• Sonuç bulunamadı

Hacı Bektaş Velî’nin 800. Doğum Yıl Dönümü Anısına Saygıyla

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hacı Bektaş Velî’nin 800. Doğum Yıl Dönümü Anısına Saygıyla"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1Doç. Dr., Gazi Üniversitesi, Türk Kültürü ve Hac› Bektafl Velî Araflt›rma Merkezi Müdürü.

In Commemoratin of 800th Anniversary of Haci Bektash Veli

G›yasettin AYTAfi

1

Günümüzde üzerinde durulan önemli konular›n bafl›nda, insanl›¤›n bar›fl ve huzur içinde yaflamas› gelmektedir. Bunu gerçeklefltirmek üzere, her devlet ken-dince öneriler getirmekte, bunlar› uygulamaya sokmaya çal›flmaktad›r. Bar›fl›n gerçekleflmesini engelleyen temel problemlerin çözümünde gelifltirilen her bir yöntem, bir di¤eri ile karfl›laflmakta, çözümler çözümsüzlü¤e do¤ru gitmektedir. Bu durumu as›rlar öncesinden gören Yunus Emre, çözüm için kesin ve tart›fl›l-maz bir öneride bulunmufltur:

Gönül Çalab’›n taht› Çalap gönüle baht› ‹ki cihan bedbaht› kim gönül y›kar›sa Sen sana ne san›rsan ayru¤a da an› san Dört kitab›n manas› budur e¤er var›sa

Farkl› dinlerden, ›rklardan olabiliriz. Önemli olan farkl›l›klar›m›z› birbirimize kabul ettirmek de¤il, bunlar› birbirimiz için yaflanabilir hâle getirmek olmal›d›r. Bu da ancak kendimiz için istedi¤imizi, bir baflkas› için de isteyebilme erdemine ulaflmakla mümkün olabilmektedir.

Hac› Bektafl Velî’nin Orta Asya’dan Anadolu’ya; Anadolu’dan Avrupa’n›n or-talar›na kadar dalga dalga yay›larak insanlar› gerçek bar›fla ve hoflgörüye ça¤›-ran düflünce sisteminin temellerini keflfetmek için, tarihin derinliklerine uzanmak,

(2)

‹slam’›n Orta Asya’da yay›l›fl›na, oradan Ahmet Yesevî’ye, Ahmet Yesevî’den de Hac› Bektafl Velî’ye uzanan çizgide olgunlaflan ö¤retinin temellerini bilmek ge-rekir. Bu temelleri her birinde ayr› bir sistem ve bir di¤erini oluflturan aç›l›mlar›n oldu¤unu görmek gerekir.

Günümüzde Hac› Bektafl Velî’nin çok genifl bir co¤rafyaya yay›lan ve seven-leri taraf›ndan bir kültür ve inanç zenginli¤i olarak yaflat›lan ö¤retisine duyulan ihtiyaç önemini daha da art›rmaktad›r. Aradan yüzy›llar geçmifl olmas›na ra¤-men, farkl› co¤rafyalarda, kültürlerde ve inanç sistemleri içinde etkilerini göste-ren bu ö¤retinin, öncelikle bizim taraf›m›zdan irdelenmesi ve özümsenmesi ge-rekmektedir. Bu yüzden Hac› Bektafl Velî’yi belli bir grup ve zümrenin kendi özel amaçlar› için araç olarak kullan›m›n›n önüne geçilerek, onun öncelikle Türk kül-türünün ve inanç sisteminin vazgeçilmez bir unsuru oldu¤unu kabul ederek bü-tün topluma mal etmeliyiz.

