• Sonuç bulunamadı

Başlık: MİKROSKORUN KULLANiLıŞıNA KADAR PARAztTOLO.JİDE GÖRÜLEN GELİşMELERYazar(lar):ERK, Nihal;GÜRAL, NevzatCilt: 6 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001806 Yayın Tarihi: 1959 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: MİKROSKORUN KULLANiLıŞıNA KADAR PARAztTOLO.JİDE GÖRÜLEN GELİşMELERYazar(lar):ERK, Nihal;GÜRAL, NevzatCilt: 6 Sayı: 1.2 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001806 Yayın Tarihi: 1959 PDF"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİKROSKORUN KULLANiLıŞıNA KADAR PARAztTOLO.JİDE GÖRÜLEN GELİşMELER

Doç. Dr. NihaI ERK Doç. Dr. Nevzat GÜRAL

Bu konuyu incelerken etrafıı olarak her parazit hakkında ayrı ay tarihi bilgi vermekten daha fazla, dönüm noktaları olarak aldığımı tarih periyoe:ırında muhtelif memleketlerde, muhtelif insan toplulu larının hastalık tevlit eden parazit gurupları hakkındaki genel bilgile üzerinde duracağız. Muhtelif sebeplerle 17 nci yüzyıla kadar büyü medeniyetlerde parazitoloji konusunda ileri diyebilecegimiz bir geli. me olmamıştır. Bu sebepler arasında hastalık yapan birçok parazitl rin. hususiyle helmintlerin iç organlarda yaşamaları sebebiyle görül memeİeri; dini taassup ve tesirler altında otopsi yapılamaması, yapıl bildigi hallerde de görülmesi mümkün olan bu organizmaların bir h talık etkeni olarak kabul edilmemeleri başta gelir. Bundan başka u yıllar önce musevi dininde mevcut, olup sonradan hıristiyan akidel rine aynen nakledilen, hastalık ve bilhassa salgınların sebebinin Allahı gazabı oldugu fikri, hastalık amillerinin araştırılmasım çok uzun z man için durdurmuştur. İlimde müşahede ve tecrübenin başlamas Rönesans'da olmaktadır. Birçok para:zitleri nakleden ara hayvanla mn önce müşahede ile bulunmaları ve sonra da tecrübelerle bu müşa hedelerin teyitleri ancak 18 inci yüzyılda yapılabilmiştir.

17 nci yüzyıla kadar biyoloji ile meşgulolanlar tarafından da ka bul edilen spontaneus generatio da parazitolojinin gelişmesini engel leyen sebepler arasındadır. Bu sebeplerin hepsinden daha önemli ola rak da mikroskobun ancak 17 nci yüzyılda kullanılmaya başlamasm sayabiliriz.

Eski devirlerden beri paraziter hastalıklara karşı bir ilgisizli mevcuttu. Bunun sebebi de enfeksiyon hastalıkların aksine olarak bi kısım paraziter invaziyonlarda fiyevrin görülmemesi ve bu hastalıkla rın pek az istisna ile akut seyirden daha fazla kronik bir şekil takip et mesidir. Eskiden beri tipik bir semptom olarak kabul edilen vücut ha ra,retinin yükselmesinin, yukarıda da 'bildirdigimiz gibi bir kısım para ziter ve. bilhassa helmint hastalıklarında görülmemesi, bunların has 154

(2)

lık amili olarak etüdünü akla getirmemiştir. Tarihten evvelki devir-o rde yaşamış olan insanların parazitler hakkındaki bilgileri hususun-a yhususun-azılhususun-anlhususun-ar thususun-ahminlere dayanmaktadır. Bu devirde yarı vahşi hayat e<;Jreninsan guruplarının bize kadar intikal etmiş yazılı vesikaları

bu-nmamaktadır. Eski devirlerde yaşamış insanların parazitler hakkın-aki bilgilerinin ne olabileceği hususunda fikir edinebilmek için, halen ünyanın geri kalmış ba.zı bölgelerinde, tarihten evvelki kavimlere-enzeyen hayat şartlarını idame ettirmekte olan bazı kabileleri misal larak alabiliriz. Hoeppli (5), Güney doğu Asyada Saravak mıntaka. ında ve İngiliz Kuzey Bomeosundaki iptidai kabileler arasında yapılan

raştırmalarda, bunların bir ç~~nun büyük ve küçük barsak nematod-rını (muhtemelen Ascaris lumbricoides ve Enterobius vermicularis) anıdıklarını, hatta bir kısmının şeritler hakkında da bazı bilgilere sahip

lduklarını yazmaktadır. Yazar, yerlilerin, insanlarda görülen bu üç nevi arsak kurdunun muhtelif tür parazitler oldu~na dair sarih bilgileri ulunmadı~nı ve küçüklerin gittikce büyüyerek görülmekte olan bü-ük tür şeklini aldıklarını zannettiklerini bildirmektedir. Pire, bit, tah akurusu, kene, sinek ve sivrisinekler bu primitiv insanlar tarafından ayet iyi tanınmaktadır .. Yukarıdaki etüdden tarihten önce yaşamış nsanların da bu sathi malumata sahip olduklarını istidlal edebiliriz.

,

.

