• Sonuç bulunamadı

Karpuz kabuğunun oyunu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karpuz kabuğunun oyunu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

22 E YLÜ L 1984

POLİTİKA VE ÖTESİ

MEHMED KEMAL

c ^ "

-Karpuz Kabuğunun

Oyunu...

.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı İsmail Habip Sevük, kitabına almaz. Kitabın adı ilkin Türk Teceddüt EdebiyatTön, sonra Edebi Yeni­

liğimiz olarak değiştirir. Buna bir edebiyat tarihi de denebilir,

ayrıntılı bir antoloji de olabilir. O yıllarda İsmail Habip’in kitabı­ na girmek bir yazar, şair, sanatçı için çok önemli sayılır. Çün­ kü kitap sadece piyasada satılmıyor, okullarda da okunuyor. Hatta okullarda okutulan iki üç kitaptan biridir. Çağdaşı birçok yazar, şair, sanatçı bu kitaba girdiği halde Ahmet Hamdi Tan- pınar’ın alınmaması üstadı çok kızdırmaktadır. Yahya Kemal­ in sofralarında bulundukları bir gün, Ahmet Hamdi, niye kita­ bına alınmadığını İsmail Habip’ten sorası olur. O da alınacak değerde bulmadığını söyleyecek olur. Vay, sen misin bunu di­ yen!.. Ahmet Hamdi’nin yerinden fırladığı gibi İsmail Habip Se- vük’ü ayağının altına alması bir olur. Oysa İsmail Habip, kaba­ dayılığı, hatta pehlivanlığı ile ünlüdür. Çelimsiz, giyim kuşamın­ dan ötürü kırtıbil Ahmet Hamdi’nin üstadı tepelemesi herkesi şaşırtır. Ama nidelim ki olan olmuştur. İsmail Habip Sevük’ü, beklenmedik bir zamanda Ahmet Hamdi tepelemiştir. O dö­ nemin gazeteleri bu olaya çok önem verirler. Bu dövme ve dö­ vülmeyi birkaç gün sıcak tutarlar, sürdürürler. Sorarlar:

“ Üstat, nasıl oldu da sizin gibi pehlivan yapılı birini cılız bir şair devirebildi?"

“ Vallahi bilmiyorum, yerde karpuz kabuğu mu, yoksa yenen bir muz parçası mı bir şeyler vardı. Kalktığımda ayağıma takıl­ dı, düştüm. O da bunu fırsat bilip üstüme yüklendi. Doğrulup kalktığımda kaçmıştı. Eğer tutabilsem tepeleyecektim."

Ne desin, nasıl anlatsın? Yenilen doymaz elemezler mi? Uzun yıllar yazarlar arasında Ahmet Hamdi’nin İsmail Habip’i ben­ zetmesi anlatılıp gitmiştir. Yıllar sonra barışmışlar, Ahmet Hamdi kitaba girmiştir ama neden sonra...

A. Hamdi Tanpınar’ın şairliği, yazarlığı, hikâyeciliği, roman­ cılığı sadece İsmail Habip Sevük tarafından değil, çağdaşları­ mız olan eleştirmenler tarafından da geç anlaşılmıştır. Şunun şurasında on, on beş yıl var ki, dikkatle üzerinde durulmuş, değerlendirilmiş, eleştirilmiş, kitapları yeniden basılmıştır. İşin tuhafı Ahmet Hamdi Tanpınar’a eleştirmenin sağcısı da, sol­ cusu da arka çıkmıştır. Ahmet Hamdi iki tarafça da böylesi be­ nimseneceğini ummazdı. Ahmet Hamdi Tanpınar, edebiyatımız­ da elbette önemli kişilerden biridir, değerinin yıllar sonra da olsa bilinmesi iyi oldu.

Ahmet Hamdi’ye ait son günlerde şurda burda yayımlanan birkaç hikâye okudum. Dağınık kalmaması için aktarmak isti­ yorum. Şairimiz, İstanbul Üniversitesi Türkoloji bölümünü bi­ tirdiğinde Erzurum Lisesi’ne öğretmen olarak atanır. İstanbul- dan Trabzon’a değin ilkin gemi ile gidecek, oradan da karayo­ lu ile Erzurum’a uzanacaktır. Bir gemiye biner ve yola koyulur. Güverte yolculuğunun en bunalımlı bir anında bir de bakar ki cüzdanını çaldırmıştır. Kalır mı parasız pulsuz... Yaratılışından ötürü kimseden de bir şey isteyemez. Zırıl zırıl aç bir durumda Trabzon’a gelir. Oradan da Erzurum’a ulaşır. O günün saba­ hında aç bilaç derse girer. Bir yandan ders verirken, bir yan­ dan da gemi yolculuğunu, açlığı, yorgunluğu, yalnızlığı düşü­ nür. Hoca öğrencilere, öğrenciler hocaya bakarlar. Böylesi ga­ rip, suskun hiçbir öğretmen görmemişlerdir. Zil çalar. Hoca duy­ maz. Öğrencilerde zilin çaldığını söylemezler. İkinci ders başlar. Hoca gene suskundur, gene hiçbir şeyden habersiz öğrenci­ lerin karşısında oturmaktadır. Derken ikinci dersten çıkma zili de çalar. Bu kez zili duymuştur. Kürsüden ağır ağır iner, kapı­ ya doğru yönelirken kendi kendine konuşmaktadır:

“Şunun şurasında hayırlısı ile bir ölsek."

İstanbul’da bir öğretmenliğe atandığında öğrencilerini alır ve eski eserler müzesine götürür. Orada onlara, geceden hazır­ landığı bir çalışmayla İskender’in lahtini anlatacaktır. Durumu dostu Ahmet Kutsi Tecer’e yazdığı mektupta şöyle anlatır:

“Hocalığım fena değil, fakat dün ilk ve kocaman potumu kır­ dım. Eski Eserler Müzesi'nde geziyorduk. İskender’in lahdi di­ ye sıradan, bulunmuş bir lahdin karşısına geçip bir gece önce hazırladığım traşı vermeye başladım. Hademe bereket versin ye­ tişti de, kurtardı. Gaf bu kadar olur.”

-

I

a

Referanslar

Benzer Belgeler

•— Bence aşk, büyük eseri san’atlar gibi büyük zekâların ve büyük kalp­ lerin yüksek bir insana karşı olan meftuniyetidir ve o büyük eserler kadar

To investigate whether there is a predictive effect of NF-kappaB, survivin, and Ki-67 expressions on pathological response and disease relapse in breast cancer (BC) patients.. Ki-67,

Bu sonuçlara benzer sonuçlar Randahl (1991 ),Özyürek (1998)'de de gözlenmektedir. Mesleki ilgiler ile OSS başarısı arasında da pek çok anlamlı ilişkiler bulunmuş

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış

Çok Büyük Tabanl› Dizge denen ve ABD ile Pasifik’teki radyo teleskoplar›n bilgisayar arac›l›¤›yla birbirine ba¤lanmas›yla devasa tek bir teleskop haline getirilen

Böyle bir yazıyı evvelki «Türk güre­ şi» serisinde yazamayışım bizim eski büyük pehlivanlarımızın Avrupa güreş­ leri hakkında baş kaynak ve tek

Daha zor bir şey düşünemiyorum, titriyorum her rolü elime aldığımda, onun için kolay kolay da oynamak istemiyorum artık.. Bundan sonra Edremit’in Çamlıbel köyüne

el-Hayat kelimesine sıfat olan dünyâya, dünyâ adının verilmesi, âhirete göre dünyanın bize yakın olması (içindeyiz), dünyanın âhiretten önce olması ya da