• Sonuç bulunamadı

Aydın Sayılı'nın Hayat Hikayesi, Eserlerinin Değerlendirilmesi ve Listesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aydın Sayılı'nın Hayat Hikayesi, Eserlerinin Değerlendirilmesi ve Listesi"

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AYDIN SAYILI’NIN HAYAT HİKÂYESİ, ESERLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ, ESERLERİNİN LİSTESİ*

MÜBAHAT TÜRKER-KÜYEL**

Profesör Sayılı, 1913 yılında İstanbul’da doğm uştur. İlk ve o rta öğre­ n im in in önem li b ir kısm ını A nkara’da görm üştür. Lise tahsilini tam am la­ dıktan sonra, devletin açmış olduğu sınava girerek, Millî Eğitim B akanlığınca, yüksek tahsil yapm ak üzere, A m erika Birleşik D evletleri’- ne gönderilm iştir. Ü niversite tahsili, Bilim Tarihi alanında en önem li ö n ­ cü lerd en ve bu bilgi d alın ın bağım sız b ir akadem ik dal olarak kurulm asında en m erkezî rolü oynayanlardan b iri olan Profesör Sarton’- ın yönetim i altında p ro gram lan ıp plânlanm ıştır. Profesör Sayılı’n ın Har- v ard ’daki talim ve terbiyesi, Sarton’m İslâm D ünyasında bilim tarih in d e uzmanlaşmaya ve tem erküz etmeye “genişlemesine”, fizik tarihinde uzm an­ laşmaya ise, “derinlem esine” dediği boyutların çerçevelediği, geniş bir ala­ nı kapladı. Sayılı, 1942 tarihinde, Bilim Tarihi alanın daki doktora derecesini H arv ard ’dan aldı. Öyle anlaşılm aktadır ki, bu derece, dünya­ da, bu bilim d alında verilm iş olan ilk d ereced ir (bkz., Isis, cilt 33, 1942, s. 714; cilt 39, 1948, s. 240).

Profesör Sayılı, 1943’te, Türkiye’ye döndü; ve, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde İlmî yardım cı olarak, akadem ik kariyerine intisap etti. Bu Fakülte, üç yıl kadar sonra, A nkara Ü niversitesi’nde yer aldı. 1946’da, Sa­

* Dilin kullanılışındaki hâkim iyet ile eserlerin tahlilindeki d erinlik ve değerlendirm e­ lerdeki tam isâbet ve asıl, hep 3. tekil şahıs k ullanılırken, üç yerde birden, 1. tekil şahısa d önülüp, “ I have done” (daktilo m etin, s. 10, p a ra g ra f 2), “ I also p u b lish ed ” (daktilo m etin, s. 10, p a ra g ra f 6), ve “ to this publication o f m ine” (s. 12, p a ra g ra f 2), gibi ib arelerin teşkil edilm iş olm ası gibi veriler, bu m akalenin İngilizcesinin hiç şüphesiz olarak, Aydın Sayılı H oca’n ın elinden çıkm ış o ld uğunu gösterm ektedir. Sanırım , Hoca, bu m akalesini, 1989’da, “ Die D eutschen M orgenlândische G esselschaft”a şeref üyesi seçilmesi m ünasebetiyle (bkz.,

Erdem, cilt 5, sayı 14, 1989, 1990, s. 679; A lm anca m etin, s. 680) kalem e alm ış olsa gerektir.

Ben, 1. tekil şahısın kullanılm ış olduğu bu üç ibareyi, m etn in b ü tü n ü n e uysun diye, sanki 3. tekil şahıs olarak verilm iş gibi telâkki ederek, İngilizceden lü rk çey e çevirdim ; ve Hoca’- n ın 1989’dan sonra yayınlanm ış olan yazılarını da ekledim (no. 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133). H oca’nın bu tarih ten sonra alm ış olduğu ö d ü lleri ise ( ) içerisinde gös­ terdim .

(2)

4 M ÜBAHAT TÜRKER-KÜYEL

yılı, aynı Fakültede doçent ü nvanını aldı. 1952’de kadrolu profesörlüğe, 1958’de ise o rdinaryüs profesörlüğe yükseltildi.

1952’de, A nkara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde, res­ m en, b ir Bilim Tarihi Kürsüsü ku ru ldu . Bu kürsü, kendi tü rü nd e, dünya­ daki k ürsü ler arasında en erken k u ru la n lar arasınd adır; Türkiye’de ise ilktir. Profesör Sayılı, b u k ü rsü n ün , k u ru lu şu n d an tâ 1983 yılında, em ekli oluncaya kadar, başkanlığını deruhte etmiştir. Sayılı, aynı zamanda, 1974’te id ârî b ir b irim olarak resm en k u ru lu şu n u n başlangıcından itib aren , Fel­ sefe Bölüm ü’nde başkan olarak hizm ette bulunm uştur. Felsefe Bölümü altı kürsüden oluşm aktaydı.

1947 yılında, Profesör Sayılı, Türk Tarih K uru m u’na aslî üye olarak seçilmiştir. 1957’de ise, “M illetlerarası Bilim Tarihi A kadem isi” ne m uh a­ b ir üye seçilmiştir. 1961’de, aynı akadem ide aslî üye olmuş, 1962’de ise, üç yıllığına başkan yardım cılığına seçilmiştir. Profesör Sayılı, “Türk Kü­ tü p h an e c ile r D erneği” n in ve “ Die D eutsche M orgenlândische Gesell- schaft” ın (1989) şeref üyesidir. O, birçok yıl, Türk Tarih K urum u’nda O rtaçağ Bölüm ü Başkanı olarak hizm et verm iştir. Profesör Sayılı, 1977’de “Türkiye Bilimsel ve Teknik A raştırm a K urum u”n u n “H izm et Ö dülü” nü, 1981’de ise, Bilim T arihindeki çalışm aları ile, İstanbul Teknik Üniversite- si’nin “Liyâkat Ö dülü Sertifikası” nı kabul etm iştir. Profesör Sayılı’ya, Co- pern icus üzerin d ek i çalışm aları yüzünden, A nkara’daki Polonya Sefareti tarafın d an 1973’te C opernicus Madalyası, 1989’da ise, Unesco Başkanı Fe- derico Mayor tarafın d an N e h ru ’n u n d o ğu m un un 100. yılı m ünasebetiyle ihdas edilm iş olan “N ehru Bronz Madalyası” verilm iştir. 1992’de İlesam

Ödülü’n ü alm ıştır.

Profesör Sayılı, 1980’de, Unesco’n u n Paris’teki m erkezi için O rta As­ ya M edeniyetleri Tarihi üzerine h azırlanacak olan altı ciltlik b ir çalışm a­ n ın hazırlanm ası amacıyla kurulm uş olan ‘M illetlerarası Yayın Komisyonu’ üyeliğine seçilmiştir. Sayılı, 1983 E kim inden beri, A tatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek K urum u ’n u n bağlı kuruluşu olan A tatürk K ültür M erkezi’- n in Başkanı olarak hizm et verm iştir. A nkara Ü niversitesi’nde Bilim Tari­ hi alan ınd a lisansüstü dersler verm eye devam etm iştir.

Aydın Sayılı, şu m üteakip m illetlerarası kongrelere ve bilim sel top­ lan tılara katılm ıştır: 1951’de, İstan b ul’da toplanan ‘M illetlerarası Müsteş­ rikler Kongresi’; 1953, 1956, 1959, 1962 ve 1974 yıllarında b irb irin i takiben İsrail, İtalya, İspanya, Birleşik Am erika ve Japonya’daki milletlerarası kong­ reler, 1956’da A m erika Bilim Tarihi K u ru m u ’n u n New York’taki kongre­ si, 1957’de, Paris’te Royaum ont’da toplanan ‘XVI. Asır Bilim Kollokyumu,

(3)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ

1958’de Pisa ve V inci’de toplanan ‘M illetlerarası Bilim Tarihi Sem pozyu­ m u ’, 1954 ve 1956’da Tahran’da to p lanan ‘M illetlerarası İbn Sînâ ve Nasır ud-Dîn at-Tûsî K ongreleri’; 1950’de İstan b u l’da, F ârâbî’nin ö lüm ünün bi­ ninci yılını anm ak amacıyla düzenlenm iş olan toplantı, 1956, 1961 ve 1970’te, Ankara’da toplanm ış olan Türk Tarih K urum u K ongreleri, 1971’de, İstanbul’da ‘Balkan M atem atikçileri Kongresi’, 1973’te, Pâkistan’da, doğu­ m unun bininci yılını kutlam ak amacıyla toplanm ış olan ‘M illetlerarası Bey- rû n i K ongresi’, 1977’de, ‘Dünya Program ve Ö ğretim Konsili’nin İstanbul’da toplam ış olduğu ‘Üçüncü, Eğitim Ü zerine Dünya K onferan­ sı’, 1977’de, İstanbul’da, III. M urad’ın İstanbul’daki R asathanesi’n in ku­ ru lu şu n u n dörtyüzüncü yılı m ünasebetiyle yapılan, rasathanelerle ilgili, M illetlerarası Sempozyum; 8-13 Kasım 1979’da, Pâkistan-İslâmâbad’da, “Bi­ lim Tarihi ve Bilim Felsefesi M illetlerarası K ongresi”, 7-10 M art 1981’de Pâkistan-İslâm âbad’da gerçekleştirilm iş olan ‘İslâm ın İnsanlık K ültürü ve M edeniyetine Yapmış O lduğu K atkılarla İstikbalde Oynayacağı Rol Kon­ feransı’, aynı yılda Pâkistan’da, H icret’in 1400’ü ncü Ay yılı m ünasebetiy­ le ‘İslâm’da Bilim Siyâseti’ toplantısı; 29 H aziran- 1 Temmuz 1981’de, Malasia-Kuala L u m p u r’da, İbn Sînâ’n ın do ğ u m u nun bininci yıl dönüm ü m ünasebetiyle toplanan, ‘M illetlerarası Sempozyum’, 7-11 Nisan 1982’de Tajikistan-Duşenbe’de toplanan, “ O rta Asya’daki, Av, Yiyecek Yığmak ve İstihsal Etm ekte N eolitik Devir Ekonom i T ip lerin e İlişkin Sempozyum” , 16-21 Nisan 1984’te Marsilya’da, “ M atem atik K arşılaşm aları M illetlerara­ sı M erkezi” tarafından düzenlenen ‘M atem atik Tarihi K onusunda Kol- lokyum’.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilim Tarihi Kür­ süsü, şim di, üç üyeden m üteşekkil olup, b u n ların üçü de Profesör Sayılı tarafın d an yetiştirilm iş b ulunm aktadır. En büyük üye, başlıca, astronom i tarih in i tem sil etm ektedir. Diğeri, ki o da b ir profesördür, tabiî bilim ler ve tıp tarih i alanını temsil etm ektedir. G eri kalan üye, fizik ve m atem atik tarih in d e yetişmekte olan b ir asistandır; doçentliğe hazırlanm aktadır.