Smithcors'a (10) göre en eski medeniyetlerden biri olan Hindde ababet, tıp tariheileri tarafından layık oldu~ önemle araştırılmış

de-ildir. Eski Hinde ait eserlerin incelenmesi Hint tababetinin zenginli-ini meydana çıkaracak, insan ve veteriner tababeti tarihzenginli-inin daha sağ-o am temellere dayanmasını temin edecektir. Hind'de Veda (M.Ö.

1800-200) devrinde yazılmış ve tıbba ait en kıymetli vesika olan ArthafE~a-eda'da genel manada kurtlar (Helmintler) ve parazit olan ensektl'ı ardan geniş mikyasta bahsedilmektedir. Bu vesikalarda yalnız barsak elmintleri değil, baş, göz, kulak, diş ve burunda bulunduğu kabul dilen helmintler de zikredilmiştir.

Vedanın bir bölümü olan Ayurveda ve ondan sonraki tıbbi vesika-larda yeni tür parazitlerden de bahsedilmektedir. Tahminen 20 kadar kurt tefrik edilmekte olup bunların ço~ hayal mahsulu idiler. Bunla-rın orijinlerini gaitadan, kapha (phlegmon) ve kandan aldıkları kabul edilmekte idi (5.).

Muhtelif yazarların tariflerini ve muhtelif cins kurtlara atfedilen karakteristik özellikleri dikkate alarak eski Hindlilerin A. lumbricoides,. E. vermicularis ve şeritleri tanıdıklarını kabul edebiliriz. Hint tababe-tinde sülüklerden etraflı şekilde bahsedilmektedir. Hindlilerin eski bir

(3)

Erk -- Güralp

tıp eseri olan Susruta Samhita (M.S. 500) da altı zehirli ve altı zar sız sülükten bahsedilmekte olup, bunlar arasında alaimisema ren . taşıyanlann bilhassa tehlikeli oldugu kabul edilmektedir. Sürfeleri kronik iltihaplarda, kulak ve burun yaralarında görüldüğü kabul ed mektedir., Tahtakuruları yutularak quartana sıtmasının tedavi edil ğine inanılıyordu. (Bu tedavi şekli eski Yunan farmakologu Diescorid tarafından da tavsiye edilmektedir). Baş (yuka) ve ane biti tanıIıyo du (5). Sivrisinekler iyi tanınmakta olup Susruta Samhita'da insektl hakkındaki bahiste malaryanın sivrisineklerle ilgili olduğu yazılma tadır (10).

En eski medeniyetlerden biri olan Mısırda tababete ait çok es vesikalar ele geçmektedir. Şimdiye ,kadar bulunmuş olan papirüsle . en eskisi, Kahun papirüsü (M.Ö. 1900), veteriner tababete aittir. B rada «Kurt yuvasu) ismi altında, muhtemelen köpeklerin paraziter b hastalığından bahsedilmektedir. 1910 ve 1921 yıllarında Ruffer tar fından M.b. 1250 - 1000 arasında, yirminci firavun sülalesine ait i mumyanın böbreklerinde Schistosoma heamatobium yumurtalannı keşfi, bu hastalığın eski Mısırda mevcut oldu~u göstermiştir. Bu ha talığın karakteristik semptomu olan hematüri, halihazırda bilinen p pirüslerde elli defa zikredildiğine nazaran enfeksiyonun bu memleket

,

.

sık sık görüldüğü anlaşılmaktadır. A-a-a hastalığı ve papirüste bunun ilgili oldugu bildirilen kurdun Schistosomiasis'e atfedilmesine ra men Mısırlıların hastalığı yapan parazitleri görememiş olmaları d muhtemeldir (5). Ebers papirüsü (M.b. 1550) tıbba ait yegane ta papinistür (10). Bu papirüste filarya, tenya ve askaritlerden bahsedi rnek te dir (11 L Hoeppli'ye göre bu filaryanın Dracunculus medinensi ve Heredot'a göre genel olara~ Mısırda domuz eti yenmediğinden, g' rülen tenyanın da Taenia saginata olması muhtemeldir.

Mısırlıların Ancylostoma duodenale'yi bildiklerine dair bir işar yoksa da 1937 de Ebbell, Ebers papirüsünün tercümesindeanemi il ilgili olarak bahsettiği kurdun A. duodenale olması ihtimalini belir mektedir. Bu papirüste ev sakinlerini pire ve sivrisinek ısırmalarında korumak için pireleri ikametgahıardan kovmak usullerinden bahsedi mektedir. İncilde, Mısırda sivrisinek (yahut bit) in bulundugu da bild rilmektedir (5). Coğrafik durumu itibariyle memleketimiz hudutlar na yakın kısımları, hatta güney bölgelerini içine almış olan Mezop tamyada kurulmuş tarihi medeniyetlerde, Sümer, Babil, Asurluların tı bilgileri astroloji ile çok fazla iştirakte idi. Çok defa hastalıkların i

(4)

nların günahlarımn cezası olduğu kabul ediliyordu. Bu düşünüş son-dan daha da kuvvetlenerek İsrailliler yoluyla Batı dünyasına nakle-Imiş oldu. Hastalıkların Allahın gazabı neticesi oluşu yüzyıllarca .

