• Sonuç bulunamadı

İhtiyati haciz kararına yapılan itiraz hakkında verilen kararın ihtiyati haczin icrasına etkisine ilişkin hukuk genel kurulu kararı ile daire kararlarının değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İhtiyati haciz kararına yapılan itiraz hakkında verilen kararın ihtiyati haczin icrasına etkisine ilişkin hukuk genel kurulu kararı ile daire kararlarının değerlendirilmesi"

Copied!
29
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H HH H

İHTİYATİ HACİZ KARARINA YAPILAN İTİRAZ HAKKINDA VERİLEN KARARIN İHTİYATİ HACZİN

İCRASINA ETKİSİNE İLİŞKİN HUKUK GENEL KURULU KARARI İLE DAİRE KARARLARININ

DEĞERLENDİRİLMESİ*

(REVIEW OF THE DECISIONS OF CIVIL CHAMBERS AND THE ASSEMBLY OF CIVIL CHAMBERS REGARDING THE EFFECT OF THE COURT DECISION UPON

OBJECTION TO PRECAUTIONARY ATTACHMENT ON ENFORCEMENT OF PRECAUTIONARY ATTACHMENT)

Doç. Dr./Assoc. Prof. Dr. Nedim MERİÇ** Arş. Gör./Res. Asst. Tuğçe ARSLANPINAR***

ÖZ

Alacaklının mevcut veya müstakbel bir para alacağının, kanunda belirtilen şartların oluşması durumunda, güvence altına alınmasını hedef-leyen kurum ihtiyati hacizdir. İhtiyati haciz kararı alınması ve uygulan-ması aşamalarında alacaklının menfaati ön plandayken, daha sonraki aşamalarda borçlunun menfaati de kanun koyucu tarafından koruma altı-na alınmış ve böylece her iki tarafın menfaatleri dengelenmek istenmiş-tir. İhtiyati hacze itiraz müessesesi, ihtiyati haciz prosedürü içerisinde yer alır ve borçlunun (belirli durumlarda üçüncü kişilerin) menfaatinin korunmasına hizmet eder. İhtiyati haciz kararına borçlunun itirazı üzeri-ne mahkeme itirazı kabul ettiği takdirde, bu kabul kararının derhal sonuç doğurup doğurmayacağı ve dolayısıyla ihtiyati haczin kararın kesinleş-mesi beklenmeden kaldırılıp kaldırılmayacağı tartışma konusu olup,

H Hakem denetiminden geçmiştir.

* Bu makale 18.07.2018 tarihinde Yayınevimize ulaşmış olup, 24.07.2018 tarihinde

birinci hakem; 07.08.2018 tarihinde ikinci hakem onayından geçmiştir (Nedim MERİÇ ORCID ID: orcid.org/0000-0002-5366-0008, Tuğçe ARSLANPINAR ORCID ID: orcid.org/0000-0002-0327-8150).

** Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra İflâs Hukuku Anabilim

Dalı Öğretim Üyesi.

(2)

lışmamızda Hukuk Genel Kurulu’nun,27.03.2013 tarihli 2012/12-1128 E. ve 2013/403 K. sayılı kararı bu bağlamda değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: İhtiyati Haciz, İtiraz, Alacaklı Menfaati,

Borçlu Menfaati, İhtiyati Haczin Kaldırılması.

ABSTRACT

Provisional attachment is the measure that aims to guarantee that, in case the circumstances prescribed by the law occur, the creditor rece-ives present or future debt. While it is the interest of the creditor that is prioritized during the process of making provisional attachment decision and its implementation, during the following processes, the interest of the debtor is also protected by the law-maker, which aims to bring ba-lance to the interests of both parties. Objection to provisional attach-ment is included in the provisional attachattach-ment procedure and it serves to protect the interest of the debtor (and the third parties). In case that the court accepts the debtor’s objection to the provisional attachment, it is debatable whether or not this acceptance would lead to any consequen-ces; and therefore, whether or not the order for provisional attachment would be released without waiting for the order to be finalized. In this study, it is aimed to evaluate the General Assembly of Civil Chambers order dated 27.03.2013 and numbered 2012/12-1128 E. and 2013/403 K. in the above mentioned context.

Keywords: Provisional Attachment, Objection, Creditor Interest, Debtor Interest, Release of Provisional Attachment.

***

I. İNCELENEN HUKUK GENEL KURULU KARARI

İnceleme konumuzu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.3.2013

tarihli 2012/12-1128 E. ve 2013/403 K. sayılı kararı oluşturmaktadır1. Karar metni aşağıdaki gibidir;

(3)

Taraflar arasındaki “şikâyet” davalarından dolayı yapılan yargıla-ma sonunda; İzmir 6.İcra Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.02.2011 gün ve 2011/103 E-2011/132 K. sayılı kararın ince-lenmesi davalı (alacaklı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 12.12.2011 gün ve 2011/10046 E-2011/27989 K sayılı ilamı ile;

(...İİK'nun 265/son maddesinde; “İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurabileceği, Yargıtay'ın bu başvuruyu öncelikle ince-leyerek karar vereceği ve verdiği kararın da kesin olduğu, temyiz istemi-nin ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durduramayacağı” düzenle-mesine yer verilmiştir.

Bu maddeye ilişkin hükümet gerekçesinde de, ihtiyati haciz kara-rına itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulması halin-de başvurunun ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmayacağı açıklanmıştır.

Somut olayda, borçlular aleyhinde başlatılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulmasından sonra, alacaklı vekilince borçlular hakkında

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinden 2010/788 - 788 D.iş sayılı

ihtiya-ti haciz kararı alınarak bu dosya üzerinde, borçlular aleyhinde ihihtiya-tiyaihtiya-ti haciz işlemi tatbik ettirildiği, bir kısım borçlular vekilince 04.02.2011 tarihinde, ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine aynı mahkemece 24.11.2010 tarihinde ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar veril-mesi nedeniyle icra müdürlüğünden ihtiyati hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği, icra müdürlüğünce, kesinleşme şerhli mahkeme kararının ibrazı halinde talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği, bu kararın icra mahkemesine şikâyet olunduğu, mahkemece; İİK.'nun 265/son maddesi gereğince temyizin, kararın uygulanmasını durdurmayacağından, kararın işleme konulması için kesinleşmesinin gerekmediği gerekçesi ile şikâye-tin kabulüne ve işlemin iptaline karar verildiği görülmektedir.

Mahkemece, anılan kararın temyiz edildiği ve temyiz isteminin ih-tiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmayacağı hakkındaki belirti-len yasa hükmü dikkate alınarak icra müdürlüğünün yerinde veribelirti-len ka-rarına karşı yapılan şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken ilgili yasa maddesi yanlış yorumlanarak yazılı şekilde şikâyetin kabulüne dair hüküm tesisi isabetsizdir...), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki ka-rarda direnilmiştir.

(4)

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: İstek, şikâyet yolu ile icra müdürlüğü kararının kaldırıl-ması isteğine ilişkindir.

Şikâyetçiler (borçlular) vekili, müvekkilleri aleyhine İzmir

4.Asliye Ticaret Mahkemesince 06.09.2010 tarihli 2010/788 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı verilmiş ise de yapılan itiraz sonucu 24.11.2010 ta-rihli karar ile ihtiyati haciz kararının kaldırıldığını, Dikili İcra

Müdürlü-ğüne yazılan haciz müzekkeresin kaldırılması hususunda talepte

bulu-nulduğunu, ancak 04.02.2011 tarihli karar ile talebin reddedildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olup 04.02.2011 tarihli icra müdürlüğü ka-rarının kaldırılmasını şikâyet yoluyla talep ve dava etmiştir.

Davalı (alacaklı) vekili, ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin kara-rın temyiz edildiğini, İİK'nun 265/son maddesi gereği temyizin ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmayacağını belirtmiştir.

Yerel Mahkemece, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin kararın kesinleşmeden derhal uygulanması gerektiği, İİK.'nun 265/son maddesinin de kararın temyizinin ilgili kararın uygulanmasını durdur-mayacağı yönünde olduğu gerekçesi ile şikâyetin kabulü ile icra dosya-sındaki 04.02.211 tarihli icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına karar vermiştir.

Davalı (alacaklı) vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamında açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle di-renme kararı verilmiş, didi-renme kararı davalı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; alacaklı tarafından mahkemeden alınan ve takibe konulan ihtiyati haciz kararının sonradan borçlu tarafın itirazı üzerine aynı mahkemece kaldırılmasına karar ve-rilmesi durumunda, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin kararın temyizinin ilgili kararın derhal uygulanmasını durdurup durdurmayacağı noktasında toplanmaktadır.

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun ihtiyati haciz kararına itiraz ve temyizi düzenleyen 265.maddesinde; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve

(5)

teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.

Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği ta-rihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.

Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı ka-bul veya reddeder.

İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya

mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinle-dikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.

Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak

ka-rar verilir.

İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.

Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdur-maz.” hükmüne yer verilmiştir.

Sözü edilen madde metninin son fıkrasında, ihtiyatı haciz kararına yapılan itiraz üzerine verilen ihtiyati hacizle ilgili hükmün temyizinin kararın uygulanmasını durdurmayacağı belirtilmiştir.

Somut olayda, itiraz üzerine ihtiyati hacze karar veren mahkeme ihtiyati haciz kararını kaldırmıştır. Mahkemenin ihtiyati haciz kararına itirazın kabulüne vermesi halinde borçlunun malları üzerine konulmuş olan ihtiyati haciz kalkar. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2004, sh. 898)

Hal böyle olunca, İİK.'nun 265/son maddesi gözetilerek, itiraz ka-rarının temyizinin ilgili kararın uygulanmasını durdurmayacağı gerekçe-si ile şikâyetin kabulü ile icra dosyasındaki 04.02.211 tarihli icra müdür-lüğü kararının kaldırılmasına dair yerel mahkemenin vermiş olduğu ka-rar usul ve yasaya uygun olup, onanması gerekir.

SONUÇ: Davalı (alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, ge-rekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınması-na mahal olmadığıalınması-na, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'alınması-na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. madde atfıyla aynı Kanun'un 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar dü-zeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2013 gününde yapılan görüşmede oybirliği ile karar verildi.

(6)

II. OLAY

Alacaklı tarafından borçlular aleyhine başlatılan ilamsız icra takibi, borçluların itirazı üzerine durdurulmuş ve alacaklı vekilinin talebiyle borçlular hakkında İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Verilen ihtiyati haciz kararı uygulanması üzeri-ne, borçlular vekilince karara aynı mahkemede itiraz edilmiştir. İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi itiraz üzerine ihtiyati haczin kaldırılmasına karar vermiştir. Mahkemenin bu kararı üzerine borçlu vekilince icra dai-resine başvurulmuş ve ihtiyati haczin kaldırılması talep edilmiş ancak icra dairesi, kesinleşme şerhli mahkeme kararının varlığı halinde işlem yapılması gerektiğine karar vermiştir. İcra dairesinin ihtiyati haczin kal-dırılması talebini reddetmesi üzerine icra mahkemesine şikâyet yoluna başvurulmuş ve icra mahkemesi, İcra ve İflâs Kanunu 265/son maddesi gereğince kanun yoluna başvurmanın ihtiyati haciz kararının uygulan-masını durdurmayacağı ve dolayısıyla kararın işleme konulması için ke-sinleşmesinin gerekmediği gerekçesiyle şikâyeti kabul etmiş ve icra dai-resinin işleminin iptaline karar vermiştir. Alacaklı vekilince karar temyiz edilmiş ve 265/son maddesinin yanlış yorumlandığı, icra müdürünün kararının doğru olduğu, şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken

şikâyetin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararı

bozmuştur. İcra mahkemesi, bozma kararı üzerine yeniden yargılama yapmış ve direnme kararı vermiştir. Kararın temyizi üzerine Hukuk Ge-nel Kurulu, yapılan itiraz üzerine verilen ihtiyati hacizle ilgili hükmün temyizinin kararın uygulanmasını durdurmayacağını, mahkemenin ihti-yati haciz kararına itirazın kabulüne karar vermesi halinde borçlunun malları üzerine konulmuş olan haczin kalkacağını belirtmiş ve bu gerek-çeyle, yerel mahkemenin kararının onanmasına oy birliği ile karar vermiştir.

III. MERCİ KARARLARI A. İlk Derece Mahkemesi Kararı

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ihtiyati haciz kararı

üzerine borçlular vekilince itiraz yoluna başvurulmuş ve mahkeme itira-zın kabulüne karar vermiştir. Borçlular vekili, itiraitira-zın kabulü kararının ardından ihtiyati haczin kaldırılması amacıyla icra dairesine başvurmuş fakat icra dairesi, kesinleşme şerhli mahkeme kararının ibrazı halinde talep gibi işlem yapılmasına karar vermiştir. İcra dairesinin bu kararına

(7)

karşı icra mahkemesine şikâyet yoluna başvurulmuştur. İcra mahkemesi,

İcra ve İflâs Kanunu m.265/son gereğince temyizin, ihtiyati hacze ilişkin

kararın uygulanmasını durdurmayacağı ve kararın işleme konulması için kesinleşmesinin gerekmediği gerekçesiyle şikâyetin kabulüne ve işlemin iptaline karar vermiştir.

B. 12. Hukuk Dairesi Kararı

İlk derece mahkemesinin şikâyetin kabulüne ve işlemin iptaline

yönelik kararı aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. 12. Hukuk Dairesi 12.12.2011 gün ve 2011/10046 E. 2011/27989 K. sayılı kararın-da, ilk derece mahkemesinin kararını, icra müdürünün vermiş olduğu kararın yerinde olduğu, şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken ilgi-li yasa maddesinin ilk derece mahkemesince yanlış yorumlanarak

şikâyetin kabulüne karar verildiği ve bu hükmün tesisinin isabetsiz oldu-ğu gerekçesiyle bozmuştur.

C. Hukuk Genel Kurulu Kararı

12. Hukuk Dairesinin bozma kararının ardından icra mahkemesin-ce yeniden yargılama yapılmış ve mahkeme, direnme kararı vermiştir.

İlk derece mahkemesince verilen direnme kararı Hukuk Genel Kurulu

tarafından incelenmiş ve itiraz üzerine verilen ihtiyati hacizle ilgili hük-mün temyizinin kararın uygulanmasını durdurmayacağını, mahkemenin ihtiyati haciz kararına itirazın kabulüne karar vermesi halinde borçlunun malları üzerine konulmuş olan haczin kalkacağını belirtmiştir. Hukuk Genel Kurulu, İcra ve İflâs Kanunu m.265/son hükmünün gözetilerek bu kapsamda, yerel mahkeme kararının onanmasına oy birliği ile karar vermiştir.

IV. ÇÖZÜLMESİ GEREKEN HUKUKİ MESELENİN TESPİTİ İnceleme konumuzu oluşturan Hukuk Genel Kurulu kararında,

ih-tiyati haciz kararına borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine mahkemece itirazın kabul edilmesine ve ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği takdirde bu karar aleyhine kanun yoluna başvurulması halinde, kararın derhal uygulanmasının mümkün olup olmadığı tartışılmıştır. İcra ve İflas Kanunu m.265/son’da“…İtiraz üzerine verilen karara istinaf yoluna

başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyati haciz kararının

(8)

icrasını durdurmaz” hükmü yer almaktadır. İncelememizde bu hükmün

ne şekilde yorumlanması gerektiği ve özellikle, ihtiyati hacze itiraz edil-diği takdirde mahkemece itirazın kabulü yönünde karar verilmesi halin-de bu kararın uygulanması için kesinleşmesinin gerekli olup olmadığı değerlendirilecektir.

V. DEĞERLENDİRME

A. İhtiyati Haciz Kararının Hukuki Niteliği

İcra ve İflâs Kanunu2 m.257 ve devamı hükümlerinde düzenlenen ihtiyati haciz müessesesi, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun kendisinde veya üçüncü kişide bulunan taşınır, taşınmaz malları veya alacaklarının, ihtiyati olarak hac-zedilmesini sağlayarak para borçlarını teminat altına almayı hedefler.

İhtiyati haciz, yalnız vadesi gelmiş alacaklar bakımından talep edilebilir

değildir. Aynı zamanda İcra ve İflâs Kanunu m.257/2 gereğince, borçlu-nun belirli bir yerleşim yerinin olmadığı durumlarda veya borçluborçlu-nun ta-ahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlediği, kaçırdığı, kendisi-nin kaçmaya hazırlandığı, kaçtığı ve bu türden bir maksatla hileli işlem-lerde bulunduğu durumda da ihtiyati haciz talep edilebilecektir.

İhtiyati haczin hukuki niteliği konusunda doktrinde genel kabul

gören görüş, ihtiyati haczin bir geçici hukuki koruma olduğu yönünde-dir3. Para alacaklarının güvence altına alınması amacıyla kabul edilmiş bir müessese olan ihtiyati haczin hukuki niteliğinin geçici hukuki koru-ma olduğu şüphesiz kabul edilmelidir. Ancak, ihtiyati haczin geçici

2 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu, Kabul Tarihi: 09.06.1932, Yayım Tarihi:

19.06.1932, R.G. Sayısı: 2128

3 Özekes, Muhammet, İcra ve İflas Hukukunda İhtiyati Haciz (İhtiyati Haciz),

Ankara-1999, s.45.;Yıldırım, M. Kamil/Deren-Yıldırım, Nevhis, İcra ve İflas Hukuku, 7. Baskı, İstanbul-2016, s.331.; Özekes, Muhammet/Erişir, Evrim, Konusu Para Alacağı Olan Geçici Hukuki Korumaların Karşılaştırılması ve Değerlendirilmesi, Legal Me-deni Usul Hukuku ve İcra İflas Hukuku Dergisi, Yıl: 2006, Sayı: 3, 1235-1274, s.1239.; Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Sungurtekin Özkan, Meral/Özekes, Mu-hammet, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 4. Bası, İstanbul-2017, s.302.; Doktrinde Önen, ihtiyati haczi bir icra takip işlemi değil asıl cebri işlemine yardımcı olan, gü-vence sağlayan ve icra takip işlemine dönüşmeye elverişli bir icra çeşidi olarak gör-mektedir. Önen, Ergun, İhtiyati Haczin Kaldırılması Davası, AÜHFD, Ankara-1980, 251-279, s.253.

(9)

kuki koruma niteliğinin yanında bir icra takip işlemi olup olmadığı da doktrinde tartışma konusu olmuştur4. Doktrinde Özekes, ihtiyati haczi bir bütün olarak değil, ancak ihtiyati haciz kararını bir icra takip işlemi ola-rak kabul etmekteyken5 Umar, ihtiyati haciz kararının bir takip işlemi olduğunu belirtmekte ve buna gerekçe olarak da icra organlarının bir işlemi yapabilmesinin ön şartının yine bir takip işlemi olduğunu, ihtiyati haciz konmasının ön şartı olan mahkemece alınan ihtiyati haciz kararının bir icra takip işlemi olmasını göstermektedir6. Berkin eserinde, ihtiyati haczi bir muhafaza tedbiri olarak görmüş ve takip işlemi olduğu sonucu-na varmıştır7. Berkin’le paralel olarak Postacıoğlu da ihtiyati haczin, bünyesinde icra takip işleminin tüm özelliklerini taşımasını gerekçe gös-tererek ihtiyati haczin bir icra takip işlemi olduğunu belirtmiştir8.

Yargıtay’ın bu husustaki tutumu ise, ihtiyati haczin icra işlemi ol-madığı yönündedir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 21.04.2005 tarihli ve 4800 E., 8555 Karar sayılı kararında9, “İİK.nun 264. maddesinde

"…ihtiyati haczi yaptıran alacaklının 7 gün içerisinde takip talebinde bulunması veya dava açmasını zorunlu kılar" hükmünden de anlaşılaca-ğı üzerine ihtiyati haciz ile icra takibi ayrı hukuki düzenlemeler olup ayrı ayrı hukuki sonuç doğurur. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı icra takip işlemi olmayıp yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce uygulanan ve HUMK.nun 101 ve devam eden maddelerinde düzen-lenen ihtiyati tedbir benzeri ancak daha etkili bir tedbir işlemi

4 Tartışmalar hakkında geniş bilgi için bkz. Özekes, İhtiyati Haciz, s.251 vd.; Deynekli,

Adnan/Saldırım, Mustafa, Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz Son Yargıtay Ka-rarlarıyla, Ankara-2005, s.6.

5 Özekes, İhtiyati Haciz, s.251 vd.

6 Umar, Bilge, İcra İflas Hukukunun Tarihi Gelişmesi ve Genel Teorisi, İzmir-1973, s.199. 7 Berkin, Necmettin, İhtiyati Haciz, İstanbul-1962, s.15.

8 E. Postacıoğlu, İlhan, İcra Hukuku Esasları, İstanbul-1982, s.709.

9 Y. 12. HD., T. 21.04.2005, 4800 E., 8555 K., www.kazanci.com, Erişim Tarihi:

25.06.2018; Aynı yönde, “…İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkilinin karşı taraftan alacağı karşılığında çek aldığını, bu çekin karşılığının bulunmadığını ileri sürerek, karşı tarafın mal kaçırma ihtimaline binaen alacakları karşılığında borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konul-masını talep etmiştir. Mahkemece Ticaret Mahkemesi'nin ödeme yasağı kararı nede-niyle ve çekin çalıntı olma ihtimaline binaen ihtiyati haciz talebinin reddine karar ve-rilmiştir. Ancak, ihtiyati haczin icra takip işlemi olmadığı, çekte ödeme yasağı bu-lunmasının ihtiyati haciz istemine engel oluşturmayacağı dikkate alınmaksızın ihtiya-ti haciz talebinin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir…” Y. 11. HD., T. 24.01.2013, 18656 E., 1568 K., www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 25.06.2018.

(10)

dan bir takip muamelesi sayılamaz…” şeklinde görüş beyan etmiş ve

ihtiyati haczin bir icra takip işlemi olmadığını, salt bir geçici hukuki ko-ruma olduğunu belirtmiştir10. Yargıtay’ın bu tutumu sadece daire kara-rıyla sınırlı kalmamış, 29.06.2018 tarihli Resmi Gazete’de (Sayı:30463) yayımlanan İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK) (E.2016/1, K.2017/6) ile ihtiyati haczin, icra işlemi değil, özel geçici hukuki koruma olduğunu bir kez daha Yargıtay tarafından ifade etmiştir. Söz konusu İBK’nın özet kısmında vurgulanan bu husus, kararın değerlendirmeler kısmında maa-lesef tartışılmamıştır. Teminat alacağının ihtiyati hacze konu olup ola-mayacağına ilişkin bir içtihat tartışması içinde bir cümleyle ve özette vurgu yapılarak ihtiyati haczin hukuki karakterine ilişkin sonuca ulaş-mak, gerekçe ile bağlayıcılık arasında kurulan bağın sıradanlaşması an-lamına gelecektir11.

Biz ihtiyati haciz talebi ve yargılamasını icra takibi işlemi olarak görmemekle birlikte, verilen ihtiyati haciz kararı ve bu karara dayanıla-rak yapılan ihtiyati haciz işlemini, icra takibinin haciz işlemine ilişkin hükümleri kapsamında bir icra takip işlemi olarak görmekteyiz. Kanı-mızca İİK m. 258’de (İsv. İİK m. 272) bahsi geçen mahkeme kararı12, takip bakımından icra dairesinin vereceği haciz kararını İİK m. 261’deki (İsv. İİK m. 275) düzenleme ise, takipte haczin uygulanmasına ilişkin düzenlemeleri ikame etmektedir. Bu çerçevede icra takip işlemi olarak gördüğümüz ihtiyati haczi, İİK. m. 51 (İsv. İİK. 56) anlamında bir icra takip işlemi olarak görmemekteyiz. Bu son durumda ihtiyati haciz kara-rını ve icrasını salt süper bir geçici koruma13 olarak görmek gerekir.

10 Y. 21. HD., T. 04.02.2015, 5842 E., 8588 K., www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 25.06.2018. 11 Şeker, Hilmi, Esbab-ı Mucibe’den-Retoriğe Hukukta Gerekçe, 2010, s. 1481.

Gerek-çenin usul hukuku bakımından önemine ilişkin bkz. Postacıoğlu, İlhan E., Medeni Usul Hukuku, Dersleri, İstanbul 1975, s. 710; Özekes, Muhammet, Medeni Usul Hu-kukunda Hukuki Dinlenilme Hakkı (Hukuki Dinlenilme),Ankara-2003,s. 167 vd; Budak, Ali Cem/Karaaslan, Varol, Medenî Usul Hukuku, Ankara 2017, s. 269 kn. 13; Tanrıver, Süha, Medenî Usûl Hukuku, Cilt I, Ankara 2018, s. 402; Yıldırım, M. Kamil, Medeni Usul Hukukunda Delillerin Değerlendirilmesi, İstanbul 1990, s.203.

12 İcra takip işleminin sadece icra dairesi memuru tarafından yapılmayıp, takibin

işleyi-şine etki eden resmi mercilerin işlemlerinin da dâhil olduğu hk. bkz. Bauer, Thomas, Basler Kommentar, Basel 2010, 2. Bası, Madde 56, kn. 6. Aynı yönde Özekes, İhti-yati Haciz, s. 254.

13 Kostkiewicz, Jolanta Kren, Schuldbetreibungs- und Konkursrecht, 2. Auflage, 2014,

s.391; Penon, Ilıja/Marc, Wohlgemuth, Schulthess Kommentar zum Bundesgesetz über Schuldbetreibung und Konkurs, 4. Bası, 2017, Madde 56, kn. 6.

(11)

B. İhtiyati Haciz Kararında Taraf Menfaatleri 1. Alacaklı Menfaatinin Korunması

Alacaklının alacağının tahsili amacıyla bir alacak davası açması ya da takip başlatması, etkin hukuki koruma için her durumda yeterli ol-mamakta, borçlunun mevcut ya da gelecekte başlatacağı bir takibi başa-rısız kılmaya yönelik davranışlarına engel olmak14 için araç olarak ihti-yati hacze ihtiyaç duyulmaktadır. Bu işlevi dolayısıyla ihtiihti-yati haciz, anayasal anlamda teminat altına alınan etkin hukuki korumaya hizmet ederek, alacaklıların uzun dava ve takip süreçleri karşısında takiplerinin boş ve sonuçsuz kalmasını engeller15.

Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlu tara-fından ödenmediği durumlarda, alacaklı taratara-fından takip başlatmaksızın öncelikle ihtiyati haciz kararı alınması, ilamsız icra yolu gibi takip pro-sedürünün hızlı ilerlediği durumlarda dahi bir gereklilik arz edebilir. Zira ilamsız icra prosedürünün, her ne kadar para alacağına kavuşmak bakı-mından ilamlı icra takibine kıyasla daha hızlı ilerleyeceği düşünülse de, borçlunun itiraz etmesi ve bu itirazın ortadan kaldırılması süreci, şüphe-siz alacaklının alacağına kavuşması bakımından gecikmeye yol açacak-tır. Vadesi gelmemiş alacaklar bakımından ihtiyati haciz talep etmek için var olması gereken şartlara (borçlunun yerleşim yerinin olmaması veya hileli davranışlarda bulunması gibi) bakıldığında da aynı tehlike (alacak-lının alacağına kavuşmama ihtimali) bulunmaktadır16. Bu tehlikenin

14 Özekes, İhtiyati Haciz, s.14; Amonn, Kurt/Walther, Fridolin, Grundriss des

Schuld-betreibungs- Konkursrechts, 7. Bası, Bern 2003, Paragraf 51, kn.2.

15 Koller, Heinrich, Rechtsweggarantie als Grundrecht, Rapports suisses presentes au

XV Congres International de Droit Compare, Zürich 1998, s. 307; Walther, J. Habsc-heid, Schweizerisches Zivilprozess- uns Gerichtsorganisationsrecht, 2. Bası, 1990, s. 14; Yılmaz, Ejder, Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, Cilt: 1, Ankara 2001, s. 34; Akkan, Mine, Medeni Usul Hukukunda Etkin Hukuki Koruma, Legal Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Dergisi, Yıl: 2007, Sayı:1, 29-67, s.42.;Özekes, Hukuki Dinle-nilme, s.212.; Erişir, Evrim, Geçici Hukuki Korumanın temelleri ve İhtiyatî Tedbir Türleri, İstanbul 2013, s. 87. Yargıtay kararlarında da ihtiyati hacizde etkin hukuki koruma özelliğinin bulunduğu kabul edilmektedir. Bkz. “…Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesinin bir gereği olarak, bi-reylere etkin hukuki himaye sağlamaktır…” Y. 11. HD., T. 24.01.2013, E. 18686, K.1549, www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 25.06.2018.

(12)

taraf edilmesinin yolu ihtiyati haciz olup, alacaklının para alacağına iliş-kin menfaatlerinin korunması bakımından ihtiyati haciz kararı alınması bir gereklilik arz etmektedir17. Kanun koyucunun, alacaklının para ala-cağının tahsilini güvence altına almak amacıyla getirdiği ihtiyati haciz müessesesinin sebepleri dikkate alındığında, ihtiyati hacze ilişkin düzen-lemenin alacaklının menfaati için kaleme alındığı aşikârdır18.

İhtiyati haciz sebeplerinin yanı sıra ihtiyati haciz yargılamasının

barındırdığı özellikler de alacaklı menfaatinin korunması amacını gös-termektedir. İhtiyati haciz yargılamasında mahkemenin ihtiyati haciz kararı verebilmek için sadece alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin var-lığı konusunda yaklaşık ispat ölçüsüyle yetinmesi ve borçluyu dinleme-den karar verebiliyor olması (İİK m. 258; İsv. İİK. m. 272) da alacaklı menfaatinin kanun koyucu tarafından öncelikle dikkate alındığını gös-termektedir19. Hatta öyle ki, Kanun bu türden bir geçici hukuki koruma-nın gerekçesi olan müeccel para alacağıkoruma-nın borçlu bakımından muaccel olacağını da öngörmüştür (İİK m. 257 f. son; İsv. İİK. m. 271 f.2). Bura-da korunan alacaklı menfaati, borçlunun yerleşim yerinin olmaması veya hileli işlemlerde bulunarak alacaklı menfaatini tehlike altına almasına dayanmaktadır20.

Kanunda belirtilmemekle birlikte öğretide iddia edilen bir husus daha var ki, bunun kabulü de alacaklı menfaatine hizmet edecektir. Bu durum, ihtiyati haciz talebinin zamanaşımını keseceği fikridir. Favre, dile getirdiği bu düşüncesinin (yani ihtiyati haczin zamanaşımını kese-ceği sonucunu) gerekçesini açıklamamıştır21. Özekes ise, Borçlar Kanu-nu 133’ün (TBK m. 154) amacından (alacaklının alacağını tahsil etmek için harekete geçmesinden) hareketle ihtiyati haciz talebinin zamanaşı-mını kesmesi gerektiğini düşünmektedir22. Böyle bir kabulün alacaklı

17 Postacıoğlu, İlhan E., İcra Hukuku Esasları, İstanbul 1982, s. 712; Çiftçi, Pınar, İcra

Hukukunda Menfaat Dengesi, Ankara-2010, s.348; Üstündağ, Saim, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 2004, s. 408; Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Bası, Ankara 2013, s. 1039; Stoffel, Walter A., Basler Kommentar, Basel 2010, 2. Bası, Madde 271, kn. 5.

18 Özekes, İhtiyati Haciz, s.19.; Çiftçi, s.349.

19 Özekes, İhtiyati Haciz, s.22.; Çiftçi, s.349. Yıldırım/Deren-Yıldırım, s.331. 20 Stoffel, Basler Kommentar, Madde 271, kn. 36.

21 Favre, Antoine, Schuldbetreibungs- und Konkursrecht, Freiburg 1956, s. 324. 22 Özekes, İhtiyati Haciz, s.264.

(13)

menfaatine olacağı kuşkusuzdur. Güncel yasal mevzuat ihtiyati haciz talebi bakımından alacaklıya böylesine bir menfaat alanı (zamanaşımını kesme) oluşturmamaktadır.

2. Borçlu Menfaatinin Korunması i. Genel Olarak

İhtiyati haciz kararının alınabilmesi için alacaklı tarafından ihtiyati

haciz sebeplerine ilişkin yaklaşık ispatın yeterli olması ve gerektiğinde borçlu dinlenmeksizin ihtiyaten hacze karar verilebilmesi, alacaklının menfaatinin korunması bakımdan bir gerekliliktir. Ancak alacaklı men-faatinin bu ölçüde gözetilmesi, borçlunun menfaatlerinin göz ardı edile-bileceği sonucunu doğurmaz. Unutulmamalıdır ki alacaklı lehine ihtiyati haciz kararı verilmiş olması, alacaklının alacağı bakımından her durum-da kesinlik arz etmemektedir. İhtiyati haciz kararının verilmesi aşama-sında öncelikle alacaklı menfaati göz önünde bulundurulurken, ihtiyati haczin uygulanması, karara itiraz ve tamamlayıcı merasim sürecinde borçlunun ve hatta ilgili üçüncü kişilerin de menfaatinin de gözetilmesi-ni sağlayan23 bazı hükümleri (m. 261 f. 2, 3; 263, 265; İsv İİK. m. 275, 277, 278) kanun koyucu sevk etmiştir.

ii. Alacaklının Kararın İcrasını Talep etme ve Tamamlayıcı Merasimi Yerine Getirme Yükümlülüğü

Borçlu menfaatinin korumak adına getirilen düzenlemelerden ilki,

İcra ve İflâs Kanunu m.261’de düzenlenen ihtiyati haciz kararının

ala-caklı tarafından icra edilmesinin Kanunda öngörülen sürede talep edil-mesi zorunluluğudur. Bu hükme göre alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden, kararın uygulanmasını talep etmeye mec-bur olup süresinde ihtiyati haczin uygulanmasını talep etmediği takdirde verilen karar kendiliğinden ortadan kalkacaktır (İİK. m.261 f.1)24.

Öte taraftan alacaklının Kanundaki tamamlayıcı merasime ilişkin yükümlülüğe de uygun davranması gerekmektedir. İhtiyati hacizde ta-mamlayıcı merasim, icrası gerçekleşen ihtiyati haczin varlığını korumak

23 Özekes, İhtiyati Haciz, s.312; Sarısözen, Serhat, İhtiyati Hacizde Başvuru Yolları,

Legal Hukuk Dergisi, Ağustos-2006, s. 2343.

24 İsviçre hukukunda bu yönde düzenleme bulunmamaktadır. Bu hükmün İcra ve İflâs

(14)

adına işletilecek prosedürü ifade etmekte olup, bu prosedürde ihtiyati haciz kararının uygulanması aşamasını takip eden ve alacaklı tarafından yerine getirilmesi gereken yükümlülükler vardır. Bu yükümlülük gereği alacaklı, haczin uygulandığı tarihten; haciz yokluğunda yapılmışsa haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içerisinde takip talebinde öncelikle bulunmaya veya dava açmaya mecburdur (İİK. m.264). Aksi halde kendisine bahşedilen geçici korumadan mahrum ka-lacaktır. Geçici korumadan mahrum olmak istemeyen alacaklı, dava açılmışsa kararın verildiği tarihten itibaren bir ay içinde takip başlatmak, takip başlatmış ise, takibe karşı koyan borçlunun itirazının ortadan kaldı-rılması için yedi gün içinde itirazın ortadan kaldıkaldı-rılması yollarına baş-vurmakla da yükümlüdür.

Tamamlayıcı merasim ve sonrasında yapılması gereken işlemler silsilesine bakıldığında alacaklıya getirilen yükümlülüklerin özellikle borçlu ve ihtiyati haciz kararından etkilenen üçüncü kişilerin lehine ol-duğunu ve bu kimselerin menfaatini temin etmek amacıyla kaleme alın-dığını söylemek yanlış olmayacaktır25. Zira alacaklı, mevcut veya müs-takbel takibinin sonucunu güvence altına almak amacıyla ihtiyati haciz talep etmekte ancak yapılan ihtiyati haciz yargılamasında alacağının var-lığı ve miktarına ve de alacağına ulaşmasının tehlikede olduğuna dair tam bir ispat ölçüsünde ispat faaliyetinde bulunmamaktadır. İhtiyati ha-ciz kararının tam ispat ölçüsünden uzak verildiği bu durum, asıl takip başlatılıp kesinleşinceye ya da dava açılıp talep sonucu hakkında hüküm verilinceye kadar varlığını sürdürmektedir. Bu arada ihtiyati haciz konu-lan alacak tutarı kadar borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisi kısıtlandığından, bu durum borçlunun/borçluların ve ilgili üçüncü kişi-nin/kişilerin menfaatini olumsuz etkileyecektir26. Tamamlayıcı merasim işte tam da burada fonksiyonu gösterir, süreci hızlandırır ve böylelikle alacaklının geçici hukuki korumadan yararlanmayı uzatarak borçlu ve üçüncü kişilerin menfaatine belirsiz bir sürece bağlı olarak zarar verme-sini önler27.

25 Çiftçi, s. 350.

26 Berkin, s.81.; Özekes, İhtiyati Haciz, s.361.

27 Hungerbühler, Ivo W., Rechtsmittel und Rechtsbehelfe beim Arrest unter besonderer

Berücksichtigung des Steurarrestes und des Arrestes nach Art 39 Abs 1 LugÜ, Schweizerische Zeitschrift Für Zivilprozess-und Zwangsvollstreickungsrecht (ZZZ)-2005, s. 199.

(15)

iii. İhtiyati Haczin Para Alacağı ve Bazı Gerekçelerle Sınırlan-dırılmış Olması

2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu m. 257’de ihtiyati haciz talebinin sadece para alacağı olduğu belirtilmektedir (İsv. İİK m. 271). Para ala-cağının dışındaki haklar, ihtiyati tedbir yoluyla koruma altına alınırlar28. Bu nedenle, teminat veya başkaca talep haklarına ilişkin olarak borçlu aleyhine ihtiyati haciz kararı verilemez. İhtiyati haciz talep edilebilen alacağın bu türden bir sınırlandırmaya uğraması, para alacağının dışın-daki başkaca taleplerle borçlunun herhangi bir malvarlığı değerinin geçi-ci de olsa haczedilmesini engellemekle borçlunun menfaatini korur.

Diğer taraftan kanun koyucu muaccel olmayan para alacaklarından dolayı borçlu aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini bazı sebeplere bağlamıştır. İhtiyati haciz sebepleri olan bu sebepler hem Türk ve hem de İsviçre hukukunda ortak olup, bunlar borçlunun devamlı kaldığı bir yerleşim yerinin bulunmaması ve bazı dürüst olmayan davranışlarda bu-lunmasıdır (İİK m. 257 f. 2’de ve İsv. İİK m. 271 f.2 atfı gereği f.1 b. 1 ve 2’de sayılanlar). Kanunda sayılanların dışında var olan gerekçeler vadesi gelmeyen para alacakları bakımından bir ihtiyati haciz sebebi oluşturmaz. Bu durum ise, şüphesiz borçlu menfaatinedir.

iv. Alacaklının Teminat Gösterme Yükümlülüğü

İhtiyati hacizde borçlunun menfaatinin korunmasına hizmet eden

bir diğer düzenleme, İcra ve İflâs Kanunu m.259’da (İsv. İİK m. 273) hüküm altına alınmış olan ve ihtiyati haczin haksız olması durumundan zarar gören borçlu veya üçüncü kişinin tazmin taleplerinin karşılanması amacıyla teminat yatırılmasına ilişkin hükümdür. Bu hükme göre,

alaca-ğı ilama dayanmayan alacaklı, ihtiyati haciz talep edebilmek için hâkim

tarafından uygun görülecek bir teminatı göstermekle yükümlüdür. Bu teminat, alacaklının haksız çıkması durumunda borçlu veya üçüncü kişi tarafından açılacak tazminat davası neticesinde hükmedilecek ve bu kimselerin zararlarını karşılamayı sağlayacak tazminatın kaynağını teşkil edecektir. Ancak belirtmek gerekir ki alacak ilama dayanıyorsa, alacak-lının teminat göstermesi gerekmeyecektir (İİK. m.259/2). Bu hususu borçlunun haklarının ihlali olarak değerlendirmemek gerekir. Zira borç-lu, sunulan ilamın verildiği yargılamada kendisini savunma imkânına sahip olmuştur. Alacak ilam niteliğinde belgeye dayanmakta ise,

(16)

lının teminat gösterip göstermeyeceğine ise hâkim tarafından karar veri-lecektir (İİK. m.259/3). İsviçre’de (İsv. İİK. m. 273 f.1) alacaklının ihti-yati haciz kararı alabilmesi için teminat gösterme yükümlülüğü, mahke-menin ihtiyati haciz kararının borçlunun veya üçüncü kişinin hukuki menfaatine haksız zarar verme ihtimaline kanaat getirmesine bağlı ola-rak takdirine bıola-rakılmıştır29.

v. İhtiyati Haciz Kararının Hukuka Aykırılığına Yönelik Ko-ruma (İtiraz)

a. Genel Olarak

İhtiyati haciz müessesi içerisinde alacaklının yanında borçlu

men-faatinin de gözetilmesini sağlayan30 bazı hükümlere yer verildiğinden yukarıda bahsetmiştik. Borçlunun lehine olan bu düzenlemelerden bir diğeri, ihtiyati haciz kararına, borçlu ve ihtiyati haciz sebebiyle menfaati ihlal edilen üçüncü kişilerce itiraz hakkının tanındığı İcra ve İflâs Kanu-nu m.265’tir. İhtiyati haciz kararının verilmesi ve uygulanmasıyla ala-caklı menfaati temin edilmiş ve alacağın tahsilini tehlikeye düşürecek durum önlenmiş olacaktır. Bu aşamadan sonra, borçlunun alacaklıya sağlanan bu durum sebebiyle bu durumdaki haksızlıktan kaynaklı olarak hiç zarara uğramamasını veya bu durumu en az zararla atlatmasını sağ-layarak31 taraflar arası menfaat dengesinin yeniden tesisine imkân veren kurum, ‘ihtiyati hacze itiraz’ kurumu olacaktır.

b. İtiraz Olanağının Kullanılması (Şartları)

İcra ve İflâs Kanunu m.265 gereğine borçlu, kendisi dinlenmeden

bir ihtiyati haciz kararı verilmişse, bu ihtiyati haciz kararına itiraz etme hakkına sahiptir. Zira İcra ve İflâs Kanunu m.258 gereğince mahkeme, borçluyu dinlemeksizin ihtiyati haciz kararı verebilecektir. Bu bağlamda borçlunun ihtiyati hacze itiraz edebilmesinin tek şartı, mahkemece borç-lunun ihtiyati haciz kararı alınırken dinlenmemiş olmasıdır. Mahkeme-nin ihtiyati haciz kararı alırken borçluyu dinleyip dinlememekte serbest

29 Stoffel, Basler Kommentar, Madde 273, kn. 21. 30 Özekes, İhtiyati Haciz, s.312.

(17)

olmasının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu32 m.27’de düzenlenen ve hem Anayasa m.36 hem de AİHS m.6’de kaleme alınmış adil yargılanma hakkının bir gereği olan hukuki dinlenilme hakkını zedeleyip zedeleme-yeceği, üzerinde durulması gereken bir konudur. Her ne kadar mahkeme tarafından borçlu dinlenmeksizin ihtiyati haciz kararı verilmesi kanun gereği mümkün kılınmışsa da somut olay bakımından hukuki dinlenilme hakkının gözetilmesi bir zorunluluktur33. Kanun koyucunun ihtiyati ha-ciz kararı verirken mahkemenin borçluyu isterse dinlemeyeceğine ilişkin düzenleme yapmasının amacı, somut olaya göre sunulan belge ve bilgi-lere bağlı olarak alacaklının korunma ihtiyacının taşıdığı durumun dik-kate alınmasıdır34. Duruma göre borçluyu karar vermeden önce dinle-mek, alacaklının mevcut ya da müstakbel para alacağını teminat altına almak amacıyla getirilmiş olan ihtiyati haciz müessesesini etkisiz hale getirebileceğinden, bu müesseseden en iyi sonucun alınabilmesi, borçlu-ya karşı ani bir tedbir olarak uygulanması durumunda mümkün olacak-tır35. Bu bağlamda, İcra ve İflâs Kanunu m.258’deki serbestîyi hukuki dinlenilme hakkını doğrudan ihlal eder nitelikte görmek doğru bir

dü-şünce tarzı olmayacaktır.

Benzer durum İsviçre düzenlemesi bakımından da geçerlidir. 01.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren İsviçre Usul Kanunu’nun 251. maddesi ihtiyati haciz yargılamasının kısa (summarische verfahren36) yargılama usulünde (İsv. HMK m. 248-270) görüleceğini düzenlenmiş olup, bu usulde karşı taraf dinlenmeden (İsv. HMK. m. 265, 270) ihtiyati haciz kararı verilebilecektir. Ancak borçlunun itiraz etme hakkının

varlı-ğı ihtiyati haciz yargılamasında dinlenilmiş olup olmamasına bağlı değildir.

Bu durumda hukuki dinlenilme hakkı, ihtiyati haciz kararı verilir-ken dinlenilmeyen borçluya, karar verildikten sonra ihtiyati haciz

32 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Kabul Tarihi:12.01.2011, Yayım Tarihi:

04.02.2011, R.G. Sayısı: 27836.

33 Somut olay gerektirmekte ise, borçlu karar verilmeden evvel dinlenmelidir. Bkz.

Özekes, İhtiyati Haciz, s.210.

34 Özekes, İhtiyati Haciz, s.210. 35 Özekes, İhtiyati Haciz, s.210.

36 Summarische verfahren, bir yargılama usulü olup, diğer yargılama usullerinden farklı

olarak tarafların yazılı ve sözlü talepte bulunabilmeleri sebebiyle esnek, getirilen de-lilerin sınırlandırılmış olması sebebiyle de hızlı bir yargılama özelliğine sahiptir. Biz bu özelliklerinden dolayı metinde bu yargılama usulünü, kısa yargılama usulü şeklin-de ifaşeklin-de ettik.

(18)

na itiraz yoluyla (İİK. m.265) iddia ve savunmalarını mahkemeye sunma hakkı verilerek gerçekleşmektedir37. Şu durumda hukuki dinlenilme hakkının ihlali borçluya itiraz hakkının tanınmamış olması durumunda söz konusu olacaktır.

c. İtiraz Yargılaması

İtiraz yargılaması, ihtiyati haciz yargılaması usulüyle aynıdır.

Hu-kukumuzda basit yargılama usulü hem ihtiyati haciz yargılamasında hem de ihtiyati haciz kararına itiraz yargılamasında uygulanmaktadır (HMK m. 316). Aynı durum İsviçre hukuku için de geçerli olup, İsv. ZPO 248 vd’da düzenlenen kısa (summarische verfahren) yargılama usulü hem ihtiyati haciz hem de ihtiyati hacze itiraz yargılamasında uygulanır.

İhtiyati hacze itiraz yargılaması ile ihtiyati haciz yargılaması aynı

değerdedir. İtiraz yargılamasının kararı veren mahkemede görülüyor olması, aynı yargılama usulüne bağlı olması ve hatta ihtiyati haciz talep edenin kendi pozisyonunu korumasının gerekçesi de budur. Nasıl ki, ihtiyati haciz yargılamasında ihtiyati haciz sebepleri ile para alacağı ve miktarı konusunda hâkimin yaklaşık ispat ölçüsünde inandırılması gere-kiyor ise, itiraz yargılamasında da hâkimin aynı ölçütlere bağlı olarak inandığından vazgeçmesi gerekecektir. İhtiyati haciz alacaklısının getir-diklerinin hâkimi ikna etmesi ile karşı tarafın (borçlunun) getirdikleri ile hâkimin evvelki iknasını çürütmesi arasında farklı değerlendirme yapıl-masını gerektiren niteliksel bir farklılık bulunmaz. Bu karşılıklı konum-dan hâkimi ikna eden taraf tabii ki bunun karşılığını da almalıdır. Bu, ihtiyati haciz talep eden için ihtiyati haczin devamı olacaktır. İhtiyati haciz kararına itiraz eden için ise -bu incelemenin konusunu oluşturan kararda da belirtildiği üzere- ihtiyati haczin kararının değiştirilmesi veya kaldırılması kararı olacaktır38.

37 Özekes, İhtiyati Haciz, s.210.

38 Gasser, Dominik, Das Abwehrdispositiv der Arrest betroffenen nach revidiertem

Bundesgesetzüber Schuldbetreibungund Konkurs (SchKG), Zeitschrift des bernisc-hen Juristenvereins (ZBJV) 13 (1994), s. 606. Ottomann, Rudolf, Der Arrest, Zeitschrift für schweizerisches Recht (ZSR)-1996, s. 258 (251 vd.).

(19)

İhtiyati haciz kararının verilmesi, nihayetinde hâkimin alacaklının

makul ve kabul edilebilir açıklamalarına ikna olmasına bağlıdır39. Ala-caklı bunun için alacağına ve gerekmekteyse ihtiyati haciz sebeplerine ilişkin delil gösterecektir. İİK m. 258 ve 260 ihtiyati haciz kararı verile-bilmesi için alacaklının bu mecburiyetini belirtirken, ihtiyati haciz kara-rına itirazın düzenlendiği m. 265’te ise delillerden ayrıca bahsedilme-mektedir. Hukukumuz açısından mesele değerlendirildiğinde, alacaklı ve borçlu iddialarını destekleyen delillerin hâkimde iddianın haklılığı konu-sunda kanaat oluşturması gerekir40. Bu kapsamda alacak ve miktarını gösteren deliller alacağın niteliğine bağlı olarak, ihtiyati haciz sebebini yansıtan deliller ise iddia edilen hususa hasren hâkimde kanaat oluştura-bilecek özellikte olmalıdır41. Hakimin bu durumda ayrıca borçlunun hu-kuki menfaatini (duruma göre ağır surette) etkileyen bir karar vereceğini gözden uzak tutmayarak değerlendirme yapması gerekir.

Alacak ve miktarının (hatta muacceliyetin) ispatı bakımından, ala-cağın niteliğine göre belgeyle ispat hâkimin iknasını kolaylaştırır. Bura-da senetle ispat kuralına bağlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi ge-rektiğini savunmuyoruz. Şüphesiz mesele alacağın varlığının ve miktarı-nın ispatı olunca uygulama sahasında büyük ihtimalle ve yoğunlukla senetle ispat kuralı ile bir örtüşmenin sağlandığı da42 tespit edilebilecek-tir. Ancak bu durum mutlak ve kesin bir kuralı göstermez. Örneğin, 5.000 TL tutarında bir alacak davası için gönderilmiş bir standart e-posta mesajı veya zamanaşımına uğramış bir çek bir alacak davasında ayrıca takdiri delillerle ispatlanmadıkça alacağın varlığına hâkimi ikna etmeye-cektir. Ancak bu e-posta veya zamanaşımına uğramış bir çek bir ihtiyati haciz kararı verilebilmesi noktasında şimdilik alacaklının ihtiyaç

duydu-ğu korumanın sağlanması için yeterli bir iknayı sağlayabilecektir. Belge-say, güvenilir bir kimsenin tanıklığını dahi bunun için yeterli

görmekte-dir43. Öte taraftan şimdiden alacak davasında kullanılabilecek sübjektif delilleri (yemin) ve kuralları (senetle ispat zorunluluğu) uygulamaya

39 Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema, İcra ve İflâs Hukuku, 3.

Baskı, Ankara 2017, s. 422.

40 Özekes, İhtiyati Haciz, s. 227.

41 Akyazan, Sıtkı, İhtiyati Hacizler ve Hacze İştirak Dereceleri, İstanbul 1958, s. 16;

Reiser, Hans, Schulthess Kommentar zum Bundesgesetz über Schuldbetreibungung Konkurs, 4. Bası, 2017, Madde 278, kn. 38.

42 Özekes, İhtiyati Haciz, s. 226.

(20)

çalışmak ihtiyati haczin niteliğine aykırı olacaktır44. İhtiyati haciz yargı-lamasında delillerin kurumun niteliği düşünüldüğünde hâkim tarafından derhal değerlendirilebilir ve iddia edilen alacak ve miktarını ikna edilebi-lir ölçüde yansıtıyor olması yeterlidir45. Evvelden belirttiğimiz üzere buradaki ölçü, hâkimin yaklaşık ispat ölçüsünde alacak ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığına ikna olmasıdır.

Alacağın varlığına, muacceliyetine ve miktarına ilişkin kullanılabi-lecek deliller hukukumuzdan farklı değildir. İsviçre İcra ve İfâs Kanu-nu’nda açıkça belgelerle ispattan bahsetmemekle birlikte ihtiyati haciz yargılaması kısa (summarische) yargılama usulüne bağlı olduğundan (İsv. HMK m. 251) ve bu yargılama usulünde de kural olarak sadece belgelerle (İsv. HMK m. 254 f. 1), yargılamanın amacı gerektirmekteyse istisnai olarak başkaca delillerle (İsv. HMK m. 254 f. 2 b.b) ispat yapıla-bilecektir. Önemli olan getirilen delillerin tarafın iddiasını yansıtıyor ve derhal incelenebilir olmasıdır46.

Müeccel para alacağının tahsili için ayrıca aranan borçlunun bili-nen yerleşim yerinin olmaması, kendisiyle bağlantı kurulabilecek bir adres yokluğunu gösteren resmi nitelikteki belge veya belgelerle47, dü-rüst olmayan işlem ve eylemlerinin ispatı ise niteliği gereği her türlü de-lille gerçekleşecektir.

İhtiyati hacze itiraz yargılaması, ihtiyati haciz yargılamasının daha

önce sunulmayan borçlu açıklamaları ve bu açıklamalarına dayanak oluşturan delillerinin dikkate alınarak ihtiyati haciz kararının tekrardan sorgulanmasıdır. Bu durumda gerçekleşecek yargılamanın konusu, yetki, teminatın az alınması veya alınmamış olması gibi usuli gerekçeler olabi-leceği gibi, ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin şartların

bulunmadı-ğına ilişkin esasa yönelik gerekçeler de olabilecektir. İsviçre İcra ve İflâs

Kanunu’nda açıkça zikredilmemiş olsa bile, 2004 sayılı İcra ve İflâs Ka-nunu’muzda açıkça ifade edildiği üzere yargılama borçlunun itiraz ge-rekçelerine hasren yapılacaktır. Şu durumda mahkeme, ihtiyati haciz

44 Yemin delilinin ihtiyati hacizde kullanılamayacağına ilişkin bkz. Özekes, İhtiyati

Haciz, s. 227.

45 Kostkiewicz, Jolanta Kren, zum Bundesgesetz über Schuldbetreibung und Konkurs,

4. Bası, 2017, Madde 272, kn. 7.

46 Kostkiewicz, Schulthess Kommentar, Madde 272, kn. 7. 47 Stoffel, Basler Kommentar, Madde 272, kn. 12.

(21)

kararı verilirken aranan şartlar ve gerekçelerden hangisine itiraz edilmiş ise, sadece o gerekçe bakımından inceleme yapacağından, bu incelemeyi önceki ihtiyati haciz yargılamasının yeniden görülmesi olarak görmemek gerekir.

Şu husus ayrıca önemlidir. Özekes’in haklı olarak vurguladığı

üze-re48, m. 265 f. 3’teki ‘Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren inceleme

yaparak..’ ifadesini, İİK.m. 257 f. 2’deki ihtiyati sadece haciz

sebepleri-ne bağlamamak, ihtiyati haciz kararı verilmesi için aranan bütün usuli ve esasa ilişkin hususların itiraz gerekçesi oluşturduğunu kabul etmek gere-kir. Alacağın muaccel olmadığı iddiası da, alacağı karşılayabilecek bir rehnin bulunduğu iddiası da, hileli işlemler yapılmadığına ilişkin iddia gibi ileri sürülebilecektir49.

Bahsedilen bu hususlar kapsamında değerlendirme yapan hâkim, itiraz yargılamasında ihtiyati haciz kararına ilişkin yeni bir değerlendir-me yapacaktır. Hâkim bu değerlendirdeğerlendir-meyi itiraz eden borçlunun (veya üçüncü kişinin) menfaatlerine veya kişiliğine verilebilecek zararın ağır-lığı ile alacaklının açıklamalarının ve sunduğu delillerin niteliğini ve yoğunluğunu karşılaştırarak yapmamalıdır50. Yapılması gereken, ihtiyati haczin şartları ve sebepleri bakımından taraf ve karşı taraf iddiaları ve delillerinin inandırıcılık açısından yeniden değerlendirilerek ihtiyati ha-ciz kararına itirazın kabul edilip edilmeyeceğine karar vermek olmalıdır.

d. İtiraz Hakkında Verilen Karar

İtiraz yargılamasında mahkeme tarafları iddialar ve deliller

hak-kında dinler, bunun için onları duruşmaya davet eder ve gelmedikleri takdirde dosya üzerinden karar verir (İİK. m. 265 f.4; İsv. İİK. m. 278 f. 2). İsviçre’de ise itiraz yargılamasında tarafların davet edilip dinlenmesi hâkimin takdirindedir (İsv. HMK. m. 255).

Mahkeme, itiraz yargılaması sonucunda itiraz edeni haklı bulduğu takdirde ihtiyati haciz kararını tamamen veya kısmen kaldırabilecektir

48 Özekes, İhtiyati Haciz, s.318 vd.

49 Yargıtay bir kararında borçlunun ‘alacaklının ihtiyati haciz talep ederken kredi

baki-yesine ilişkin kayıtları eklemediğine’ ilişkin itirazı asıl yargılamanın konusu oldu-ğundan bahisle incelenemeyeceğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. HD., 21.05.2014 T, E: 5464, K: 9418. Bu husus oysaki ne miktar için borçlunun malvarlığına ihtiyati ha-ciz konulacağına ilişkin önem taşımaktadır.

(22)

veya duruma göre kararında değişiklik yapabilecektir. (İİK. m. 265 f.4;

İsv. İİK. m. 278 f. 2). İhtiyati haciz kararına yapılan itirazın kabulü,

borçlunun veya üçüncü kişinin iddialarının ve mahkemeye sundukları delillerin, alacaklının ihtiyati haciz kararı talep ederken yaptığı açıkla-malar ve sunduğu delillerle oluşan hâkim kanaatinin zayıfladığı veya ortadan kalktığı anlamına gelir.

Hukukumuzda mahkemenin itiraz hakkında vereceği karar aleyhi-ne istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün olup, Bölge Adliye Mah-kemesi bu başvuruyu öncelikle inceleyip kesin olarak karara bağlayacak-tır (İİK. m.265). İsviçre hukukunda ise, verilen karara karşı İsviçre HMK’daki olağandışı kanun yolu olan şikâyet ile eyalet üst mahkemesi-ne başvurulabilecek olup, eyalet üst mahkemesinin verdiği karar ise pa-rasal sınıra bağlı olarak yine şikâyet yoluyla İsviçre Yüksek Mahkeme-si’ne taşınabilecektir (BGG. m.74).

İcra ve İflâs Kanunu m.265/son’da, istinaf yoluna başvurunun,

ih-tiyati haciz kararının icrasını durdurmayacağı belirtilmiştir. Bu hükme yorum yoluyla getirilebilecek anlam, borçlu ve alacaklı menfaatinin dengede tutulabilmesi için kanaatimizce büyük önem arz etmektedir. Doktrinde Kuru bu hükmü, mahkemece itirazın kabulü kararı verilmesi halinde kararın kesinleşmesi beklenmeden borçlunun malları üzerindeki ihtiyati haczin kalkması yönünde yorumlamaktadır51. Aynı şekilde

Yıldı-rım-Deren Yıldırım eserinde, ihtiyati haciz kararının iptali ile haczin dü-şeceğini belirtmektedir52. Çalışmamıza konu olan Hukuk Genel Kurulu kararına ve yüksek mahkemenin bu konuda vermiş olduğu diğer kararla-ra bakıldığında53 Yargıtay’ın da Kuru ve Yıldırım-Deren Yıldırım ile

51 Kuru, El Kitabı, s.1058. 52 Yıldırım/Deren-Yıldırım, s.336.

53 “…İİK'nun 265/son maddesinde; “İtiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna

başvurulabilir. Yargıtay bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. Temyiz, ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmaz” düzenlemesine yer ve-rilmiştir. Bu maddeye dair hükümet gerekçesinde de; ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulması halinde, başvurunun ihtiyati haciz kararının uygulanmasını durdurmayacağı açıklanmıştır. Somut olayda, ihtiyati hacze karar veren mahkeme, itiraz üzerine ihtiyati haciz kararını kaldırmıştır. Mah-kemenin, ihtiyati haciz kararına itirazın kabulüne karar vermesi halinde, borçlunun malları üzerine konulmuş olan ihtiyati haciz kalkar (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2004, sh. 898). Hal böyle olunca, mahkemece, İİK'nun 265/son maddesi gözetilerek, itiraz üzerine verilen kararın temyizinin ilgili kararın uygulanmasını

(23)

dur-nı görüşte olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Doktrinde Önen ise bu konuda, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesiyle ihtiyati ha-ciz kararının varlığını yitirmeyip fiili işlevlerinin bir süre duracağını, ancak ihtiyati haczin kaldırılması kararının kesinleşmesiyle iptal edilmiş olacağı yönünde görüş beyan etmiştir54.

İsviçre İcra ve İflâs Kanunu m. 278 f.4 düzenlemesi de itiraz

üze-rine verilen karara karşı şikâyet yoluna başvurmanın ihtiyati hacze bağ-lanan sonucun doğmasını engellemeyeceği belirtir. Hukukumuzda

anla-şıldığı gibi İsviçre hukukunda da bu hüküm, itirazın kabulüyle

mahke-menin haczin kaldırılmasına karar vereceği ve verilen bu kararın kesin-leşmesi gerekmeden sonuçlarını doğuracağı şeklinde anlaşılmaktadır55.

e. İtiraz Hakkında Verilen Kararın Kesinleşmesi İhtiyacı

Öncelikle tespit etmek gerekir ki, bir kararın kesinleşmeden icra edilmemesi gerektiği açıkça düzenlenmemişse, verilen kararın etkisini göstermek için kesinleşmesi gerekmez. Bu kural, geçici hukuki koruma-lara ilişkin kararlarda da geçerli kabul edilmelidir.

Burada ‘tırnak’ içerisinde ve somut olarak ‘usuli gerekçelere’ da-yandırılarak verilen ihtiyati haciz kararına itirazın kabulü kararı bakı-mından ihtiyati haczin uygulamasına engel olunmaması gerektiğini söy-lemek gerekir. Borçlu itirazının teminatın verilmemiş olmasına veya takdir edilen teminat tutarına (az olduğuna) ilişkin itirazın kabul edilme-si durumunda, ihtiyati haczin kaldırılması değil, verilen ihtiyati haciz kararının değiştirilmesi söz konusu olmalıdır. Alacaklının hali hazırda menfaatini elde etmesinin temini konusunda şartlarda bir değişiklik ol-madığı sürece, sadece hâkimin teminata hükmetmemiş veya hükmettiği teminatın eksik olması sebebi sağlanılan geçici hukuki korumadan isti-fade etme imkânından alacaklıyı mahrum etmemek gerekir. Teminatın alınmamış olması teminatın alınmasını, az alınmış olması ise tamamlattı-rılmasını gerektirir. Bu nedenle teminata yönelik borçlu itirazının kabul edilmesi üzerine mahkeme ihtiyati haciz kararının sadece teminat kısmı-nı değiştirmelidir. Bu durumda ise, öngörülen teminatın belirli süre

durmayacağı gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerek-çe ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” Y. 12. HD., T. 06.04.2017, 13617 E., 5515 K. Kaynak: www.kazanci.com.

54 Önen, s.275.

(24)

de yatırılması veya tamamlattırılması istenilmeli aksi halde mahkeme ihtiyati haczi kaldırmalıdır.

Bunun dışında yer alan diğer iki itiraz sebebinden biri mahkeme-nin yetkisiz olması durumudur. Mahkememahkeme-nin yetkili olmadığı konusunda verilen kararın kabul edilmesi durumunda Kanun hükmü gereği mahke-me itirazın kabulü ile birlikte haczin kaldırılmasına karar vermahke-mektedir. Burada Yargıtay’ın dosyanın yetkili mahkemeye (yetkisizlik kararı veri-lerek) nakledilerek gönderilen mahkemede yargılamaya devam edileme-yeceğine ilişkin kararları56 dolayısıyla aşağıdaki paragrafta bahsi geçen kaygı ve düşüncelerle yetkisizliğe dayanan itirazın kabulü kararı ile ihti-yati haczin kaldırılması kararının kesinleşmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Borçlunun ihtiyati haciz kararına yaptığı ‘itiraz’ın haklı bulunması durumunda konulan haczin kaldırılması ve bu kararın hemen uygulan-ması için kanımızca kararın kesinleşmesi gerekir. İtirazın kabul edilerek ihtiyati haczin kaldırılması kararının kesinleşmeden borçlunun menfaati-nin korunması adına hemen uygulanması, istinafa başvuran alacaklı menfaatinin ihtiyati haciz talep ettiği tarih itibarıyla oluşan menfaatini zedeleyebilecektir. İstinaf neticesinde ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararının kaldırılması kararının yanlış olduğu ve gerçekte ihtiyati haciz kararının doğru bir karar olduğu kesin bir kararla tespit edilecek olunursa, ister bölge adliye mahkemesi hükmü kaldırıp geri göndermiş olsun isterse de kendisi hükmü kaldırdıktan sonra esas hakkında karar vermiş olsun, alacaklı ihtiyati hacze ilişkin bu kararı yeniden uygulamak durumunda kalacaktır. Bu durumda verilen kararın yeni bir ihtiyati haciz kararından farkı olmayacak ve verilen karar alacaklının ihtiyati haciz prosedürünü başlattığı tarihteki menfaatini değil, istinaf incelemesi ya-pıldıktan sonraki menfaatini koruyan bir karar olacaktır. İhtiyati hacze itirazın kabul edilerek ihtiyati haczin kaldırılmasından sonraki dönemde borçlunun artık tasarruf ettiği malvarlığı değerlerini başkasına devretmiş olabileceği gibi, bu arada borçlu malvarlığı başka alacaklılar tarafından (6183 sayılı Kanuna dayanılarak konulan bir haciz de olabilir) haczedil-miş de olabilecektir. Bu gelişmeler alacaklının ileride alacağını tahsil etmesini zorlaştırabilecektir. Şu durumda ihtiyati haciz kararının kesin-leşmemesine duyulan ihtiyaç (para alacağının derhal korunması ihtiya-cı), ihtiyati haciz kararına itirazın kabul edilerek kararın kaldırılması

(25)

durumunda alacaklı menfaatinin ileriye yönelik korunmasının temini adına borçlu bakımından söz konusu olmamalıdır.

Şüphesiz ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine mahkemece itirazın

kabulüne karar verildiğinde, bu kararın kesinleşmesinin beklenmesi ve karar kesinleştiği takdirde ihtiyati haczin kaldırılması, dürüst borçluların menfaatini olumsuz yönde etkileyecektir. Zira ihtiyati haciz kararının uygulanmasıyla, borçlunun borç miktarını karşılayacak tutardaki malı üzerinde ihtiyati haciz uygulanacak ve borçlunun malları üzerindeki ta-sarruf yetkisi kısıtlanacaktır. Özellikle alacak miktarını karşılayacak tu-tarın üstünde malvarlığı değerine ihtiyati haciz uygulandığında, borçlu-nun hareket serbestîsi kısıtlanacak ve iş hayatı olumsuz yönde etkilene-bilecektir. Ayrıca unutulmamalıdır ki salt ihtiyati haciz kararı verilmesi ve uygulanması, borçlunun asıl uyuşmazlık bakımından haksız olduğunu göstermeyecektir. İhtiyati haciz kararı verilmiş olsa dahi alacaklının en sonunda haksız çıkma ihtimali her zaman mevcuttur. Bu sebeple, itiraza ilişkin kararın kesinleşmesini beklemek ve kesinleştiği takdirde ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar vermek asıl alacak bakımından haklı durumda olan borçlunun menfaatine de uygun düşmeyecektir.

