• Sonuç bulunamadı

Markiz olayı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Markiz olayı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

"T P

ÇVolte5

HESAPLAŞMA

Markiz Olayı

Burhan ARPAD

I

stanbul'do költflf miraslarını yokederek vurgunlar sağlıyan. vuıgunlar arttıkça «parayla dilediğimi yap­ tırırım» kanısında yeni bir azınlık türedi. Gecen yüzyılın en son mimarlık örneklerini hoyratça yıktırı­ yorlar. ölçüleri daraltılmış yeni apartmanlar yükselte­ rek üc beş daireden şu kadar milyon vurmak için. Oy­ sa bir miktar milyon vurmaları uğrunda —aslında ye­ tersiz— çimento ve demir • çelik tüketimi zorlanmak- tadır Taş gibi sağlam yapıları yıkıp yeniden yaparak milyonlar kazanmaları İçin yatırılan paralar ülke ekonomi­ sine hiçbir katkıda bulunmamaktadır. Ne var ki, 'yık- yap-sat diye adlandırılan ve hiç bir kültür toplumun da yeri olrruyan bu aracılar toplum sırtından milyarlar vurmaktadır Parçacı diye adlandırılan bir başka azınlık da. Türkiye'ye özgü yeni bir aracı örneğidir. Şu son on yılların getirdiği bu 'parçacı' azınlık gittikçe çoğalmak­ ta ve yozjoşmalara yalacmaktadır Talimhane’de başla­ yıp Tarlabaşı üzerinden Karaköy ve Sirkeci’ye, oradan do İstanbul yakasının hemen her yerine uzanan 'Par­ çacılar'. ülke ekonomisine katkıda bulunmak şöyle dur­ sun. sağlıksızlığı daha do artırmaktadır Kısa sürede 'köşeyi dönen' kişilerden olan 'Parçacılar, günümüz is tanbul'unda özellikle ağır basmaktadırlar. Basın’da ay- îardonbori sözkonusu edilen Markiz Pastanesi olayı bunu gösteriyor Markiz Postanesi nin bulunduğu pasajı ve hanı 9 yıl önce 4600000 liraya satın almış olan bir yedek parçacı, pasta salonunu önce otomobil galerisi yapmak istedi. Tapı, Anıtlar Yüksek Kurulunun envante­ rinde yazılı olduğu için bunu yapamayınca çeşitli yol­ ları denedi Beş yıl uğraştıktan sonra «Pastacı ya da restoran olarak kullanmak şartıyla 'kiracıyı çıkartma ka­ rarı" alabildi ve icraya başvurdu. Ne var kı. Türk aydın­ larının bu salonu kurtarmak için çaba göstermelerini ak­ lı almıyor bunu 'mülkiyet hakkı'na tecavüz sayıyor ve öfkeleniyor. Öylesine öfkeleniyor ki, Türk aydınlarını ağır sözlerle suçluyor. Cumhuriyet’in 31 ocak günlü sa­ yısında çıkan sözleri

şöyle-«Anıtlar Yüksek Kurulu bu binanın lokanta veya pastahone olarak kullanılmasını istiyor. Bu İşi mahke­ mede halledeceğiz. Benim mülkiyet hakkım var. Bir mem­ leket evladı olarak istersem yedek parça satarım.»

Şunları da ekliyor:

«Şaşırdım kaldım. Biz de bu vatanın evladıyız. Her­ kes bize yükleniyor. Adam, memlekette ne kadar yazar - çizer varsa, üstüme saldı. Sanırsın Markiz Pastanesi değil de İstanbul'u yıkıyorum.»

Bay parçacı böylesine ileri giderek aydınlara atıp tutuyor. Oysa, son on yılların İstanbul’unda yazarlar, sanatçılar ve içleri ülke sevgisiyle dolu bütün aydınlar, saldın değil, savunu durumunda. Son kalanları kurtara­ bilmek. ülke kültür mirasının büsbütün yokolmasını ön­ leyebilmek için bir savunma savaşı veriyorlar

«Köşeyi dönenlenden iş adamlarına bunu nasıl an- lotmoiı? İnsanların üstüne ancak köpeklerin salındığım bilmeyenlere kültür mirası deyimi bir anlam taşır mı? Bay yedek parçacı: ’Kutsal mülkiyet hakkım var. diledi­ ğimi yaparım.' diyor. Oysa dünyanın en katı kapitalist ülkelerinde bile mülkiyet hakkı toplumun gözetimi altın­ dadır. pek çok sınırlamalarla bağımlıdır Sözgelişi İsviç­ re'de, ya da Avusturya'da, kimse yapısının dış yüzünü dilediği renge boyalamaz, ya da canının çektiği ağacı bahçesine dikemez. Belediyeler her sokağın rengini ve bitki türünü önceden belirlemiştir. Oraların çok varlıklı, ya do orta halli veya yoksul kişisi bu sınırlamalara uy­ mayı olağan sayar.

Bay parçacının akıl erdiremediği bir durum daha var Tartışmo konusu, bir parçacı dükkânının biçim de­ ğiştirmesi ya do yıktııilmesi değil, ülke ve şehir kültü­ rüne adı karışmış kurumların yapıların, hatta ağaçla­ rın ve kayaların titizlikle korunması gerektiğidir

Kültür topiumiarının insanları, ülke kültürünü oluştu­ ran en önemsiz ayrıntılara bile saygı gösterirler Bsnlm param var dilediğim yaparım demezler. Hele o kültür mirasını savunan aydınlar için 'salmak', 'saldırmak' söz- 'erini kullanmazlar Utanırlar.

Bav parçacı: «Bu panoların önünde pasta satılma­ sıyla yedek parça satılması arasında ne fark var, bir türlü anlayamıyorum» diyor.

Anlayamaz da Anlayabilseydi, köşeyi dönemez­ di

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu zat harbin ari­ fesinde; yukarıda yazdığım gibi; İttihat ve Terakki hükümetinin Fransa’dan akdettiği istikrazda Prensin Fransızlar nezdindeki ta­ vassutunda

(Denizle şaka olmayacağını yine de öğrenememiştim herhalde. Taa 1972 yı­ lında, hergün bir-iki saat yüzmeye alış­ tıktan ve kırkımı geçtikten çok sonra, bir

Doğadan çalışmayı seven ve portre çalışmalarına da ağırlık veren İbrahim Safi, yurt içinde ve yurt dışında yüz sergi açtı, özel­ likle yurt dışında

Depresyonu önlemek için gençlerle konuşan bir sanal terapist, anti- depresan ilacınızı almanızı hatırlatan ve doz ayarlanması gerekiyorsa doktorunuzu uyaran bir ilaç

Yönetim Bilimleri Dergisi (8: 2) 2010 Journal of Administrative Sciences Yaşanan Engel ve Sıkıntılara Yönelik Sonuç ve Değerlendirmeler Yapılan analizler sonucunda,

İnsanların karşıt cinsine duyduğu ilgi, üreme ve çoğalmasına da vesile olduğu için en doğal tavır olarak kabul edilmiştir. Bugün ise kişinin kendi cinsiyetine karşı

Bu kapının bir tarafında Tekfur Sa­ rayı, diğer tarafında az aşağıda sur­ ların üzerinde yükselen bir saray cephesi kalıntısı olduğuna göre, kapı

İstanbul Valiliği tarafından verilen bir emirle açlık grevinin yapıldığı otelin önünden Beyoğlu Asayiş Şube ekiplerinin müdahalesiyle buradan