rpta tıbba tesir etmiştir. Elde edilen çivi yazısı vesikaların tercÜIDe-rinde hemekadar Ascaris, Enterobius ve şeritlerden

bahsedilmemek-ise de, bu bölge halkının, çok görülen barsak helmintlerini tamdık-rını kabul edebiliriz. Buna ilaveten Sagalla adı verilen ve artheritis

atica veyahut romatizma ile müterafik seyreden hastalı~ D. medi-ensis olması çok muhtemeldir. Asur - Babil tıp literatürü uretrada anama meydana getiren hastalıkla ilgili bir kurttan bahseder ki bu. un S. haematobium olması çok mÜID~ündür. Bununla beraber parazi-n görüldüğüparazi-ne dair herhangi bir işaret mevcut de~ildir (5).

mithcors'a (10) göre Babilde hastalıkların yayılması küçük canlılara İnsekta?) atfedilmiş ve bunlar taşıyıcı olarak kabul edilmişlerdir. sur - Babil tabipleri uyuz ve bitleri tamyorlardı. Hatta uyuz kükürtle davi edilmekte idi (5). Bununla beraber uyuz amiline ait bir bilgiye astlanmamıştır.

Filistin tababeti, Babilden almış olduğu ve hastalıkların günahla-ın bir cezası karşılığı bulunduğu fikrini daha da köklü olarak benim-emiştir. Babilde olduğu gibi Filistin tababetinin en mühim vasfı ko~ uyu cu tababete ve gıda hijiyenine vermiş oldUğu önemdir. İnsanların elli başlı parazitleri eski İsrailde bilinmekte ve Talmut (Babil Tal.

ut'u M.S. 4 ve 5 inci asır) da tafsilatlı olarak anlatılmaktadır. Hijyen aideleri de birlikte kaydedilmiştir. Bunlara benzer birçok bilgi İndı-e dİndı-e mİndı-evcuttur. Tevratın deve, tavşan ve domuz etlerinin yenmesini asak etmesine, bu hayvan~arda sistiserklerin çok görüldü~e ve hal-ın bunları bildiğine bir delil sayabiliriz (5). Bazıları ise bu etlerin ve una ilaveten kabuklu deniz hayvanlarının yenmemesinin sebebini, bu .

ayvanların trichinöse ve diğer paraziter hastalıkların amillerinin taşı-ıcısı olduklarını kabul etmelerine atfetmektedirler (10).

Hoeppli'ye göre (5) sistiserklerin görüldü~ne dair az çok bir bil-'imiz mevcut sa da İsrail halkının sistiserklerle şeritler arasındaki mü-asebeti bilmedikleri kabul edilebilir. Fakat malum olan bir şeydir ki . srailliler gerek kurban ve gerekse gıda olarak kullanılan etlerin kali-eleri hususunda çok dikkatli hareket etmekte olup, ette sistiserkin

örülmesi bu etin istihlakten çıkarılmasına kafi bir sebep kabul edil-ekte idi. Bununla ilgili olarak eski zamanlarda dahi domuzların na-dir olmayarak. abdomenlerinde ekzam€t tabiatında deri lezyonlarının

evcudiyetinin bu hayvanlarda domu~ sistise1:kosunun bir tezahürü

(5)

Erk - - Güralp

olaca~na inanılıyordu. İnsanların bu gibi ekzamalı domuzların etle . .yemekle cüzzama (Leprosia) yakalandıkları zannediliyordu. Mısır . lar da domuz sütü içmekle insanların cüzzam olacağını zannetmek

idiler. Dilgimen (2) in bildirdiğine göre ise Tevrattaki bu yasaklar sebebini bu derece ilmi düsüncelerle izah etmek yanlıstır. İsrail halkı, ~

.

.

D. medinensis'i de tanıdıklarını kabul edebiliriz (5). Özelolarak b' hassa üzerinde durulan spesüik hayvan hastalı~ at sülü~den me dana gelmekte olup, bilindigi gibi hayvanlar su içerken bu parazitl boğazlarına yapışmaktadır (10). Çok görülen ektoparazitlere de T mut'da yer verilmistir.

.

İncilde Kinnim biti adı verilen bir haserede

.

Arob sivrisineklerinden ve sineklerden bahsedilmektedir. Bitlerin ter vücut buldugu israrla kabul edilmekte, sirkelerin bitle ilgisi bilinmekl beraber, Aristonun da anlıyamadığı gibi, sirkelerin bit yumurtası old gu bilinl!liyordu. Bununla beraber Talmut'da bir defa bit yumurtal rından bahsedilmiştir. Baş bitinin kırmızı kan; vücut bitinin ise beya kan taşıdığı kabul ediliyordu. Bitin insanlarda cüzzamı naklettigi ta -min ediliyordu. Pire ve güve, di~er kurtlar gibi şekilli olarak tarif edi

miştir. Umumiyetle bayatlamış yiyecek maddelerinde görüldü~ü bild rilen kurtların sinek sürleleri olması tabiidir (5).

