• Sonuç bulunamadı

Bakırköy Çırpıcı Çayırı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bakırköy Çırpıcı Çayırı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Küçükçekmece de dahil olmak üzere Baıkrköy, Çır­ pıcı, Davutpaşa, OsmanlIlar devrinde Eyüp rnevleviyetine dahil bulunmakta idi. Çırpı, cı dediğimiz bugün V eliefen­ di çayırı olan yere de o za­ manda Davutpaşa çayırlığı denilirdi ki, Eyübün güney batısında bulunurdu.

BizanslIlar devrinde oldu­ ğu kadar Osmanlılar devrin­ de pe,k mühim olaylara şaline olan bu bölge kâh şahane o. tağların, kâh biniciliğin, kâh eğlen cen in , kâh akla, hayale gelmedik cinayetlerin yer- leştiğ' bir yer olmuştu.

Le Bas ise “ Küçük Asya „ya dair yazdığı kitabında Bakır, köyü Megar’ların tesis ettiği­ ni ve bu şehre lıendi kabile­ lerinin ismini izafe ettikleri, ni bildirir, ki mantık da bunu kabul eder. Bunu eski ismi ile Megar köy diye adlandır­ mamız eski Tuıanî bir kabi­ leyi de yada vesile olacaktır.

Çırpıcı ile Davutpaşa böl. gesinde Osmanlılann ilk ko­ nuklaması Yıldırım Bayazıd zamanında olmuştur. İstan­ bul'u dört tarafından kuşat, mağa ve sade denizden nefes aldırtmağa muvaffak olan Yıldırım, kendi iradesile ve yardimiyle Bizans tahtına o- turttuğu imparator İhtiyar Yuanisden ahdına tevfikan as ker ve para istediği vakit, Haçlılar seferine hazırlanmış bulunuyordu. Rumeliye geç. tiği zaman ilk otağını burada kurduFakat ihtiyar Yuanisin gevşek davrandığını görür görmez, hemen buradan ken­ disine haber gönderdi: “ A h ­ din ordu ile beraber cezyeııi hemen kendin otağu hümayu­ numa getiresin,,.

Bunun üzerine ihtiyar im­ parator, bilâhare kendi yeri­ ne geçen oğlu Emanueli gön. dermişti. Ve Bayazıd da

ken-( * ) Bakşrköy, eski Makrı ismini, meneşelerinin Yunan­ lı olduğu çok şüpheli olan fakat büyük Sitlerden bir ka­ bile olduğu muhakkak bulu­ nan Megar’lardan almıştır. Büyük ansiklepodi Milâttan önce 674 tarihinde,; Kadıköyü bu balkın bina ettiğini söy­ ledikten sonra denizci olan bu halkın Kadıköy karşısın­ daki Marmara sahillerinde, koloniler kurduklarını anla- tır.Ve Bizansı da diğer gelen muhacirlerle beraber bina et­ tiklerini söyler. (La grande Encgclopâdie T. X I ve P 1071).

— Çırpıcı Çayırı —

Yıldırım Beyazıt zamanında Orduyu Hümayun atlarının

otlatıldığı yer olan Çırpıcı Çayırı İstanbul loışatımmda Fatihin

süvarilerine karargâh olmuş, kendisi Otağ -1 Hümayununu sur­

ların gerisinde, Ç rpıcı’ da kurdurmuştu.

dişini burada huzuruna kabul

eylemişti.

Yıldırım Bayaz-.d tarafın­ dan burada büyük binalar vü. cüda getirilmemiş ise de Çır­ pıcı çayırının orduyu hüma. yun süvarilerine bir melce

olarak konulduğu ve burada padişaha mahsus atların ot. ¡atıldığı yazıl.r.

Böyiece hu mıntâka daha İstanbul fethedilmeden evvel Osmanlılarca çok mühim bir yer olarak kabul edilmişti.

Murat II. de îstanibulu muhasara ettiği zaman ayni yerde karargâhını kurmuştu.

1452 de Fatih Boğazkesen­ deki ordugâhından çıkarak zamanlarda, Rumeli seferle­ rine çıkarlarken otağlar

Çır-surlar önüne geldiği zaman, istikşafatın nereden gayet güzel yapılabileceğini araş­ tırmış ve nihayet:

— Babalarımız bizden ev. vel bu işi görecek yeri bul­ muşlar ! demişti.