Profesör Sayılı İngilizce, Fransızca, Alm anca, Farsça ve A rapça bil­ mekteydi.

ESERLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Profesör Sayılı’n ın ilk yayınları, tâ H arvard Ü niversitesi’ndeki ö ğren­ cilik yıllarına k adar geri gider. O n un o zam anki araştırm aların ın önem li b ir kısmı, bağımsız olarak ele alm ış olduğu diğer bazı araştırm a konuları da olmuş olm asına rağm en, tabiî olarak, doktora tezi olan O rtaçağ İslâm

(4)

6 M ÜDAHAT TÜRKER-KÜYEL

D ünyasındaki Bilim ve Ö ğrenim M üesseseleriyle ilgilidir. Ama, b u n u n b ir sonucu olarak, üzerinde b ir hayli çalışmış ve doktora teziyle birlikte başlam ış olduğu konu, İslâm’da R asathane’dir; ve, ona ek olarak, Medre- se’dir, H astane’d ir ve K ütüphane’d ir (bu konuda, eserleri listesindeki 10., 14., 15., 16., 17., 28., 30., 31., 33., 41., 42., 43., 44., 58., 59., 62., 64., 79., 82., ve 84. nu m aralara bakınız).

Profesör Sayılı, ‘İslâm’da Rasathane'de (bkz., listedeki 41. num ara) gös­ term iştir ki, Rasathane, astronom i çalışm aları yapm ak amacıyla örgütlen­ miş ve uzmanlaşm ış bir kurum olarak, İslâm Alem inde doğmuştur. Bu hâl, İslâm A lem inin hâiz olmuş olduğu bazı özelliklerden ve karakterlerden ve bu Alem in dinî ve şer’î işlerini y ürütm ek için, kendisini astronom iye bağım lı hissetm iş olm asından ileri gelir. Bu kitap şunu da gösterm ek is­ ter: Doğu İslâm A lem indeki rasathaneler, Avrupa’da k u rulan ilk rasath a­ neler için b ir p ro to tip ve m odel hizm etini görm üştür.

Profesör Sayılı, bu kitabında şunu isbat etm iştir: Özellikle AvrupalI­ ların, yaklaşık iki yüzyıllık b ir devrede, yapmış oldukları a raştırm aların ­ da, oldukça sık surette yapılm ış olan referan sların konusu olan, K ahire’deki, H akîm ’in M ukattam R asathanesi denen rasathane, aslında, gerçekte mevcut olmayan hayâlî b ir rasathanedir. Sayılı, bu rasath an en in gayr-ı mevcut oluşuyla ilgili olan b ir ilk rap o ru n u , “Al-Hakîm ya da Mu­ kattam R asathanesi’ne İlişkin Bazı G erçeklikler” başlıklı olup ta, 1951’de İstanbul’da toplanm ış olan M illetlerarası M üsteşrikler K ongresi’nde oku­ muş olduğu tebliğiyle, sunm uştur. Profesör Sayılı, Al-Me’m ün’un Şam’da­ ki R asathanesinin ve ilk kez İsfahan’da keşfedilm iş olan Melikşah Rasathanesi’nin asıl yerini tesbite muvaffak olm uştu (bkz, 42, num ara). Sayılı’n ın araştırm aları, H abesh al-Hâsib (bkz., no 30), B eyrûnî ve İbn Yû- nus’un eserlerinde Me’m ûn’un rasathanelerine ilişkin olarak bulunan, p ar­ ça parça, fakat, açık ve ayrıntılı b ir bilgiyi toplam ak im kânını da gösterm iştir. B unlar sâyesinde, Me’m ûn’u n Bağdat’taki ve Şam’daki rasat­ h an eleri arasındaki m ünasebeti aydınlatm ak da m üm kün olm uştur. Bu m ünasebet, İslâm m bu en erk en ve kısa öm ürlü iki rasath anesin in biribi- rin in çağdaşı, hattâ, biribiriyle eş zam anlı olması gibi acaib b ir d u ru m ­ dur. Beyrûnî sâyesinde, bu iki m üessesenin arasındaki bağları, Me’m ûn’un himayesi altında teşkilâtlandırılan Beytü’l-Hikme’deki sistemli ve yoğun tercüm e faaliyetini olduğu kadar, geodezi faaliyetleriyle saha araştırm ası­ nı da tasdik etm ek m üm kün olm uştur.

Bu kitapta, O rtaçağ İslâm Dünyasında, rasath anenin, teşkilât, çalış­ m a düzeyi, ekibin zenginliği ve etkinliği, hayatının uzunluğu, m âlî deste­ ğin tip i ve tabiatı, rasath an en in astronom iyle m atem atiğin çeşitli

(5)

AYDIN SAYILI’NIN HAYATI VE ESERLERİ 7

d alların dak i öğrenim bağlantısı açısından evrim i, aydınlatılm ıştır. Profe­ sör Sayılı, ilk kez, G üneş’in ve Ay’ın gü nlük m ü şah ad elerin in b ir yıl bo­ y u n c a b u m ü e s s e s e le rd e , M e’m û n ’u n a s tr o n o m la r ı ta r a f ın d a n gerçekleştirilm iş olduğunu da (liste, no. 30) göstermiştir. Şurası çok ilginçtir ki, astronom i alanındaki araştırm ada, bu m etod hakkında O rtaçağdan da­ h a sonraki İslâm î asronom i kaynaklarına övgü b u lu n an veçhe, rasathane kurm ak faaliyetiyle astronom i âletleri, Doğu İslâm  lem inde Türk- İslâm ın k ilerinin doğ ru d an doğruya b ir devamı olan Tycho Brache’yi h a­ tırlatm ak tad ır (liste, no. 79).

The Observatory in Islâm, Birleşik A m erika’da, 1981’de, A rno Press ta­ rafın d an tek ra r basılm ıştır.

Profesör Sayılı’nın , aynı m ahiyette, ama, nisbeten küçük olan öteki bazı k u ru m lar h ak k ında olduğu kadar, M erâga, Gâzan H an, Sem erkand ve İstanbul R asathaneleri hakkında, başka ve daha spesifik olan yayınları m evcuttur (liste, 10., 13., 14., 17., 31., 33., 42., 43., 49. n um aralar). Sayılı, Gâzan H an’ın bu alanda yapm ış olduğu katkılarını, Gâzan H an’ın yapmış olduğu şeyin b ir rasathan e inşa etm ek olduğ u nu ve bu k u ru m u n asıl öne­ m inin, resm en vakıf gelirleriyle desteklenm iş o ld uğunu ve astronom i öğ­ retim iyle yardım cı bilim dalları arasındaki bağıntıyı gösterm ek suretiyle, b ir dereceye k adar aydınlatm ıştır (liste, no. 10).

Kuvvetli izlenim o d u r ki, III. M urad’ın İstanbul Rasathanesi, daha o nu n üzerinde hiçbir incelem e yapılm adan, yıkılmıştır. B ununla beraber, A lâeddin M ansûr’u n geliştirilm iş m anzûm esi (liste, no. 33), İstanbul Ra­ s a th a n e s in in oldukça önem li bilim sel çalışm alara sahne olduğu gerçeği h ak kın d a açık ifadeler ihtiva etm ektedir. B undan başka, bu belge şunu da gösterm ektedir: İstanbul R asathanesi’n in kurm ay heyeti, h e r ne kadar içlerin d en yalnız b ir tanesinin ismi bize intikal etm iş ise de, on altı astro­ n o m dan ibaretti; ve, bu ku ru m a bağlı olan b ir de “ Küçük Rasathane” b u ­ lunm aktaydı.

The Observatory in Islâm h ak k ınd a yapılmış olan tanıtm alar, Isis’te (cilt 53, 1962, s. 237-239), Archives Intemationales des Sciences’ta (cilt 14, 1961, s. 429-431), Revue d ’Histoire des Sciences’ta (cilt 13, 1960, s. 359-360), Ja p o n la ­ rın Bilim Tarihi dergisi olan Kagakuşi Kenyu'da (No. 56, Tokyo, 1960, s. 37-38) ve Araştırma’da (cilt 2, 1964, s. 337-352) yayınlanm ıştır.

The Observatory in Islâm’a yapılm ış olan referanslar, oldukça çok sayı­ dadır. Şu m üteakip m isaller zikredilebilir: Shigeru Nakayama, “ T he Pos- sibility of Scientific Revolution in the East-Specifically in the Case of A stronom y” (Japonca), Scientific Revolution (Japonca dergi), 1961, s. 168,

(6)

8 M ÜBAHAT TÜRKER-KÜYEL

186; C. Doris, H ellm an’ın British Journal for the History of Science" takı yazısı (cilt 1, kısım 4,1963, s. 304-305); J. N eedham , Science and Civilisation in Chi- na (cilt 4, kısım 2, 1965, s. 695); E.S. Kennedy, The Cambridge History of Iran, cilt 5, 1968, s. 661; A bu’l-Qâsım-i Q u rb ân î, Kâshânînâma, Tehran, 1970, s. 4, 251; Q urbânî, Masaıvi Nâma, Tehran, 1971, s. 8, 194; Q urbânî, Riyâzîdânân- i Îrânî ez Khwârezmî tâ İbn Sînâ, Tehran, 1971, s. 60, 93, 333; David A. King, Journal for the History of Astronomy, cilt 4, 1973, s. 107, 110; The Legacy of İslam, O xford, 1974, s. 488; Y. Dold. Sam plonius ve S.H. Nasr, The Dictiorıary of Scientific Biography, cilt 11, 1975, s. 24 ve cilt 13, 1976, s. 514; Willy H a rtn e r ve David A. K ing’in Journal for the History of Astronomy' deki yayını, cilt, 9, 1978, s. 202-203, 211, 213 ve 217. George Saliba, “T he First non-Ptolem aic A stronom y at the M aragah School”, (Isis, cilt 70, 1979, s. 571-576) adlı m a­ kalesinde, The Observatory in Islâm'a, atıfta b u lu n u r; ve, ondan, El-U rdî’n in Kitâb al-Hay’a adlı kitabından alınm ış olan üç parçayı, on ları ilk kez açık ve doğru b ir şekilde, yazarının kim liği tesbit edilm em iş olan b ir Bodleian yazm asının teşhisinde kullanarak, zikreder. Bu kitap, önceden, yanlış ye­ re, ötekilere ve özellikle de İbn Sînâ’ya atfedilm iştir. Saliba, baştan, mu- fassalan ve bol bol serim lem iş olduğu tered d ü tlerd en sonra, Kitâb al-Hay'a'nm, M erâga R a sa th a n e sin in k u rulm asından önce yazılmış oldu­ ğunu, önce, The Observatory in Islâm'da b ild irildiğini takdir etm ese de, m u­ tabık kalm ıştır. Şurasını eklem ek de uygun olur: Ü zerinde nisbeten az çalışılmış b ir kaynağın, M erâga R asathanesi’nde düzenlenm iş İlh ânî zîc- lerin in , geniş surette, İbn el-A’lem ’in ve İbn Yûnus’un zîclerine dayanmış olduğu vâkıasm a d air olan h ü k m ü n ü n , Profesör Sayılı’n ın The Observa­ tory in Islâm”ın m bilim ve astronom i tarih çile rin in dikkatine sunm uş ol­ duğu bu noktanın, doğru olduğu da isbat edilm iştir. Söylemeye gerek yoktur ki, bu, ancak denem e ve yanılm a süreci yoluyla ulaşılabilecek bir bilgi tipidir. Aksi halde bu süreç, özellikle İbn el-A’lem m isâlinde, tama- miyle liyâkatsiz b ir süreç olmasa bile, çok uzun b ir süreç olmuş olurdu.