‹nanç alg›lar›m›z› ve inançlar›m›z› yaflama biçimlerimizi gözden geçirirken, mensubu oldu¤umuz inanc›n geliflim seyrini iyi bilmek gerekir. Sözgelimi ‹slami-yet, Arabistan yar›madas›ndan ‹ran’a ve oradan da Orta Asya’ya geçerken de¤i-flik inanç sistemlerinden etkilenmifltir. Bu etkiler, ‹slamî yaklafl›mlarda farkl›lafl-malara neden olmufl, yeni yorumlarla zenginleflerek günümüze kadar gelmifltir. Hac› Bektafl Velî’nin beslendi¤i p›nar›n kayna¤› olan Ahmet Yesevî, XI. yüz-y›l›n ikinci yar›s›nda bugünkü Kazakistan’›n Çimkent flehrinin do¤usundaki Say-ram kasabas›nda do¤ar. SaySay-ram, o dönemde önemli bir kültür ve ticaret merke-zidir. Kendisi, babas›n›n ölümünden sonra, ablas› ile birlikte Sayram yak›nlar›n-daki Yesi’ye yerleflerek burada Arslan Baba’dan ilk e¤itimini al›r. Arslan Baba, Mezar-› fierif’te bulundu¤u bir dönem, ‹mam R›za’n›n ö¤rencisi olmufltur.

Ahmet Yesevî, Arslan Baba’dan e¤itimini tamamlad›ktan sonra, Buhara’ya gelerek dönemin önde gelen din bilginlerinden olan fieyh Yusuf Hemedani’ye ba¤lan›r ve ondan tasavvuf e¤itimi al›r. Hemedani’nin ölümünden sonra onun yerine geçer.

Ahmet Yesevî, afl›r› kuralc›l›¤a dayanan ‹slam anlay›fllar›n› temsil eden din bilginlerinden farkl› olarak ö¤retisini hocas› Arslan Baba’dan ald›¤› Ehl-i Beyt sevgisi ve bu do¤rultudaki tasavvuf anlay›fl› üzerine kurar. Onun kurdu¤u bu an-lay›fl, önce Maveraünnehir, Taflkent ve çevresi ile bat› Türkistan’da; daha son-ra Hoson-rasan, ‹son-ran ve Azerbaycan’da yaflayan Türkler ason-ras›nda yay›l›r. XIII. yüzy›l-dan bafllayarak göçlerle Anadolu’ya, orayüzy›l-dan da Balkanlar’a ulafl›r.

Ahmet Yesevî’nin Türkler aras›nda, di¤er ‹slamî ö¤retiler içinde bu kadar et-kili olmas›n›n nedenlerini araflt›rd›¤›m›zda, onun ça¤dafllar›ndan farkl› olarak,

(3)

düflüncelerini anlatmak için, o dönemde gelenek oldu¤u üzere Arapça veya Farsçay› de¤il, Türkçeyi seçmifl olmas›n›n önemli bir etken oldu¤u görülmekte-dir. ‹slam’›n de¤erlerini Türk kültürünün de¤erleri ile kaynaflt›ran Ahmet Yesevî, bozk›rlarda yaflayan Türk boylar›n›n ‹slamiyet’i benimsemesini kolaylaflt›rm›flt›r. Ahmet Yesevî, ö¤retisini, “fieriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat” olmak üzere dört ilke üzerine kurmufltur. Bu ilkeler, Hac› Bektafl Velî’nin ö¤retisine de temel oluflturur. Hac› Bektafl Velî her bir kap›ya onar makam ekler ve “Dört Kap›, K›rk Makam” olarak adland›r›lan ilkeler bütününü ortaya koyar.