Edirneden beraberinde ge­ tirdiği 300 kental sıkletinde olan ve 600 gülle ağırlığında taş gülle atan top burada mu. lıafaza altına alınmıştı. Yedi- kuleden tâ Çırpıcı çayırının nihayetlerine kadar her yer­ de karınca gibi Osmanlı as. keri kaynıyordu.

Sayısı yüz b :ne varan Türk süvarisine Çırpıcı bir karar­ gâh olmuştu. Bunlar ordunun gerisinde bulunuyordu. Bun­ lar gibi Türk ordusu erkânı harb'yesinin karargâhı da Çırpıcıya kurulmuştu.

Fatih bütün harekât devam ettiği müddetçe harbi Davut- paşadan idare etmişti. Balıklı Ayazmanın bulunduğu yerde Kayserlere mahsus saraylar mevcut iken bunlara ehemmi­ yet vermemiş, otağı hümayu» nu buraya kurdurmuştu.

Fetihten sonra ise gerek Davutpaşa, gerek Çırpıcı bü­ yük bir ehemmiyet aldı. 1483 de İkinci Bayazıdın veziri Davut paşa, bugün bile hâlâ maruf olan Davut paşa kışla­ sını bina ettirdi. “ Davut paşa sahrası kurbündeki Çırpıcı otlakgâhı da istaplı hümayu­ na tahsis edildi,, fakat birçok piçi çayırında kurulurlardı.

Padişahın veya ordunun Rumeli seferlerine çıkışların, da burada karargâh kurmak bir âdet hükmünü almıştı. Karargâh kurulduğu günü kurbanlar kesilir, civardaki fakir fukaraya tevzi olunur, çırpıcı çayırında askerî o- yunlar tertip edilirdi- Çırpıcı çayırı bu merasimin bir cün- büş yeri halini almıştı. (**)■

Tarihte en tantanalı otağ, ların ve karargâhların kurul­ dukları vardır.

Üçüncü Mehmet zamanın­ da (Ferhat paşa) 1003 sene, sinde Istanbuldan çıkıp Da- vutpaşa’da karargâh kurduğu günü orası bir âlem olmuştu Zafer için yapılan dualarda, zafere şevk ile gidildiğini gös termek için yapılan oyunlarda bulunmak üzere gelenlerin sayısı, ordu sayısının iki üç misli fazla idi.

Küme küme günlerce meh­ i l AMMER : Fatih Sultan Mehmedin, Ista nbulu kuşattığı zaman tam yüz bin atlısını terbane takımları çalmış, e i.

Topkapı ve (A ltm kapı) önünde bulunan tepelerin ardındaki Çırpıcı çayırında ba- (Lütfen sahifeyi çeviriniz)

rındırdığını yazmaktadır.

(2)

Halk İçin

(Halka rağmen, fakat gene halk için...)

Bu amaçtır işte benim taptığım.

Vatan için, millet için, halk için

WVWV %

Eğerinde sarsılarak bir atın

Şen dereler, yüce dağlar aşarken,

Yüreğimden yurt sevgisi taşarken

Yolcusuyum mukaddes bir maksadın

Arif Dündar A T A K E R w w

pahiler, atlar üzerinde hatıra gelmedik hünerleri halika« Çırpıcı çayırında göstermiş-^

“ kL üp fakir fukaraya

.^ E ğerin d e sarsılarak bir atın

zi edilen kurbanların' sayısı

Sen dereler, yüce dağlar aşarken,

ke™; Yüreğimden yurt sevgisi taşarken

eğlence vasıtalariyle bu cün-^

Vurounuyum mukaddes bir maksadın. Hizmet değil, vazifedir yaptığım...

büşe iştirak etmişlerdi. i a ■*

Fakat asıl en tantanalı alay, s

üçüncü Mehmedm Avustur. y atan

|j dağıtıyor derdimi,

ya seferine gıtmege rakı ol-< * 3 7 > duğu zaman, bizzat Çırpıcıda

'Fırtınadan hız alıyor gayretim;

^ ^ tîlL trlîn tte n c i's e İA s ırla ra h â k im olan milletim

Hm, ne üçüncü Murad padl-|Karsibinda unuturum kendimi.

şahların harbe gitmeleri âde-> 1

tini terk ile sarayda zevk v e ' işretle meşgul olmağı âdet edinmiş’ erdi.

Üçüncü Mehmet de ise har be gitmek niyeti hiç yoktu. Fakat bu hal asker arasında dedikoduyu mucip olmağa başlamıştı. Hattâ daha cüret, kâr olanlar:

— Padişah neden sefere çıtkm.yor? Otağını Davutpa- şada, Çırpıcıda kurdurmu­ yor? Eğer o kurmaz ise Dİz

kurarız. Selimi Sani merhu­ mun zamanında da kurmuş­ tuk!

Diyorlardı. Kanunî Sultan Süleymanın cenazesi ve otağı getirilirken bu otağ Halkalı kasrına konuduğu ve oradan bir alay tertip edilmek isten­ diği 'halde, korkan İkinci Se. lim b r türlü buraya geleme­ mişti. Bunu üzerine Çırpıcı çay.rmda meşaleler yakan ve onun etrafında toplanan Y e­ niçeriler işte burada isyan kararını verdikten sonra, er. tesi sabah zorlukla gelen 1- kinci Selim; geçirmemek için âdet olduğu üzere Yedikule önlerine hemen arabaları koy muşlardı.

Şimdi Yeniçeriler Üçüncü Mehmede bunu hatırlatmak istiyorlardı.

Nihayet Üçüncü M-elımedin hocası Sadeddim efendinin pek fazla ısrarie padişah Avusturya seferine bizzat gitmeğe karar verdi.

Padişahın sefere çıkacağı

Unvanını alabilmek için bü. tün cündi ağalarını huzu­ runda, Çırpıcı’da yeni bir »imtihandan daha geçmek mec »buriyetinde idiler.

s O gün bütün süvariler at. 'larına binmiş oldukları hal­ ede buraya gelirlerdi- (Cündi <ağa)larının oturmalarına mah 'sus tahtlar vücuda getirilir, ¿di. Tam bunların karşısında ¿süvarilerin vuracağı hedefler /konulurdu.

(* * ) İlk zamanlarda bu yerlerde hâlâ meşhur Türk hükümdarı Alp Aslan’ın mağlûp ve esiri Bizans impa­ ratoru dördüncü Romanosun yaptırdığı güzel köşklerin bakiyeleri mevcuttu. Bu köşk ler Kılıç Aslan ile harp eden Haçlı ordusu sergerdesi ( God Fruva) ordusunun tam tahrı. batına rağmen gene kör to ­ pal bir halde mevcut idiler ki bilâhare Osmanlı T ürkleri bunları tamir ederek eski kıymetli ha’lerine ifrağ et­ mişlerdi. Yukarıda ismi ge. çen dördüncü Romanos dev­ rinde (M . 1067-1071) F ilopo. tion ismi değ'ştirilerek Aera- ti yapılm ştı ki, Dördüncü Murada kadar bu isim türkçe mukabi'i o ’ariaş “ Sıhhatgâh„ diye kullanılıyordu.

haberi halk arasında yayılır yayılmaz, daha o gece, çoktan (beri seyretmedikleri bu man­ zarayı görmek arzusile halk geceden V eliden di çayırını doldurmuş, hattâ sipahilere bile yer bırakmamıştı.

Padişahın otağı bu kalaba, lık zorlukla yok edilerek ku­ rulabildi. Üç gün, üç gece burada büyük bir âlem, bir şenlik yapıldıktan sonra or­ du dualar arasında hareket etti.

Görülüyor ki, her seferde gerek pad’şah iştirak etsin, gerekse etmesin, hem harbe gidişte, hem dönüşte burada karargâh veya otağ kurmak bir âdetti. Giderken ilk dua burada yapılır, avdette de za. fer varsa ilk şenlik ve ilk is­ tikbal burada olurdu.

Hattâ İkinci Mahmut Ru- meliden payitahta avdet eder ken burada bir müddet aram buyurarak istikbaline ge’ en eâzim’ , ricali ve askerî ku­ mandanları, ulema ve şeyhle­ ri burada kabul etmişti. Bu şerefe mutad olduğu üzere şenlikler yapılm ş, mehterha­ neler çalmış, ha'k gece gün. düz davullarla zurnalarla eğ­ lenmiş, fakir fukaraya yemek ler tevzi edilmişti.

Denebilir ki, Davutpara ve Çırpıcı harbin hem mebde ve hem de intiha noktası idi. Bu rada dua edilmeden g ’ dilmez, gene duas'z payitahta tekrar girilmezdi.

II

Fakat Çırpıcı çay’ rnrn hu. susiyeti sade bu değildi. Bu­ rası ayni zamanda bir halk mesire ve eğjence yeri oldu­ ğu gibi, (Kapıkulu) süvarile. rinin de her zaman bir karar­

gâhı idi.

Onbirimci, onikinci hicrî asırlarda buralarda maymun, köpek, ayı, eşek oynatırlar, horoz, koç, deve güleştirir- lerdi. Bilhassa horoz ve koç güîeştirme merakı o devirde, ki İstanbullularda bir moda olduğu ve hemen hemen her­ kesin bu meraka müptelâ ol­ ması hasebi,le Veliefendi ça. yırı, hergün binlerce seyirci ve meraklı ile dolard.

Bu hal Bakırköyün yavaş yavaş büyümesine ve genişle­ mesine çok yardım ediyordu. Bu meraka müptelâ birçok zenginler Çırpıcı çayırı civa­ rında ve Bakınköyünde çok güzel köşkler, konaklar yap. tırmağa başlamış’ ardı. Bu yüzden Bakırköy tam kibar yatağı harin; arzediyordu.

Çırpıcının d :ğer bir husu­ siyeti de yukarıda dediğimiz g ’bi buralarının (Kapıkulu) süvarilerinin bir karargâhı olması idi. Bunların İstanbul da kışlaları yoktu. Bu sebep­ ten Davutpaşa, Çırp-cı ve ci. varına yayılırlar, buralarda karargâh kurarak yaşarlardı.

(Kapıkulu) süvarileri şun­ lardı : 1 — Silâhtar, 2 — Sipahi, 3 — Sağ ûlufeciler, 4 — Sol ûlufeciler, 5 — Sağ Gureba bölüğü 6 — Sol Gureba bö’ üğü, Bunlardan ancak (s lâhtar) lar sarı bayrağı hamil bulu­ nurlar, (sipahi)ler de kırmı­ zı bayrak taşırlardı.

Bu da bu havaliye başka bir hususiyet veriyordu. He­ men her yerde abş veriş ya­ pan seyyar dükkânlar vücu. da getirilmişti. Çırpıcı çayı­

rı sabahtan akşama kadar bü­ yük bir panayırın bir ticaret merkezi halinde idi. Hele bun ların arasına zurnacılar, kö. çekler, hokkabazlar, şakla­ banlar da karaşınca buraları hergün bir düğün yeri halini andırırdı.

Fakat daha o vakitlerde de Çırpıcı, hakikî bir at meyda­ nı, bir at çayırı halini almış, ti. Meraklı zenginlerin atla­ rı, hemen her gün muayyen ve mukannen saatlerde, pek fazla paralar ortaya koyula­ rak yarış ederler, halk da bu yar.şiara aralarında ufak mik tarda paralarla iştirak eder, lerdi. Kar ve yağmur müstes­ na, burada koşu yapılmadık hiç bir gün olmazdı.

Senede iki defa ise Çırpı­ cı (ilk ve sonbaharda) daha başka bir hususiyet bu da (Cendiiik) derslerinin son bir imtihan merkezi olmasın­ dan di.

Bu ders Çelebi Sultan Meh met tarafından tes’ s edilmiş­ ti. Ve Fatih zamanında, ilk defa ders neticelerinin bilin­ mesi için Çırpıcı intihap e. dilmişti.

E vvelâ (Cündel’k) koşu ders

1,erine saray içinde, dualarla başlanırdı. Acemilere ilk dersler Bağdat köşkü ile Has­ sa ocağına gidecek (üçüncü yerde), ve bunun aşağısında, ki (beşinci yer) mevkiinin ortasında dikili Kıztaşı sütu­ nun etrafında, Gü1 hanede, Be şikıtaş sarayının Çinili mey­ danında ders'er veri’ irdi.

Bu dersler binicilik, cirit, kılıç kullanma, ok, tüfek at­ ma vesaire idi.

Talebeler bu derslerde mu­ vaffak olurlarsa (keskinler)

M i LL I

Ş E F

Halksvini, adı üstünde old.ğu gibi vatandaşların memleket ve millet işlerini ,bilhassa milletin yüksek kültür iJ irin i düşündük­ leri gibi, zahmetsiz konu:abie- cekleri bir yerdir.