Profesör Sayılı, hastaneler hakkındaki çalışm alarının ancak b ir kıs­ m ını yayınlam ıştır (liste, 16., 54., 64., 74. num aralar). Bu çalışm aların ço­ ğu doktora tezinde verilm iştir; ve, Sarton, Introduction to the History of Sci­ ence’inde (vol. 3, p a rt 1, 1947, s. 293, p a rt 2, 1948, s. 1248-1249) bu kıs­ ma atıfta bulunm uştur. Sarton, aynı eserinde, Profesör Sayılı’nın Türk tıbbı hakkındaki m akalesine de atıfta bulunm uştur. (Ay. yer, s. 1217, 1226) (Isis, cilt 40, 1949, s. 382’ye de bkz.).

Sayılı’n ın ilk yazmış olduğu kitap, b ilim in halka yayılmasını h e d e f al­ mış olan m ahiyetteki kitabıdır. Bu kitabın yaklaşımı, bilim in tarih i, yön­ tem i ve felsefesi yoluyla yapılmış b ir yaklaşımdır. Bu kitap, Hayatta En

(7)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ 9

Hakikî Mürşit İlimdir başlığını taşır (liste, 19. no). Bu başlık, A tatürk’ün b ir özdeyişidir, ya da, daha ziyade, böyle b ir özdeyişin kısaltılm ış b ir şekli­ dir. Bu kitap, m edeniyetin, b ir hayli, teknolojinin etkisinde kalm ış ol­ d u ğun u , am a, sırf teknolojik araştırm an ın ve keşfin kendi başlarına, yetmeyeceğini öne sürer. Ancak bilimle desteklenm iş ve bilim i kılavuz ola­ rak alm ış olan b ir teknoloji, insan ve toplum so ru n ların ı yöntem li b ir şe­ kilde çözebilir ve kendisini onlara b ire r cevap bulm ak ve onları çözmek çabasıyla özdeşleştirir. İşte bu yüzden in san ın hayatını düzenlem ekte ve karşısına çıkacak olan m eseleleri çözmek hususunda uyum sağlam akta, ilk plânda, başvuracağı şey, sırf am p irik olan teknoloji değildir, fakat bi­ lim dir. Ama, bu in sanın iyi niyetin ve yapıcı teşebbüslerin lâytm otif teşkil ettiği b ir m edeniyet yaratan faaliyetinin başat öğesi olarak, erdem e, b ilin ­ ce ve değer h ü k m ün e olan ihtiyacına halel getirm ek veya onu gözden dü ­ şürm ek değildir. Öte yandan, ve bun u n la birlikte bilim , tek başına sadece, m edeniyetin m addî v eçhelerinden sorum lu değildir. Bilim, insana, insa­ n ın karşısına çıkacak m anevî m eselelerde ve dâvalarda kılavuz olm akta başat fak tö rdür de. İşte bu yüzden, bilim , insan hayatındaki yapıcı değiş­ m eden, m addî-m anevî iyileştirm eden ve gelişm eden sorum lu olan başlı­ ca güçtür. Aksi halde, çünkü, insan değişmeye karşı m ukavem et edebilir. Bilim, in san ın hayatı üzerindek i etkisini, uygulam alı bilim ya da teknolo­ j i vasıtasıyla, daha doğ ru d an doğruya, k ü ltü r veya uygarlığım ızın ‘entel-

lektüel k ü ltü r’ d en en dilim i yoluyla, daha dolaylı olarak yapar.

Bu kitap, Türkçedir. İlköğretim (cilt 14, 1 Ağustos 1949, no. 275-277, s. 3622) de ve Isis'te (cilt 10,1949, s. 286) tanıtılm ıştır. H alil İnalcık, “A tatürk ve Türkiye’n in M odernleşm esi,” (Belleten, cilt 27, 1963, s. 630) adlı m akale­

sinde, bu kitaba atıfta b u lu nm u ştu r; ve, özellikle de, o, kitaptaki, bilim in özel sosyal şartları aştığı, insan to p lu m ların a dinam izm getirdiği, bilim in dil, ırk ya da ırk b ağ ların d an vâbeste olduğu ö n erisine atıfta b u lun m uş­ tur. (Kitabın 3. baskısına ilişkin tanıtm a için, bkz., cilt 6, sayı 18, 1 Eylül

1990, 1992, s. 933-937).

Profesör Sayılı, d aha sonraları, bilim in insan hayatındaki ve insanın daha iyi ve daha güçlü m edeniyetler yaratm akta, bıkm ak usanm ak bilm e­ yen şekillendirm e faaliyetindeki tem el yeri gibi genel b ir konuya dönm üş­ tü r; ve, onu, “ lü rk le rd e Batılılaşm a H arek eti” bağlam ında olduğu kadar, “ Bilim ve Ö ğretim Dili O larak Türkçe” temasıyla da ilgisi dahilinde, b ü ­ yük b ir ayrıntıyla, ele alm ıştır (liste, 76., 90., 105., 106. ve 109. num aralar). Profesör Sayılı’n ın b ir bilim ve k ültür dili olarak Türkçeyle ilgilenm iş ol­ ması, o n u n tâ öğrencilik yıllarına k adar geri gider. Gerçekten, o, bu ko­ n u d a Sarton’a, Sarton’ın teşek k ürlerin den de anlaşılacağı üzere, yardım

(8)

10 MUBAHAT TURKER-KUYF.L

etm ek fırsatını bulm uştur. (Bkz., Introduction to the History of Science, cilt 3, kısım 1, s. 29, 104, 972, 1014). Bilim, felsefe ve tıb k itap ların ın , XII. asırda, A rapçadan Lâtinceye çevrilm iş olması, “ O nikinci Asır R önesansı” denen hareketle yedilerek, Batı Avrupa’da hüküm süren K aranlık Çağları sona erd irm iş olması vâkıası, çok iyi tesbit edilm iş b ir olaydır. F ik irlerin ve bi­ lim sel bilginin, İslâm A lem inden Batı Avrupa’ya sızmış olm asının bu baş­ langıç “renaissance”sından sonra da, kesintiye uğramayıp, hattâ, XVII. asra kadar daha da ince b ir tarzda ve belli ölçüde, devam ettiği, öyleki, İslâm A lem inin C opernicus, Galileo ve Harvey gibi kim selerin, Avrupa’da yap­ mış olduğu, bilim sel devrim in başlangıcının bazı evreleri üzerindeki, tak­ d irden uzak olmayan, etkide bulunm uş olm a vâkıasını da, Profesör Sayılı, kendisine sorun etm iştir. Buna m ukabil, O sm anlı Türkiyesi de, onbeşin- ci, onaltıncı ve onyedinci asırlar gibi en erken devirler içerisinde, sadece teknolojide ve güzel sanatlarda değil, am a aynı zam anda, bilim sel ve e n ­ telektüel k onularda da, Avrupa ile kültürel ve bilim sel tem asta b u lu n ­ m uştur.

Profesör Sayılı, bu m eseleleri, hususiyle, “ İslâm ve XVII. Asır Bilim i­ n in Yükselişi” (liste, 36. no), “Ü çüncü M urad’ın İstanbul’daki R asathane­ sinde B ulunan Yer Küresi ve Avrupa ile K ültür Teması” (liste, 15. no) m a­ k alelerinde işlem iştir; ve, o bu konuya The Observatory in Islâm'da (liste, 41. no), Türkçe olarak kalem e alm ış olduğu, “ İslâm’da Bilimsel Ç alışm anın Tem posundaki Yavaşlamanın Temel Sebepleri” m akalesinde (liste, 52. no) ve C opernicus üzerine Türkçe ve İngilizce olarak yapm ış olduğu yayınlar­ da (liste, 63 ve 66. no), tem as etm iştir. Aynı zam anda, o, bu ko n u lar­ da iki doktora tezi yönetm iştir. Bu tezlerden birisi XVI. ve daha erken asırlarda rasat âletleri alanında, Türk-İslâm A lem inden Batı Avrupa’ya gi­ den etkiyi göstermekteydi, diğeri ise XVII. asrın erken dönem lerinde, ana­ tomi alanında, Rönesans Avrupası’ndan Türkiye’ye giden etki hakkındaydı. Profesör Sayılı’n ın tesis ve tasdik etmeye çalıştığı b ir başka görüş de, bilim in, insan etkinlik leri arasında ilk dünyaya gelen ve en eski b ir etk in ­ lik olm uş olmasıdır. Bilim sihir, teknoloji ve d inden çıkm aktan ziyade o n ­ larla yanyana bulunm uştur. Bilim, felsefeden daha eskidir, ama zamanında, felsefeyle çok sıkı bağlar k u rm u ştu r ve o n unla bütünleşm iştir. Zaman za­ m an da felsefeden bağım sızlaşm ış ya da felsefeyle olan bağlarını k o p ar­ mıştır. Bu, genel olarak, ya da hiç değilse zam anla, bilim hakkında daha sistemli ve teorik b ir telâkkinin doğmasıyla eşdeğerdedir. Bu şart şu gö­ rüşe yol açm ıştır: Bilim, A ntik Yunan’da d oğm uştur ve bilim , asıl ve sınır­ lı anlam ıyla, ancak Renaissance’da XVI. asırda varlığa gelm iştir. Bilimsel faaliyetin daha ziyade am p irik ve eski damgası din, sih ir ve özellikle de

(9)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ

teknoloji alanı dışında, geniş surette bulunur. Ama, şurası da pekâlâ açık­ tır ki, (listede 54. no), b ü tü n b u n larla birlikte, som ut vâkıalar ve bedahat denebilen şeyler, bilim in dinle, sihirle ve teknolojiyle yanyana olarak, ama, bağım sız b ir şekilde, A ntik G rek’ten önce de, varolduğunu gösterm ekte­ dir. Böyle b ir görüş teorik yoldan yapılmış b ir m eşrulaştırm ayı ve dayana­ ğını şu tezde bulur: Bedahat, aslında, çıplak tem elleri bakım ından, alelâde gündelik düşünceden farklı b ir şey değildir; o, kısm en, b ir tem ellen diril­ miş ö rnek bilgiye, kısm en de form el m etodolojiye dayanan ve em niyet, ve hata ve gafletten sakınm ak amacıyla alınmış, sistemli ölçüler tem in eder (bkz., liste, 106. no).

İşte bu genel p ersp ek tif içerisinde M ısır’daki ve Mezopotamya’daki G rek öncesi bilim ler tarih i önem kazanırlar. Bu d u rum , özellikle, Mezo­ potam ya için doğrudur. Ç ünkü, ilkin, M ezopotam yalıların, M ısırlılara kı­ yasla n\atem atik ve astronom ide, çok daha ileri bilgileri mevcuttur. Çünkü, ikinci olarak, Grekler, M ısırlıların bilim ind en değil, fakat Mezopotamya- lıların bilim inden daha çok ödünçlem işler ya da o nlard an daha çok öğ­ renm işlerdir. D urum , belki, tıb açısından dikkate değer derecede değişiktir. Bilimsel başarıda Grek seviyesinin yükselmiş olm asında, bu es­ ki m edeniyetlerin önem ini talâkatla söylemekte niçin b ir zaruret b u lu n ­ d u ğ u n u n b ir başka sebebi de, onun, genellikle, b ir şekilde, çok ihm al edilmiş veya gözardı edilmiş olmasıdır. Öyle g örünm ektedir ki, bu konuyla gerçekten b ir b ü tü n halinde m eşgûl olm ak hususunda b ir tem âyül mev­ cuttur. Ama ayrı ayrı misâller, anlık olsalar da, genel b ir du ru m u k u rta r­ maya m uktedirdir. İşte, Profesör Sayılı, bu m ahiyette olup da dağınık bulunan m addeleri b ir araya toplamaya, ve, böylelikle, kendisine atıfta bu­ lunu lan yayınında (Liste, no: 54), b ir yığılgan izlenim yaratmaya teşebbüs etm iştir.

Profesör Sayılı, bilim sel çalışm anın d u rm asının veya azalm asının ve bu halin İslâm A lem indeki sebebine d air az veya çok, am a, devamlı su ret­ te, b ir ilgi duym uştur. İslâm Alemi, yaklaşık olarak sekizinci asrın o rta­ sından başlayarak, ilim lerin ekiniyle önem li surette ilgilenm iştir. Bilim, felsefe ve tıb alanındaki Grek e serlerin i çevirm ekte yoğun ve sistemli gay­ re tle r sarfedilm iştir. B unun neticesinde de, İslâm Alemi, O rtaçağların en ileri m edeniyeti olmaya başlam ıştır. Bilim, felsefe ve tıb alanlarındaki bu dikkate değer faaliyetin sonucu olarak, O rtaçağ’da İslâm Alemi, dünya en­ telektüel tarih i içerisinde şerefli b ir yer alm ıştır. İslâm Alemi, O rtaçağ’- daki ilk uykusundan silkinmeye sebep olmuş iken, acaba, niçin bilim m eşalesini daha ileriye götürm ekte devam etm edi? Sayılı, bu çok karm a­ şık meseleyle, m üm kün olduğu kadar açık ve som ut şekilde, uğraşmayı de­

(10)

12 MÜBAHAT TÜRKER-KÜYEL

ner. O, bu suretle, entelektüel kültüre, d o ğrudan doğruyalığı daha çok, uzaklığı ise daha az olan ve çöküş hadisesiyle ilgisi gösterilecek sebepler olarak vasıflandırılabilecek d u ru m d a olan sebeplere bağlanabilen bu m e­ selelerin veçheleri ü zerin d e talâkatle durur. Üstelik elde edilen sonuçlar­ la yapılan çıkarım ları b ir dereceye k adar gözden geçirm eyi ve kontrol etmeyi sağlam ak amacıyla, o, b ir yandan, geçortaçağ Avrupasıyla, öte yan­ dan da, O sm anlı İm p a rato rlu ğ u ’n u n batılılaşm ası h areketi boyunca yapı­ lan tecrübelerle m ukayeseler yapmaya çalışır.

Burada, m erkezî b ir problem , felsefe ile din arasında yapılabilecek b ir uzlaşm anın derecesi m eselesine dönüşm ektedir. O rtaçağ İslâm Ale­ m inde olduğu gibi kuvvetle th eo san trik olan b ir toplum da, din ile felsefî düşünce arasında b ir çeşit uzlaşm a sağlam ak ya da nihayet, sulh içinde b erab er yaşamak için ihtiyaç duyulan şartları tem in etm ek, işin esası idi. Böyle b ir şarta, m istik ve sihirsel olan zıt görüşler karşısında bilim sel b ir dünya g ö rü şü n ü n devamlı surette varlıkta kalması ve yaşaması, yardım cı olur. B ir tem el vâkıa da, bilim sel ve felsefî bilginin, ek olarak, nesilden nesile, eşik b ir değerden daha yüksek b ir yoğunlukla intikal etm iş olması halinde, bilim sel bilgi, sadece devam etm ekle kalmayacak, küçük de olsa b ir hız derecesiyle gelişebilecek ve ilerleyebilecektir. Bilimsel ya da akıl- sal dünyanın yaşamda kalması da bu şekilde garanti edilm iştir; durum , h e r şeyden ziyade, yüksek tahsil yapılan okulların ya da entelektüel veya lâdînî denen bilim lerin öğretim m üesseselerinin yayılması ve teşkilâtlan­ dırılm ası meselesine doğru değişip taşar. Şimdi, Profesör Sayılı’nın bu alan­ daki çalışm aları gösterm ektedir ki, b ü tün bu veçhelerde, İslâm Alemi, önem li ilerlem eler kaydetm iştir; ama, bu devamlı ve yıkımsız tarzda b ir bilim sel ilerlem e sağlamaya yeterli değildir. Ama, bu n u n la birlikte, İslâm Alemi, geçortaçağ Avrupasına yine de yardım cı olm uştur.

Felsefeyle, lâd înî bilim ler de b una dahil olmak üzere, din arasındaki m ünasebet 20., 22. ile 50. ve 39. (s. 407-429), 104, (s. 43-49), 107. (s. 343-374) no’lu eserlerde ele alınm ıştır. İslâm A lem indeki yüksek tahsil o ku lların­ da lâdînî bilim lerin yeri ve lâd în î ilim lerin ve genellikle de tıbbın aktarıl­ ması konuları 8., 9., 13., 55., 57., 60., 82. no’lardaki çalışm alarda ve 39. ile 50. no’lu ilgili eserlerde ele alınm ıştır.

Profesör Sayılı’n ın çok zam an ayırıp üzerinde çok çalışmış olduğu b ir konu da Ortaçağ İslâm Âleminde, bilimsel ve entelektüel başarılarda Türk- lerin oynadığı role ilişkindir. Türkler, paçavralardan yapılmış kağıdın kul­ lan ım ının İslâm  lem ine g etirilm esinde aracı rol oynam ışlardır. Türkler, sadece m edrese, yani yüksek tahsil okulu k u ru m u n u n yaratılm asında de­

(11)

AYDIN SAYILI NIN HAYATI VE ESERLERİ 13

ğil, fakat, aynı zam anda, İslâm ’da hastane ve rasath an en in kurulm asında da öne çıkmıştır. Şurası ilginçtir ki, hastane ve rasathane, tabiblerin ve astrono m ların ihtiyaç duym uş oldukları lâdînî bilim lerin, yani, tabiî bi­ lim lerle m atem atiğin, aktarılm asında olduğu kadar, tıb ve astronom i bil­ gisinin yaygınlaştırılm asında da değeri takdir edilecek derecede etkin bir pay sahibi olm uştur.

İslâm Alem inde, krallar ve prensler, genel olarak, astrolojinin h e r tü r işin sevk ve idaresinde em niyetli b ir kılavuz olduğuna inanm ışlardır; ve, sık sık, m atem atiğin ve pahalı rasat â letlerin in geliştirilm esi işinde ko ru ­ yucu ro lü n ü üstlenm işlerdir. Üstelik, astronom iye rağbet, sadece İslâm ın yeğlediği b ir davranış değildi. İslâm A lem inde b ir m ü d d et için olsun, si­ yasal üstünlük k uran Turk-Moğol çevresinin de b ir karakteriydi. Diğer yan­ dan, özellikle Türkler, İslâm A lem inde, siyasî ve İdarî işlerde, geniş b ir etkinlik alanın a sahip oldular; ve, sadece Doğu İslam A lem inde değil, fa­ kat aynı zam anda A frika’da da, az da olsa, birkaç ad et devlet kurdular. İş­ te bu sebeple, Türkler, tabiî olarak, bilimsel çalışmaların tervîci ve himayesi hususu n d a öze taallûk eden b ir vasıta hizm eti gördüler. L âdînî bilim lerin İslâm A lem inde ekini hususu, geniş çapta devlet desteğine ve tek tek h ü ­ k ü m d arların şahsî ilgilerine bağlı kalm ıştır.

Türklerin insanlık entelektüel tarih in e yapmış oldukları büyük öne­ mi haiz esaslı katkıları hakkındaki tez, nihayet, kısm en, aslî Türk nüfu su­ n u n sadece O rta Asya’da değil, fakat aynı zamanda, hem en hem en Doğu ve Doğu-Kuzey İran ’daki bölgelerde, tam A rap o rd u la rın ın bu bölgeleri isti­ la etm iş olduğu zam anda da, var olduğuna dayanır. Profesör Sayılı, bu özel konuda, Profesör R ichard N. Frye ile işbirliği içerisinde yazm ıştır (5. ve 6. no) ve bu yazıya, alanla ilgili olan b ir çok bilgin kişi atıfta bulunm uştur: A hm et Caferoğlu, Türk Dili Tarihi I, İstanbul, 1970, s. 78; G. Sarton, Intro- duction to the History of Science, cilt 3, p a rt 1, 1947, s. 379; R. Şeşen, Hilâfet Ordusunun Menkıbeleri ve Türklerin Faziletleri, A nkara, 1967, s. 28; G erhard Doerfer, “W oher Stamm te ib n M uhennâ”, Archeologische Mitterlungen aus İran, Neue Folge, cilt 9, s. 248; H.D. Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, İstanbul, 1976, s. XXI, 14; M ehm et Fuat Bozkurt, Untersuchungen zum Bojuard-Dialekt des Chorasan Türkischen, G öttingen, 1975, s. 2.

Şu vâkıa çok iyi bilinm ek ted ir ki, İslâm A lem inin bu doğu kuzey böl­ geleri, istisnâî olarak, İslâm iyetteki entelektüel ve bilim sel açıdan, verim ­ li olm uştur. Gerçekten, dikkate değer b ir d ü şü n ü rle r ve bilim adam ları büyük kitlesi, O rta Asya’n ın bu bölgelerin den çıkm ıştır; ve, o n ların m illi­ yetlerini belirlem ek, ekseriyetle, h e r ne k adar güç b ir iş ise de, o n ların

(12)

14 M UBAHAT TURKER-KUYEL

hesapta yeri olan önem li b ir m iktarı, bu bölgelerin sâkinleri arasındaki Tîirklere ait olm alıdır.

