• Sonuç bulunamadı

Ayangil Orkestra ve Korusu'nun "Uyan Ey Gözlerim" kaseti:Ayangil'den Ali Ufki ezgileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ayangil Orkestra ve Korusu'nun "Uyan Ey Gözlerim" kaseti:Ayangil'den Ali Ufki ezgileri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ayangil Orkestra ve Korosu’nun {fUyan Ey G özlerim ” kaseti

ÍÁ4 *

Ayangil’den Ali Ufki ezgileri

Leh asıllı Ali Ufki’nin (Albert Bobowskı) ‘‘Mecmua-i

Saz-ü Söz” adlı kitabından alınan eserler, yalnızca

erkek seslerden oluşan koro tarafından yorumlandı.

Topluluğun, Ali Ufki ezgileri üzerindeki çatışmalarını

sürdürmesi, Türk musikisi için bir kazanç olacak.

BULENT AKSOY

Ayangil Türk Müziği Orkestra ve Korosu’nun Uyan Ey Gözlerim

(12 Hymns) adıyla çıkardığı kaset

17. yüzyıl Türk dini musikisine ait on bir ilahi ile bir tespihin icrası­ nı kapsıyor. Yalnız erkek seslerden oluşan koro, ilahileri temiz, sade, sahih olmayı amaçlayan bir icra üslubuyla okuyor. Eserler, 4. Mu­ rat zamanında tutsak alınarak İs­ tanbul’a getirilen, Sultan Murat İbrahim ve 4. Mehmet dönemle­ rini gören, bazı Türk ve Batı kay­ naklarında 17 dil bildiği kaydedi­ len, Leh asıllı dilci, şair, yazar, çe­ virmen, besteci, santurî Ali Ufkî1 nin (Albert Bobowski) Mecmua-i

Saz-ü Söz adlı kitabından alınmış.

Türk klasik ve halk musikisi için birincil kaynak değeri taşıyan bu elyazması eserin en dikkate de­ ğer özelliklerinden biri, içerdiği ezgilerin bestelendikleri yüzyılda notaya alınmış olmasındadır. Oy­ sa bilindiği gibi, günümüzde icra edilen klasik eserlerin tamamı de­ ğilse bile çok büyük bir çoğunlu­ ğu 20. yüzyıl başlarında notaya alınabilmiştir; nota alınan reper- tuvar konusundaki en eski kaynak da 19. yüzyıl ortalarından daha geriye gitmez. Bu gerçek göz önü­ ne alındığında, yüzyılımızda orta­ ya çıkan Türk musikisi repertuva- rında yer alan eserlerin notasızlık yüzünden yüzyıllar boyunca ağız­

dan ağıza dolaşa dolaşa değişime uğradığı, hatta özgün.biçimlerin­ den gitgide uzaklaştığı, notaya alındığı dönemde de ister istemez, en yakın döneme, yani 19. yüzyı­ la özgü beste ve icra üslubunun ortak standartları içinde eritilerek sabitleştirildiği kanısına varılabi­ lir. Bu durum ise, Türk musikisi­ nin tarihi gelişiminin anlaşılması

bir fikir vermektedir; sözgelimi, günümüzde dinlediğimiz ilahiler - ki çoğu 20. yüzyılda notaya geçirilmiştir- ile kasette dinledik­ lerimiz arasındaki ezgi yapısı ya da üslup farklılığı açıkça görül­ mektedir. Bu farklılık, Türk mu­ sikisinin zaman içinde geçirdiği üslup farklılaşmalarının sanıldı­ ğından daha keskin olduğunu dü­ şündürüyor.

1650 ya da 1669’da yazıldığı sonu­ cuna varılan Mecmua-i Saz-ü Söz, yazılışından yüzyıl kadar sonra yurtdışına çıkarılmış ve I753’te Sir

Hans Sloaııe tarafından British

OJU3L&

\

ur t» ÎJ Í

ö

f

--‘A

ve açıklanmasında büyük bir en­ gel oluşturur.

