D a v a s ın d a bir A d ım
Türk tiyatrosunun terakki
ve inkişafı hakkında kendisiyle
♦ ✓ T "[-■ ’ görüşmek ve fikirlerinden1 ve
bilgisinden istifade etmek üzere Avrupadan maruf bir sahne ada mını Kültür Bakanlığının buraya celbetmek üzere olduğunu, ga
zeteler bundan bir iki hafta
evvel yazmışlardı. Kendisinin
gelerek tetkiklerine başlamış
bulunduğunu da bu defa öğren dik. Son zamanlarda memleketi mize celp ve davet olunan bir çok ilim ve fikir adamları gibi bu zat da Almandır. Halbuki Da-
rülbedayii ilk defa kurarken
celbedilen mütahassıs Fransızdı ve Fransız tiyatrosunun son ya rım asırlık tekâmülü üstünde en mes’ ud tesiri yapmış olan meşhur Antoine’dı. Darülbedayiin esasla rını ise o kadar kudretle kurdu ki, içden ve dışdan bütün gay retimize rağmen o müesseseyi halâ yıkamadık. Kendi cehlimizi teşhir etmek üzere itiraf edelim ki, bu defa celbedilen zatın is mini hiç duymamışdık ve Fran sız harsının tesiri altında bulun duğumuz için getirilecek müte hassısın Fransız olmasını şahsen tercih eylemez değildik. Fransa- da her şey gibi sahnenin de öl
düğüne dair konferans veren
kimselerin bu iddialarına sükût tan başka bir cevab vermeği fazla buldukdan sonra itiraf ede lim ki, bugün Alman sahnesi
Fransız sahnesini geçmiş, daha fazla adama sahih ve yenilik eîorlerine makes olmuştur. Bu sebeble mütehassısın Almanya- dan getirilmiş olmasını tasvbile karşılar ve bu işle meşgul olan ların değersiz bir adam getirt
mesine ihtimal vermediği
mizi söylemeğe şitab ederiz.
Fakat şu satırları yazdığımız
esnada şahsı efkârı umumiyeye henüz tanıtılmamış ve selâhiyet- leri bildirilmemiş olan bu zatın eğer hakikaten büyük bir kıy meti ve hele teşkilâtcılıkda kabi liyeti varsa, kendisinin her halde beş sene için burada alıkonul masını ve - şahsen sahneye çık mamış olmakla beraber tiyatro kültürü bulunan bir iki yardımcı ile beraber - Türk tiyatrosu işini ele almasını şiddetle temenni ediyoruz. Türk tiyatrosunun bu günkü vaziyeti hakikaten hazin ve bu davanın daha fazla ihmali hakikaten gayri caizdir. Memle kette şurada burada dolaşan ve içine düşen kabiliyetleri de he der eden seyyar tiyatrolardan başka tek bir tiyatro bulunuyor- ki o da İstanbuldaki şehir tiyat rosu yâni eski Darülbedayidir. Onu ise hem de haklı surette tenkit etmek hiç de güç değildir ve hiç de haksızlık olmaz.
Medeniyet ve siyaset dünya sında kendisine pek şerefli bir yer verilen inkılâpçı Türkiyenin
hükümet merkezinde bile bir
tiyatrosu bulunmadığını Cumhuri
yıl sonra yazmak ve söylemek hakikaten teesür veren bir haldir.
Tiyatro işlerimizi ancak bir ecnebinin kurabileceğine iman ediyorsak ve eğer şu anda tiyat romuz hakkında malûmat topla yan ecnebi bu işin hakikaten ehli ise, kendisini alıkoymak ve tiyatro davasının halli için artık mutlaka bir proğram hazırlamak ve olgun bir tahsisatla işe baş lamak zarureti hasıl olmuştur.
Bir daha söyleyelim ki, yeni nesli yetiştirmek için de, halka güzellik sevgisi ve heyecan ka biliyeti vermek için de tiyatro en kudretli vasıtadır ve dünya nın hiç bir medeni memleketi ondan bizim kadar mahrum de ğildir. Artık vücude gelmesini şiddetle temenni ettiğimiz bu teş kilât Darülbedayii de kadrosuna alıb murakabesine tabi tutmalı, mevcud olup kendilerinden isti
fade edilemiyen bütün tiyatro
unsurlarını eleyip en iyilerini
ayırarak Ankarada hemen bir
tiyatro kurmalı, İstanbul ve
Ankaradaki tiyatroların memle ket içinde yılda dört ay munta
zam turneler yapmaları işini
nizama koymalı, üç sene sonra İzmir, Bursa ve Adanada üç devlet tiyatrosu daha vücutîe getirmek imkânları üstünde ça lışmalı, müstakbel ve müteaddit sahnelerimize âid san’atkârları okutacak mektebi hazırlayıp aç malı,büyük klasik san’ateserleri- le muasır repertuvarın en büyük eserlerinin tercümelerini ihzar
etmeli, ve kapılarını ancak sekiz
on sene sonra açılabileceğini
sandığımız Türk Operası için de şimdiden bir hazırlanma progra mı vücude getirmelidir.
1936 - 37 kışı esnasında An- karadaki devlet tiyatrosunu he nüz mütevazı bir şekilde olsa da artık açılmış görmek istedi ğimiz ve bunu rejimin şerefi namına bir zaruret saydığımız için, tiyatro faaliyetine kat’i bir
şekilde başlamak için kayb
edilecek hiç zaman kalmadığına kaniiz.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi