• Sonuç bulunamadı

Besin Alımını Etkileyen Hormonal ve Genetik Faktörler : Şişmanlık İlintisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Besin Alımını Etkileyen Hormonal ve Genetik Faktörler : Şişmanlık İlintisi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

--- B e sle n m e ve D iy e t D e r g isi / J N u tr a n d D iel 33(2):5-9/2005

BESİN ALİMİNİ ETKİLEYEN HORMONAL VE GENETİK

FAKTÖRLER : ŞİŞMANLIK İLİNTİSİ

P rof. D r. Ayşe BAYSAL* — 1

E ditörden

Ö Z E T

Ö n c e k i y ı l l a r d a , b e s in a lim in in b e d e n d e depolanan enerji m iktarıyla ilintili olduğu, daha so nrala rı sindirim aygıtından salgılanan p ep tid türü nd eki kolesistokiniıı, bombesin, gastrin sa l­ g ıla y a n p e p tid ve g lu k a g o n g ib i h o rm on la rın oluşturdukları tokluk sinyalleri ile besin aliminin d e n e ti m i n d e e t k i l i o ld u k la r ı a ç ık la n m ış tır . Leptinin tanınm asıyla besin aliminin denetiminde y a ğ d o ku su n d a üretilen bazı pep tid lerin de rol a ld ığ ı, bu p e p tid le r le ilg ili gen m u ta syo n la rı üzerinde araştırm alar yoğunlaşmıştır. Bu yazı bu araştırm aların kısa bir özetini içermektedir.

A n ah tar sözcükler: Besin alımı, iştah, hormonal

sinyaller, gen m utasyonları, leptin, adiponektin, insulin, ghrelin, resistin p e p tid y y 3-36

A B S T R A C T

H orm on al a n d Genetic F actors A ffecting Food in tak e: Relation to Obesity

In the ea rly yea rs, it was p o stu la te d that fo o d intake is linked to the am ount o f stored energy in the body. F ollow ing years, several peptids such as cholecystokinin, bombesin, gastrin-releasing p e p tid e a n d g lu ca g o n p r o d u c e d fro m the gas- tr o in te s tin a l tr a c t w ere id e n tifie d as s a tie ty sin g n a lin g . A fte r reco g n a tio n o f leptin, m any stu d ies were c a rrie d on various other peptıdes p ro d u ced fro m adipose tissue and digestive tract a r e a ls o a c t a s f o o d in ta k e r e g u la t o r s . Furtherm ore, studies fo c u se d on gene mutations resulting dej'ect in these peptides.

Key words: F ood intake, appetite, hormonal sig-

n a lin g , g e n e m u ta tio n s , lep tin , a d ip o n e c tin , insulin, ghrelin, resistin, peptidyy3-36.

G İR İŞ

Son yıllarda şişmanlık prevalansı hızla artmakta ve insanın yaşam kalitesini düşüren sağlık sorun­ larının birincil nedeni olarak kabul edilmektedir. Şişm anlığın neden olduğu sağlık soru n la rın ın b a ş lıc ala rı; k a lp - d a m a r h a s ta lık la r ı, d iy a b e t, astım, artrit, kanser, ürem e k o m p lik asy o n la rı, uyku ve p sik o lo jik bozu klardır. Ş iş m a n lığ ın , d ü n y a d a h e r yıl y a k l a ş ı k 3 0 0 . 0 0 0 k i ş i n i n ölümüyle doğrudan ilintili olduğu hesaplanmıştır. Şişmanlık, enerji alımı ve ha rc a m a arasındaki dengenin bozulması sonucu oluşur. Teknolojinin g e li ş m e s iy l e i n s a n ın b e d e n g ü c ü y l e y a p tı ğ ı işlerin m ak in a la r tara fın d a n y a p ılıy o r o lm a sı sonucu fiziksel aktivite için enerji harc a m a sı a z a lm a s ın a k arşın , b e s in le rle enerji a lim in in sın ırla n m a s ın d a so ru n la r o rta y a ç ık m a k ta d ır. B u n u n b a ş lıc a n e d e n i e n e rjis i y o ğ u n , k o l a y u la ş ıla b ilir b e s in le rin ü r e t i m i n in a rtm a s ı ve in sa n ın y e m e - iç m e y i s o s y a l y a ş a m ı n ı n b ir parçası durumuna getirmesidir. Bunun yanında bazı genetik ve horm onal faktörler de insanın yeme davranışında etkinlik göstermektedir. Son yıllarda bu alana yön elik ara ştırm a lar y o ğ u n ­ laşmıştır. Bu yazıda besin aliminin dolayısıyla b e d e n a ğ ır l ığ ı n ın d e n e ti m i n d e h o r m o n a l ve genetik faktörlerin etkisi konusunda yapılan bazı çalışmalar özetlenmektedir.

