• Sonuç bulunamadı

Boğaziçi'nde ulu bir çınar:Can Yücel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Boğaziçi'nde ulu bir çınar:Can Yücel"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

EDEBİYAT

T7- S / t 9 > S

i

B O Ğ A Z İ Ç İ ' N D E

CAN

Ulu Bir Ç ın a r: Y ÜCEL

• Sinem KÜÇÜKGÖRMEN •

Y

ahu nedir bu ten d ek i esrarlı ısrar Aynı rüyaya d alarm ış g ib i tekrar tekrar Yüzyıllardır sen i her gördüğüm de çıp la k Yeşeren gözlerim den düşer olu yor bir y ap rak " (1)

Yeşile gönül vermiş, yeşili hayatının teması say­ mış bir şairimizle bir aradayız bu sayımızda. Yaz sa­ yısını hazırlamanın verdiği rahatlık ve mutlulukla denizlerin mavisini kalemine mürekkep kılan Can Yücel, bu defaki konuğumuz.

Can Yücel'le kışın asırlardır uğramadığı, bahar dallarının umut umut açtığı Kuzguncuk'ta yine deniz kıyısında menevişlerin ışıltısı altında görüştük.

1956 yılında "Aç Bir Fareydi Şiir" Can Yücel’e gö­ re. Aradan yıllar geçtikten sonra şiirin bu kez ne ol­ duğunu sorduk.

- Şiirin pek çok kez tanımı yapıldı. Ne olup ol­ madığı tartışıldı. Size göre şiir, içinde bulunduğu­ muz dönemde nedir?

- Şiir her iş gibi bir iştir. Öbür işlerden farkı eğer iyi yapılırsa hem dayanıklıdır, hem de tek bir yerde kalmaz, yaygındır.

" B alıkla rg ib iy m iş sessiz v e k aran lık Yüzermiş saçların, yüzerm iş nefesin Susarm ışız b öy le b ir sakin derenin İçin deym işik, yeşilm işik, sazm ışık."(2)

Yıl bu kez 1946. Doğa kendisine karşı yaptığımız hataların sonuçlarım hazırlamakla meşgul ve bizler de sessizliğinden yararlandığımız doğanın bizi terk etmeyeceğinden eminiz. Bir kalem çıkıyor ortaya, kalkıp çevreyi yazıyor, doğaya karşı duyarlı olmamız gerektiğini anlatıyor. Türkiye'de ilk kez çevreci şiirler yazan şair Can Yücel.

- Sizin çevreci şiirleriniz sonun başlangıcım an­ latan sessiz çığlıklardı. Çevrecilik anlayışınızı öğre­ nebilir miyiz?

İlk kitabım "Yazma"da çevreyle, doğayla haşır ne­ şir olmam tek o kitaba has değildir. Çünkü sanırım benim şiirim doğayı algılamaktır. Bir yeteneği içerir.

Fotoğraflar: Sabri Tamer DURAK

Bir doğa duyarlılığı düşünüp yeni bir sosyal boyut kazanır.

"K ibrit çakıyorsun k a ra n lıkta badeni çiçeklerin i g örm ek için Ve M art denizlerinde bir çift sarnıç g em isi

gözlerin B ir iş açacaksın sen başım ıza, yangın mı olur

artık b a h a r mı?"(3)

Can Yücel, mavisini mürekkep kıldığı denizleri yazıyor. Denizlerin uçsuz bucaksız enginliğini şiirle­ rinde anlatıyor.

- Şiirlerinizde denizin özel bir yeri var. Soyut anlamlarda yüklüyor musunuz?

- Hep deniz kenarında yaşadım. Denizle ilgili tek tük şiirim varsa da denizi, deniz imgelerini sık sık- kullanmışsam da söz gelimi Yahya Kemal Beyatlı gi­ bi doğrudan doğruya denizi konu alan şiirim yoktur. Deniz benim için, içinde yaşadığım çevrenin bir par­ çası olarak önemlidir. Sonsuzluk gibi yolculuk gibi anlamlar yüklemem ona. *

- Şiirlerinizde insanları, ortamı kelimelerle res­ mediyorsunuz. Türkçe'yi kullanmadaki ustalığını­ za şairliğiniz de eklenince şu an konuştuğumuz di­ limizin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bir otuz sene öncesine kadar merkezi bir odak etrafında dönerdi: İstanbul lehçesi. Bu odak Anadolu ağızlarıyla da beslenerek çok daha zenginleşme ola­ nağına sahipti. Ama köylülerin kenti kurban etmesi yüzünden ölçü kaçtı. Eski deyimiyle kantarın topu kaçtı. Bu patırtıda hem İstanbul lehçesi hem de onun zenginleşimi Anadolu gömüleriyle güme gitti. Bunda bir ırkçı arı dil girişimlerinin payı olduğu gibi Ameri­ kan tatlı su sulandırmalarının da kabahati var. Bir de bunun üstüne eğitimde düzeysizlik ortaya çıkınca ipin ucu kaçmış oldu. Yine de bu gidişe karşı uyanık bir direnç var. Ama gene de niceliğe vurursak, Türkiye'nin niteliğinde bir düşüş olduğu kendiliğin­ den görülecektir.

