyeca n lı bir gün

T e ­

lâştan d e n ize a tıla n la r

M e şru tiy e t tarihinin m e ra k lı bir sahnesinin

g e ç tiğ i m e rd iv e n le r

2 5 y a şın d a y a k ışık lı bir d a m a t

E ski n eşeli y a ­

hnin

ta şla şm ış se ssizliğ i için de

C esedim in ü stünden g e ç m e lisin iz

/ —

«A k ıld a n b e lâ

»

p iy e si n eden y a z ıld ı

21 ya şın d a Istan bu la g elen bir

d e lik a n lı

D evrin en z e k i m uharriri..

bomboş yollar, üzerinde tek insan göriinmiyen güneşli sokaklar. Ve cad. deyi denia tarafın, dan ayıran nihayet, siz duvarlar. Boğaz- içinin uzakça bir köyünde — Anado. lu kıyısında — he. hemen hemen in . sansız bir yaz öğle, si...

Vapurun gacırtı, larla yanaştığı is­ kele yavrusuna to. pu topu iki yolcu çıkmıştık. Bir as. ker, bir ben... As. ker köyün öbür ta. rafına, ben de aksi istikamete gidiyo. rum.

Güneş altında oturmuş ağ tâmir eden genç bir ba­ lıkçının yanından geçtim. Yeni tarz,

da iki dirhem bir çekirdek bina, ların arasında son derecede eski

iitr kara yalının önünde durdum,

in sa n la r & v a ö j i ı x . a c uugv*

binalar arasında da ne nesil farkı!,.

Basın ve kültür hayatımızda çıkardığı meşhur gazetesinden dolayı «Mizancı», bir kısmını sür. günlerde, Rodos kalesinde yazdı, ğı tarihlerden dolayı «Tarihçi» diye andığımız Murat beyin bir perşembe akşamı, 2.5 yaşında güvey girdiği bu kocaman ve ha. rap bina o zaman köyün en ihti­ şamlı yalılarından biri idi. Bı. vıklan henüz terlemiş yakışıklı bir delikanlı, gıcır gıcır yeni ve neşe ile dolu binaya heyecanlar içinde giriyordu.

Bir zamanlar gayet kalabalık bir ev kadrosile pek hareketli ve sesli olan yalının şimdi taşlaş, mış bir sükûneti var. Asıl bina, dan uzak olan sokak kapısının telini çekiyorum. Çok derinlerde, sanki asırların ötesinde bir çm_ gırak çalıyor. Fakat yine 'içeride bir hareket yok.

Kapıyı itiyorum. .Boşuna zah. met etmişim,'Açıkmış. Gıcırtı ile aralanıyor. Boş, büyük, tamamile kendi haline bırakılmış, fakat bu bakımsızlığı ile bile güzel ve kimsesiz bir bahçe... Bir gün ev­ vel yaptığım gibi yine bahçeyi geçerek binaya kendi kendime giriyorum. Bomboş taşlıklarda yalnız rıhtıma çarpan dalgaların hışırtısı işitiliyor.

Zamanın eli bu ihtişamlı yalı, nm ve onun içindeki insan kala, balığının üstünden ne merha. metsizce geçmiş!..

Ve yine birgün önce yaptığim gibi iki taraflı, geniş merdiven­ lerde kimseye rasgelmeden çıkı, yorum.

Bu merdivenlerde Meşrutiyet tarihimizin mühim ve meraklı bir sahnesi geçmiştir. 31 Mart hâdisesinden sonra İstanbula ge. len Harekt ordusu kuvvetleri «Mizancı Murat bey» i almak üzere ansızın Anadoluhisa,. rina çıkıvermişlerdi. O günü köyde öyle büyük bir heyecan ol. muştu ki birdenbire Hisar sokak­ larını dolduran kuvvetlerin Kan. lıca istikametine doğru süngü takarak koşuştuklarını gören halktan o telâşla kaldırıp kendi, sini denize atanlar bile görül, müştü .