Besin aliminin denetim inde etkili horm onlar Önceki yıllarda, besin aliminin, depolanan enerji m ik tarıy la , b a şk a bir d e y işle , b e d e n d e k i yağ kitlesiyle ilintili olduğu ileri sürülmüştür. Daha sonraki yıllarda sindirim sisteminden salgılanan peptid türündeki kolesistokiniıı, bombesin, gas- trin-salgılayıcı peptid, nöromedin B ve glukagon gibi hormonların doygunluk sinyalleri oluştur­

(2)

BAY SA L A.

d u k la rı, d o l a y ıs ıy la b u n la r ın e tk is iy le b e s in a lim in in d e n e tlen d iğ i b ild irilm iştir. L e p tin in tan ınm a sıy la b esin alim inin d e n e tim in d e yağ d o k u su y la bey in a ra sın d ak i ile tiş im ve b u n a aracılık eden m oleküller üzerinde araştırm alar yoğunlaşmıştır.

Leptin: Obez genin kodladığı, 146 amino asitten o lu şa n g l ik o z la ş m ış b ir p r o te i n o la n le p tin çoğunlukla yağ dokusu tarafından üretilir. Bunun y a n ın d a d ü ş ü k m i k t a r l a r d a h i p o t a l a m u s d a , hipofizde, plasentada, iskelet kasında, mide ve m eme dokusunda da bulun m ak tad ır. L e ptinin te m e l işle v i e n e r j i d e n g e s i ve d o y g u n l u k sinyalinin oluşm asıyla ilintilidir. D o laşım daki leptin düzeyi yağ kitlesinin artışına paralel olarak yükselir ve hipotalamusa yağ dokusunda yeterli enerji depolandığına ilişkin bilgiyi u laştırarak iştahın baskılanmasına ve enerji harcam asın ın artmasına neden olur (1).

Aşırı yemek yiyerek kontrol grubuna göre 4 kat daha çok ağırlık kazanan farelerde ob gendeki mutasyon sonucu işlevsel leptinin üretilemediği, dışardan leptin verildiğinde aşırı yemenin d ur­ duğu ve ağırlık kazanım ının azaldığı gösteril­ miştir. Benzer gen m utasyonuna bağlı işlevsel leptin yetersizliği insanlarda da gözlenm iş ve dışardan leptin verilerek yeme davranışında ve şişmanlıkta düzelme gösterilmiştir (2,3) Bunun yanında serum leptin düzeyi normal olan şişman bireylere leptin verilmesi ağırlık kaybı s a ğ la ­ mamıştır. Bu durum, insulin direncinde olduğu gibi leptin direncinin olabileceğini d ü ş ü n d ü r ­ müştür. Leptin direncinin mekanizmasının, lep­ tinin beyine taşınmasında ve/ ya da hipotalamus- ta leptin sinyalinin zayıflığından kaynaklanabile­ ceği belirtilmiştir (4).

B i l i n d i ğ i g ib i k ıs a s ü r e d e z a y ı f l a m a u z u n dönem de kalıcı olm am akta, birey hızla tekrar ağırlık kazanmaktadır. Bunda, zayıflamayla yağ kitlesinin azalmasına paralel olarak serum leptin düzeyinin düşmesinin rolü olabileceği, zayıflama öncesi leptin düzeyini koruyacak şekilde dışar­ dan leptin verilerek tekrar ağırlık kazanımının önlenebileceği bildirilmiştir(5).