Eski Yunanda -tababet Hipokrat'a kadar. eski Mısır. ve Mesopota ,ya tab abetinin bir devamı olup daha ziyadedinidir. Hipokrat'la ber

ber müşahede ve tecrübeye kıymet verilmeye başlanmıştır. Bu sebepl eski Yunan insan ve veteriner hekimlerinin daha geniş mikyasta p razitleri tanıdıklarına inanabiliriz. Hipokrat (M.Ö. 460 - 380) komp ratif patolojiye verdigi önemden dolayı keçilerde hydatid kisti görmü ve bunların hayvanlarda meydana getirdigi semptomları bildirmişt~

1O). Hipokrat, tıp darbımeselleri diyebilece~imiz Aphorizmasında (i sonbahar ve kısmen yaz aylarında Quartana sıtmasının görüldüğün" bütün yaz aylarında ise Tertiana müşahede edildigini bildirerek epidc

mik olan hummalar arasında Tertiana ve Quartanayı da zikretmekt idi. Mettler (6) ise «Hipokratın eserinde bahsettigi Quartana tabirini bugünkü anlamı taşıyıp taşımadığını, henüz kinin tababette kullanıl madığından. anlamak güçtür» demektedir. Corpus Hippocraticum'd Malaria kaşeksisinden bahsedilmektedir (6). Gene Mettler'e göre has talıkların etiyolojisinin tasnifi arasında Hipokrat, parazit enfeksiyon larını da hastalık sebepleri arasında kaydetmektedir. Hakikaten de Hi pokrat Aphorizmasında (1) yuvarlak kurtlardan ve askaritlerde bahsetmektedir. Hipokrat Echinococcus'ün sürfe ve kahil şeklini tanı yordu (10). Hekim olmayan A"risto'ya (M.Ö. 384 - 323) göre üç ne

158

(6)

elmint mevcuttur. Bunlardan büyük ve yassı olanlar şerit, silindirik anlar A. lumbricoides ve ince olanlar E. vermicularistir (5). Aristo muz sistiserklerind~ bahsetmekte, bunları dolu tanesine benzet-ektedir. Bunların daha fazla domuzlann but, omuz ve boyun adale-rinde bulundu~a da dikkat etmiştir (7). Aristo bitler üzerinde de rmuş, eşek hariç insan ve bütün hayvanlann bit taşıyabildiklerini, omuzlarda görülen bitlerin ise bilhassa büyük oldu~u bildirmiştir. elmintlere yakalanmış köpeklerden bahseden Aristo bunlann yeşil ot

diklerini bildirmektedir. Balıklardaki kurtlardan ve muhtemelen bu ayvanlarda kistleşmiş nematod larvalanndan bahsetmektedir. Ka-atlılardaki bitler memelilerdekinden farklıdır demiştir. Sirkeleri de mmaktadır. Bununla beraber bitin. terden ve derinin kirinden neşet ti~ine inanmakta ve bitlerin gelişmedi~e, sirkelerden larva çıkma-ı~ına kanidir. Tahtakuruları ve keneler Aristo tarafından bilinmekte-. ir. Aristo sinek sürfelerinin hastalıklı deri üzerinde ve bazan barsak-rda bulundu~u yazmıştır. Geyi~ dilinde Oestrus larvalarım mü-ahede etmiştir (5). Theophrastus (M:Ö. 372 - 288), sık sık görülen

nya enfeksiyonlarından bahsetmektedir (5).

Eski Romada tababet, Yunan tesiri ~endini gösterinceye kadar, ra~. ip ve sihirbazlar ta~afından yapılmakta idi. Etrüsklerin, Babil ve Asur-an adapte ettikleri karaci~erle prognoz tayini burada da görülür. mith'e (9) göre ziraatcı, asker - yazar Cato (M.Ö. 233 - 148) eserinde ıg-ır ve koyunlarda uyuzun sebebini ya~ur ve açlı~a atfetmektedir.

eveu - Lemaire (7) in bildirdi~ne göre Polybius (M.Ö. 2 inci yüzyıl) nibal ordusunu Galia Sezalpina'da başarısızlı~a svekeden ,at uyuzun-an bahsetmektedir. Bununla beraber ne Yunan ne de Roma literatü-ünde uyuz amillerinin görüldü~e dair işaret yoktur.

Celsus ve Pliny gibi yazarlar insanlarda yalmz iki nevi barsak kur-undan bahsetmekte olup bunlardan hiri yuvarlak, diyeri' düzdür (6). liny koyunlarda serebral hydatid'den bahsetmiştir. Köpeklerde uyuzu nlatmıstır. Sı~r ve koyunlarda uyuz tuzla tedavi edilmekte idi. Pliny azı a~t~opodları, bitleri ve sivrisinekleri tanımakta idi (lO). Bu yazar enelerden de bahsetmekte, bunların anusları oldu~u ve bu kenele-.n sı~ır, koyun, keçi ve köpeklerde buIundu~u anlatmakta, siyrisi-ekler hakkında da bilgi vermektedir (5). Şair Virgil, manzum eserin-e hayvan tababeserin-etineserin-e ayırdı~ kısımda uyuzu kükürtıü ilaçlarla tedavi tmektedir (9).