Anadoluhisanna çıkan müf. rezenin kumandanı yalıya gir­ dikten sonra işte şu merdiven, lerin başında bir genç kıza ras.

Mizancı Murat bey

gelmişlerdi. Bu cesur yakışıklı genç kız merdiven başında dura­ rak kumandana:

— Arkanızdaki süngülerle >■<?. ni öldürdükten sonra cesedimin üzerinden geçerek babamın oda­ sına girebilirsiniz. „

Demişti.

Bu genç kız «Mizancı Murat» beyin küçük kızı Saffet hanımdı. Büyük kütlelere meydan okumuş babasını bir tabur süngülü inşa, na karşı müdafaa ediyordu.

Bunları düşünerek, yukarıya, geniş pencereli bomboş salonlara çıkıyorum. Beni sevimli yüzlü, minimini, yaşlı bir hanım karşı, byor..

İşte bu gözlüklü, küçük ihtiyar merdivenlerdeki süngülere karşı duran bir zamanın genç kızı idi. Saffet hanım...

«Mizancı Murat bey» in ha. yatım romanlara mevzu olacak bu kimsesiz köyde, bu eski yalı­ da, denize bakan kocaman bir odada ve onun kızından dinle, dim

31 Mart vakası ve sonra..

İddia edildiği gibi Murat beyin «31 Mart vakası» ile alâkası var mı idi?.. Bunun tetkikini yarının tarihçilerine bırakıyoruz. Bizi bütün yazı serimizde olduğu gibi Murat beyin hususî hayatı alâ. kadar edecektir. Bu hususî ha­ yatında Murat bey o derecede ileri, o derecede Avrupai ve «ya. rınm adamı» dır ki böyle bir geri ve mürteci bir hareketle alâkası olması pek aklın kabul edeceği şey değildir.

Netekim bu vakadan sonra divanı harb tarafından alınıp go. türüldüğü zaman kızı, Saffet ha. mm uzun müddet aradıktan son. ra, nihayet kendisini müstantik yanından çıkarken görebilmişti.

Saffet hanım:

— Meraktan çıldırıyoruz, ba­ bacığım!..

Diye Murat beyin bulunduğu merdivenlere doğru koşmuştu.

O zaman Murat bey basamak, larda bir mermer sükûtu ve de. rin bir vicdan emniyeti içinde durarak şu dikkate değer cevabı verdi:

— Meraktan çıldırdınız mı?.. Niçin?.. Yoksa sizde mi benden şüphelendiniz?.. Doğru söyle kı. zım... Benden bir şüphen mi Var?., öyleyse ne telâş ediyor, sunuz?..

Meşhur gazeteci böyle söyle­ dikten sonra durmuş ve kızma dik dik bakmıştı. Vicdanına bu kadar emniyeti vardı.

Hür fikirlerini söylemek için, encümeni maarif âzalığmdan ve

Darülmuallimin müdürlüğün.

den :

— Ben yalmz gazetecilik ya. pacağım!..

Diyerek bir günde istifa eden inandığını söylemek için hayatı, m matbaa mürekkebi kokan oda. lara bağlıyan hür fikirli Mizancı Murat beyin 31 Mart vakası gibi iğrenç bir hareketle alâkası kolay kolay kabul edilemez. Bu mesele hakkında çabuk ve sathî hükümler vermek tehlikelidir. Onu tarihin tahlilcilerine bıra­ kalım.

Lâkin «Mizancı», «Tarihçi Mu. rat bey» in bu hâdise ile alâkası olsa bile — buna rağmen — onun kültür hayatımızdaki hizmetle, rini göz önünde bulundurarak hayatım inceleyecek kadar mem. lekete bir fikir toleransı geldiği, ne kaniiz.

Kütüphanemizde hâlâ onun tarihleri cild cild yanyana duru.

yor.

Abdülhamidin açtırdığı Mülki­ ye mektebinde verdiği tarih ders, lerinin notlarında hudutsuz hür. riyet fikirleri hâlâ bizi hayrete düşürüyor.

