Emirgârı
Tekin Erer
D
ördüncü Sultan Murat, Erivan seferinde, önüne dikilen bütün mukavemetleri yıka yıka, kale leri zapt ede ede ordusunu ilerletir ken sıra "Revan Kaiesi"ne gelir. Ka lenin çok dayanıklı olduğu ve bura da çok çetin çarpışmalar olacağı anlaşılır. Kale her tarafından sarıl mıştır. Fakat bir iki top atışından sonra kaleden beyaz bayrak çekilir. Kale kumandanı Dördüncü Murat'la bizzat konuşmak ister.İran Kumandanı Emirgûne hu zura kabul edilince, Padişah'ın ete ğini öper ve :
— Sultanım, size kaienin anah tarlarını getirdim. Boş yere kan akı tılmasın. Kaleyi teslime hazırım, der.
Dördüncü Murat sorar: — Şahınız nerede?
— Bizim Şah ın haddi mi var, sizin karşınıza çıksın. Gerilere ka çıp saklanmış olmalıdır.
Dördüncü Murat, kale kuman- danındançok hoşlanır. Emirgûne yi, adamlarım ve kadınlarını affettikten başka, kendisin de paşalık ünvanı
verir. Adını da değiştirir. "Emirgü- ne", "Yusuf Paşa" olur.
Padişah seferden İstanbul'a dö nünce, Ona Boğaziçinde bir yalı, ayrıca kâğıthanede çiftlik hediye eder. Yalıya yerleşen "Emirgûne" o gündenitibaren bu semte adını ver miştir. "Emirgûne" zamanla halk dilinde "Emirgân "a dönüşür. Bazı ları da kestirme ve kısaltılmış olarak bu semte "Mirgün'derier.
Deii İbrahim tahta çıkınca, 1641'de, "Emirgûne'yi öldürtür. Yalısı, Şeyhülislâm Abdullah Vas- saf Efendiye geçer. Ondan da oğul larına intikal eder. Nihayet Üçüncü Selim zamanında yalı yıkılarak ar kasında "Emirgân Mahallesi" kuru- lir.
D
aha sonra Hidiv İsmail Paşa ta rafından semtin büyük kısmı koru haline getirilir. İçinde köşkler, havuzlar yaptırılarak Emir gân, Boğaziçi'nin müstesna güzellik lerinden biri haline gelir. Burada dillere destan "Pembe Köşk" 1953' te yanmıştır. Köşkün ve EmirgânT T- SsOlObU
Korusu'nun son sahibi Prens Saba hattin'in kâtibi olarak tanınan si lâh tüccarı Satvet Lütfe Tozan dı. Tozan, bu koruyu çok güzelleştir miş, yalnız havuzuna onbinlerce lira harcamıştı. 1945 Yılında koru nun tamamı ve köşkleri ile yeşil sa ha olarak 400 bin liraya İstanbul Belediyesince istimlâk edilmiştir."İstanbul'da en güzel çay nere de içiliP?" diye sual sorulsa ilk akla gelen yer Emirgân'dır. Büyük ve asırlık çınar altında çay içmek için İstanbul'un hemen heryerinden bu raya gelinir. Şairler, yazarlar, res samlar, diğer sanatçılar Emirgân' dan eksik olmazlar.
Anadolu Sahilinden Emirgân' mn karşısına Kanlıca ve Anadolu Hisarı isabet etmektedir. Emirgân daki nadide köşkler arasında mer hum Fahrettin Altan köşkü ve Sa bancılara ait "Atlı Köşk" meşhur dur. Bilhassa yaz aylarında akşam ları Emirgân halkın akınına uğrar. Mehtaplı gecelerde Emirgân adetâ insanları büyüler.
Yahya Kemal Emirgân 'm mü- davimlerindendi. Bir başka şair, Necdet Evliyagil, '"Emirgân" adlı şiirinde bu semti şöyle anlatır':
Ulu çanar'ın altında Tükenmiş yıllar Cennet Boğaz'da Sıram sıram yalılar Hepsinde de küllenmiş, Boğaziçi'ne serpilmiş Renkli-renksiz anılar var. Gelenler-gidenler,
Sevinçlenmiş, kederliymiş, Kim hatırlar, kim anlar? Ulu çınar altında, üzeri çıplak masada, Her tarafı dökülen Bir hasır sandalyede Elinde demli çayı Ve de nargilesiyle Bir dev şâir yaşamakta ölümsüz Yahya Kemal Oturmakta burada Zaman zaman gözlen Karşısında uzanan Boğaz ın bazan gri
Bazan da maviyle dolup taşan Sulannın pınltısında
buğulanmakta Elindeki demli çayı değil de
sanki İstanbul'u yudumlamakta...