B undan başka, Türkler, sâdece, İslâm A lem indeki bilim sel çalışm ala­ rın devam ına değil, fakat aynı zam anda, İslâm k ü ltü rü ve m edeniyetinin entelektüel tem ellerini ku rm a öncü çalışm asında ve İslâm ın bilim sel ya da, özellikle, bilim in başlangıcında ve kuruluş evrelerinde duym uş oldu­ ğu d e rin alâkada rol oynamıştır.

Aydın Sayılı, böyle erk en tarih li Türk bilg inlerine b ir misâl olarak, özellikle A bdülham îd ibn Türk’ü gösterm iştir (liste, no: 45, 51) (listedeki 81., 96. ve 107. n u m aralara da bkz.).

T ürklerin yapmış oldukları bu tü rd en faaliyetler asırlar boyu sürm üş­ tür. O nbeşinci asrın b irin ci yarısında Kadızâde ve Uluğ Bey, bu m ahiyet­ teki olağanüstü m isâllerdir. Bir kaç sayfa önce zikredildiği üzere, öyle anlaşılm aktadır ki, Türkler, geçortaçağlarda ve erk en m o dern zam anlar­ da, bilginin, Doğu İslâm A lem inden Avrupa’ya geçişinde de önem li bir rol oynamıştır.

Nihayet, Avrupa, bilim ve en d ü strid e büyük atılım lar yaptığı esnada, Batı eğitim ve öğretim m üesseselerinin kabulü ve Avrupa’n ın bilimsel bil­ gisinden ve objektif düşünm e yöntem lerinden yararlanm a hususunda açık b ir karara varm ış olanlar da, yine Türklerdi. Gerçekten, Avrupa dışında, böyle b ir B atılılaşm anın ilk örneğini O sm anlı Türkleri vermiştir. (Bkz. lis­ te, 90., 96., 105., 106., 109. num aralar).

“H ig h er E ducation in M edieval İslam ” (liste, 12. no.) adlı m akalesin­ de, Profesör Sayılı, Avrupa O rtaçağ Ü niversitesine b ir ölçüde m odel hiz­ m etini görm üş olması m uhtem el bulunan, İslâm’daki yüksek tahsil m edrese sistem inin, sadece, Alp Arslan ve M elikşah gibi Selçuklu Türkü olan h ü ­ kü m d arların him âyesinde resm en yaratılm ış o lduğunu değil, fakat aynı zamanda, onun, büyük ölçüde Türklerin idaresinde bulunan ve hâkim veya, en azından, dikkate şayan b ir kısm ını Türk nüfusun teşkil ettiği İran ’ın kuzey ve doğu bölgelerindeki inkişâfının erken ve kurucu evrelerinde de yer alm ış olduğunu da açıkça gösterm iştir. George Sarton, bu yayına Isis*- te cilt 40, 1949, s. 382’de, Shigeru Nakayama ise Bilimsel Devrim adlı J a p o n ­ ca dergideki (1961, s. 168) “T he Possibility o f Scientific Revolution in the East-Specifically in the Case of Astronomy” adlı Japonca makalesinde atıfta bulunm uştur.

M atem atik tarihi alanında, Profesör Sayılı’nın, dokuzuncu asrın baş­ langıcından A bdülham îd ibn Türk hakkındaki çalışması (liste 48., 53 no’- lar), H ârezm î’nin, ikinci dereceden denklem lerin hallinde, on un ünlü

(13)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ 15

geom etrik yöntem lerin kurucusu olm adığını, kitabının ise, cebir konusun­ da ilk m onografik eseri teşkil etm ediğini, h e r ne kadar bazıları H ârezm î’ye b ir çeşit öncelik tanım ak istem ekte ısrar etm ekte iseler de, kesin olarak ortaya koym uştur (Roshdî Rashed, “L’idee de l’Algebre selon al-Kharezmî”, Fundamenta Scientiae, vol. 4, no. 1, 1983, s. 87-100, gelecek paragrafta Fuat Sezgin’e yapılacak atıfa da bkz.). Sayılı, ilk defa, içinde Pithagorasçı teore­ m in genişetilm esi hakkın d a en ine boyuna yapılm ış olan tartışm an ın yer aldığı, dokuzuncu asırdan, m atem atikçi Sâbit ibn K urra’n ın b ir m ektubu­ n u yayınlamıştır.

Profesör Sayılı’n ın bu h e r iki çalışması da m atem atik tarih çile rin in açıkça ilgisini çekm iştir. C.B. Boyer (Isis, cilt 55, 1964, s. 68-70) ve Chris- to p h e r J. Scniba (Isis, cilt 57, 1966, s. 56-66), Batı Avrupa’da, Sâbit ibn Kur- ra tarafın d an öne çıkarılm ış olan bu teorem e yapılm ış olan atıfların ilk kez görü n d ü ğ ü tarih i belirlem eye çalışm ışlardır. B.A. Rosenfeld ve A.T. G rigorian, onu, Dictionary of Scientific Biography' de (cilt 13, 1976, s. 293) zik­ retm iştir. C.B. Boyer, bu teorem ü zerin de durm u ş ve History of Mathematics (1968, s. 257-259)inde A bdülham îd ibn Türk’e atıfta bulunm uştur. Şurası da ilâve edileb ilir ki, o n u n bu iki esere yapm ış olduğu bu atıfları, İslâm A lem inde b ü tü n m atem atik konusuna hasredilm iş olan, yaklaşık, yirm i sayfalık b ir b ö lüm ün içerisinde, yaklaşık, iki sayfa işgâl etm ektedir.

A bdülham îd ibn Türk’ü n A rapça m etn in in b ir Farsça çevirisi, Profe­ sör A hm ed Aram tarafın d an yayınlanm ıştır (Risâle-i derjabr wa Mukâbele, Te’lif-i Abû’l-Fadl Abdülhamîd Wâsıt ibn Türk al-Jaylî, Mecelle-i Sukhan-i İlmî, No. 11 ve 12, seri 3, s. 1342 (1968-7), A bu’l-Kâsım-ı Q urbânî de Riyâzîdânân-ı İrânî ez Khrvârezmi tâ ibn Sînâ adlı eserinde, Profesör Sayılı’nın, A bdülha­ m îd ibn Türk hak kınd a yapm ış olduğu b u çalışm anın atıfta b ulunm akta­ d ır (Tehran, 1971, s. 30-31), Fuat Sezgin de, bu esere, b ir m iktar yer ayırır (Geschichte des Arabischen Schrifttums, cilt 5, 1974, s. 241-242). Sayılı’n ın arı m atem atik ü zerind eki b ir başka çalışması, o n uncu asır m atem atikçisi ve astronom u al-Q ûhî tarafın d an b ulunm uş olan G rek geom etrisinin klâsik problem i olan açının üçe bölünm esi m eselesinin b ir çözüm ü h akk ınd a­ d ır (bkz., liste, 47. ve 48. no.) ve b ir d ö rd ü n cü sü de trig o n o m etrid e Beyrû- n î’n in bildirm iş olduğu üzere, sinüs teo rem in in erken b ir delili h ak k ın ­ d a d ır (liste, 69. no).

Profesör Sayılı’n ın A bdülham îd ibn Türk h akkındaki kitabı için Re- vue d ’Histoire des Sciences’ ta (cilt 18, 1965, s. 123-124) tanıtm a yapılmıştır. Q û h î’n in açının üçe bölünm esi ise Ivonne Dold-Sam plonius Dictionary of Scientific Biography, (cilt 11, 1975, s. 241) ve A. Q u rb ân î tarafınd an onun, yukarıda birkaç satır önce, zikredilm iş olan kitabında, zikredilm iştir (s.

(14)

16 M ÜBAHAT TÜRKER-KÜYEL

203, 205, 212-213). Profesör Sayılı Sâbit ibn K urra’nın, Pithagoras teorem i­ nin genelleştirilm esine ilişkin olarak History of Science Society’nin, New- york’ta, 1956 Kasım ında, AAAS’n in yıllık toplantısıyla birlikte yapmış olduğu b ir konuşm ada, ilk kez, b ir ilk ra p o r halinde b ild iri sunm uştur. Bu toplantıya m üteallik olarak A m erican Historical Review’da (cilt 62,1957, s. 797) yapılmış olan b ir değerlendirm ede, yazar, bu bildiriyi to p lan tın ın “en seçkin” tebliğlerinden b iri olarak zikretm iştir.

Q û h î’n in sonlu zam anda sonsuz h arek etin m üm kün olduğu h ak k ın ­ da g etirdiği delil (Liste, 34. no), m ekanik ve fizik p ro b lem lerin çözüm ün­ de ve aydınlatılm asında sırf m atem atik bir yaklaşım sağlamakta b ir cesaret veya bir gayret temsil eder. Bu şekildeki teşebbüslere, Batı Avrupa’da, onal- tm cı ve daha sonraki asırlard a rastlanır. B unun en erken ve tip ik ö rn eğ i­ ni de Giovanni Battista B enedetti oluşturur. Q û h î’n in bu eseri, Dictionary of Scientific Biography'de (cilt 11, 1975, s. 241) ona ayrılm ış olan m akalede zikredilm iştir.

Profesör Sayılı, astronom ik gözlem ler tarih i alanı dışında kalan ast­ ron om i tarih i alan ın d a da birkaç çalışm a yapm ıştır. O, güneş tutulm ası­ n ın (M.O. 585) Thales tarafın d an önceden kestirilm esi gibi dikenli b ir meseleye de el atm ıştır. A slında, o, in an m ak tad ır ki, alanın bazı ü n lü oto­ rite le rin in id d ia la rın ın tersine, o zam an, bu önceden kestirm e Thales ta­ rafın d an yapılm ış olm alıdır. N itekim , öteki bazı otoriteler, bu n a inanm aktadırlar. Profesör Sayılı’ya göre, Thales böyle b ir önceden kestir­ me yapm a d u ru m u n d a b ulunm uş olabilir. Biz önceden kestirm e ile isabe­ ti ve kuvveti hiçbir zam an garan ti edilm em ekle birlikte, doğru olması m üm kün olan b ir önceden bilm eyi ya da öngörüyü kastediyoruz. Profe­ sör Sayılı, bu meseleyi Grek-öncesi bilim hak kın da yazmış olduğu Türkçe kitabında ele alm ıştır. (Liste, 56. no., s. 393-407); ve, onu, Türk olmayan okuyuculara zarûrî surette ulaştırm ak gibi b ir amacı olmamıştır. Ama, b u ­ n u n la beraber, şurasını m üşahade etm ek de ilginç olabilir: Sayılı’n ın bu k itabından kısa b ir m üd d et sonra, b irtakım m akaleler yazılmıştır; ve, bu m akalelerde, Thales’in fiilen böyle b ir gözlem yapm ış olduğu tezi karşı­ sında m uvâfık olmayan b ir tavır takm ılm am ıştır. Meselâ, Willy H a rtn e r’- in Centaurus (cilt 14,1969, s. 60-71) taki makalesiyle Asgar Aaboe’nin Journal for the History of Astronomy (cilt 3, 1972, s. 105-118)deki makalesi.

