r r .
İSTANBUL’UN CAMİLERİ
SOI
§11
Cem Atabeyoğlu
NUSRETIYE CAMİİ
Bugün Karaköy'den Dolmabahçe'ye doğru uzayıp giden o güzelim ve geniş caddenin yaklaşık olarak 2 kilometrelik yolu üzerinde İstan bul'un en güzel ve en narin siluetli iki camii yer alır. Bunlar NUSRETİ- YE ve DOLM ABAHÇE camileridir. Bu iki camiin en büyük ortaklaşa özellikleri klâsik Türk mimarî tar zının dışında ye Avrupa mimarî tar zının tesiri altında inşa edilmiş ol malarının yanısıra ikisinin de mima rının gayrimüslim bulunmalarıdır. Muhteşem bir kürreyi andıran kub besi ve zarif birer kalem biçimin deki ikişer şerefeli iki minaresi ile N U SRETİİYE camii, İstanbul şehri nin en göz alıcı camilerinden biridir. Deniz yönünden nefis görünüşün den başka Tophane sırtlarından Marmara ve Sarayburnu silueti ile Kızkulesi ve Üsküdar'ı fon olarak alan panaroması da ayrıca bir güzel lik taşımaktadır.
N U SRETIYE camii son yıllarda etra fının açılması ile hakikî güzeliğini cömertçe gözler önüne sermiş ve camiler şehri Istanbula ayrı bir gü zellik katmış bir cami olarak tanın maktadır.
CAMİİN ÖZELLİKLERİ
24 Şubat 1823 gecesi Tophanede başgösteren ve iki gün devam eden büyük bir yangın koca semti kül haline getirmişti. Üçüncü Selim dev rinde burada inşa edilen Top-hane ile İstanbul'un en gözde semtlerin den biri halini alan Tophane sem tini kül eden bu yangın âfeti karşı sında İkinci Sultan Mahmut bu göz-, de semti yenidenihya etmekkararıy- la Tophaneyi tamir ettirdiği gibi ya nına iki topçu kışlası yaptırmış ve eski kışla binasının içinde yanıp kül olan Topçular camimin yerine de yeni bir cami inşa ettirmişti.
Sultan Mahmut, bu camiin plânla rını devrin Sermimar-ı Hassa’sı olan ermeni asıllı Kirkor Balyan efendiye çızdirmişti. Balyan efendinin mimar lığını yaptığı camiin inşaatı üç yıl sürmüş ve ramazan arifesine rastla yan 29 şaban 1241 (8 nisan 1826) cuma günü mutantan bir merasimle açılmıştı.
Ramazan münasebetiyle Tophane camimin iki minaresi arasına mahya kurulduğunda kubbenin bu mahya ların denizden görünmesini engelle diği anlaşılmış ve bu mahzuru orta dan kaldırmak için camiinminareleri alt şerefelerine kadar yıktırıldıktan sonra üst şerefeleri daha yükseğe alınmak suretiyle yeniden yaptırıl mıştı.
Camiin tamamlanmasından az son ra «Vak'a-i Hayriye»nin patlak ver mesi ve kanlı bir ayaklanma sonucu âsi yeniçerilerin mağlûp edilerek ye niçeri ocağının ortadan kaldırılması karşısında İkinci Sultan Mahmut bu yeni camie zafer anlamına gelen «Nusretiye» adını vermişti.
N U SRETIYE camii, tek büyük kub beli ve son derece nârin iki mina relidir. Minareler ikişer şerefeli olup kaideye yakın kısımları lâle sovanı şeklindedir. Ayrıca minarelerin yüzü de olukludur. Cami kesme taştan in şa edilmiş olup iç yüzünde olduğu gibi dış yüzünde de kıymetli mer merlerle kaplıdır. Bu arada hünkâr mahfeli de tamamen mermerdir. Camiin kubesinin etrafı çepeçevre altın yaldızlı küçük alemsüsleri ile zenginleştirilmiştir. Ayrıca camiin diğer bölmelerinde de her kubbe ve damın üzerine birer alem oturtul muştur. Ayrıca Hünkâr Mahfelinin ibadet yönündeki kafes de yekpâre pirinç dökme olup altın yaldızla kap lanmış ve Türk el sanatının en gü zel bir örneğini teşkil etmektedir. N U SRETİYE camimin iç yazıları, İkinci Sultan Mahmut'un hat hocası
olan devrinin büyük üstadı Mustafa Râkım efendinin eseridir. Buradaki «Amme sûresi» Türk hat sanatının en büyük ustalarından biri olarak kabul edilen Mustafa Râkım efendi nin son eseri olması bakımından da
N U SRETİYE camiinde kurulan mah yalar da bu nefis mimariye ayrı bir güzellik bahşetmektedir.
Yakın zamanlara kadar etrafını ka patan bir takım köhne binaların ara sında kalan bu güzel cami İstanbul'
NUSRETİYE CAMİİ
ayrıca değer taşır. Râkım efendi bu yazıyı ikmâl ettikten sonra hayata gözlerini yummuş, camiin diğer ya zılarını ise onun yetiştirdiği ve en güvendiği talebesi olan Hattat Şâkir Efendi tamamlamıştır.
Camiin cümle kapısı üzerindeki manzum kitabeyi Keçecizade İzzet Molla kaleme almış ve büyük hattat Yesarizâde Mustafa efendi bunu Türk hattının en güzel örnekleriyle işlemiştir.
Keçecizade İzzet Molla, 12 beyitlik bu kitabesinde camiin kuruluşu hak kında şu mısraı ile tarih düşürmüş tür
«Cami-i Mahmud Han olduMutaf-ı mü'minîm»
Bugün yalnız denizden bakıldığı za- ınan değil, Tophane sırtlarından de nize bakıldığında da güzel İstanbul'u en nefis bir ziynet olarak süsleyen
daki büyük imâr hareketi sırasında etrafının açılmasıyla hakikî güzel liği ile ortaya çıkm ış ve İstanbul'un en güzel camilerinden biri olduğu bu haliyle bir kerre daha anlaşıl mıştır.
İkinci Sultan Mahmut, camiin giriş kapısının yanındaki sebili ise bir yıl sonra inşa ettirmiştir. Son yıllarda bu sebilin de restorasyonuna geçil miş, ancak nedense tamamlanama mıştır.
N U SRETİYE Camiinin bir ucu deni ze kadar varmaktadır. Bu camiin önündeki rıhtım bugün liman rıhtı mına dahil olmuş bulunmaktadır. Sultan ikinci Mahmut, 8 nisan 1826 günü bu camiin küşadında hazır bu lunmak üzere Sarayburnu'ndan bir saltanat kayığı ile buraya gelmiş ve rıhtımdan camiin içine kadar serili bulunan kıymetli halılar üzerinden yürüyerek camie dahil olmuştur.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi