OKTAY
AK B AL
• •>9- lt\
B ir
'
Camlıca
Öyküsü...
> * - *•Ö
vgüsünü yapmak bana düşmez. Hem de gereksiz bulurum böyle bir şeyi. Bir insanın ‘ne olduğu’ ortaya koyduğu yapıtlarından belli olur. Bugüne dek gerçekleştirdiği çalışmalardan... Ama haksız saldırılar, sataşmalar karşısında o ki şiyi yalnız bırakmak yanlıştır. Hem de o saldırıla rın ne gibi gerekçelerden, kaynaklandığı da az çok biliniyorsa!...Ankara’da çıkan bir dergide, daha doğrusu büyük bir basımevinin aylık bülteninde — çünkü bu dergi tüm Türkiye’ye dağıtılmaz, ancak belirli kişilere gönderilir— bir yazı okudum. Bu yazı A n kara’da çıkan bir gazeteden aktarılmış. Turing Kulüp Genel Müdürü Çelik Gülersoy’a çatmak n i yetiyle kaleme alınmış bu imzasız yazıda şöyle bir öykü anlatılmakta: Bir Alman işadamı yanında eşi ve bir Türk gazetecisiyle Çamlıca tepesine çık mış. ‘Şahane bir gün, hava fevkalâde, Marmara ve Boğaziçi tüm renkleri ve aynntılanyie uçaktan bakar gibi ayaklar altında' imiş! Konuklar bu gö rüntüye hayran olmuş, bu yüzden de birer bardak ayran içmek istemişler. —Demek hayranlık duy gusu ayran İçmek İsteğini veriyor!— Haftanın tenha bir günüymüş, bahçedeki sabit masalarda sevgililer oturuyormuş. Bizimkiler nedense üzerin de örtü serili bir masaya yönelmişler. Garsonlar ‘Oraya oturulmaz, yasaktır’ diye önlemişler. Bu yüzden olay çıkmış. Garsonlar. Genel Müdür Gü- Iersoy’un yakında buraya geleceğini, arka binada olduğunu, bu masaya konuklarıyla oturacağını söylemişler, ama bizimkiler ‘ille de biz burada otu racağız' diye tutturmaz mı? Sonunda Çelik Bey’e bir de kart göndermişler. “Bu masada oturacağız’ diye. Üstelik Basın Şeref Kartını da İliştirmişler bu karta... Yine de Genel Müdür’den izin çıkma mış. Ne yapsınlar başka bir masada yiyip içmiş, gitmişler...
Olay budur. Ama bu denli basit bir ‘olay’ı bü yüten Ankara gazetesi şu satırları da ekliyor: «Devlet büyükleri önünde bel kırarak cilâcılık yapan ve de son günlerde Devlet Bakanı tlban Öztrak'ı etkilemek için akla gelmez girişimler pe şinde koşan Bay Çelik Gülersoy'un gerçek kişiliği
böylece bir kez daha ortaya çıkmıştır, tki boya, iki tamir ve bir cilâ için bu ayrıcalık niye?». Bu ya zıyı aktaran Dergi’nin de bir notu var. onu da ya zayım tamam olsun: «Ülkemizdeki ayrıcalıklı bu rumlardan birisi de Turing Kulüp'tür. Biz de bir zamanlar bu tür kuruluşların biri ile kıyasıya ile savaşım vermiştik. Ama görüyoruz ki hiç yaran olmamış. Sıfıra sıfır elde var sıfır».
Çeiik Gü’ ersoy’u yakından tanırım. Yıllardır Çalışmalarını izlerim. Turing Klün yöneticisi olarak verdiği savaşımı bilirim. Ortaya koyduğu işleri, ya pıtları da... Bu bakımdan Öülersoy’u tanıtmaya, anlatmaya gerek duymuyorum. Ankara’daki gaze tenin ve derginin böyle başarılı bir yöneticiye saldırmalarının altında kimbilir hangi nedenler var? Bunları da eselemek istemem. Anlatılan ola yı epeyce gülünç buldum. O kadar boş masa var ken üstü örtülü olanını seçip, ille de orada otur mak istemek nedon*> Rir nlav yaratmak için mi? ‘Ayrıcalıklı Kuruluşlardan biri de Turing Kulüp imiş! Ne gibi ayrıcalığı var, onu da söylesinler de öğrenelim... Türkiye’deki tarihsel sanat değerle rin! korumak için çımınan Mr ktş! olarak tanı yorum Gülersoy’u... Hem Kulüp’ün etki alanında, hem de kendi kişisel çalışmalarında tutkulu bir kişinin başarılı çalışmalarını yıllardır izliyoruz. Yeterince desteklenmeden, övgüler beklemeden yapılan çalışmalar bunlar...
Çamlıca, benim de en sevdiğim kent köşele rinden biridir. Yıllardır gitmiyordum. 1971’de son kez orava gittim, ortalık ntsllk İçinde idi. Otura cak temiz bir köse bulmak zordu. Bir de geçen yıl Bittim, şaşırdım kaldım. Turing Kulüp’ün eli değ miş. Genel Müdür Gülersoy'un yönetimindeki bu kuruluş Camlıca’yı gerçek güzelliğine kavuşturmuş. Dosta düşmana gururla gösterilecek bir yer. Bu denil başarılı bir yapıtı — hem de kendi olanakla- rıyle yaratan— ortaya kovan bir kuruma ve o ku rumun basındaki kişlve ancak teşekkür edilir.
Bir de *Devlet büyükleri önünde bel kırarak cilâcılık etmek» suçlaması var!.. Bir Devlet büyü ğü önünde saygılı davranmak ne zamandır ‘ayıp’ sayılıyor? Adını anmak istemediğim gazetenin ve derginin başındaki 'gazeteci* arkadaşlar Devlet büyüğü, ya da parti büyüğü savdıklarının önünde hiç eğilmediler mi? Bunu hiç sanmam, arasak bu gazete ve dergi sahiplerinin geçmiş yıllardaki ‘Devlet ve parti büyükleri’ önünde iki büklüm fo toğraflarını bulamaz mıyız acaba?
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5 0 7 9 1 1 0 0 6 *