Bu fleriat güç olur Tarikat yokufl olur Ma’rifet sarpl›k durur Hakikattir yücesi Dervifl dört yan›nda Dört ulu kap› gerek Nereye bakar›sa Gündüz ola gecesi Dört Kap›d›r K›rk Makam Yüz altm›fl menzili var Erenlere aç›l›r Vilayet derecesi

Hoca Ahmet Yesevî ile Hac› Bektafl Velî aras›ndaki ba¤, Yesevî’nin ö¤renci-si ve Hac› Bektafl’›n hocas› olan Lokman Perende arac›l›¤›yla kurulur. Hac› Bek-tafl Velî, Hoca Ahmet Yesevî’nin talebesi ve halifesi Lokman Perende’nin yan›n-da e¤itimini tamamlad›ktan sonra, Lokman Perende’nin “Biz bu yokluk yurdunyan›n-da çok e¤lenmeyiz, âhirete gideriz. Var, seni Rum’a sald›k, Sulucakarahöyük’ü sa-na yurt verdik, Rum abdallar›sa-na seni bafl tâyin ettik.” sözü üzerine, Asa-nadolu’ya geldi¤i varsay›lmaktad›r. Söylenceye göre, Ahmet Yesevî oca¤›ndan al›nan bir yanar dal parças› Lokman Perende’nin iflaretiyle f›rlat›l›r ve bu dal›n düfltü¤ü ye-rin kendisinin yurdu olaca¤› Hac› Bektafl Velî’ye bildirilir. Hac› Bektafl Velî bu ya-nan dal parças›n› güvercin k›l›¤›nda izler ve eski ad› Sulucakarahöyük olan bu-günkü Hac›bektafl ilçesinde bulur.

(4)

Hac› Bektafl Velî’nin Anadolu’ya geldi¤inde durum içler ac›s›d›r. Savafllar, göçler, ya¤malar ve y›k›mlar›n yo¤un oldu¤u böyle bir ortamda, onun yapt›klar› daha büyük bir önem kazan›r. Stratejik bir noktay› kendisine yurt edinerek dü-flüncelerinin daha h›zla yay›lmas›n› sa¤lar. Sulucakarahöyük’ün ticaret yollar›n›n kesiflti¤i bir noktada bulunmas›, ö¤retisinin Anadolu’da ve daha sonra da Bal-kanlar’da h›zla yay›lmas›na neden olur.

Hac› Bektafl Velî düflünce sisteminin Balkanlar’da etkili olmas›, devletin iflini kolaylaflt›r›r. Ço¤unlu¤u Hac› Bektafl Velî’nin ö¤rencilerinden oluflan Alevî-Bek-taflî önderlerinin hoflgörülü yaklafl›mlar›, Balkan topraklar›nda yaflayan Hristiyan halkla iyi iliflkiler kurulmas›na ortam haz›rlar. Alevî-Bektaflî ö¤retisinin Balkan-lar’a ilk geçiflini, Anadolu’da ve Avrupa’da onlarca türbesi bulunan Sar› Saltuk sa¤lar. Sar› Saltuk’u Seyyid Ali Sultan, Mürsel Baba, Otman Baba, Akyaz›l› Sul-tan, Demir Baba takip eder. ‹nsanlar aras›nda din, dil, ›rk, cinsiyet fark› gözet-meyen bu erenler, Anadolu’da oldu¤u gibi, Balkanlar’da da hoflgörünün temsil-cisi olurlar. Bu özellikleri Osmanl› Devleti’nin oluflturdu¤u adil ve ço¤ulcu siyasal yap› ile birleflmesi sonucunda Osmanl›’n›n Balkanlar’daki ilerleyifli kolaylaflt›r›r ve h›zland›r›r.

Hac› Bektafl Velî’nin Balkanlar’da oldu¤u kadar Anadolu ve özellikle Osman-l› merkezî yönetimi içinde de önemli yere sahip oldu¤u bilinmektedir. Özellikle Osmanl› Yeniçeri ordusu ile Bektaflîlik aras›nda yak›n bir iliflki oldu¤u aç›kt›r. Ye-niçeri Oca¤›’n›n piri Hac› Bektafl Velî olarak kabul edilir ve YeYe-niçeri gülbankla-r›nda bu ifadesini bulur:

“…. On ‹ki ‹mam, On ‹ki tarik Cümlesin dedik beli,

Yediler, k›rklar

Nur-› Nebi Kerem-i Ali

Pirimiz Hünkar Hac› Bektafl-› Velî…”

Hac› Bektafl Velî kendi döneminde ad›na ba¤l› bir örgütlenme gerçeklefltir-memifl, bugün Bektaflîlik ad›n› verdi¤imiz sistem onun ölümünden sonra Bal›m Sultan taraf›ndan kurulmufltur. Bal›m Sultan, Hac› Bektafl Velî’nin oluflturdu¤u düflünce ve inanç sistemini devam ettirip kurumlaflt›r›r.