6

İnsulin: İnsulin ve leptin y a ğ la n m a s ü re c in d e ortak özelliklere sahiptirler. İnsulin yağ d o k u s u n ­ dan değil, pankeasın (3- h ü crelerin ce ü r e tilm e ­ s in e k a r ş ı n , d o l a ş ı m d a k i i n s u l i n d ü z e y i y a ğ dokusunun miktarıyla paralellik göstermektedir. L e p t in e b e n z e r ş e k il d e i n s u l i n d e k a n - b e y i n engelini geçerek hipotalom usta özel reseptörleıle bağlanmaktadır. Leptinde olduğu gibi insulin de ö z e l s i n i r l e r l e e t k i l e ş i m s o n u c u d o y g u n l u k sinyali oluşturarak besin alim ini azaltm aktadır. L e p t in i n a k s in e , y e n e n y e m e ğ e y a n ı t o l a r a k p a n k r e a s t a n i n s u l i n s a l ı n ı m ı u y a r ı l m a k t a , d o l a ş ı m d a a r t a n i n s u l i n l e p t i n s a l ı n ı m ı n ı uyarmaktadır. Sonuçta insanların çoğundaki şiş­ m anlığın, y üksek insulin ve leptin dü ze y le riy le i lin tili o l d u ğ u ve b u n u n d a i n s u l i n v e le p t in direncinden kaynaklandığı belirtilmiştir (4). A d ip on ek tin : A d ip o n e k tin 244 a m in o asitten oluşan bir peptiddir ve beyaz yağ dokusu tarafın­ dan ü r e t i l i r . A d ip o n e k tin i n s u l i n - d u y a r l ı l ı ğ ı n ı a r t ı r ı c ı h o r m o n o l a r a k e t k i n l i k g ö s t e r i r . Ş i ş m a n l a r d a v e tip 2 d i y a b e t l i l e r d e k a n a d ip o n e k tin k o n s a n t r a s y o n u d ü ş ü k tü r . D e n e y h a y v a n la r ı n d a p l a z m a a d i p o n e k t i n d ü z e y i n i n düşüklüğünün insülin direnci ve tip 2 diyabetin g e l i ş m e s i y l e p a r a l e l l i k g ö s t e r d i ğ i , d ı ş a r d a n adiponektin verilmesiyle kaslarda glikoz alımı ve yağ o ksid asyo nu nu n arttığı, k a ra c iğ e rd e glikoz üretiminin azaldığı ve insulin direncinde iyileşme gözlenmiştir (5). İnsanlarda p lazm a adiponektin düzeyi ile beden ağırlığı, yağ kitlesi ve insulin konsantrasyonu arasında neg atif korelasyon gö s­ terilmiştir.

R esistin : A d ip o z d o k u ö z e l s a lg ıla y ıc ı f a k tö r olarak da bilinen resistin 114 am ino asit içeren b i r p e p t i d d i r v e a d i p o z d o k u d a ü r e t i l i r . Antidiyabetik ilaç kullanılan deney h a yv an ların ­ da resistin sa lın ım ın ın azaldığ ı, g e n e tik yapısı değiştirilerek ve diyetle şişman d uru m a getirilmiş olanlarda ise arttığı bildirilmiştir. Şişm an deney hayvanlarına resistin karşıtı antikor verildiğinde kan şeker düzeyi ve insülin etkinliğinde iyileşme gözlenirken, d ışa rda n resistin v e rilm e s i glik o z to le ra n s ı ve in su lin e tk in liğ in i o l u m s u z e t k i ­ le m iş tir^ ). Ancak insan üzerinde y apılan çalış­

(3)

Besin Alimini Etkileyen Hormonal vc Genetik Faktörler : Şişmanlık İlintisi 7

m alarda dolaşımdaki resistin düzeyi ile insülin direnci arasında ilinti saptanamamıştır.

G h r elin : M id e m u k o z a s ı n d a n s a lg ıla n a n 28 am ino asit içeren bir peptiddir. Ghrelin, leptin karşıtı etkinlik gösterir, besin alimini uyarır, kar­ bo n h id ra t k ullanım ını hızlan d ırırken yağ k ul­ lanımını azaltır, gastrik motilite ve asit salınımını artırır. Dolaşım daki ghrelin düzeyi her yemek öncesi yükselir besin alındıktan sonra ise hemen eski düzeyine düşer. İnsanlarda enerji alımı art­ tığ ın d a ve ş işm a n lık ta p laz m a ghrelin düzeyi düşmekte, açlıkta ve anoreksi nervozada ise yük­ selmektedir (7). Ghrelin salınımını engelleyecek ya da ghrelin karşıtı bileşik geliştirilerek iştahın vc besin aliminin kontrolü üzerinde çalışmalar sürdürülmektedir.