Columella'mn M.Ö. 55 de yazdıg-ı kitaptan buzag-ıIarda helmint-eri ve muhtemelen de Neoascaris vitilorum ve atlardaki vermesIeri 159

(7)

Erk - Güralp

tanıdığı anlaşılmaktadır. Sivrisineklerden de bahsetmiştir (5). Ayn yazar uyuzu iyi tarif etmekte, kükürtıü ve ya~lı ilaçlarla tedavi tavsiy

etmektedir (9). •

Tıbbın en büyük şahsiyetlerinden olan Galen (M,S. 131 - 201 Hoeppli'ye göre kendinden evvelki yazarlar tarafından tamnan üç tü barsak helmintini bilmekte, hatta bunların barsakların hangi kısımla rında bulundu~u anlatmaktadır. D. medinensis'i tamyordu. Galen Hipokrat'ın eserine yazdı~ şerhde atların Oxyuris equi'sinden, ayn zamanda ayni konakcıda diğer yuvarlak kurtlardan (muhtemelen Pa rascaris equorum ) ve daha nadir oldu~u kabul etti~ şeritlerde bahsetmektedir. Avrupa sularında görülen barbunya balıklarının adel ve ağızlarındaki kurtlardan da bahsetmiştir. Kesimi yapılan hayvanla rın karınıarında görülen sistiserklerle kist hidatiği tammakta idi.

Galen malarya hummalarım iyi tarif etmekle beraber sebebini hü morlara atfetmiştir (6).

Veteriner tarihinde mühim bir yer işğal eden Vegetius (M.S. 450 500). atlardaki nematodlardan muhtemelen Parascaris'den ve diğe helmintlerden bahsetmektedir (5). Vegetius bulaşık hastalıkları Mal leus ismi aıtında birleştirmiştir. Bu meyanda uyuzu iyi anlatmakta bulaşık ve tehlikeli bir hastalık olarak kabul etmektedir (9).

Bizansta parazitoloji bilgisi, M.S. 4 - 5 inci yüzyıllarda bu impara torlukta yaşamış olan veterinerlerin bilgileri ve yazıları, 10 uncu yüz yılda «Hippiatrika» isimli kitapta toplanmıştır. Bu kitabın dışında kal mış yazılar da mevcuttur. Chiron'un (mitolojik Chiron'la karıştırılma malıdır) kitabında V. inci kısımda atların barsak parazitlerinden, muh telif hayvan~arda bitlerden, uyuzdan ve insektalardan bahsedilmekte-dir (9), Ayni eserde atların cinsi temasla geçen bir hastalığı (Daurin zikredilmişth' ..( 10). Hippiatrika yazarları çağında zirata ait yazılmı~ yazılar da gene 10 uncu asırda «Geoponica» ismi altında toplanmıştır Bu kitapta hayvan hastalıklarına ait kısımlar vardır. Sığırların diller altında bulunan kurtlardan ve bunların . çıkarılmasından bahsedilir Oestrus bovis'den söz açılarak sı~rları bu parazitten koruyabilmel için bir çeşit yabani böğürtlenle yapılmış ilaç sürmek lazım geldiği ya. zılmıştır. Gene ayni kitaba göre Bizansta hayvan sahipleri, uyuzu te davi için hayvanları idrarla yıkadıktan sonra kükürtlü ve ya~lı ilaçla sürmektedirler (9). Mettler'e (6) göre, Aeginalı Paul (M.S. 640) adI Bizanslı hekim eserinde, parazitolojiye önem. vermiş ve D. medinensis' lerin çıkarılmasına ait bazı metodlar tari! etmiştir. Bizansh meşhu bir hekim olan Trallesli Alexandr (M.S. 525 de doğmuş), Sarton"

(8)

"re (8) ilk parazitolokdur. 8 inci Palaeologus'un (1259 - 1282) hekimi an Demetrius Papagomenos, do~an kuşlarının yemlerine ve bakımı-a dbakımı-air eserinde bu hbakımı-ayvbakımı-anlbakımı-ardbakımı-a palpebra tertia'nın altında yaşıyan urtlardan bahsetmektedir. Efesuslu' Seranos ve Amidale Aetius gibi

izanslı hekimler D. medinensis'i tanıyorIardı (5). Joannes Actuarios, parator III. Palaeologos zamanınıntanınmış hekimi, ilk defa olarak richocephalus'dan bahsetmektedir (8). Kendi ça~daşları gibi genera-on spgenera-ontane'ye inanan Act~arios, kıymetli eserinde Askarid (Entero-ius ), Tenyalardan bahsetmekte ve bu~bi kurtların ince, yuvarlak ve

li~e benzer şekilde barsak cidarından husule geldi~i kabul etmek-dir (5).

İslam memleketleri; Avrupada' M.S. 4 üncü yüzyıldan sonra ilim-e ililim-erlilim-emilim-elilim-er hilim-emilim-en hilim-emilim-en tamamiylilim-e durur vilim-e karanlıkça~ başlar.

illattan sonra 6 ıncı asırdan itibaren islamiyetin yayılması ile mede-iyet aleminde yeni bir devir açılmaktadır. Bu devri birçok medeniyet arihi yazarları Arap devri diye ifade ederler. Halbuki bu yanlıştır. nver (11) e göre bu devredeki tababete «Arapdiliyle tababet» demek aha do~ru olacaktır.' Zira bu ça~da hizmet etmiş kimseler arasında rabtan başka İranlı, Hindli ve bilhassa, Türkleri görürüz. Fakat

za-anın adetlerine uyarak eserlerini Arapca yazmış olan bu Türkler çok efa Arap, bazan da İranlı zannedilmişlerdir. Hoeppli (5) ye göre Haz-eti Muhammedin doktoru oldu~ söylenen El Haret İbn Çalda' ve di-er bazı yazarlar sivrisineklerle bazı hastalıklar arasında münasebet ldu~nu biliyorlardı. İslam yazarlarının ço~ üç nevi kurttan