Hac› Bektafl Velî’nin oluflturdu¤u düflünce sistemi etraf›nda toplanan ve Ana-dolu’nun dört bir köflesine yay›lan ocaklar da bu düflünce sistemini yaflatmaya devam ederler. Alevî-Bektaflî gelene¤inde önemli yeri olan ve belli bafll› bir so-ya mensup olan kifliler taraf›ndan kurulan Ocaklar, varl›¤›n› hâlen devam

(5)

ettir-mektedirler. Ocaklar› yürüten ve yaflatan kimseler de “Dedeler”dir. Dedeler, inanç önderi olarak, kendilerine ba¤l› topluluklar› e¤itme, sosyal, dinsel ihtiyaç-lar›n› giderme, adaleti ve bar›fl› sa¤lama gibi sorumluluk yüklenirler.

Anadolu’da yer alan Alevî Ocaklar›’n›n baz›lar›, Hac› Bektafl Velî’nin Anado-lu’nun çeflitli bölgelerine gönderdi¤i ö¤rencileri taraf›ndan kurulmufltur. Hac› Bektafl Velî’yi pir olarak kabul eden Alevî ocaklar›n›n büyük bir k›sm›, Hac› Bek-tafl Velî Dergâh›’na ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdürürler. Güçlü bir sosyal örgüt-lenme kurumu olan ocaklar, “el ele, el Hakk’a” yöntemiyle birbirine ba¤lanmak suretiyle, Alevî topluluklar aras›nda kültür ve inanç birli¤ini sa¤larlar.

Yüzy›llard›r varl›¤›n› devam ettiren ocaklar›n belli bafll›lar›, Ad›yaman’dan bafllayarak Malatya, Elaz›¤, Tunceli, Erzincan üzerinden Sivas ve Tokat’a ula-flan hat üzerinde yo¤unlafl›r.

Hararet nardad›r, sacta de¤ildir Keramet h›rkada, tacta de¤ildir Her ne ararsan, kendinde ara

Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da de¤ildir...

Bu deyifli ile Hac› Bektafl Velî, görünüflün de¤il, özün önemli oldu¤unu vur-gulamaktad›r. O “Her ne ararsan, kendinde ara.” diyerek insan›, ö¤retisinin mer-kezine yerlefltirir. Hac› Bektafl Velî ö¤retisinde insan›n gönlü, Tanr›’n›n evi ola-rak kabul edilir. Bu yüzden bir insan›n gönlünü k›rmak, yaln›zca o insan› de¤il, Tanr›’y› da gücendirmek olarak alg›lan›r. Onun içindir ki Hac› Bektafl Velî düflün-cesinde gönül k›rmamak insana ve Tanr›’ya duyulan sayg›n›n bir ifadesi olarak kabul edilir.

Hac› Bektafl Velî ö¤retisinde âlem bir a¤aç, insan da onun meyvesi say›l›r. Bu benzetme ile insan›n evren içindeki yeri ve konumu somutlaflt›r›lmaya çal›fl›-l›r. Hac› Bektafl Velî, bu düflüncesine ba¤l› olarak “Her ne ararsan kendinde ara.” demektedir. Bu düflüncenin özünü günümüz insan›n›n anlam›fl olmas›, bir-çok problemin de ortadan kalkm›fl olmas› anlam›na gelir.