P e p tid yy 3-3 6 : P ep tid y y 3 -3 6 da sin d irim organı tarafından üretilen, iştahın ve dolayısıyla besin aliminin denetiminde etkili hormonlardan biridir. Bu hormon da leptinde olduğu gibi kan- beyin engelini geçerek hipotalmusda doygunluk duygusu oluşturan sinirleri uyarır, yeme isteğini uyaran sinirleri baskılar. Böylece besin aliminin azalm asında etkilidir. Şişman bireylerde peptid yy3-36 düzeyinin düşük olduğu, bunun şişman­ lığın oluşum una katkı yaptığı bildirilmiştir (8). Şişm an ve norm al ağırlıklı bireylere dışardan peptid yy3-36 verildiğinde günlük enerji alımın- da azalma olmuştur.

H ip o ta lu s d a b esin a lim in in d en etim m ek a n iz m a sı

îş ta h ya da y e m e isteği h o rm o n a l ve sinirsel mekanizmaların etkileşimiyle düzenlenmektedir. Hipotalamusun arkuat çekirdeği birbirine zıt iki ta k ım sin irse l ile tişim sis te m in e ev sahipliği yapar. B u n la r, iştah u y a rıc ı ile tişim ve iştah engelleyici iletimdir. Bu iletim sistemleri hipota­ lam u su n p a ra v e n trik ü le r ç e kirdeğine ve diğer b ö l g e l e r i n e s i n y a l l e r g ö n d e r e r e k y e m e davran ışın ı d oğ rudan denetim altında tutarlar. Yağ d o k u su ve sind irim o rg an la rın d a üretilip dolaşım la kan-beyin engelini geçerek'hipotala- musa ulaşan leptin, adiponektin, insulin, ghrelin, y y 3 - 3 6 p e p ti d gibi h o r m o n a l s in y a l le r iştah

uyarıcı ve iştah engelleyici iletişim sistemlerinin aktiviteleri üzerinde etkinlik gösterirler.

İştah uyarıcı iletişim sistemi, nöropeptid y (Npy) ve agouti-ilintili peptid (AqRp) olmak üzere iki n örotransm iter üretir.N py d o ğ ru d an p a ra v e n t­ r ik ü le r ç e k ir d e ğ e u l a ş t ı r d ı ğ ı s in y a l le y e m e davranışının gelişim in i sağlar. A qR p ise aynı bölgedeki iştah engelleyici olan melanokortin tip 4 reseptörünü durdurur. İştah engelleyici iletim sistemi, kokain ve amfetaminin regule ettiği ve a -m e la n o s it- u y a r ıc ı h o rm o n ( a - M S H ) ü rete n p r o o p io m e la n o - k o r tin (P O M C ) o lu ştu ru r, a - M SH h o rm o n u , m e la n o k o rtin tip 4 ve tip 3 reseptörlerine etki ederek iştahı engeller (9). Leptin ve insulin -MSH regulasyonunu etkile­ ye re k ve N p y ve A q R p yi b a s k ıla y a r a k iştah uyarıcı sinirleri engeller, ghrelin ise aksi yönde etkinlik gösterir.

Deney hayvanları üzerinde yapılan araştırmalar­ da p e p tid y y 3 -3 6 m n a ğ ız d a n b e s in a lim in in hemen ardından Npy ve AqRp oluşturan sinirleri ve bunlarla bağlantılı proopiomelanokortin oluş­ turan sinirleri engelleyerek besin alimini durdur­ duğu gözlenmiştir.

Besin aliminin denetim inde dolayısıyla şişm anlıkta genetik etkiler

Yukarıda anlatıldığı gibi besin aliminin deneti­ minde protein yapım ındaki horm onlar etkinlik gösterirler. Bu proteinlerin sentezini kodlayan genlerde oluşan mutasyon besin aliminin deneti­ minde rol alan işlevsel hormonların ve reseptör­ lerin eksikliğine neden olabilmektedir.