Hayatının muhtelif devirlerin de nasıl hareket ederse etsin Mu. rat bey gibi bir insanı inkâr ede. bilir miyiz?

Akıldan belâ..

Muharrirlerden bahsedilirken daima meşhur ve göze çarpan cepheleri ele alınır. Meselâ kimi­ si için «görüşü kuvvetli», kimisi -için «kültürü yüksek» vesaire

gibi tâbirler kullanılır,

«Mizancı Murat bey» in en meşhur olmuş tarafı zekâsıdır. Zamanında en zeki muharrir olarak tanınmıştı. Hattâ edebi, yalı tarihlerimizin birinde şöyle bir fıkra da vardır:

«Rus edebiyatından ilk tercü. me eseri bize Murat bey vermiş, tir. Murat bey bunu «Akıldan belâ» ismile doğrudan doğruya çok iyi bildiği Rusçadan tercüme etmiştir. Fransızcada «Le Mal. heur d’âvoir de l’esprit» diye ter. cüme edilen zeki olmak felâketi bu piyeste, bir adamın sırf zekâ­ sı yüzünden başına gelen dertleri ve belâları anlatıyor.

Murat beyin bu eseri tercüme, sinde psikolojik bir sebep olsa gerek. O piyeste nasıl zeki bir adamın sırf zekâsı yüzünden ba. şma çeşitli felâketler geldi ise merhum Murat bey de, kendini bu mevkide telâkki ediyordu. O eserle kendi hayatı arasında sıkı bir yakınlık gördüğü için onu tercüme kendisine bir teselli olmuş olacak.. »

Edebiyat tarihi böyle diyor, Murat beyin hayatında bir çok belâlara uğradığı muhakkaktır. Fakat «Akıldan belâ» piyesini hayatına benzettiği için mi ter. cüme etmiştir?.. Bilmiyoruz. Lâ. kin son derecede zeki bir adam öldüğü muhakkaktır.

Düşünmeli ki Kafkasyada do.; ğan Murat bey Rus mekteplerin-; de okuduktan ve Moskova Da. rüifiinununu bitirdikten sonra: Türkiyeye gelmiştir.

O kadar güzel bir üslûpla yaz. i dığı tarihlerin ve makalelerin n e .: fıs Türkçesini sonradan elde et. miştir.

Moskovadan İstanbula geldiği zaman 21 yaşında idi. öyle hâ­ kim bir dile bu yaştan sonra ta. mamile sahip oldu ki hakikaten mühim bir şeydir.

Hikmet Feridun Es

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunların etkisi size 27 Mart (9 Nisan) tarihinde yazmış olduğum raporda belirttiğim manifestolarında da ortaya çıkmıştır. Bu din adamlarının sayesinde bu

Araplar gibi biz d^ bu filozofumuzu İslâm kültür ve me­ deniyet camiası içinde muteber ve mevsuk bir tarihe göre kutlama­ ğa hazıılaıısaydik Batı ilim

Übeydullah efendi — sonra da gö­ receğimiz gibi — Şikagoya gidince, İstanbuldan gelen bu mürettip Meh- 1 met efendi ile dost oluyor.. Vc sergide- 1 kİ

Çocukta antibiyotik profilaksisi, ya ciddi infeksiyon oluflturma riski olan spesifik patojenle (Bordetella pertussis, H. influenzae gibi) infekte olma riski tafl›yan çocuklara (Tab-

葉松鈴;劉美媛;陳維昭 Abstract

Günlük gazetelere gelince: Sabah, Payitaht, Alemdar, Türkçe İstanbul, Son Pos­ ta fiilen çalıştıklarından- dır. Taha Toros

doğru yürürlerken söz Aziz Nesin’den açılmış, Necip Fazıl, Haşan Çelebi’ye:. - Biliyor musun, demişti, bu adam mizahta

ÖSS ve ÖYS sınavlarındaki Tarih, Coğrafya ve Felsefe grubu soruları içinde, en fazla yanlış çözülen soruların Coğrafya konularıyla ilgili olması, özel