150 yıldan beri astronom i tarihçileri, onikinci yüzyıl bilim adam ı olan al-Khâzinî tarafın dan astronom i âletleri üzerine yazılmış ve kaynaklarda zikredilm iş olan b ir esere atıfta bulunagelm işlerdir. Bu eser, hiçbir yerde bulunm adığ ı için, b üsbütün kaybolmuş kabul edilm ekteydi. Profesör Sa­ yılı, bu eseri Tahran’daki Sipehsalâr K ütü ph anesi’nde bulm uştur. Bu eser

(15)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ 17

küçük olm akla birlikte, birtakım vasıfları b ak ım ın d an değerliği olan bir ilgiye lâyık b ir eserdir. Kitap, öteki iki kitabın ü stüne yerleştirilm iş ve bir tek cilt h alin d e dikilm iş olup, sunî olarak o n u n b ir bölüm ü, d iğ erin in ise b ir devamı haline gelm iştir (liste, 32. no.). E.S. K ennedy ve R obert E. Hail, Sayılı’nın bu eserine atıfta bulunm uşlardır. K ennedy b u n u Journal of Near Eastern Studies (cilt 20, 1961, s. 107) de, H ail ise, b u n u Dictionary of Scientific Biography'de (cilt 7, 1973, s. 336, 348,350) yapm ışlardır. Bu konuda Qurbâ- n î’n in Riyâzîdânân-ı İrânî ez Khıvârezmî tâ İbn Sînâ’sına (Tahran, 1971, s. 92-93, not) da bakınız.

Profesör, Sayılı, C opernicus ü zerine İngilizce b ir kitap da yazmıştır; ve, o n u n d aha kısa b ir şeklini, Türkçe olarak, C opern icus’u n doğu m u nun 500. yılını kutlam a m ünasebetiyle hazırlanm ış olan b ir cildin en büyük parçasını oluşturm ak üzere, verm iştir (liste, 65, ve 66 no.lar). O, b u kitap ­ lard a şunu ileri sü rm üştür: O ldukça sık rastlanm ış olduğu üzere, C op er­ nicus’u n başarıların ı d aha ziyade m atem atik m anipilasyonların ya da felsefe ve ideoloji tem eline o tu ra n yö nelim lerin sonuçları olarak açıkla­ m ak pek sathî b ir açıklam adır; C opernicus, aslında, güneşin ve ayın h a­ reketleri arasında anlaşılmaz gibi görünen bazı bağlantılara m üteallik olan ve eskiden b eri süregelen m eselelerin halline m uvafık olm uştur.

Babilliler, retro g ra d harek et veya helyak doğuş ve batışlar gibi, geze­ genlere bağlı çeşitli fenom enleri incelem işlerdir; ve, onları bağım sız fe­ n o m en ler telâkki etm işlerdir. G reklerle birlikte, b ü tü n fen om enler geze­ gen hareketleriyle o n ların parçası ve öğeleri olarak b ütü nleştirilm iştir; hattâ, h e r gezegenin retro g ra d periyodları, güneşin o anlaşılm az yıllık h a­ reketine bağlanıyor görünüm ündeydi. Copernicus, b ü tü n bu retro grad ha­ reketleri, dünyanın güneş etrafınd a dolanm asıyla özdeşleştirm ektedir; ve, bu, o başka tü rlü düzensiz, yıldızıl h a re k e tle rin m üşterek olan bu simâsı- n ın ve yüzünün gösterm iş olduğu m uam m ayı halletm iştir.

Profesör Sayılı, C opernicus’un İslâm  lem inden esaslı surette etki al­ mış olduğu tezinin tem ellendirilm esinde de yeni b ed ah atler getirm iştir; ve, o, bu etk in in geçişinde, İstanbul’un, b u O sm anlı başken tinin b ir aracı olm uş olm asındaki kuvvetli ih tim ale d a ir b irtakım d üşünceler serdetmiş- tir. Profesör Sayılı’n ın C opernicus h ak k ın d a İngilizce olarak kalem e al­ mış olduğu Copernicus and his Monumental Work kitabı Archives Intemationales d ’Histoire des Sciences dergisinde tanıtılm ış b u lu n m ak tad ır (cilt 26, 1976, s.

182-183).

Profesör Sayılı, C opernicu s’u n d o ğ um u nu n 500. yıldö nü m ünü kut­ lam ak maksadıyla Unesco’nu n Türkiye Millî Komisyonu tarafından, 1973’te,

(16)

18 M ÜBAHAT TÜRKER-KÜYEL

A nkara’da tertip edilm iş olan to p la n tın ın baş konuşm acısı idi; ve, önce­ den de zikredilm iş olduğu gibi, C opernicus’u n d oğ um unun 500. yıldönü­ m ü münasebetiyle yapmış olduğu çalışmanın bir nişânesi olarak kendisine, Ankara’daki Polonya Büyükelçisi tarafından bir Copernicus Madalyası tak­ dim edilm iştir.

Profesör Sayılı’n ın H abash al-Hâsib h akkındaki m akalesine (liste, 30.no) yapılmış olan kısa atıflar A. Q u rb â n î’nin Riyâzîdânân-ı Irânî ez Khwâ- rezmî tâ İbn-i Sina’sında (s. 46-49) ve Isis'te cilt 49,1958, s. 228’de bu lun m ak ­ tadır. Profesör Sayılı’n ın al-Khâzinî ve A lâaddîn’in m anzum esi (liste, 32., 33. no.lar) üzerine yazmış olduğu m akalesine yine, Isis’in aynı cildinde (s. 227, 28) kısa surette, bibliyografik atıflard a b u lu n u lm u ştu r; b ir yanda da, Profesör Sayılı’n ın Ghiyâth al-Dîn al-Kâshî ve U luğ Bey’in bilim m uhiti h ak kın da yazmış olduğu kitabına A.P. Youshkevitch ve B.A. Rosenfeld ta­ rafın d an Dictionary of Scientific Biography'de (cilt, 1973, s. 261) atıfta bu lu ­ nulm uştur.

Profesör Sayılı, astrolojinin O rtaçağ ’daki mevkii ve halk içerisindeki önem in e d air birkaç çalışma yapm ıştır. D aha gelişik şekli o n u n The Obser­ vatory in Islâm'ının ilk bölü m ü nd e yer alm ış b u lu n an bu çalışm anın giriş m ahiyetindeki kısım larına Sarton, In tro d u c tio n to the History of Scien- ce’ında (cilt 3, kısım 1, 1947, s. 263-264) atıfta bulunm uştur. Sayılı’n ın ast­ ron o m i tarih i h akkındaki neşriyatı arasın dan bazılarına yapılmış atıflar ise Jo sep h N eedham ’m Science and Civilisation in China’sın da (vol. 3, 1959, s. 333; vol. 4, p a rt 3, 1971, s. 814) bulunabilir.

Profesör Sayılı, o ptik alanında, özellikle de gökkuşağına hem Aristo- tales hem de al-Garafî tarafın d an getirilm iş açıklam a ü zerin de (liste, 2., 12. no. 1ar) araştırm alar yaparak, zam an ından b ir m ik tarın ı harcam ıştır. C ari B. Boyer, “A ristotelian Reference to the Law of Reflection”, (Isis, cilt 36., 1946. s. 92-95), “T he T heory o f the Rainbow: Medieval T rium ph and Failure,” (Isis, cilt 49, 1958, s. 379) adlı m akalesinde ve The Rainboıv adlı kitabında (New York, 1959, s. 324,325,327,328,335,356,358), George Sar- ten, Introduction to the History of Science1 ın d a (cilt 3, p a rt 1, 1947, s. 708) ve A History of Science Ancient Science Through the Golden Age of GreecJ inde (1952, s. 518), H.J.J. H in ter ise “T he O ptical Researches o f İbn al-H aitham ” ınd a (Centaurus, cilt 3, 1954, s. 205-210) bu yayınlara atıfta bulunm uşlardır. Sar­ ton, Profesör Sayılı’n ın , Sarton’ın kendi ifadesiyle, O rtaçağ’da rastlan an ve kendi tü rü n d e n olan m isâller arasın da en dikkate şayanını oluşturan F reiberg’li T h eo d oricus’un optikte yapm ış olduğu tecrübelere d a ir çalış­ m asına da atıfta b u lu n m u ştu r (Introduction to the History of Science, cilt 3, kısım 1, 1947, s. 706).

(17)

İbn al-Haytham , optik alan ın d a İbn Sînâ’dan daha büyük b ir oto rite­ dir; ve, öyle görünm ektedir ki, o nların optik olayların açıklam asına ilişkin olan fik irleri genel olarak b irb irle rin e aykırı idi. Profesör Sayılı, bu d u ­ ru m u n b ir istisnasını b u lm u ştu r ki bu istisnaî d u rum , etk inin , İbn Sînâ’­ dan İbn al-Haytham’a doğru geçtiğini gösterm ektedir ve bu istisnaî durum İbn Sînâ’n ın hayal teşekkülü hakkındaki telâkkisine ilişkin olan görm e ya da fizyolojik optik a la n ın d ad ır (liste 99. no’ya bkz.). Şurası kayda değer ki, İbn Sînâ’n ın bu araştırm aları b ir ipucu m ahiyetinde de olsa bile, temel b ir boşluk ve b ir yanlış anlam a ihtiva eder; ve, göz m erceğinin dış yüze­ yinde teşekkül eden imge h ak kın d a İbn al-Haytham ’ın kanaatin in tem e­ linde yer alan işte bu yanlış yorum— yanlış olmasına rağm en— Geç Ortaçağ ile erken Renaissance sıraların d a oldukça geniş surette yaygın olarak ka­ bul edilm iş bulunm aktaydı.

Profesör Sayılı, İbn Sînâ’n ın dinam ik alan ın da yapm ış olduğu önem ­ li b ir katkıya da dikkatleri çekm iştir. Bu katkı, bilim sel bilginin serpilip gelişmesi veya değişm esi nokta-i nazarın d an da büyük b ir alâkaya lâyık b ir katkıdır. B urada istenen şudur: O n d ö rd ü n cü asırda, ilkel ve başlangıç şeklinde B uridan’da b u lu n d u ğ u söylenebilen Newton’u n h arek et hakkın- daki sadece Birinci K anunu değil, fakat aynı zam anda İkinci Kanun da İbn Sînâ’da. k en din i gösterm iştir; ve, belki de İbn Sînâ’n ın işte bu araştırm ala­ rı, B uridan’ı etkilem iş olacaktır. Ama, şim di, diğer taraftan da, ortada, bu konuda Newton’un Galileo’n u n ne dereceye kadar etkisinde kalm ış o ldu­ ğu hu su su nd a birtakım te re d d ü tle r de bulunm aktadır. Bir kimse, İbn Sî- n â’n ın o zaman B uridan ve Galileo üzerinden bilimsel kanun şeklinde daha b ir belirginlik kazanmış b ir fik rin inkişâfına önayak olmuş olmasına inan ­ m anın m eşrû olduğu tecrübesine ne ölçüde girişebilir? Şurası oldukça açık surette görünm ektedir ki, bizim, burada oldukça stratejik gözlemlerin oluş­ tu rm uş olduğu açık b ir d u ru m ile ve nisbî surette oldukça uzun b ir za­ m an zarfında hayatiyetini isbat etm iş olduğu görünen, ya da, d oğ ru n u n anlam lı b ir sektö rünü n çekirdeğini ihtiva etm ekle (liste, 103. no), en son­ da düşünce esinleyici olan, ve, b ir isabetli düşünüş olm a örneği ile karşı­ laşm ış olduğum uz söylenebilir.