H A L K E V L E R İ

Halkevleri vatanda.lann kül­ fetsiz toplanacak'arı yer olduğu gibi, halkın kül.etsizce ve yük­ sek gayeler için dıima toplan­ masın» temin eden bir yer addet­ mek, yalnız bu kadarı dahi bu­ nun büyük bir millî müessese ol­ duğunu anlamak için kâfidir.

Bunlar, beş, on, otuz telle sarılmış ve ıslatılmış kar ke­ çesi idi ki, bunu bir kılıçta ikiye bölmek gerekti.

(Keskinler) ünvanrnı ala. cak süvari atını yavaş yavaş, hızlamdıra hızlandıra buraya yanaşır, tam hizaya gelince atını dört nalla sürer, elinde­ ki kılıcı ile bir darbede keçe, yi ikiye ayırırdı.

İş bununla bitmezdi. Bu ilk imtihanda muvaffak olan ikinci bir imt handan daha geçerdi. Bunun için de atı uzaktan bütün hıziyle koştu­ rarak ağaların önüne kadar gelirler, orada bir saniyede atı, gûya mıhlanmış gibi dur. dururlardı.

Bunda da muvaffak olan üçüncü bir imtihana tâbi tu­ tulurdu. Bu da bir anda, bir nokta üzerinde atı döndür, mek idi.

Bunu takiben de at üstün­ den ok ve kılıç atma imtihan, lan yapılırdı. Bütün bunlar­ da muvaffak olanlar (keskin, ler) meyanına dahil olabilir­ lerdi.

Böylece imtihan bittikten somra Çırp cı çayırında bü. yük bir â em başlardı. Evvelâ dinî merasim ile yeni (kes­ kin) ocağın şeyhinden izin alır, şeyhin eliyle sırtına (keskinler) hırkasını giyer, di. At meraklısı zenginler ta­ rafından bunlara gayet ş.k özengili eğerler hediye etmek de bir âdetti. Mensup oldu­ ğu ocak da kılıç, ok ve tüfek hediye ederdi. O günkü oyun larda top’ anan hasılat ile ye­ ni atlar alınırdı. Hattâ padi. şahlar ve sadrazamlar da bu hediye edilen atların alınma­

ları için bir miktar nakdî hediyelerde bulunurlar veya kendi ahırlarından en güzel atları intihap için gönderir, lendi.

Bütün bu merasim bittik - ten sonra cünbüş başlardı. Mehterhaneler çalar, ciritler oynanır, davullar zurnalar karşısında köçekler oynat, süvarilerle ha'k eğlenirdi.

O günler o kadar ka"abalı1 olurdu ki, Çırpıcıda iğne a san yere düşmezdi.

işte Çırpıcmın Osmanl tarihindeki eski devri. B' kırköyünün bu yeşil sab­ iler zaman bir rağbete mazha o ’ muştu. Tarihin sahifeleı ar-smda büyük bir hatıra b raktı.

8

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

3. Kasabadan şehre giden bir öğrenci servisi 60 km/sa hızla giderse, verilen süreden 15 dakika geç varıyor. Bir traktör A dan B ye doğru 16 km/saat hızla yola çıkıp 1,5

Bahsi geçen bölgelerden derlenen gerek aşiret hayatına, gerekse e§- kiya ve aşk hikaye1erine aitolan bozlaklarda atın destanlarla masal ve hikayeleriri birçoğunda olduğu

Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa ve erotizme bir protesto olmuştur.. Mantıksızlık ve var olan

Zimbabwe'de milyonlarca insan için temel hammadde olan mısırın fiyatında oldukça hızlı bir artış var ve bunun nedeninin de kuraklık olduğu tahmin ediliyor.. Malawi'de

Elbette söz konusu olan sadece küresel oligarşinin [zenginler enternasyonalinin] neden olduğu beşeri ve ekolojik kötüle şme değil.. Ünlü Amerikalı iktisatçı

Bu kapsamda incelenen Birvan, Aşvan ve Meşeli cevherleşmeleri Yüksekova Karmaşığı'na ait derinlik kayaçlan tarafından kesilen Keban Metamorfıt- leri kontağı boyunca,

Çerkez düğünlerinde yapılan at yarışları yanında 1970’li yıllara kadar oynanan “Deri Kapma” oyunu binicilik faaliyetlerinde önemli bir yer tutar.. Gökbörü,

Aynı zamanda bu yayın sayısı 2016 yılında yapılmış toplam yayın sayısının yaklaşık onbinde 2,5’luk ünü oluşturmuştur ve yapılmış en yüksek