İşte Ali Ufkî’nin (1610-1675) bi­ ze üç yüz elli yıl öncesinden ses­ lenen eseri, musikimizin bilinme­ yenlerine ışık serpebilen birkaç te­ mel kaynağından biri niteliğinde­ dir. Nitekim, kasette dinlediğimiz ilahiler söz konusu dönemin mu­ siki üslupları hakkında bize belirli

Museum’a verilmişti. O tarihten 1948’e kadar kitabın varlığından Türkiye’de kimse haberdar değil­ di. 1948’de British Museum’da ta­ rihçi Çağatay Ulııçay tarafından keşfedildikten sonra, konuyla il­ gili kimi araştırmacılarca incelen­ meye başladı. Ama eserin musiki dünyasının kullanımına sunulabil­ mesi için uzun yıllar geçti. İlkin

V

' / '

Haydar Sanal, 1964’te Milli Eği­

tim Bakanltğı’nca bastırılan Meh­

ter Musikisi adlı kitabında Ali Uf-

kî’den on dört ezginin nota trans­ kripsiyonlarını yayımladı. 1972’de Prof. Gültekin Oransay doçenlik tezini “Ali Ufkî ve Dinî Türk

Musikisi" konusunda verdi.

1976’da eser nihayet Kültür Ba­ kanlığınca tıpkı basım olarak ya­ yımlandı. Daha sonra Cafer Ergin ile H. İbrahim Şener de eserin no­ talar dışında kalan yazılı metnini yeni harflere çevirerek Musiki

M ecm uası’nda yayım ladılar

(1968-1984). Ancak asıl yapılma­ sı gereken yapılmadı. Bu, ezgile­ rin tamamının bugün kullanılan notalama yöntemiyle yazılıp ya­ yımlanmasıdır. Ruhi Ayangil’in girişimi bu değil gerçi, ama bunu özendirebileek bir çaba. Öyle sa­ nıyorum ki, Ayangil, kitapta no­ tası verilen parçaları icra etme işini geniş ölçüde üstlenen ilk ıııusiki- cidir. 1980’den bu yana yirmi do­ layında saz ve söz eserini çeşitli konserlerinde dinleyiciye sunan Ayangil topluluğunun bu yönde­ ki çalışmalarım bir kasetle belge­ lemesi, böylece bıı özgün 17. yüz­ yıl musikisini daha geniş bir din­ leyici kesimine ulaştırması, radyo, televizyon ve İstanbul Festivali programlarında yeni repertuvar arayışlarına ya da belli bir düze­ yin üstüne çıkabilen bir Türk mu­ sikisi icrasına pek az rastlanabilen bir dönemde çok yerinde ve yarar iıdır. Bu topluluğun Ali Ufkî ez gileri üzerindeki çalışmalarını sür dürmesi ve bunları yeni kasetler le sunması Türk musikisi için bir kazanç olacaktır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sabık İttihat ve Terakki mu­ rahhaslarından olup Rusyada ve bilâhare merhum Enver pa­ şanın hususî memuru olarak gelip oturduğu Ankarada daimî gizli olmak üzere

Nöromüsküler kavşağı etkilediğinden dolayı anesteziyologlar için önemli bir hastalık olan MG’de gebelere seksiyo/sezaryen (S/S) genel anestezi veya rejiyonal anestezi

İlk uğrağımı teşkil eden kahve­ de vakit nisbeten erken iken, ya­ ni gece karanlığı basmağa başla­ mış ve miniminilerin yatağa ya­ tırılmaları zamanı

psychological distress such as depression and anxiety, is also associated with lymph edema. Many studies have demonstrated the effectiveness of CDP, however, not many

Teacher candidates’ perceptions of standards in an education program at a university in Turkey [Article@Türkiye’deki Bir Üniversitede Öğretmen Adaylarının Eğitim

1994’te kemikten elde edilen mtDNA’nın yaklaşık 400 baz çiftlik bir ön dizi analizini yapan araştırmacılar, K1 soyu olarak anılan ve ortak bir atadan gelen bir DNA

sınıf fen bilimleri dersinde öz ve akran değerlendirme uygulamalarının yer aldığı probleme dayalı öğrenme (PDÖ) yaklaşımı ile yapılan fen öğretiminin

Rousseau’nun politik alanda dile getirdiği görüşlerin muğlak ve kapalı yönleri bulunmaktadır. Özellikle yapıtlarında kendi döneminde bulunan düşünürlere ve