Deney hayvanlarında şişmanlıkta genetik etkiyi b e l i r l e y e n m o d e l s i s t e m l e r g e l i ş t i r i l m i ş t i r . Örneğin, şişman farelerde leptin sentezini k o d ­ layan mutasyona uğramış ob geni 6. krom ozom ­ da, şişman diyabetik farelerde mutant gen 4. kro­ mozomda bulunmaktadır. Yine şişman farelerde 7. kromozom üzerindeki tub geninde m utasyon s aptanm ıştır. F a rele rd e insulin m e la n o k o rtin , n ö ro p ep tid y gibi h o rm o n la rın iş le n m e rin d e n sorumlu E (cpe-carboxypeptidase E) geni 8. kro­

(4)

8 BA Y SA L A.

m ozom üzerinde bulunm aktadır. Bu gende de mutasyon gösterilmiştir. Sarı farelerde 2.krom o­ z o m d a b u lu n an agouti g e n in d e de m u ta s y o n belirlenmiştir. İnsanda bunlara benzer gen muta- syonları farklı k r o m o z o m la rd a belirlen m iştir. Örneğin, m uta nt leptin geni 7. k ro m o z o m d a , m u ta n t leptin re s e p tö r geni 1. k r o m o z o m d a , mutant tup geni 2. kromozomda, E (epe) geni 4. kromozomda, agouti geni 20. kromozom da sap­ tanmıştır. Bunların dışında proopiomelanokortin (pomme) ve m elanokortin-4- reseptörleri g e n ­ lerinde m u tasy on lar b e lirle n m iş tir (10). G en mutasyonları sonucu besin aliminin denetiminde rol alan işlevsel hormonların üretilememesi aşırı yeme ve şişmanlığa neden olmaktadır.

Toplumda görülen şişmanlığın % 5 -6 ’sından gen m utasyonlarının sorumlu olduğu belirtilmiştir. İ n s a n d a gen m u ta s y o n la r ın a ba ğ lı b o z u k lu k Pakistan kökenli İngiltere'de yaşayan iki ailenin çoçuklarında saptanmıştır. Erken yaşta başlayan a ş ırı ş iş m a n la m a , h i p o g o n a d i z m , i n s u l i n düzeyinin yüksekliği, hipofizden salgılanan diğer hormonlardaki ritim bozukluklarıyla belirlenen hastalıkta plazma leptin düzeyi düşük bulunmuş­ tur. Hastalar dışardan leptin verilerek iyileşti­ rilmişlerdir (2). Bir Türk ailenin çocuğunda fare- l e r d e k in e b e n z e r le p t in g e n m u t a s y o n u görülmüştür. Bunlarda da yukardaki klinik bul­ g u la r y a n ı n d a e n f e k s i y o n l a r a d i r e n ç s i z l i k g örülm üş, d ışardan leptin v e rile r e k iy ileşm e sağlanmıştır (3).

L e p tin r e s e p tö r gen m u ta s y o n u b ir F r a n s ı z ailesinin çocuklarında saptanmıştır. Klinik belir­ t il e r ; e rk e n y a ş t a a ş ırı ş i ş m a n l ı k , i n s u l ü n düzeyinin yüksekliği, hipotroidizm ve büyüm e hormonu yetersizliğidir.

Leptin dışında gen mutasyonlarından 2 çocukta POMC (Pro-opiomelanokortin) mutasyonu sap­ tanmıştır. Bu hastalarda aşırı şişmanlık yanında kortizon ve ACTH düzeylerinde düşüklük, soluk renk ve kırm ızı renkli olm a dikkat çekmiştir. Şişman çocukların %0.9 unda Arg 236 Giy muta­ s y o n u g ö rü lm ü ştü r. P r o -h o rm o n k o n v e rta z 1 (PCI) gen mutasyonu 47 yaşında bir kadında sap­ tanmıştır. Bu kişi çocukluğundan beri şişmandır.

Hastada glikoz toleransı normal olm asına karşın, in s ü lin ve P O M C d ü z e y l e r i y ü k s e k , h i p o g o ­ nadizm belirtileri görülmüştür. Şişm an bireylerin % 6 ’sında melanokortin 4 reseptör gen m u tasyo nu olduğu bildirilmiştir.Türkiye'de bu tip gen m u ta ­ s y o n u p r e v a l a n s ı % 4 o l a r a k s a p ta n m ış tı r . Bu d u ru m d a o lan la rd a h o r m o n b o z u k lu ğ u g ö z le n ­ memiştir (3).