bahset-ekle beraber, bunlar Yunan ve Roma yazarlarının tanıdıklarının ay-ı de~ildir. Yunan ve Romalı yazarlar A. lumbricoides, E. vermicu-aris ve tenyaları tefrik ettikleri, halde, islam ça~ hekimleri mesela erapion (9 uncu yüzyıl) askaris, enterobius ve tenya halkalarını (şe-.itlerden ayn bir parazit olarak) tanımaktadır. Üç nevi helmint tanı-yanlar da tenyalan bir kurt olarak kabul etmemekte; fakat bunların barsaklar tarafından teşkil edilen ve cucurbitini (kabak) nin gelişme-sini sa~lıyan bir membran kabul etmektedirler. Yunan ve Roma litera-türünde enterobiusa mukabil kullanılan askarit tabirini, Ortaça~n en büyük klinikcisi Razi cucurbitinin sinonimi kabul etmektedir. Razi, D. medi~ensis'i de tanıyordu (5).

10 uncu asrın ikinci yarısında yaşamış büyük islam hekimi Al -Tabari, Sarton (8) a göre ilk defa uyuz böce~den bahsetmiştir. Bü-yük Türk hekimi İbni Sina (980 - 1037) Ortaça~ en büyük hekimidir. «Kanun» isimli ansiklopedik eseri 18 inci yüzyıla kadar Avrupa tıp

(9)

Erk -- Güralp_

mekteplerinde klasik kitap olarak okutuluyordu. İbni Sina Neveu Lemaire (7) e göre 4 çeşit helmint tarif etmektedir. 1 - Uzun ku (muhtemelen A. lumbricoides), 2. -- Yassı kurt (muhtemelen T. sa~ nata), 3 - Küçük kurt (bu da şüphesiz Oxyure) ve nihayet 4 _ Y varlak kurt (Ancylostoma duodenale) dur.

Hoeppliye göre İbni Sinanın A. duodenaleyi tarifi di~er yazarh tarafından umumiyetle kabul edilmemektedir. İbni Sina D. medine sisi tanıyordu; fakat islam hekimleri bu paraziti bir kurt telakki etm mekte idiler. Bazıları bunu bozulmuş bir madde, flament, sinir vey

vena zannetmişlerdir.

D. medinensis'den eserlerinde bahseden di~er islam hekimler sur

r

. lardır: Ali Abbas_(Ali bin Abbas al Mecusi ölümü, 994 - 995), Abülkasi (A!sai1aravius Khalaf İbni Abbas al Zahravi, en meşhur islam cerrat ölümü 1013) ve İbn Zuhr (Abu Marvan Abdal Malik İbni Abu-I-ala Zuh 1091 - 1162) dur.

Genelolarak islam yazarları tek tenya segmentlerini özel bir p2 razit türü olarak kabul etmektedirler. Yine genelolarak üç nevi hel mintlerden bahsedenler askaris,' enterobius ve cucurbini (Tenya ha: kası) yi bilmekte; dört nevi helmintlerden bahsedenler ise askaris, en terobius, tenya ve. cucurbitini (Tenya halkası) nı tanımaktadırlar. İbı Zuhr, Sarton (8) a göre AI-Tabariden sonra ilk defa uyuz amillerin tarif etmiştir. Uyuz böcekleririin uyuzun sebebi olduğunu bildirmişti . (6), Memluk hükümdarı Muhammed Nasır'ın veterineri Ebu Bekr Bir

el Bedr Baytar'ın sonradan «Naseri» -ismiyle meşhur olan «Kamil e Sınateyn el Baytara ve Zırtıka» adlı eseriyle veteriner. tababete ait za manının en mükemmel kitabını yazmıştır. Atların barsak heimintlerin den bahsetmiş, ~edavi için de Ebucehil karpuzu çekirde~i tavsiye et miştir. Ebu Bekr gastrophyliasis (Remieldüd) e dikkat ederek anusta bu kurtların katır ve eşeklerde daha fazla görüldü~nü yazmaktadır. Ebu Bekr, atların burun ve bo~azlarında görülebilen sülüklerden bahset-miştir. Atlarda uyuzu güzel tarif etmiş, bulaşık tabiatına işaret ederek kükürt, hardal, tuz ve zeytinya~lı bir ilaçla tedavi tavsiye etmiştir. Ebu Bekr, Bahl ismi altında durini anlatmaktadır. Bu hastalık ta ferçte pis kokulu bir akıntımevcuttur. Katır, beygir ve eşekte sıcak mevsimlerde husule gelir. Aygırdan çiftleşn;ıe ile dişiye geçer (4).

İlk defa uyku hastalı~ından bahis Ortaça~n en büyük alimlerin-den olan İbn Haldun ve Al-Kualkashandi'nin eserlerinde

(10)

r (8). «Gazaname ve Baytamame» isimli eserin müellifi olan Ali bin mer Türktür. Eserin veteriner tababete ait kısmında atların

kliniJ(-an ayrılkliniJ(-an iki nevi uyuzUndkliniJ(-an bahsedilmiştir. Birisi atın uzun. kılla-nın bulunduğu yele ve kuyrukta, di~eri ise vücudun başka

kısımların-yerleşir. Aynı yazar, at sıtması ismi altında muhtemelen bugün pi-plasmosolarak tanıdı~mız hastalıktan bahseder (3).