Öte taraftan ihtiyati haciz kararı alınırken borçlunun yaklaşık ispa-tıyla yetinilse ve borçlu dinlenmeden karar verilebilse dahi bu hususta borçlunun haklarını korumak bakımından alacaklı, belirli bir tutarda te-minat göstermektedir. Bu tete-minat, alacaklının ileride asıl uyuşmazlık bakımından haksız çıkması halinde ve bu sebeple borçlunun zarar gör-mesi durumunda zararların tazmininde kullanılacaktır. Borçlu menfaati-nin alacaklı tarafından gösterilecek teminatla güvence altına alınması esasen borçluyu, ihtiyati haciz kararından ve bu kararın icrasından göre-ceği zarardan mümkün mertebe korumayı amaçlamaktadır. Teminat sa-yesinde borçlunun hakları korunurken, alacaklının almış olduğu ihtiyati haciz kararına itiraz neticesinde verilen kararın kesinleşmesi beklenme-den ihtiyati haciz kararının kaldırılması, alacaklının ihtiyati haciz prose-dürünün başında koruma altına alınan menfaatlerini zedeleyebilecektir. Oysa itiraza ilişkin kararın kesinleşmesinin beklenmesi ve borçlunun malları üzerindeki ihtiyati haczin Bölge Adliye Mahkemesi’nce verile-cek karara göre kaldırılması, borçlunun teminatla hali hazırda güvence altına alınmış olan haklarında büyük bir değişikliğe yol açmayacaktır. Kararın kesinleşmesinin beklenilmemesinin alacaklıya verebileceği za-rar, kararın kesinleşmesinin beklenmesi durumunda borçluya vereceği zarardan, telafisinin (tazmininin) daha güç olması bakımından daha

(26)

cid-didir. İlk durumda alacaklı açısından oluşan zarar, alacağına geç ulaşma değil, alacağına fiilen ulaşmasının güçleşmesi veya imkânsızlaşması olabilecekken, kötü senaryo olarak borçlunun ikinci durumda uğrayabi-leceği zarar, ihtiyati haciz kararı dolayısıyla malvarlığının geçici kulla-nılmamasından, tasarruf edememesinden ve buna bağlı ortaya çıkan do-laylı zararlar olacaktır. Belki bu kapsamda itiraz üzerine ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilirken kararın kesinleşmesine kadar borçlunun haczedilen eşyalarını kullanması sağlanarak, kısıtlayıcı muhafaza tedbir-leri kaldırılarak olası bir borçlu zararının büyümesi engellenebilir.

SONUÇ

İhtiyati haciz kararına yapılan itirazın kabulü ve ihtiyati haciz

ka-rarının kaldırması kaka-rarının sonuçlarını hemen doğurması, bir taraftan borçlunun malları üzerinde tasarruf işlemleri yapmasına olanak verecek, diğer taraftan da diğer alacaklıların kaldırılan ihtiyati haciz işleminden etkilenmeksizin haciz işlemleri yapmasına olanak verecektir. İstinafa başvuran ve itirazın kabulü kararını kaldırarak yeniden ihtiyati haciz ka-rarı alan alacaklı, bu arada yapılan bu işlemlerle yüzleşmek durumunda kaldığında ilk ihtiyati haciz kararı aldığı ve uyguladığı andaki avantajlı konumunu kaybetmiş olacaktır. Bu arada borçlu tasarruf işlemleriyle mal kaçırmışsa, tasarrufun iptali davalarıyla uğraşacak, başkaları tarafın-dan hacizler konulmuşsa, onların haczine evvelki ihtiyati hacizden yok-sun kaldığı için, kendiliğinden sonraki kesin hacizlere iştirak etme imkânını (İİK m. 268) kaybedecektir. Ayrıca bir de yeniden ihtiyati hac-zin uygulanmasına ilişkin olarak masraf yapacak ve zaman kaybına da uğrayacaktır. Alacaklının karşılaşacağı bu durumların alacaklı menfaati-ne vereceği zarar, telafi edilebilirlik bakımından değerlendirildiğinde, zararı alacaklının teminatıyla garanti altına alınan ve malvarlığını kay-betme tehlikesi bulunmayan borçlu menfaatinin uğrayabileceği zarardan daha ciddi sonuçlar doğuracaktır.

Kanun koyucu hükmün gerekçesinde alacaklı veya borçlu için

olu-şabilecek tehlikelere değinmeksizin ‘uygulamada duraksama yaşanma-ması’ adına ihtiyati haciz kararına yapılan itirazlar hakkında verilen

ka-rara karşı kanun yoluna başvurulmasının ihtiyati haczin uygulanmasını durdurmayacağını belirtmiştir. Mahkeme kararının itirazın kabulü veya reddi şeklinde olmasına bağlı olarak bir ayırım yapmamıştır. Mahkeme-nin ihtiyati hacze itirazı reddetmesi, kararla birlikte ihtiyati haciz

(27)

kararı-nı kaldırmadığından borçlunun istinaf yoluna başvurusu her halde ihtiya-ti haczin uygulanmasını durdurmayacaktır. Çünkü bu durumda zaten verilmiş bir ihtiyati haczin kaldırılması kararı bulunmamaktadır. Şu hal-de ihtiyati hacze itiraz hakkında verilen karara karşı istinafa başvurulma-sının ihtiyati haczin uygulanmasını etkileyeceği tek durum, borçlunun itirazının kabulü kararı verilmiş olmasıdır.

Biz ihtiyati haciz kararı verilirken de verilen karar itiraz üzerine kaldırılırken de borçlu ve alacaklı menfaatlerinin eşit korunmadan yarar-lanması gerektiği düşüncesindeyiz. Ancak bu kararlar, taraf menfaatleri-ni etkileyen sonuçlarının telafisi bakımından farklı değerlendirilmelidir. Alacaklının ihtiyati haciz kararına itirazın kabul edilerek ihtiyati haczin kaldırılması durumunda verilen kararın haksızlığına bağlı bir güvencesi bulunmamaktayken, ihtiyati haciz kararı verilirken verilen kararın hak-sızlığı olasılığında borçlunun alacaklı tarafından verilen bir teminatı bu-lunmaktadır.

İlkinin (itirazın kabulü ve ihtiyati haczin kaldırılması kararı)

hak-sızlığı durumunda (alacaklının istinafta başarılı olması ve yeniden karar alması) bu arada yapılan hacizlere alacaklının kendiliğinden iştirak etme olanağına kavuşmasına yönelik bir kanun değişikliği olumlu olacaktır. Ancak istinaf sonuçlanıncaya kadar bu arada borçlunun mal kaçırması önlenmediğinden, alacaklı ileride tasarrufun iptali davasıyla uğraşmak zorunda kalacaktır. Oysa ki ihtiyati haciz kararına itirazın kabulü ve hac-zin kaldırılması kararının kesinleşmesinin beklenilmesi, bütün bu zarar tehlikesini alacaklı bakımından ortadan kaldıracaktır. Borçlunun bu ara-da haczin kaldırılması kararına rağmen ihtiyati hacizle yaşayan borçlu menfaati ise, mallarını kullanmasını engelleyen muhafaza tedbirlerinin kaldırılması, alacaklının verdiği teminatın tutar olarak artırılması gibi yöntemlerle daha korunur hale getirilebilir.

KAYNAKÇA

Akkan, Mine, Medeni Usul Hukukunda Etkin Hukuki Koruma, Legal Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Dergisi, Yıl: 2007, Sayı:1 (29-67).

Akyazan, Sıtkı, İhtiyati Hacizler ve Hacze İştirak Dereceleri, İs-tanbul 1958.

Amonn, Kurt/Walther, Fridolin, Grundriss des Schuldbetreibungs- Konkursrechts, 7. Bası, Bern-2003.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Borçlunun alacaklının ihtarına rağmen ve borcun muaccel olması rağmen yerine getirilmemesi durumunda borçlunun temerrüdü söz konusudur.. Para borçlarında paranın

İcra ve İflas Kanunu, gerek adi konkordato; gerekse malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, alacaklılar kuruluna dair ayrıntılı denilebilecek düzenlemelerle, süreçte

Alacağı rehinle teminat altına alınmış olan bir alacaklı, o alacağını cebri icra yoluyla tahsil etmek isterse, borçluya karşı, kural olarak önce rehnin paraya çevrilmesi

Oysa Selma için o gün, ayrıntılarını anımsayamadığı, ancak çok özel ve hayal meyal bir andı; onun sisler içinde gördüğü ve bildiği tek şey, Kemal‟in

Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Birliği Müdürü İbrahim Türkyılmaz, birliğe 16 bin çiftçinin toplam 26 milyon YTL vadesi geçmi ş borcunun bulunduğunu belirterek,

Hukuk sistemimiz içinde yeni bir yargı yolu, doğrudan ve özel olarak oluşturulmuş bir başvuru yolu olarak ortaya çıkan bireysel başvuru düzenlemesi, AİHM

Tam mülkiyet, bir kişinin (şahıs) bir nesne üzerinde hem aynî mülkiyete hem de menfaat mülkiyetine sahip olması durumudur.. kurum ve kuruluşları içeren tüzel

Olsen ve arkadafllar›, 200 milyon y›l önceki toplu yokolufla baflka bir asteroid çarpmas›n›n neden oldu¤u tezlerine destek olarak, Trias ve Jurasik dönemleri