SO N U Ç VE Ö N E R İL E R

G ü n ü m ü z ü n en ö n e m l i s a ğ l ı k s o r u n u o l a r a k kabul edilen şişmanlık, enerji alımı ve h a rc a m a arasındaki dengenin bozulm asının bir sonucudur. Bunun başlıca nedeni tekn olo jinin g e lişm e siy le fiziksel a ktivitenin gittik çe a z a l m a s ı n a k a rşın , enerjisi yoğun, kolay ulaşabilir besinlerin tüketi­ minin artmasıdır. Bunun yanında, özellikle erken yaşlarda başlayan aşırı şişm anlıkta besin aliminin d e n e tim in d e k i h o r m o n a l ve g e n e tik b o z u k l u k ­ ların rolü olduğu kabul edilmektedir.

Yeme isteği ve yemeyi durdurm a h ipotalam usda h o r m o n a l ve s i n i r s e l m e k a n i z m a l a r ı n e t k i ­ l e ş i m i y l e d ü z e n l e n i r . H i p o t a l a m u s u n a r k u a t ç e k ir d e ğ i n d e b i r b i r i n e zıt, b i r i iş ta h u y a r ı c ı , diğeri iştah engelleyici olm ak üzere 2 takım ile­ tim sistemi vardır. Bu iletim sistemleri h ipo tala­ m u s u n p a r a v e n t r i k ü l e r v e d i ğ e r b ö l g e l e r i n e sinyaller göndererek y e m e d a v ra n ışın ı d e n e tim a lt ın d a tu ta r la r. B u s i n y a l l e r y a ğ d o k u s u ve sindirim organında üretilip d o laşım la k a n-beyin engelini aşarak hipotalam usa ulaşan çok sayıdaki p e p t i d l e r d i r v e h o r m o n a l s i n y a l l e r o l a r a k adlandırılır. H orm onal sinyaller iştah uyarıcı ve iştah engelleyici iletişim sistemlerinin aktivitelerı ü z e r i n d e e t k i n l i k g ö s t e r i r l e r . H o r m o n a l sinyallerden leptin, ad ip o n e k tin ve resistin yağ dokusu, ghrelin ve peptid yy-36 m idede, insülin p a n k re a sta üretilir. İştah u y a rıc ı ile tim sistem i N y p ve A q R p o lm a k ü z e re iki n ö r o tr a n s m i te r üretir. N p y yem e isteğini uy arırken A q R p iştah engelleyici m elanokortin 4 reseptörünü durdurur. İştah engelleyici iletim sistem i ise ürettiği a - MSH ile melanokortin tip 4 ve tip 3 ’ü etkileyerek yeme isteğini engeller. Leptin ve insülin a - M S H requlasyonunu eng elley ip ve N p Y ve A q R p ’yi baskılayarak iştah uyarcı sinirlerin aktivitelerini

(5)

Besin Alimim Etkileyen Hormonal vc Genetik Faktörler : Şişmanlık İlintisi 9

etkiley erek besin alimini durdurur, ghrelin ise aksi yön de etkinlik gösterir. Peptid yy3-36 da leptine benzer şekilde besin alimini durdurucu yönde etkinlik gösterir.