- Günümüz edebiyatım incelediğimizde yeni edebiyatçıların anlaşılmazlığı bir erdem saydıkları­ nı görüyoruz. Giderek halktan kopan, kendi iç dün­ yalarını günlük tutar gibi anlatan edebiyatımıza an­ lam karmaşasının neden olduğu söylenebilir mi?

- Anlam karmaşasından çok daha başka iki etken var. Bunun bir tanesi yabancı edebiyatların etkileri bugünkü uluslararası edebiyat akımları modernist dediğimiz çizgide yürüyor.Yaşamm giriftleşmesi an­ latımı da giriftleştiriyor. Ondan dolayı da edebiyat kapalı hatta içe kapalı bir görünüm alıyor.

+

(3)

CAN YÜCEL

Bir bakıma da bireyi ortadan kaldırmaya yönelik- toplum düzenlerine karşı bireyciliğe yol açıyor. Dün­ ya edebiyatındaki genel durumun uzantıları yaşanı­ yor. Ama Türkiye’de yine de değişik bir görünüm var. Türkiye'de bu modernist akımlarının etkisi altın­ da kapalılık özentilerine, anlatımda nesnel karşılığı olmayan ölçüsüzlüklere saplanıyor. Bu da nasıl olsa ilgi görmüyoruz, okunmuyoruz öyleyse bize eş dos­ tun etkisi yeter toptancılığının ağırlığı da var. Üstelik örnek alınan modernist akımları iyi bilmemekten ge­ len el yordamı yöntemleri de bu çizgide iyi örnekler vermeyi engelliyor. Bu yüzden özellikle şiir bir kü­ çük seçkinler, meraklılar takımına sesleniyor oluyor. Ama bunun böyle sürüp gideceği şimdiden söylene­ mez.

- Sanırım çok tartışılan, yeni bir yaşam tarzı ola­ rak taraftar bulan postmodemizme geliyoruz. Sığla­ şan edebiyatta postmodemizmin etkileri neler ola­ bilir?

- Dünyada postmodernizm cılızlaşmakta yeni yollar aramakta. Sözgelimi postmodernist gidişin bir bakıma yanlış sayılacak bir atılımı. Bunun ardından daha başka çıkışlar gelecektir, elbet. Türkiye'de ise bir toplumsal ölüm kalım dönemi yaşandığına göre bunu yansıtacak geniş soluklu bir edebiyatın eli kula­ ğındadır.

- Postmodern düşünce mimariden müziğe, ede­ biyattan günlük yaşantımıza kadar girdi. Sanırım bir kavram yanılgısı var.

- Önce postmodemizmin ne olduğunu anlasınlar. Postmodernist temelde mimariye yönelik bir kav­ ramdır. Yeni teknolojilerle oluşan yapıcılık geçmişten gelen motiflerle gözleri daha uysal kılmaya çalışıyor­ lar. Konuyu daha geniş ele alırsak postmodernizm,

şimdi kitlelerle bu modernist sanatın arasındaki uçu­ rumu yetersiz bir biçimde karşılamaya çalışıyor. Ya­ rına zemin, değişim olacaktır. Şimdiden bilinmez ama görünen doğrultu, siyaset yönünde denilebilir.

- Medyanın kişilerin düşünce yapısında meyda­ na getirdiği bir tembellik var. "20. yüzyılın sözde enformasyon insanı geçmiş yüzyılların insanların­ dan daha az tarih bilgisine ve belleğe sahip."(4) Dü­ şünce yapısında ve bilgi birikiminde medyanın yaptığı tahribat edebiyatımızı ve toplumu nasıl et­ kiliyor?