Kaynaklar, Fârâbî’nin “halâ” hakkında b ir çalışm asından bahsetm ek­ tedirler. Bu çalışm a kaybolmuş sanılm aktaydı. O n u n hiçbir yerde, hiçbir nüshasına rastlanılam am ıştır. Profesör Sayılı, şurasını kaydetm ektedir ki, bu eser, bize, A nkara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’n in yaz­ m a kolleksiyonunda b u lu n an b ir cilt içerisinde olarak ulaşm ıştır. Profe­ sör Sayılı, bu tek nüshadaki m etni ve o n u n çevirisini rah m etli Profesör Necati Lûgal ile yapm ış olduğu işbirliği sonucunda yayınlam ıştır; ve, ayrı

(18)

20 MÜBAHAT TÜRKER-KÜYEL

m akale yazarak o n u n m uhtevası h ak k ın d a b ir incelem e yapm ıştır (liste, 23., 27 no.lar). Fârâbî’n in bu eseri, Fârâbî’n in 13. asırdaki horror vacui (boş­ luktan korkm a) g ö rü şü n ü n fo rm ü llen d irilm esin de ve böylece de 17. asır­ da atm osfer basıncı fik rin in o suretle yükselişinden sorum lu olm ak gibi b ir telâkkiye yol açm akta ağırlığı olan b ir katgı oluşturm uş olduğu vâ- kıasına ışık tutm ak gibi b ir hizm et görm üştür. Profesör Sayılı, F ârâbî’­ n in simya üzerine yazmış olduğu kısa b ir m akalenin hem m etn ini hem de Türkçe ve İngilizce tercüm esini de n eşretm iştir (liste, 25. no).

Fârâbî, ölü m ünü n bin in ci yıldönüm ünde, b ir seri konuşm aların ya­ pıldığı b ir m erasim le İstanbul Ü niversitesi tarafın d an anılm ıştır. Profe­ sör Sayılı, bu anm a toplantısına A nkara Ü niversitesi’n in temsilcisi olarak, bu m aksatla hazırlam ış olduğu b ir b ild iri ile (liste, 22. no) katılm ıştır. Ay­ nı m ünasebetle Türk Tarih K urum u, Belleten'inin b ir nü shasının (Belleten 57, cilt 15, 1951) F ârâbî’ye ith a f etm iştir. Belleten'in bu sayısında çıkan h e p ­ si beş adet olan m akaleler Fârâbî hak k ın d ad ır; ve, o n ların d ö rd ü Profe­ sör Sayılı’n ın im zasını taşım aktadır. Bu d ö rtte n b ir tanesi ise Profesör Necati Lûgal ile işbirliğ in in b ir ü rü n ü d ü r.

Bu m akalelerin birincisinde, “Fârâbî ve Tefekkür Tarihindeki Yeri”n- de (liste 24. no), Profesör Sayılı, F ârâbî’n in e serlerin in kabaca ve kısm î surette kronolojisini tesbite, böylelikle de, o n u n düşüncesinin inkişafına m üteallik bazı genel veçhelerin a n a h atla rın ı çizmeye gayret eder. Profe­ sör M übahat Türker, tü rlü tü rlü vesilelerle bu makaleye atıfta b u lun m u ş­ tur; ve, A dnan Adıvar, Belleten 57’yi özellikle bu m akale üzerind e d urarak, Vatan Gazetesi'nin 29 Ağustos 1951 tarihli sayısında tanıtm ıştır (s. 2). O nun m akalesi “A nkaradan Gelen Çalışm a” başlığını taşım aktadır.

Profesör Sayılı, Türk Tarih K urum u için, B eyrûnî’n in ölüm ünün 900. yıldönüm ü m ünasebetiyle B eyrûnî’n in d o ğ um unun bininci yılını kutla­ m ak amacıyla, b ir m akale hazırlam ıştır (liste, 18. no); ve, Türk Tarih Ku­ ru m u tarafın d an yayınlanm ış olan ciltte, Beyrûnî'ye Armağan'da (Ankara, 1974), ed itö r olarak faaliyette b u lu n m u ştur; ve, o cilde üç m akale ile katgı sağlanm ıştır (liste, 67., 68., 69. n um aralar).

N ihayet şunu da zikredebiliriz ki, Profesör Sayılı’n ın bazı yayınları, h e r hâl u k ârda o n lar bilim tarihiyle ilişkileri b ak ım ından seçilmiş b ulu­ n uy orlar ise de, o n lar edebiyat tarih in e yapılm ış küçük küçük birtakım katkılar oluşturm aktadırlar.

Bu m ünasebetle Profesör Sayılı, o n d ö rd ü n cü asırdan olan G ülşehrî’- nin , “Leylek ile B ülbülün H ikâyesi” adlı Farsça m anzûm esini ilk kez ve tek yazm adan yayınlamış bulunm aktadır (liste, 57. no). Bu m anzûm e, m ed­

(19)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ 21

rese pro g ram ları üzerine birtakım ay rın tılar ihtiva etm ektedir. Bu ayrın­ tılar lâd în î bilim ler b ak ım ın d an son derece ilginçtirler. A lâaddin M ansûr’un İstanbul R asathanesi h akkındaki Farsça m anzûm esi yine ilk kez ve b ir onaltıncı yüzyıldan kalm a tek yazm adan yayınlanm ış olup, bu müessese h ak kın da dikkate şâyan m ikdarda, olaylara ilişkin bilgi ihtiva etm ektedir (liste, 33. no.) O nd ö rd ü ncü yüzyılın erken dönem lerinden olan ve b ir m ü d d et önce izi silinm iş b u lu n an G hâzan H an’ın Tebriz’deki an ıt­ kabiri h ak k ınd a yazılmış olan m anzûm e, bu rasath an en in yapılışına iliş­ kin m alî kaynak ve teknik m alzem e hakk ın da da, bazı ayrıntıları ihtiva eder (liste, 10., 60 num aralar). E dirne şehrindeki ü nlü Selimiye Câmii hak­ k ında yazılmış olan b ir m anzum e de, b u câm iin inşasına ilişkin resm î m e­ rasim lere d a ir bilgi ihtiva etm ek ted ir (liste, 61. no). O nüçüncü asırdan N izâm eddîn al-Isfahânî’n in A rapça m anzum esi ise, çoğu N asîruddîn’i m edh ü senaya ayrılm ış olan b ir kısm ı da ona ilişkin konularda b irtakım m übhem im âlar ihtiva eden b ir m anzûm edir. Bu m anzûm e de ilk kez ya­ yınlanm ış bu lu n m ak tad ır (bkz., liste, 31. no).

Bu bağlam da biz, m erh ûm Profesör O. R escher’in, bu ü nlü şarkiyat­ çının, Beitrage sur Arabische Poesie, VII, 1, Qutâmî,sinin (ed. B arth Leiden, 1905) 1960-1961, cilt ara kapağına Sayılı’n ın resm ini koymuş olm asını ilâ­ ve edebiliriz. Bu resm e şöyle b ir cüm le refakat etm ektedir: “ Profesör Ay­ dın Sayılı’ya dostluğun küçük b ir nişânesi olarak ith a f edilm iştir”. Bu, b u n u n , Aydın Sayılı’n ın edebiyat tarih in e ilişkin olan yayınlarından ileri gelm iş olduğu vakıasına bağlanm am alıdır.

(20)

b i b l i y o g r a f y a

1. “Turkish M edicine”, Isis, cilt 26, 1937, s. 403-414.

2. “T he A ristotelian Explanation of the Rainbovv”, Isis, cilt 30, 1939, s. 65. 3. “Was ib n Sînâ an Ira n ian o r a Turk”, Isis, cilt 31, 1939, s. 8-24. 4. “ B arnette M üller’in T he Place School of M uham m ed the C o nqueror

Adlı Kitabı İçin Tanıtm a Yazısı”, Isis, cilt 34, 1942, s. 168-169. 5. “Turks in the M iddle East Before th e Seljuqs”, Journal of the American

Oriental Society, cilt 63, s. 194-207 (R.N. Frye ile birlikte), 1943. 6. “Turks in K hûrasan an d Transoxania at the Tim e o f the Arab

Conqu-est”, Müslim World, cilt 35, 1945, s. 308-315.

7. “ Tatbikî Sınaî Psikoloji (çeviri)”, Çalışma (dergi), yıl 1, sayı 5, Nisan 1946, s. 34-39.

8. “ İş H arek etlerin in İncelenm esi”, Çalışma, yıl 1, sayı 7, H aziran 1946, s. 12-13.

9. “Selçuklulardan Evvel O rta Şarkta T ürkler”, Belleten, cilt 10, 1946, s. 97-131 (N.R. Frye ile birlikte).

10. “ Gâzan H an R asathanesi”, Belleten, cilt 10, 1946, s. 625-640.

11. “ H ig h er E ducation in Medieval İslam”, Ankara Üniversitesi Yıllığı, cilt 1948, s. 30-71.

12. “İ.H. U zunçarşılı’n ın Anadolu Beylikleri Adlı K itabına Tanıtma Yazısı”, Isis, cilt 32, 1940, s. 352-354.

13. “Al-Garafi an d His E xplanation of the Rainbow”, Isis, cilt 32, 1947, s. 16-26.

14. “Türk Tarih K urum u Adına K ırşeh ir’de Cacabey M edresesinde Yapı­ lan A raştırm an ın İlk Kısa R aporu, P relim inary R eport on the Ex- cavation Made U nder the Auspices of the Turkish Historical Society in the Cacabey M edrese of Kırşehir,” Turkey, Belleten, cilt 11, 1947, s. 673-691 (W. Ruben ile birlikte).

15. “Vâcidiye M edresesi, Kütahya’da Bir O rtaçağ Rasathanesi, T he Wâci-diyya M adrasa of Kütahya, a Turkish Medieval Observatory,” Belle­ ten, cilt 12,1948, s. 655-657.

16. “Bir Kütahya Hastahanesi, A Hospital in Kütahya”, Belleten, cilt 12,1948, s. 679-682.

(21)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ 23

17. “R asathane Konusu İle İlgili O larak T ire’de Kısa Bir A raştırm a. Was th ere an O bservatory in T ire”, Belleten, cilt 12, 1948, s. 683-689. 18. “ B îrû n î”, Belleten, cilt 13, 1948, s. 53-89.