H o rm o n a l sinyalleri oluşturan peptidleri k o d ­ la y a n g e n l e r d e k i m u t a s y o n s o n u c u işle v s e l peptidleri kodlayan genlerdeki mutasyon sonucu işlevsel p e p tid le r sentez le n e m e d iğ in d e n besin alımındaki denetim sistemi geçerliliğini yitirir ve aşırı yeme sonucu şişmanlık ortaya çıkar. Bugüne değin insanlarda leptin, leptin reseptörü, pro-opi- omelanokortin reseptörü, melanokortin 4 resep­ t ö r ü , A rg 2 36 G iy ve p r o h o r m o n k o n v e r t a z m utasyonları tanımlanmıştır. Gen mutasyonları olan insanlarda aşırı şişmanlık, insülin düzeyinde yükselme ve diğer bazı hormonlarda yetersizlik­ ler görülmektedir. Toplumdaki şişmanların % 5- 6 ’s ı n ı n g e n e t i k b o z u k l u k t a n k a y n a k l a n d ı ğ ı b i ld i r i lm i ş t i r . L e p tin gen b o z u k lu ğ u so n u c u görülen aşırı şişmanlık ve diğer bulgular dışardan lep tin v e r i l e r e k iyileş tirilm iş tir. Bazı şişm an b ire y le r d e de leptin d ü z e y in in d ü şü k olduğu, insulin direncinin düzeltilmesinde leptinin kul­ l a n ı m ı n ı n y a r a r lı o l a b i le c e ğ i b e lir tilm iş tir . Z a y ı f l a t ı l a n b i r e y l e r i n s e r u m le p tin d ü z e y i ölçülerek düşük bulunduğu takdirde leptin veri­ lebileceği bildirilmiştir. Çocuklukta başlayan şiş­ m an lık la rd a genetik boz uklukların olabileceği düşünülerek yeme davranışını deneten hormon­ l a r ı n d ü z e y l e r i n e b a k ı l m a l ı ve g e r e k l i görüldüğünde eksik horm onlarla tedavi yoluna gidilmelidir.

KAYNAKLAR

1- Friedman JM and Halaas JL. Leptin and the regulation o f body vveight in mammals, Nature 1998; 395: 763. 2- Faroogi IS. Genetics o f obesty-role o f leptin and the

m e la n o c o rtin s II. T ü rk O b e z ite K o n g re si ve I. Beslenme Sempozyumu Bildirisi 2004- Denizli (Özet S.40)

3- Ö zata M. Tek gen m utasyonuna bağlı o b ezited en öğrendiklerim iz, 2004: 3. U lusal O bezite K ongresi Bildirisi Antalya (Özet S. 15).

4- Gale SM, Castracane VD and Mantzoros CS. Energy homeostasis: obesity and eating disorders, J Nutrition 2004; 134: 295.

5- Heilbronn LK, Smith SR and Ravusin E. The insulin s e n s itiz in g ro le o f th e fa t d e riv e d h o rm o n e adiponeetin; Pharm Design 2003; 9; 1411

6- Steppan VM, Bailley ST, Bhat S, et al. The hormone

resistin links obesity to diabetes. N ature 2001; 409: 307.

7- Nakazato M, Murakkami N, Date Y, et al. A role for ghrelin in the Central requlation o f feeding. N ature 2001; 409 194.

8- Batterham Rl, Cohen MA, Ellis SM, et al. Inhibition of

food intake in obese subjects by peptide yy3-36 N Engl JM e d 2003; 349: 941

9- Korner J and Leibel RL. To eat or not to eat-how the gut talks to brain. N. Engl J Med 2003; 349: 926. 10- Kanigur-Sultuybek G. Obezite genetiği 2003 2. Ulusal

Referanslar

Benzer Belgeler

‹stanbul Halk Sa¤l›¤› E¤itimi komitesi taraf›ndan 1973 y›l› Sa¤l›k Haftas› vesilesiyle düzenlenen çal›flma program› içinde beflinci ve “çevre sa¤l›¤›

Yaş değişkeni arttıkça bireylerin uyku kalitelerinde bozul- ma olduğu, çalışan bireylerin uyku kalitelerinin çalışmayan bireylerden daha yüksek olduğu, sakinleştirici

Aktif ve inaktif Behçetli hasta- larda ve kontrol grubunda leptin, CRP ve ESH düzeyleri Mann- Whitney U-test kullan›larak karfl›laflt›r›ld›.. Anlaml›l›k de¤eri

 The objective of this study was to investigate whether knowledge of diet and the medical com plication influences dietary compliance among hemodialysis patients..

İnsanlarda yapılan in vivo çalışmalarda insülinin leptin konsantrasyonunun yükselmesinde akut etkisinin olmadığı, (Pratley ve ark. 1997) sadece kronik olarak

[r]

Özsarı, Müstecabizâde İsmet Hayatı ve Eserleri, s. 14 Özsarı, Müstecabizâde İsmet Hayatı ve Eserleri, s.. Celaleddin Paşa’nın özel katipliğinde bulunmuştur

Görüldüğü gibi serum leptin düzeyi obez farelerde 3 kat yüksek olmasına karşın leptin transportu normallere göre 3 kat daha düşük- tür.. Bu sonuç, leptin direncinde