- Haber bombardımanı aslında tek perdeli, tek bö­ lümlü, tekdüze bir kitle yaratmaya yönelik. Bu bizde yeni başladı. Sözde çok gelişmiş ülkelerde bunun et­ kileri çok daha ağdalı. Bireyler bir tüketim hayvanı haline getirilmek isteniyor. Tüketim oburu bir alıcı kitlesi oluşturuluyor. Daha geçen gün bir Karslı'yla konuşuyorduk. "Ellibin kişilik Kars'ta beşbin araba varmış, Kars'ın içindeki yollann uzunluğu ara sokak­ ları da dahil yüz kilometreymiş." Bu beşbin araba ne­ reden nereye gidiyor belli değil. Bilinen şu ki paralar Sabancı gibi fabrikatörlerin kasasına gidiyor.

- Peki içinde bulunduğumuz ortamda edebiya­ tın can çekişmesini durdurmak için alınacak ön­ lemler neler olabilir?

- Tabii, dikkat olunduğu gibi tüketime, mal sahibi olmaya yönelik nesnelerin fiyatı olursa yaşamak, edebiyata dayanan ilgi de o oranda azalacaktır. Bu gidişe bir çırpıda dur demeyle olacak iş değil bu. Devletin değişerek bu gidişin tersine yardımcı olaca­ ğına inanmıyorum. Bizim edebiyatçı şair olarak ya­ pacağımız şey insana inancı yeni insana umudu cani» tutmaktır. Ümudun içinde de tabi demokrasi geliştir­ mek için siyasal uyanıklığı taze tutmaya yardımcı ol­ maktır.

Yaşadığımız dönemin yılgınlığı Can Yücel'in şiir­ lerinde etkili oluyor. Bu belirginleşen ümitsizliğin ne­ denini sorduğumuzda başını, söyleşimizin başlangı­ cından beri seyrettiği denizden kaldırarak "Valla bi­ raz ihtiyarladık artık. Dolayısıyla korkusu demeye­ lim ama sezgisi belirginleşiyor. Nietche bir yerde "Ben gençken esinim ihtiyardı, şimdi ben ihtiyarla­ dım, esinim gençleşti" demiş. Dileğim o ki Nietche'ye nasip olan şey benim semtime de uğrar.

"K ovalam ayın beni y ata ğ a H iç uykum y ok

D aha lafın ıza k a n şaca ğ ım O rtalığı dağıtacağım Televizyonu ka p atacağ ım A yçiçeği resm i yapacağım d ah a B aşparm ağım a şiir okuyacağım K ü tahya vazonuzu kıracağım V akitsiz yatırm ayın beni D aha ç o k erken"(5)

Daha yazacak çok şiiriniz, tasvir edecek denizleri­ niz, anlatacak ağaçlarınız olduğu için bu uyku çok er­ ken. Bir şair için ölüm, insanın yitip gitmesi değil, adını sonsuzluğa silinmez harflerle yazdırmasıdır. ■

1- C. Y. - Can Feda (Şarkı), 2- C. Y. - Yazma-Suda, 3- C. Y. - Sevgi Duvan-Bahann Azizliği, 4- Gündüz Vassaf-Ce- henneme Övgü, 5- C. Y. Gece Vardiyası Albümü-Büyük Can Dedi ki.

4 . BOYUT/26

Ta h a To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Geleneksel ve organik yöntemlerle yetiştiriciliği yapılan çay bitkisinin, farklı sürgün dönemlerinde hasat edilen yaş çay ve işleme ürünlerinin (siyah çay ve çay

Bilimkurgu sinemasının kendi anlatı yapısı içerisinde kadınların gerçek dünyaya uygun toplumsal ve kültürel temsillerinde (anne, eş, bilim kadını, güçlü

Thilda Kemal’in cenazesinin ca­ miye gelişinde yakınlarının deste­ ği ile yürüyen Yaşar Kemal, zaman zaman 50 yıllık hayat arkadaşı için gözyaşı döktü..

Genel bir kural olarak, Smith'in formunun pozitif bir

Gazetelerle ve radyolarla, ilâı dildiği gibi, cenaze mersimi resm Bâyezlt meydanından başlıyacak Tebliğde merasime iştirâk edece lerfft saat 12.15 ten evvel

"İstanbul'un hava kirliliğinden nefret ediyorum" diyen ünlü şair, bu yüzden hastalandığını ve nefes almakta güçlük çektiği için sık sık oksijen tüpüne

Ayrıca, fitoremediasyonda sucul ototrofların kimyasal atıkların çevresel olarak yönetilmesi ile ilgili fiziksel metodlara göre nispeten daha duyarlı ve etkili

(2013), Kerkennah Adaları (Orta Akdeniz) çevresinde pingerlerin ĢiĢe burunlu yunus ile fanyalı ağlar arasındaki etkileĢiminin azaltması üzerine yapılan çalıĢmada,