19. Hayatta En Hakîkî Mürşit İlimdir, A nkara, 1948, 201 sayfa.

20. “G oethe’n in İlim C ephesi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fa­ kültesi Dergisi, cilt 7, 1949, s. 55-67.

21. “ George Sarton’u n In tro d u ctio n to the History o f Science Adlı Ese­ r i ”, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, cilt 7, 1949, s. 645-661. 22. “ Fârâbî ve İlim ”, 23. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, cilt 8, 1950,

s. 437-440.

23. Ebû Nasri’l-Fârâbî’nin Halâ Üzerine Makalesi, Fârâbî’s Article on Vacuum, (Arapça m etin Türkçe ve İngilizce tercüm e, N. Lûgal ile birlikte), A nkara, 1951, 52 sayfa.

24. “ Fârâbî ve Tefekkür T arihindeki Yeri”, Belleten, cilt 15, 1951, s. 1-64. 25. “ F ârâbî’n in Sim yânın Lüzum u H akkındaki Risâlesi, Al-Fârâbî’s A r­

ticle on Alchemy,” A rapça m etin ve Türkçe tercüm e, Belleten, cilt 15, 1951, s. 61-80.

26. “F ârâbî’n in Tabiat İlm in in Kökleri H akkında Yüksek M akaleler K ita­ bı,” A rapça m etin ve Türkçe tercüm e, Belleten, cilt 15, 1951, s. 81-122 (N. Lûgal ile birlikte).

27. “Fârâbî’n in Halâ H akkındaki Risâlesi, Al-Fârâbî’s Article on Vacuum”, Belleten, cilt 15, 1951, s. 123-174.

28. “The Observation Well”, Actes du VIT Congres International d ’Histoire des Sciences, 1953, s. 149-156; Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fa­ kültesi Dergisi, cilt 11, 1953, s. 146-159.

29. “Reviş-i İlmî-i Ebû Alî Sînâ”, İbn Sînâ Kongresi Tebliğler Kitabı, cilt 12, s. 403-412, Tahran, 1955; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, cilt 12, 1954, s. 145.

30. “ Habeş el-Hâsib’in “El-Dimişkî” Adıyla M ârûf Zîc’in in M ukaddeme-si, The Introductory Section of Habash’s Astonomical Tables Known as th e Damascene, Zîj,” A rapça m etin, Türkçe ve İngilizce tercüm e, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, cilt 13, 1955, s. 133-151. 31. “Khâce Nasîr-i Tûsî ve Rasathane-i M erâgha, Yâdnâme-i Khâce Nasîr-i

Tûsî”, cilt 1, s. 405-412; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, cilt 14, 1956, s. 1-13.

32. “ H âzinî’nin Rasat A letleri Ü zerindeki Risâlesi, Al-Khâzinî’s Treatise on A strom ical In stru m en ts”, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, cilt 14, 1956, s. 15-19.

(22)

24 M ÜBAHAT TURKER-KUYEL

33. “A lâuddin M ansûr’u n İstanbul Rasathanesi H akkındaki Şiirleri, Alâ al-Din al-M ansur’s Poems on the İstanbul Observatory,” Farsça m e­ tin, Türkçe ve İngilizce Tercüme, Belleten, cilt 20, 1956, s. 411-484. 34. “A l-Q ûhî’s A rticle on the Possibility of Infinite M otion in Finite T im e”, Actes du VIIIe Congres International d ’Histoire des Sciences, pp. 248-249.

35. “ K ûh î’n in Sınırlı Zam anda Sonsuz H areket H akkındaki Yazısı”, Belle­ ten, cilt 21, 1957, s. 489-495 (Arapça m etin, Türkçe ve İngilizce tercüm e).

36. “İslam an d the Rise of Seventeeth C entury Science”, Belleten, cilt 22, 1958, s. 353-368 (1958 Pisa-Vinci U luslararası Bilim Tarihi Sempoz­ yum u Tebliği).

37. “Tycho Brahe Sistemi H akkında XVII. Asır Başlarına Ait Farsça Bir Yazma. An Early Seventeenth C entury Persian M anuscript on the Tychonic System”, Anatolia, cilt 3, 1958, s. 79-87.

38. “H istoire G enerale des Sciences’m B irinci Cildi Ü zerine Tanıtm a Ya­ zısı”, Isis, cilt 49, 1958, s. 445-446.

39. “Sâbit İbn K urra’n ın Pitagor Teorem ini Tamimi”, Belleten, cilt 22, 1958, s. 527-549.

40. “ T h âbit İbn Q u rra ’s G eneralization of the Pyhagorian T heorem ”, Isis, cilt 51, 1960, s. 35-37.

41. The Observatory in İslam, A nkara 1960, 472-XII sayfa.

42. “Kaasiyun Rasathanesi H akkında Bazı Bilgiler”, Beşinci Turk Tarih Kong­ resi, Kongreye sunulan tebliğler, A nkara 1960, s. 252-257.

43. “A L etter of Al-Kâshi on U lugh Bey’s Scientific Circle in Sam arqand”, Actes du IXe Congres International d’Histoire des Sciences, M adrid 1960, s. 586-591.

44. Uluğ Bey ve Semerkand’daki İlim Faaliyeti Hakkında Gıyâsüd-din-i Kâşî’nin Mektubu. Gihiyath al-Din Kâshî’s Letter on Ulugh Bey and the Scientific Activity Samarqand, A nkara 1960, 115 sayfa.

45. “ Ü çüncü M urad’ın İstanbul R asathanesindeki Mücessem Yer küresi ve Avrupa ile K ültürel Tem aslar”, Belleten, cilt 25, 1961, s. 397-445. 46. “O rdinaryüs Profesör Muzaffer Şenyürek (1915-1961)”, Belleten, cilt 26,

1962, s. 181-200.

47. “Al-Mas’ûdî M illenary C om m em oration Volüme Ü zerine Tanıtm a Ya­ zısı”, Archives Internationales d ’Histoire de Sciences, cilt 14, 1961, s. 363-365).

(23)

AYDIN SAYILI'NIN HAYATI VE ESERLERİ 25

48. “A bdülham îd İbn-i Türk’ü n Katışık D enklem lerde M antıki Zaruretler Adlı Yazısı ve Zam anın C ebiri. Logical Necessities in Mixed Equa- tions by A bdal-H am îd İbn Türk an d the Algebra of His Time, A n­ kara 1962, 176-IIV sayfa.

49. “Solution o f the Trisection of the Angle by Abû Sahi Waijan ibn Rus-tam al-Kûhi”, Proceedings of the Tenth International Congress of the His­ tory of Science, 1964, cilt 1, s. 545-546.

50. “Ebû Sehl el-K ûhî’n in b ir Açıyı Üç Eşit Kısma Bölme Problem i için Bulduğu Çözüm. T he Trisektion of the Angle by Abû Sahi Wayjan ibn Rustam al-Kûhî fl. 970-983”, Belleten, cilt 26, 1962, s. 693-700. 51. “ R asathane”, İslam Ansiklopedisi, 97 inci cüz, 1963, s. 627-632. 52. “ O rtaçağ İslam Dünyasında İlm î Çalışm a T em posunun A ğırlaşm ası­

n ın Bazı Temel Sebepleri (Avrupa ile Mukayese)”, Araştırma, cilt 1 1963 s. 5-71.

53. “A bdülham îd ibn Vâsi ibn Türkün C ebir K onusundaki Bir Yazısı”, Al­ tıncı Turk Tarih Kongresi, Tebliğler, 1965, cilt 95-100.

54. “ G ondeshapur,” Encyclopaedia of İslam, yeni neşri, cilt 2, L eiden 1965. 55. “ Bir Cacabey M edresesi K itâbesi”, Belleten, cilt 29, 1965, s. 71. 56. Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp, A nkara

1966, 510-VII sayfa.

57. “ G ülşehri’n in “ Leylek ile Bülbül Hikayesi” Adlı M anzum esi”, Necati Lûgal Armağanı, A nkara 1968, s. 537-554.

58. O rdinaryüs Profesör Dr. A. Süheyl Ü nver’in İstanbul Rasathanesi Ad­ lı K itabına Giriş: İslâm Dünyasında Rasathane, A nkara 1969, s.

11-15.

59. “Bizde Tıp Ö ğretim i Ü zerine”, Belleten, cilt 35, Ankara 1971, s. 229-234. 60. “ Gâzan H an Türbesi H akkında Bir M anzûme”, Iran Şehinşahlığının 2500’üncü Kuruluş Yıldönümü Armağanı, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı yayınlarından, s. 383-398, İstanbul 1971 (Farsça, Türkçe ve İngilizce). 61. “Selimiye Cam ii H akkında Bir M anzûm e”, İran Şehinşahlığının 2500’üncü Kuruluş Yıldönümü Armağanı, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı yayınlarından, s. 399-412, İstanbul, 1971 (Farsça, Türkçe ve İngilizce). 62. “ Turkish C ontribu tion s to an d Reform in H ig her E ducation and H ü­ seyin Rıfkı and His Work in Geometry,” 1971 ’de Balkan M atem atik­ çileri K ongresinde sunulan konferansın bildirisi, Ankara Üniversi­ tesi Yıllığı, cilt 12, 1972, s. 89-98.

63. “ Bir İlim A dam ım ızın Adı H akkında”, Yedinci Türk Tarih Kongresi Teb­ liği, 1970, Kongre Tebliğleri Kitabı, cilt 2, A nkara 1973, s. 547-553.

Referanslar

Benzer Belgeler

Modern felsefe parçalıdır, fakat idealistler birleştiricidir.( Platon, Spinoza, Hegel) Hegel, Fichte ve Schelling’in yarıda bıraktığı felsefeyi tamamlar.. Fichte öznel

eGFR resultat för individer över 85 års ålder ska tolkas med försiktighet då formlerna inte är validerade i samma utsträckning för dessa.. Vid över- gången kommer

Vi vill dock informera om att endast ett exemplar per kund kommer att skickas ut för att spara på miljön, önskas fler exemplar finns Raka Rör i PDF-format för ut- skrift på

Teizm perspektifinden bakınca doğal olarak düşünülecek şey, ye- teneklerimizin aslında çoğunlukla güvenilir olduklarıdır, en azından onların operasyon alanlarının

Bundan baflka, fiakir Sabri Yener neflri olan Efgan Ayaz Bey O¤lu Hac› Di- dari Bey Serencam›, fiakir Sabri Yener tarafindan müdahele edildikten sonra

Gayet dar cephesi olan Büro binasının zemin katında Banka girişinin büro girişinden tefrik edilebilmesi için şa- kulî ve gayet sade bir elemanın tekerrürü ve bunun için de

Bu evler orta halli bir ailenin ihtiyacına göre ayar- ınarak alt katta bir salon, bir yemek holü, bir mutfak s hizmetçi odası, üst katta da iki veya üç yatak odası e bir

• Ahlaken doğru veya yanlış hareketler (veya değerler, veya kurumlar) arasında bir fark var mıdır?. • Hangi hareketler doğrudur,