Ortaça~da Avrupada .Rönensansa. hazırlık diyebilece~imiz bir devre şlar. Bilhassa tıbba ait arapea eserler daha erkenden latinceye ter-'me edilmiştir. Bu çağda bir bütün olarak parazitler hakkındaki bilgi k yavaş artmıştır. Yazarların çoğu bilhassa insanlarda çok görülen arazitleri tekrarlamakla yetinmişlerdir (5) ..

10 uncu yüzyılda ingilterede koyunculuk ileridir. Hayvan tababeti e meşgulolanlar, kelebek hastalı~ın nemli bitkiler üzerinde topla-an sümüklülerle ilgisini görmüşlerdir (10). 13 üncü yüzyılda yaşamış lan kral II. inci Frederick'in emriyle Jordanus Ruffus veteriner taba-ete ait bir eser yazmıştır. «At tababeti» ismini taşıyan bu kitapta

uffus, ilk defa olarak bir veteriner tababet kitabında nomenclature urallarını kullanmıştır (10). Albertus Magnus (Büyük Albert) atlar, öpek, do~an kuşları ve balıklarda bulunan parazitlerin tarilini

yap-ıştır. Bu yazarın tarifIeri genel manada olup özel teşhise müsait de-ildir. Aynı yazar .sülüklerden .de bahsetmiştir. Johan de Brie 1379 da . hepatica'nın tarifini yapmışsa da bu parazit daha çok evvel tanın-akta idi. Bundan sonra bu parazit birçok yazarlar tarafından, mese-. a Aldrovandi 0522 - 1605) tarafından dabahsedilmistir (5). Smith'e

öre (9) ise İngiliz ziraat ve veteriner yazarı J. Fitzherbert, 1523 de eşretti~ «Hayvan Yetiştiricili~» isimli kitabında «sel basmış yerler, ü~nçiçe~i, pennygrass ve üzerinde küf , yetişmiş bitkilerle, meradaki eyaz sümüklüler koyunlar için fenadır» demektedir. Aynı satırlarda elebek hastalı~ın arazı çok iyi bir şekilde verilmiştir. Konjunktiva-ar beyaz, deri solgun ve cıvıkdır. Yünler kolaylıkla kopKonjunktiva-arilabilir.

Para-itleri de ~ören Fitzherbert bunları şöyle tarif eder. «Bunlar üzerinde oktacık ve beyaz kabarcıkları bulunan küçük hayvancıklardır». Gene-Fitzherbert Cerebral hydatid'i iyi tarif ederek sı~r ve koyunlarda bu-nun beyinle kafatası arasında bir keseden husule. geldi~i ve sı~rlar-da bunun çıkarılma te1qıi~i izah etmiştir (9). Atlarda ascaritleri iyi bir şekilde anlatmıştır (10).

Ce-elpinus tarafından evvelce bildirilen Eustrongylus gigas, 1570 yılında Jean de Clamorgan tarafından bir kurdun böbreklerinde

(11)

Erk - Güralp

muştur. T. Dunus, 1592de muhtemelen ilk olarak ve tanıyarak Diphy

lobothrium latum'un tarifini yapan şahıstır. Felix Plater Diphyllc

'bothrium latum'la tenyalan birbirinden tefrik etmiştir. Bu şahsı

Lumbricus latus adım verdigi parazit D. latum; Taenia longissim

adım verdigi parazit ise muhtemelen Taenia saginata'dır. Spigeliu

bir kuşta ,filaryaların bulundugunu ve atın corpus vitreum'unda filary~ mn varlıg-ınıbildirmiştir. 1645de Severinus, domuzlarda görüleI].Ech norhynchus gigas'ın tarifini yapmıştır (5). 16 ncı asır ttal~an yeter neri Agostuno Columbre, atlarda Oxyuris curvu1a'dan bahsetmiştir (9 August Hauptmann ilk defa olarak Sarcoptes scabie'nin resmini kaba ca çizmiştir (5). Uyuz hakkında evvelce bildirdigimiz birçok yazarla arasında meşhur anatomist Carlo Ruini, orijinal olarak atlarda iki tiı uyuzdan bahsetmekte, bunlardan birinin hayvan derisinin satıh kısmı na; digerinin ise derin kısmına nüfuz ettigine işaret ederek Psoroptn ve Sarcoptik uyuzun farklanm göstermektedir (10).

Smith'e göre İngiliz veterineri Michael Harward 1673 de neşret

tiği eserinde karaciğerde Echinococcus cyste'lerini çok iyi tarif etmiş tir. Kelebek hastalığında karaciğerdeki parazitlerin, hastanın ölümün

den sonra 24 saat canlı kaldıklanm bildirmiş, beyindeki hydatide

cyste'te kesenin içinde yalmz su bulunmayıp küçük beyaz kurtlann da mevcut oldugunu yazmıştır. Gene ayın çağlarda çok tanınmış Fransız veterineri SOlleyselşiddetli sancıların bir kısmının barsak parazitleri sebebiyle oldugunu, alelade ascaridlerin çok zararlı olmadığım; fakat kırmızı, iğne benzeri S. tetrachanthus (Strongylus tetrachantus _

Tri-chonema aegyptiacum) dedigi kurtlann çok tehlikeli olduğunu

yaz-mıştır.