Hac› Bektafl Velî’nin bir di¤er önemli yan› da devlet adamlar›n›n kendisine dan›flarak girifltikleri mücadelelerde baflar›l› olmas›d›r. Bunlardan ilki Ertu¤rul Bey’dir. Kendisi beylik sanca¤›n› almak için Konya’ya giderken Hac› Bektafl Ve-lî’yi ziyaret eder ve duas›n› al›r. Ertu¤rul Bey’in bafllatt›¤› bu hareket, as›rlar bo-yunca yaflam›fl, büyük baflar›lara imza atm›flt›r. Mustafa Kemal Atatürk de, An-kara’ya gelirken Hac› Bektafl’a u¤ram›fl, onun manevî havas›ndan ald›¤› ilham-la kurdu¤u Türkiye Cumhuriyeti ile bafilham-lar›s›n› perçinlemifltir.

(6)

Kurtulufl savafl›nda Atatürk’ün yan›nda yer alan ve ba¤›ms›zl›k mücadelesi-ne maddî, mamücadelesi-nevî destekleriyle güç katan Alevî-Bektaflî kitleler, Cumhuriyet’in ilan›ndan sonra da Atatürk’ün ve temsil etti¤i de¤erlerin yan›nda yer almay› sür-dürmüfllerdir.

Hac› Bektafl Velî’nin dokuz haneli Sulucakarahöyük’te uyand›rd›¤› çera¤›n, dalga dalga yay›larak birçok bölgeye yans›yan ›fl›klar› dün oldu¤u gibi, bugün de farkl› dil, din, ›rk ve cinsiyetten insanlar›n gönüllerini ve zihinlerini ayd›nlatmay› sürdürüyor.

Ahmet Yesevî’den Hac› Bektafl Velî’ye uzanan bu çizgide olgunlaflan ve Türk düflüncesinin önemli bir kayna¤›n› oluflturan ö¤reti, ça¤lar öncesinden bugüne evrensel mesajlar tafl›yor. Hac› Bektafl Velî’yi anlamak ve anlatmak için ç›kt›¤›-m›z bu yolda onun sözüyle onu özetleyelim.

Sevgi muhabbeti kaynar yanan oca¤›m›zda Bülbüller flevkle gelir, gül açar ba¤›m›zda H›rslar, kinler yok olur aflkla meydan›m›zda Arslanlar, ceylanlar dosttur kuca¤›m›zda

Referanslar

Benzer Belgeler

Çocuğun sanat eğitimi süreciyle zihinsel gelişim süreci paralellik arz ederse çocuk tanımlanabilen çevrenin içini aynı süreçte doldurmaya başlar.. Fakat sanat

Yıllarca mutlu biçimde beraberlik­ lerini sürdürdükten sonra şiddetli geçimsizlik nedeniyle ayrılan Selma Güneri Yusuf Sezgin çifti bakalım yeni yaşamlarında

[r]

Her ne kadar Hacı Paşa bazı eserlerini Arapça ola- rak kaleme almışsa da, yukarıda da ifade edildiği gibi, onun bazı eserleri Türkçedir ve bunlardan biri de

Yukarıdaki yorumda görüldüğü gibi Eş’arî bu inançlar bütününde Allah’ın mutlak kudretine halel getirebilirim endişesiyle tam bir “Tanrı-Hükümdar” imajı

Yine lağv kelimesinin Kur’an’da genellikle dinlemek anlamında “semia” fiili ile birlikte zikredildiğini ve buralarda kelimenin daha çok boş, faydasız söz ve

Beyoğlu'nun tarihi dokusu içinde dünya lezzetlerini sunan mekan, Mimar Bülent Güngör tarafından yenilenen tarihi bina 19.. yüzyılın mimari özelliklerini günümüze

Çarşısı kalenin dışında kurulmuş olan Antal­ ya, Selçuklulardan sonra da önemli bir ticaret merkezi olma konu­ munu korumuş olmakla kalmamış, 11 cami, 7