Sonuç olarak görürüz ki, parazitoloji ilminin en önemli

yardım-cısı olan mikroskobun icadı, daha doğrusu kullamlışına kadar

muh-telü insan topluluklarının parazitler ve paraziter hastalıklar hakkın-daki bilgileri çok mahdut kalmıştır. Büyüklükleri dolayısiyle tamnması kolayolan Ascarid, Taenia, Enterobius ve bazan yalmz Taenia halkası en erken tamnan parazitlerdir. Bu arada pire, bit, tahtakurusu ve siv-risinekleri de parazit olarak tanıyorlar ve savaş çareleri anyorlardı.

Çıplak gözle görülmesi imkam olmıyan, fakat salgınlar yapan Ma-larya, Schistomiasis, Ancylostomiasis ve hatta uyuz gibi paraziter has-talıklar yalmz semptomları ile bilinmekte idiler. Çok küçük olmasına ve gözle görülmesinin güçlÜğüne rağmen uyuz amillerinin bazı ,türle-rini (Psoroptes?) islam hekimleri hastalığın amili olarak tamyorlardı.

(12)

ununla beraber Eski Yunan ve Romalı hekimler etkenini göremedik-eri uyuza faydalı tedaviler tatbik etmekte idiler.

Parazitolojinin hakiki ilmi gelişmesi, mikroskobun 16 ncı yüzyılın onlannda icadı ve 17 nci yüzyılda biyolojiye tatbiki ile başlar. Bun-an sonradır ki, parazitoloji ilmi' daha emin adımlarla ilerliyerek ugünkü seviyesini bulmuştur.

SUMMARY

İn this article the knowledge of parasites and parasitic disea•. i..

rom the ancient times to the seventeenth century until the microsc p. .

egr to be used, discussed. .' , . . '~w '.

LİTERATÜR

i - Adams. F.: The Genuine Works of Hippocrates. The Williams and Wilkins Comp. Baltimore. 130, 301. 1946.

2 - Dilgimen. B.: Veteriner Hp.kimliği Tarihi. Bozkurt Ma1baası. İstanbul. 39, 1947, 3 - Erk. H.: XVI nci Asır Veteriner Hp.kimliği ve bu asra ait eserler, Yeni

Deser-Matbaas!. Ankare. 56,57. 1955,

4 - Erk. H.: İslam Medeniyeli Çağında Veteriner Tababet ve .Naseri., Hab. Baskı-da. 1959.

5 - BoeppIi. R.: The Knowledge of Parasites and Porasitic İnfeclions from Ancı-ent 'İ'-imes to the 17. th Century. ExptL Parasitol.. V. 398. 1956.

6 - Mettler. C.C.: History' of Medicine. !.he Blokistan Comp, Toronto, 1947. 7 - Heveu • Lemaire. M.: Troite D'helmir-thologie Medkale ')t V<ıte.rinaire, Vigol

Freres. Paris. 3-4, 1936.

8 - Scuton. G.: Introduction. to the His:ory of Science. The Williams and WilkiD~ Comp, BaItimore, Vol. ı. III. ed. 8R9.. 1950 Vol. 2. II. ed. 233. 1950. Vo::>1.3 IL "d. 1775, 1953.

9 - Smith. F.: The Early History of Veterinary Literoture and its British Develop. ment. Bailliere. Tindall and Cox. Londcn. 1919.

10 - Smithcors. J. F.: Evolulion of the Veterinary Ari. Baillisre. Tindall and Cox, Lon.:1on. 1958

LI - Ünver. S.: Tıp Tarihi. Ahmed İhsan Basımevi. İstanbuL. 27. 69. 1943

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna göre, yetkileri sürekli olarak kaldırılan sermaye piyasası kurumlarının malvarlıkları, yetkinin kaldırılmasına ilişkin Kurul kararının alındığı tarihten

Elektronik Ortamda Hizmet Sunumu ve Buna İlişkin Sözleşmelerin Hukuki Özellikleri / Online Service Delivery and Legal Features About. Online Service Delivery Agreements

For this purpose, total phenolic content were assessed and multiple measuring methods to determine the antioxidant activity involving different reaction mechanisms such as

Duyarlılık (sensitivite, doğru gebe teşhisi/ bütün gebe hayvanlar x 100), özgüllük (spesivite, doğru gebe değil teşhisi/ bütün gebe olmayan hayvanlar x 100), pozi-

In our study, we obtain a good cosmetic result with putting visceral organs safely into the abdominal cavity in 86.3% of patients, most of whom had primary closure

U18 genç futbolcularda sadece 20 metre sürat ile skuat Gmaks arasında anlamlı bir ilişki belirlenirken, 20 metre sürat ile diğer anaerobik güç

Birden fazla üyesi olan bir takımın, zaman ve maliyet kısıtları altında, en çok noktaya uğramasını hedefleyen problemdeki noktaların salkımlar halinde gruplanması

In this case report, positive effects of direct steroid injection onto the brachial plexus via ultrasonography guidance in a patient with motor weakness due to herpes